Uğur Cebeci

Gökyüzünde karbon savaşı

6 Ekim 2007
Avrupa Birliği’nin (AB) aldığı karar havacılık dünyasını karıştırdı. AB, 2012’den itibaren Avrupa hava sahasını kullanan tüm havayollarından yaptığı uçuş miktarına göre "kirlilik parası" alacak. Büyük itirazların geldiği uygulama ile AB havayolu şirketlerinden 10 yılda en az 45 milyar Euro toplamayı hedefliyor. Araştırmalara göre, uçakların küresel ısınmaya neden olan karbondioksit gaz salınımının yüzde 1.6’sını oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu gazların yerden binlerce metre yukarda bırakılması nedeniyle oran küçük de olsa zararı artırıyor.

Yeşillerin büyük tepkisine neden olan uçakların karbondioksit salınımına karşı AB geçen günlerde önemli bir karar aldı. Buna göre 2012’den itibaren Avrupa hava sahasını kullanan havayolları, uçaklarının çevreyi kirletmelerine ve yapılan uçuş miktarına göre sınıflandırılacak. Şirketlerden, kirliliğe karşı yıllık 4.5-5 milyar Euro para toplanacak. Oluşturulacak fon, havacılık endüstrisinde karbondioksit oranlarını azaltılması için geliştirilecek yeni nesil teknolojiler için harcanacak.

HAVAYOLLARINDAN İTİRAZ

Miktar büyük olunca, şirketlerden ciddi bir itiraz yükseliyor. Rakamlar bu miktarın Avrupa’daki tüm havayolu şirketlerinin bir yıllık kárına eşit olduğunu ortaya koyuyor. Mali danışmanlık hizmeti veren Ernst&Young’ın yaptığı araştırmaya göre havayollarının bu parayı toplamak için bilet ücretlerini en az yüzde 15 oranında yükseltmesi gerekiyor. Bilet ücretlerinin yükselmesi yolcu sayısını olumsuz etkileyecek. En az yüzde 10’luk bir düşüşün sektörde ciddi kriz yaratabileceğine dikkat çekiliyor.

Bu paranın toplanması konusunda AB kararlı. Hatta ilk uygulama bu konuda en hassas ülkelerin başında gelen Almanya’da gelecek yıldan itibaren başlayacak. Alman hükümeti başta Frankfurt ve Münih olmak üzere havalimanlarında, oluşturdukları kirlilik oranında havayollarından para almaya başlayacak. Bu uygulamayı İngiltere ve Fransa’nın izlemesi bekleniyor.

İLK UYGULAMA BA’DEN

Havayolları bu uygulamaya şimdiden yolcuların alışmaları için farklı yollar deniyor. İngiliz Havayolları British Airways (BA), internet sitesinde "Respecting Our World" bölümünü ziyaret edecek yolcular uçuşlarındaki emisyon oranlarını ve maliyetleri hesaplayabilme imkanı sunuyor.

Yolcu, uçuş boyunca ortaya çıkan karbondioksit oranını görerek Uluslararası İklim Koruma Vakfı’na bağış yapabiliyor. Bu miktar AB’nin "karbon ticareti" adı verdiği uygulamaya göre hesaplanıyor. Yolcu, İstanbul-Londra arasında gidiş-dönüş çıkan gaz oranını hesapladığında yaklaşık 11 YTL’lik bağışı kredi kartı ile internet üzerinden ödeyebiliyor.

BİYOLOJİK YAKIT

Sektör, kirliliğin azaltılması için son yıllarda yeni teknolojilere ciddi yatırım yapıyor. Bu konuda en önemli uygulamaların başında uçaklarda kullanılacak biyolojik ve sentetik yakıtlar geliyor.

Kısacı bio-yakıt olarak adlandırılan çevreci yakıt bitkiler işlenerek hazırlanıyor. Farklı bölgelere göre soya fasulyesi, palmiyeden elde ediliyor. Çevreyi daha az kirleten yakıt ilk olarak yolcu uçaklarında denenmeye İngiliz Virgin Havayolları’na ait Boeing 747-400’de başlandı. Ancak bu yakıta olan aşırı talep ve artan tarım maliyetleri soru işaretlerini yanında getiriyor. Amerikan Hava Kuvvetleri ise halen sentetik yakıtlar konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Bu tür yakıtlar fosil bazlı yakıtlarla karıştırılarak kullanılıyor.

YENİ TEKNOLOJİLER

General Electric, Pratt&Whitney ve Rolls Royce gibi dev motor imalatçıları bir araya gelerek daha çevreci motorlar üzerinde çalışıyor. Daha verimli çalışacak uçak motorları ile önümüzdeki 10 yıl içinde çevreyi yüzde 50 oranında daha az kirletecek motorların hizmete girmesi planlanıyor.

UÇAKLAR ÇEVREYİ NE KADAR KİRLETİYOR

Uçaklar küresel sera etkisi yaratan gazların yaklaşık yüzde 1,6’sından sorumlu.

Yeni nesil yolcu uçakları 1960’lardaki ilk jetlere göre gökyüzünü yüzde 70 oranında daha az kirletiyor. Ayrıca motorlar yüzde 75 daha sessiz.

Motor imalatçılarının hedefi önümüzdeki 10 yılda uçak motorlarını şu andaki teknolojiye göre yüzde 50, 2050’de ise yüzde 75 daha temiz hale getirmek.

Yeni nesil uçaklarda kilometre başına yolcuya düşen karbondioksit üretimi 95,7 gram. Ortalama bir aile otomobilinde bu rakam 160, trenlerde 112 gram.

KAYNAK: Easyjet Havayolları çevre raporu Tolga ÖZBEK

Yerde uçuş 4 dolar

Hindistan, dünyanın havacılık konusunda en hızlı gelişen ülkeleri sıralamasında Çin’den sonra ikinci sırada geliyor. Arka arkaya kurulan havayolları, hızla artan yolcu uçağı sayısıyla birlikte sadece iç hat trafiğinin önümüzdeki 10 yılda 200 milyon yolcuya ulaşması bekleniyor.

Ancak yapılan araştırmalar Hint nüfusunun sadece yüzde 2’lik bölümünün uçabildiğini ortaya koyuyor. Uçakla seyahat Hintliler için toplumda önemli bir statü göstergesi.

Havalimanlarında uçakları seyreden insanlardan ilham alan Air India’dan emekli Uçak Mühendisi Bahadur Chand Gupta, Hintlilere "yerde" uçma imkanı sunuyor. Hurdaya çıkmış Airbus A300 tipi uçağın gövde kesitini satın alan Gupta, kişi başı 4 dolar karşılığında bir saat karada uçuş keyfi yaşatıyor.

Yeni Delhi’de her cumartesi günü 40’ar yolcu uçağa alınıyor. Gerçek uçuş gibi tüm anonslar yapılıyor. Yolculardan kemerleri bağlanmaları isteniyor. Bu uçuşta ayrıca yemek servisi de gerçekleştiriliyor. Bir saat süren uçuş sonrasında kaptan pilot üniforması giyen Gupta yolcuları kapıda uğurluyor. Yeni iş kolundan memnun olan Gupta, alacağı ikinci uçağına tekerlek takıp tüm ülkeyi dolaşmayı hedefliyor.

THY’ye 4 yıldız

Havayollarını ve havalimanlarını verdikleri hizmet ve kalite standartları yönünden 750 parametrede değerlendiren Skytrax şirketi, THY'nin yıldız sayısını 3’ten 4'e çıkardı. Skytrax'ın, THY'nin bu başarısını www.airlinequality.com sitesinin ana sayfada tüm dünyaya duyurduğunu belirten Genel Müdür Temel Kotil (solda), aldıkları 4 yıldızla, THY'nin prestijli havayolu şirketleri arasına girdiğini, hedeflerinin 5 yıldızlı hale gelmek olduğunu söyledi. Skytrax’in değerlendirmesinde 5 yıldızı sadece Asiana, Malezya, Katar, Singapur ve Cathay Pasific Havayolları alabildi. Skytrax'in toplam 400 havayolunu değerlendirdiği yıldız sıralamasında 4 yıldızlı şirket sayısı ise 34.

Kaplanlara özel ödül

Her yıl amblemi kaplan olan NATO Hava Kuvvetleri filoları arasında düzenlenen "Tiger Meet-Kaplan Buluşması" tatbikatına katılan Türk Hava Kuvvetleri’nden 192’nci Filo, "En iyi uçak boyama" dalında ikinci oldu.

Bu yıl Norveç’in ev sahipliği yaptığı tatbikata kuyruğu özel boyalı F-16 ile katılan 192’nci Filo, uçak boyalarının farklı tasarımının yanı sıra tatbikatta da büyük başarı gösterdi.

Grafiker Ömer Erkmen tarafından tasarlanan kuyruklarda bu yılki tatbikatın ana konusu olan "Kuzey Kutbu" temasını kartopu atan uçuş kaskı ve tulumu giymiş kaplan figürü ile canlandırıldı.

Lufthansa, Berlin ve Köln’den uçacak

Lufthansa Alman Havayolları, uzun yıllar Frankfurt ve Münih’ten Türkiye'ye sürdürdüğü uçuş ağına 30 Mart 2008’den itibaren Berlin ve Köln'den yapacağı seferleri de ekleyecek. Boeing 737-300 tipi uçaklarla İstanbul Atatürk Havalimanı'na yapılacak uçuşlar haftada iki gün karşılıklı gerçekleştirilecek.

Berlin ve Köln seferlerine ilginin şimdiden yüksek olduğunu belirten Lufthansa Türkiye Genel Müdürü Sadık Elmas (sağda), bu seferlerin özellikle hafta sonları İstanbul’a gelmek isteyen turistler tarafından tercih edileceğini söyledi.

Geçen yıla göre Türkiye uçuşlarında kapasitesini yüzde 24 artıran Lufthansa, bu yıl doluluk açısından da büyümeye devam ediyor. Ocak-Eylül arasında 9 aylık dönemde yüzde 77.7’lik doluluk oranına ulaşan şirket, gelirlerini de yüzde 6, taşıdığı yolcu sayısını da yüzde 26 artırdı.

Özellikle Türkiye'ye gelen yolcu sayısında hızlı bir artışa dikkat çeken Elmas, büyümenin kış sezonunda da devam edeceğini umduklarını açıkladı. THY'nin Star Alliance havayolu ittifakına tam üyeliğinin 2008'de gerçekleşmesiyle taşınan yolcu sayısının hızla yükseleceğini söyledi.

Ekim fırsatları

Emirates Havayolları, Dubai-Sao Paulo seferlerine başladı. İstanbul üzerinden uçmak isteyen yolcular, bir gece ücretsiz Dubai’de konaklayarak Sao Paulo’ya gidebilecek. Bilet fiyatları gidiş-dönüş, vergiler hariç ekonomi 610, business 3 bin, first class 6 bin Euro’dan başlıyor. Havayolu ayrıca 31 Aralık’a kadar Johannesburg uçuşlarına 650 Euro’dan başlayan fiyatlar sunuyor.

Delta Havayolları, İstanbul, Ankara ve İzmir’den New York ve Boston’a 320, Chicago’ya 319, Atlanta’ya 330, Washington’a 329, Miami’ye 360, Los Angeles’a 379, Las Vegas’a da 420 Euro’dan başlayan fiyatlar sunuyor. Ekonomi sınıfı, gidiş-dönüş bir aylık bilet fiyatlarına vergiler dahil değil.

Alitalia Havayolları, İstanbul çıkışlı business class bilet alan yolcularına bir sonraki uçuşunda bilet sınıfına göre 150 ila 400 Euro arasında değişen indirim yapıyor.

Katar Havayolları, Hindistan'daki 7'nci uçuş noktası Nagpur'a seferlere başladı. İstanbul'dan da bağlantı veren uçuşlar haftada iki gün çarşamba ve pazartesi Doha üzerinden karşılıklı yapılıyor.
Yazının Devamını Oku

A380 simülatörüyle uçtum

30 Eylül 2007
Gökyüzünün en büyük yolcu uçağı Airbus A380’in kokpitine oturdum ve Fransa’nın Toulouse kentinden kalkıp, karlı bir gün Londra’nın Heathrow Havalimanı’na müthiş bir iniş yaptım. Çok ama çok şanslı bir yolcu olarak bu uçağın ilk uçuşunda yer aldım. Toulouse’daki tanıtım uçuşundan sonra bir kez de Frankfurt-Washington DC arasındaki rota ispat seferine katıldım. Bu devin doğuşundan ilk uçuşuna, testlerinden teslimat hazırlıklarına kadar tüm aşamalarına tanıklık ettim.

Şimdi sıra "sanal" bir uçuşa gelmişti. Geçtiğimiz hafta Airbus’tan bir davet aldım. Dünyada sadece 10 havacılık editörüne tanınan bir hakkı kullanmak için çağırıldım. Evet, A380 benim kontrolümde olacaktı. Tam bir saat A380’i simülatörde uçuracaktım. Airbus’ın Toulouse’daki ana eğitim merkezinde Yeni Projelerden Sorumlu Uçuş Ekipleri Eğitim Müdürü Kaptan Pilot Xavier Lesceu ile buluştuk. O, tecrübeli bir öğretmen ve test pilotuydu. Benim gibi nice çaylağı gökyüzüne çıkarmıştı.

Airbus’un A380 simülatörlerinin bulunduğu merkezde Thales ve CAE şirketlerinin iki A380 simülatörü vardı. İkisi de 24 saat çalışıyor, bir dakika bile boş durmuyordu. Kuşkusuz para basıyordu. Başta Singapur, Emirates Havayolları olmak üzere çok sayıda A380 siparişi vermiş olan havayollarının pilotları eğitim alıyorlardı.

UÇUŞ HİSLERİNİ MÜKEMMEL VERİYOR

A380’nin simülatörlerinde en yeni nesil ses, görüntü sistemleri vardı. Özel elektrikli kollar, uçuş hislerini maksimum gerçekliğe yakın sunuyordu. Ufacık bir türbülanstan uçağın piste ilerlerken yaylanmasını bile pilota hissettiriyordu. Uçacağım Fransız Thales imalatı simülatörün değeri tam 38 milyon dolardı. Kokpitte yerimi aldım. Yani uçağı uçuracak olan pilotun oturduğu sol koltuğa oturdum. Burası A380 uçağının birebir kokpiti büyüklüğündeydi. Bugüne kadar girdiğim kokpitlerin en büyüğü ve en etkileyici olanıydı. Kısa bir brifingin ardından önce uçuş bilgilerini uçağa yüklemeye başladım. Kaptan pilot koltuğunun sağında gaz kollarının hemen yanında yer alan uçuş bilgisayarına bilgileri girdim. Sistem karmaşaya gerek bırakmayacak ve çok kolay anlaşılabilecek şekilde tasarlanmıştı. Sefer sayısı olarak kısaca soyadımın üç harfi ile bir numaralı seferi yazdım. "CEB01" sayılı sefer için kalkış meydanımız LFBO kodlu Toulouse Blagnac Havalimanı’ydı. Bu özel uçuş için kalkış ağırlığımızı 400 ton olarak belirledim. Uçuş bilgisayarına bilgileri yan tarafımda bulunan koca bir "mouse" ile girdim. Bu sistem pilota büyük kolaylık ve aynı zamanda pratiklik sağlıyor. Bilgisayarda uçağı büyük ölçüde uçuşa hazır hale getirdim. Pilotlar isterse önlerindeki yemek masasına yerleştirilmiş klavyeden de bu bilgileri girebiliyor. Rotamızı Kaptan Lesceu ile belirledik.

MOTORLAR ÇALIŞIYOR

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra sırayla Rolls Royce Trent 900 motorlarını çalıştırmaya başladım. Dört motorun da çalışması tamamlandıktan sonra piste doğru ilerlemek üzere gaz kollarını hafifçe açtım. A380, 80 metre kanat açıklığı ile tam bir dev. Taksi yollarında giderken pilotların özellikle dönüşlerinde çok dikkatli olması gerekiyor. İniş takımlarının pist veya taksi yolu içinde olup olmadığını uçağın farklı noktalarına yerleştirilen kameralar sayesinde takip ettim. Bu görüntüler kokpitteki ekranlara yansıtılıyordu. Buna rağmen bir ara uçağı taksi yolundan toprağa doğru kaçırdım. Sonra biraz gaz açıp uçağı toparlayarak piste doğru yöneldim. Kuşkusuz bu tümüyle benim beceriksizliğimdi.

Pist başına geldikten sonra kalkış öncesi kontrolleri yapmaya başladım. A380’le birlikte pilotların kullandıkları kağıt "check-list" yani kontrol listesi yerini bilgisayar ekranlarına bırakmış durumda. Check-listin bilgisayardan okunup onaylanarak yapılması herhangi bir maddenin atlanmasını engelliyor. Toulouse Blagnac Havalimanı’nın 3 bin 500 metre uzunluğundaki 14 sağ pistinin başına geldikten sonra gaz kollarını maksimuma getirdim. Dört motorun her biri 81 bin 500 libre itiş gücüne kısa sürede ulaştı. Frenleri bıraktığımda A380 piste yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Uçağın dev yapısından dolayı hızlanma çok ağır belirginleşti. A380, 22’nci saniyede "V1" olarak adlandırılan burnu kaldırma süratine ulaştı. Bundan sonra artık geri dönüş yoktu.

TEK MOTORU DURDURDUM

Side-stick olarak adlandırılan lövyeyi önce hafifçe çekerek 400 tonluk A380’i kuyruğunu vurmayacak, artistik bir kumandayla pistten kestim. İki saniye sonra tırmanış açısını artırmak için lövyeyi biraz daha kendime çektim. Kaptanımız bu arada görevi gereği iniş takımlarını almıştı. İniş takımlarının toplanışını ve kitlenmesini ışık ikazlarından göz ucumla izledim. Süratimiz saatte 260 kilometreye ulaştı. Kısa sürede bin metreye çıktım. Burada sürati önce saate 465 kilometreye yükselttim ve oto pilotu devreye koydum.

Pistten uzaklaştıktan sonra önce uçağın performansını denemek amacıyla bazı hareketler yapmaya karar verdim. Oto pilotu devre dışı bıraktım. Sağa ve sola dönüşler yaptım. Tüm fly-by-wire yani kablolu uçuş sistemine sahip Airbus ailesi gibi A380 de uçağın dönüş açısını maksimum 30 derecede koruyor. Daha fazlasına izin vermiyor. Kumandalar yumuşak ve keyifli bir uçuş sunuyor. Sonrasında motor kaybı yaşamak amacıyla 4 numaralı motoru devre dışı bıraktım. A380 sanki 3 motorlu bir uçak gibi büyük bir performans kaybı yaşamadan uçmaya devam etti.

Uçağın iniş performansını görmek için tekrar Toulouse’a döndüm. A380’in iniş ağırlığını 300 tona düşürdüm. Aletli İniş Sistemi (ILS) yaklaşmaya başladım. Uçağın hızı saatte 270 kilometreye inerken iniş takımlarını ve tam flap açtım.

OTO PİLOTLA İNDİK

Uçak, oto pilot sistemi ile biz hiç karışmadan alçalmasını sürdürdü. Uçuş bilgisayarı hızla azalan yüksekliğimizi 40-30-20 feet olarak sayarken A380 yumuşak biçimde oto pilotun kontrolünde pist başına yakın bir noktada teker koydu. 300 ton ağırlığındaki uçağın teker koyuşu hiç de ürkütücü değildi. Hatta benim motor fren sistemi yani reverse’leri açmama bile gerek kalmadı. Ama ben bu zevki tatmak için reverse’leri açtım. Uçağımız hemen yavaşlayarak çok kısa mesafede durdu.

İkinci uçuşumuz için dünyanın en kalabalık havalimanlarından biri olan Londra’daki Heathrow’u seçtim. Uçağı Heathrow’a sadece iniş için planladım. Bu sefer karlı bir havada saatte 40 kilometre hızla esen yan rüzgarla 23 pistine yaklaşmaya başladım. Mükemmel görüntü grafiklerine sahip bilgisayar kar tanelerini çok net gösteriyordu. Yan rüzgar uçağı zorlasa da A380 istikrarlı bir yaklaşmayla pist başına kadar geldi. Manuel olarak A380’i indirmek gibi bir cesareti elbette göstermedim. O pilotların işiydi, onların uzun eğitimlerinin önceliği olabilirdi ancak.

A380 yumuşakça piste dokundu ve yine kısa sürede durdu. Tabii ki pist standartlara göre temizlenmiş ve kayma değerleri oldukça düşüktü. Bu, simülatörde olsa bile mükemmel bir deneyimdi. Galiba şanslı bir yolcudan sonra şanslı bir "pilot aday adayı" olmuştum...

THY’nin en yeni A320’si geldi

Türk Hava Yolları’nın Airbus’tan teslim aldığı "Edremit" adı verilen TC-JPJ tescil işaretli Airbus A320 tipi uçağı filoya katıldı. Yeni nesil kabin teknolojilerine sahip olan uçak, özel LED ışıklarından oluşan aydınlatması ile daha ferah kabin sunuyor. Edremit, THY’nin 103’üncü uçağı oldu. Uçağın teslimatına Üretim Planlama Mühendisleri Zeki Keskin ve Yavuz Turan, Hat Bakım Koordinasyon Şefi Atıl Vardar, Kaptan Pilot Serdar Gündoğdu ve Eşi Nur Gündoğdu, Kaptan Pilot Cafer Küçük, Hat Bakım Vardiya Şefi Muammer Bayramçavuş, Uğur Cebeci, Airbus’tan Aymen Mussad ve Uçak Elektronik Baş Teknisyeni Aydın Erol katıldı (soldan sağa). Tolga ÖZBEK
Yazının Devamını Oku

Uçak yolculuğunu değiştiren 17 yenilik

23 Eylül 2007
1. On-line rezervasyon: Havayolları 1980’lerden itibaren rezervasyon sistemlerini bilgisayar kodlarıyla oluşturmaya başladı. 1994’te rezervasyon sistemleri, bireylere açıldı. Yolcular on-line yani kendi başlarına bilgisayar üzerinden gerçekleştirdikleri işlemlerle rezervasyon yapmaya, fiyatları öğrenmeye ve bilet satın almaya başladı. Bu yıl ABD’de bilet rezervasyonlarının yarısı internet üzerinden yapıldı.

