Meclis Başkanı
Vehbi Zeki Serter'in davetinde çok sayıda sivil-asker vardı. Askerler rahat gözüküyordu.
Annan'ın Kıbrıs planıyla ilgili değerlendirmenin Ankara'ya ait olduğunu söylüyordu konuştuklarımız. ‘Biz görev başındayız’ dedi bir komutan... Muhalefetçi Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı
Mehmet Ali Talat da kokteyldeydi. Planın mükemmel olduğunu belirterek, yapıcı ve olumlu olunmasını istiyor. Talat'ın sloganı: ‘‘Açın açın, Avrupa da kapıda...’’
Geçen belediye seçimlerini alan CTP, bir yıl sonraki seçimlerin iktidar alternatifi olabilir mi? Türkiye'deki AKP'nin mağdur misyonunu burada CTP'nin oynadığını söyleyen politikacılara da rastladık.
İŞ YOK, KUMAR VAR
Girne'nin ünlü
Kaleiçi'nde bir balıkçıda yemek yedik. Lokantayı yöneten
Hataylı bir genç; işlerin iyi olmadığını söylüyor. Nitekim
Kaleiçi'nde hiçbir canlılık yoktu. Ama
casinolar pek öyle değil. Kuzey Kıbrıs'ta 22
casino'nun maşallahı var.
Mehmet Ali Erbil'in program yaptığı
Roxy dillerden düşmüyor burada. Zaten Kıbrıs'ta 25 bin öğrencinin okuduğu 5 üniversite (
Doğu Akdeniz Üniversitesi ile ilgili partizanca uygulamaların yarattığı sakıncalar ilerde büyük sorun olacak gibi) ve kumarhaneler olmasa siyaset ve diplomasi dışında
KKTC'nin adı hiç anılmayacak.
Kıbrıs halkı, öyle gazetelerde çıktığı gibi eğlenmiyor. Bu gibi yerlere gidenlerin çoğu ya gelen Türkler, ya da buraya göç edenler.
İNGİLİZLER MÜLK ALIYOR
Akşamüzeri iftardan sonra
Beşparmak Dağları'nın eteklerindeki ünlü
İngiliz köyü
Karmi'ye gittik.
Karaoğlanoğlu Plajı'nı gördüğümüzde 1974 çıkarmasında neler yaşadığımızı anımsadık.
KKTC'nin huzurlu bir bölge olmasından mı acaba
İngilizler son yıllarda gayrimenkul alımlarını artırdılar.
Annan'ın planının ortaya çıkmasından kuşkulananlar yok değil. Planla ilgli buna bağlı bir endişe de; boşaltılması istenen köylerin büyük bölümünde 1974 sonrasında adaya yerleştirilenlerin oturması.
Turistik oteller iyi bir sezon geçirmişler; şu anda bile doluluk oranları yüzde 60 dolaylarında.
Dome, Jasmine Cort ve
Merit otellerinde denize giren yabancılara imrenmedik değil. Çünkü hava sıcaklığı üç gündür 24-26 derece.
Kıbrıs'ta oruç tutan daha çok yaşlılar, asker aileleri ve öğrenciler...
Recep Tayyip Erdoğan, biz bu yazıyı yazarken
Lefkoşa'ya inmişti; otelde de oruç hazırlıkları için çalışmalar yapılıyordu.
MİÇOTAKİS'İN GARİP BEYANI
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı
Gökhan Güler, Rumlara
Karpaz Burnu'nun verilmesi halinde, dört yıl sonra
Bakü-Ceyhan boru hattının
İskenderun'a ulaşacağına dikkat çekerek, bu konunun
Türkiye'nin milli güvenliği açısından sakıncalar yaratabileceğini söylüyor.
Kıbrıs'ın sahilleri belgede yer almıyor. Belgenin müzakeresi kabul edilirse
Türkiye'nin karşısına değişik dayatmalarla çıkılabilir.
Yunanistan'ın eski başbakanı
Miçotakis'in,
Annan belgesi için
‘‘Bu belge bizim ölçütlerimize göre doğrulursa Kıbrıs 10 yıl sonra Yunan adası olur’’ değerlendirmesinin, belgenin Rumlar tarafından hazırlandığının bir kanıtı olarak nitelendiriliyor. Ayırca, belgede tazminat konusu gündemde olmamasına karşın
KKTC'de bazı parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, evlerini boşaltacaklara büyük oranlarda tazminat verileceğini, göç olgusunun da
‘tatlı’ olacağını, askerliğin kalkacağını ve yurtdışında ucuz eğitim olanaklarının sağlanacağını iddia ediyorlar. Resmi bir açıklama yapılmamakla birlikte bunların toplumu kandırmaktan başka bir şey olmadığını bize resmi çevreler biraz da tepkiyle aktardılar.
YALAKALAR HER YERDE VAR
Bu arada belirtmek lazım, bizdeki
‘yalakalar, avantacılar, soysuz ve yolsuzlar’ın sayısı burada da tahmin edilemeyecek ölçüde fazla.
‘‘Kıbrıslı’’ ve
‘‘Türkiyeli’’ tartışmalarının körüklenmesi ayrı bir konu.
‘‘Karen Fogg'un yandaşları burada çoktur; umutlarını AB'ye bağlamış durumdalar. O yüzden ‘barış'tan kim söz ediyorsa işte onlar koşulsuz AB teslimiyetçisidir’’ diyen bir hükümet üyesi,
Kıbrıs’ta çıkan yerel gazetelerde yer alan yazılara bakıldığında bunların kim olduğu hemen anlaşılıyor diyor. Onlara diyorlar ki:
‘‘Rumlar, Türklerle hep kavgalı oldu. Ortodoks kilisesi, kiliselerde ortak yaşam alanlarında fanatikleri kontrol edebilir mi? Türkleri kesmeyeceğini kim garanti edebilir?’’ Biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz
KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanı
Tahsin Ertuğruloğlu dün ilk kez bize
Annan'ın planına karşı olduğunu resmi ağızla duyurdu. Ama bunu kendi adına yaptığının özellikle altını çizdi. Önlerine konulan belge karşısında kendilerinin değil ama Rumların
AB kapısını Türklere kapattıklarını söyledi. Haklı ve mantıklı gerekçeler ortaya koyunca yabancı gazeteler bile hak verdiler.
Yunanistan, AB'ye girerken hiç kimse kendisine git
Kıbrıs meselesini hallet demedi. 1963'ten beri biz suçlu isek, biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Biz kimseyi temsil etmiyoruz; sadece kendimizi temsil ediyoruz.
Belgeyi pazarlık için temel bir belge saymıyoruz; çünkü belgeye sınırları felaket olan bir harita eklenmiştir. Akıllıca gizlenmiş tuzaklar yanında sınırlandırılmış bir
‘‘otonomi’’ vardır.
Kimse bizden
Doğu Akdeniz'in karışmasına yol açacak bir maceraya girmemizi istememelidir. Bize kimse
‘‘bakın Rumlar giriyor, siz bu fırsatı kaçırmayın; siz de girin’’ diyemez. Biz 200 bin kişi
AB'ye girersek bizi Türkiye'siz kim önemser?
Aslan Denktaş yetiş!
Ali Erel(Ticaret Odası Başkanı): Plan hemen kabul edilmelidir.
Çağ-Sen Genel Sekreteri Tijen Zeybek: Nihai hedeflerinin
TC ile bütünleşme olduğunu inkar etmeyenler daha şimdiden bu anlaşmanın ölü doğması için çaba sarfetmeye başladılar.
Arif Hasan Tahsin(Afrika Gazetesi): Ne yazık ki Kıbrıs Türküne özgürlüğü, Kıbrıslı Rumlarla eşitliliği çok görenlerin umudu, bu kez de
Denktaş'tır. Aslan
Denktaş yetiş!
Hasan Kahvecioğlu(Ortam gazetesi): Kısaca
Kıbrıs Türk insanı
‘legalize’ bir yeni yaşama geçecek.
Devrimci Genel İş Sendikası: Ülkeyi
‘ortak vatan’ yapacak bütün girişimleri destekliyor; planı barışa giden yolda çok önemli fırsat sayıyoruz.
Londra'dan Serhat İncirli: Bu iş milliyetçi ve ırkçı gözlüklerle değil, insani gözlüklerle değerlendirmelidir diyor.
Erdoğan’dan dokundurma
Recep Tayyip Erdoğan'ın dün
Kıbrıs'a hangi duygularla geldiğini kestirmek henüz olanaksız. Gaf sayılabilecek sözlerini haberlerden ve
Sedat Ergin'in köşesinde okuyabilirsiniz.
Erdoğan neyi anlatmak istedi?
Erdoğan Dışişleri Bakanı Prof.
Şükrü Sina Gürel'i,
‘Uzlaşmaz bir tutumun aktörüdür’ diye eleştirirken,
‘Hiç bir zaman müzakereye, bir siyasetçi kapalı olamaz’ dedikten sonra yanımıza gelen bir
AKP'li milletvekili manidar bir söz etti:
‘Acaba bu laf Denktaş’ı da kapsıyor mu?' Ordu milli maçı için
Kıbrıs'a gelen
Amigo Birol'un,
Dome oteli çıkışında
Erdoğan'ın
Karadeniz'li hemşerilerine başbakan
Erdoğan diye bağırtması Kıbrıslı, Türklerce pek hoş karşılanmadı.