Yalçın Bayer

Yargıya güven

1 Kasım 2002
<B>7 TEMMUZ </B>tarihinde saldırıya uğradım; silah sıkan <B>Mehmet Can </B>tutuklandı. Azmettirici ağabeyi Mücahit Can hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı, Diyarbakır'da olmasına rağmen uygulanmadı, avukatının itirazı üzerine gıyabi tutuklanması kaldırıldı, ondan sonra gidip ifade verdi.

Bu olayın birinci etabı.

Dosya 1. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeydi. Mahkeme, dosyayı 2. Ağır Ceza'ya gönderdi. Dava, 'adam öldürmeye teşebbüs' suçundan açıldı. Şimdiye kadar üç duruşma yapıldı; taraflar dinlendi.

24 Ekim'deki son duruşmada sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma 19 Kasım'a ertelendi. Ancak, sanık avukatlarının aynı gün 3. Ağır Ceza'ya yaptıkları itiraz üzerine, sanık Mehmet Can'ın tutukluluk halinin kaldırılmasına ve cezaevinden salıverilmesine karar verilmiş. Verilmiş diyorum, çünkü ne benim, ne de avukatımın bu olaydan haberi var.

Biz durumu bugün (dün) öğreniyoruz.

Toplumsal infial yaratan bu olaydan sanığın 4 ay gibi bir süre içinde, hem de 'adam öldürmeye teşebbüs' suçundan salıverilmesi beni derinden yaraladı. Ben bundan sonra yargıya olan inancımı nasıl koruyacağım?

Gazeteci olarak hakkımı nasıl arayacağım, şaşırdım.

SUÇ ÖZENDİRİLMİYOR MU?

Silahla adam yaralamanın cezası 4 ayla sınırlıysa ve mahkemeler konumumuzu da dikkate almadan bu kararı veriyorsa, bizim bu alanlarda gazetecilik yapmamız giderek zorlaşacaktır. Bu olay bir örnek olacaktır. Bu tür olaylar giderek yaygınlaşabilir.

Kenti yöneten bürokratların, adli mercilerin tümü bana yapılan saldırının aslını biliyor. Nereden kaynaklandığını, kimin azmettirici olduğunu herkes çok iyi biliyor.

Bütün bunlara rağmen bir gazeteci, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak devlete kızgın değilim. Birilerinin hak ettiği cezayı alması için birilerinin mutlaka ölmesi mi gerekiyor? Bu şartlar altında nasıl görev yapacağız? Gazetecilere diş bileyenlere cesaret verilmiş olmuyor mu?

Naci SAPAN-Doğan Haber Ajansı Diyarbakır Temsilcisi

Faiz gelirleri

1.1.2003'ten itibaren elde edilen banka mevduat faizi ve döviz tevdiat hesabı gelirleri belirli bir tutarı aştığında yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecek! (‘‘Belli bir tutarı aştığında’’ lafı da muğlak. Dağıt hanıma ve çocuklara, kurtul vergiden. Millet ise böyle sahtekárlığa alıştı. Vergi eksildi. Bu yaratıcı ama kısa görüşlü birtakım bürokratların yüzünden.)

Zaten bu hesaplarda bankalar otomatik vergi kesmiyor mu? İcat ettiğiniz yeni vergiyi de oran artırarak buna ekleyin. Böylece, hem bürokrasi azalır, hem de gerek devlete ve gerekse bankalarda lüzumsuz kadrolar alınmaz.

Ayrıca, Türk vatandaşları Türk bankalarına mahkûm diye düşünmemekte fayda var. Eğer eklenen yeni vergilerle ilan edilen faiz kuşa dönüyorsa, bir miktar yerli kapital yurtdışındaki sağlam yerlere gidebilir. Devlet bu sermayeyi kendi güvencesiyle uzun vadeli, iyi faizle yeniden yönlendirmelidir.

Ergun KURTBELEN

Yabancılar almasın

KUŞADASI Meslek Örgütleri Birliği'nden açıklama: Kuşadası'nda faaliyet gösteren meslek örgütleri temsilcileri olarak liman ihale sürecinde; başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, hükümet yetkililerinden, tüm siyasi partilerimizden, yerel ve kamu yöneticilerimizden destek bekliyoruz.

Marmaris Limanı'nı Marmarislilere, Alanya Limanı'nı Alanyalılara kazandıran sağduyulu yaklaşım ve dayanışmanın; Kuşadası Limanı'nı bu sefer Kuşadalı yapacağına inanıyoruz.

Biliyor musunuz?

ORTAKÖY sahilinde bu yaz yanan tarihi Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nun 4.5 trilyon lira tutarındaki onarımına Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuran işadamı Turgay Ciner'in talip olduğunu, ancak bakanlığın buna çekingen davrandığını...

SAKATLAR Derneği Başkanı Şükrü Boyraz'ın, bir partiyi desteklediğini açıklaması üzerine özürlülerin siyasilerin oyuncağı olmamak üzere kendisine tepki yağdırdıklarını...

ERKAN MUMCU'yu siyasete kazandıran Yalvaç Belediye Başkanı Tekin Bayram'ın pazar günü hangi partiye oy vereceğinin Isparta'da merak konusu olduğunu...

Biliyor musunuz?

Hile-i şeriye

KENDİSİNİ 'Müslüman seçmen' olarak tanıtan S.S. anlatıyor:

Dikkatinizden kaçıyor ya da bilmiyorsunuz... Seçimlere 48 saat kala AKP ve SP arasında tam bir çekişme yaşanıyor. SP için gelen Alman plakalı araçlar İstanbul caddelerindeki dikkat çekiyor. 'Milli Görüş'çüler ajan gibi çalışıp, 'dönek' seçmenleri SP'ye çevirmeye çalışıyorlar. Dün Kadıköy'deki oy pusulalarının taşındığını yazıyorsunuz. Doğrudur, oy pusulaları emin ellerde değil... Kazanacaklarına o kadar eminler ki, Cumhurbaşkanı'na bile kafa tutuyorlar.

İster inanın ister inanmayın, geçen seçimlerde olduğu gibi mükerrer oy kullanacaklardır. Çöplükten çıkan oyları unutmadık, o zamanki SHP adayı Zülfi Livaneli de olayın üzerine fazla gidemedi.

Hile-i şeriye seçim kazananların kim olduğu artık iyi biliyoruz biz.

Benzin istasyonu yok

BEŞİKTAŞ Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu dünkü ‘‘Etiler'e benzinlik’’ başlıklı yazı üzerine ‘‘11 yıldır ihmal edilen Akmerkez-Zincirlikuyu yolunun Büyükşehir'le yaptıkları işbirliği sonucu bir kısmı tamamlandı. Bu Beşiktaş kadar İstanbulluların da beklediği bir hizmettir. Etiler Lisesi'nin önündeki yolun genişletilmesiyle de Akmerkez, Etiler ve Nispetiye Caddeleri de rahatlamış olacaktır. Şişli'den E.H'nin iddiası olan benzin istasyonu kurulacağı söylentileri de hayal ürünüdür. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Bu tür söylentiler yaptığımız hizmetleri gölgelemek için bilinçli dedikodulardır.’’

İstikrar, adalet özgürlük ve refah

MALATYA'dan Osman Karakaş yazıyor: Yumurta kapıya geldi dayandı.

Türk seçmeni hiçbir seçimde böylesine çıkmaza girmemişti.

Küskünler sandığa gitmeyecektir. Marjinal partiler geçmişte almadıklarından daha yüksek oy sağlayacaktır. Bu bir tepkidir. Son seçimde katılım oranı % 83.6 idi; 3 Kasım'da bu oran büyük bir ihtimalle % 80'in altına düşecektir.

Kaba bir hesapla seçimlerde adayların harcadıkları para 2.5 milyar dolardır. Parti mitingleri ile reklamları da katarsanız 3.5 milyar doları aşıyor. Artı çevre kirliliği.

Türkiye'yi sıkıntıdan kurtaracak dört söylem; istikrar, adalet, özgürlük, refahtır. Sağduyulu seçmen bu unsurları dikkate alarak oy kullanacaktır. Tabii şahsi veya ideolojik çıkarları yerine Türkiye'nin çıkarlarını ön planda tutarak...

Mesaj Panosu

CUMHURİYET Gazetesi eski Genel Yayın Müdürü Oktay Kurtböke yarın saat 11.00'de Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında anılıyor.

BÜYÜKŞEHİR'e bağlı KİPTAŞ yaşanılmaz mekanlar üretiyor! Mayıs 2002'de teslim edilmesi gereken villalar 7 ay geçmesine rağmen hala teslim edilmedi. Şikayetçi vatandaşlara da KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım, ‘‘Sözleşme dışı iş istiyor’’ diye şantaj yapmakla suçluyor.

