Paylaş
Edis ilk Harbiye konserinde 6 bin kişiyi coşturmakla kalmadı, 2 Eylül Harbiye müjdesini de verdi.
Ben de sizlerle aynı şeyi düşünüyorum... Sadece 3 single ve 1 albümle nasıl böyle büyük bir kitle edindi?
Kısaca açıklayayım...
Genç bir isim Edis.
Yetenekli.
Dans edebiliyor bir kere, hem profesyonel bir dansçı gibi, yani “mış” gibi yapmıyor. Sesi güçlü, şova meraklı, hem alçak gönüllü.
Özellikle genç bir kitleye hitap ediyorsanız, onları kandırmanız pek de mümkün olmuyor.
Dünyayı yakından takip ediyorlar ve en az 3’ü 1 arada değilseniz asla meraklarını cezbetmiyorsunuz.
Dans edecek, şarkı söyleyecek, oyunculuktan anlayacaksınız. Mimik ve jestlerinizle beğenilerini kazanacak, en önemlisi onlara iyi şeyler sunmak için çabaladığınızı göstereceksiniz.
Selena Gomez, Taylor Swift, Justin Bieber gibi...
Hatta daha da gerilere giderseniz Justin Timberlake, Michael Jackson gibi diyelim.
Gelelim Edis’in perşembe akşamki konserine...
Bir kere 40 gündür 12 kişilik dans ekibiyle çalışıyor, orkestrasıyla hazırlık yapıyor.
Konser daha beach club havasında olur diye düşünüyordum, malum yaz.
Ama o ses rengine uyan şarkılardan ciddi bir liste hazırlamış, yetinmemiş sahne tasarlatmış.
Harbiye konserlerinin en erken başlangıçlarından birini yaptı, 21.15’te sahneye çıktı.
Güzel bir intronun ardından Tarkan çıkışı ile girdi olaya.
Yani asansörle bir anda belirdi sahnede.
“Olmamış mı?” şarkısına girerken kulaklarım geri planda yarı playback izleri aradı. Hayır, canlı söylüyordu.
Cayır cayır söylüyordu hem de...
Ses bir gitarda bir klavyede açılmasaydı daha net duyacaktım ama...
“Çok heyecanlıyım, bir hatam olursa affola” dedi.
Gerçekten aşırı heyecanlı hatta ilk başlarda kafası da dağınıktı.
Muazzam bir enerjisi olmasına rağmen gözleri birilerini arıyordu. Meğerse bu noktaya gelmesinde emeği geçen, birlikte çalıştığı her bir kişiyi arıyormuş gözleri.
O da sonradan ortaya çıktı.
Bazılarını iğneledi, bazılarına teşekkür etti.
Cover şarkılar da hazırlamıştı Edis. Eyvah bar programına dönecek diye korkarken, dinleyiciyi ele geçirdi. Sezen Aksu’dan Yıldız Tilbe’ye, Mor ve Ötesi ’nden Gülşen’e sıkı şarkılar birbiri ardına geldi...
Konuşkandı da. Kendi deyimiyle “anaerkil” ailesini, annesi, teyzesi ve anneannesinin kanseri nasıl yendiğini anlattı.
Kız kardeşinin 2 aya doğuracağını ve kız dayısı olacağını da...
Tüm bu konuşmalar ve seyirciye hitapta ise eski gazino günlerinin adabı vardı.
Mesafeli ama içten.
Emina Sandal gelmemişti belli ki, yeni şarkıları “Güzelliğine”yi klip olarak izledik.
Erkin Koray’dan “Gün Ola Harman Ola”yı da söyledi. İngilizce tabiriyle Mash Up (potpuri değil tam ama benziyor) konusunda ustalaşacağının da sinyallerini verdi. Kendi şarkıları kadar cover şarkılar da sesinden beğenilmeyecek gibi değildi.
Edis “Dudak” parçasıyla konseri bitirse de seyircinin kendisini bırakmaya pek niyeti yoktu. Yeniden çıktığında ikinci kez “Çok Çok”u seslendirdi.
Sesin inip çıkması, sis kullanımının abartılması keyifsizdi.
Sırf bu yüzden ikinci yarıyı Açıkhava’nın orta yerinden izledim. İyi de oldu.
En önde oturup sanatçıyı yakından görmek mi yoksa sahneyi, şovu ve sesi daha iyi yaşamak mı derseniz, emin olun orta konumu tercih ederim, ön sıradan konser izlemek sanıldığı kadar avantajlı değil.
Bu küçük detayı (benim için elzem ama seyirci için gereksiz) geçersek Edis’in yoluna, performansına kimsenin gölge düşürmesine imkan yok gibi görünüyor.
Şarkı söylerken resmen parlıyor. Önümüzdeki 10 yılda çok konuşulacak, şarkıları paylaşılacak.
Bundan şüphem yok benim.
Paylaş