25 Ağustos 2007
Geçtiğimiz yıl kaybolan piton yılanı Pakize, Büyükşehir Belediyesi’ne devrolması ve hayvanseverlerin kötü muamele iddialarıyla sık sık gündeme gelen Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) Genel Müdürü Mehmet Emin Güzel, bize kurumun kapılarını açtı. Hayvanat Bahçesini birlikte gezdik. Güzel, iddialara yanıt verdi ve yeni projelerini anlattı. Birinci dereceden tarihi ve doğal sit alanı olan AOÇ, Yüksek Denetleme Kurulu, KİT ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından denetleniyor. Mehmet Emin Güzel’e göre burası, Türkiye’nin en iyi korunan kurumlarından. Hatta "Türkiye’de bizim kadar iyi korunan tek yer Ayasofya. Bunun aksini düşünen varsa bize gelip nokta göstersin. Beraber üstüne gidelim" diyor.
HAYVANSEVERLER BUYURSUNLAR
Bazı hayvansever grupların "Hayvanlara kötü bakılıyor" iddiaları da AOÇ’de üzüntüye sebep olmuş. Güzel, kötü muamelenin söz konusu olmadığını ısrarla söyleyip hayvanseverlere bir de çağrıda bulunuyor: "Hayvanların bahçemizde barındıkları yerler çok temiz. Bazı hayvanların yerlerinin dar olduğu eleştirilerine ben de hak veriyorum. Ama buralar sit alanı. Maalesef büyük değişiklikler yapamıyoruz. Biz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bizim hayvanlara iyi bakmadığımızı savunanlar buyursunlar gelsinler. Beraber gezelim. ’Her şeyi en iyi biz yapıyoruz’ demiyoruz. Onlardan ricamız iyi gözlerle buralara bakmaları. Biz devletten 3 kuruş para almadan sattığımız ayranla, sütle bu bahçeye en iyi şekide bakıyoruz."
FİL ALABİLECEK KAYNAĞIMIZ YOK
Hayvanat bahçesinin en yaşlı sakinlerinden Şirin isimli filin ölmesi nedeniyle şu anda bahçede fil yok. Şirin’in aylar önce ölmesinin ardından iki tane yeni fil almaya karar vermişler. Ancak bu o kadar kolay değil:"Fil için ya Hindistan’a ya da Pakistan’a gideceğiz. Ancak hayvanat bahçesinin bu fili alabilecek kaynağı maalesef yok. Biri dişi biri erkek iki yavru fil almak istiyoruz. Bu hayvanlar gemiyle getirilecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bu konuda yardımcı olacağını söyledi".
Geçtiğimiz günlerde bir gazetede çıkan ve Atatürk Orman Çiftliği’ndeki atların bakımsız olduğu haberine açıklık getiren Güzel şunları söylüyor:"Orada görüntülenen atlar bizim değildi. Biz yırtıcı hayvanlar için ata ihtiyacımız olduğunu söyleyip bu konuda ihale yapıyoruz. İhale şartnamesine göre bu atlara bakmak, bize satacak şahsın görevi. Son satış aşamasında biz atları muayene ediyoruz. Hasta olanları almamız mümkün değil. Atları satan vatandaşın atlara kötü baktığını görünce biz kendisini kovduk ve atları almadık zaten."
BÜYÜKŞEHİR’E DEVROLMUYORUZ
"AOÇ’nin Büyükşehir Belediyesi’ne devrolduğu falan yok. Ama yaygara koparılıyor devrolacak diye. Hayvanat Bahçesi’ni 10 yıllığına kiraladık. Yani arazisi bizim. Süresi bitince geri alacağız. Sürekli talan yaygarası kopardılar. Buradan bir kez daha söylüyorum talan söz konusu değildir. TBMM KİT komisyonunda bir vekil, bize orada talan var diye suçlama getirdi. Vekilimize ’Gelin talanı gösterin’ dedim. Ben öyle deyince sustu."
KAPLAN KAİJA’YA CHECK UP
Hayvanat Bahçesi’nin en yırtıcısı 10 yaşındaki kaplan Kaija’ya check up yapıldı. Yalnızca Hürriyet’in görüntülediği check up için yaklaşık bir buçuk saat uyutulan 300 kiloluk dev kaplanın tırnakları kesildi, aşıları yapıldı. Uyutulan erkek kaplana üç saniyelik refleks testleri yapıldı. Kaplanın tam olarak uyumaması riskini yok etmek için bu tür testler yapılıyor. Kaija’nın check up’ı yılda iki kez tekrarlanıyor. Genel sağlık durumuna bakıldıktan sonra, kuduz ve karma aşıları yenileniyor. Parazit testleri uygulanıyor.
EN YENİ ÜYE ZEBRA GAFFUR
Bahçenin en yeni üyesi, henüz 14 günlük zebra Gaffur. Hayvanat Bahçesi’nin diğer yeni konukları arasında puanter, kangal ve Alman kurdu yavruları bulunuyor. Deniz GÜREL
Kedilerin patileri neden şişer
Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, kedilerde patilerin alt tarafındaki taban yastıklarında, zaman zaman balon gibi şişlikler ortaya çıkabiliyor. Bu bir tür deri rahatsızlığı. Plazma hücrelerinin taban yastıklarına sızması ve yığılması ile ortaya çıkan bu şişlikler hakkında iki görüş var. İlki bağışıklık sisteminin uyarılması sonucu ortaya çıktığı yönünde. Bazı çalışmalara göre ise bu problem FIV (feline immunodeficiency virus) virüsü ile bağlantılı olarak görülüyor.
Rahatsızlık her ırk, yaş ve cinsiyetteki kedide görülebilir. Patilerdeki taban yastığı şişer ve etrafında hafif bir morarma veya koyulaşma şekillenir. Aynı anda dört ayakta birden çıkabildiği gibi ayakların bazılarında ortaya çıkıp bazılarında görülmeyebilir. Tek ayakta ortaya çıkması nispeten daha nadir. Kedilerin bir çoğunda ciddi bir ağrıya neden olmaz. Ancak şişliğe bağlı olarak topallık ortaya çıkarsa veya şişen yastıkçıklarda yaralar oluşursa etkili ilaç uygulamaları ve cerrahi tedavilerle veteriner hekiminiz duruma müdahale etmelidir. Uygulanan ilaç tedavileri genellikle birkaç hafta ile birkaç ay arası bir sürede iyileşme açısından olumlu sonuçlar verir. Böcek ısırması, yabancı cisim batması, tümör gibi nedenlerle ortaya çıkabilen şişliklerden farklı olarak, bu problem genellikle aynı anda birkaç ayakta birden görülür. Hastalığa tam teşhis konulabilmesi ve tedavi edilebilmesi için mutlaka veteriner hekiminize danışmalı ve patilerinde şişlik oluştuğu durumlarda kedinizi muayene ettirmelisiniz.
Yazının Devamını Oku 18 Ağustos 2007
"Kalbimiz Sokakta Atıyor" projesi, ilki geçen yıl yapılan barınak yardımlarının ikinci ayağı. 23 Ağustos’ta Kuruçeşme Arena’da ünlü sanatçıların katılacağı bir konser. Yardım amaçlı düzenlenen konserin tüm geliri sokak hayvanları için açılacak bir rehabilitasyon merkezine gidecek. Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Candan Erçetin, Hande Yener, Yaşar, Dj Murat Uncuoğlu gibi hayvansever sanatçıların sahne alacağı konseri Sunay Akın sunacak.
Barınak Gönüllüleri iki yıllık bir planı hayata geçiriyor. Ünlü sanatçıların katılımıyla gerçekleştirilecek yardım konserini BKM düzenliyor. Hayvan hakları için uzun zamandır çalışan Barınak Gönüllüleri, geçen yıl da Sertab Erener, Levent Yüksel, MFÖ, Keremcem, Yaşar, Athena, Nil Karaibrahimgil, Yonca Evcimik gibi hayvan sahibi ünlülerle bir fotograf çekimi yapmıştı.
Konser, bu çalışmaların ikinci ayağı konumunda. Ne konsere çıkan sanatçıların ne de organizasyonu üstlenen BKM’nin konserden maddi bir çıkarı yok. Ana sponsor OMO. Yapılacak rehabilitasyon merkezi projesinin mimarı yine bir gönüllü olan Doğan Tekeli. Organizasyonun tüm geliri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis edeceği bir alanda kurulacak hayvan barınağına gidecek. Burası dünyada bile benzeri olmayan bir sokak hayvanları rehabilitasyon merkezi olacak.
Barınak Gönüllüleri ve Hayvanlara Yaşam Hakkı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Jale Güven, "Yurtdışında bu tarz merkezler var fakat özel klinikler olarak çalışıyorlar. Bizimki gibi sokak hayvanlarını kapsamıyorlar" diyor. Merkezde hidroterapi tanklarından pilates toplarına kadar pek çok tedavi yöntemi olacak. Hayvanlar kapalı bir ortamda değil yemyeşil bir alanda barındırılacak. Kontenjan sadece kedi ve köpekle sınırlı değil. Gözleri görmeyen bir eşek, kanatları kırılmış kuşlar ve doğada yaşayamayacak haldeki diğer hayvanlar da tedavi edilecek.
GEÇ SAATLERE KADAR EĞLENCE
Konser, Murat Uncuoğlu’nun solo performansıyla açılacak. Ardından Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Candan Erçetin, Hande Yener ve Yaşar sevilen ve en yeni şarkılarıyla hayvanseverlerin karşısında olacak. Gece, Sunay Akın’ın konu ile ilgili hikayeleriyle renklenecek ve yine Murat Uncuoğlu’nun solo performansıyla geç saatlere kadar sürecek. Bakıma muhtaç hayvanlara siz de ufak bir yarar sağlamak ve ünlü şarkıcıları tek bir gecede birarada dinlemek isterseniz bu geceyi kaçırmayın. ’Kalbimiz Sokakta Atıyor" konseri 23 Ağustos Perşembe akşamı saat: 21:00’de, Turkcell Kuruçeşme Arena’da. Biletler biletix’te.
SEZEN AKSU CANO’DAN BAŞKA 2 KÖPEK VE 2 KEDİ
Aksu’nun bilindiği üzere her konserde yanına çıkan Cano’su var. Cano’nun dışında sokak köpeği Toto, Kars’ta sokakta bulduğu ve kucağında İstanbul’a getirdiği Boza, 15 yaşındaki kedisi İrma, altı yaşındaki kedisi Çıtır ve bahçesine gelen birkaç kedi daha var. "Doğa, dengesini, üzerindeki tüm canlı türlerine layığınca yaşama fırsatı sunulursa kaybetmez ve koruyabilir. Doğuştan bir takım imtiyazlarla dünyaya gelen insanoğlunun daha üstün bir tür olduğu iddiasına, bu denge kusursuz olarak kurulduğu gün ikna olacağım" diyor.
YAŞAR KEDİSİ GICIR İÇİN KATILIYOR
Yaşar’ın evinde beslediği Gıcır adında bir kedisi var: "Projeye katılmamı öncelikle Gıcır istiyor. Ayrıca bu dünyayı onlarla paylaştığımızın unutulmaması, Barınak Gönüllüleri Derneği’ne küçük de olsa bir katkım olabilmesi ve insanların duyarlılıklarının artması için bu konserde yer alıyorum."
AJDA PEKKAN
KEDİSİ ICE, KÖPEĞİ CHARLIES
Ajda Pekkan’ın Ice isimli kedisi, Charlies isimli köpeği var. Ayrıca beslediği sayısız sokak kedisi bulunuyor. "Sokaktaki hayvanlar evlerimizde hayatlarını kurtardığımız hayvanlar gibi şanslı değiller. Sokak hayvanları savunmasız ve çoğu hasta. Onlara bir yuva, bir barınak yapmak, bir şans tanımak zor değil."
CANDAN ERÇETİN EVDE AYRI OFİSTE AYRI HAYVAN BESLİYOR
Candan Erçetin’in Wolf ve Lolla isimli iki kurt köpeği ile Eros adında bir golden retriever köpeği var. Ofisinde de bir kedisi, kangal köpekleri ve bir kuşu bulunuyor. "Sokak hayvanlarına işkence edilen günleri geride bıraktığımız ve onları korumak amacıyla organizasyonlar yapabildiğimiz için çok mutluyum."Barış AKPOLAT
Köpeğinize bunları asla yedirmeyin
Çikolata: Köpekler için tehlikeli iki madde içerir. Biri theobromin, diğeri kafein. Köpekler için son derece tehlikeli olan bu maddeler, insan için üretilmiş tüm çikolata çeşitlerinde bulunur. Bitter ve koyu kıvamlı çikolatalarda daha da fazla miktarda var. Yaklaşık 60 gram kadar bir bitter çikolata, 10 kilogramlık bir köpeği zehirleyecek miktarda teobromin içerir. Bu maddelerin tüketilmesi ishale, kusmaya, titremelere, sinir sistemi problemlerine, nöbetlere, kalp rahatsızlıklarına ve hatta ölümle sonuçlanabilen sorunlara yol açabilir. Genel prensip olarak köpekler için özel hazırlanmış ve teobromin içermeyen ödül çikolataları dışındaki tatlıları köpeklerinize yedirmemelisiniz.
Soğan ve Sarımsak: Çok miktarda tüketildiğinde hemolitik anemi olarak adlandırılan türde bir kansızlığa yol açar. Çok çok az miktarda sarımsak zararsız, hatta bazen köpeklerde iştahı açma açısından faydalı olarak kabul edilebilir. Soğan ise sarımsağa göre köpekler için daha da tehlikelidir. Bu nedenle köpekleri az miktarda bile olsa soğan ve soğanla pişirilmiş yiyeceklerden uzak tutmak gerekir.
Yaş ve kuru üzüm: Sebebi henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, üzüm hem yaş hem de kuru olarak yedirildiğinde köpeklerde zehirli olabilmekte. Üzümden kaynaklanan zehirlenmelerde köpeklerde uyuşukluk, kusma, ishal ve böbrek yetmezliği belirtileri gözlenmekte. Kuru üzüm ise bu açıdan daha büyük bir potansiyel zehirlenme riski.
Alkol ve alkollü yiyecek-içecekler: Köpeklerde alkolün emilimi çok hızlı olur. Bu nedenle alkol ve alkol içeren içecek ve yiyecekler ciddi zehirlenmelere, kalp problemlerine, nöbetlere, vücut ısısının düşmesine, böbrek tahribatına, bazen de koma ve ölüme yol açabilmekte.
Sığır, koyun ve tavuk kemikleri ve balık kılçıkları: Yutulduğu taktirde köpeklerde sindirim sisteminde ciddi tahribatlara ve bağırsaklarda yırtılmalara neden olabilir. Bu nedenle tüm kemik türlerini evcil hayvanlarınızdan uzak tutmalısınız.
Çiğ balık: İçerdiği tiaminaz enzimi nedeniyle köpeklerde B1 vitamini (tiamin) eksikliğine bağlı sorunlara yol açabilmekte. Özellikle düzenli ve uzun süreli olarak çiğ balık yiyen köpeklerde sinir sistemi ile ilgili ciddi hastalık tabloları karşımıza çıkabilmekte ve tiaminaz enzimi çok miktarda tüketildiğinde ölüme yol açabilmekte. Pişmiş balık bu tarz bir tehlike içermemekte.
Çiğ yumurta: Çiğ yumurta akının içinde bulunan avidin maddesi, vücutta B7 vitamininin (biotin) emilimini azaltmakta ve yetersizliğine neden olmakta. Bu durum ciddi deri ve tüy problemlerine yol açabilmekte. Bir diğer nokta, çiğ yumurtada salmonella olarak adlandırılan mikro organizmaların da enfeksiyon etkeni olarak bulunabileceği ve köpekleri hasta edebileceği.
Patates ve domates: Fazla miktarda tüketildiğinde içerdiği oksalatlardan dolayı sindirim sistemi, sinir sistemi ve idrar yollarında sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Domatesin yaprakları, dalları ve kökleri sadece köpekler için değil insanlar için de zehirli olabilir. Yeşil ve ham domatesler ile patates kabukları da köpeklere yedirilmemeli.
Çay, kahve ve kakao: Ksantin, kafein ve teheofilin gibi sinir sisteminde, idrar yollarında ve kalp kasında problemlere yol açan maddeler içerirler.
Ksilitol: İnsanlar için hazırlanan diyet ürünlerde bulunan bir madde olan ksilitol, köpeklerde kan şeker düzeyinin ani olarak düşmesine, depresyon ve koordinasyon bozukluğu gibi sinirsel belirtilere yol açabilir. Hızla tedavi edilmezse ölüme neden olabilir.
Ceviz ve makadamia fındığı: Zehirlenmelere yol açabilmekte.
Meyve çekirdekleri: Zehirli maddeler içerebilmekte. Ayrıca erik ve şeftali çekirdekleri gibi büyük çekirdekler, sindirim sistemi problemlerine ve özellikle tıkanmalara yol açabilir.
Mantar türleri: Köpeklerde özellikle yabani mantar türleri karın ağrısı, böbrek ve karaciğer harabiyetleri, kusma, ishal, kasılma, koma ve ölümle sonuçlanan zehirlenmelere neden olabilmekte.
Kedi maması: Çok fazla protein ve yağ içerdiği için uzun süre tüketildiğinde köpeklerde beslenme hastalıklarına yol açabilir.
Sucuk, salam, sosis, pastırma: Fazla miktarda baharat, sodyum, protein ve yağ içerdiği için çok miktarda tüketildiğinde köpeklerde ani sağlık sorunlarına yol açabilir.
Süt ve sütlü besinler: Çoğu kez laktozu tolere edemeyen köpeklerde sindirim sistemi problemlerine ve ishale yol açarlar. Sütü sulandırmak bu sorunu ortadan kaldırmaz. Köpeğinize sütlü bir şeyler vermek isterseniz az miktarda yağsız ve kaymaksız düz yoğurt verebilirsiniz.
Bebek mamaları: Özellikle yavru köpeklerin beslenmesinde kullanılması ciddi sağlık sorunlarına ve yetersizliklere yol açabilmekte.
Trabzon hurması: Bağırsak tıkanmalarına ve ishale neden olabilmekte.
Küçük Hindistan Cevizi (muskat - hintcevizi): Zehirlenmelere ve ölüme neden olabilmekte. Bunlara ilave olarak fazla tuzlu yiyecekler vücuttaki elektrolit dengeyi bozarken, şekerli gıdalar köpeklerde şeker hastalığına, diş problemlerine ve kilo almaya neden olabilmekte.
Karaciğer: Fazla miktarda karaciğer yedirilmesi A vitamini zehirlenmesi yapabilir.
Küflü, bayat gıda: Komaya sokabilir, ölümüne sebep olabilir.
Sofra artıkları: Uzun vadede ciddi beslenme yetersizliklerine ve metabolizma hastalıklara neden olabilmekte.
DİKKAT YÜZDE 10’U GEÇMESİN
Köpeklere zararlı olmayan yiyecekleri, veteriner hekiminiz tarafından formüle edilmiş ev yapımı mamalar ya da ticari köpek mamalarının dengesini bozmayacak kadar az miktarda vermelisiniz. Diğer yiyeceklerden köpeğinize verirken genellikle köpeğinizin günlük mama tüketim miktarının yüzde 10’unu aşmamaya dikkat etmelisiniz.
Pako pano
Bu miniğin adı Ceylan. Henüz 2 aylık ve dişi. Tüm aşıları tamam. Evin içinde sıkıldığından kendine bahçeli bir ev arıyor. Tolga Öztorun Tel: 532 616 51 99. tolgaoztorun@yahoo.com
Henüz 5 haftalık 3 sevimli yavruya ev aranıyor. Üçü de veteriner kontrolünden geçmiş. Jülide Hanım Tel: 216 545 52 57
2 aylık civarı bebeklere, sevilip ömür boyu bakılacakları yuvalar aranıyor. Tel: 216 384 51 65
2 aylık tekir kardeşlere anneleri olmadığı için yuva aranıyor. Bakımları ve aşıları yapıldı, çok sağlıklılar. Tel: 216 384 51 65
1.5 aylık civarı 15 bebek parka atılmış. Onlara sahip çıkan hayvanseverler iç ve dış parazit tedavilerini yaptırmış. Şimde hepsi sağlıklı bebekler, klinikte bakılıyorlar. Bir tanesini sahiplenmek isterseniz irtibat numarası 216 384 51 65.
Üç yaşındaki dişi ve sarı İran kedisi Turta, İstanbul Merter’de kaybolmuş. Görenlerin veya bulanların 532 401 06 12 numaralı telefondan Dilek Hanım’a haber vermeleri rica olunur.
Yazının Devamını Oku 11 Ağustos 2007
Sakın şaşırmayın, bunu söyleyen kocasından şikayetçi bir kadın değil. Batı Avrupa’da yeni başlayan evcil hayvan çılgınlığının doğal sonucu. Domuz besleyenlerin arasında birçok ünlü isim var. Örneğin aktör George Clooney, 18 yıl Max adındaki domuzuyla yaşadı. 2005 Şubatı’nda katıldığı "60 Minutes" isimli TV programında, Max’ı ne kadar sevdiğini anlatan Clooney, "Genellikle yatağımın dibinde uyur" dedi.
Avrupa Gazetecilik Öğrencileri Değişim Programı ile Hürriyet’te staj yapan Martina DOCKALOVA’nın haberi.
Son yıllarda domuz satın almak, Avrupa’da popülaritesi gittikçe artan bir trend haline geldi. Çek çiftliği Argo Merin’de çalışan Pavel Novacek, "Her yıl daha fazla satış yapıyoruz" diyor. Aynı trendi Amerika’da da görmek mümkün. Amerikalı veteriner Dr. Dave Wright, "Son yıllarda evcil domuzların popülaritesi oldukça arttı" diyerek onaylıyor bu durumu. Wright’ın 20 domuz sahibi müşterisi var, çoğu da evlerinde besliyor domuzlarını.
Çek domuz üreticisi Kamil Holovsky, "Çoğu insanın düşündüğünün aksine, domuzlar temiz, sosyal ve zeki hayvanlar" diyor. Ev için en popülerleri küçük boydaki domuzlar. Ancak domuzlar küçüldükçe, fiyatları daha pahalı oluyor. Birkaç yüz Euro’yu bulan bu tip mini-domuzlara rastlamak artık hiç şaşırtıcı değil, insanlar onlara bayılıyor.
Bazıları için böyle bir evcil hayvana sahip olmak neredeyse gereklilik. "Hep bir köpek besliyordum, ama kocam çok alerjik bir bünyeye sahip, kedi ve köpek derisi onu çok rahatsız ediyor. Hayvanlar arasında sadece domuzla beraber aynı odada durabiliyor. Bu yüzden de ilk domuzumuz Karkulka’yı aldık" diyor Martina Katzerova. Karkulka çabucak bütün ailenin sevgilisi haline gelmiş, fakat yine de domuz beslemenin hiç de kolay olmadığını söylüyor sahibi. Çünkü Karkulla, çoğu 15 kilo olan cinsinin aksine tam 60 kilo.
Domuzlar ne kadar zeki ve temiz olsalar da, uzmanlar onları iç mekanlarda beslemeyi tavsiye etmiyor. "Sorun bu hayvanların hiperaktif doğalarında, her zaman yiyecek güzel bir şeyler arama dürtüsüyle aşırı aktifler" diyor Kamil Holovsky. Amerikan meslektaşı Brett Donahue de kendisiyle aynı görüşte: "Domuz her yerde domuzdur, onlar için nasıl bir çit yaparsanız yapın, dışarı çıkmak isterlerse mutlaka çıkarlar. Sahibinin göstereceği en ufak dikkatsizlik, birçok ev eşyasının zarar görmesine yol açabilir. Bu yüzden onları en az 10 metrekarelik dış alanlarda beslemek çok daha iyi olacaktır."
Yemek yemeye olan aşırı düşkünlükleri sayesinde domuzlara birtakım komutlar öğretilebiliyor. Çağırdığınız zaman gelebiliyorlar, yerine gitmesini söylediğinizde yerlerine gidebiliyorlar. Ama her zaman olmamak şartıyla. Wright, "Domuzların köpeğin sadakatiyle kedinin bağımsızlığına sahip olduklarını söyleyebiliriz" diyor.
Evcil domuzlar ve sahipleri arasında genellikle yakın bir ilişki oluşuyor. George Clooney’nin domuzu Max öldüğünde Clooney, USA Today’e "Veterinerlerin gördüğü en yaşlı domuzdu. Çok şaşırdım, hayatımın çok önemli bir parçasıydı" diye açıklama yaptı. Brett Donahue’nin eşi Jodi’ye, domuzlarla ilgili her şeye olan büyük sevgisinden dolayı arkadaşları "domuz kadın" diye hitap etmeye başlamış. Jodi domuzların çirkin hayvanlar olduklarını düşünenlere karşı çıkıyor ve St. Cloud Times’a "Domuzlarımızı seviyoruz çünkü onlar bizim bebeklerimiz ve bütün ebeveynler de kendi bebeklerinin güzel olduğunu düşünürler, değil mi?" diyor.
Koltukları tırmalamasından bıktıysanız
Kediniz veya köpeğinizin, evdeki koltuk döşemelerini, değerli halıları tırmalayarak mahvetmesinden bıktıysanız, pratik ve ona zarar vermeyecek bir çözümü var. Soft Claws (Yumuşak pençeler), ABD’li veteriner Dr. Toby Weler tarafından icat edilmiş. Evcil hayvanınızın tırnaklarına tek tek geçirilen bu vinil kılıflar 1990’dan beri piyasada bulunuyor.
Her bir paket 40 tırnak kılıfı, 2 tüp yapıştırıcı ve kullanım kılavuzu içeriyor. Fiyatı 18.95 dolar. Birçok kedi bu ürüne oldukça iyi cevap veriyormuş. Firma ürünün tamamıyla emniyetli olduğunu ve toksik madde içermediğini söylüyor. Kullanılan yapıştırıcı, birçok veterinerlik prosedüründe kullanılan yapıştırıcılarla aynı tipte.
Yumuşak pençeler takılıyken kedinizin tırnakları normal olarak uzamaya devam ediyor. Tırnakların geri dönmesine neden olmuyor. Bebek kediler dışında her yaşta kedi için uygun. Kediniz tırnaklarında kılıf varken gerilme, tırmalama alışkanlıklarına devam edebiliyor ama mobilyalarınıza hiçbir zarar gelmiyor.
Yumuşak pençelerin evde kullanılması çok kolay. Eğer kedinizin tırnaklarını tek başınıza kesebiliyorsanız bu ürünü de tek başınıza uygulayabilirsiniz. Tırnak kılıfını verilen yapıştırıcıyla doldurup kedinizin pençesine takın. Yapıştırıcı hızlı kuruyor. Kılıflar bir kere uyguladığında yaklaşık 4-6 hafta yerinde kalıyor. Yutulması halinde hiçbir problem çıkmıyor. Sindirim sisteminden zararsızca geçiyor.
Yavru kedi, küçük, orta ve büyük boyu var. Kedilerin büyük bir çoğunluğu orta boy kullanıyor. Eğer kediniz oldukça zayıf ve kemikliyse küçük bedeni seçin. Şeffaf, mavi, mor, kırmızı ve pembe renkleri bulunuyor. Yavru kediler içinse sadece şeffaf renkte var. Bu arada önemli bir hatırlatma: Ürünü sadece evde yaşayan kediler kullanmalı. Sokağa veya bahçeye çıkan, başka kedilerle karşılaşan hayvanlar savunmasız kalabilir.
Soft Claws ürünlerini internet sitesinden online sipariş edebiliyorsunuz. Türkiye’ye posta hizmeti veriyorlar. www.softclaws.cam
Kedileri idrar yolu kristallerinden ve taşlarından nasıl koruyacaksınız
Kedilerde idrar yolu taşları oldukça sık karşımıza çıkan bir problem. Oldukça sıkıntılı ve sonu çoğu kez cerrahi müdahale ile biten bir sağlık sorunu olan bu taş ve kristaller içinde en yaygın olanı "struvite" olarak bilinen, magnezyum-amonyum-fosfat kristalleri ve taşları.
Kedinin genetik olarak bu probleme yatkın olması, bu hastalığın ortaya çıkmasında önemli olmakla birlikte, alınacak bazı basit önlemlerle korunmak mümkün:
Kedinizin düzenli ve yeterli olarak su içmesini sağlayın. Temiz ve uygun ısıda suyun düzenli olarak su kabında bulunmasına dikkat edin. Kediler susuzluğa son derece dayanıklı canlılardır. Bu nedenle onların düzenli olarak su içmeleri için susamalarını sağlamak gerekir. Bunun da en iyi yolu onlara egzersiz yaptırarak ve oyun oynatarak susamalarına yardım etmek. Bu amaca yönelik olarak mamalarını da değişik yerlere saklayabilir, suyu oyun oynatarak verebilirsiniz. Tadı kötü, uzun süre açıkta beklemiş, kirlenmiş ve ısınmış su vermeyin.
Kullandığınız kuru ve konserve mamaların magnezyum düzeyini kontrol edin. Birçok kedi maması bu konuda hassas hareket ederek, kedilerin sağlığını tehlikeye atmayacak kriterlerle üretim yapmakta. Ancak yine de eğer daha önce kullanmadığınız yeni bir mama alıyorsanız, mutlaka etiketinde yer alan magnezyum oranını kontrol edin. Kuru madde bazında yüzde 0.3 ya da kalori bazında 40 mg/100 kcal oranından yüksek magnezyum içeren mamaları kullanmayın.
Düzenli olarak kedinizin idrarını muayene ettirin: 3-6 aylık aralıklarla veya kedinizin idrar yaparken sıkıntı yaşadığını fark ettiğinizde mutlaka veteriner hekiminizden kedinizin idrar muayenesini yapmasını isteyin. Veteriner hekiminiz, idrar örneğinin kimyasal ve mikroskobik muayeneleri sonucunda kolaylıkla idrar yolu kristallerini ve taşlarını teşhis edebilecektir.
Kedinizin düzenli ve normal miktarda idrar yaptığından emin olun. Tuvalet kabını sık kontrol edin. Kirlendiği zaman kumunu değiştirin. Kum kabının kirli olması kedinin idrar tutmasına ve gereğinden fazla idrar tutma da kristal ve taşlara neden olabilir. Eğer kediniz tuvalet yaparken sıkıntı yaşıyorsa, idrar yaparken zorlanıyor ve sancı çekiyorsa, idrarında kan varsa, kum kabı dışında yerlere idrar yapmaya başladıysa, vakit kaybetmeden veteriner hekiminize başvurun.
Pako pano
5 aylık erkek kediye, sahibinin ağır hastalığı nedeniyle acil yuva aranıyor. Çok uyumlu, başka kedilerle de iyi geçiniyor. Şu anda geçici olarak Erenköy’de. Tel: (216) 354 22 78.
Bu sevimli safkan dalmaçyalı kendine bir sahip arıyor. Şu anda sahipsiz ve bir sitenin bahçesinde yaşıyor. Yakında oradan da atılacakmış. Aşıları yapılmış ve kısırlaştırılmış. Tahminen 2-3 yaşlarında, erkek. Tel: (543) 445 69 50
Bir anne Van kedisi ile 4 yavrusuna yuva aranıyor. Hepsini birlikte veya ayrı ayrı alabilirsiniz. Tel: (535) 778 51 20 (Aykut Hanım) (533) 392 25 24 (Esra Hanım)
Fotoğraftaki köpek İstanbul İstinye’de bulundu. Dişi ve boynunda sarı tasması var. Sahibini arıyor. Şimdilik Senem Hanım bakıyor. Tel: (536) 618 78 70.
2 aylık bu minik kız sokakta bulundu. Tek gözü maalesef görmüyor. Diğer gözünde de perde var. Ancak ışığı ve hareketleri seçiyor. Tüm ihtiyaçlarını giderebiliyor, kimseye yük olmuyor. Üstelik çok da oyuncu. Bu haliyle sokakta yaşaması imkansız. Onu yanına alacak birini arıyor. Tel: (216) 384 51 65
İkisi de 5 aylık. Aşıları tamam. Sarı olan erkek, siyah beyaz olan ise dişi. Kendilerine bakacak aileler arıyorlar. Tel: (535) 662 38 82
Yazının Devamını Oku 4 Ağustos 2007
Üsküdar Müftüsü Mehmet Gök, hayvansever bir din adamı. Dört ay önce izin verdi, tarihi Valide-i Cedid Camii (Yeni Cami) içinde kedi barınağı açıldı. Adı, 30 yıldır sahipleri tarafından terk edilen kediler nedeniyle "Kedili Cami"ye çıkan Üsküdar Yeni Cami’de, barınak sonrası kedi nüfusunda patlama oldu. Cemaat, namaz sırasında safların arasında koşturup miyavlayan kedilerin dikkatlerini dağıtmasından ve yiyecekleri rastgele bıraktıkları için kirlenmeye sebep olan kediseverlerden şikayetçi.
Cami bahçesine kedi barınağa yapılması izni veren Müftü Mehmet Gök, Hz. Muhammed’in Mekke ve çevresine av ve ağaç kesme yasağı getirdiğini, bu yasağın hálá devam ettiğini anlatıyor. "Dinimiz, hayvana şefkatli davranılmasını istiyor. Bizim hayvan düşmanı olmamız mümkün değil. Osmanlı döneminde de vakıf ve imarethaneler aracılığıyla hayvanlar korunuyordu" diyor. Hatay’da geçen çocukluğunda, evde kedi beslediklerini, şimdi babasının bir kedisi olduğunu söylüyor.
HAYVANSEVERLER İSTEYİNCE CAMİ BAHÇESİNE BARINAK YAPTI
Üsküdarlı hayvanseverlerle, cami bahçesine terk edilen kedilerin bakımıyla ilgili birkaç kez görüşmüşler. Barınak konusunda hemfikir olmuşlar. Ancak barınağın geçici olduğunu, uzun vadeli çözümün ancak belediyeyle ortak projelerin üretilip hayata geçmesiyle mümkün olacağını söylüyor. Gök’e göre veterinerlik denetiminde oluşturulacak bir hayvan parkı, en uygun çözüm. "Hem barınacakları hem de insanların görebilecekleri bir park olsa. İsteyen hayvanseverin beslediği, isteyenin alıp götürdüğü bir doğal ortam... Camilerimiz hayvan barınaklarının merkezi olmamalı."
CEMAAT SADAKA NİYETİNE KEDİLERİ BESLİYOR
Cuma namazı dolayısıyla cami avlusu daha kalabalık. Kediler, asırlık çınar ağaçlarının koyu gölgesine, kovuklarına çekilmiş. Terk edilmeden önce işkence görmüşü, sakatı, hastalıklı ve sağlıklısıyla onlarca kedi. Hiçbiri kısırlaştırılmadığı için çok sayıda yavru da var. Kediler kendileri için ayrılan barınaktan taşmış, bütün cami bahçesine yayılmış. Cemaat de kedilerin misafirliğini kanıksamış gibi.
Abdest alanların yanında su içmeye çalışan kedilere, merdivenlerde oynayanlara kimse dönüp bakmıyor. Nazmiye Hanım (68), birkaç kediyi okşarken Mehmet Bey (58) gelip iki yavru kediyi inceliyor. Namaz sonrası alıp evine götüreceğini söylüyor.
Nazmiye Hanım, "Getirip buraya atarlar. Boşuna Kedili Cami denmiyor. Fakiri fukarası, hanımefendisi gelip hayrına besler. Kediye de insan gibi sadaka verilir." Cami imamı Necati Kasap, kedi sayısının gitgide arttığını söylüyor.
Rastgele bir kedinin tüylerindeki pireleri işaret edip cemaatin isteği üzerine belediyenin camiyi ilaçladığını anlatıyor. Mustafa Yıldırım (52), hayvanseverliğin sadece beslemekten ibaret olmadığını, aşılarının düzenli yapılması, hepsinin kısırlaştırılması gerektiğini hatırlatıyor.
Yazlığa köpeğiyle gidenlere güneş geçirmeyen kulübe
Ferplast Kenny kulübeleri sayesinde, köpeğiniz de yazlık keyfi yapabilir. Temizlenmesi son derece kolay olan kulübeleri, yazlığınızın bahçesine koyarak köpeğinizin sıcaktan ve güneşin zararlı ışınlarından korunmasını sağlayabilirsiniz. Son derece hafif olan ve çok az yer kaplayan ürün, otomobil bagajında kolaylıkla taşınıyor. Farklı cinsteki köpekler için beş farklı boyu var. Kolay taşınabilmesi ve temizlenebilmesi için iki ayrı parça halinde üretiliyor, üst kısımları ayrılabiliyor.
Üretiminde kullanılan plastik malzeme sayesinde, kulübeyi kolaylıkla temizleyebiliyor, bakteri ve mikrop oluşumunu engelleyebiliyorsunuz. Bu madde, aynı zamanda köpeğinizin kulübeyi kemirmesine de engel oluyor. Çarpma ve darbelere karşı son derece dayanıklı. Kulübenin arka kısmında özel havalandırma ızgarası var. Dilerseniz kulübeye kapı da takabiliyorsunuz. Ferplast Kenny kulübeleri tüm büyük marketlerde ve pet shop’larda satılıyor. Gülden AYDIN
KÖPEKLERDE KATARAKTA SIK RASTLANIYOR
Bu hafta, Göcek’ten bir okurumuzun sorusunu cevaplandırıyorum. Esra Türkmenoğlu’nun, katarakt teşhisi konan bir golden retreiver’ı var:
"1994 doğumlu köpeğimin adı Kanay. Onun için biraz zor bir yaz. Arka ayakları çok güçsüz, gözleri de böyle olunca her gün onun adına ben de acı çekiyorum. Acaba bana verebileceğiniz bir fikir var mı, bu katarakt ameliyatı hakkında? Yaptırmalı mıyım bir an önce?".
*
Katarakt köpeklerde sık karşılaştığımız göz hastalıklarından birisi. Gözün lens tabakasındaki dokuların harabiyete uğraması ve saydamlığını kaybetmesi sonucunda, bu tabaka dıştan bakıldığında bulutsu veya buz tabakası gibi mat bir görünüm sergiler. Gözün lens tabakasındaki su/protein oranını düzenleyen biyomekanik sistemin bozulması sonucunda ortaya çıkan katarakt problemi, her ırk ve yaştaki köpekte ortaya çıkabilir. Kataraktın 6 yaş ve üzerindeki yaşlı köpeklerde görülen şekline Senil Katarakt denir. İnsanla karşılaştırıldığında köpeklerde yaşlılığa bağlı katarakt görülme sıklığı oldukça düşüktür.
Köpeklerde yaşlılığa bağlı olarak, gözün lens tabakasının grileşmesi olarak karşımıza çıkan ve Nüklear Sklerozis olarak adlandırılan durum çoğu kez katarakt ile karıştırılabilmekte. Yaşlılığa bağlı normal bir durum olarak kabul edilen Nüklear Sklerozis, genellikle 6 yaş üstündeki köpeklerde iki gözde birden aynı anda oluşmaya başlar. Nüklear Sklerozis’de gözün lens tabakasındaki saydamlık azalmaktadır ancak bu durum karataktta olduğu gibi çok şiddetli ve bariz bir görme problemi oluşturmaz. Bu nedenle de Nüklear Sklerozis çoğu kez tedavi gerektirmez.
Size önerim köpeğinizi bu konuda uzman bir veteriner hekime götürerek göz muayenesi yaptırmanız ve problemin katarakt mı, Nüklear Sklerozis mi olduğunu tam olarak tespit ettirmeniz. Eğer sorun katarakt ise ülkemizde cerrahi yöntemle çok başarılı sonuçlar alınarak katarakt ameliyatları köpeklerde de uygulanabilmekte.
Pako pano
Maltepe Başıbüyük Köprüsü’nün altında bulunan Uğur Ticaret Mercedes Bayii’nden kaçan, 4 yaşındaki Kafkas Çobanı kayıp. Şu anda tüyleri kısa olabilir. Görenler veya yerini bilenler (555) 745 10 06 numaralı telefona haber verebilir.
Gayet enerjik, sürekli koşturup oynayan, çok mutlu bir kedicik. 4 aylık, erkek, aşıları yapılmış. Koşturup oynayacağı bahçeli bir ev arıyor. Tel: (532) 311 48 20
Özlem Hanım, pazarda perişan halde bulduğu ve iyileştirdiği erkek kediciğe yuva arıyor. Tuvalet eğitimi var ve çok oyuncu. Tel: (555) 255 31 73. yellowdaisyozzy@gmail.com
11 aylık erkek kedi, evinden atılmış. Onu sevecek ve bir daha terketmeyecek yeni bir aile aranıyor. Tel: (546) 458 75 56
10 aylık erkek Van kedisinin iki gözü de farklı renkte. Kaza geçirdiği için kuyruğu kesilmiş ama şu anda sağlığı yerinde. Klinikte acil yuva bekliyor. Tel: (212) 571 23 29, (542) 251 66 31.
Ayvalık’ta bir sitede dünyaya gelen 4 kardeşe acil yuva arıyoruz. Bulunduklari sitede istenmiyorlar. 2 erkek, 2 dişi ve hepsi de sağlıklı. Şu anda 2 aylıklar.
Tel: (555) 422 88 95
Parka terk edilen 1.5 aylık bebeklere yuvalar aranıyor.Tel: (216) 384 51 65
Yazının Devamını Oku 28 Temmuz 2007
Yavruyken alınan köpeklerin eve ilk geldiği günden itibaren 6 aylık oluncaya kadar bazı eğitimleri alması gerekiyor. Çünkü 6’ncı aydan sonra köpekler artık yetişkin sınıfına giriyor. Tabii ki 6’ncı aydan sonra da eğitilebilirler, ama 6 aylıktan önce verilen eğitimi daha kolay alıyorlar. Yani eğitmeye, köpeğiniz evinizde terör estirmeye başlamadan ya da yolda sizi sürükleyerek istediği yere götürmeye zorlamadan önce başlamalısınız. Cem Bakaçhan da köpek eğitiminin erken verilmesi gerektiğini düşünen uzmanlardan. Hatta, daha bebekken ve evde eğitilmesinden yana. Uzun yıllar köpek çiftliklerinde çalıştıktan sonra, ev eğitimlerine başlayışı da bu nedenle. Köpek eğitilirken sahibinin de yanında olması gerektiğini savunuyor.
Cem Bakaçhan, Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu mezunu. Köpek eğitimine üniversite yıllarında başladı. Askerliğini Jandarma At ve Köpek Eğitim Merkezi’nde "iz ve takip köpeklerinin eğitimi" bölümünde yaptı. Yetiştirdiği köpekler ile yarışmalarda pek çok derece aldı. Muhtelif köpek çiftliklerinde uzun yıllar eğitmenlik yaptı.
İtaat Eğitimleri sırasında köpekler üzerinde oluşturulan baskı ve stresi en az dereceye indirmek için, köpeklerin yaşadıkları bölgede eğitilmesi gerektiğine inandı ve çalışmalarını, köpekleri evlerinden ayırmadan sürdürmeye başladı.
Merkezi Amerika’da olan APDT (The Association of Pet Dog Trainer) üyesi olan Cem Bakaçhan bir köpeği eğitmek için itaat eğitimlerinin ve köpek sahibi ile yapılacak destek eğitiminin, haftada 5 saat olmak üzere toplam 5 hafta sürdüğünü söylüyor:
"İlk şart hayvanı evinde eğitmek. Eğitimlerin 4 haftalık bölümünde köpeğin konsantrasyonunu sağlayarak itaat eğitiminin içinde bulunan komutları öğretiyorum. Bunlar otur, yat, kalk, gel, dolaş, bekle, gel gibi kısa kesin komutlar. Bu süre içinde destek eğitiminin performansını arttırmak için sahipleri de bizleri izliyor. Son bir hafta sahibi de bize katılıyor. Destek eğitimi boyunca komutların nasıl verildiğini ve köpeğin gelişimi devam ettikçe bunların nasıl geliştirileceğini öğretiyorum".
Son hafta çok önemli. Çünkü köpek sahipleri tarafından kullanılacağı için bu eğitim rutinine onları da dahil etmek ve bu işin püf noktalarını onlara aksettirmek gerekli. Köpek sahibi için dostunun her gün ne yiyip içtiğini görmek ve verilen eğitimin hangi teknikler ile günün hangi saatlerinde ne kadar ve nasıl uygulandığını görebilmek bir avantaj haline geliyor.
İLK EĞİTİM BASİT OLMALI
Cem Bakaçhan ilk eğitimin tuvalet, sonra da otur-yat-kalk-gel gibi kısa komutlardan oluşması gerektiğini söylüyor. Eğer yavru köpeğinize eğitim verdirmek istiyorsanız, Cem Bey evinize geldikten sonra işler şöyle yürüyor:
Yavru eve gelir gelmez yaşam programı çıkartılıyor. Bu program; tuvalet eğitimi, havlama, ev eşyalarını kemirme, insanların üzerine atlama gibi basit gözüken ama zamanla köpeğinizden soğumanıza sebep olan problemlerin çözümlerini içeriyor. Köpeğinizin sizin gerçek lider olduğunuzu kabullenmesini sağlayacak senaryolar üretiyor.
Köpekler ayrı ırklara mensup olduğundan, sahipleri farklı bireyler ve yaşadıkları yerler de farklı alanlar olduğundan eğitim için profesyonel yardıma ihtiyaç duyuluyor. Köpek eğitimi sadece itaat eğitiminden ibaret değil. Davranış terapileri yavru eve gelir gelmez başlıyor. Bu terapiler sayesinde hangi durumda ne yapmanız gerektiğini bilebiliyorsunuz ve onu azarlamaktan kurtulup aranızdaki duygusal bağı zedelememiş oluyorsunuz. Köpeğinizin cinsine ve yaşına göre günlük yaşam programında bir yanlışlık varsa, eğitim sırasında bunlar da düzeltiliyor.
Cahit AKYOL
Papağan türlerinde herpes virüs (pacheco’s) hastalığı
Pacheco’s hastalığı, papağan türlerinde görülen bir herpes virüs enfeksiyonu. Amazon papağanları, macaw’lar, gri Afrika papağanları ve muhabbet kuşları ile diğer papağan türlerinde görülen bu enfeksiyon, özellikle karaciğerde hastalık yaparak ani ölümlere yol açabiliyor.
Hastalığın başlangıcında, hasta kuşlarda tüylerini kabartma, halsizlik ve dışkının sulu olması gibi sıradan belirtiler görülür ve bu nedenle belirtilere bakarak hastalığın ayırt edilmesi neredeyse imkansız olur. Hastalığın bulaştığı kuşlar, virüsün yol açtığı şiddetli karaciğer tahribatı sonucunda genellikle birkaç gün içinde ölür. Özellikle sağlıklı görünen, beslenmesinde ve genel durumunda hiç problem olmayan bir kuşun çok kısa sürede hastalanarak öldüğü durumlarda, şüphe edilmesi gereken hastalıklardan birisi. Aniden görülen ölümlerden sonra şüphe edilen kuşların karaciğerlerinin otopsi ile incelenmesi ve mikroskop altında yapılan doku muayeneleri ile herpes virüse bağlı hastalığın teşhis edilmesi mümkün.
Pacheco’s hastalığı, hasta kuşlar ve bu hastalığa yol açan herpes virüsünü hastalık belirtisi göstermeden taşıyan kuşların dışkıları ile bulaştırması sonucu yayılmakta. Belirti göstermeden taşıyan kuşlar stres, yolculuk, çiftleşme, kötü bakım ve beslenme koşulları ile diğer hastalıklar gibi bağışıklık sistemini zayıf düşüren koşullarda dışkıları ile virüsü etrafa yaymaya başlar. Virüsün bulaştığı su, yem ve kafes ortamına gagası ile temas eden diğer kuşlar da virüsü alarak hastalığa yakalanmış olur.
Hastalık genellikle çok hızlı bir şekilde seyrettiği ve aniden ölüme yol açtığı için tedavisi oldukça güç. Ancak birden fazla kuşun yaşadığı ve hastalığın teşhis edildiği durumlarda, aniden rahatsızlanan kuşlarda herpes virüslere karşı kullanılan ilaçlar, ölüm oranını azaltmakta ve virüsün yayılmasını yavaşlatmakta etkili olabiliyor. Aşılı kuşlar da klinik belirti göstermeden virüsü yaymaya devam edebilir.
Hastalığın bulaşmasını önlenmek yapılacak en iyi şey. Hastalığı bulaştırma riski olan kuşların sağlıklı kuşların yetiştirildiği ortama konulmaması, hasta kuşların süratle sağlıklı kuşların olduğu ortamdan uzaklaştırılması ve hastalığın daha önce görüldüğü üretim yerlerinde tüm kuşların hastalığa karşı düzenli aşılanması korunmada en etkili yöntemler.
