Vahap Munyar

‘Hakiki Türk Derisi’ özel etiketi geliyor

17 Ocak 2015
TÜRKİYE deri Sanayicileri Derneği ile Deri Tanıtım Grubu’nun (DTG) Başkanı Erdal Matraş, DTG kartını çıkarıp, üstündeki logoyu işaret etti:

- Deri Tanıtım Grubu’nu (DTG) kurduktan sonra bu logoyu ünlü grafik tasarımcı İvan Chermayeff’e yaptırmıştık. Logomuzun, Türk deri ürünlerinin iddiasını yansıtmasını istemiştik.Şimdi bu logonun ortaya koyduğu iddianın iç pazar açısından da önemli bir işlev üstlenmesinin zamanının geldiğini belirtti:
- Önümüzdeki mart ayından itibaren “Hakiki Türk Derisi” etiketi uygulaması başlatıyoruz. Bu etiket, başta sağlık olmak üzere her açıdan o ürüne güveni sağlayacak.Geçen kasım ayının sonlarından itibaren Çin’den ithal kanserojen ayakkabıların Türkiye’nin gündemine oturduğunu anımsattı:
- O ayakkabılar, başta ithal olmak üzere deri ürünlerine karşı bir tedirginlik yarattı.Etiketle tedirginliği giderebileceklerini savundu:
- DTG’den etiket talebinde bulunan şirketlerin hem ürünlerini, hem de çalışma koşullarını inceleyeceğiz. İnceleme sonrasında etikete hak kazanıyorsa şirketin önüne sözleşmeyi koyacağız.Sözleşmede bağlayıcı koşullar olacağını kaydetti:
- DTG’ye bağlı 80 kişilik bir ekip, etiket kullanımına izin verdiğimiz şirketlerin ürünlerini piyasadan alıp inceleyecek. En küçük bir şüphe durumunda şirket etiketi kullanmaktan men edilecek. Ayrıca, 250 bin dolar ceza kesilecek.Etiket konusunu 2007’den beri sektörde konuştuklarına değindi:
- O dönemde öncelikler başkaydı. Şimdi artık etiketi kullanmanın zamanı geldi.Aslında etiketi daha kısa sürede de devreye almalarının mümkün olduğuna vurgu yaptı:
- Panik havasının iyice dağılmasını, tüketicinin sakinleşmesini beklemek daha iyi olacak diye düşündük.Etiket verilecek ürünlerin İTKİB’in Ekoteks Laboratuvaları’nda inceleneceğini aktardı:

Yazının Devamını Oku

Belediye kraft torba dağıtıyor, topladığı çimi gübre yapıp satıyor

16 Ocak 2015
IŞIKLAR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Kutlu Işık ve Işıklar Ambalaj Genel Müdürü Volkan Girişken, söze Erbil’deki Işıklar Paper Sack Ltd.’den girdi:

- Türkiye’deki atıl bantlarımızı taşıyarak yerel ortaklarla kurduğumuz çimento ve yapı kimyasalları ambalajı üretim tesisi, 2013’te devreye girdi. 7-8 milyon dolarlık bir yatırım yapmış olduk. İlk yıl cirosu 4-5 milyon dolar gerçekleşti.
Işık, tesisin yıllık 80 milyon torba üretme kapasitesine sahip olduğunu vurguladı:
- Tam kapasiteye ulaşıldığında ciromuz 20 milyon doları bulacak. Orada kapasite artırımına da gideceğiz.Girişken, Türkiye’deki üretimi başta un olmak üzere gıda sektörüne dönük ambalaj için çeşitlendirdiklerini kaydetti:
- Ambalaj üretimimizin yüzde 30’u gıda sektörünü kapsıyor.Konya’daki tesislerinden Fransa ve Almanya’ya yaptıkları ihracatı örnek gösterdi:
- Fransa ve Almanya’daki bazı belediyeler, bizden aldıkları kraft torbaları vatandaşlarına çim, yeşil dal gibi atıklarını koymaları için dağıtıyor.Çim ve benzeri yeşilliklerin kraft torbanın içinde gübreye dönüşebildiğine işaret etti:
- Belediyeler biçilen çimlerin içine konulduğu kraft torbaları bir alanda toplayıp üzerini brandayla kapatıyor. Oluşan sıcak ve nemli ortam, çimlerin kraft torbayla bütünleşerek gübreye dönüşmesini sağlıyor.Söz konusu ürünü “yeşil atık torbası” olarak adlandırdıklarını belirtti:
- Fransa ve Almanya, bu alandaki iki büyük pazarımız. Söz konusu belediyeler ortaya çıkan gübreyi pazarlayıp gelir de elde ediyor.Torbası Konya’dan gidiyor, Fransa ve Almanya’da biçilen çimler gübreye dönüşüyor...

