- Asansör, kazalar dışında haberlere konu olmaz.
Ardından şaşırtıcı veriyi paylaştı:
- Ayda 4-5 kişi asansör kazalarında hayatını kaybediyor. Çoğu haber olmadığı için kamuoyu pek duymuyor.
1 milyar dolarlık Türk asansör pazarında 3 bin 500 firmanın faaliyet gösterdiğini vurguladı:
- Avrupa’da bu kadar çok asansör şirketi yok. Bizde sayıyı merdiven altı firmalar yükseltiyor. Bu rekabet ortamı, Türkiye’de sektörün Ar-Ge’ye yönelmesini frenliyor.
Türkiye’de mevcut kurulu asansör sayısının 270 bin dolayında olduğunu belirtti:
- Yılda 15 bin dolayında yeni asansör kurulumu gerçekleşiyor. 1 milyar dolarlık pazarın yüzde 40’ı servis ve bakımdan oluşuyor.
- Şarap, kültür, politika ve ekonomi demektir.
Ailenin bağlarının bulunduğu Barbaresco’dan görüntüleri ekrana yansıttı:
- Barbaresco’da 100 dolayında şarap üreticisi var.
Gaia Gaja, büyük dedelerinden kendi kuşağına uzanan süreci, bağlarını, Nebiolo üzümünü anlatırken, toplam üretimlerini merak ettim:
- Toplam 700 bin şişe dolayında yıllık üretimimiz var. Tamamı kendi bağlarımızdan elde ettiğimiz üzümlerden üretilir.
- İhracatınız ne kadar?
Derslerde ülkelerin sağlıkta vatandaşını kucaklama oranları ortaya konuldu:
- Türkiye’de devletin sağlık sisteminde vatandaşını kucaklama oranı yüzde 98. Bu, dünyada en yüksek oran.Harvard’da Türkiye’nin sağlıkta örnek gösterilmesinin şu yönü dikkat çekti:
- Türkiye, 76 milyonluk nüfusuna rağmen sağlıkta yüzde 98 kapsamayı sağlaması açısından da örnek ülke.Yıllık ortalama kişi başı doktora gitme tablosu ekrana yansıdı:
- OECD ülkelerinde yıllık ortalama kişi başı doktora gitme sayısı 6.6 düzeyinde. Türkiye, 8.3’le OECD ortalamasının üzerinde. Rekor, 13.2 kez ile Kore’nin elinde.Berkman, tabloya bakarken önceki yılları düşündü:
- 2004’te Türkiye’de yıllık ortalama kişi başı doktora gitme sayısı 2 idi. Şimdi kimi vatandaşlar güne gider gibi doktora gidiyor, ortalamayı yükseltiyor. Bu, doktora kolay ulaşımı gösteriyor.Hane halklarının ilaca ayırdığı pay ekranda belirdi:
- OECD ülkelerinde ortalama ilaca ayrılan yıllık hane geliri payı yüzde 3.04. Türkiye’de bu oran yüzde 1.15’le OECD ülkeleri arasında en düşük düzeyde.İlaçta bazı ayrıntılara baktı:
- Türkiye’de ilaca ayrılan bütçe, milli gelirin yüzde 1’i düzeyinde. 2009’da yüzde 1.7’ydi. Bu konuda OECD ortalaması yüzde 1.6. Türkiye, toplam sağlık harcama-larına da milli gelirin yüzde 5’i düzeyinde bütçe ayırıyor.Güldem Berkman, Harvard’dan izlenimlerini aktardıktan sonra Türkiye’deki ilaç şirketlerinin sıkıntısına değindi:
- 1914’ten beri böyle bir don zararı görülmedi. Yüzde 90’ın üzerinde zarar var. Bu yıl 5 bin ton yeni ürün ya çıkar, ya çıkmaz.Kendisinin de kayısı bahçesi olduğunu bildiğim için sordum:
- Ailenize ait kayısıların durumu nasıl?
- Hepsini don yaktı.
- Zararınızın bir bölümünü de olsa Tarsim’den (Tarım sigortası) alırsınız değil mi?
- Bizim aile adına çiftçi kayıt sistemine abim kayıtlı. Bu dönem sigorta yaptırmamıştı.Çiftçinin sigortaya bakışına dikkat çekti:
- Tarsim’in primleri çifçimize yüksek geliyor. Primi düşük tutup, herkesi kucaklayacak formül bulunmasında yarar var.Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in son açıklamasını anımsattım:
- Don darbesi yiyen tüm ürünlerle bağlantılı çiftçi borçlarının ertelenmesi, sigortalı olsun, olmasın zararların kısmen karşılanması için çalışma başlatılmış.
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Orhan Sabuncu, Başkan Yardımcısı Ömer Burhanoğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay, OİB Yönetim Kurulu Üyeleri Ömer İltan Bilgin, Cengiz Kabatepe ve Baran Çelik’in de yer aldığı bir ekiple yarışmada öne çıkan projelerin sergilendiği salona girdik.
Sabuncu ve Burhanoğlu, bu yıl 3’üncüsü gerçekleşen yarışmaya başvurunun 600’ü bulduğunu belirtirken, “Ön Cam Akıllı Trafik Lambası” adlı projenin önünde durduk. TOBB ETÜ Malzeme Bilimi ve Nano Teknik Mühendisliği öğrencisi Batuhan Yıldırım’ın arkadaşı Melis Dizdar’la birlikte geliştirdiği projenin tanıtım notunun girişi şöyleydi:
- Otomotiv sektöründe birçok şirket araçların sürücüyü gözünü yoldan ayırmadan bilgilendiren ve uçaklar için tasarlanan teknolojilere yöneltti.İki öğrenci projeyi hazırlarken şu ayrıntıdan hareket etmişti:
- Araç kırmızı ışıkta durduğunda öndeki köşe direkleri bazen trafik lambası görüşünü kapatır. Yeşil ışığı görmek için başımızı ileriye uzatıp yukarıya bakmaktan yoruluruz. Projeyi, bu sorunu çözmek için geliştirdik.Sistemin ön cama doğru şekilde yerleşmesi halinde sürücüyü rahat ettireceğine dikkat çekmişler:
- Sürücü gözünü yoldan ayırmadan rahatlıkla trafik ışığını izler. Ayrıca, sürücü kırmızı ışığa rağmen yavaşlamıyorsa, bir başka ışıkla veya sesle uyarılır.Yıldırım ve Dizdar, sistemle ilgili öngörülerini daha ileri götürmüş:
- İlerde geliştirilecek modellerde “Ön Cam Akıllı Trafik Lambası”, trafik kontrol merkeziyle irtibatlandırılır. Böylece, MOBESE kamerasının olmadığı noktalardaki kırmızı ışık ihlalleri takibe alınır. Bu sayede kırmızı ışık ihlaliyle yaya geçitlerinde oluşan trafik kazaları azalır.Sistemi oluşturacak cihazları da sıralamışlar:
- Renk algılama sensörü, mikroişlemci, sanal görüntü devresi ve dijital ekran.Bu proje, otomotiv şirketleri tarafından benimsenir mi? Şirketler, trafik ışıklarını aracın ön camına yansıtıp sürücüyü rahatlatmanın maliyetine katlanır mı?
Yaptığı başvuru üzerine Yahoo’dan bir yöneticiyle barda gerçekleşen görüşmeye gittiği günlerde sanal dünyadaki bazı şirketler sıkıntıya girmiş, çalışanları kapağı reel sektöre atma telaşına düşmüştü. Yahoo yöneticisi kadehini kaldırdı:
- Bütün hayatını deterjan pazarlamakla mı geçireceksin? Gel, bizimle çalış.
Yonca Brunini de şu düşünceyle kadehini kaldırdı:
- Unilever’de işimden memnunum ama Yahoo benim için yeni bir meydan okuma fırsatı olabilir.
Yahoo yöneticisi sözleşmeyi masaya koydu. Brunini, imzayı atarken düşündü:
- Millet sanaldan reele geçerken ben tersini yapıyorum. Üstelik, Yahoo’da maaşım düşecek. Ancak, Unilever’de 10 yılı doldurdum. İnternet bana daha heyecanlı iş ortamı gibi görünüyor.
Yahoo’da 4 yıl boyunca Unilever’de öğrendiği pazarlama tekniklerini sanal dünyaya taşımaya çalıştı. 2006’da doğum iznindeyken önüne bir başka fırsat çıktı:
- Merloni Ailesi’nin Indesit Conpany’deki yüzde 44.2’lik payını satabileceği adaylar arasında Arçelik de var. Ardından Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu’nu aradım. Fuarda ilk kez yer
alan Beko standında Çakıroğlu’nun yanısıra Arçelik Genel Müdür Yardımcıları Hakan Bulgurlu ve Tülin Karabük’le buluştuk. Doğrudan konuya girdik:
- İtalyan Indesit’in yüzde 44.2’lik hissesini Merloni Ailesi’nden almanız söz konusu mu?
- Bu konuda şu aşamada hiçbir şey söyleyemem. “Hayır” da desem, “Evet” de desem bu süreçte doğru olmaz. Şu anda kamuoyuna açıklama yapacak noktada değiliz.Üsteledik:
- Marco Milani, “Indesit’i alabilecekler listesinde Arçelik de var” dedi zaten...
- Kendilerini ilgilendiren açıklama, onların sorumluluğunda.Söz satın almadan açılınca, Güney Afrika’da 2011’de 325 milyon dolara devraldıkları Defy markasını sorduk:
- Güney Afrika’da 3 fabrikamız var. Geçen yıl 2 üretim hattını yeniledik. Bunun için 30 milyon Euro yatırım yaptık. Afrika kıtası büyük potansiyel taşıyor. Beko’nun Avrupa’da son 5 yıldır pazar payını en çok artıran marka olduğunu vurguladı:
- Türkiye, bizim için fantastik ülke. Türkiye’nin son 20 yıldaki gelişimi çok hızlı. Türkiye’nin gelişim süreci Avrupa Birliği ülkelerine göre çok daha hızlı. Türkiye, çok üretken, hızlı karar alabiliyor, çok etkin çalışabiliyor ve verimli sonuçlar elde edebiliyor.Milani, Türkiye’yi övünce sorduk:
- Türkiye sizin için fantastik ülkeyse neden ikinci fabrika için 19 yıl beklediniz?
- Indesit Company olarak son 19 yılda 2 büyük şirket satın alması yaptık. Rusya’da Stinol’ü, İngiltere’de Hotpoint’i satın aldık. İki pazarda da payımız çok küçüktü, şimdi lideriz. Bu operasyonlar zaman aldı.1994’te Manisa’daki buzdolabı fabrikasını Pekel’den aldıklarında kapasitesinin yılda 200 bin adet düzeyinde olduğunu kaydetti:
- Aslında Türkiye’ye bu 19 yılda sürekli yatırım yaptık. Kapasitemiz yılda 1.5 milyon adet buzdolabına çıktı. Bu artış ek yatırımlarla oldu. Yeni yatırım olmasa da büyümeyi sürdürdük.35 milyon Euro’luk yatırımla Manisa’da Eylül 2014’te seri
üretime başlayacak çamaşır makinesi fabrikasının Türkiye’deki büyümelerini tetikleyeceğini vurguladı, Indesit Company Türkiye
Ülke Müdürü
Turgay Dağ’a döndü: