15 Aralık 2007
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Şanlıurfa yolu üzerinde yapılan, ancak standartlara uymadığı gerekçesiyle hayvanseverlerin tepkisini çeken hayvan barınağının yerine, Elazığ karayolunun 19’uncu kilometresine bu kez Avrupa standartlarında, modern bir Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi kuruldu. Örnek gösterilecek merkezde görevli 3 seyyar ekip sürekli olarak vatandaşların ihbarlarını değerlendirerek, kent merkezinde başıboş dolaşan köpekleri uyutarak topluyor, araçla bakım merkezine getiriyor. Sağlık taramasından geçirildikten sonra yerleştirildikleri minik villalarda rahat bir yaşam sürüyorlar.
Yeni inşa edilen ve geçtiğimiz haftalarda hizmete giren Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’ne getirilen köpekler, veterinerler Cemal Alacan ile Akın Koçhan tarafından sağlık taramasından geçirilip aşıları yapıldıktan sonra kendileri için hazırlanan karantina bölümlerine alınıyor.
Karantina bölümünde çevreye uyum sağladıktan sonra kendileri için hazırlanmış çatılı, küçük, kırmızı boyalı villa tipi kulübelere alınıyorlar. Üç metrekarelik külübelere kısırlaştırılacak köpekler, 20 metrekarelik bölümlere büyük köpekler, 12 metrekarelik bölümlere küçükler, 6 metrekarelik bölümlere ise yavrulu anneler bırakılarak koruma altında tutuluyor.
15 dönümlük alan üzerine yapılan merkezde, köpekler sokakta yaşadıkları travmaları atlatmaya çalışıyor. İki veteriner ve iki veteriner teknikerinin de aralarında bulunduğu toplam 24 personel görev yapıyor burada.
Yeni doğum yapmış anne köpekler ile yavrularına ayrı özen gösteriliyor. Anne ve sahipsiz yavruların kaldığı külübelerin kapısı ve zemini soğuğa karşı takviye ediliyor. Hava çok soğuyunca bu kez elektrikli ısıtıcılar konuyor.
Kuduz aşıları ve tedavileri yapılan köpekler belirli bir süre burada kalıp kendilerine geldikten sonra yine görevliler tarafından nereden alınmışlarsa oraya bırakılıyorlar. Bakımevinin sorumlularından veteriner hekim Cemal Alacan, vatandaşların kulaklarında küpe bulunan köpekleri ihbar etmemelerini istiyor: "Çünkü bu köpekler her türlü tedavileri yapılmış ve insanlara alışmış durumdalar. Kulaklarında küpe bulunan köpekler, çevreye zarar vermez ve sürekli olarak bizim kontrolümüz altındadır. Bir yıl geçtikten sonra bunları tekrar topluyor aşılarını yapıyoruz. Uyum sorunu yaşamasınlar diye onları aldığımız yere geri bırakıyoruz" diyor.
Modern mutfağı, operasyon odası bulunan merkezde rahatsızlanan köpekler görevliler tarafından sedyelerle muayene odasına taşınıyor. Kent merkezinde trafik kazası geçiren köpekler ise, görevli iki veteriner tarafından olay yerinden alınıyor.
Sadece sokak köpeklerinin değil, ailelerin artık bakamayacakları köpekleri de kabul ediyorlar. Veteriner hekim Cemal Alacan, "Ancak bu köpekleri bir daha ailelere geri vermiyoruz. Çünkü burası bir pansiyon değil. Ama evinde köpek beslemek isteyen herkes gelip, kayıt yapıldıktan sonra buradan alabilir. Ancak bakıyorlar mı, bakmıyorlar mı diye zaman zaman kontrole evlere gidiyoruz" diyor. Kapasitesi 500 olan bakım evinde şu anda yaklaşık 200 köpek var. Yemek ihtiyaçları 7’inci Kolordu Komutanlığı ile kamu ve özel hastanelerin yemek artıklarından karşılanıyor. Yavrulara ise mama veriliyor. Cemal Alacan, " Burası halkımıza açıktır. Hafta sonları aileler çocuklarıyla birlikte buraya gelip gezebilirler" diyor. Ramazan YAVUZ/DİYARBAKIR (DHA)
Bayramda evcil hayvanların da beslenme düzeni bozuluyor
Bayram günlerinde herkesin evinde çok çeşitli ve zengin içerikli yiyecekler doğal olarak her zamankinden daha fazla bulunur. Beslenme yapıları bizimkine her ne kadar benzerlik gösterse de, evcil hayvanların sindirim sistemleri insanınkinden oldukça farklıdır. Bu farklılıklardan doğan beslenme duyarlılıkları, Kurban Bayramı’nda dikkatli olmadan onlara sunacağımız yiyeceklerin sağlık sorunlarına yol açmasına neden olabilir. Aşağıdaki konulara dikkat ettiğiniz takdirde, kedi ve köpekleriniz sağlık sorunu yaşamadan, mutlu ve keyifli bir bayram geçirebilirsiniz.
Çiğ verilen et, balık ve tavuk ürünleri E.coli gibi hastalık oluşturan bakterileri ve toksoplazma gibi parazitleri içerebileceğinden, evcil hayvanlarda ciddi problemlere yol açabilir. Onları ve kendinizi korumak için çiğ et temas etmiş kapların ve aletlerin de yıkanıp kaldırılması, ortalıkta bırakılmaması gerekir.
Besin değeri yüksek ve aşırı yağlı yiyecekler ile et suları, mide rahatsızlığından akut pankreas problemlerine kadar kedi ve köpeklerde ciddi sağlık sorunlara yol açabilir.
Sığır, koyun ve tavuk kemikleri ile balık kılçıkları yutulduğu takdirde, sindirim sisteminde ciddi tahribata, bağırsaklarda yırtılmalara neden olabilir. Bu nedenle kaynağı ve büyüklüğü ne olursa olsun tüm kemik türlerini evcil hayvanlarınızdan uzak tutmalısınız.
Hassas koku alma duyusu olan kedi ve köpekler, et ve et suyu bulaşmış naylon torbaları, alüminyum folyo ve streç film gibi malzemeleri yutup sindirim sistemlerinde tıkanmalara varan tehlikeler yaşayabilir. Bu tarz mutfak malzemelerini ortalıkta bırakmayın.
Çikolata, kahve ve çay, hayvanların sinir sisteminde, idrar yollarında ve kalp kasında problemlere yol açan ksantin içerir. Çikolata ayrıca teobromin maddesi nedeniyle çok ciddi bir tehlikedir. Yaklaşık 60 gram kadar bitter çikolata, 10 kilogramlık bir köpeği zehirleyecek miktarda teobromin içerir. Bu maddelerin tüketilmesi ishalden nöbetlere ve hatta ölüme kadar gidebilen sorunlara yol açabilir. Teobromin içermeyen ödül çikolataları dışındaki tatlıları evcil hayvanlarınıza yedirmeyin.
Alkol ve alkol içeren maddeler, önemli zehirlenmelere yol açabilir. İçki bardaklarınızı ortada bırakmamalı ve yıkayıp kaldırmalısınız.
Bayram sofrasına oturduğunuzda kedi ve köpeğinizi de masanızda bulunan yiyeceklerle beslemek isteyebilirsiniz. Ancak sindirim sistemleri değişik yiyeceklere karşı çok duyarlı olan ve gıda değişikliklerini birkaç günden önce tolere edemeyen evcil hayvanlarda bu durum ciddi sindirim sistemi problemlerine yol açabilir. Yemeğe oturmadan önce mutlaka kendi mamasıyla karnını doyurun. Tok olduğu takdirde daha az problem yaşanacaktır.
Yemek sonrasında yiyecek içecekleri, tabak, çatal, kaşık ve bardakları onların giremeyeceği şekilde mutfağınıza kaldırmayı unutmayın.
PAKO PANO
Sokağa atılan bu dişi Garfield, çok sokulgan ve tatlı bir kedicik. Parazit tedavileri yapıldı, kısırlaştırıldı. En fazla 9-10 aylık. Kendine yuva arıyor. Hülya Hanım Tel: (216) 384 51 65
Zeytin 2 yaşlarında çok sevimli bir erkek terrier. Artık son olması arzusu ile devamlı bir ev arıyor. Tel: (532) 602 04 09.
Henüz 2,5 aylık, dişi kedicik. 20 gün önce araba motoruna sıkışmış yaralı halde sokak ortasında bulundu. Hayatta kalmayı başardı ama ne yazık ki arka ayaklarından birini ve kuyruğunu kaybetti. Sevgiye bayılıyor. Hayat dolu bir yavru, çok güçlü, tedaviye çabucak cevap verdi, şu anda taburcu olabilecek durumda. Ancak artık sokakta yaşaması mümkün değil. Bu güzel yavrucuğa sıcak evini ve kalbini açacak bir aile aranıyor. İstanbul Kadıköy’deyiz. (532) 720 86 20
Trafik kazası nedeniyle omurilik travması teşhisi konulan Russian Blue kırması iki yaşındaki kedinin kendisiyle ilgilenebilecek bir aileye ihtiyacı var. Tedavisi tamamlandı, zor da olsa arka ayakları üzerinde durabiliyor. Sokakta yaşama şansı yok. Tel: (312) 466 33 30.
6 Aralık’ta İstanbul Florya’da terrier cinsi bir köpek bulundu. Aynı tarihlerde ve bölgede köpeği kaybolan varsa (533) 291 39 42 numaralı telefonu arayabilir.
Yazının Devamını Oku 8 Aralık 2007
Kurban Bayramı yaklaşırken, pek çok kişinin tatil planı var. Köpeğini yanına alamayan ama nereye bırakacağını da bilemeyen İstanbullular, şehre 50 dakika mesafedeki Şile Ulupelit Köyü’nde bulunan Wof Wof Hotel’i tercih edebilir. Otel sahipleri Filiz-Şefik Özşapçı çifti, köpeğinizin kendini evinde hissedeceği konusunda iddialılar.
Tatil zamanı köpeklerini bırakacakları güvenilir ve temiz bir pansiyon bulmakta zorluk çeken hayvan sahiplerinin imdadına Wof Wof Dog Hotel yetişiyor. Şile yolu üzerinde, Ulupelit Köyü’nde, beş dönümlük bir arazi içinde yer alan otelde, hizmette sınır yok. Aradıkları mutluluğu şehir yaşamında bulamayan sahipleri Filiz ve Şefik Özşakçı çiftinin 9 köpeği var. Filiz Özşakçı, "Köpeğinizin de tatile çıkmaya ya da siz onunla değilken her zamanki rahatını yaşamaya hakkı olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden, köpeklerin evdeki kadar rahat yaşayabileceği bir köpek oteli yaptık. Onlara çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgiyi ve ilgiyi veriyoruz. Çiftliğimizdeki geniş bir bölümü köpeklerinizin yaşayacağı şık, rahat, koltuklu ve yataklı bir otele dönüştürdük. Pansiyon değil, insanların bile gelip yaşamak isteyeceği bir mekán hazırladık. Yurtdışından köpeklerini bize getirenler var" diyor. Köpeklerin tasmaları otelin kapısından girdikleri an çıkarılıyor. Rahat ve özgür yaşayabilmeleri için kamera sistemi de yok.
Köpekler, içinde Japon balıklarının yüzdüğü havuzun etrafında özgürce gezip koşabilme imkánı buluyor. Uyumaları için ne kafesler ne de küçücük beton zeminli karanlık bölmeler var. Müzik çalınan, televizyon yayını yapılan odalarda, yastık ve yataklarda uyuyorlar. Eğer köpeğiniz başka köpeklerle aynı ortamı paylaşmayı sevmiyorsa ayrı bir oda da veriliyor. Ve yalnız kalmasın diye özel ilgi gösteriliyor. Otelde köpeğinize uygun eş bile bulabilirsiniz.
Şapçı çifti yaşlarından ötürü sahiplerinin bakamayacağı köpekler için bir de huzurevi açmayı planlıyor. Bilgi için Tel:(216) 736 51 66, www.wofwofdoghotel.com
HANGİ HİZMETLER VERİLİYOR
Evden otele, otelden eve özel servis.
Köpeğe özel beslenme planı.
Diyet yapan veya özel gıda tüketimi olanlara özel hizmet.
Kafessiz sistemde kendisine özel koltukta 24 saat boyunca özel bakıcı gözetimi.
Her türlü ilaç ve ilkyardım ekipmanı
Rutin veteriner hizmeti.
Veteriner hekimin bilgisi dahilinde acil ve istenmeyen durumlarda müdahale etme şansı.
Atlanmış aşı ve parazit uygulamalarının tamamlanması. Rabia ZAMUR
Hamster’larda ishal
Hamster’larda çok sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birisi de ishal ve ishalle seyreden hastalıklar. İlk sırayı genellikle beslenme hatalarından kaynaklanan ishaller alıyor. İshale sebep olan diğer rahatsızlıklar; ıslak kuyruk hastalığı, Tyzzer’s hastalığı gibi bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonlar, salmonella enfeksiyonları, E. Coli enfeksiyonları ve iç parazitlerden kaynaklanan enfeksiyonlar. Antibiyotik kullanımına bağlı görülen ishaller de var. Ayrıca aşırı stres ve çevre koşullarındaki ani değişiklikler de hamster’larda ishale yol açabiliyor.
Beslenmeye bağlı ishaller, genellikle çok fazla taze sebze verilmesi, ani gıda değişiklikleri ve daha önce yedirilmeyen yeni bir sebze çeşidinin denenmesi sırasında ortaya çıkabiliyor.
İshalle birlikte görülen en bariz belirti, hamster’ın arka bölgesinin ve kuyruğunun dışkı ile bulanmış olması, ıslak ve kirli görülmesi. Normalde katı ve koyu renkte bir dışkı yapan hamster’lar, ishal olduklarında dışkıları yumuşar ve rengi daha açık bir hal alır.
Uzun süren ishallerde, vücudun aşırı miktarda su kaybetmesi sonucu halsizlik, bitkinlik, idrarın koyulaşması ve derinin çekilip bırakıldığında eski halini geç alması gibi dehidrasyona bağlı belirtiler hızla ortaya çıkabilir.
Gıda değişikliğine ve çevresel strese bağlı olan ishallerde 24 saat içinde ishale neden olan gıdanın ve/veya stres faktörünün uzaklaştırılması, belirtileri ortadan kaldırmıyorsa mutlaka veteriner hekiminize başvurmalısınız.
Enfeksiyon ve ilaç kullanımından kaynaklanan ishallerde hiç vakit kaybetmeden veteriner hekiminize gitmelisiniz. İshale neden olan asıl problemin teşhis edilmesi ve tedavisi hamster’ınızı hızla iyileştirecektir.
PAKO PANO
Annesi evde doğum yaptı. Diğer kardeşlerini yuvalandırdık. 3 aylık sürmeli güzel bir kız ve üzerinde her renk var. Parazit tedavileri yapıldı. Hiçbir sağlık problemi yok. Okşan Edgü. Tel: (216) 464 26 93
Panda adını verdiğimiz 6 aylık kız kedicik, ağzı kırık ve çıkıklarla dolu, sadece yalama işlevi ile çöp kenarında yaşamaya çalışırken bulundu. Uzun ve sıkıntılı bir ameliyat sürecinden sonra tamamen iyileşti, güzelleşti. Tek sorunu 3-4 ay daha sadece yaş mama yemek zorunda olması. Kuru mama yerse çenesi tekrar çıkabilir. Onu ömür boyu sevecek yeni ailesi olur musunuz? (532) 210 08 99
Kurt kırması Cancan, 7 yaşında ve dişi. Tüyleri kahverengi. 15 gün önce geçici olarak bırakıldığı Kuşadası barınağından kaçmış. Görenler, nerede olduğunu bilenler Beyhan Hanım’a (532) 486 68 80 numaralı telefondan ulaşabilir.
Ankara Sincan Organize’de, golden retriever anne ve kangal babadan dünyaya gelmiş 6 köpek yavrusu var. 29 Ekim doğumlular. Çok acil sahiplendirilmesi gerekiyor. (532) 432 38 41
10 günlükken sokakta bulundum. Şimdi 2 aylığım. Beni bulan abla bana evinin bir odasını açtı. Bir gözümü kurtaramadık. Parazit tedavilerim yapıldı. Cana yakın ve sevecenim. Evdeki büyük abi, abla kediler bana pati atıp diğer gözüme de zarar vermeden beni kurtarır mısınız? (536) 989 80 74
Yazının Devamını Oku 1 Aralık 2007
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) Hayvanat Bahçesi, gönüllü hayvan müfettişleri arıyor.
Başvuranların kısa bir eğitimden geçtikten sonra serbest giriş kartları çıkacak ve bahçedeki evcil hayvanların bakımının kontrolünü yapacaklar. Gönüllülerin müfettişlikleri gizli tutulacak. AOÇ’nin başlatacağı diğer bir proje ile vatandaşlar bir yıllık bakımını üstlendikleri hayvanın kafesine kendi ismini verebilecek. Böylece vatandaşlar bahçeyi sürekli izleyip eksikleri rapor edebilecek.
