Icardi, Wanda, Taro, sen, ben...

Ne güzel değil mi bir erkeğin utanmadan, sıkılmadan “Onu çok seviyorum” diyebilmesi. Şiddete başvurmadan acı çekebilmesi, karşısındakini hırpalamadan özleyebilmesi. O kadar aksi örnekle karşılaşıyoruz ki bu örnekler sanki lütuf gibi.

Haberin Devamı

Cimbom’un golcüsü Icardi iyi futbolcu. Üstüne sempatik.
Üstüne yakışıklı.
Keşke rakipte değil, Kanarya’da olaydı.
Ama Allah bütün meziyetleri aynı anda vermiyor işte.
Biraz, nasıl desem... Fazla hanım köylü.
Aynı zamanda menajeri de olan bir karısı var. Wanda.
O da kocası kadar popüler.
Memleketi Arjantin’de model, fenomen, sunucu vs...
Icardi gözünün içine bakıyor Wanda’nın.
Kadın bırakıyor, terk ediyor, hatta adı başkalarıyla çıkıyor...
Bizimki el pençe divan: Wanda da Wanda!
En son, yine terk etti Icardi’yi.
Arjantin’de daha önce klip çektiği rapçi L-Gante ile
gece kulübünde görüntülendi yine.
Icardi parmağında nikâh yüzüğü göründüğü fotoğraflar paylaşırken...
Mahzun mahzun, hüzünlü hüzünlü...
Wanda’nın Portekiz kumsallarından seksi pozları düşüyor medyaya.
Haksızlık etmeyelim tabii.
Kadın fenomen, işi bu.
Tabii ki fotoğraf çektirip paylaşacak. Üstelik de çocuklarıyla beraber tatildeymiş.
Yine de erkek tarafıyım
Ama... Ama yanıldığım bir yan var.

Haberin Devamı

Aşk acısından utanmayan erkekler

Madem konu “erkek halleri”nden açıldı...
Icardi’nin yanına iki güzel erkek hali daha bırakmak isterim.
İlki, Taro Emir.
Oyuncu, Leman Sam’ın torunu, Şevval Sam’ın oğlu.
Geçen yaz tam da bu zamanlar ayrıldığı Rus sevgilisi Sofia için...
“Sofia’yı unutamadım. Aşk acısı çekiyorum. Hâlâ bocalıyorum. Bende büyük yara bıraktı” demişti.
Bir adam için sanırım, bir kadın için olduğundan daha zor bu itiraf.
Âşık olduğunu söylemek.
Unutamadığını itiraf etmek.
Bocalamak. Yara sahibi olmak... Çünkü annelerimizin yetiştirdiği “aslan oğul”lara göre duygular değil bunlar.
Bizim yaralanmamız, acımamamız, bocalamamız gerekiyor. Erkeklik şanımız bunu gerektiriyor.
O yüzden Türkiye’den bakınca Türkiye’deki Icardi’yi anlayamıyoruz.
Üç satır önce yazdığım gibi, “aşk adamı”, “Hanım köylü” diye yaftalıyoruz.

Son örnek

Sosyal medya fenomeni CZN Burak bilirsiniz.
Dev kazanlarda, büyük oranlarda pişirdiği yemeklerle meşhur.

Icardi, Wanda, Taro, sen, ben...

Önceden ilgimi çekmezdi ama 8 Şubat felaketinde aynı dev kazanları bu kez aylarca depremzedeler için kaynattı, içim çok ısındı.
Girin bakın, köy köy, şehir şehir!
En son bir açıklama yapmış özel hayatı hakkında:
“Hayatımda şu an biri yok ama vardı. İki yıldır birlikteydik. Çok çalıştığım için benden ayrıldı.
Tempom ona ağır geldi. Yedi yıldır tatil yapmıyorum. Beni bırakıp gitti. Keşke gitmeseydi. Çünkü onu çok seviyorum.”
Ne güzel değil mi bir erkeğin utanmadan, sıkılmadan “Onu çok seviyorum” diyebilmesi.
Şiddete başvurmadan acı çekebilmesi, karşısındakini hırpalamadan özleyebilmesi.
O kadar aksi örnekle karşılaşıyoruz ki...
Bu örnekler sanki lütuf gibi

Yazarın Tüm Yazıları