İktidar milletvekillerinin sakıncalı bulduğu hususları MHP Lideri Bahçeli sakıncasız bulmuş olmalı ki Başbakan Yıldırım’la 1 Aralık günü yaptıkları görüşmede anlaştıklarını açıklamışlardı.
Seçilme yaşının 18’e indirilmesi, yedek milletvekilliği, doğuştan vatandaşlık, cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimle değil atamayla belirlenmesi gibi konularda AK Partili bazı vekillerin itirazları var.
Pragmatik Başbakan Yıldırım “Mahzurlu olan şeyin üzerinde inat edilmez” diyerek bazı rötuşlar yapılması için Bahçeli ile dün görüştü. Bu satırlar yazılırken görüşme devam ediyordu.
EGEMENLİĞİ KULLANMAK
Seçilme yaşını 18’e indirmek referandumda gençlere yönelik propaganda yapmak için bir makyajdır. Dünyanın hiçbir yerinde seçilme yaşını 18’e indirmekle demokrasi arasında bir bağ kurulmaz.
Hatta Cemil Çiçek’in belirttiği gibi, milleti temsil edecek vekillerde belli bir tecrübe ve olgunluk yaşının olması lazımdır.
Partinin gençlik kollarından birkaç delikanlıyı vekil olarak Meclis’e atamanın demokrasiyle ne ilgisi var?
Daha önemlisi, az sayıda da olsa AK Partili bazı vekillerin
‘Seçilmiş’ belediyenin imar ve inşaat yetkileri artırılırken, ‘atanmış’ Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun yetkileri epey daraltıldı.
Bu iyi mi, kötü mü?
Herhangi bir konuda ‘atanmışlar’ mı, ‘seçilmişler’ mi son sözü söylemeli?
Yanlış, bu soruyla başlıyor. Çünkü seçilmişlerin de atanmışların da yetki alanları demokrasilerde farklıdır.
Biri diğerinin yetkisine müdahale etmemelidir.
KARARIN İÇERİĞİ
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Partililerin oylarıyla kabul edilen karara göre, tarihi yarımadadaki 10 bin “tescilli” eser Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun yetkisinde olmaya devam edecek.
Bunun dışındaki 50 bin
DEAŞ’ın “tahkimat” yaptığı El Bab’da çatışmalar maalesef kanlı geçeceğe benziyor.
Peki, Suriye’de ne işimiz var?
DEAŞ ve PYD Türkiye’yi güneyden kuşatıyordu. Militanları Türkiye içinde cirit atıyordu.
PKK terörü devam etmekle birlikte, Fırat Kalkanı harekâtıyla sınırlarımızdan aşağılara süpürülen DEAŞ artık yurdumuzda eskisi gibi eylemler yapamıyor.
Fırat Kalkanı harekâtı haklı sebeplerle 24 Ağustos’ta başlamıştı. 20 Aralık tarihine kadarki üç ay içinde 21 şehit, fakat DEAŞ’ın güçlü olduğu El Bab’daki çarpışmalarda 16 şehit!
DEAŞ’ın asıl direnişini El Bab’da yapacağı baştan belliydi.
Dün Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, “2 bin kilometrekare civarında bir alanın teröristlerden temizlendiğini”, Türkiye’nin güvenliği için El Bab’ın çok önemli olduğunu vurguladı.
ESAD MEMNUN!
NATO üyesi ve Batı blokuna mensup Türkiye’nin Rusya ve İran’la “ortak bildiri” yayınlaması elbette son derece önemli.
Bildiride olumlu maddeler var: Suriye’nin toprak bütünlüğü, insani yardımların kolaylaştırılması, Doğu Halep’teki sivillerin tahliyesi, Güvenlik Konseyi’nin bir yıl önceki “ateş çağrısı”na atıf yapılması..
Bu noktada, Halep’te binlerce masum çocuk öldürülürken Güvenlik Konseyi’ndeki ateşkes girişimlerini Rusya’nın veto ettiğini hatırlamalıyız.
Şimdi Halep kesin olarak muhaliflerden temizlendi, İran ve Rusya ateşkes istiyor.
Katil Mevlüt Mert Altıntaş’ın polis olması sorunu büsbütün karmaşık hale getiriyor.
Türkiye’de ilk akla gelen olağan şüpheli FETÖ’dür; bunu düşündürecek sebepler medyada geniş olarak yer aldı. Özellikle kapatılan Today’s Zaman’ın eski Ankara temsilcisinin 16 Aralık’ta “Türkiye artık büyükelçiler için güvenli değil” diye mesaj atmış olması elbette önemli.
Diğer bir şüpheli, Suriye’deki cihadist örgütlerden El Nusra’dır; attığı Arapça slogan ve şahadet parmağı işareti sebebiyle böyle düşünülüyor.
‘Söyleyebilen’ diyorum çünkü “sürüden ayrılanı kurt kapar” kültüründe “sürü”den ayrı görüşler söylemek kolay değildir.
Üç milletvekilinden biri 1935 yılında, “tek parti” rejiminde CHP’den. İkincisi 1954 yılında, Bayar ve Menderes’in partisi Demokrat Parti’den. Üçüncüsü de günümüzden.
YIL 1935
Aralık ayında Meclis’te ünlü
Bir hafta önce yüreklerimiz Beşiktaş’ta dağlanmıştı.
Allah’tan hepsine rahmet diliyorum. Ateş düşen yüreklere sabır diliyorum.
Kelimelerin tükendiği yerdeyiz: Alçaklar, hainler, barbarlar.
Kelimeler bitti ama düşünmemiz gereken sorunlar çok...