OKURLARIMIZDAN bazı ilköğretim ve liselerde dergi, spor malzemesi ve servislerle ilgili sayısız şikayet alıyoruz. Ciddi iddialar ortaya atılıyor. Bunları Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey izliyordur elbette. Bir örnek Çamlıca Kız Lisesi'nden; bir veli diyor ki; ‘‘Kayıt parası, top parası, her ay 1 milyon. İlle de ÇKL yazılı eşofman olacakmış. Pazardan alınan bir eşofman ve tişört olamaz mı? Şikayet etsen çocuğun mimleniyor. Para toplamak gelenek haline gelmiş, ama verecek halin var mı diye soran yok.’’

ANKARA'dan bir not: Samsun Devlet Hastanesi Başhekimliği'nce 750 milyarlık poliklinik onarım ihalesi yapılmıştır. Ancak ihalenin bir özelliği var; daha ihale yapılmadan ihaleyi kimin alacağının (Ankara Nurdağ İnşaat) belli olması... Bu durum ihale saatinden önce Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na faksla bildirilmesine karşın ihale yapılmış ve daha önce bilindiği şekilde sonuçlanmıştır. İhale sonucu yine aynı makamlara faksla bildirilmesine karşın hiçbir işlem yapılmadığı gibi ihale de onaylanmıştır.

İÇİŞLERİ Bakanlığı'na... Trafikte seyreden araçların far ayarlarının kullanıcılar tarafından değiştirildiğini, bunun sonucunda araç farlarının kısa devreye geçildiğinde, aracın tek farının (sol veya sağ) uzun ayarda bırakıldığını ve bunun karşıdan gelen araçlar için tehlike arz ettiğini... Konuyla lütfen ilgilenin.

Adnan BİLGİLİ-ŞANLIURFA
Yazının Devamını Oku

Güven vermeyen politikacılara ihtiyacımız yok

31 Ekim 2002
<B>ÜLKESİNDE </B>horlanan, sahipsiz bırakılan ve sadece döviz makinesi olarak görülen sahipsiz gurbetçiler... Her seferinde seçme hakkı sözü verilen yalancı politikalarla kandırılan insanlar... Artık uyanın; yalancı, sözünde durmayan ve bizleri sadece seçimden seçime hatırlayan çıkarcı ve inandırıcı olmayan politikacılara gereken cevabı sandıkta verin.

Bu ülkenin ve Cumhuriyet'in altına dinamit koyup şimdi biz değiştik diyenlere karşı uyanık olun.

AB
yolunun Diyarbakır'dan geçmediğini birilerini sandığa gömerek gösterin. Katilleri, eşkıyaları, namus düşmanlarını affedenlere hesap sormanın tam zamanı...

Biz gurbetçilerin Almanya'da ekim ayında yapılan seçimlerde kilit rol oynadığını belirtmeden de geçemeyeceğim. Oylarımızın Almanya'da bize sahip çıkan sosyal demokratları iktidar yaptığını Ankara hálá göremiyor mu?

Bizlerin de oylarımızı kullanma ve seçme-seçilme hakkımız olduğu unutulmamalıdır.

Seçkin ERDOĞAN HAMBURG

Açıklamalar


‘AKP'de kimler koştu, kimler aday gösterildi?’ (25.9.2002) başlıklı yazıya Erzurum'dan Av. Fakirullah Temir ve Celal Çelik'in açıklamaları:

Prof. Mustafa Ilıcalı çok az sayıda bulunan ulaşım ve trafik dalında uzman bir bilim adamıdır. Dalında hazırladığı çok sayıda araştırma ve uygulama projeleri ve çok sayıda ulusal ve uluslararası makale ve incelemeleri bulunmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Trafik ve Ulaşım Daire Başkanlığı'na getirilmesi, dalında uzman olmasından kaynaklanmaktadır.

Prof. Recep Akdağ, Cumhuriyetimiz'in kurucusu Atatürk'ün ismini almış seçkin bir üniversitemizde öğretim üyesi olarak görev yapmakta iken milletimize siyaset yoluyla hizmete talip olmuştur. Kendisi için kullanılan 'aydınlık' bir isim olmadığı ve 'şeyh' olduğu şeklindeki ifadeler gerçeğe tamamen aykırıdır. Böyle bir durumun varlığının mantıken mümkün olmadığı da bir gerçektir.

Prof. Muzaffer Gülyurt akademisyen ve idareci olarak üniversitemize ve ülkemize hizmetlerde bulunmuştur. Ne bir hoca efendinin müridi olmuş ve ne de öğrencilerine diş fırçası yerine misvak kullanılmasına ilişkin herhangi bir tavsiyesi olmuştur.

Bunlar asılsız ve gerçeği yansıtmayan ifadelerdir.

Oy pusulaları böyle elden ele dolaşıyorsa


KADIKÖY'den bir okurumuz vahim bir duruma dikkat çekiyor: Barış Manço Kültür Merkezi'ne giderken Caferağa Spor Salonu'nun önünden geçiyordum, kapıdaki kalabalık dikkatimi çekti. Herkesin elinde bir çuval, insanlar sokaklara dağılıyordu... Sordum, ‘‘Çuvallarda ne var?’’ diye, aldığım cevap beni ürküttü. İçlerinde oy pusulaları ve seçimlerle ilgili diğer belgeler bulunuyordu. Geçmiş seçimlerde yaşadığımız mükerrer oy ve sahte oylarla ilgili suiistimallere karşı duyarsız kalınıyor.

Neden ÖSYM sınavı gibi oy pusulaları sandık başlarına oy atmadan iki saat önce ulaştırılmıyor da her türlü suiistimale yol açabileek durumlar yaratılıyor.

Kim bilir bu oylar kime gidecek?

Kızım Verdi’yi öğrendi


ANTALYA'dan bir kadın okurumuz biraz duygulu; bir atamaya tepki gösteriyor: Antalya Opera ve Bale Müdürü Cumhur Böler'den memnunduk. Antalya'yı sanata boğdu. Kendisi de oynadığı oyunlarla operaya bizi sevdalı yaptı. Sayesinde önemli operalar izledik; Napoliten müzikler ve aryalarla yeniden tanıştık. Parayla bilet almasını öğrendik. 10 yaşındaki kızım La Traviata'nın bestecisinin Verdi olduğunu biliyor artık. Peki Sayın Böler niye görevden alındı? Bir hafta sonra görevden ayrılacak Kültür Bakanı Suat Çağlayan'ın bu tercihinin arkasında ne yatıyor? Öğrenmek isteriz. Asaleten atanan Mehmet Balkan da çok başarılı bir balet imiş; sık sık da yurtdışında gösteriye gidiyormuş... Gidene üzülüyoruz, gelene ise sevinemiyoruz; çünkü herkes birbirinin altını oyuyor. İzmir Opera ve Bale Müdürü Hakan Aysev ve Mersin Müdürü Erdoğan Şanal da aynı akıbete uğramışlar... Benim gibi birçok sanatsever de bu duyguları taşıyor. Sanata siyasetçinin eli bulaşmamalıdır.

Etiler’e benzinlik


ŞİŞLİ sınırları içerisinde işyeri olan E.H., Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu'na soruyor: Akmerkez ve Büyükşehir'in yıllardır ihmali olan Zincirlikuyu'ya çıkan yolun yapılması için gayret ettiniz. Bu yıl yapılmaya başlanan yolun bir kısmı açıldı; hafriyat ve kesilen ağaçlardan yolun Etiler Lisesi yanından Etiler'in içine kadar uzatılacağı anlaşılıyor. Ancak hiç beklenmedik bir şey duydum; yol üzerine gerçekten bir benzin istasyonu kurulması için izin verdiniz mi? Verdiniz ise bu istasyon kimindir? Etiler halkının tepkisini dikkate aldınız mı?

TÜYAP TRT


TEPEBAŞI'nda Dalan tarafından yaptırılan sergi ve fuar alanı, TÜYAP terk ettikten sonra TRT'ye verildi. Onarılırken her yer pislik içinde. Bina ve çevresi ne bu kuruma, ne de bu şehre yakışmayacak durumda. Ayrıca binanın dışı metal kaplanıyor. Beyoğlu adına oldukça zevksiz olacak gibi...

Esat KIVANÇ

Biliyor musunuz?


İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi'nde; 2003'te yapılacak ilaçlama ihalesinin nasıl paylaşılacağı konuşulurken; Sağlık İşleri Müdürlüğü'ndeki müdürlerin B. adlı bir ilaç firması tarafından Dubai'ye 'tetkik gezisi'ne gönderildiklerini...

DEVLET Bahçeli'ye; makamında müteahhitlik sözleşmesini yaptığı Çankaya'da yan yana bulunan beş adet binasının üzerine övünür gibi MHP bayrağı asan Koray Aydın'a, Milliyet'in ‘‘İyi işler Koray Bey’’ manşetinin postalanarak, kendisine ‘‘Listelerde Mehmet Şandır'a uygulanan adaletin Aydın'a neden uygulanmadığının’’ sorulduğunu...

HÜSAMETTİN Cindoruk’un eski dostu, DYP milletvekili adayı Orhan Keçeli'ye destek vermek üzere bugün saat 12.00'de Kocaeli'ne gelerek seçim çalışmalarına katılacağını...

Biliyor musunuz?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Bazı kadınlar fondötenleri yüzleri kızarmasın diye sürerler. Ben de dün akşam (önceki akşam) Show TV'yi izlerken bunları düşündüm.’’

(İsmail H.-KOCAELİ)

MESAJ


260 milyon olan SSK emekli maaşımı Mersin HSBC Bank'tan alıyordum, sonra Adana Halkbank'tan almak istedim. Dilekçelere rağmen çözülmedi; alamadım. Bu para benim için trilyon kadar değerli iken mağduriyetten ötürü hasta oldum. N'olur bana yardım edin.

Kenan BEYAZ (0532-450 24 88)


ATATÜRK Havaalanı'na ulaşımda her seferinde rezalet yaşanıyor. Yolcu az diye yola çıkmayan HAVAŞ otobüsleri ise başka bir sorun. HAVAŞ'tan istediğim şu: Ya otobüs saatinde yola çıkın ya da boşu boşuna otobüs saat tarifesi belirlemeyin. Yolcular rezil oluyor.

Alev TANAKA

KADIKÖY'
de apartman görevlisi olarak çalışmaktayım. Eşim 5 aylık hamile; tedavi olması lazım. Sağlık karnemizle SSK Göztepe Hastanesi'nden randevu almak istiyorum ama cevap yok. Özel doktora gidemem çünkü paramız yok. Lütfen yardımcı olur musunuz?

Mesut KOÇER Tel: 0535 892 21 84
Yazının Devamını Oku

Kaymakama kim emir verir

30 Ekim 2002
<B>BAKIRKÖY </B>Kaymakamı <B>Kadri Öner'</B>in birtakım <B>‘‘düşmanları’’ </B>var. Üç yıldan beri görevinde rahat ettirilmedi. İlk önce ‘‘mazeret’’ gösterilmeden İzmir Güzelbahçe Kaymakamlığı'na verildi Öner... Yürütmeyi durdurma kararıyla geri döndü. Bir yıl sonra Antalya Vali Yardımcılığı'na verildi. Yerine ‘‘torpilli’’ olarak Tekirdağ Vali Yardımcısı Aydın Alper geldi. Alper, Kaymakam Öner'in yeniden yargı yoluyla dönmesini engellemek için uydurma şikáyetlerde bulunup mülkiye müfettişi getirtti.

Gelen müfettiş daha sonra anlaşılmaz bir şekilde geri çağrıldı. Acaba bu müfettiş gerçekleri yazsa kimlerin başı yanacaktı?

Neyse...

Yerine geçmişte Aydın Alper'in yanında staj yapan mülkiye müfettişi A. Turgay Alpman gönderildi. Alpman, Alper'in etkisiyle Öner hakkında ‘‘lastikli’’ raporlar hazırladığı iddia edildi.

Bu arada Aydın Alper'in arkasındaki ‘‘gücün’’ ANAP Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen olduğu öne sürüldü. Çünkü 2001 yılının Şeker Bayramı'nda dağıtılmak üzere Fak-Fuk-Fon tarafından yoksullara gönderilmek üzere hazırlanan gıda yardım kolilerinden üçünün Cemal Özbilen'in babası Ahmet Özbilen'in Ataköy'deki evine teslim edildiği ortaya çıktı.

Bu arada bakanlık, İdari Mahkeme kararıyla geri dönmemesi için Öner hakkında soruşturmalar açtırdı. Bütün bu tertiplere karşın Kaymakam Öner yine yargı kararıyla görevine geri döndü.

Ama belirli çevreler, yasalara bağlı, Atatürkçü ve her zaman halkla iç içe olan kaymakamı ‘‘yeme’’ çabalarını durdurmadılar. geçen ay Vali Erol Çakır bizzat kendisine bir yazı yazarak Florya'daki kaçak yapıların yıkılmasını ve ihmali olan belediye görevlileri hakkında işlem yapılmasını istedi.

Bu yıkımlar karşısında bu kez rant çevreleri, kaymakamın girişimini fırsat bilerek tarafsız olması gereken İçişleri Bakanı Muzaffer Ecemiş'e baskı yaptılar.

Ve olanlar oldu...

Kaymakam 3. kez Edirne Vali Yardımcılığı'na gönderildi. Yerine de Edremit Kaymakamı Hasan Bağcı atandı.

İstanbul'da bazı vali yardımcıları değil 5 yıl 8 yıldır görev yaparken, Bakırköy Kaymakamı Kadri Öner'e üç yıl bile tahammül edilemiyordu.

Bir bürokrat neden ve nasıl harcanır?

Mülki amirlerin değerlendirme raporlarına hemen her konuda ‘‘başarılı’’ bularak övüp ‘‘istikbal vaat eder’’ denirse... Sonra bir güç devreye girip ‘‘istikbal vaat eden’’ kelimelerini silerek el yazısıyla ‘‘herhangi bir aktivitesi olmayan, mezhepsel özelliklerini kullanan bir mülki idare amiridir’’ diye yazarsa... Bu belgelerin bir gün ortaya çıkacağı hiç düşünülmez mi?

Koca bir ilçenin kaymakamına valisi sahip çıkmaz, belediye başkanı yollanması için fırsat kollar; sonra bürokrattan hizmet beklenir.

Kaymakam gerçekten yanlış bir şey yaptıysa neden başka bir yere atanıyor da, açığa alınmıyor! Bunun hesabını ‘‘siyasi bürokratlar’’
vermelidir.

Solda iki parti barajı aşarsa ne olur


BİR seçim uzmanıyla görüşüyoruz. Tartışma konusu, CHP ve DSP beraber barajı geçebilir mi?

‘‘Oyların dengeli dağılması halinde evet’’ diyerek şunları söylüyor:

‘‘Yani biri 16-18 oy alsın; 120 veya 150 milletvekilliği kazansın. Diğeri de anketçilerin ortaya attığı gibi barajın altında değil de % 10'luk barajı geçip % 11-12 oy alırsa 85-90 milletvekili çıkarmış oluyor. Bu durumda solun parlamentoda temsili % 40 oranında daha fazla oluyor. Eğer solun oylarının tek partide toplanması durumunda diğer parti çok az bir oranla baraj altında kalırsa sanırım 4 Kasım günü ‘‘toplum mühendisleri’’ vicdan azabı çekecektir.

Geçen seçimde CHP 8.7, DSP de % 22 oy almıştı. Bu oran ne olursa, ne olur?

- DSP'nin barajın altına gitmesi için aldığı oyların % 65'ini kaybetmesi gerekir ki, bu mantık dışıdır. CHP'nin geçen seçime göre barajın üzerine çıkması, yani en az % 16-18 oy alması için oylarını % 40 artırması gerekiyor. Yani solda baraj altına itilecek bir partinin en az 80 milletvekilinin kaybı, Meclis'teki solun güçsüzlüğü demektir. Ben bu ihtimalleri 36 milyondan 41 milyona çıkan seçmen sayısına göre söylüyorum.

Karaborsa ilaç


İSTANBUL'dan İ.Akyüz isyan ediyor: ‘‘Bir yakınıma, kanser ve komadaki hastalara kırmızı reçeteyle verilen 'Arterenol' adlı ilaç gerekti. Doktor yazıyor ama Sağlık Bakanlığı Türkiye'ye ithalatına veya üretimine izin vermiyormuş... Ne yapacağız; ya karaborsadan temin edeceğiz ya da eş-dost aracılığıyla yurtdışından getirteceğiz. Türkiye'de karaborsada tanesi 30 milyon lira; yurtdışında ise 6.5 milyon; yani 4 Euro... İlacı Berlin'den getirince bu durumu öğrendim.’’

Sağlık Bakanı Osman Durmuş, vatandaşa ne öneriyorsunuz?

Biliyor musunuz?


MESUT Yılmaz'ın ‘‘Cumhuriyet’’ döneminin çok önemli bir ismini eşi ile birlikte ANAP'a transfer edeceğini...

DEMİRKÖY'ün (Kırklareli) ANAP'lı Belediye Başkanı İbrahim Şentürk'ün Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Atatürk anıtına çelenk koymak yerine ormanı gezmeyi tercih ettiğinin konuşulduğunu...

Biliyor musunuz?

MESAJ


SIVAS'ın Kangal İlçesi Hamal köylüleri adına Hasan Alp haykırıyor:

Termik santral kurulması nedeniyle köyümüzün tarlaları istimlak edildi. 1980'de arazi ölçümleri yapıldı ama sağlıklı bir tapulama yapılmadı. Geçimini tarım ve hayvancılıkla sürdüren köylünün tarlalarının çoğu hazineye aktarıldı. Gerekçeleri de yasalara göre her aile reisine 50 dönümden fazla tarla yazılamaması. Açtığımız davalar sürüyor. Dünya Bankası'nın çiftçiyi destekleme adı altında 5 sene daha para vereceği söyleniyor. Fakat tapulama olduğu için biz bu yardımdan yararlanamıyoruz.