Yazının Devamını Oku

New York’a 125 milyon dolar yatırdı, mücevher dünyasına damga vurdu

12 Ocak 2015
KASIM 2013 New York... Ressam Ahmet Güneştekin’in Marlborough Gallery’de Altınbaş Mücevherat’ın desteğiyle açtığı sergisi var.

Altınbaş Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı İmam Altınbaş ile CEO’su Ali Bulut, hazır New York’a yolları düşmüşken ABD mücevher piyasasının merkezi sayılan 47’nci Cadde’de tura çıktı.
Tur sırasında birkaç pasaja girdik. Türkiye ile bağlantısı olan birçok mücevheratçının dilinde aynı konu vardı:
- Gülaylar, International Gem Tower’ın giriş ve üstündeki ticari mekanları 100 milyon dolara satın almış. Bu kadar parayı oraya bağlamalarına anlam veremedik.Geçen aralık ayında bir pazar sabahı Gürbaşlar’ın ortağı Adnan Başdemir’in ev sahipliğinde, İstanbul Valisi Vasip Şahin’in de katıldığı buluşmada Gülaylar’ın patronu Mehmet Gülay’la karşılaşınca New York’u sordum:
- Torunum Mehmet Gülay, New York Üniversitesi (NYU) mezunu. Yatırımla o ilgilendi. New York’un mücevher piyasasına iyi bir merkez kazandırdık. Ülkemizin bayrağını dalgalandırıyoruz.Borusan Mannesmann’ın Houston’daki fabrika turundan sonra geçtiğim New York’ta 47’nci Cadde’ye de uğradım. Time Square ve 5. Cadde’nin hemen yanındaki International Gem Tower’ın “IGT Jewelery Shoping Mall”a dönüşmüş bölümüne gidip Başkanı Mehmet Gülay (torun) ve babası City’s Property Development Başkanı İhsan Gülay’la buluştum.
İhsan Gülay, 16 yıldır New York’ta şirketlerinin bulunduğunu belirtti:
- Oğlum NYU’da okurken buradaki şirketimizde de çalıştı. İstanbul’daki Meydan, City’s gibi projelerdeki tecrübemizi de dikkate alarak New York’ta, çok iyi bildiğimiz mücevher piyasasına dönük bir ihtisas alışveriş merkezi planladı. Kısa süre önce de açılışı yaptık.Bir yıl önce eski tip pasajlarda konuşulanları aktardım, yanıtladı:
- 47’nci Cadde çok iyi iş yapılan bir yer. Mevcut haliyle de para kazandıkları için yıllardır kimse eski tip pasaj ve dükkanları yenilemekle uğraşmadı. Projemize lüks gözüyle baktılar. Kiracı bulamayacağımızı düşündüler.- Ne kadar yatırım yaptınız?

Yazının Devamını Oku

O meyve suyunun bizim kayısıdan olması mümkün değil

11 Ocak 2015
PEPSICO Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü Alpagut Çilingir, Gazsız İçecekler Pazarlama Müdürü Osman Dilber, Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik ve Necla Zarakol’la “Tropicana Bahçe Okulları” projesi için Malatya’nın Akçadağ ilçesindeyiz.

