Olağanüstü kongre

ADALET ve Kalkınma Partisi’nin olağanüstü kongresi beklendiği gibi sonuçlandı.

Haberin Devamı

Önce şunu belirtmek isterim, Türkiye’ye parti kongreleri uzun süredir parti içinde serbest müzakere ve gerçek seçimlerin platformu olmaktan çıktı, yoğun hamasetle yüklü propaganda ve onay platformu haline geldi.

 

Bilhassa sağ partilerde bu böyle.

 

Bütün partilerimizde salı günleri yapılan grup toplantıları da böyle.

 

Menderes’in DP’sinde, Demirel’in ilk dönem AP’sinde ve Türkeş’in 12 Eylül öncesi MHP’sinde pek böyle değildi. Serbest müzakere, eleştiri ve gerçek seçimler olurdu.

 

Bizde partilerin kurumsal yapısının zayıflığı ve TV’nin ortaya çıkması parti kongrelerini kolaylıkla siyasi propaganda ve olay platformlarına dönüştürdü.

 

Haberin Devamı

Bu bir genel gidiş. Siyaset bilimci Giovanni Sartori “Anayasa Mühendisliği” adlı kitabında bu gidişe “video demokrasisi” diyor.

 

Tabii demokraside bir kalite azalmasıdır bu.

 

PARTİNİN LİDERİ

 

AK Parti kongresine dönersek...

 

Sonuçları önceden bilinir olsa da son derece önemli bazı gelişmeler oldu.

 

Her şeyden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiştekinden daha fazla hâkim olduğu bir parti yapılanması oluştu.

 

Mesajı bütün kongre mensuplarınca ayakta dinlendi.

 

Elbette Erdoğan partisinin egemen lideriydi. Fakat bu kongrede “Kurucu Genel Başkanımız” tanımının yerini, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ifadesiyle şu tanım aldı:

 

“Bu partinin tek lideri var, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan... AK Parti var olduğu sürece böyle devam edecektir.”

 

Haberin Devamı

Yeni Genel Başkan ve Başbakan Binali Yıldırım da konuşmasına aynı vurguyu yaparak başladı. “Başkanlık sistemi”ni de özenle vurguladı. İcraatçı Binali

 

Yıldırım yollardan, köprülerden, havaalanlarından bahsederken, salonda tempolu “Recep Tayyip Erdoğan” sloganı coşkuyla yükseliyordu.

 

Yeni MKYK listesinde de partinin kurucularıyla ilk dönemlerdeki tanınmış isimler daha da azaldı, yeni ve az tanınan isimler arttı.

 

Yeni kabinenin ilk toplantısını Saray’da yapacak olması tabloyu tamamlayacak; fiili başkanlık... Erdoğan bunu daha 14 Ağustos 2015’te söylemişti.

 

DAVUTOĞLU FARKLI KONUŞTU

 

Kongrede tarihe düşülen en önemli notlardan biri Ahmet Davutoğlu’nun kesinlikle “farklı” olan konuşmasıydı. Erdoğan’dan sadece “Cumhurbaşkanımız ve Kurucu Liderimiz” diye bahsetti. Başkanlık sistemini ağzına almadı, “ruhu adalet olan, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa” vurgusu yaptı.

 

Haberin Devamı

Daha önemlisi, Davutoğlu’nun “ortak akıl” kavramını vurgulaması, hatta “AK Parti hareketi milletimizin ortak aklının ürünüdür” diye konuşmasıdır.

 

Kendisinin başarılı bir başbakan olduğu halde görevden ayrılmak zorunda kaldığını da söyledi, “Sizin ve milletimizin maşeri vicdanında oluşturduğu rahatsızlığın da farkındayım” diyerek eleştirdi, buna sadece partinin birliği için uyduğunu söyledi.

 

Şu sözler de Davutoğlu’nun: “Her emanet gibi iktidar da imtihandır. İktidar sarhoşluğuna, güç yozlaşmasına asla düşmemeli, o emanete halel getirmemeliyiz... Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz.”

 

Davutoğlu’nun bu sözleri tarihe düşülmüş nottur, yani kısa vadede siyasi bir sonucu olmayacaktır. Hele de iktidarın ve Türkiye’nin gidişatı iyiye doğru ise, önümüzde parlak dönemler varsa unutulup gidecektir...

 

Haberin Devamı

Fakat gidişat iyiye değilse, sıkıntılar zamanla artacaksa o zaman hatırlanacaktır.

 

Öyle bir döneme girilirse Bülent Arınç’ın bugünlerde söyledikleri de hatırlanacaktır... Akademisyen Davutoğlu’nun kongre atmosferindeki şahsiyetli ve farklı sözlerini ileride hatırlanacağı düşüncesiyle söylediğini sanıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları