Sinem Vural

İki ihtiyar delikanlı festivale giderse...

9 Ağustos 2018
Okuyan herkesin yüzünü güldüren bir haber vardı geçtiğimiz günlerde.

Almanya’daki Dithmarscher Huzurevi’nden kaçan iki ihtiyar delikanlı; sabaha karşı 03:00’ sularında, coşkulu, kafaları karışık ve aşırı mutlu bir şekilde Wacken Açık Hava Festivali’nde (dünyaca ünlü bir metal müzik festivalidir) bulundu.

İkili 4 gün süren festivalden ayrılmak istemiyordu ama polis ikna etti, yeniden huzurevinin yolunu tuttular.

Bunu en iyi kim anlar biliyor musunuz...

Anadolu’daki bir festivale katılmak için saatlerce otobüs yolculuğu çeken, üstüne de çadırda kalan seyirci anlar...

Sevdiği grubu dinlemek için bir bütün yıl para biriktirip türlü transferlerle yurtdışına çıkan izleyici anlar.

Yurda gelen müzisyeni kaçırmamak için erken bilet alan, günlerce konseri bekleyen ve sabah erkenden konser mekanına gidip yer kapan dinleyici anlar. Yani müziği hayatında önemli bir yere koyanlar anlar.

 Döndür dursun

Nekropsi’nin uzun süren sessizliği nihayet bozuldu. Yeni şarkı “Sekizler”, grubun 2013’te her ay bir şarkıyla tamamlanan “Aylık” albümünden bu yana yayınladığı ilk kayıt olma özelliği taşıyor.

Yazının Devamını Oku

Canlı dinlemediyseniz hiç Athena dinlemediniz

6 Ağustos 2018
İlk albümlerinden bu yana müzikte 20 yılı deviren Athena, bu yılın ilk Harbiye Açıkhava konserini verdi. Athena’yı aklım erdiğinden bu yana dinleyenlerdenim.


Gruptaki bütün değişiklikleri (Captain Hook dönemlerine yetişemedim, yaş haddinden ötürü) ska’dan elektronikle harmanladıkları alternatif rock’a geçişlerini yakından izledim.
Her zaman gruptaki müzisyenler birbirlerine yakın çalmaktan hoşlandı ve bu 20 yıldır değişmedi.
5 bin kişinin karşısına yine kompakt bir sahne düzeni, muazzam bir ses ve ışık sistemi ile çıktılar.
Beklentim haliyle yüksekti. Neyse ki yüzümü kara çıkarmadılar.
Birkaç ufak sorun oldu, Hakan Özoğuz ve Gökhan Özoğuz’un gitarında.
Ama öyle şarkılar seçmişlerdi, öyle bir enerji pompalıyorlardı ki inanın o bile sorun sayılmazdı.

Yazının Devamını Oku

Tek gece yetmez

4 Ağustos 2018
Kenan Doğulu, “Vay Be” albümündeki yeni şarkılarını İstanbul’da ilk kez Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde izleyicileriyle paylaştı.


Albümü dinledikten sonra köşemde yazdığım “Yaz Kenan Doğulu ile geldi” adlı başlıklı yazımda yanılmadığımı bir kez daha anladım. Doğulu’nun tropikal ortamına ayak bastığımız konser, tam da bu hikayeyi destekleyen bir animasyon film ile başladı.
Yeni albümün çıkış parçası “Issız Ada” ile başlayan konser aynı hızla birbiri ardına şarkılarla devam etti. Pop, elektronik, etnik, house gibi müzik türündeki şarkıların yer aldığı konser caz havasına da sahipti. Bir de Karayipler tadında düzenlemelere... Tropik hava her yerdeydi.
Özellikle “İhtimaller” albümünde caza kanı kaynadığı açıkça gözlenen Kenan Doğulu bu kez şarkıları abi Ozan Doğulu ile birlikte elektronikle de harmanlamış.
Sahnesindeki slow şarkıların sayısını azaltan, seyirciyi tabiri caizse coşturan Doğulu, konser başındaki “dans edin” yönündeki çağrısının karşılığını da aldı.
Kendisiyle 2 saatlik bir müzik terapi seansı vaat eden Doğulu, albümünün yeni şarkılarını kimlerle buluştuğunu tek bakışta anladı.
11 kişilik ekibiyle Kenan Doğulu’nun performansı alışılmışın dışında düşük bir enerjiyle başladı. Kenan Doğulu konserlerine gidenler bilir, kendisi cıvıl cıvıldır, aşırı aktiftir.

Yazının Devamını Oku

Onlar mı aşırı özenli bizimkiler mi özensiz

2 Ağustos 2018
Geçtiğimiz gün yakın bir arkadaşım, Digital Music News sitesinin bir haberini Twitter’da paylaştı.


Haberde, Metallica’nın gittiği her şehir için farklı bir set list hazırladığı, önce Spotify verilerine bakarak o şehirde en çok hangi şarkıların dinlendiğini tespit ettikleri yazıyordu.
Metallica bile listesindeki küçük değişiklikler için bu verileri gözden geçiriyor.
Peki bizimkiler ne yapıyor?
Konserden 10 dakika önce “Tamam bunu çalıyoruz” diyorlar ve bam! 2 saatlik konser sadece 10 dakika önce hazırlanmış oluyor.
İki albümlü sanatçılar için konuşmuyorum elbette, yıllardır müzik sektöründe olanlar bizim konumuz...
Metallica gibi köklü bir grup mu aşırı özenli yoksa bizimkiler mi özensizlikten kırılacak, bilemiyorum. (Bazı isimleri tenzih etmekte de fayda var. Çünkü günlerce çalışan, şarkıları yeniden düzenleten, öncesinde-sonrasında çalacağı parçaları ayarlayan grup ve kişiler de var.)

Yazının Devamını Oku

Alternatif popun Harbiye zaferi

30 Temmuz 2018
Mabel Matiz’in dördüncü albümü “Maya” çok yazıldı, çizildi. “Pop müzikte Mabel de var” dendi. Albüm başlı başına bir başarıyken sıra Harbiye konserine geldi.

Böyle diyorum çünkü şarkıcının ilk Harbiye konseriydi bu.

Aylardır içten içe buna heyecanlanan, hazırlık yapan, öyle ki son günlerde psikosomatik semptomları nedeniyle alerjileri çıkan Mabel (bunu sahnede de açık açık söyledi) nihayet sahnede yerini aldı.

3.5 saat süren 30 şarkılık konserde neler yoktu ki?

Dans ekibi, muazzam bir sahne ve ışık tasarımı, (tabii pop sanatçısına yaraşır krallıkta) 8 kişilik ekip, Göksel ve Sıla.

Ondan da öte dört albüme yetecek kadar şarkı...

Önce iyilik ve güzelliklerden bahsedeyim.

Bir kere Mabel sesi, şarkıları, söylemleri, şarkı yazarlığıyla kabul gördüğünü 5 bin kişilik koroyla birlikte resmen ilan etti.

İl il gezdiği Anadolu’dan biriktirdiklerini, heybesindekileri boşalttı.

Yazının Devamını Oku

Bu teşekkür hepinize

28 Temmuz 2018
Tarkan’dan sonra Harbiye Açıkhava’da en fazla seri konser veren isim oldu Sıla.

Nice büyük isimler üst üste sahneye bu kadar çıkmadı, üst üste salonu dolduramadı...

Sıla’nın Harbiye’deki beşinci gününde konsere bir saat kala kapıdaki kuyruk karşıladı beni. Şaşkındım.

“Ne Sıla’ymış” dedim.

Bir konser serisinin beşinci gününde bu kadar kalabalık beklemiyordum.

İçeri girebildiğimde yaş sınırı olmaksızın sevenlerinin Açıkhava’yı doldurduğunu gördüm.

Genci, yaşlısı “Sıla” diye diye giriyordu içeri.

Konser 21.30’da başlıyor. Sahne bir R&B/Pop divasına uygun olarak tasarlanmış.

Vokaller de aynı şekilde... Sahnede 10 kişi Sıla ile 2.5 saatlik bir yolculuk için hazır.

Yazının Devamını Oku

Yeni trend 90’lar

26 Temmuz 2018
Tabii ki moda sektöründeki trendlerden bahsetmiyorum. Ona da hakimiz ama konumuz başka.

Bu yıl eğlence mekanlarının müzik trendleri poptan elektroniğe kaydığı kadar, günümüz popundan 90’lara doğru da bir gerileme sürecine girdi.
Nasıl ki 70 jenerasyonu 80’lerin müziklerini beğeniyordu, 80 jenerasyonu da 90’ların rüzgarına kapılıp gitti.
İstanbul’un lüks mekanlarında ayda bir yapılan 90’lar partileri, haftada bir yapılır oldu. Eller havaya eğlencesi yerini eskilerin teknolojiye mesafeli popuna bıraktı. DJ’ler setlerine sıklıkla koyuyorlar 90’ların pop şarkılarını.
Yani artık Serdar Ortaç ile göbekten zeytin yiyip Seden Gürel ile “Çalkala”yabilirsiniz. Hatta Oya-Bora etkisiyle bir anda geçmişe ışınlanabilirsiniz. Tüm bu nostalji artık gece eğlencelerinin bir parçası.
Hem de yaşlı hissetmenize izin vermeden...

Soundtrack havası

Second ile yaptığı punk müziğin ardından dümeni banjosundan yana kıran Özgün Semerci, “A Nightmare on Clawhammer Banjo” ile geri döndü.

Yazının Devamını Oku

Daha az Led Zeppelin daha çok Robert

19 Temmuz 2018
Robert Plant, 11 yıl aradan sonra yeniden İstanbul’daydı.


Muazzam yetenekli grubu The Sensational Space Shifters eşliğinde sahneye çıkan Plant’ın konserinden bir miktar müzikal ve sosyolojik bilgi paylaşmak istiyorum bugün.
69 yaşındaki ünlü solist aslında Led Zeppelin’le tanındığı için, genç yaşlı herkes Led Zeppelin tişörtünü kuşanmış, “Umarım Led Zeppelin’den çok şarkı çalar” umuduyla saatler öncesinden konser alanına akmıştı.
Dile kolay 5 bin kişi ve onların beklentilerinden bahsediyorum.
Nitekim konseri Led Zeppelin’in “The Lemon Song”u ile açarak kitleyi sakinleştirdi ünlü isim.
“Going to California” ile devam etti, “Bring It On Home” ve “Whole Lotta Love” potburisi ile de final yapıp minimum hayal kırıklıklarıyla geceyi noktaladı.
Seyircinin yaş ortalaması haliyle yüksekti. Nereden mi anladım, konseri çekmek yerine tam konsantre izlemelerinden!

Yazının Devamını Oku