Sinem Vural

Orada bir festival var yakında

13 Eylül 2018
Size Bursa’daki Nilüfer Müzik Festivali’nden uzun uzun bahsetmek istiyorum.


“Birlikte Güzel” sloganıyla 7-9 Eylül tarihlerinde Balat Atatürk Ormanı’nda gerçekleşen festival, üçüncü yılında Şebnem Ferah’tan Mor ve Ötesi’ne, Selda Bağcan’dan Ceylan Ertem’e, Kadebostany’den Intergalactic Lovers’a birçok ismi sahnesinde ağırladı.
Burası bildiğiniz kısım.
Geçtiğimiz hafta sonu boyunca oradaydım. 3 gün boyunca 50 binden fazla müziksever hem kamplı hem de tek gün girişli ağırlandı. Beni bu cümlelerin hiçbiri yaşanan medeniyet kadar etkilemedi.
Her konser bitiminde kümeler halinde bir diğer sahneye geçiliyor, usturubunca eğleniliyor, kimse kimseyi rahatsız etmeden müziğin keyfini çıkarıyor. Orman içinde muazzam bir festival.
Yemek stantarından festival stantlarına her şey muntazam. Gruplar zamanında çıkıyor, ses kalburüstü. Sahneler herkesin görebileceği şekilde tasarlanmış.
Daha önce kızıyordum her telden müzik var diye, bu kez lafımı da yuttum.

Yazının Devamını Oku

Hayranı gibi izlemek

6 Eylül 2018
Gerçekten ol ya da olma, bir konseri hayranı gibi, hayran olarak izlemek ne güzel bir hismiş. Uzun zamandır unutmuştum bu durumu. Bu hafta kendime zaman ayırmak istedim.


Önce Beşiktaş’ta geçen hafta açılan Dorock XL’ta Mor ve Ötesi dinledim. Ama konser boyunca grubu sahnede hiç göremedim.
Ferah olan mekanda, eğim nedeniyle sahne resmen çukurda kalmıştı ve en arkada olduğumdan kot farkına yenik düşmüştüm.
Ne yalan söyleyeyim “Ay benim kayıp gençliğim” diye sızlanaraktan bağıra çağıra şarkı söyledim. Evde olsam iki canlı konser kaydı izlerdim dedirtse de bir şekilde oradan mutlu ayrıldım.
Hemen ertesi gün Imagine Dragons’a gittim gazeteye yazmak için.
Azıcık tanıyanlar elimde bir şekilde sürekli telefon olduğunu, ona notlar aldığımı bilir.
Bir noktadan sonra alandaki ergen enerjisinden midir, grubun neşesinden midir bilmem, telefonu bıraktım. Not da almayıvereyim dedim. Akayım konserin içinde. Bağıra çağıra şarkı söyleyeyim.

Yazının Devamını Oku

Bu ilk ama son olmayacak

4 Eylül 2018
Las Vegas kökenli Amerikan bağımsız rock grubu Imagine Dragons, İstanbul Blue Night kapsamında İstanbul’a geldi. BKM organizasyonuyla KüçükÇiftlik Park’ta verdikleri konserdeki coşku, grup üyelerini bile hayrete düşürdü. Solist Dan Reynolds, “İlk kez Türkiye’ye geliyorum ama bunun son olacağını sanmıyorum” dedi.

KüçükÇiftlik Park son yılların en görkemli konserine ev sahipliği yaptı. Sabah saat 08.00’de KüçükÇiftlik Park etrafında nöbet tutmaya başlayan Imagine Dragons hayranları, kapıların açıldığı saat 17.00 itibarıyla alanın yüzde 90’ını doldurmuştu.
Türkiye’de ilk kez konser veren grubun solisti Dan Reynolds, intronun ardından “İlk kez Türkiye’ye geliyorum ama bunun son olacağını sanmıyorum, muhteşem bir ülke, muhteşem bir şehir burası. İnanılmaz bir kültüre, şahane lezzetlere sahipsiniz. Sizi ve enerjinizi kalpten hissediyorum” dedi.
Genç hayranlarının konser başladıktan hemen sonra sahneye uzattığı 2 Türk bayrağını alan Reynolds, her 2 bayrağı da öptükten sonra mikrofon ayağına yerleştirip önünde yere diz çöktü ve sahneyi öptü. Bu hareket KüçükÇiftlik Park’ı inleten bir alkış ve tezahürat seliyle karşılık buldu.
Grup yaklaşık 2.5 saat boyunca sahnede kaldı ve toplam 18 şarkı seslendirdi. Hayranları da her şarkısına eşlik etti. Konser süresince sık sık Türkiye’ye ve Türk seyircisine övgüler yağdıran Imagine Dragons, kendileri için de bu konserin unutulmaz olduğunu söyledi.

Tam zamanında bir konser

Bu kadar popüler bir grup, en popüler döneminde Türkiye’ye gelince ancak bu başlık atılabilirdi.

Yazının Devamını Oku

Alternatif müzik yeni “pop” mu

30 Ağustos 2018
“Arabesk, yeni pop mu” diyecektim son çıkan albümlere bakarak ama esas konunun ‘alternatif müzik’ olduğuna kanaat getirdim.


Son dönemin popüler isimlerine baktığımızda, pop müziğe hizmet edenlerden çok alternatif pop, rock, rap hatta elektronik müzik yapanları görüyoruz.
Gençliğe daha çok hitap ediyorlar, üretim konusunda öndeler, kendi müziklerini çoğunlukla kendileri yaptıklarından konserlerinde yeni şarkılar dinlemeniz de her zaman olası.
Her an yeni bir şarkı yayınlayabilirler...
Özetle sağdan soldan geliyorlar.
Fazlalar ve sektörde dominant olmaya başladılar.
Hatta saygı (tribute) albümlerinde onların isimlerini giderek daha çok duyuyoruz.

Yazının Devamını Oku

Her yol bize çıkıyor

23 Ağustos 2018
Kimi zaman yabancı şarkılarda tanıdık melodiler, hatta sesler duyuyoruz.

Selda Bağcan örneğinde olduğu gibi.

Mos-Def, “Supermagic” şarkısında Bağcan’ın “İnce İnce”sini bir güzel kullanmış (müzikal tabiriyle sample’lamış) üzerine sözlerini okumuştu. Bu durum ortaya çıkınca Bağcan da dava açmıştı. O telif sorunu neyse ki çözüldü.

Aynı şarkı, Dr. Dre tarafından da “Issues”ta kullanılmıştı.

Hemen ardından The Weeknd, “Often” şarkısına Nükhet Duru’nun “Ben Sana Vurgunum”unu kullandı da gözlerinin sadece Selda Bağcan’da değil Türk müziğinde olduğunu anlamış olduk. Devamı da peşi sıra geldi. Bir anlamda müzik ihraç ettiğimiz söylenebilir. Birçoğu izinsiz kullanılsa da telif alınan şarkı listesi kabarık.

Muhlis Akarsu’nun “Öbür Dünya” eseri, 2017 NBA reklam müziği yapılmıştı Fashawn tarafından. Adı da “Out The Trunk”tı.

A$AP Mob, Göksel Baktagir’in “Yalnız Sen”ini “First Year Being Rich”te kullandı.

A$AP Twelvyy ise aynı şarkıyı “Last Year Being Broke”ta kullandı. Jessica Hernandez & the Deltas, “Hot To Trot” şarkısında Selda Bağcan’ın “Yaylalar” kaydından bölümler verdi.

Özetle, yeni ve farklı tını arayışındaki dünya müzik sektörünün yolu sürekli Türkiye’ye düşüyor.

Yazının Devamını Oku

Bir Yıldız Tilbe bize yeter

18 Ağustos 2018
Yıldız Tilbe, bu sezonun dördüncü Harbiye Açıkhava konserine çıktı önceki akşam.


Kışın bar programına yer bulunamayan, yazın Harbiye kapısında metrelerce kuyruk olunan Yıldız Tilbe ne yapıyordu diye meraklandım.
Sanmayın ki sadece rock dinliyorum...
32 şarkı hazırlamıştı konser için. Günlerdir şarkılar aynıydı ama sırası Yıldız Tilbe’nin kafasına göreydi. Her sanatçı çıkmadan önce konserde şunları, bis’te bunları çalarım der, onda ise taktik maktik yoktu: Bam bam bam!
21.30’da sahneye çıktığında -belki de seyirciyle buluşmak için sabırsızlandığındandır- elinde parfümü, sıka sıka sahneye çıktı. Hâlâ şaşkınlığını atamadığı gözlerinden okunuyordu. Seyirciyi tarıyor, kimler gelmiş tek tek bakıyordu resmen.
13 kişilik bir orkestrayla çıktı Tilbe sahneye. Herkes ayrı telden çalıyordu görünen o ki. Bir şef yoktu. Şef Tilbe’ydi. Onun da derdi şarkı söylemekti.
Arkada eski müzik çalar programı Winamp zamanlarını andıran bir görsellik, asla vazgeçilemeyen disko topları ile zamanı geçmiş bir sahne düzeni eşlik etti Tilbe’ye.

Yazının Devamını Oku

“Urban”a savaş açmak

16 Ağustos 2018
“Urban Music” tabiri sektörün önde gelen isimlerini rahatsız ediyormuş.


Öyle ki MusicBussiness isimli dünyaca ünlü internet portalına röportaj veren plak şirketleri yetkilileri ve YouTube gibi dijital paylaşım platformu liderleri, ağız birliği yapmışcasına urban yerine kelime arayışına girmiş durumda.
Urban Music tabiri, şehir içi yaşamı dile getiren müzikler için kullanılıyor.
Tam karşılığı ise kentsel müzik.
Amerika’da özellikle rap ve R&B türü için kullanılan Urban, ulaştığı son nokta uyarınca kabul edilemez görülüyor.
Sony Müzik İngiltere’den DJ Semtex “Urban tembelce bir kelime ve zengin sanat formları için gereksiz bir genelleme” dedi.
Drake’in ortalığı yıkan “God’s Plan” şarkısı urban olarak tanımlanınca, Virgin EMI’dan menajer Rob Pascoe da duruma “Kitleleri sürükleyen popüler bir işi küçültmek bu” diye isyan etti.

Yazının Devamını Oku

Artık gençler kanmıyor

10 Ağustos 2018
Eşe dosta haber salın...


Edis ilk Harbiye konserinde 6 bin kişiyi coşturmakla kalmadı, 2 Eylül Harbiye müjdesini de verdi.
Ben de sizlerle aynı şeyi düşünüyorum... Sadece 3 single ve 1 albümle nasıl böyle büyük bir kitle edindi?
Kısaca açıklayayım...
Genç bir isim Edis.
Yetenekli.
Dans edebiliyor bir kere, hem profesyonel bir dansçı gibi, yani “mış” gibi yapmıyor. Sesi güçlü, şova meraklı, hem alçak gönüllü.

Yazının Devamını Oku