Her türlü desteğe ihtiyacımız var. Bu konudaki çalışmalarımızı bir dernek çatısı altında yürütüyoruz. Desteğinizi bekliyoruz.

(Sıvas Kangal Hamal Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği-İrtibat 0212 277 11 73)
Yazının Devamını Oku

Kitapla buluşma

29 Ekim 2002
<B>TÜYAP </B>21. İstanbul Kitap Fuarı'nı (Sanat-Bilişim outlet fuarları da dahil) hafta sonu 60 bin kişi gezdi. <B>Tepebaşı'</B>ndan bu yıl <B>Beylikdüzü'</B>ne taşınan fuar için beklenmedik bir rekor sayıldı. İETT'nin Beylikdüzüne 180 otobüs sağlaması da bu ilgiyi doğurmuş... Dünyadaki benzerleri arasında en iyisi sayılıyor İstanbul Kitap Fuarı... 3 Kasıma kadar sürecek fuarın ziyaretçi sayısının 350 bine ulaşması bekleniyor. Yazar Sunay Akın ‘‘Bu ilgiyi, bu ziyaretçi akımının sosyolojik bir tanımı olmalı, sivil tarihe mutlaka not düşülmelidir’’ dedi.

Etkinliğin Beylikdüzü'ne taşınmasından baştan endişe duyduklarını söyleyen TÜYAP Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, ‘‘İlgiyi görünce ne kadar doğru bir karar verdiğimizi ve dolayısıyla insanlarımızın kitap ve sanata ne kadar sevdalı olduğunu bir kez daha gördük. Artık burasını uluslararası bir fuar haline getirmeye bakacağız’’ dedi.

Frankfurt Kitap Fuarının, yayıncıları araya getiren bir fuar olduğunu hatırlatalım.

30 bin metrekarelik fuara 240 yayınevi ve 70 sivil toplum örgütü katılıyor.

Türkiye'nin en büyük kültür etkinliğinde ne yazık ki, Kültür Bakanı Suat Çağlayan yoktu; İzmir'de seçim çalışmalarına katılmayı tercih etmişti.

Kültür adına ne yapılırsa Cumhuriyet ve demokrasi anlayışımız AB ile daha da bütünleşecektir. TÜYAP ve Kavukçuoğlu'na herkes teşekkür etmeli.

Bir emniyet müdürü bunu yaparsa...


25.10.2002 Cuma saat 24.00 sıralarında evimde otururken acı bir fren sesi ve görültüyle irkildim. Simon Bolivar Caddesi, 4. Basın Sitesi önündeki kazada siteye girmek isteyen arkadaşımızın 06 ZJ 493 plakalı arabasına 06 RS 083 plakalı beyaz bir BMW arkadan çarpmıştı. Olay yerine indiğimde BMW sürücüsü körkütük sarhoş vaziyette ve çarptığı aracın sürücüsüne ağıza alınmayacak küfürler ediyordu.

Küfür eden kişi benim 25 yıldır şahsen tanıdığım, şu anda Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu'nda görev yapan polis başmüfettişi Zeki Yavuz'du. Kendisini yatıştırmak için arabaya girmeye çalıştım ama maalesef o ağıza alınmayacak küfürlere ben de muhatap oldum. Bunun üzerine 154'ü arayarak kazaya karışanın bir Emniyet Müdürü ve aşırı derecede alkollü olduğunu söyleyerek çok çabuk olay yerine gelmelerini istedim.

Zeki Yavuz küfürlerine devam ederken olay yerinden geçen 34 SG 427 plakalı araçtan inen kişilerce arabasına bindirildi. İstanbul plakalı arabadan inen kişi de direksiyona geçerek arabayı ve Zeki Yavuz'u olay yerinden kaçırdılar. Daha sonra Çankaya Yıldız Karakolu'ndan gelen ekiplerce tutanak tutuldu, ama nasıl sonlanır bilmiyorum!

Müfettişlik yapan bir Emniyet Müdürü acaba aynı pozisyona düşen bir meslektaşının soruşturmasını yaparsa nasıl sağlıklı bir karar verebilir?

Süreyya ORAL-ANKARA

OY VER


UNUTMA oy ver; oy kullanmayacağını söyleyenlere kanma. Aldanırsın. Oy vermeyeceğini söyleyenlerin çoğu senin tamamen karşıtı olduğun partiye oy verecekler!

Unutma! Seçimden sonra da sen hálá vatandaşsın.

Ama o zaman artık şikáyet etmeye hakkı olmayan bir vatandaş olacaksın.

Susacaksın ve sustuğun zaman da biliyorsun neler olacak.

Oy ver, istemediğin partiye bile oy ver.

Çünkü sen vatandaşsın.

(cumhuriyetci-vatandas@yahoo.com)'dan

II. Fırtına Vadisi vakası


KAHRAMANMARAŞ 'Andırın Çevre Gönüllüleri', Karasu Vadisi'nin geleceğini karartanları, çevre katliamı yapmakla suçluyorlar. Diyorlar ki:

‘‘Andırın'dan çıkan ve 30 km'lik bir doğal hat üzerinde akan Karasu Havzası'nın suyu Kahramanmaraş'a getirilmek isteniyor.

Karasu'daki susamuru ve kırmızı benekli alabalık yok olacak. Nehrin yatağı kuruyacak, oksijenle yaşayan susamurları, hafriyatlar sonucu oksijensiz kalarak ölecekler. Onlarca bitki çeşidi ve ağaç yok olacak.

Suyun debisi zaten zayıf. Su az ve yaz mevsiminde iyice düşük, eko-sistem çok büyük zarar görür.

Konuyla ilgili dava Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi'nde sürmektedir. Ancak mahkeme sonuçlarını beklemeyen belediye, kaynağa boru döşemeye başladı.

525 bin olarak gösterdiği şehrin nüfusuna (gerçekte 320 bin) 2036 yılını düşünerek Karasu'dan su götürmeye çalışan belediye, yapımı süren Ayvalı Barajı'ndan su ihtiyacını karşılamayı neden düşünmüyor? Kendi suyunu Gaziantep'e satan belediyenin bu kararı siyasidir. Bu 2. Fırtına Vadisi vakasıdır. İkinci stat Kahramanmaraş'a ne kadar gereksiz ise Karasu da o kadar gereksizdir.

Çevre İl Müdürlüğü, çevresel etki değerlendirmesi için yapılan halkı bilgilendirme toplantısını halktan habersiz yaptı. Bu duruma tepki gösteren yöre insanının tepki ve isteklerini görmezlikten geliyorlar.

Parti programında ve seçim beyannamesinde çevreyi koruyacağını açıkça yazan AKP'nin Kahramanmaraş Milletvekili adayı Hanefi Mahçiçek'i tehlikeye karşı şimdiden uyarmak istiyoruz.’’

Hukuk devleti


BİLİNDİĞİ gibi hukuk devletinde hukuka yasa koyucular da, ülkede yaşayan bütün vatandaşlar da uyarlar. Devletin güvenlik güçleri de ülkede yaşayan söz konusu insanlara eşit davranır/davranmalıdır.

Ülkemizde demokrasinin gereği olarak yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde ‘‘önceden izin alınmadığı, yasaya uygun hareket edilmediği’’ gerekçesiyle söz konusu insanlarımızın (özellikle gençlerimizin), konuşmaları, bildiri okumaları engellenmekte, kolları tutulup, ağızları sıkıca kapatılarak gözaltına alınmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararı ile partisinin kurucu üyeliği ve parti liderliği yasaklanan kişiler meydanlarda konuşurken aynı güvenlik güçlerince neden ağızları kapatılıp da susturulmuyor?

Bunu anlamıyorum.

Baki MERDAN-ANKARA

Kadıköy Salıpazarı yeraltına iniyor


OKURUMUZ Ayhan Gerçek, ‘‘Söğütlüçeşme'de oturmak zorunda kaldığı için sağlıklı uykuyu unutmuş bir Türk vatandaşıyım’’ diye yazıyor:

Salıpazarı'nın Kadıköy'ün kanayan yarası olduğunu belirtiyor; kurulan pazar nedeniyle haftada iki gün trafiğin felç olduğunu, kurulması ve temizlenmesi gerektiğini... haftada dört geceyi çevrede oturanlara zehir ettiğini söylüyor. Salıpazarı'Kadıköy'ün göbeğinde tutmaya devam etmesi halinde Belediye Başkanı Selami Öztürk'e oy vermeyeceğini belirtiyor.

Peki buna karşı Öztürk ne diyor:

‘‘Okurunuz çok haklı, yazdıklarına aynen katılıyorum. Trafik için de büyük bir sorun olan bu yer için Büyükşehir Belediyesi bir proje hazırladı. Anıtlar Kurulu tarafından kabul edilirse Salıpazarı'nın bir bölümü yeraltına alınacak. Kadıköy böylece de açık pazardan kurtulmuş olacak. Yeraltına inilmesiylepazar da küçülecek, böylece Bursa ve Tekirdağ'dan pazara gelen olmayacak. Zaten dışardan gelenlerin de bize bir faydası yok. Projenin onayını bekliyoruz.’’

Biliyor musunuz?


TEMA'nın Rize Temsilciliği'nin adaylar arasında açtığı 'çevre taahhüdü'nü sadece CHP'li adaylar Turgut Karafazlı ve Mehmet Aslankaya'nın imzaladığını...

KIRŞEHİR'de geçen cuma günü yapılan 707 milyarlık E tipi cezaevi onarım ihalesini %13.20 kırımla Kolintaş İnşaat Ltd. Şti.'nin aldığını, ilk onarım ihalesini alan Çolakoğlu firmasının elendiğini; konunun Adalet Bakanlığı'na iletildiğini...

ANAP 2. bölge 9. sıradaki Gül Sunay Afşar'ın konut kooperatifçiliğini çok sevdiğini; eşi Serdar Çorapoğlu ile üç yeni daha kooperatif kurduğunu; Kıbrıs'a kadar uzanan ilişkileri nedeniyle bazı kooperatif mağdurlarının kendilerini ANAP Genel Merkezi'ne şikáyet ettiklerini...

1980'li yıllarda Özal-ANAP tarafından 'şişirilen' şimdi de RTE-AKP'ye sığınan Halis Toprak'ın, ‘‘AKP iktidarı gelirse hemşerim Hikmet Çetin cumhurbaşkanı seçilecek’’ biçimindeki sözlerine Hikmet Çetin'in ne diyeceğinin merak edildiğini...

Biliyor musunuz?

MESAJ


Cumhuriyet’e selam

KADIKÖY Belediyesi'nin 79. yılı kutlamaları çercevesinde Suadiye'den (Vakkoroma) Göztepe Parkı'na kadar sürecek geleneksel fener alayı ve Cumhuriyet Yürüyüşü'ne rekor katılım bekleniyor. Geçen yılki yürüyüşe 700 bin kişi katılmıştı. Athena'nın konseri ve hava fişek gösterileri de var.

DSP'nin; yürüyüşlü, havai fişekli ve Yavuz Bingöl'Cumhuriyet Şöleni de, Bağcılar Olimpiyat Kapalı Spor Salonunda 19.30'da; konuşmacı; Zekeriya Temizel.

SEÇİMLER bir an önce bitse de, çevre kirliliğinden kurtulsak. Adana'da tüm duraklar, tüm trafik tabelaları duvarları hep parti ilanlarıyla kirletilmiş durumda. Neyse ki turizm sezonunda olmadığımız için bu kirliliği daha az yabancı misafirlerimiz görmekte.

Emin KURNAZ-ADANA
Yazının Devamını Oku

Erdoğan & Baykal

27 Ekim 2002
<B>KANAL D'</B>de <B>Uğur Dündar'</B>ın <B>'Seçim Arenası' </B>programında <B>Deniz Baykal'</B>ın, 8 ayrı konuda ceza mahkemelerinde yargılanan <B>Tayyip Erdoğan'</B>la ilgili bula bula <B>Ali Müfit Gürtuna </B>dönemini ilgilendiren bir ismi söyleyebilmesi programa ne kadar hazırlıksız katıldığını gösterdi. Erdoğan da haklı olarak ‘‘Bu benim dönemimde olmadı’’ deyip işin içinden sıyrıldı. Böylece Erdoğan 'arkadaşlarının mahkemelik olduğunu' söyleyerek, kendisini bir güzel bu işlerden uzak tuttu.

Aslında Baykal, partisinin İstanbul (1/12) adayı, eski il başkanı Mehmet Bölük'ün ‘‘Fazilet'in İstanbul Asalakları BİT'ler’’, ‘‘El Tayyip' ve ‘‘El Tayyip Nasıl Umut Oldu’’ kitaplarını ciddi biçimde inceleseydi veya bırakın Bölük'le görüşmeyi www.mehmetboluk.org sitesine bir göz atsaydı Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk olaylarına daha ayrıntılı öğrenebilir, Erdoğan'ı zor duruma getirebilirdi.

ERDOĞAN RAHAT NEFES ALDI!

Dolayısıyla Baykal, 12. sıraya konulduğu için Erdoğan tarafından küçümsenen Mehmet Bölük'le ilgili alaycı sözlere muhatap olmaz; sanık Erdoğan ve AKP adayı 'belediyeci' arkadaşları rahat nefes almazdı.

Tayyip Erdoğan döneminde; doğalgaz şebeke inşaatlarından, deprem vanası alımına kadar birçok konuda yolsuzluk davaları açılmasına rağmen Ali Müfit Gürtuna dönemine ait bir olayın dile getirilmesi Baykal'ın yanlış bilgilendirildiğini mi gösteriyor yoksa...

Deniz Baykal, Erdoğan'a en azından 'Billboard, Akbil, Albayrak, Çamur Barajı, Sinek İlacı...' gibi yolsuzluk davalarının sanığı olduğunu hatırlatsaydı hiç olmazsa Prof. Nurettin Sözen'e yapılan haksızlıkları engellemiş olurdu.

PINARÇIK KİMDİR

Baykal'
ın Dubai'de kaçak olduğunu söylediği Ahmet Hamdi Pınarçık'ın, İGDAŞ'ın 'mobil tahakkuk sistemi' olarak bilinen sayaç okuma ihalesi iddialarında adı geçiyor. Pınarçık, Lonca A.Ş'nin sahibi... (Erdoğan döneminde de İGDAŞ'la ilişkisi var). Eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Danışmanı ve eski Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Tufan Mengi ve Akademi Ajans'ın sahibi ve bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın basın danışmanlığını yapan Mehmet Taşdiken ile birlikte haklarında gıyabi tutuklama kararı bulunuyor.

İGDAŞ'TA 200 MİLYON DOLARLIK VURGUN

Baykal, İGDAŞ'
ta 200 milyon dolar yolsuzluk yapıldığı Mülkiye Başmüfettişleri Rıdvan Aydın, Orhan Toprak, Sanayi Bakanlığı Başmüfettişi Ali Taşçıoğlu, Polis Başmüfettişi Şadan Özçelik ve Emniyet Amiri Süleyman Öztürk'ten oluşan beş kişilik teftiş komisyonunun ve bilirkişilere yaptırdığı raporlardan birkaçını okusaydı, Erdoğan ne derdi acaba?

Yolsuzlukla ilgili raporlar altı aydır Eyüp Savcılığı'nın önünde durduğunu, hiç olmazsa ‘‘Savcı neden hálá dava açmadı’’ diye sorsaydı Baykal ...

Yani hesap vermesi gereken Erdoğan'a karşı Baykal, İş Bankası ve Erol Evcil konusundaki sorulara hesap vermek zorunda kaldı!

Meclis'te 4422 sayılı yasanın değişmesi için oy verenleri Allah kul hakkını yedikleri için affeder mi acaba?

Yobazlara müsamaha


TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da Metro'nun Kızılay girişine Cumhuriyet Bayramı'na 'küfür ve sefihlik', 'TC Devleti'nin Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, ümmetin kanayan yarası üzerinde bir danstır' ve 'Evet! küfür partilerine oy vermek haramdır' diyerek hakaret eden ve halkı 'İslam ve Hilafet Devleti' kutlamalarına çağıran ilanlar asılabiliyor.

Başta Melih Gökçek olmak üzere yetkililer ve görevliler olayın farkında mı değiller, yoksa bu ilanların yırtılıp layık oldukları çöpe atılmamalarının başka nedenleri mi var?

Yetkililerin bu olaya müsamahalarının nedeni nedir?

Can ZORLUK-ANKARA

Kış değil yaz saati


KIŞ saati diye bir uygulama yoktur. Doğrusu yaz saati uygulamasıdır. Yaz aylarında, günlerin uzamasından ötürü gün ışığından daha efektif yararlanmak amacıyla saatler bir saat kaydırılmaktadır ve kış aylarında ise saatler -dün gece olduğu gibi- bir saat geri alınarak normal haline getirilmektedir. Ayrıca bu sadece bizim ülkemize özgü bir uygulama olmayıp, çok daha sayıda ülkede aynı tarihlerde uygulanmaktadır.

Mustafa KUN

Evcil'in kredi yolsuzluğunu biz çıkardık


TAYYİP Erdoğan'ın sözünü ettiği Erol Evcil'e verilen kredi konusu da tam açıklığa çıkmadı. İki liderin de bu konudaki bilgilerinin yetersiz olduğu görüldü.

Konuyu en iyi bilenlerden birisi Enis Tütüncü... O dönemde İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi olan Tekirdağ milletvekili adayı Tütüncü ne diyor?

‘‘Evcil'e kredi 1994 yılında açılmış... Sanıyorum 27 dilimde verilmeye başlanmış. Krediler usulüne uygun verilmiş... Evcil de kazanmış, banka da para kazanmış... Verilmiş, geri ödemiş. Ama biz geldiğimizde ödeme güçlüğü içinde olduğunu gördük, 'kredileri kesin' dedik.’’

