“Irak, Mısır ve Suriye’de bu kanlı zillete düşmüş günlerden kurtulmamız için en kısa zamanda İslam birliğini tekrar tesis etmeli ve halifemizi seçmeliyiz.”
Halifemizi seçip İslam birliğini kurmazsak, “İslam dünyasından, işgal, zulüm, kan, gözyaşı asla eksik olmayacak” imiş.
Mutlaka marjinal bir görüştür. Fakat “tarihin kutsanması”nın bir örneği olarak bu sözler önemli bir zihniyet sorununun dışavurumudur.
DOĞRUSU NE?
Terörün genel amaçlarından biri en azından yılgın bir toplum yaratarak moralleri bozmaktır.
Çok şükür bizde, tam aksine, teröre karşı aktif bir duruş var.
Bir organizasyon, bir kampanya olmadığı halde, Şehitler Tepesi’ni her gün binlerce insan ziyaret ediyor. Şehit ailelerine yardım kampanyaları düzenleniyor.
Siyaset bu beraberliği, bu ruhu bozmaktan sakınmalıdır.
Türkiye’nin girişimleriyle ateşkes sağlandığı halde, dün İran yeni şartlar ileri sürüyor, Esad da Doğu Halep’e füzeler atıyordu!
Mahvolan Halep’in doğu kesiminde 50 bin kadar masum sivil ve çocuk kışta kıyamette, aç ve perişan dünyadan imdat bekliyordu.
Sivillerin arasında 1.500 kadar muhalif savaşçı bulunduğu sanılıyor. Bunların önemli bir savaş gücü kalmadığı gibi, Halep Esad’ın eline geçmiş olduğu için önemli bir askeri riskten de bahsedilemez. Buna rağmen 50 bin sivil insana, aranızda muhalifler var diye füze atılıyordu.
Türkiye’nin “insani yardım koridoru” açma çabası da henüz sonuçlanmamıştı.
Elbette Türkiye ilgisiz kalamaz. Amerika, Rusya ve İran ve başkaları da ilgisiz kalmıyor.
PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığı çeyrek asırdır Türkiye için ciddi bir sorundur.
Barzani bağımsızlığa gidiyor. Irak ve Suriye’de mezheplere göre haritalardan bahsediliyor.
PKK’nın Suriye’deki kolu PYD ve YPG Cizre, Kobani ve Afrin’de totaliter yönetimler kurdu, tanınmamış da olsa “Kuzey Suriye Federasyonu”nu ilan etti.
Yunus ne güzel söyler:
Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Dün İstanbul’da Beleştepe ve Maçka Parkı yakınlarında barbarca patlatılan iki bombanın da asıl hedefi polislerimizdi.
Sayıları 41’yi bulan şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Dün on binlerin olay yerine gelerek terörü protestosu, “Şehitler ölmez” diye haykırmaları muhteşemdi, bu ruh lazımdır...
Fakat başka boyutlarını da düşünmeliyiz.
Turgutlu’da spor yapan hamile bir kadını “Burada yürüyüp spor yapmayacaksın” diyerek dövenler...
Şort giydiği için genç bir hemşireyi darp eden “tekmeciler”...
Kadın dövenler, öldürenler, tacizciler, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları...
Davranışları çok çeşitli; biri namus bekçiliği pozunda saldırırken öbürü istismar ve tecavüz için saldırıyor. Zıt gibi, ama ortak yanları şiddet ve kuralsızlıktır.
Her ne kadar “cumhurbaşkanlığı sistemi” deniliyorsa da başbakanlık ve bakanlar kurulu müesseselerine yer vermeyen sistemler, tam başkanlık sistemidir.
Başbakan Binali Yıldırım da 24 Ekim’de partisinin Afyon toplantısında “AK Parti hiçbir işi yarım yapmaz, yaparsa tam yapar” diyerek “tam başkanlık” mesajı vermişti.
MHP’nin seçim bildirgelerinde ve Bahçeli’nin konuşmalarında başkanlık sistemine karşı çok sert eleştiriler vardı. Öneride hangi değişiklikleri yaptırarak razı olduklarını muhtemelen bugün göreceğiz.
Tabii sürpriz bir erteleme olmazsa.