Savaş Özbey

Icardi, Wanda, Taro, sen, ben...

24 Temmuz 2024
Ne güzel değil mi bir erkeğin utanmadan, sıkılmadan “Onu çok seviyorum” diyebilmesi. Şiddete başvurmadan acı çekebilmesi, karşısındakini hırpalamadan özleyebilmesi. O kadar aksi örnekle karşılaşıyoruz ki bu örnekler sanki lütuf gibi.

Cimbom’un golcüsü Icardi iyi futbolcu. Üstüne sempatik.
Üstüne yakışıklı.
Keşke rakipte değil, Kanarya’da olaydı.
Ama Allah bütün meziyetleri aynı anda vermiyor işte.
Biraz, nasıl desem... Fazla hanım köylü.
Aynı zamanda menajeri de olan bir karısı var. Wanda.
O da kocası kadar popüler.

Yazının Devamını Oku

Gölgesinden geçmem o ağacın

23 Temmuz 2024
Yeni sezonu skandala doymayan bir dizi. İyi ki yapımcısı, yönetmeni, oyuncusu, PR’cısı, hatta ışıkçısı falan değilim.

Skandal üstüne skandal:

Murat Boz, oynadığı dizinin galasına katılmadı. Deniyor ki rolü kırpılmış, ona bozukmuş.

Konseri var dendi, yokmuş.

O gece galaya katılmak yerine Çeşme’de bir barda eğleniyormuş.

Dizide Serkan Altunorak da var.

O da katılmadı gala gecesine.

Durumu toparlamak bir diğer oyuncu Tuba Büyüküstün’e düştü.

“Serkan’ın Amerika’da olması gerekiyordu” dedi.

Yazının Devamını Oku

Despinacığım peki bu ne?

19 Temmuz 2024
Yunan şarkıcı Despina Vandi, Çeşme’de Türk Eğitim Vakfı yararına düzenlenen konserde Türk bayrağı ve Atatürk posteri olduğu için sahneye çıkmadı. Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli tarafından şehirden kovuldu.

Anadolu’yu işgale yeltenip İzmir’den denize dökülüşlerinin üzerinden (9 Eylül 1922) tam 102 sene geçmiş yahu. Bir asırdan fazla!
Bizim öyle bir derdimiz yok. Rahatızdır, Yunanistan, Yunan müziği, Yunan mezesi, Yunan adası gibi konularda.
Çin’den İngiltere’ye tarih boyunca savaştığımız onca ülkeden önemsiz bir tanesi gözüyle bakarız, çok da takılmayız komşumuz Yunanistan’a.



Fakat ne kuyruk acısıymış arkadaş, hâlâ bir hazımsızlık, hâlâ bir ciyaklama, hâlâ bir hadsizlik...
En son Despina Vandi, Çeşme’de Türk Eğitim Vakfı yararına düzenlenen konserde Türk bayrağı ve Atatürk posteri olduğu için sahneye çıkmadı.

Yazının Devamını Oku

Yaktılar Donald’ımı yaktılar

18 Temmuz 2024
Dünya, ABD eski başkanı ve yeni başkan adayı Donald Trump’a yapılan suikast girişimiyle çalkalanıyor. Trump’ı milim payla es geçip kulağından vuran kurşunla ilgili hesaplamalar, grafikler, komplo teorilerinin bini bir para. Benimse “pamuk şeker saçlı sarışın”a başka bir önerim var İstanbul’dan...

Hayat hikâyesi herkesin malumu... Ama muhtemel/müstakbel Amerikan başkanının geçmişini anmakta fayda var ilk elden.

Zengin. Çok zengin.

Fakat sülaleden değil.

DEDESİ GENELEVCİ

Donald, baba tarafından Alman, anne tarafından İskoç kökenli. Fukara dedesi Frederick Trump 1885’te, henüz 16 yaşındayken ABD’ye göç ediyor. Altına hücum furyasına falan katılıyor, o sırada Klondike’ta genelev işletiyor. Memleketlisi Elizabeth ile evleniyor. Dönüp tekrar Almanya’ya yerleşmek istiyor ama asker kaçağı olduğu için sınır dışı ediliyor.

BABASI KU KLUX KLAN’CI

Dede erken yaşta İspanyol gribinden ölünce işin başına baba Fred Trump geçiyor. Fakat siyah karşıtı Ku Klux Klan örgütüne üye olduğu için bir süre hapis yatıyor. Ama akıllanmıyor, ailenin asıl servetini yaptığı emlak işlerinde siyahlara konut satmıyor falan filan... Velhasıl Donald Trump bunun beş çocuğundan biri.

KENDİSİ VATANSEVER

Yazının Devamını Oku

Bir zamanlar Türkan Şoray (2)

17 Temmuz 2024
Türkan Şoray’ın 1968’de Son Aktüalite için hayatını kaleme aldığı hayli ilginç bir yazı dizisi var. Hem okuyorum hem de önemli bulduğum yerlerin altını çiziyorum sizin için. Dün ailece çektikleri fakirlik, babasının evi terk etmesi, dedesinin yanında Kur’an kursuna gitmesi, ilk film teklifiyle başladık. Bugün ilk aşkı “O” ile devam ediyoruz.

“1960 yılının yaz mevsimi benim için hayli değişik olmuştu. Çünkü artık Beyoğlu’na çıktığı için şaşkınlıktan başı dönen Türkan Şoray gitmiş, yerine yavaş yavaş dünyayı ve hayatı tanımaya başlayan bir genç kız gelmişti. Ben bu hava içinde serpilmeye yüz tutarken yaşamak için yemek ve giyinmekten gayrı başka şeylerin de gerektiğinin farkına varır oldum. Ama nasıl? Ne şekilde ve ne halde?
Bu soruların cevabını veremiyordum...
Bu sırada fırsat buldukça sinemalara da gidiyordum. Ama yazın tatlı günleri geçiyordu artık. Tekrar mektepler başlayacaktı. 1 yıl önce devamsızlıktan kaldığım için çok üzülmüştüm.
O güne kadar ikinci bir film teklifi de gelmediğine göre okuma hevesim de kamçılanmıştı.
Tekrar öğretmen olmanın tatlı hayallerini kuruyordum. Gelin görün ki bütün bu iyi niyetlerim 1-2 gün içinde yıkıldı. Çünkü arkadaşlarım ve öğretmenlerim beni artık artist olarak görüyorlardı. Çevreden alaylı bir baskının arttığını ve benim bu baskıyı çekemeyeceğimi fark ettim. Ve mektebe devam etmeme kararı verdim.
Bu karar hem beni hem annemi hayli sarstı. Çünkü o, çalışarak beni okutmak istiyordu. Ancak böyle kurtulabileceğimizi düşünüyordu...”


Yazının Devamını Oku

Bir zamanlar Türkan Şoray (1)

16 Temmuz 2024
“Hakkımda olduk olmadık hayal mahsulü dedikoduların dolaşması yüzünden her şeyimi borçlu olduğum seyircilerime, hakikatleri her yönüyle açıklama ihtiyacı duydum” demiş Türkan Şoray 1968’de, Son Aktüalite adlı gazete için hayatını kaleme aldığı bu yazı dizisinde. Erkan Uysal adlı bir okurumuz gönderdi. Açıkçası ben çok etkileyici buldum. Siz de öyle düşünüyorsanız, yarın alıntılara devam edelim.

"1945  yazının sıcak bir haziran gününde doğmuşum. İstanbul’un Çarşamba semtinde. Beş-altı derken okul çağı geldi çattı. İlkokul yıllarımı düşünmeden geride bıraktım. Hatırımda kaldığına göre o sıra çalışkan bir öğrenci olan beni öğretmenimizin evlat edinmek istemesiydi. Bunu öğrenir öğrenmez içime korkunç bir gariplik çökmüş, annemin ellerine sarılarak beni bırakmaması için hem ağlamış hem de yalvarmıştım. O yıl ilkokulu bitirdikten sonra hayatımda ilk büyük değişiklik oldu. Annem beni dedemin yanına götüreceğini söyledi. Dedem doğduğum semt olan Çarşamba’da oturuyordu. Çevrenin etkisinden hiç kurtulamazdı.

Hayatını din baskısı altında yürütmenin mutluluğunu da duymaz değildi. Tek katlı, cumbalı evinde vakitlerini ibadetle geçirirdi. Benim de bu ortam ve havaya girmem gerekiyordu. Daha ortaokula başlamadan kendimi mahalledeki bir hocanın karşısında buldum. Kur’an kıraatına koyuldum. Kur’an kıraatıyla beraber, Dedem Şükrü Sav’ın baskısı daha da arttı.

O derece ki komşuda bulunan radyoyu bile dinletmezdi bana. Bugün bütün şöhret ve servetimi borçlu olduğum sinemanın ise o yıllarda sadece adını duyuyordum...”

BABAMA KARŞI NEFRET

“Altıncı sınıfı geçmiş, yedincinin bitmesine az bir zaman kalmıştı ki bütün benliğimi sarsan bir olayla karşılaşmıştım. O güne kadar bana pek hayrı dokunmamasına rağmen bir babam vardı. Ama annemle aralarındaki geçimsizlik had safhaya gelince bizi terk etti.

 

Yazının Devamını Oku

Dip boya için yıllık izin

12 Temmuz 2024
Kuaförlerin pazar günleri kapalı olması kararı özellikle beyaz yakalı kadınlar arasında infial yarattı. Bunun bu kadar mühim bir mesele olduğunu hiç bilmiyordum. O halde yazarınızdan size dev hizmet: Bu işin istisnaları neler, pazarları nerelerde kuaföre gidebilirsiniz?

Etrafımdaki pek çok kadının tek bir gündemi var şu sıra: Kuaför ve bakım salonlarının pazar günleri kapatılması.
“Pazar en rahat günümüzdü. Dip boya, balyaj, manikür, pedikür, hepsini tek bir seferde aradan çıkarıyorduk” diyorlar.
“Hafta içi vakit yok; pazartesi fön, salı manikür, çarşamba dip boya, perşembe balyaj. Günlere mi böleceğiz” diye soruyorlar.
“Kuaföre gidebilmek için yıllık iznimizden mi kullanalım” diye çıkışan var.
Açıkçası bu “kadın-pazar-kuaför” meselesinin bu kadar mühim bir şey olduğunu hiç bilmiyordum.
Birkaç kadın arkadaşıma ve kuaför esnafına danıştım; ortaya iyice ilginç bir tablo çıkıyor.
Mesela düğün sezonundayız ve çoğu cumartesi-pazar yapılıyormuş.

Yazının Devamını Oku

Jeff’in malı, züğürdün çenesi

11 Temmuz 2024
Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un Datça’daki bir akşam yemeğine 3.5 milyon lira (100 bin Euro) ödediği haberi ıssızlıktan kuruyan sahillerde tsunami etkisi yarattı. Hesap üstüne hesap, kimse başka bir şey konuşamıyor.

İlk hesap şu: Hadi 10 kişi olsalar, adam başı 10 bin Euro’luk ne yemiş olabilirler ki? Mesele sadece ne yedikleri değil, aynı zamanda ne içtikleri.

Bugün bir şişe Conti şarabın fiyatı 10-15 bin Euro. Böyle bakılınca sadece içki masrafı bile hesabı doldurmaya yeter de artar bile.

Jeff Bezos’un masaya ne kadar hesap geldiğinden haberi bile olmadığını düşünüyorum. Bu tür jet-set rezervasyonlar çoğunlukla ajanslar tarafından yapılıyor. Talep listesi önceden yollanıyor, mekân buna göre tedarik sağlıyor. Ödeme de yine ajans aracığıyla yapılıyor. Yani Jeff Amca öyle Himmet Abi gibi masanın üstünde cebinden çıkardığı Euro’ları saymıyor.

ADAM TUTUMLU BEYLER!

Dünyanın en zenginleri sıralamasında hep ilk 3’te yer alan Jeff Bezos, Filbond’un rakamlarına göre saniyede 985, dakikada 59 bin 100, saatte 3 milyon 546 bin dolar kazanıyor. Yani bütün akrabalarını toplayıp Conti içseler, yine de saatte kazandığı parayı ezemiyorlar.

Adamın serveti 215 milyar doların üzerinde. Yani bu yemek için servetinin yaklaşık 2 binde 1’ini harcamış. Kendi mal varlığınızı hesaplayın, sonra 2 bine bölün.

Benim bir yemeğe 2-3 bin lira ödememe tekabül ediyor galiba. Adam tutumlu beyler!

Yazının Devamını Oku