“Bu gerçeği söylememiz ve sebebini araştırıp bulmamız lazım. Niye 500 yıldır bilim adamı yetişmiyor? Sormamız lazım.”
Prof. Aziz Sancar’ın çağımızdaki en büyük bilim adamlarından biri olduğu aldığı ödülden de belli. Ne yapmak gerektiği sorulduğunda da şu cevabı veriyor: “Çocuklarımızı bilim yapmaya teşvik etmekten başka ben bir şey tavsiye edemem.”
Evet, sormamız lazım: Çocuklarımızı bilim yapmaya teşvik ediyor muyuz? İslam dünyasında böyle bir toplumsal motivasyon var mı?!
MESELA SEYYİD KUTUB
Günümüzde İslam dünyasında dini hareketlerin güçlendiği bellidir. Bu bir
Süreci basitleştirerek görelim.
MHP’de muhalifler gerekli imza sayısına ulaştıktan sonra, MHP Genel Merkezi’ne başvurarak tüzük değişikliği için olağanüstü kongrenin toplantıya çağrılmasını istediler. Çünkü MHP tüzüğünün 63. maddesine göre “Olağanüstü kongre toplantılarında seçim yapılamaz”.
Muhalifler olağanüstü kurultayda bu maddenin değiştirilmesini, ardından genel başkan ve üst yönetim seçimlerine gidilmesini planlıyordu.
MHP üst yönetimi bunu reddetti. Muhalifler de Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi 8 Nisan’da karar verdi: MHP’de olağanüstü kongre yapılması gerekiyordu; mahkeme bu işlemi yapmak üzere üç kişilik bir “çağrı heyeti” atamıştı.
Ülkemize hayırlı olmasını, huzur getirmesini diliyorum.
Başbakan Binali Yıldırım’ın grup toplantısında alkışçı ve slogancı topluluğu kibarca susturmasını önemli ve olumlu buluyorum.
Demokrasimizi yozlaştıran hastalıklarımızdan biri demagoji ve hamasettir. Partilerin salı günleri yaptığı grup toplantılarında bu hastalık yüksek ateşiyle ortaya çıkıyor: Bütün liderler kendilerini alkışlatmak ve istedikleri sloganları attırmak için Meclis’e “bindirilmiş kıtalar” getiriyor. Liderler bağırıp çağırdıkça bunlar adeta cezbeye tutuluyorlar; alkışlar, sloganlar, tempolu haykırışlar... Aman Allah’ım...
Son olarak Tunus’ta İslamcı Nahda (Diriliş) Partisi din ve siyaseti birbirinden ayırma kararı aldı.
Partinin bilge ve âlim lideri Raşid Gannuşi’nin açıklaması şöyle:
“Bu, siyasetçiler için iyi olacak çünkü artık çıkarları için dini manipüle etmekle suçlanmayacaklar. Din için de iyi olacak çünkü artık din siyasetin rehinesi olmayacak.”
Gannuşi oy getireceği düşüncesiyle böyle konuşmuyor. Partisi Gannuşi’nin emriyle de bunu kabul etmiş değil. Geçen haftaki 10. kongresinde müzakerelerle kabul edildi bu ilke.
Önce şunu belirtmek isterim, Türkiye’ye parti kongreleri uzun süredir parti içinde serbest müzakere ve gerçek seçimlerin platformu olmaktan çıktı, yoğun hamasetle yüklü propaganda ve onay platformu haline geldi.
Bilhassa sağ partilerde bu böyle.
Bütün partilerimizde salı günleri yapılan grup toplantıları da böyle.
Menderes’in DP’sinde, Demirel’in ilk dönem AP’sinde ve Türkeş’in 12 Eylül öncesi MHP’sinde pek böyle değildi. Serbest müzakere, eleştiri ve gerçek seçimler olurdu.
Şu soru haklıdır: Teröristlere silah taşıyan, kitle katliamının faili olan teröristin evine taziyede bulunan milletvekili olur mu?
Tamam da hareketleri böyle evrensel hukuka göre kabul edilemez olan birkaç HDP’linin dokunulmazlığını kaldırmak yerine niye hepsinin dokunulmazlıkları kaldırıldı?
İktidar partisinin de başlangıçtaki eğilimi böyleydi; komisyonda “söz” ile “hareket”i ayırmayı düşünüyorlardı.
Fakat bilinen partiler arası kavgalar sonucunda 600 civarındaki dosyanın dokunulmazlığını kaldırmak için Anayasa’ya geçici madde konulması Meclis’te dün kabul edildi.
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok itimat ettiği isimdir hem partide yapılan temayül yoklamasından onun adı ilk sırada ve açık ara farkla öne çıkmıştı.
Binali Yıldırım “yüksek profilli” bir başbakan olacaktır. Osmanlı tarihinde sadrazamlar, Cumhuriyet devrinde de başbakanlar geneli itibariyle yüksek profilli olmuş, siyasi kültürümüz böyle teşekkül etmiştir.
Düşük profilli, zayıf kişilikli bir başbakan, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu makamlarını ciddi surette zaafa uğratır, sistemi daha fazla sıkıntıya sokardı.
ZATEN BEKLENİYORDU
Genelkurmay “teknik arıza” diye açıklamıştı fakat PKK tarafından füzeyle düşürüldüğü görüntülerle kanıtlandı.
Konunun uzmanları olan Kadri Gürsel ve Sedat Laçiner’e göre Super Kobra helikopterimiz, Rus yapımı “9K38 Igla” füzesiyle düşürülmüştü. Amerikan “Stringer füzeleri tipinde” bir füze... Afganistan’daki Rus ordusunu, Mücahitlere Amerika tarafından verilen “Stringer” füzeleri yenilgiye uğratmıştı.