Akçadağ Ziraat Odası Başkanı Alibey Varlık, masaya otururken gözü meyve suyuna takıldı:
- Kayısı Suyu-Malatya...
Hemen itiraz etti:
- 2014 yazında taze yiyecek kayısı bile bulamadık. Bu kutudaki meyve suyunun Malatya Kayısısı’ndan olduğuna kimse beni inandıramaz.
Çilingir yanıtladı:
- Bu kutudaki Malatya Kayısısı’nın suyu. Geçen sezondan kalma ürün. Malatya’da kayısının dondan büyük darbe yediğini biliyoruz. Biz de 2014 ürününden hiç alamadık. Bu nedenle “Malatya”yı yeni üründe kullanmayacağız.
Osman Dilber, 2013’te Tropicana’yı Türkiye pazarına sokmadan önce araştırma yaptıklarını belirtti:

Yazının Devamını Oku

Domuz kurşunuyla Orkinos avı

9 Ocak 2015
İSTANBUL Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçılar Birliği Başkanı, Group Sagun’un patronu Ahmet Tuncay Sagun, ısrarla görmemizi istedi:

- Gelin, açık denizde orkinosları Japonya’ya nasıl ihraç ettiğimize tanıklık edin.Çağrıya uyduk, İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreter Vekili İzzet Selçuk Şağban eşliğinde Çeşme Marina’dan tekneye bindik. 45 dakikalık yolculuk sonrası açık denizde orkinos havuzlarının bulunduğu bölgeye ulaştık. Tedirginlik yaşayarak tekneden balıkçı gemisine atladık. Gemi bizi havuzların bulunduğu noktada avlanma işleminin yürütüldüğü bir başka gemiye götürdü.
Biz o gemiye transfer olunca dalgıçlar havuzlara atladı. Sagun, dalgıçların elindeki zıpkına benzer aletleri gösterdi:
- Bunlar, domuz kurşunu atıyor. Orkinos, domuz kurşunuyla avlanıyor.Domuz kurşunun gerekçesini aktardı:
- Domuz kurşunu orkinosun anında can vermesini sağlıyor. Hem acı çekmiyor, hem de etinin dağılmasını önlüyor.Dalgıçlar havuzlardaki orkinosları vurdukça su yüzeyi kanla kaplandı. Vurulan orkinoslar kuyruklarından bağlanan halatla vinç aracılığıyla bulunduğumuz gemiye çekildi. Gemideki görevliler, birer bıçak darbesiyle orkinosların kanının hızla boşalmasını sağladı.
O günkü avlanma işleminin (onlar ‘orkinos hasatı’ diyor) bizim tanıklık ettiğimiz bölümü 2 saat sürdü. Sonra yine açık denizde büyükçe bir Japon gemisine yanaştık. Orkinoslar 4-5’erli gruplar halinde kuyruklarından halata bağlanarak bu kez Japon gemisine çekildi.
Japonlar, orkinosları parçalarken, Sagun o gemideki bir kişiyi işaret etti:
- Gümrük görevlisi şu an Japon gemisinde. Gümrük işlemini orada yapıyor.Transfer tamamlanınca hesap yaptı:

Yazının Devamını Oku

Teknoloji ‘demokratik’ gelişecek, 50 milyar cihaz birbiri ile konuşacak

5 Ocak 2015
INTEL Yeni Teknolojiler Bölümü Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz, bilekliğini çıkarıp gösterdi:

- Bu bilekliği Barneys’le yaptığımız anlaşma çerçevesinde tasarlayıp ürettik. İçinde SIM kartı var. SMS ve mailleri alıyor. Yakın yerlerdeki otel ve restoranları gösteriyor.Ardından şu veriye dikkat çekti:
- Bugüne kadar üretilen “giyilebilir teknolojiler”in yüzde 99’unu erkekler kullanıyor. Çünkü, şimdiye kadar “giyilebilir teknolojiler”de işlev önde tutuldu. Estetik düşünülmedi.Kolundaki bilekliğe dikkat çekti:
- CEO’muzun çizdiği vizyon çerçevesinde Intel’de hedefim, teknolojiyi gerçekten giyilebilir hale dönüştürmek. Yani, giyilen nesne, dışarıdan bakıldığında “teknoloji” olduğunu hissettirmeyecek. ABD’de Modacılar Konseyi ile çalışıyoruz. Bu bileklikte bize çok katkıları oldu. Dışarıdan bakıldığında “akıllı bileklik” olduğu hissedilmiyor.Diğer kolundaki saati çıkardı:
- Bu saat zamanı göstermesinin yanısıra adımlarınızı sayıyor, kalp atışınızı gösteriyor. Kısa süre önce Fossil’le anlaştık. Bu saatleri daha modaya uygun tasarlayıp üreteceğiz.- O saat tansiyon da ölçecek mi?
- Tansiyon ölçülmesi daha komplike ve doğrudan sağlığı ilgilendiren bir iş. O konuya girmemiz söz konusu değil.Google Gözlük’ü Boston ve İstanbul’da iki kez denediğimi, kullanmakta zorlandığımı aktardım:
- Google’ı kritik etmek istemem. Ancak bizim de üzerinde durduğumuz konu bu. Rahat giyilebilen teknoloji üretmek istiyoruz. Nitekim dünyada önde gelen birçok markaya gözlük üreten Luxotica’yla anlaştık. Gözlükteki teknolojiyi daha modaya uygun ve giyilebilir hale getirmek için çalışacağız.2020’de “Nesnelerin İnterneti”yle dünyada 50 milyar cihazın birbiriyle konuşabilir hale gelmesinin, bunun 19 trilyon dolarlık bir pazar yaratmasının beklendiğini vurguladı:

