Birilerinin dillerine yapıştırdıkları “Faiz lobisi” sözcüklerinin de bir anlamı yok.
Bu iki sözcük, olsa olsa aptallar için söylenen “fukaralık marşının” güftesinde bir işe yarar. Hesap ortada!
On milyon liralık dövizi olan, beş altı ay içinde parasına dört milyon lira daha ekledi.
Bu saatten sonra Merkez Bankası faiz arttırmış veya düşürmüş ne yazar?
Sunay Bey piyasa gözlemlerini anlatmaya “çakma havyara” rastladığı lüks marketten başlıyor.
Marketin raflarında gözüne ilişen şey, tenekeden yapılma tipik bir Rus havyarı kutusudur. İngilizce “Chaviar” yazılı kapağın üzerinde bir de mersinbalığı resmi vardır.
Resmin altında da İngilizce olarak “Orijinal Rus Ürünü” açıklaması yer almaktadır.
* * *
Sunay Bey’in soruları üzerine tezgâhtar ürün hakkında bilgi verir. Havyar Rusya’dan ithal edilmiştir, komşudan geldiği için bu kadar ucuzdur.
BEŞİKTAŞ ile Mersin arasında cehennem sıcağında oynanan maç hiç kuşkusuz haftanın en iyisiydi.
Yine de Cumartesi günü oynanan Başakşehir-Antalyaspor maçını seyretmeyen futbol meraklılarını “haftayı boş geçirmiş” sayarım.
Haftanın en iyi ikinci maçıydı.
Antalya’nın haberi duyanlara dudak büktüren transferi Samuel Eto’o ise maçtan da iyiydi.
Zat-ı devletleri, önceki gün itibariyle “başkanlık sistemine” tek başına geçen ilk cumhurbaşkanımız olarak anılacaktır.
Ben memur çocuğu olduğumdan, yani DNA’ma devletin maaş bordrosunun mürekkebi karıştığından, büyüklerime karşı doğuştan itaatliyimdir.
Haberi gazetede okur okumaz, yazlık evin bahçeye bakan kapısına Türk bayrağı astım ki komşular tasada ve kıvançta birlik içinde olduğumuzu bilsinler diye.
***
Gazete bilmeceleri çok yüksek zekâ isteyen şeyler olduğundan üzerime bir “akademisyen ciddiyeti” gelmiş, kare kare boşluk dolduruyorum.
Soru: Gezinme hali.. Cevap: Yedi kare. “Gezinmek”.
Doğal olarak sözcüğü tarif eden başka bir sözcük arayışına giren her “bulmaca sever şahıs” cevabın manasızlığı yüzünden şoklanır.
Ama ben alıştım. O bulmacaları hazırlayan arkadaşın maaşından yana mutlu olmadığını ve insanların zekâsı ile kafa bulmayı hobi edindiğini biliyorum.
7 Haziran seçimini bir sene bekledik.
Yazdık, çizdik, konuştuk. Altından girdik üstünden çıktık, nihayet yapıldı. Bugünü de sayarsanız aradan tam 67 gün geçmiş. Sanki Türkiye’de hiç seçim yapılmamış gibi “ferah fellek” yaşıyoruz.
Yeni bir seçimi konuşuyoruz.
Bu kulunuz seçimden iki gün sonra “Hükümet kurulamayacağını” gayet açık seçik bir dille, net ifadelerle yazdı. Bizi yazardan çok komedyen saydıklarından o yazıların üstünde duran olmadı.
* * *
FENERBAHÇE’nin Shakhtar Donetsk ile oynadığı Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında bir naklen yayın rezilliği yaşadık ki bu kadar olur.
Takımlarının maçını seyredebilmek için “zaten abonesi ol-
dukları kanala” fazladan 30 lira ödemek zorunda kalan yüz binlerce taraftarın tepkisini sallayan olmadı.
Dört ay yirmi gün başkanlık yapan Hasan Doğan’ın olağanüstü futbol kişiliğinin gölgesinde icraat yapan Federasyon olayı görmemiş, duymamış gibi yaptı.
Kendisine “aşağılık tüketici” muamelesi çekilen vatandaşın söylenmesi ise iki satırı geçmedi.
Haaa! Medyadan bir iki kişi çıktı. Onlar da “iki satırlık söylenmenin” bir satırını haber yaptı. Diğerleri baktılar ki işin öbür ucunda Katar var. Sustular.
Haksızlıklar karşısında susmak, dilsiz gibi davranmak bu yeni düzenin erdemidir.
* * *
Uğradığım bir sahafın raflarını karıştırırken elime o kitabı geçmese, belki ölüm haberini alana kadar Fikret Otyam denen bir ustanın hayatta olduğu, bir yerlerde yazı yapıp resim yaptığı aklıma gelmeyecekti.
Eski bir dosta yıllar sonra rastlamanın heyecanı ile karıştırdım kitabı.
Adı türküdeki nakarat sözcüğü gibi, “Ha Bu Diyar”. Toplam 78 sayfa. Dost Kitapevi teee 1970’te basmış.
Yazarı Fikret Otyam.