- CHP'den kimler var yönetim kurulunda...

- Ben, Erbaşar Özsoy, Mustafa Özdilek ve Mustafa Timisi... Ali Topuz daha önceden Hazine temsilcisi olarak görev yapmıştı. Evet, ödeme güçlüğüne rağmen bankanın Bursa müdürünü kandırmış; üçkáğıtlık yapılmış. Biz durumu fark ettik, olay açığa çıkmadan 22 ay 24 gün önce savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Daha sonra Bursa şubesi müdürü ile kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısını mahkemeye verdik. Bu durum Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu çıkmadan iki yıl öncedir. Daha sonra bu olay yüzünden İş Bankası Genel Müdürü -Ünal Korukçu- ayrılmak zorunda kalmıştır. O zaman büyük ve saygın bir camia olan İş Bankalılar bize biraz kırıldılar; niye suç duyurusunda bulunuyor diye tepki gösterdiler. Ama daha sonra durum ortaya çıkınca, ‘‘İyi ki CHP'liler geldiler, bankayı sıkıntıdan kurtarıp önünü açtılar’’ diye bizi kutladılar.

- Siz ne zaman geldiniz?..

- 1996'nın sonunda, 97'nin başında... CHP'nin ortaklığı da bu yıllarda geri alındı. Bu olayı o zaman bu netlikte açıklayamazdık, çünkü bankacılık suçudur bunlar... Ortaya çıkarttığımız bu yolsuzluğun davaları sanıyorum hálá sürüyor. Tayyip Bey, Büyükşehir'deki uygulamalarının aksine leke bulamaz bizde...

Doğan'a tepki


SAMANDAĞ'dan (Hatay) Vecih Süslü ve 15 arkadaşından: Prof. Doğan'ı kınıyoruz. Biz Samandağlı Aleviler olarak hiçbir zaman Doğan'ın tekelinde veya güdümünde olmadık, olmayacağız da... Onun söylediklerine göre oy kullanmadık ve kullanmayacağız.

ALEVİ oyları ve Aleviler, İzzettin Doğan'ın tekelinde değildir. Böyle bir zamanda açıklama yapmasını kınıyoruz.

Metin ZEYREK-KARTAL

MESAJ


BUGÜNE Dikkat... DEHAP (M.Abbasoğlu/M.Bozlak/A.Birdal) Eyüp, Yeşilpınar V.Karani Parkı, 12.00; DSP (Ecevit) Kartal'da 13.00; ANAP (M.Yılmaz) 15.00; AKP (R.T.Erdoğan) Kazlıçeşme 14.00; BBP (Muhsin Yazıcıoğlu) Şişli Abide-i Hürriyet 13.00; ÖDP (Ufuk Uras) Kadıköy İskele 12.00; İP (Doğu Perinçek) Kadıköy İskele 13.50; TKP (Aydemir Güler) Kadıköy İskele 16.00... Ve Avrasya Maratonu...

BAKIRKÖY'
den K.A.; Basınköy'de yapılan kaçak camimiz vardır. Şimdi etrafında yeni inşaatlar türerken -gece yapılıyor- Bakırköy Belediyesi seyrediyor. Peki kim yapar, kim engeller?

FINDIKZADE'den Adnan Tuna: Haşim İşcan geçidi belki de Türkiye'nin ilk modern altgeçidi idi. Bakımsızlıktan ve ışıksızlıktan 'korku geçidi' halinde. Komşusu Büyükşehir'in yeni haline yakışmıyor. Gürtuna, İşcan'la aynı koltukta oturduğunu biliyor mu?
Yazının Devamını Oku

Güzel bir yazının ardındaki sorular

26 Ekim 2002
<B>‘ALEVİLİK ticareti’ </B>(10.10.2002) başlığıyla Ankara'dan <B>Ali Haydar Y.'</B>nin yazdığı yazı üzerine Doç. <B>Vedat Bulut </B>şu değerlendirmeyi yapıyor: ‘‘Bu yazıya karşı çok sözüm var... Fırat Üniversitesi'nde öğretim üyesiyim ve Fırat Tıp Merkezi'nin Başhekimlik görevini yürütmekteyim. 'Bin Yılın Türküsü' adlı konserde sayısı 1000'i aşkın bağlama arasında şelpe ve mızrap vurma şerefine eriştim. Sünniyim ve bu organizasyonda yer almam teklifi yönetmen Necati Şahin ve koro şefi Zafer Gündoğdu'dan geldiğinde bunu büyük bir hazla kabul ettim.

TRT Halk Müziği korosunda istisna akitli çalıştığım yıllarda THM'nin en kıymetli Alevi tınılarını ve Orta Asya'dan getirdiğimiz kültürün bozulmamış saflığı ve duruluğunu yansıtan buram buram felsefe ve insan kokan Alevi deyiş sözlerini yakından tanıdım ve bu eserleri icra ettim. Bu organizasyonu yöneten Necati Şahin, yönetim asistanları Serdar Sönmemiş ve Ali Gençel hayatımda tanıyabildiğim en dürüst ve sanat sevdalısı insanlardır. Necati Şahin'in annesinin emekli maaşından 150 milyon lira ile bilet alarak konsere katıldığına şahit olan birisi olarak okurunuz Ali Haydar Y'nin bu konudaki şüphelerine katılmıyorum. Ayrıca diğer hususları içeren paranoya mozaiği de haksızlıklarla dolu... Her zaman bilinen bir gerçektir ki, dev organizasyonlar haset oklarını üzerine çeker ve anlaşılmadan karalanır. Avam düşüncelerin havas ehlini anlamasını beklemiyorum. Ancak sözünü ettiğim bu güzel insanlara kara çalmak isteyenler, Yunus ve Nesimi gibi Türkmen Alevi hocalardan cevaplar arasınlar. Necati Şahin, sanat yüklü yüreği ile o denli meşgul ki, belki açıklama yollayacak vakti, hatta bu yazıdan haberi bile olmayacak. Onu bir gece vakti, Nemrut dağının tepesinde incecik bir battaniyeye sarılmış, sırtını 4000 yıllık tarihe dayayıp berrak gök kubbede binlerce yıldıza hayranlıkla bakarken hatırlıyorum. Sonunda o da Yunus gibi kendisini sigaya çekecek bir Molla Kasım buldu sanırım. Lakin Yunus dünyaca tanındığında Molla Kasım'ları tarih anmayacak bile... Teslim Abdal'ın mahlasını verdiği son beyitlerine güzel cevap olurdu Necati Şahin üstadımızın adına:

Teslim Abdal uryan gezer, donu yok /Sular şarşar olmuş, akar sonu yok /Kanı vardır, cesedinde canı yok /Gel bunun manasını verindi sofu.

Teslim Abdal'
ın havas ehline taş atan ellere yazdığı beyitleri buraya yazmak ise sanırım gerekmez. Çünkü hakikat ehliye anlayacağını anlar.’’

Doç. Bulut acaba her şeyi açık olarak biliyor mu; bu yazı vesilesiyle hatırlatalım; bu konserin/gösterinin hesaplarını kim verecek; Almanya'dan kimler sponsor oldular, Türkiye'den kimler para aldılar!..

Seçmene iki mesaj


DİSK eski Genel Başkanı ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Rıdvan Budak kamuoyuna şu çağrıyı yaptı:

Kişisel siyasal beklentilerimizin çok ötesinde ülkemizin geleceğini ve cumhuriyetimizin çağdaş kazanımlarını tartışma konusu yapmayacak bir döneme ihtiyacımız vardır.

İrticayı ve gericiliği her alanda yok etmenin yolu ekonomik ve sosyal adaleti sağlamaktan geçer. Bunu gerçekleştirmek de bu ilkeleri benimseyen bir siyasi partinin iktidar olması ile mümkündür.

Bugün içimizde yanlışı-doğruyu tartışma günü değildir. Ülkemizin geleceği bakımından kişisel duygusallıklara yer yoktur. Siyasal demokrasi ve ekonomik uygulamalara yönelik eleştiri hakkımız elbetteki saklıdır.

Şimdi cumhuriyetimize, demokrasimize ve Türkiye'nin aydınlık geleceğine sahip çıkma zamanıdır. 3 Kasım seçimlerine yaklaştıkça partiler arasındaki farklılıklar da ortaya çıkmaktadır.

Gün cumhuriyetimize, demokrasimize ve Türkiye'nin aydınlık geleceğine sahip çıkma günüdür. Gün CHP'ye oy verme günüdür.

CEM VAKFI NE DİYOR?

CEM
Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan bir ekiple siyasi parti liderleri ile görüştü; hatta liderlerin çoğu kendisini ziyaret ettiler. Seçim sürecine girilirken üniversitesinden istifa etti.