Yazının Devamını Oku

Yılın son cuma hutbesinde Hz. İsa’yı anlatamaz mıyız

4 Ocak 2015
WITTOUR’un patronu ilahiyat doktoru Erkan Aydın, 2014’ün son cumasında İstanbul’daki bir camiye gitti. Caminin imamı cuma hutbesini okurken sözü yılbaşı kutlamasına getirdi:

- Yeni yılı karşılarken eğlenceye dalmayın, bunlar Hıristiyan işidir. Yılbaşı kutlayan Müslüman, Hıristiyan olur.
Namaz biter bitmez Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesine girip, hutbenin orjinaline baktı. Orjinal metinde o bölüm yoktu. İmam, yılbaşı kutlamalarıyla ilgili kendi düşüncelerini hutbeye eklemişti.
Dr. Aydın, Adana Sanayi Odası (ADASO) Başkanı Zeki Kıvanç, Konutder Başkanı Ömer Faruk Çelik, İstanbul Tekstil ve Hammadeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, Collezione Giyim’in patronu Ekrem Akyiğit, Kiğılı Giyim’in CEO’su Hilal Suerdem, Özyaşar Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Çokyaşar, tiyatro sanatçısı İlyas İlbey, Garanti Barter Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Ergun, Samsara markasına sahip Sami Giyim’in patronu Sami Yüksel’in aralarında bulunduğu ekiple çıktığımız “yılbaşı umresi” yolculuğunun ikinci gününde Sevr Dağı yolunda yılbaşı konusunu açtı:
- Yılın son cuma hutbelerinde Hz. İs anlatılsa daha iyi olmaz mı? Kaldı ki Müslümanlar da yeni yılı eğlenerek karşılayabilir. Umutla bakılan yeni yılı eğlenerek karşılamak insanın dinini değiştirmesi anlamına gelmez. “Yılbaşı kutlayan Hıristiyan olur” gibi sözleri hutbede söylemek artık komik kaçıyor.
“Yılbaşı umresi” düzenlemelerine karşı çıkanların olduğunu vurguladı:
- Bize, “Hıristiyanlar için önemli olan miladi yıldönümünde umre yapmak doğru değildir” diyorlar. Bunun neresi yanlış? Kimi yeni yılı eğlenerek, kimi de Kâbe’yi tavaf ederek karşılar.
Fenerbahçe’nin oyuncusu Moussa Sow’un gol sevincini sahada secdeye giderek gösterdiğini kaydetti:

Yazının Devamını Oku

İzmir uyuma

4 Ocak 2015

BARIŞ süreci birkaç ay içinde çözümlenecekse, (taraflar böyle söylüyor), mutlaka güçlendirilmiş bir yerel yönetim söz konusu olacak demektir.
Herhalde bu esneklik sadece doğu ve güneydoğu için geçerli olmayacaktır.
Tüm Türkiye, bu arada Ege ve İzmir bu gelişmenin neresindedir, kendisi adına ne ölçüde hazırlıklıdır?
Bu kentte hala güçlendirilmiş yerel yönetim yaklaşımlarına aşırı ihtiyatla bakanlar var.
Yahu bu hak herkese, tüm Türkiye’ye verilecek.
Diyarbakırlı yararlanırken biz neden “yeni gelin” gibi nazlı ve mahcup bekleyelim ki?
Mevzu bölücülük değil, evrensel demokrasinin icabı, medeni bir hak kullanımı.

Yazının Devamını Oku