PET SHOPLARDAN ALINANLAR DAHA ZOR EĞİTİLİYOR
Cem Bakaçhan, pet shoplardan alınan köpeklerin annelerinden çok erken ayrıldıkları için daha zor eğitildiği görüşünde: "Annesinden ve yuvalarından 2-3 ay erken ayrılan yavrular, yeni bir sahip buluncaya kadar kafeste yaşamak zorunda bırakılıyor. Yavru maalesef bu durumdan kötü etkileniyor ve büyük yaşlarda da bu travmaların etkisi ile sert hareketler yapıyor. Bu tür hayvanlar tüm eğitimin randımanını düşürüyor. Eğitime alınacak köpeklerin yaşının olabildiğince küçük olması gerekiyor. Bu tabii ki anne sütünden kesildikten ve tüm aşıları bittikten sonra, bir başka deyişle 4 aydan sonra olmalı. Ancak randımanın düşmesi ihtimali ile birlikte, yine de yaşı büyük ve davranış bozukluğu olan köpeklerde de sonuç alınmaz değil."
Karam’ı yüzü yaralı ve terk edilmiş halde İstanbul’da bulmuşlar. Tedavi olduktan sonra veteriner pansiyonunda yuva bulma umuduyla beklemeye başlamış. Labrador melezi ve 5 yaşından olduğu tahmin ediliyor. Çok akıllı, uslu ve kısırlaştırılmış. İlgilenenler için tel: (533) 267 86 94. e-posta: iturkozan@superonline.com
Kapıya bırakılan bu güzel kıza sıcak bir yuva aranıyor. Veteriner kontrolünden geçmiş. Sağlıklı ve 2.5 aylık. Tel: (216) 384 51 65
Bu afacan tekir İstanbul’da yaşıyor. 2.5 aylık, çok sağlıklı ve sevecen. Acil yuva arıyor. Tel: (216) 384 51 65
Ginger, 2 yaşında ve dişi bir köpek. Rus terrier’i ile Dachshund (sosis) kırması. 20 Haziran’da İstanbul Maçka parkının üst kısmındaki havuzlu parkta kayboldu. Görenler lütfen ailesine haber versin, Tel: (539) 836 26 88
Yaklaşık 3 yaşında olduğu tahmin edilen bu golden retriever, İstanbul Maltepe sahilinde bulundu. Erkek ve kısırlaştırılmış. Biraz tombul. Bu tanımlara uyan köpeğiniz kaybolduysa Berna Hanım’ı arayabilirsiniz.Tel: (538) 430 66 78
Yazının Devamını Oku 21 Temmuz 2007
Yaz tatili planları yapıyorsunuz ama bir problem var; evcil hayvanınız. Devamlı birlikte olduğunuz kedi veya köpeğinizden ayrılmanız çok zor. Tercihiniz seyahate çıkarken onu da götürmekse, hangi otellerin evcil hayvan kabul ettiğini bilmenizde fayda var. Bunun için de çözüm, 10 Temmuz’da açılan e-otel.com’a göz atmak.
İnteraktif reklam ajansı Be2do çatısı altında faaliyet gösteren e-otel.com, evcil hayvanları kabul eden tatil mekanlarıyla ilgili de hizmet veriyor. "Evcil hayvan kabul eden otellere pozitif ayrımcılık uyguluyoruz" sloganıyla hayli geniş bir kaynak sunuyor. Be2do Genel Koordinatörü Devrim Altaylı’nın da iki kedisi ve golden retriever cinsi bir köpeği var. "Tatile çıkarken köpeğinizi bir yere bırakmak gerçekten güç. Çocuk gibiler. Madem böyle bir proje yapıyoruz, evcil hayvan kabul eden otelleri de özellikle belirtelim diye düşündük" diyor. Sitenin portföyünde, evcil hayvan kabul eden 200’e yakın işletme bulmak mümkün. Çok yakında engelli odası bulunan oteller, sigara içilmeyen oteller gibi bölümler de eklenecek.
Site, tatilinizi geçirmek istediğiniz bölgede, belirlediğiniz özelliklere sahip mekanların e-kataloglarını hazırlayıp, bu kataloglar üzerinden daha isabetli seçim yapılabilmenizi sağlıyor. İki türlü e-katalog sistemi var. İlkinde sisteme üye olan otel ya da firmalar bilgilerini veritabanına aktarıyor. Siz de konaklama yeri ve tipi gibi kriterlere göre arama yaparak kendinize özel katalog yaratıyorsunuz. Otel rezervasyon butonları sayesinde işletmenin kendi rezervasyon sayfasına yönlendiriliyorsunuz. İkinci katalog sistemindeyse tatil mekanlarının var olan kataloglarını inceliyorsunuz. Beğendiğiniz otel, pansiyon ve tatil köyünün sayfasına kişisel notlarınızı yazarak arkadaşlarınızla karşılıklı görüşlerinizi paylaşabiliyorsunuz. Yani bir çeşit chat yaparak tatil planı oluşturuyorsunuz.Hakan GENCE
İŞTE OTELLER
The Marmara Bodrum: Aynı odada kalıyorsunuz. Hayvanlar için özel tabaklarda mönü seçenekleri sunuluyor.
Yazının Devamını Oku 14 Temmuz 2007
Hayvanların kanıyla beslenen keneler, özellikle evcil hayvanlarda birçok rahatsızlığa ve ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Bu mevsimde çoğalan parazitler önlem alınmazsa ölümle sonuçlanan hastalıklara bile neden oluyor. Üstelik kene, aynı evi paylaştığınız kedi veya köpeğinizden size de geçebilir.
Sıcak havalarla birlikte evcil hayvanlar için kene tehdidi arttı. 20 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda üreme faaliyetini artıran bu parazit için park, bahçe, piknik alanları ve kırlar ideal alanlar. Veteriner Hekim Ali Daşkın, bahar ve yaz aylarında gelen şikayetlerin arttığını söylüyor: "Özellikle Bodrum, Marmaris, Datça gibi yazlık mekanlardan dönenlerin hayvanlarında belirtiler fazla. Şimdi önlem almanın tam vakti".
Keneler vücutlarında yaşayacakları canlıları pek ayırt etmiyor. Parazit ilk fırsatta evcil hayvanın vücudunda en uygun bulduğu bölgeye yerleşerek yaşamını sürdürebilmek için kan emmeye başlıyor. Fakat daha çok köpekleri tercih ettikleri söyleniyor.
İLK BELİRTİLER: KAŞINTI VE ATEŞ
İnsan ve evcil hayvanlara yerleşen kenenin belirtileri hemen hemen aynı. İlk belirti kaşıntı. Fakat parazitler genellikle hayvanların kaşınırken ulaşamayacağı kulak içi ya da ense gibi bölgelere yerleşiyor. Kaşınarak rahatlayamayan hayvanın rahatsızlıkları artarak devam ediyor. En fazla bir hafta içinde ateşlenme görünüyor. Sebepsiz durgunluklar, sürekli yatma isteği ve iştahsızlık ardından geliyor. Veteriner Hekim Ali Daşkın, "Hayvana geçmesinden şüphelendiğimiz hastalıkların başında ’Lyme’ geliyor. Bu bir tür parazitel hastalık. Sonucu ölüme kadar varabilir" diyor.
Keneler hayvanın üstünde çoğalarak yumurtalarını da bırakabiliyor. Bu süreç ısı ve nemle alakalı olarak ortalama bir hafta sürüyor. Bu yüzden kısa sürede parazitin varlığını anlamak çok önemli. Veteriner müdahalesinden sonra hayvanınız 48 saat içinde vücuda bırakılan yumurtalardan da kurtuluyor. Ayrıca kenelerin evcil hayvandan size geçme olasılığı da var. Bu yüzden hayvanınızı sık sık kontrol edip önlemlerinizi doğru almaya dikkat edin.
ELLE TEMAS ETMEYİN
Hayvanınızın vücudunda keneyle karşılaşırsanız panik olmadan uymanız gereken bazı kurallar var. Yapışmamış olanları elinizle temas etmeyecek bir şekilde alın. Öldürme sırasında da elle temastan kaçının. Yapışmış keneleri daha dikkatle çıkarın. Bir pensle sıkıca tutun. Sağa sola çevirerek çivi çeker gibi kendini bırakıncaya kadar çekin. Keneyi ezmeyin, yakmayın veya havasız bırakarak boğmaya çalışmayın. Bu işlemler onun, taşıdığı enfeksiyonu yaymasına neden olabilir. Hemen veterinere başvurmayı unutmayın.
ALMANIZ GEREKEN ÖNLEMLER
Spot-on ismi verilen damlatma solüsyonlarından kullanabilirsiniz. Enseden başlayarak kuyruğa kadar damlatılıyor. Deri altındaki yağ tabakalarında toplanıp kenenin hayvanın vücudunda barınmasına engel oluyor. Herhangi bir ısırmada parazitin ölmesini sağlıyor. Uygulamada sırt bölgesinde en az dört noktaya damlatmak gerekiyor.
Sprey ilaçlar evcil hayvanınızın üzerine parfüm gibi sıkılarak kullanılabiliyor. İlaçlardan bazıları yaşları küçük hayvanlarda kokuları yüzünden baygınlık veya nefes alma güçlüklerine neden olabiliyor.
Uygulamadan sonra 24 saat kedi ya da köpeğinizi yıkamayın. Uygulama yerlerine elinizle temas etmeyin. Düzenli uygulama çok önemli.
Kene tasmaları takmayı unutmayın. Etki mekanizması koku yaymasıyla gerçekleşiyor. Özellikle boyun bölgesini koruyor. Ama ayak ve gövdede etkisi çok güçlü olmuyor.
20 derece hava sıcaklığının üzerindeki yazlık mekanlarda bu önlemlerden biriyle yetinmeyin. Tasmanızın yanında mutlaka sprey veya solüsyon tercih edin.
Birden fazla evcil hayvanınız varsa uygulamalarınızı sıklaştırın.
Gezdirmeye çıkardığımız hayvanlara hakim olmak oldukça zor. Ama tehlikeyi düşünerek riskin yüksek olduğu yeşillik alanlardan uzak durmaya çalışın. 4-6 saat gezen hayvanınızı döndükten sonra dikkatlice tarayın. Bu şekilde kenelerin vücuda yapışmasını önleyebilirsiniz.
Her gezintinin ardından köpeğinizin kulak etrafını, kulak içini, boyun bölgesini ve patilerinin parmak aralarını kontrol edin.
Evcil hayvanınızı pansiyon, köpek oteli ya da eğitime bırakmadan önce ve sonra önlemlerinizi gözden geçirin. Hakan GENCE
Kafes kuşlarında gaga ve ayak uyuzu
Özellikle muhabbet kuşları ve kanaryalarda çok sık karşılaştığımız paraziter deri hastalıklarından birisi de gaga ve ayak uyuzu. Hastalık genellikle knemidokoptes uyuz etkenlerinin doğrudan temasla hasta kuşlardan veya enfekte kafes ortamından alınmasıyla ortaya çıkıyor. Bağışıklık sistemindeki zayıflıklar ve stres ortamı hastalığın ortaya çıkmasını ve belirtilerini hızlandırabiliyor.
Hastalığın en önemli belirtisi başta gaga, tırnak ve ayaklar olmak üzere kafes kuşlarında tüy bulunmayan deri bölgelerinde beyaz veya gri renk kabuklu, kabarık ve kalın bir tabaka oluşması. Hastalığın ilerlemesiyle tüylerde dökülme, iştahsızlık, bitkinlik ve sürekli uyuma gibi şiddetli hastalık belirtileri de gözlenebilir. Hastalığın şiddetlendiği durumlarda gaganın yapısında şekil bozuklukları ortaya çıkabilir. Benzer bozukluklar tırnaklarda da gözlenir.
Hastalığın teşhis edilmesi için yukarıda saydığımız belirtilerin görülmesinin yanı sıra derideki kabuklu bölgelerden alınan doku örnekleri mikroskopik ortamda incelenir.
Tedavi için, hastalığa yol açan uyuz etkenine karşı etkili ilaçların pomat, damla ve enjeksiyon gibi yollarla veteriner hekiminiz tarafından önerildiği şekilde uygulanması gerekir. Uygun ilaçlarla tedavisi mümkün bir hastalıktır.
Hastalıktan korunmada kafes ortamının temizliği ve hijyeni son derece önemlidir.
Pako pano
Tekir oğlan 2.5 aylık. Aşıları yapıldı, uslu sakin bir bebek. Kucaklanıp yuvasına gitmek için bekliyor. Tel: (216) 384 51 65.
Yumoş, gençlik hastalığından dolayı felçli. İki yaşında bir erkek köpek. Ancak özel arabasının yardımıyla yürüyebiliyor. Yumoş’a yazın Ebru Elgoç bakıyor ama kışın İstanbul’da bakacak birilerine ihtiyacı var. Yardım etmek isterseniz Tel: (533) 698 17 73.
Bu bebek de Ankara’da sokakta bulunmuş. Adı Perçem, yaklaşık 2.5 aylık. Perçem’i yanınıza almak isterseniz Ceyda Bal Dabanca’yı arayabilirsiniz. Tel: (505) 667 47 72.
Annesiz 1.5 aylık şirin bebeğe ve kardeşlerine yuva arıyoruz. Onların da sıcak bir yuvası olmasını istiyoruz. (216) 384 51 65
Fotoğraftaki dalmaçyalı iki yaşında ve erkek. Sahibi barınağa bırakıp gitmiş. Şu anda Diyarbakır’da. Kendine yeni bir sahip arıyor. İlgilenenler Sevgi Ekmekçiler’i arayabilir. Tel: (533) 496 86 40.
Bu yavru köpeği Andree Coşkun, Ankara’da sokakta bulmuş. Şu anda Veteriner Tıp Merkezi’nde kalıyor. Ona bir yuva vermek isterseniz (312) 437 06 06 numaralı telefonu arayabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 7 Temmuz 2007
Eski gazeteci Gülderen Koşar, 24 sokak kedisi için evinin bahçesine kedi evi yaptırdı.
İstanbul’da Boğaz manzaralı 30 metrekarelik evde mutlu, aşılı ve sağlıklı yaşayan kediler, Koşar’ın villasına tüp geçitle girip çıkıyor. Kedi bakıcılığı için başvuran adaylardan, kediseverlik sınavını başarıyla geçen Moldovalı Peter, hergün tüylerini tarıyor, göz ve kulak bakımlarını yapıyor, kumlarını temizliyor, sularını ve mamalarını tazeliyor. Akşamları da kedi evinde isim listesinden tek tek yoklama yapıyor, eksik var mı, diye.
Gülderen Koşar, otomobilinde paket paket kuru mama taşıyor. Nerede sokak kedisi var, hemen mama bırakıyor. Hasta yavru kediye rastladığında ise hemen alıp evine, daha doğrusu kedi evine götürüyor. Koşar’ı, Sarıyer sırtlarındaki evinin bahçesinde gördüğüm, her biri dünya güzeli kediler için hazırladığı cenneti haber yapmaya ikna etmek oldukça zor oldu. Neyse ki, "Belki hayvanseverliğe katkısı olur" diye kabul etti. Koşar, İstinye’deki evini, kedili yaşamına uygun olmadığı için bırakmış, Sarıyer’e taşınmış. Kontenjanı 24’te dondurmuş. Şimdi de trafik tehlikesinden uzak, ormanlık bir alanda ev arıyor. O zaman, daha büyük, daha çok kedinin mutlu mesut birarada yaşayacağı bir kedi evi yaptıracak. En büyüğü 16 yaşında, en küçüğü on aylık kedilerinin adlarını himayesine aldığı tarih sırasına göre bir çırpıda sayıyor: Kızım, Efe, Maviş, Nazlı, Nohut, Mercimek, Minik, Vasya (Vasili Petroviç), Lulu, Mumuk, Karam, Zeytin, Biber, Fıstık, Pamuk, Cihangirli Emin, Adam, Oğul ... "Hepsi aşılı, hepsi kısırdır" diyor. Aşı ve tedavilerini ücretsiz yaptığı için Veteriner Hasan Bulut’a müteşekkir.
OKŞANMAK İSTEYEN TÜP GEÇİTTEN EVE
Gözenekli telden yapılan kedi evi, geceleri özel hazırlanmış brandayla örtülüyor. Kışın da mantar sobayla ısıtılıyor. "Hepsini bebekken aldığım için insan dokunuşuna, okşanmaya alışkınlardı. Onlara ayrı ev yaptırınca mutsuz oldular. İstedim ki hem bahçe hem ev ortamında yaşasınlar. Tüpgeçit bu ihtiyacı karşılıyor. Hem daha güvenli hem daha kolay oluyor." Eve çağırdığı usta, tüp geçit yapacağını duyduğunda çok şaşırmış. "Aman abla hiç işin yok mu, hepsini sal gitsin" demiş. Kediler tüp geçitten Gülderen Koşar’ın evine geldiklerinde hiç mi kaçmıyorlardı, bu kadar kediyi bir arada tutmak zor değil miydi?
Yazının Devamını Oku