2. Havalimanı güvenliği: Dünya, havalimanlarındaki sıkı güvenlik önlemleriyle 11 Eylül olayları sonrasında tanıştı. Güvenlik noktalarında ayakkabılar çıkmaya başladı. Uzun sıralar nedeniyle birçok yolcu uçağını kaçırdı. Son yıllarda güvenlikte kullanılan cihazların hassaslığı hızla artıyor. Ama sıvı patlayıcılarda olduğu gibi risklere her gün yenileri ekleniyor.

3. Elektronik bilet: Havacılık dünyasında e-bilet yani elektronik bilet uygulamasını ilk kez Ekim 1993’te ValuJet başlattı. Tüm bilgiler havayolunun rezervasyon sisteminde tutuluyor, biletin kaybedilmesi gibi dertler ortadan kalkıyordu. Sistemin bir sonraki adımı olan internetten e-bilet satışını ise ilk defa Alaska Havayolları Aralık 1995’te gerçekleştirdi.

4. Tekerlekli bavul: Northwest Havayolları pilotu Robert Plath, 1987’de evde bavulunu tamir ederken yeni bir çanta konseptine imza attı. Bavulunu dik taşımak için alt kısmına tekerlek takan Plath, çantanın yan tarafına eklediği basit bir çekme mekanizmasıyla milyonlarca yolcuyu bel ağrısından kurtardı. 1991’de Travelpro Rollaboard’un seri imalatına başladığı çantalar hızla yayıldı. Bugün yolcuların yüzde 70’i kabine alınabilir boyuttaki tekerlekli bavulla seyahate çıkıyor.

5. Uçuşta sigara yasağı: Eskiden havayollarında sigara ikaz lambaları kalkıştan sonra sönerdi. Uçakta sigarayı ilk yasaklayan havayolu 1988’de Northwest’ti. Kuzey Amerika uçuşlarında başlatılan sigara yasağı kısa sürede Amerikan hükümeti tarafından iki saatten kısa tüm uçuşlarda uygulamaya konuldu. 1995’te ise Delta Havayolları tüm uçuşlarında sigarayı yasaklayarak bir ilke imza attı.

6. Self servis check-in makineleri: Yolcuların check-in işlemlerini kendi başlarına yapabildiği makinelerin "atası" ilk defa düşük maliyetli ünlü Amerikan havayolu şirketi Southwest tarafından 1978’de kullanıldı. 1994’ten sonra birçok havayolu bu sistemi yaygınlaştırdı. Bugün self servis check-in makineleri sayesinde havalimanında yolcular daha az vakit harcıyor. Yeni nesil bir makinenin havayoluna maliyeti yaklaşık 60 bin Euro.

7. Kişisel ekranlar: Koltuklardaki ilk kişisel ekranlar 1988’de Northwest Havayolları’nda kullanıldı. Önce first class’ta başlayan uygulama sonra business, 1990’ların sonundan itibaren de uzun menzilli uçuşlarda ekonomi sınıfında standart oldu. Mükemmelleşen sistemler artık yolculara yüzlerce kanal film ve canlı televizyon yayını sunuyor.

8. Havalimanları alışveriş merkezi oldu: Daha fazla kişiyi havalimanına çekmek ve ciroyu artırmak üzere Pittsburgh Havalimanı otoritesi 1992’de öncü bir karar aldı. Havalimanındaki tüm mağazalarda ve restoranlarda fiyatlar şehirle aynı düzeye indirildi. Pittsburgh Havalimanı bir yılda yolcu sayısını rekor kırarak artırdı. Açılan yeni dükkanlarla Pittsburgh Havalimanı adeta alışveriş merkezi haline geldi. Bu uygulama önce ABD’de, sonra tüm dünyada yayıldı.

9. Özel yolcu salonları: Havayolları first ve business class yolcularını havalimanlarında 1970’lerden itibaren özel salonlarda ağırlamaya başladı. Bugün özel salon konsepti giderek first class yolcuları için havalimanının karmaşasına girmeden uçağa doğrudan binebilecekleri ayrı bir terminal haline geliyor.

10. Gelir yönetimi sistemi: Havayolları, gelir yönetim sistemiyle 1988’de tanıştı. Amerikan Havayolları’nın hayata geçirdiği uygulamada, uçuş süresi yaklaştıkça, talep devam ettikçe bilet fiyatları artıyor. Biletini erken alanlar, daha boş uçakları tercih edenler ise ucuz uçuyor. Sistem bugün sadece havayolu sektöründe değil otellerden araç kiralama şirketlerine kadar birçok iş kolunda kullanılıyor.

11. Ortak uçuşlar: "Code share" olarak adlandırılan iki havayolunun gerçekleştirdiği ortak uçuşlar, 1980’lerde popüler oldu. Aynı hatta sefer yapan iki havayolu ortak uçuş sayesinde yolcularına daha fazla seçenek sunabiliyor. Bileti "A" havayolundan alan yolcu, "B" havayolunun uçağıyla uçup "A" şirketinin özel yolcu programında mil toplayabiliyor.

12. İkramsız seferler: Havayolu şirketlerinde kabinde ikramın kaldırılmasının öncüsü America West Havayolları’ydı. 11 Eylül’ün hemen arkasından şirket güvenlik nedeniyle 14 Eylül 2001 tarihinde uçakta yemek servisini durdurdu. Bu uygulama kısa süre sonra diğer havayolları tarafından "maliyetleri kısmak" için uygulanmaya başlandı.

13. Düşük maliyetli havayollarının yükselişi: Tüm dünyayı saran düşük maliyetli havayolları, bugün yolcu trafiğinin yüzde 18’ini taşıyor. Uçakları tek sınıflı olan, kabinde çok az servis veren bu tür şirketler, seferlerinde ikincil havalimanlarını tercih ediyor. Bu akımın dünyadaki öncüsü Southwest Havayolları.

14. 180 derece yatan koltuk: İlk defa 180 derece yatan koltuk, 1995’te Air France Havayolları’nda first class’ta hizmete girdi. Dört yıl sonra, İngiliz Havayolları British Airways yatan koltuk hizmetini business class’ta başlattı. 180 derece yatan koltuk konsepti, birçok havayolunun uzun menzilli uçaklarında standartlar arasına bulunuyor.

15. Süpersonik yolculuk: Ses hızından iki kat hızlı Concorde uçağı, havayolu seyahatine yeni bir boyut getirmişti. Uçuş sürelerini kısaltan uçak ne yazık ki artan yakıt maliyetleri ve hizmet ömrünün sonuna gelmesi nedeniyle 2003’te emekli oldu. Concorde’tan geriye havacılığın sembolü haline gelen tasarım ve mühendisliği kaldı.

16. Airbus A380: Önümüzdeki ay hizmete girecek Airbus A380, Boeing 747 Jumbo Jet’in 38 yıllık tahtını elinden alacak. Tek sınıfta yolcu kapasitesi 853’e kadar çıkabilen uçak ile kıtalararası uçuşlar ucuzlayacak. İki katlı dev yolcu uçağı şu ana kadar 14 havayolu finansal kiralama şirketinden toplam 173 adet sipariş aldı.

17. Mil toplayan kredi kartları: Amerikan Havayolları ile Citibank 1987’de dünyada ilk kez özel yolcu programındaki yolculara kredi kartıyla harcama yaparak mil toplama imkanı sağladı. Hediye bilet imkanı sunan bu miller dünyada önemli bir pazar oluşturdu.

Bu fırsatları kaçırmayın

THY, yeni açtığı Johannesburg ve Cape Town seferlerinde 9 Aralık’a kadar ekonomi sınıfı, vergiler hariç, gidiş-dönüş 599 Euro’dan başlayan fiyatlarla uçuyor. THY, İstanbul, Ankara ve İzmir çıkışlı Viyana’ya ekonomi sınıfı, vergiler hariç tek yön 140 Euro’dan başlayan fiyatlarla uçuyor.

THY’nin her hafta düzenlediği ekonomi sınıfı, vergiler hariç, gidiş-dönüş 111 Euro’luk bilet fiyatları 30 Eylül’e kadar Stuttgart, Kuveyt ve Kopenhag için geçerli. Bu promosyonu business class’ta kullanmak isteyenler için fiyatlar vergiler hariç 333 Euro’dan başlıyor.

THY, yolcularına internet sitesi üzerinden dış hatlarda farklı uçuş tarihleri için fiyat opsiyonları vermeye başladı. Uygulamada örneğin çarşamba günü yapmayı planladığınız uçuş için haftanın diğer günlerindeki fiyatlar da yolcunun bilgisine sunuluyor.

Swiss ve THY arasında imzalanan anlaşma ile Miles&Smiles özel yolcu programı üyeleri, Swiss ile yaptıkları uçuşlardan da mil toplayıp ödül bilet kazanabilecek.

İspanyol Iberia Havayolları, ekonomi sınıfı, vergiler hariç, gidiş-dönüş Boston’a 329, Washington’a 360, Meksiko City’ye 498 Euro’dan başlayan fiyatlar sunuyor.

İtalyan Alitalia Havayolları, biletlerini 1 Kasım 2007-29 Şubat 2008 tarihleri arasında alacak yolculara ekonomi sınıfı, vergiler hariç, gidiş-dönüş 310 dolara uçma şansı veriyor.

KLM Havayolları ekonomi sınıfı, gidiş-dönüş, vergiler hariç Birmingham’a 220, New York’a 320, Sao Paulo’ya 629, Akra’ya 760, Hong Kong’a 540 Euro’dan başlayan fiyatlarla uçuyor. Bu kampanyadan yararlanmak isteyenlerin rezervasyonlarını 17 Ekim’e kadar yapması gerekiyor.
Yazının Devamını Oku

Katlanan iniş takımı uçuşları durdurdu

16 Eylül 2007
İskandinav havayolu şirketi SAS’ta üç gün arayla yaşanan iki kaza nedeniyle dünyadaki tüm Dash 8 Q400 uçaklarının uçuşları durduruldu. Turboprop motorlu, 78 koltuklu uçağın imalatçısı Kanadalı Bombardier şirketi, Dash 8 Q400’lerin iniş takımlarının kontrol edilmesini ve sonuçların raporla bildirilmesini istedi.

