Paylaş
Son dönemin popüler isimlerine baktığımızda, pop müziğe hizmet edenlerden çok alternatif pop, rock, rap hatta elektronik müzik yapanları görüyoruz.
Gençliğe daha çok hitap ediyorlar, üretim konusunda öndeler, kendi müziklerini çoğunlukla kendileri yaptıklarından konserlerinde yeni şarkılar dinlemeniz de her zaman olası.
Her an yeni bir şarkı yayınlayabilirler...
Özetle sağdan soldan geliyorlar.
Fazlalar ve sektörde dominant olmaya başladılar.
Hatta saygı (tribute) albümlerinde onların isimlerini giderek daha çok duyuyoruz.
Bu da ne kadar dinlendiklerinin bir göstergesi.
Geçen yıl popüler müzikte 50 albüm çıktıysa, dijital olarak albümünü yayınlayanlarla birlikte en az üç kat alternatif müzik üretimi olduğunu açıkça görebilirsiniz.
90’larda pop müzik neyse, 2000’lerde rock müzik oydu.
2010’dan itibaren ibre alternatif müziğe kaydı. Alternatif müzik derken, pop’a alternatif her türü bu tanımın içine katabilirsiniz.
Indie de var rap de... Şu anda bu dev pastadan pay alan isim çok.
En büyük dilim, “üçüncü yeniler” diye tabir ettiğimiz, konser yapan, söz ve müzik konusunda bağımsız grup ve sanatçıların...
Onları elektronik müzik ve rap takip ediyor.
Popüler müzik ne kadar basın yayın mecralarını iyi kullansa da alternatifteki tüm isimler sosyal medyayı tercih ediyor.
Yeni dünya düzeninde internette var olmanın önemini bir düşünecek olursak... Alternatif isimlerin ne kadar hızlı şekilde daha geniş kitlelere ulaşacağını kestirmek, bu 10 yılı sahipleneceklerini görmek hiç zor değil.
İstanbul’un yeni festivali: BurADA Müzik Var
Müzik dünyasındaki şu gündemsizlikte ilaç gibi gelen bir festival haberi: BurADA Müzik Var.
İstanbul-Moda Kayıkhane’de kurulacak iki ayrı sahnede çeşitli konser ve etkinliklerin düzenleneceği bu festival, ihtiyaçtan ortaya çıkmış. Ada Müzik, elini taşın altına koyarak uzun soluklu olmasını umduğu bir şehir festivaline imza atmaya hazırlanıyor.
Yolu Ada Müzik ile kesişen birçok kişi 28 Eylül-7 Ekim arasında yapılacak bu festivalde sahneye çıkacak.
Sadece konser olacak diye düşünmeyin, müzikle ilgili söyleşiler, atölyeler ve halihazırda hazırlık aşamasında olan sürpriz etkinlikler de var. Şehir festivali dememdeki amaç ise her türlü müziğin burada kendine yer bulacak olması.
Konser verecek isimler arasında Kolektif İstanbul, Grup Gündoğarken, Birsen Tezer, Bulutsuzluk Özlemi, Burcu Tatlıses, Bülent Ortaçgil, Çiğdem Erken, Gürol Ağırbaş, Hüsnü Arkan, Jehan Barbur, Kesmeşeker, Mehmet Güreli, Moğollar, Mor ve Ötesi, Mozaik, Şenay Lambaoğlu Quintet, Yeni Türkü ve Zuhal Olcay da var.
İsmi Ada Müzik’le anılan Fazıl Say da etkinliğin finalini Serenad Bağcan, Güvenç Dağüstün ve Ece Dağıstan ile gerçekleştirecek.
Nekropsi’nin ikna süreci olumlu sonuçlanırsa festivalde enteresan anlar da yaşanacak.
Bu yüzden festivalin sosyal medya hesaplarından gelişmeleri takip etmekte fayda var.
Türkiye’nin müzik belleğinde önemli noktaya sahip bu isimlerin konserleri daha sonra internette de kendine yer bulacak. Hem Ada Müzik’in görsel bir arşivi hazırlanmış olacak hem de yeni ve temiz kayıtlar dinleyiciyle buluşacak.
Muhteşem bir fikir ve iyi düşünülmüş bir organizasyon görünüyor ufukta.
Şimdiden programa bir göz atmanız önerimdir.
Keşfetmek için sıkıntılı zamanlar
Bir grubun ya da müzisyenin ne derece iyi olduğunu anlayabilmeniz için sadece iyi bir albüm yetmez. İyi bir sahne performansı da gerek. Dolayısıyla konserlerin önemi büyük...
Yabancı birçok isim, çok yakında İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde ayağınıza gelecek.
Zorlu PSM’de, Salon’da, (henüz bilinmese de) Babylon’da yine iyi isimler ağırlanacak gibi gözüküyor.
Peki siz bu maratona hazır mısınız?
Ekonomik nedenlerden dolayı ortalama gelir grubundaki bir vatandaş, ayda bir ya da iki kez konsere gidebiliyor.
Mesela Alice Merton’un 6 Eylül’de Zorlu PSM Studio’da vereceği konseri izlemek istediniz.
Sevgilinizle gideceksiniz. Bilet için 2x80’den 160 lira ödeyeceksiniz. Yemek, içecek ve yol derken bir konser artık 250 liradan aşağıya çıkamıyor ne yazık ki.
Veya The Soft Moon’un Salon performansını merak ediyorsunuz, kişi başı tam bilet 67,50 TL.
Kişi ve kurumlar değil vergilendirilmiş bilet fiyatlarından örnek vermeye çalışırsak, bilet fiyatları 60-120 TL arasında değişiyor.
Bunu neden anlatıyorum...
Çünkü birçok müziksever, Türk insanının keşfetme merakı olmadığından, ünlülerden başka kimseyi dinlemek istemediğinden dem vuruyor.
Bu fikri destekleyenler arasında organizatörler de var.
Her gün pahalılaşan hayatımızda müzik gittikçe gereklilikten çıkıyor, “olmasa da olur”a doğru gidiyor.
İnsanlar dijital platforma para vermek yerine müziklerini YouTube üzerinden dinliyor.
Özellikle şu dönemde elinde olsa hiç para harcamadan yaşama sanatını çözecek olanlar var.
Bu yüzden keşif bile dijital platformlarda.
Öyle olunca rastgele keşfetmek, konsere gelip yeni bir isim dinlemekten daha ucuza geliyor.
Dinlerken dinlenmek
Arada yakın arkadaşlarımın ormandaki toplaşmalarını görüp meraklanırdım. Sadece meditasyon değil ormanın ruhuna dokunmak için çeşitli etkinlikler yapıyorlardı. Yeni tanıştığım Ikaru’nun şarkısı “Wir” de işte o esintileri taşıyan bir parça. Kendinizi bir ormanda yapayalnız hissediyorsunuz, hatta dinlerken dinleniyorsunuz.
Radar
Prodüktörlüğünü Manga’dan Ferman Akgül yapınca ister istemez gruba kulağa kayıyor insanın. SilverLiners, İngilizce müzik yapan Ankaralı bir grup. 10 yeni parçadan oluşan “Everlasting Peace” isimli bir albüm hazırlayan grubun tek işi artık albümü yayınlamak. Eski işlerini dinledim de fena değiller. Albümü yayınlamak için Fongogo sitesinde açtıkları bağış hesaplarında sadece 5 bin lira toplanmış. Daha 17 bin liraya ihtiyaçları varmış.
Paylaş