Ecevit ve Çiller, Prof. Doğan'a sıcak baktılar. Baykal'ın Alevi örgüt temsilcileriyle yaptığı görüşmeler ise soğuk geçti.

Hatta İstanbul İl Başkanlığı'na il yönetimince seçilen Cemal Canpolat daha sonra görevden alındı.

Daha önce siyasi partilerden Alevilere karşı takınacakları tavrı soran Prof. Doğan, Alevi yurttaşların haklarına yer veren partilerin başında önce DSP'nin, daha sonra sırasıyla DYP, YTP ve ANAP'ın geldiğini söyleyerek ‘‘Bunun dışındakiler bizi önemsemiyorlarsa biz onları hiç önemsemeyiz’’ dedi. Bununla herkese oy var; CHP'ye yok demek mi isteniyor?

Kış saatinden vazgeçilmeli


YARIN akşamdan itibaren kış saatine geçilecek. Böylece enerji tasarrufu sağlanacağı iddia edilmektedir. Elektrik tasarrufu sağlamak için saatin geri alınmasına gerek olmadığını savunuyorum. Bugünlerde şimdiki saate göre hava saat 19.00'da kararmaktadır. Saati geri alınca 18.00'de kararacaktır. İleriki günlerde şimdiki saate göre hava 17.00'de kararır, saati geri alınca 16.00'da kararacaktır. Bu demektir ki saat 16.00'da akşam olduğundan resmi dairelerde ve okullarda ışıklar yakılmakta sokaklar aydınlatılmaktadır. Bu durumda ben saatin geri alınmasına gerek olmadığını savunuyorum. Çünkü önümüzdeki kısa günlerde de işbaşı genellikle 08.00-08.30'dadır. Bu saatlerde gün aydınlık olmaktadır. Sayın Enerji Bakanı Zeki Çakan... Emin olun yıllardır sürdürülen inat sonucu büyük bir israf yapılıyor. Kış saatinden vazgeçilmesi doğru bir hareket olacaktır.

Yüksel İNSEL-Makina mühendisi-İZMİR

MESAJ


ÜÇ yıldır sırasıyla www.17agustos.net, www.yukselsitesi.com, www.telgraf.com, www.depremrezilleri.com sayfaları ile yayın yapmaktayım. Yayınlarım mesajlarla 1000 sayfaya ulaştı. Bunları kitap haline getirmek istiyorum. Benim ve bu yayınımın tüm finansmanını sağlayabilecek ve normal ticari kárı dışındaki geliri hálá prefabrik evlerde oturan depremzedelere bırakacak ve projemi destekleyecek kuruluş veya kişiler aramaktayım.

Erdoğan KOPARAL 0535 763 34 33) ekoparalQyahoo.com
Yazının Devamını Oku

Karpit gazlı balona dikkat

25 Ekim 2002
<B>İÇİ helyum</B> dolu olan balonlar patlayarak alev çıkarmaz. Balonların bir kıvılcım nedeniyle patlayarak alevlenip yangın çıkarması, içine <B>karpit</B> taşının suda ısıtılarak çıkardığı gazın doldurulması ile olur. Çünkü karpit yanıcı bir maddedir. Helyum ise yanıcı olmayan, kokusuz ve renksiz bir gazdır. Aralarında ise uçurum denebilecek kadar da fiyat farkı vardır. İşte bu nedenlerdir ki bazıları ucuza kaçarak bu tür risklerin içine girerler.

7-8 senedir bu işin içinde olan bir kişi olarak tanıdığım ve tanıştığım herkesi, özellikle çok ucuza satılan karpit gazıyla doldurulmuş balonlardan satın almaması konusunda uyarırım.

Üzülerek söylüyorum ki şimdiye kadar bu sebepten sayısız çocuğumun elleri veya yüzleri hatta evlerinin bir bölümü yandı. Bu nedenle para kazanmak için bu yola başvuran insanları affetmemiz mümkün olamaz.

Dilerim ki bu olay son olsun, bilinçlenelim, çocuklarımızı ömür boyu çekecekleri bir yara riskine atmayalım ve sevdiğimizi gösterelim; onları koruyalım. Herkese anlatmaya çalıştığım bu önemli durumu daha çok insana anlatma şansını bana tanıyacağınızdan eminim.

H. Tarkan KARABUDAK Balon Dekorasyon Hizmetleri ERENKÖY

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘AKP yöneticileri, kendi tüzüklerini Anayasa'dan üstün sayamazlar. Hukuk dışı çözümler isabetli olamaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın devletin iktidarını temsil ettiğini unutuyorlar. Hukukla inatlaşılmaz.’’

(Prof. Erdoğan TEZİÇ)

Baykal’ın sorusu

BAYKAL ile Erdoğan, ilk kez 1996'de TGRT'de Atatürkçülük programında karşılaşmışlardı. Erdoğan, RP'nin daha Atatürkçü olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Baykal RP'nin çizgisinde değişiklik yaptığını, kongresini Atatürk posteri altında bitirdiğini belirterek, ‘‘Bütün bunlar bence RP'nin, Atatürk'ün gücü karşısında diz çökmek durumunda olduğunu gösteren örneklerdir. Bu çok önemlidir’’ diyordu.

Erdoğan ise tepki göstererek; Atatürk'ün ölümünden sonra CHP misyonunun Türk parası ve pulların üzerinden Atatürk'ün resmini çıkarıp, İsmet İnönü'nün resmini koyduğunu anlatıyordu.

Hayli sert geçen tartışmanın uzaması üzerine sunucu bir başkasında buluşmak dileğiyle programı kapatıyordu.

Ama bugünkü konjonktür farklı; Erdoğan hakkında iddialar vardır:

Billboard, personel taşımacılığı, AKBİL, çamur barajı yolsuzluğu, sinek ilacı yolsuzluğu ve malbildirimi davaları... AKP listelerinde yer alan ve kendisiyle birlikte yargılanmakta olan 10 belediye görevlisini neden parlamentoya taşımak istediği... Baykal'ın kendisine soracağı çok soru var. En önemlisi de ‘‘Bundan sonra ne yapacaksınız?’’ olmalı.

Güzel kamu bankaları!

ZİRAAT Bankası'ndan zorla ayrıltılan bir grup personelin kızgınlığını okuyoruz:

‘‘Kamu bankalarında çalışan 40 bin personelin yaklaşık 21 binine zorlamalar neticesinde 1475 sayılı İş Yasası'na bağlı kalarak iş sözleşmeleri imzalattırıldı.

Sözleşme imzalamayı reddeden bu yılların bankacıları hiç ilgisi olmayan devlet kuruluşlarına gönderildi. Mağdur olup maaşları donduruldu. Sözleşme imzalayan personel ise yüksek maaşlar almaya başladı. Her üç ayda 1 maaş ikramiye, seminer adı altında lüks otellerde personele hiçbir faydası olmayan kurslar düzenlenmesi; Genel Müdürlük bünyesinde keyfi tadilatlar yapılması...

Değerli büyüklerimizin bu yüksek maaşlardan sanırım haberleri yok.

Vicdan sahibi olan kişilere duyurulur.’’

Biliyor musunuz?

YTP'nin Şirinevler'de bugün 13.30'da seçim kampanyasının en büyük mitingini yapacağını; yine bu gece Hüsamettin Özkan'ın CNN'de Taha Akyol'un programında ilk kez röportaja çıkacağını...

EMİNÖNÜ eski Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya (1999'da Ali Talip Özdemir'den Bakırköy adayı olmak istiyordu), kardeşi Carosel'in ortağı Süleyman Çetinsaya (ANAP Bakırköy Meclis üyesi) ve Yüksel Mermer'le birlikte Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadırlı'nın Bodrum'da yaza veda partisinde bir araya geldiklerini...

İSTANBUL 2. bölgede DYP adayı Süleyman Soylu'nun tek başına en büyük kampanyayı yönettiğini; aynı bölgede CHP'den 11. sıradaki Tuğrul Erkin ile 21. sıradaki İhsan Maçin'in özellikle Eminönü ve Fatih'i mekán tuttuklarını, 3. bölgenin en çalışkan adayının ise Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün olduğunu...

Biliyor musunuz?

İDO’ya TCDD kazığı

DENİZ taşımacılığı Türkiye'de niye teşvik görmez. TCDD'nin bir genelge ile 'muafiyet'i kaldırıp Bandırma limanına yanaşan İDO feribotlarına giriş-çıkış yapan araçlardan 3-10 dolarlık haraçtan farksız para alması ne kadar doğrudur?

Bu, deniz taşımacılığının devletin bir başka kurumu tarafından kösteklenmesi değil midir? Hükümet seçim telaşında; 'tarafsız' Ulaştırma Bakanı Naci Kıraçoğlu suskun...

Bir bakan, Deniz Ticaret Odası Başkanı, AKP İstanbul Milletvekili adayı Cengiz Kaptanoğlu'nun bu konudaki yazısını dikkate almıyor... TCDD'nin otomobilden 3, kamyondan 10 dolar alarak zararını kapatmak istediği anlaşıldığına göre, İDO hemen zam yapmalı ki insanlar feryat etsin; Ankara duysun.

Sınav çilesi

ÜNİVERSİTELERDE lisansüstü programlarda önkoşul olarak Yabancı Dil için ÖSYM'ce ‘‘Üniversite Dil Sınavı’’ düzenlenir.

Ama her yıl ne hikmetse bu sınav yalnız Ankara'da yapılır. Yılda iki kez düzenlenen bu sınavlar, zorunlu olduğundan herkes, uzak-yakın nerede olursa olsun Ankara'ya taşınır. Tabii önce kalınacak ucuz konukevi, otel aranır... Yani kısacası her sınav dönemi Ankara dışında oturanlara gereksiz yere bir kábus yaşatılır. Bu kábus önümüzdeki günlerde (aralık ayında) bir kez daha yaşatılacak!

Bunları bize anlatan gençler, YÖK'e soruyor; acaba bu sınavlar diğer büyük şehirlerde niye yapılmaz? YÖK bu garip ve açıklanamaz durumu düzeltmelidir.

MESAJ PANOSU

BİREYSEL emeklilik yasası hangi gerekçeyle çıkarıldı acaba? Şimdi harıl harıl sağlık sigortasının da özel sigortalara kaydırılması için çözüm aranmıyor mu? İlgilileri uyarıyoruz! Devletin hiçbir katkısı olmayan sosyal güvenlik kuruluşlarından elini çekmesi zamanı gelmiştir.

Bekir ARDA-Emekli

Sen Merkez Temsilcisi

İSTANBUL
Yazının Devamını Oku

Ben siyasetin yeni yüzüyüm

24 Ekim 2002
<B>CHP </B>Kayseri 1. sıra adayı <B>Muharrem Eskiyapan</B> önceki akşam İstanbul Polat Oteli'nde bir grup gazeteci ile bir araya geldi. Başvuru süresine bir gün kala kendi iradesiyle Deniz Baykal'a başvurmuş. 1977 seçimlerinden beri milletvekili çıkaramayan CHP'ye Kayseri'den en az iki milletvekili çıkartabilecekleri umudunda olduklarını söylüyor.

Nuh Çimento ve Nuh'un Ankara Makarnası firmalarının sahiplerinden, ama işlerini oğullarına bırakmış; en yakın dostları Sefa Sirmen ve Hüseyin Bayraktar... Sabancı, Yazıcı, Özlilhan ve Hattat gibi Kayseri kökenli ailelerin önderleri CHP'den adaylığını olumlu karşılamışlar. ‘‘Mazimde en ufak bir yanlışlık yapmadım’’ diyor.

Adınız aday olarak ortaya çıktığında F. Gülen cemaatine iki okul yaptığınız ortaya atıldı.

Allah'tan da korkmuyorlar. Benim ne tarikatçılıkla ne de Fethullahçılıkla uzaktan yakından hiçbir ilgim yoktur. Fethullahçılar kimdir, bilmem... Medeni bir insanım, inançlı bir insanım. Evet iki okul yaptırdım ama Milli Eğitim'e bağışladım. Eğer Milli Eğitim de Fethullahçı ise diyeceğim bir şey yok! Ayrıca bizim Nuh Çimento Eğitim Vakfımız vardır. Toplam 13 okul yaptırmışız şimdiye kadar; bazıları babamız, amcamız, ablamız, yeğenlerimiz adınadır. İzmit'te Hereke'de mesleki liselerimiz vardır. 300 genci okutuyoruz.

Rıfat Hisarcıklıoğlu ile akrabalığınız nedir, adaylık başvurusunda etkisi oldu mu?

Amcamın torunu... Başvurumu Rıfat Bey bilmiyordu. Bana 'Niye haberim yok' dedi, 'Sen benim işime karışma; senin kulvarın ayrı, benimki ayrı' dedim. Devlete hizmet edelim, bilgi birikimimizi aktaralım dedik. Açıkça yeni yüz diyorlar, ben o yeni yüzüm. Bu arada iş áleminin CHP'nin programı ile mutabık olduğunu söyleyebilirim.

Neden CHP...

Son iki yıldır takip ediyordum, bütüm söylemleri kafamda örtüşüyordu. Öteki partilerin hiçbirisi kafama yatmıyor, beğenmiyordum. CHP'nin eskiden iş dünyası ile yıldızı barışmazdı. Şimdi devir değişti, liberal ekonomi başladı; CHP buna rağmen devleti dışarda bırakmadı programında. Devlet kontrol görevini sürdürmeli.

CHP'nin oy oranı ne olur?

% 20'nin üzeride...

‘Kara liste’ kábusu


BANKA batıranlar, devleti, halkı zarara sokanlar ne hikmetse bir süre sonra ortalığa çıkıp icraatlarına devam ediyorlar. 20 yıllık mimarım, yaptığım bir inşaatı devam ettirmek için dairemi ipotek ettirip teminat mektubu almak istedim. Kriz sonrası Merkez Bankası kara listesinde olmam nedeniyle geri çevrildi.

Seçim yaklaşıyor, bir parti çıkıp da krizden sonra kara listeye girenleri affedip iş yapanların önünü açalım demiyor. Ben şahsen oyumu, rızkımı devam ettirmemi sağlayan partiye vereceğim. Çünkü her şeyden önce ailemin geçimini sağlamak, çocuklarımı okutmak durumundayım.

E.Y.-İSTANBUL

Geçmişten dersler


ABDÜLHAMİT, Mithat Paşa'yı sadrazamlıktan azlettikten sonra Taif'e sürgüne gönderme kararı almış...

Yanındakiler ‘‘Hünkarım, millet ayaklanmasın’’ diye endişelerini belirtmişler. Abdülhamit bir gün bir gece Sarayburnu açıklarında Mithat Paşa'nın konulduğu gemiyi bekletmiş.

Ertesi günü bir şey olmayınca Abdülhamit emir vermiş:

‘‘Gemiye yolverin...’’

Kıssadan hisse..

Halkbank’a yakışmıyor


BİR SSK emeklisi sitemde bulunuyor: ‘‘260 milyon olan maaşımı Halk Bankası Fatih Şubesi'nden alıyorum. Ancak maaşımı bu ay aynı bankanın Taksim Şubesi'nden çekmek zorunda kaldım. ‘Online masrafı' olarak 5 milyon kesilince irkildim, içim sızladı. Geçim sıkıntısı içindeki emekliye devlet bankasının yaptığına bakın! Halk Bankası havale ücretlerinden mi kar edecektir?’’

Biliyor musunuz?


OSMANİYE Valisi İsmail Fırat'ın, 10 yıl önce kaymakamlık yaptığı Kurtalan'a gelerek, MHP Siirt 1. sıra adayı Kasım Ceylan'la (daha önce CHP ve DYP'den aday olmuştu) ilçede seçim kampanyasına katıldığını...

MESUT Yılmaz'la görüştükten sonra Şanlıurfa ANAP'tan milletvekili adayı olmak için istifa eden Vakıflar Genel Müdürü Nurettin Yardımcı'nın neden aday gösterilmediğini hálá öğrenemediğini...

'SİİRT Mücadele' gazetesindeki habere göre, AKP'nin iktidarı halinde Tayyip Erdoğan'ın kafasındaki başbakan adayının Aydın 1. sıra adayı eski vali Atilla Koç, dışişleri bakanının da İstanbul 2. bölge adayı Egemen Bağış olduğunu...

SANATÇI Selçuk Alagöz'ün, gençliğinde birlikte müzik yaptığı CHP Tekirdağ milletvekili adayı Enis Tütüncü'ye ‘‘Tek başına iktidar, güçlü CHP /Deniz Baykal Başbakan, iktidar CHP’’ sözleriyle biten 'CHP Marşı' besteleyip hediye ettiğini...

AKP Bitlis adayı Vahit Kiler aleyhine şantaj amacıyla 'Yurt Ekspres' adlı bir gazete bastıran biri DYP eski Gençlik Kolları Başkanı olan iki kişinin tutuklandığını...

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Tayyip Erdoğan, partisi gibi 'yok'larla doludur. Bir siyaset ve devlet adamı için gerekli bilgisi ve görgüsü yoktur. Keşke yasaklı olmasaydı; bütün noksanlıkları çok daha kolay görülürdü.’’

(DYP Milletvekili, Aydın adayı Aydın Menderes)

MESAJ


NAKİT avans çekim ücreti her kredi kartından alınan bir ücrettir. Bu ücret oranı her bankanın uygulamasına göre değişir. Ancak bu oran genellikle %2'dir ve her banka bu oranı ya tanıtım broşüründe ya da ekstresinde belirtir. Axess kredi kartı hariç... Onda bu oran %3.2'dir ve bu oran hiçbir yerde belirtilmez. Fırın bile ekmek fiyatını camda yazarken bu tür firmalar hiç denetlenmez mi?

Yusuf SARAÇ-FATİH
Yazının Devamını Oku