İlk olay 9 Eylül’de Danimarka’nın Aalborg Havalimanı’nda meydana geldi. İniş takımlarının açıldıktan sonra kitlenmediğini fark eden pilotlar Aalborg’a mecburi iniş planladı. SAS Havayolları’na ait uçak piste teker konduktan birkaç saniye sonra sağ ana iniş takımı katlandı. Kanadı üzerine yatan uçağın pervanesi piste vurup parçalanırken Dash 8, kayarak toprağa çıktı.

Amatör bir kameraman tarafından görüntülenen uçağın acil inişi sırasında etrafa dağılan pervane parçaları nedeniyle sağ tarafta, motora yakın oturan beş yolcu hafif yaralandı. Kaza sonrasında Bombardier şirketi, 10 bin uçuş saati üzerindeki tüm Dash 8 Q400 tipi uçakların ana iniş takımlarının teknik ekipler tarafından kontrol edilmesini istedi.

Yapılan kontrollerde 10 bin saatin üzerindeki uçaklarda herhangi bir soruna rastlanmazken üç gün sonra 12 Eylül’de Litvanya’dan gelen haber, tüm Dash 8 Q400 kullanıcılarını alarma geçirdi. Yine SAS Havayolları’na ait bir başka Q400 tipi uçakta, pilotlar iniş takımlarını açtığında sağ tarafın kitleme sisteminin devreye girmediğini gördü. Vilnius Havalimanı’na yapılan mecburi inişte bir önceki kazanın benzeri yaşandı. Toplam 8 bin saat uçuşa sahip uçak piste teker koyar koymaz sağ iniş takımı katlandı. Uçakta ağır hasar meydana gelirken yolcu ve mürettebat yara almadan kurtuldu.

GÜNLÜK ZARAR 1.5 MİLYON DOLAR

Konuyla ilgili hemen teknik çalışmalara başlayan imalatçı, iniş takımlarının gözden geçirilmesini, kilit sistemlerinin kontrol edilmesini istedi. Ağırlıklı 8 binden fazla iniş yapmış, dört yıldan fazla süredir hizmetteki uçakların daha sık kontrol edilmesini talep eden Bombardier’in aldığı bu kararla diğer havayolu şirketleri de ikinci bir emre kadar Dash 8 Q400’lerin uçuşlarını durdurdu. Filosunda toplam 33 Dash 8 Q400 bulunan SAS Havayolları’nın bölgesel, küçük meydanlara yapılan tüm seferleri iptal olurken günlük zarar 1.5 milyon dolar olarak hesaplandı. Uzmanlar, iniş takım kilit sisteminin yeniden gözden geçirilip gerekli teknik değişikliklerin en kısa sürede yapılacağını açıkladı.

KISA MESAFE UÇUŞLARDA ÇOK HIZLI

Dünyanın en iyi satan turboprop yolcu uçaklarının başında gelen Dash 8 Q400, 500 kilometre mesafeye kadar olan seferlerde jetlerle aynı sürede uçuyor. Saatte 685 kilometre hıza çıkabilen uçak, son iki yıldır siparişlerde altın dönemini yaşıyor. Düşük maliyetli havayolları, kısa uçuşlar için jetlere oranla yüzde 30 daha az yakıt harcayan turboprop yolcu uçaklarını tercih ediyor. Tolga ÖZBEK

Büyükşehir’in helikopterleri geldi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Pan Havacılık’tan kiralanan üç AS365 Dauphin tipi helikopter hizmete girdi. İki yıl süreyle kiralanan helikopterler, İstanbul’un havadan kontrol edilmesinin yanı sıra Marmara Bölgesi’nde ambulans, arama-kurtarma, personel ve yolcu taşıma gibi görevlerde kullanılacak. Üç helikopter iki yıl boyunca toplam 2 bin 745 saat uçuş gerçekleştirecek.

Türk bayraklı hizmet verecek helikopterlerin ana üssü Atatürk Havalimanı. Üç helikopterden biri ambulans niteliklerine sahip. Kabinde iki sedye, dört oksijen tüpü, solunum cihazı ve maskesi, kalp elektrik şok cihazı bulunuyor. Ayrıca, arama-kurtarma görevlerinde kullanılması için 180 kilogram taşıyabilen vinç de yer alıyor. Helikopter iki pilotun yanı sıra üç doktor ile iki hastayı aynı anda taşıyabiliyor.

Diğer helikopter ise trafik ve çevre kontrolünde kullanılacak. Westcam özel kamera sistemi ile uzaktan yapılacak kayıtla kontrol uçuşları gerçekleştirilecek. Toplam 8 yolcu alabilen üçüncü helikopter personel taşıyacak. Üç helikopterde suya acil iniş botları, altı kişilik kendiliğinden şişebilen cankurtaran botu bulunuyor.

Boeing 737’lere yeni business koltuk

Kısa ve orta menzilli uçuşlarda THY’nin kullandığı Boeing 737-800 tipi uçakların sekizinde business class kapasitesi yeni düzenlemeyle 20 koltuğa çıkartılıyor. Halen kullanılan ve gerektiğinde koltuk kollarının değiştirilmesiyle ikili business veya üçlü ekonomi koltuğu haline gelen kabin düzeninde ilk beş sıra sökülecek. Bu bölüm, yeni ikili koltuklarla sabit business class haline getirilecek.

Yolcu konforunu artıracak bu düzenlemeyle business yolcuları daha ergonomik koltuklara kavuşacak. Gelecek yıldan itibaren kişiye özel ekran ve yeni eğlence sistemlerinin de bu koltuklara takılması planlanıyor.

Özellikle uçuş süresi 3 saat ve üzerindeki Londra, Alma Atı, Duşanbe gibi hatlarda kullanılacak sekiz uçakta business yolcularına daha yüksek konfor sunulacak. İlk iki uçaktaki değişiklere önümüzdeki günlerde başlayacak THY Teknik, yıl sonuna kadar sekiz Boeing 737-800 yeni business standartlarına getirecek.
Yazının Devamını Oku

Gazipaşa yeni pistiyle uçuşa açılacak

9 Eylül 2007
Akdeniz’in Alanya-Silifke arasındaki yeni turizm bölgesini dünyaya Gazipaşa Havalimanı bağlayacak. TAV Havalimanları Holding tarafından 25 yıllığına kiralanan Gazipaşa, yeniden yapılacak pist ve kapasitesi artırılacak terminal binasıyla bir yıl içinde hizmete girecek. Ulaştırma Bakanlığı ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) onayını bekleyen proje, bölgenin kaderini değiştirecek.

Gazipaşa’nın hikayesi, Türkiye’deki birçok atıl havalimanıyla büyük benzerlik taşıyor. Alanya-Silifke arasındaki bölgenin Antalya’dan sonra ikinci turizm alanı olarak ilan edilmesiyle Gazipaşa’ya havalimanı yapılmasına 1991’de karar verildi. O yılki genel seçimler öncesinde hızla kamulaştırmayla birlikte temel atıldı.

UÇUŞA AÇILAMADI

Bölgeye büyük umut veren proje başlamasına başlamıştı ama "küçük" bir ayrıntı atlanmıştı. Gazipaşa’nın 08/26 pistinin uzantısında dev bir dağ hesaba katılmamıştı. İnşaat devam ederken hazırlanan teknik raporlarda piste uçakların sadece deniz tarafından yaklaşabileceği, herhangi bir pas geçme durumunda 26 pist başının 7 kilometre uzaklıktaki dağlar nedeniyle uçakların bu kadar dar alanda yeterli yüksekliği alamayacağı ortaya koyulmuştu.

Uzun süre ödenek yetersizliği nedeniyle bitirilemeyen Gazipaşa’nın, 1998’de pisti 2 bin 144 metreye uzatıldı. Yıllık 500 bin yolcu kapasiteli terminal binası tamamlandı. Ama Gazipaşa bir türlü hava trafiğine açılamadı. Uzun yıllar pistinde tütün kurutuldu, otoparkı kamyonlar tarafından kullanıldı.

Tam 36 trilyon TL harcanan Gazipaşa hakkında 2006’da bütçe görüşmelerinde CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın sorusunu Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım "Havaalanını yapmışlar, ama hemen yanındaki dağı unutmuşlar. İşte bu da kamu kaynaklarının nasıl çarçur edildiğinin tipik bir örneği" diye yanıtlıyordu.

Uçuş okulları ve küçük uçaklar için kullanıma açılması planlanan Gazipaşa’ya Mayıs 2006’da yapılan ihalede talipli çıkmadı. DHMİ ikinci ihaleyi geçen hafta yaptı. Bölgenin havalimanı markası haline gelen TAV, farklı bir teklif verdi. Yıllık 50 bin dolardan toplam 25 yıl süreyle kiralanacak havalimanı için TAV devlete net kárın yüzde 65’ini önerdi.

GAZİPAŞA BAYRAM EDİYOR

TAV’ın planına göre, mevcut pistin denize doğru uzatılması veya sağ tarafında yapılacak etütle uygun bir açıda yeni bir pist inşa edilmesi planlanıyor. Böylece uçaklara yaklaşma, kalkış veya pas geçme durumunda daha tahditsiz bir uçuş imkanı sağlanacak.

Terminalin kapasitesi de arttırılacak. Çalışmalar bir yıl içinde tamamlanacak. Böylece Avrupa’dan uçakla 3.5 saatte gelen yolcu, karayolunda saatler kaybetmeden oteline geçebilecek.

TAV gibi bir markanın bölgeye gelmesi, Gazipaşa’da bayram etkisi yarattı. Gazipaşa ile Antalya’nın arası 135 kilometre. Bu yolun özellikle Alanya sonrası dar ve ulaşım zor. Turist Avrupa’dan bölgeye uçtuğu yaklaşık 3.5 saat sonrasında bir o kadar süre yollarda harcıyor. Havalimanının açılmasıyla birlikte Alanya’dan Mersin’e uzanan sahil şeridinde ciddi bir hareketlilik bekleniyor.

BUTİK HAVALİMANI KONSEPTİ

Aslında bu projeyle Türkiye "butik havalimanı" konseptiyle tanışacak. TAV’ın CEO’su Sani Şener, Gazipaşa’nın atıl havalimanlarının canlandırılmasında yeni bir model olacağına inanıyor: "Bu havalimanları, uluslararası yolcusu bol, yatırımı ve işletme gideri düşük maliyetli olacak. Batum’la başlayan bu stratejiyi Gazipaşa için de uygulayacağız."

Uçuşlar yeni teknolojilerle kolaylaşıyor

AKILLI KARTLAR HEM KİMLİK HEM DE ANAHTAR YERİNE GEÇECEK

Air France, teknolojiye yaptığı yeni yatırımlarla geleceğin havayolu seyahatini şekillendiriyor. Havayolunun en önemli ürünü, "Smartboarding" olarak adlandırılan kart. Dijital olarak yolcunun parmak izi ve kişisel bilgilerinin yer aldığı kart, havalimanında harcanan vakti en aza indirecek. Yolcu bu kartı kullanıp uçağa biniş öncesinde güvenlik noktalarından hızla geçecek. Kimlik-biniş kartı eşleştirmesi bu kart sayesinde yapılacak. Uçaktan indiğinde ise kiraladığı aracın ve kaldığı otelin kapısını yine bu kartı kullanarak açacak. Sistem yıl sonunda hizmete giriyor.

