Gölgesinden geçmem o ağacın
Yeni sezonu skandala doymayan bir dizi. İyi ki yapımcısı, yönetmeni, oyuncusu, PR’cısı, hatta ışıkçısı falan değilim.
Skandal üstüne skandal:
Murat Boz, oynadığı dizinin galasına katılmadı. Deniyor ki rolü kırpılmış, ona bozukmuş.
Konseri var dendi, yokmuş.
O gece galaya katılmak yerine Çeşme’de bir barda eğleniyormuş.
Dizide Serkan Altunorak da var.
O da katılmadı gala gecesine.
Durumu toparlamak bir diğer oyuncu Tuba Büyüküstün’e düştü.
“Serkan’ın Amerika’da olması gerekiyordu” dedi.
Üfürme.
“Murat’ın konseri var bu akşam” dedi.
O da üfürme.
Yetmedi, dahası var:
Kalan oyuncular basına konuşuyor galada:
Tuba Büyüküstün, Seda Bakan, Fırat Tanış, Rıza Kocaoğlu, Aytaç Şaşmaz, Boncuk Yılmaz falan.
Seda Bakan tatlış tatlış dizinin PR’ını yapıyor...
Tam diyecek ki, “Herkes birbirini az da olsa tanıyordu ama sette birbirimizi çok sevdik: Bla bla bla...”
Tuba Büyüküstün araya girmesin mi?
“Ben seni de Boncuk’u da tanımıyordum. Rıza’yı tanımıyordum. Aytaç’ı tanımıyordum. Sen de beni tanımıyordun...”
Oyuncu Boncuk Yılmaz durumu toparlamak için araya girdi: “Yapmayın, birbirinizi patlatmayın...”
Ama nafile.
Çamlak çömlek patlamıştı çoktan.
Murat Boz, Serkan Altunorak galaya katılmadığı gibi...
ÖLDÜRÜCÜ DARBE DEMO’DAN
Tuba Büyüküstün’ün Seda Bakan’a yaptığı bu yersiz çıkış, antipatik olarak algılandı kamuoyu tarafından.
İşin içine bir de Demet Akalın girmez mi?
Sosyal medyada bu “tanıyorum/tanımıyorum” polemiği sorulunca “Seda Bakan’ın gözümde daha da büyümesi” cevabını verdi Akalın.
Aldı sazı eline, susar mı, susmaz!
Artık kendi yazıp kendi mi cevaplıyor bilinmez, Tuba Büyüküstün için şöyle bir yorum daha geldi Demet Akalın’a:
“Dizide de çok donuk, soğuk, mimiksiz biri. Sanırım gerçek hayatta daha da itici ve gıcık biri.”
“Aynen, imzamı atıyorum” dedi Demet Akalın, Tuba Büyüküstün için.
Bir tanıdığına sordurtmuş olabilir ama bence fake hesaptan kendi kendine sormadı bu soruyu Demet Akalın.
Çünkü da’lar de’ler olması gerektiği gibi yazılmış.
Ama “imzalı” cevabıyla “Seda’yı övdü, Tuba’yı gömdü” manşetleriyle çıktı magazin gündemine.
Murat, Serkan, Seda, Tuba, Demet derken...
Rezaletle anılacak bir galayla başladı dizinin ikinci sezonu.
İyi ki yapımcısı, yönetmeni, oyuncusu, PR’cısı, hatta ışıkçısı falan değilim.
Allah hepsine ayrı ayrı sabır ve kolaylık versin.
Ben gölgesinden bile geçmem o ağacın.
Sözüm söz
Verdiğimiz bir sözden cayma hakkımız var mı?
Kimine göre söz ağızdan bir kere çıkar.
Kimine göre de “Dün dündür, bugün de bugün”...
Peki ya bir insan hayatı söz konusuysa?
Hele de 20 yaşındaki bir gencin hayatı?
Lenfoma hastası Cem Şahin, kök hücre donörü son dakika vazgeçince aramızdan ayrıldı.
Acılı anne Filiz Şahin, bakanlıktan, hastaneden, aracı kuruluşlardan ve tabii ki son dakika vazgeçen donörden şikâyetçi.
Çünkü naklin yapılabilmesi için Cem’e çoktan kemoterapi uygulanmaya başlamış bile.
Artık geri dönüş yok.
Hasta hazır ama donör bulunamıyor.
Telefonunu açmıyor.
Vazgeçmiş.
Evlerden ırak; başınıza geldiğini düşünsenize...
Başta politikacılar, herkesin her sözden dönme hakkı var bence. Sonra zamanı gelince; onun insani, siyasi bedelini öder.
Ama böyle bir sözden dönmek de...
Ey Biden, geldiysen “evet”e git
Öyle tuhaf ilerliyor ki, ABD başkanlık seçimlerini sanki kendi seçimlerimiz gibi takip ediyoruz.
Kayıtsız kalmak imkânsız. Meclis baskını desen var, mahkeme desen var, suikast desen var, bizden bile “şenlikli” mübarek.
En son, Demokratların adayı Joe Biden yarıştan çekildiğini, seçimlere girmeyeceğini açıkladı.
Acele etmeseydin be abi. Şurada 26’ncı yüzyıla ne kaldı ki?
Biz seni çağırırdık yine: “Ey Joe, geldiysen ‘evet’e git...”