Uçuşunuzu internetten planlayın

Yeniden tasarlanan Air France’ın internet sitesinde farklı fiyat opsiyonları veriliyor, ödül bilet, araç kiralama, otel rezervasyonları yapılabiliyor. Yolcu promosyonlardan anında haberdar oluyor.

Koltuğunuzu 30 saat önce seçin

Uçuştan 30 saat önce internetten veya havalimanlarındaki makinelerden check-in işleminizi yapıp istediğiniz koltuğu seçebilirsiniz. İnternetten gerçekleştireceğiniz işlemlerde ek bagaj ücretleri yüzde 30 daha ucuz.

Cep telefonu ile işleminizi yapın

Havalimanına geç kalıyorsunuz. Cep telefonu üzerinden mobile.airfrance.com adresine bağlanıp check-in yapın. İşleminizin onayı istediğiniz cep telefonuna mesaj olarak gönderilsin.

Havalimanında beklemeyin

İşlemlerini internet, cep telefonu veya check-in makinelerinden yapan yolcular bagajlarını özel noktalarda sıra beklemeden görevlilere teslim edebiliyor.

Akıllı kartla hızlı işlem

Yolcularına içinde parmak izlerinin bulunduğu "smartboarding" kart hizmetine yıl sonunda başlıyor. İşlemler hızlanıyor.

Biometrik nokta

Smartboarding kartla uçağa binerken kapı geçişlerinde de hızlı işlem garantisi sunuyor.

İster film seyredin ister uydu fotoğrafı

Uçak içi eğlence sistemlerinde kişiye özel hizmet başlıyor. Her biri 12 dil seçenekli onlarca filmin yanı sıra yolcular uçuş sırasında dokunmatik ekranlardan istedikleri yerin uydu fotoğraflarına bakabilecek.

Uçakta cep telefonuyla konuşun

Denemeleri Ocak 2008’de başlayacak sistem uçuş sırasında SMS veya elektronik postalarınıza bakma imkanı sunacak.

Bagajlar çiple takip edilecek

Bagaj etiketinde yer alan özel çip sayesinde bagajlar yüzde 99.5 oranında kaybolmadan takip edilebilecek. Halen barkodlu uygulamada bu oran yüzde 80.

Smartboarding kart aracınızın anahtarı olacak

Özel güvenlik bilgilerinin yer aldığı kart içine yüklenecek bilgilerle kiraladığınız aracın kapısını açıp çalıştırmanızı sağlayacak. Anahtara gerek kalmayacak.

Otel odasının kapısını akıllı kart açacak

Kiralık araçta olduğu gibi otelde kaldığınız odanın kapısını Smartboarding kartı ile açabileceksiniz.

Tüm işlemler cepte

Tüm özel yolcu işlemlerini yolcular cep telefonlarını kullanarak yapabilecek.

CEP TELEFONU NASIL ÇALIŞACAK İlk üç aylık sürede cep telefonları sadece mesaj alıp-göndermekte, maillere bakma ve internete bağlanmakta kullanılacak. İkinci üç ayda iniş ve kalkış haricinde uçaktan cep telefonuyla konuşmak mümkün olabilecek. Uçaktan SMS atmak 90 kuruş, uzak mesafe bir dakikalık konuşmanın ücreti de 3.6-4.8 YTL. A318’in seçilme nedeni uçağın Airbus’ın imalat hattından çıkan en son uçaklardan biri olması ve sistemin yer alması. Bu uçak Paris-İstanbul uçuşlarında da kullanılıyor.

A380 winglet’siz uçtu

Airbus’ın dev yolcu uçağı A380, Hong Kong’da katıldığı Asian Aerospace Havacılık Fuarı’na kanat uçlarındaki "winglet" olarak adlandırılan parçaların bulunmadan gelmesi dikkat çekti. Airbus yetkilileri, Hong Kong’dan önce Bangkok’a giden uçağın hangardan çıkartılırken sol kanat ucunun kapıya çarptığını ve winglet’in hasar gördüğünü açıkladı.

Airbus mühendisleri, durumun uçuşa engel teşkil etmediğine karar verdi. Uçağın sol kanadındaki winglet kanattaki dengenin bozulmaması için söküldü.
Yazının Devamını Oku

Türkiye iş jeti merkezi oluyor

2 Eylül 2007
Son yıllarda hızla büyüyen Türk havacılığı, Ortadoğu ve Doğu Avrupa bölgesinde iş jetleri ve helikopterlerin yeni merkezi haline geldi. 2001’deki ekonomik krizle küçülen sektör, 2004’ten bu yana çıkışını sürdürüyor. Uzmanlar büyümenin devam edeceğine dikkat çekerken genel havacılık olarak adlandırılan sektörde önümüzdeki üç yıl içinde en az 50 uçak ve helikopterin Türkiye’ye geleceği tahmin ediliyor.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) verilerine göre halen Türkiye’de 57 hava taksi işletmesinde toplam 192 hava aracı bulunuyor. Bunlardan 133’ü uçak, 31’i helikopter, 23’ü çok hafif hava aracı, 5’i de balon. Önümüzdeki yıl daha da hareketlenecek pazarda 12 şirket uçmak için SHGM’ye başvurdu.

EN PAHALI XRS İLE FALCON 7X

Halen Türkiye’de sipariş verilen en pahalı iş jetleri liste fiyatı yaklaşık 42 ila 52 milyon dolarlık Bombardier Global Express XRS ile 47 milyon dolarlık Dassault Falcon 7X. Çukurova Grubu tarafından sipariş verilen XRS, 2009’da teslim edilecek. Palmali ise 7X’i 2011’de filosuna katacak.

En ucuz iş jetleri arasında 2.6 milyon dolarla Cessna Mustang ile 2 milyon dolarlık Eclipse 500 bulunuyor. Atasay Grubu tarafından 120’si kesin toplam 180 adetlik rekor sipariş alan Eclipse 500’lerin teslimatları ise 2008’de başlıyor. Atasay, Hollandalı ETIRC ile ortak kuracağı havacılık şirketiyle bu uçakları Türkiye’nin yanı sıra Balkanlar, Ortadoğu ve Rus Cumhuriyetleri’nde satmayı ve hava taksi hizmeti vermeyi planlıyor.

BAKIM MERKEZLERİ KURULUYOR

Uçak sayısının hızla artmasıyla birlikte Türkiye’de iş jetleri için de bakım merkezleri kurulmaya başladı. Uzun yıllar Cessna uçaklarına hizmet veren Ankara merkezli EmAir şirketinden sonra İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Palmali Grubu Fransız Dassault’un Falcon serisi iş jetleri için bakım merkezi açıyor. Ekim ayında faaliyetlerine başlayacak merkez, 2 milyon dolarlık yedek parça stoku ile Türkiye’nin yanı sıra bölgede de sayıları hızla artan Falcon serisi iş jetlerine hizmet verecek.

Palmali Grubu ayrıca Zürih’teki Jet Aviation şirketiyle ortaklaşa Hawker uçaklarının bakımlarını yapmak üzere hazırlıklarını sürdürüyor.

ASKERİ FİLO DA YENİLENİYOR

En hızlı büyüme orta sınıf iş jetlerinde yaşanıyor. İşadamları artan uçuşlarla birlikte daha geniş gövdeye ve uzun menzile sahip uçakları tercih ediyor. Bu sınıfta yeni modellerden Falcon 2000LX, Challenger 605, daha küçük modellerden Hawker 4000 ve 900XP ile Cessna Sovereign çarpışıyor.

10 Eylül’de ise Hava Kuvvetleri’nin Komuta Kontrol Uçağı İhalesi için teklifler alınacak. İki uçaklık ihaleye Gulfstream G550, Bombardier Global Express, Boeing Business Jet ve A319 Corporate Jet modelleriyle katılıyor. Bu uçaklar dışında Hava Kuvvetleri’nde ikişer adet Cessna Citation 7 ve 2 modelleri bulunuyor. Hava Kuvvetleri bu uçakların da yenilenmesini planlıyor.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte yeni uçak alımı da gündem konuları arasında yer alıyor. Planlar arasında Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık filolarının birleştirilerek ortak bir havuzdan tüm uçuşların yapılması bulunuyor.

HELİKOPTER PAZARI HAREKETLİ

AgustaWestland, Bell, Eurocopter, Sikorsky gibi devlerin rekabet ettiği helikopter pazarında son yıllardaki hızlı büyüme dikkat çekiyor. Geçmişte daha küçük modellerin girdiği pazarda artık orta ve büyük gövdeli helikopterler de kendini gösteriyor. Ancak iş jetlerindeki gibi yeni helikopterlerde bekleme süresinin 2-3 yıl arasında değişmesi, işadamlarını ikinci el veya kiralamaya doğru yöneltiyor.

YÖNETİM ŞİRKETLERİNE ONAY

SHGM tarafından yönetmeliği hazırlanan yeni uygulamayla birlikte artık işadamları yüksek maliyetlere katlanıp havacılık şirketi kurmak, uçuş ekibi bulmak, bakım ve eğitimlerinin organizasyonlarıyla uğraşmak zorunda kalmayacak. Leasing yöntemi ile alınan uçaklar "Aircraft Management" olarak adlandırılan bu şirketlere verecek. Uçak veya helikopterin işletimi yönetim şirketi tarafından daha profesyonel ve ekonomik yapılabilecek. Yeni "mortgage yasası" ile bu kavram Türk mevzuatı tarafından da kabul edilen bu uygulama ile ilgili yönetmelik hazırlığı SHGM tarafından hazırlanıyor.

50 YENİ UÇAK VE HELİKOPTER GELİYOR

Çukurova: Filosundaki 2 Learjet 60 ve Hawker 850XP tipi uçağı satan şirket, Eylül 2008’de Kanadalı imalatçı Bombardier’in Challenger 300 tipi iş jetini teslim alacak. Çukurova Grubu, Mayıs 2009’da ise fiyatı özelliklerine göre 42 ila 52 milyon dolar arasında değişen uzun menzilli Global Express XRS’i teslim alacak.

Palmali: Azeri işadamı Mübariz Mansimov, Türkiye’deki havacılık yatırımlarını hızla artırıyor. Şirket, Fransız Dassault şirketi ile yaptığı anlaşmayla uzun menzilli Falcon 7X tipi üç motorlu iş jetine sipariş verdi. Halen Falcon 900EX ve Challenger 300 tipi uçak işleten Palmali, ikinci 900EX’i Temmuz 2010’da teslim alacak.

Park: Şirket elindeki Falcon 2000 tipi uçağı 30 milyon dolar değerinde Falcon 2000LX ile Mart 2008’de değiştiriyor. Winglet yani kıvrık kanat uçlarına sahip uçak, Falcon 2000EX’e oranla yaklaşık 500 kilometre daha uzun menzile sahip.

Döysa: Demir, Ömer ve Yalçın Sabancı tarafından kurulan şirket uçuşlarına bu yıl Hawker 850XP tipi uçakla başladı. Döysa, önümüzdeki yıl başında filosuna orta-uzun menzilli uçuşlarda kullanılacak bir adet Challenger 605 ve Hawker 4000 tipi uçak alıyor.

Doğuş Air: Filosundaki uçak ve helikopterleri 2001’de satarak havacılıktan çekilen şirket yeniden operasyona başladı. Önce Sikorsky S-76 tipi helikopter alan gruba önümüzdeki aylarda Hawker 850XP tipi iş jeti teslim edilecek. Şirket uzun menzilli uçağı Gulfstream G450’ye ise 2010’da geliyor.

Setur: Koç Grubu’nun hava taksi hizmeti veren şirketi, filosundaki Falcon 2000’i yine aynı aileden Falcon 2000LX ile yeniliyor. Uçak Temmuz 2009’da teslim edilecek.

Sertur: Hawker 800XP ve 400A tipi iki uçakla uçmaya başlayan Sertur, Mart 2008’de Hawker 4000 tipi uçağını teslim alacak. Şirket ayrıca iki adet Falcon 2000LX almak üzere Fransız imalatçı Dassault ile anlaşma yaptı.

Veyen: Halen filosunda bir adet Cessna Citation CJ2 tipi uçak bulunan şirket yıl sonu bir adet de yine Cessna’nın orta sınıftaki uçağı Sovereign tipi uçak alıyor.

DHMİ: Elindeki Cessna Citation 5 tipi elektronik kalibrasyon uçaklarını yenilemek üzere ihale açan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) iki adet Citation XLS alacak.

Kaya İnşaat: Çukurova Grubu’nun filosundaki Hawker 850XP’yi satın alan grup, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden kuruluş onayı bekliyor.

Nurol: Falcon 2000LX’i Nisan 2009’da teslim alacak Nurol Havacılık, filosundaki kısa menzilli uçuşlarda kullanılan Beechjet 400A’yı tutmaya devam edecek.

Süper Air: Sanko Grubu’na ait şirket, uzun yıllardır kullandığı Cessna Citation 7 tipi uçağı 2006 model Falcon 2000 ile önümüzdeki kasım ayında değiştiriyor.

Türkon: Pazar yeni giren şirketlerden Türkon, filosuna gelecek yıl Cessna Sovereing ile Cesnna Caravan Amfibik tipi deniz uçağı katıyor.

Arkas: Halen filosunda Challenger 604 ve Learjet 60 tipi iki uçak bulunan İzmir merkezli şirket, Challenger 300’ünü 2008’de teslim alıyor.

Çağdaş Holding: İlk uçağı Cessna Citation XRS’i Ocak 2008’de teslim alacak Bodrum merkezli şirket, filosunu iki yıl içinde iki uçağa çıkartmayı planlıyor.

Kuğu Havacılık: Antalya merkezli kurulan şirket, ağırlıklı olarak Türki cumhuriyetlerdeki işadamlarına hizmet verecek. İlk etapta ikinci Cessna XL ile uçuşlarına başlayacak şirkete Ekim ayında Hawker 850XP ve 900XP, daha sonra da 2009’da bir adet Falcon 900EX tipi uçak teslim alacak.

EmAir: Türkiye’de Cessna temsilcisi olan EmAir şirketinin adı açıklanmayan müşterileri için iki adet Citation XRS, bir Citation CJ3 ve bir adet de Cessna Mustang siparişi bulunuyor. 2008-2010 arasında teslim edilecek uçakların yanı sıra Türkiye’den bir grup da Cessna’nın yeni büyük kabinli uçağı Large Cabin Consept için depozito yatırdı.

Embraer: Brezilyalı imalatçı, Türkiye pazarında Phenom 100'den 2, 300 serisinden de bir uçaklık sipariş aldı. Yeni nesil uçakların teslimatlar 2011'de başlayacak. Tolga ÖZBEK

Ryanair’de havalimanı check-in’i 5 YTL

Avrupa’nın en büyük düşük maliyetli havayolu şirketi İrlandalı Ryanair, havalimanında check-in yaptıran yolcularından 20 Eylül’den itibaren 5 YTL bedel almaya başlayacak. Ryanair yetkilileri, bu kararı alma nedenlerinin havalimanında yolcuların harcadığı zamanı azaltarak internet üzerinden check-in işlemlerini yapmayı desteklemek olduğunu açıkladı.

İnternet üzerinden gerçekleştirilecek işlemleri bagajsız yolcular tarafından yapılabilecek. Bagajlı yolcular, check-in kontuarlarına gidecek, check-in için 5 YTL, bagaj için de 13.5 YTL ödeyecek. Uçağa erken binmek ve istediği koltuğa oturmak isteyenler ise ayrıca 5 YTL ödeyerek bu hizmetten yararlanabilecek.

Kuzey Irak uçuşlarına güvenlik engeli

Avusturya Havayolları, Viyana-Erbil arasında haftanın dört günü karşılıklı gerçekleştirdiği uçuşlarını güvenlik gerekçesiyle durdurdu. 9 Ağustos’ta Süleymaniye’den kalkan İsveçli Nordic Havayolları’nın uçağına ateş açılması ve arkasından İsveç Ulaştırma Bakanlığı’nın bölgeyi sivil uçuşlar için "emniyetsiz" ilan ederek soruşturma başlatması nedeniyle şirketin bu kararı aldığı öğrenildi.

Süleymaniye’deki olayda Nordic Havayolları’na ait MD83 uçağı kalkıştan hemen sonra yaklaşık bin 300 metre yükseklikte uçarken füze atılmıştı. Pilotlar ifadelerinde, uçağa isabet etmeyen füzenin havada patladığını gördüklerini belirtmişlerdi. Amerikan askeri makamlarının yaptığı araştırmada, uçağa yapılan füze saldırısının izleri radar sinyalleri tarafından saptanmıştı.

UÇAĞA FÜZE SALDIRISI

Bunun üzerine harekete geçen İsveç Ulaştırma Bakanlığı, Stockholm’den Erbil ve Süleymaniye’ye uçan Nordic Havayolları’nın yanı sıra bölgeye tarifesiz uçan İsveçli Viking Air şirketinin de Kuzey Irak seferlerini durdurdu.

Bölgenin tekrar emniyetli hale getirilmesi için uçuşlarını durduran Avusturya Havayolları Aralık 2006’dan bu yana haftada dört gün Viyana-Erbil arasında sefer yapıyordu. Uçuşların soruşturmanın tamamlanmasına kadar süresiz olarak durdurulurken Avusturya Havayolları, ellerinde biletleri kalan yolcularını Amman ve İstanbul üzerinden uçurmayı hedefliyor.

TT HAVAYOLLARI SEFER YAPIYOR

Halen İstanbul-Erbil arasında Türk Şirketi Tarhan Tower (TT) Havayolları da haftada iki gün karşılıklı uçuyor. Seferler, charter yani tarifesiz gerçekleştiriliyor.

Henüz Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden bölgenin emniyetsiz olduğuna dair bir yazı veya bilgi almadıklarını belirten TT Havayolları kurucu ortaklarından Selahaddin Tarhan, İstanbul-Erbil uçuşlarını sürdürdüklerini açıkladı.
Yazının Devamını Oku

Mucize inişin hikayesi

26 Ağustos 2007
Netjets’in kadın Kaptan Pilotu Anette Saunders, 4 bin metreye alçalırken İkinci Pilot Mitchell Merchant’ın "Dikkat önümüzde" diye bağırmasıyla irkildi. 27 metre kanat açıklığıyla beyaz bir planör tam önlerindeydi. Kaçınma manevrası yaparken bir gümbürtü koptu. Havada çarpışmışlardı... İşte her iki pilota da "Uçuş Emniyet" ödülü getiren mucize inişin hikayesi...

Arizona Scottsdale’de sıcak bir yaz gününde tarihler 28 Ağustos 2006’yı gösteriyordu. Netjets hava taksi şirketinin iki pilotu Anette Saunders ile Mitchell Merchant 2 saat sonra yapacakları uçuşa hazırlanıyorlardı. N879QS tescil işaretli Hawker 800XP tipi iş jetiyle 3 VIP yolcuyu Scottsdale’dan Reno kentine uçuracaklardı. Yolcular, aynı zamanda uçağın 1/12 hissesine sahip şirketin yöneticileriydi.

Her iki pilot 7 günlük sürecek bir göreve çıkmıştı. İki çocuk annesi 38 yaşındaki Kaptan Pilot Saunders, babasının izinde yürümüş ve pilotluk mesleğini seçmişti. İki gün önce evden çıkarken çocukları onu ilk defa "dikkatli uç anne" diye uğurlamıştı. Netjets şirketine 2000 yılında giren Saunders, 6 bin saat uçuş tecrübesine sahipti. İkinci pilot 34 yaşındaki Mitchell Merchant ise 4 bin saat tecrübesi ile şirketin kaptan pilot adaylarından biriydi.

Kalkmadan önce pilotlar uçuş harekat uzmanlarıyla görüşerek hava durumunu aldı. Uçuş boyunca gökyüzü açık, Sierra Dağları yakınlarında hafif bir türbülans rapor edilmişti. Uçuş planlandığı zamanında başladı.

DAVETSİZ MİSAFİR

Bu sırada Japonya’dan her yıl planörle uçmak için gelen 57 yaşındaki Akihiro Hirao, Minden-Tahoe Meydanı’nda günün ikinci sortisine hazırlanıyordu. Bölge planörcüler için mükemmel bir arazi yapısına sahipti. Dağlar, ısı farklarıyla oluşan termikler, motorsuz hava aracı olan planörlerin rahatlıkla yükselmelerini sağlıyordu.

Çevre tanıma uçuşundan sonra tecrübeli Planör Pilotu Hirao, tek kişilik ASW-27 tipi yarışma planörüyle saat 13.00’te kalktı. Şansı iyi gidiyordu. Termiklerle birlikte dönerek hızla yükseliyordu. Yaklaşık 5 saatlik bir uçuş planlamıştı. Tek kötü giden şey, hızla şarjı azalan aküleriydi.

Bölgeyi iyi bildiğini düşünerek pilot telsiz ve planörün yerini bildiren transponder cihazını kapattı. Sistemi ara-ara açarak yerini bildirecekti. Japon pilotun bu hatası planörün aynı zamanda uçakların havada çarpışma ikazı veren ve transponder sinyalleriyle çalışan TCAS sistemleri tarafında da görülmesini engelleyecekti.

Hawker 800XP yaklaşık 5 bin 300 metrede uçuyordu. Pilotlar, Reno Havalimanı için Hava Trafik Kontrol Merkezi (ATC) ile konuştular ve 3 bin 600 metreye alçalma izni aldılar. Uçağın kumandaları Kaptan Pilot Saunders’daydı. İş jetinin yüksekliği yaklaşık 4 bin metreye gelirken Hava Trafik Kontrol Merkezi ile telsiz konuşmalarını yapan İkinci Pilot Merchant bir anda sol taraflarında bembeyaz, kanat açıklığı 27 metre olan planörü gördü. Kaptan’a "Dikkat önümüzde" der demez, Saunders oto pilottan çıktı. Hızlı bir alçalma için lövyeyi ileri ittirdi ve sağa kaçınma manevrası yaptı.

İşte tam bu sırada bir gümbürtü koptu. Planörün kanat ucu, Haker 800XP’nin önce burnunu, arkasında da sağ kanadından yaklaşık yarım metreyi kopartmıştı. Kokpitte ise kaptan pilotun oturduğu sol taraftaki gösterge paneli parçalanmıştı.

YAPISAL HASAR OLUŞTU

Sert hareket yolcuları da kabinde savurmuştu. İki pilotun ani şoktan sıyrılması birkaç saniye aldı. Hemen uçağın kumanda sistemini kontrol ettiler. Uçak havada sarsılarak uçmasına rağmen iş jeti, pilotların verdiği kumandalara itaat ediyordu.

İkinci Pilot Merchant hemen durumu ATC’ye bildirdi. Planörle çarpıştıklarını, uçakta yapısal hasar meydana geldiğini ancak uçabildiklerini söyledi.

PARAŞÜTLE ATLADI

Bu sırada planör pilotu Hirao, döne döne hızla irtifa kaybeden planörünü kontrol etti. Sağ kanadın üçte biri parçalanmış, planör verdiği kumandaları kabul etmiyordu. Yapılacak tek şey, planörü paraşütle terk etmekti. Kanopiyi fırlattı, kemerlerini açtı. Kendi boşluğa doğru bıraktı. Birkaç saniye içinde paraşütünü açacak deklanşörü çekti... Japon pilotun paraşütü dolarak tam açılmış, tatlı bir süzülüşle aşağı doğru iniyordu.

İş jetinin burnunun parçalanması nedeniyle kokpit uğultuyla dolmuştu. İki pilot birbirleriyle ancak bağırarak konuşabiliyordu. Çarpışma sırasında planörün kanadı, Kaptan Pilot Saunders’ı adet sıyırmıştı.

Acil durum çağrısıyla hava trafiği Hawker 800XP için kesilmiş, Reno Havalimanı’nda itfaiye ve kurtarma araçları yaralı uçağı beklemeye başlamıştı. Pilotlar, hayatlarının inişini yapmak üzere alçalıyorlardı. Uçağın sadece burnu değil, sağ kanadından yaklaşık yarım metrelik bölüm kopmuş, oluşan sürtünme, uçağın havada tutunmasını engelliyordu.

KOKPİTTEKİ EKRANLAR KARARDI

Kokpitteki tüm göstergeler simsiyah ekranlara dönmüştü. Uçak hızla çöküyordu. Bu sırada pilotlar ani bir karar aldı. Reno Havalimanı’na yetişemeyeceklerini anlamışlar, rotalarını daha yakın olan Carson City Havalimanı’na çevirmişlerdi. Fazla zamanları yoktu.

Pisti karşıladıklarında İkinci Pilot Merchant iniş takımlarını açmak istedi. Ancak sistem çalışmıyordu. Bir de bu zorlu duruma gövde üzerine yapacakları riskli bir iniş eklenmişti. Kaptan Saunders’ın aklına simülatörde defalarca yaptıkları gövde üzerine iniş senaryosu geldi. Bakalım bu sefer gerçek uçuşta simülatörde defalarca yaptığı inişi yapabilecek miydi?

GÖVDE ÜZERİNE İNDİ

Havalimanı’nın yaklaşık 2 bin metre uzunluğundaki 2-7 pistine doğru alçalırken artık çok az zamanları kalmıştı. İkinci pilot, yolculara bağırarak koltuklarını dik duruma getirmelerini, kemerlerini çok sıkı bağlamalarını söyledi. Uçak, 30-20-10 metre derken sert biçimde piste gövde üzerine oturdu. Kaptan Saunders, Hawker’ı pist içinde tutmaya çalışıyordu. Uçağın metal gövdesi, asfalt piste arkasında kıvılcımlar bırakarak ilerliyordu. Birkaç saniye sonra uçak pist içinde tamamen durmuştu. İki pilot hemen check-list yaparak motorları ve diğer sistemleri kapattılar. Kapıyı açıp indiklerinde etrafları yangın söndürme araçlarıyla çevrilmişti.

İki pilotun da akıllarına hemen havada çarpıştıkları planörün pilotu geldi. Acaba ne olmuştu?

Havadaki müthiş çarpışmayı atlatan Hiaro ise paraşütüyle yere indiğinde birkaç sıyrıkla bu badireyi atlattığına seviniyordu. İndiği yerde önce kurtarılmayı bekledi. Tam 1.5 saat bölgenin yakınlarından hiçbir hareket görmedi. Başının çaresine bakmak üzere yürümeye başladı. Tam 2 saat sonra Haira, bölgede arama çalışmalarına katılan polisler tarafından bulundu. Tolga ÖZBEK

Modern Hezarfenler boğazı aşacak

Türk Hava Kurumu’na bağlı 4 motorlu yamaç ile 10 paraşütçü 30 Ağustos’ta Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçarak boğazı aşacak. 377 yıl önce Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kanat takarak gerçekleştirdiği bu uçuşta 4 motorlu yamaç paraşüt pilotu aynı rotayı izleyecek. Pilotlar, bu uçuş sırasında Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle İstanbul’u selamlayacak. Geçiş sırasında boğazın tam ortasında uçaktan atlayacak 10 paraşütçü de Üsküdar Meydanı’na inecek.

NASIL KAÇTILAR

Şaşkınlık içindeyim.

Dünya, böyle bir uçak kaçırma olayına sanırım hiç tanık olmamıştır.

Uçak, hava sahamızı delik deşik edip Antalya Havalimanı’na iniyor.

Ardından, uçağın tek hakimi pilotlar yolcuları bırakıp kokpit camından atlıyorlar.

Hiç zaman kaybetmeden... Sırra kadem basıyorlar...

Uçağı kaçıranlar kaçırmasın diye sistemleri de "Off" ediyorlar... Yani çalışmaz konuma getiriyorlar..

APU’nun çalışmadığını bile düşünmüyorlar.

Neredeyse yolcuları toplu olarak katledeceklerdi. İçerde hava bitmiş, kabin kontrolden çıkmıştı.

Kapılar açılmış, aşağı atlayan atlayana...

Pilotlar ortada yok. Hava korsanları şaşkınlık içinde.

Allah’tan kızmamışlar, çılgına dönüp ortalığı kan gölüne çevirmemişler.

World Focus Havayolları’nın sivil kökenli pilotları, sivil pilotlara olan güvenimi de yerle bir ettiler.

Kısaca ve tek kelimeyle pilotlar uçaktan sıvıştılar.

Soruyorum, "Kim verdi bu talimatı?" Cevap yok. Net cevap yok. Kıvırmalar var, delil yok. Emri üslenen yok...

*

Geçtiğimiz hafta Tayvanlı havayolu şirketine ait bir uçağın inişten sonra motoru hasarlandı, yakıt kaçağı oluştu. Durduğunda uçakta yangın başladı.

Bütün yolcular kapılardaki slaytlar patlatılıp kaydırılarak aşağı indirildiler. Mükemmel bir tahliye gerçekleşti. Uçaktaki alevler büyüyordu ama tahliye sürdü.

Bütün yolcu ve kabin ekibi tahliye oldu. Sonra iki pilot kokpit camını açtılar, halatla aşağı sarktılar ve uçaklarını terk ettiler.

Onların terkinden tam iki dakika sonra uçak orta gövdeden patladı ve cayır cayır yandı.

Pilotlar kaza yapmış olmanın müthiş moral çöküntüsüne rağmen kuralları uyguladılar ve uçaklarını en son terk ettiler.

Bizimkiler kuralları altüst ettiler. Yolcularını ve uçaklarını hava korsanları ile baş başa bıraktılar. Allah’a şükür, korsanlar yeterince korsan çıkmadılar.

Binlerce hatanın yapıldığı bu olaydan sonra Bakanlık en önemli tedbiri aldı.

Havalimanlarında görevli gazetecilerin hiçbir şartta aprona çıkarılmamaları talimatını verdi.

Ama unuttular.

Bütün uçak yolcuları, ellerindeki cep telefonları, kameraları ile Türk basınını apronlarda sonsuza kadar temsil edecekler.

Bitmeyen yayınlar gerçekleştirecekler.

Hadi hepsini aprondan çıkarın.

Ama lütfen elinize bir iğne, bir çuvaldız alıp önce pilotlara sonra kendinize batırın... Bakalım neler hissedeceksiniz...

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK 50 HAVALİMANI

1Londra-Heathrow67.3

2Paris-CDG56.8

3Frankfurt52.8

4Amsterdam46.1

5Madrid45.5

6Londra-Gatwick34.1

7Münih30.8

8Roma FCO30.2

9Barcelona30

10Paris-Orly25.6

11Londra-Stansted23.7

12Palma22.4

13Manchester22.1

14Milano MXP21.8

15İstanbul Atatürk21.3

16Dublin21.1

17Kopenhag20.9

18Zürih19.2

19Oslo17.7

20Stockholm 17.5

21Viyana16.9

22Brüksel16.7

23Düsseldorf16.6

24Moskova-Domodedovo15.4

25Atina15.1

26Antalya14.6

27Moskova-SVO12.8

28Lizbon12.2

29Helsinki12.1

30Hamburg12.0

31Berlin-TXL11.8

32Prag11.6

33Las Palmas10.3

34Stuttgart10.1

35Cenevre10.0

36Nice9.9

37Köln9.9

38Milano LIN9.7

39Londra Luton9.4

40Birmingham9.1

41Alicante8.9

42Tenerife8.8

43Glasgow8.8

44Edinburgh8.6

45Budapeşte8.3

46Varşova8.1

47Venedik7.7

48Lyon6.8

49Marsilya6.1

50Berlin SXF6.1

Kaynak: Airports Council International 2006 sıralaması
Yazının Devamını Oku

MIT’li Cemocan Yeşil Türkiye’de akrotim kuracak

19 Ağustos 2007
O gökyüzüne aşık, 26 yaşında bir Türk genci. Adı Cemocan Yeşil. Dünyanın en iyi üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology yani MIT’nin Uçak ve Uzay Mühendisliği bölümünü bitirdi. Eylül ayında Amerikan Hava Kuvvetleri’ndeki görevini tamamlayacak. Sonra en büyük hayaline, Türkiye’nin ilk özel jet akrobasi gösteri takımını kurmaya doğru kanatlarını açacak...

Bir uçak düşünün... Tepenizden uçup gidiyor. Çoğu insan kafasını gökyüzüne çevirir. O uçağa bakar, hayallere dalar. Peki ya bu uçak akrobasi hareketleriyle yerçekimine meydan okuyorsa? Mavilikleri yırtarcasına bir sesle uçuyorsa? Arkasında bıraktığı dumanlı izler gökyüzündeki kıvrak dansını anlatıyorsa...

İşte Cemocan Yeşil’in en büyük hayali, Türkiye’nin ilk özel akrobasi gösteri ekibini kurmak. Sadece askeri kullanımda görmeye alıştığımız jetlerin göklerde ne kadar görkemli ve bir o kadar zarif izler bırakabileceğini Türkiye’de havacılığa en uzak insanla bile paylaşabilmek...

Akrotim yani akrobasi gösteri ekibi ilk etapta 3 uçakla uçacak. Gerekli sponsorluk anlaşmalarının tamamlanması durumunda ilk gösterinin 1 Temmuz 2008’de yapılması planlanıyor. Sonraki aşama 2010’da takımın en az 6 uçağa ulaşması.

Ekip, uçak olarak Çek Aero Vodochody şirketinin imalatı L-39C Albatros tipi jet uçağı kullanacak. 1960’ların sonunda tasarlanan bu uçak, halen birçok ülkenin hava kuvvetlerinde temel jet eğitim uçağı olarak kullanılıyor.

Uçağın 1990’lardan itibaren ikinci durağı ise Amerika. Halen 257 adet L-39C ABD’de sivil pilotlar tarafından kullanılıyor. Uçurulması basit, işletim maliyetleri ucuz. Performansı ise çok yüksek. Çeşitli hava kuvvetlerinin yanı sıra havacıların ünlü saat markası Breitling’in akrotimi L-39C uçaklarından oluşuyor.

Akrotimdeki uçakların bakımları, modifikasyonları, pilotların eğitimi ABD’de Alabama merkezli International Jets’le ortaklaşa yapılacak. Şirket, L-39 ve ABD’de sivil kullanımda olan eski Sovyet yapımı uçaklar konusunda uzman.

ÖZEL SİSTEMLER TAKILACAK

Gösteride kullanılacak uçaklar için bazı özel modifikasyonlara gidilecek. L-39’lara kanat, kuyruk, kokpit gibi 6 farklı noktaya kamera takılacak. Bu görüntüler gösteri sırasında eş zamanlı yerdeki büyük ekranlara yansıtılacak. Böylece pilotun gözünden uçuşun coşkusu seyircilerle paylaşılacak.

Uçaklara seyircilerin yapılan hareketleri daha iyi takip edebilmeleri için arkalarında duman bırakmasını sağlayacak sistemler takılacak.

Uçakta bulunan pilotun muharebe amaçlı kullandığı HUD olarak adlandırılan başüstü ekranının yerine gösteri uçuşlarında bugüne kadar denenmemiş manevraların yapılabilmesine yardımcı olacak özel elektronik sistemler yerleştirilecek.

Gövde daha yüksek performans için hafifletilip uçakların motorları yenilecek.

EKİP TÜRKLER’DEN OLUŞACAK

İlk etapta pilot ve bakım ekibinin en az yarısı Türk havacılardan oluşacak. Eğitim ve tecrübe kazandıkça ekipteki yabancılar yerlerini Türklere bırakacak. Uzun vadede ise akrotimin kendi uçuş akademisini kurarak pilotlarını yetiştirmesi planlanıyor. Cemocan Yeşil, akrotimin gelecekte Türkiye’de ve Avrupa’da kurulacak diğer gösteri ekipleri için de kaynak olacağına inanıyor.

Akrotimin, havacılık gösterilerinin yanı sıra futbol maçları, konser gibi büyük organizasyonlarda, turizm sezonunda tatil bölgelerinde uçması düşünülüyor. Ayrıca yurtdışındaki gösterilere katılarak ülke tanıtımına da katkı sağlaması hedefleniyor.

SPONSORLAR ARANIYOR

Yeşil, tüm bu yatırımlar için tabii ki sponsor arayışında. Adını dünyaya duyurmak isteyen Türk şirket veya şirketleriyle çalışmak istiyor. Uçaklar, ekibe ana sponsor olan şirketin renklerine boyanacak. Ayrıca alt sponsorların logoları Formula F1 yarışlarındaki araçlar gibi uçaklarda yer alacak.

ŞİRKETİN ADI AEROFROG

Cemocan Yeşil, iş ortağı Meteoroloji Uzmanı Roger Schwartz (solda) ile birlikte kurduğu "Aerofrog" adını verdiği şirket üzerinden bu projeyi gerçekleştirmeyi hedefliyor. Pilotlar arasında halen Amerikan Hava Kuvvetleri’nde görev yapan Schwartz da buluyor.

Şirketin adının ilginç bir hikayesi var : "Frog", İngilizce’de kurbağa anlamına geliyor. Cemocan Yeşil, küçük yaşlarda en büyük hobisinin model uçak ve roket olduğunu söylüyor. Ancak yaptığı modelleri maytap ve havai fişekle uçururken "test pilotu" olarak sokaktan topladığı kurbağaları kullanırmış. Yıllar sonra kurduğu havacılık şirketine kurbağaların anısına "Aerofrog" adını verdi.

CEMOCAN YEŞİL KİMDİR?

Amerikan Hava Kuvvetleri’ndeki görevi eylülde bitecek Cemocan Yeşil, 1981’de New York’ta doğdu. Dört yaşında ailesiyle Türkiye’ye döndü. Lise yıllarında girdiği TÜBİTAK yarışmasında Fizik Dalında Türkiye birincisi olan Yeşil, ABD’nin en önemli üniversitelerinden olan MIT’nin Uçak ve Uzay Mühendisliği bölümüne kabul edildi. Üniversite yıllarında uçmayı kafasına koyan Cemocan Yeşil, Amerikan Hava Kuvvetleri’ne başvurdu. Okulla birlikte Hava Kuvvetleri Yedek Subay Eğitim Programı’nı dereceyle bitirdi. Haziran 2005’te MIT’den mezun olan Yeşil, aynı tarihte Hava Kuvvetleri’ne teğmen rütbesiyle katıldı. Uçuş eğitimi aldı, RC-135 keşif uçaklarında görev yaptı.

Cemocan Yeşil’in uçuştan sonra en büyük tutkuları tiyatro ve futbol. New York’ta profesyonel olarak tiyatro oyunculuğu, Amerikan Hava Kuvvetleri futbol takımında da kaptanlık yaptı.

Onun için hayalleri çok önemli. Bugüne kadar hayatını hep hayal gücüne güvenmek ile hayalperest olmanın aynı anlama gelmediğini anlatmaya çalışarak yaşadığını söyleyen Yeşil, bu projeyi hayata geçirerek aynı zamanda her konuda insanların önüne çıkan "Bu iş Türkiye’de olmaz, burası Amerika değil" sözünün aksini ispatlamak istiyor.

TEKNİK ÖZELLİKLER

Uçuş Ekibi: 2 pilot

Gövde Uzunluğu: 12.13 metre

Kanat Açıklığı: 9.46 metre

Yükseklik: 4.77 metre

Maksimum Kalkış Ağırlığı: 4.700 kg

En Fazla Hızı: 750 km/saat

Menzili: 1.000 km

Kalkış Mesafesi: 530 metre

İniş Uzunluğu: 600 metre

Tırmanma oranı: Saniyede 22 metre

Motor Tipi: 1 adet Progress/Ivchenko

L-39: SİVİLLERİN EN ÇOK KULLANDIĞI ASKERİ JET

L-39 Albatros tipi eğitim uçakları, Çek Aero Vodochody şirketi tarafından 1960’larda geliştirilmeye başlandı. Yüksek performanslı uçak, soğuk savaş yıllarında Doğu Blok Hava Kuvvetleri’nin temel savaş uçağı oldu. Aero Vodochody, L-39’u geliştirerek L-59 ve L-139 modellerini pazara sundu. Halen imalattaki L-139 Amerikan Garett motoruna ve Batı yapısı avioniklere sahip.

Albatros ailesinin en çok satan modeli ise L-39C. Askeri kullanımının yanı sıra uçak ABD’de bir çok amatör pilot tarafından uçuruluyor. Sivil amaçlı kullanılan L-39’un tüm silah sistemleri sökülüyor. Özel bir sınıflandırmaya sahip uçakla pilotaj yeteneklerini artırmak ve yüksek performanslı uçuş tekniklerini görmek isteyen pilotlar da eğitim alıyor.

Uçakta süit dönemi başlıyor

Singapur Havayolları tarafından 25 Ekim’de yapılacağı açıklanan ilk Airbus A380 uçuşuyla birlikte gökyüzünde "süit" dönemi başlıyor. First class’tan daha üstün bu yeni sınıfla Singapur Havayolları konfor standartlarını bir adım öteye taşıyacak. Havacılıkta yeni bir sınıf anlayışı oluşturan Singapur Havayolları’nın A380 uçağı süit, business ve ekonomi sınıflarında toplam 471 koltuklu tasarlandı.

İlk seferin biletlerini açık artırma sitesi eBay’de 27 Ağustos’ta satışa çıkaracak Singapur Havayolları, elde edilecek geliri çocuk hastanelerinin yapımı için harcayacak. Yolcular site üzerinden 25 Ekim Singapur-Sydney, 26 Ekim’de de Sydney-Singapur uçuşları için bilet satın alabilecek.

First class yolcu salonu

Lufthansa Alman Havayolları tarafından açılan Münih’teki First Class yolcu salonu hizmete girdi. İlki Frankfurt’ta açılan ve lounge olarak adlandırılan yolcu salonundan first class yolcularının yanı sıra HON Circle özel kartına sahip Lufthansa yolcuları yararlanacak.

Lufthansa Avrupa Halkla İlişkiler Başkanı Aage Dünhaupt uçuş öncesinde yolculara rahat ve konforlu bir ortamda sunduklarını söyleyerek salonda, gurme restoran, bar, puro salonu ile lüks banyo ve tuvalet alanları da yer aldığını açıkladı. Yolcular havalimanı terminaline girmeden tüm pasaport ve güvenlik işlemlerini de burada gerçekleştiriyor. Uçağa özel araçla götürülüyor.

ACT A330 alıyor

ACT Havayolları, Airbus’tan iki adet A330-200F kargo uçağı almak üzere anlaşma yaptı. Halen filosunda 7 adet A300 kargo uçağı bulunan ACT, 7 bin 400 kilometre menzilli, 64 ton kargo kapasiteli yeni uçaklarıyla uzun menzilli seferler yapacak.

Uçak alım anlaşmasını Airbus Bölge Satış Başkanı Douglas Anderson ile imzalayan ACT Havayolları CEO’su Yavuz Çizmeci, A330-200F’le İstanbul’dan Hong Kong, Singapur, New York gibi noktalara duraksız uçmayı hedeflediklerini söyledi.

Airbus’ın yeni kargo uçağı A330, aralarında Türkiye’den MNG Havayolları’nın da bulunduğu 47 şirketten sipariş aldı. Tasarım çalışmaları devam eden uçak hizmete 2009’da girecek.
Yazının Devamını Oku