Türkiye’nin ilk ve en büyük hayvanat bahçesi Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) Hayvanat Bahçesi, gönüllü hayvan müfettişleri arıyor. Önümüzdeki günlerde hayata geçecek olan projeyle, evcil hayvanların bakımını denetleyecek olan gönüllülere kısa bir eğitim verilecek. AOÇ serbest giriş kartları çıkarılacak ve bahçeyi denetleme imkanı tanınacak. Gönüllülerin müfettişlikleri gizli tutulacak. Bu uygulamayla bahçeyi daha da güzelleştirmek ve yeni fikirlerle geliştirmek amaçlanıyor.
EMNİYETTEN ARAŞTIRILACAKLAR
AOÇ Genel Müdürü Mehmet Emin Güzel, "Bize başvuranları emniyetten araştırıp öyle seçeceğiz. Gönüllü müfettişler nerede eksiklik, yanlışlık varsa bize bildirecekler. Burayı daha da geliştirmek için bize yeni fikirler getirmelerini istiyoruz. Şimdilik 20 kişi seçmeyi planlıyoruz. Biz şeffafız ve kendimize güveniyoruz. Bu nedenle böyle bir proje geliştirdik" diyor. Müracaatları gönüllüler e-posta yoluyla aoc@aoc.gov.tr’ye bildirebilirler.
Yazının Devamını Oku 24 Kasım 2007
Köpekleri günde birkaç kez dolaştırmak, kentte yaşayan hayvanseverler için mutlaka yerine getirilmesi gereken bir görev. Köpekler bütün gün sabırsızlıkla sahiplerinin işten dönmesini, onları dışarı çıkarmasını bekliyor. Ama buna zaman ayıran hayvan sahibi sayısı da gittikçe azalıyor. Köpek gezdirmek böylece yeni bir iş alanı haline geliyor. İşte yeni açılan internet sitesi
kopegimigezdir.com, bu ihtiyacı 24 saat karşılamak için bekliyor. Bu sadece bir internet sitesi değil. Dört kişilik ekip, Caddebostan’da şehir içinde bahçeli bir binada hizmet veriyor. Yakında açılacak pansiyonuyla hayvanlara sağlıklı ve güvenli konaklama imkanı sunmaya da hazırlanıyor. İstediğiniz saat ve günde köpeğinizi evinizden alarak gezdiriyor. Ayrıca köpeklere pozitif eğitim dersleri de veriyor.
Kopegimigezdir.com, dört arkadaş; Burcu Ağaoğlu, Evrim Gürkan, Abdurrahman Temoçin ve Sinan Yener’in bir araya gelmesiyle kuruldu. Onları birbirine bağlayan köpek sevgisiydi. Şirketlerinin ismi Pozito Eğitim, ama onlar kopeğimigezdir.com ismini marka olarak kullanmayı tercih ediyor. Ekip sadece internet üzerinden hizmet vermiyor. Caddebostan’da ses izolasyonu sağlanmış bahçeli müstakil bir binaları var. Sadece köpek gezdirmiyorlar, pozitif eğitim ve pet transfer hizmetleri sunuyorlar, yakında binalarında köpekler için bir pansiyon açacaklar.
Burcu Ağaoğlu, Türkiye’de bu işi profesyonel olarak yapan çok az kişi olduğunu anlatıyor: "Zaten çıkış noktamız bundan doğdu. Artık köpek sahipleri evcil hayvanlarını sadece tuvalet ihtiyacını karşılamak için dışarıya çıkarabiliyor. Aceleyle 15 dakika hava almalarını sağlamak için gezdiriyor. Acil bir işleri çıktığında önce köpeklerini veterinerlere bırakmayı düşünüyor. Ama onların işi bu değil. Bilinçsiz köpek gezdirenler de köpeklerle kaliteli zaman geçiremiyor. Oysa beş saatlik bir gezinti yerine, köpeğin bir saat bilinçli olarak gezdirilmesi yeterli. Sitemizde yakında açılacak forumlarla hayvanseverlere bu konularda bilgi vereceğiz. Şu anda sadece mail yoluyla randevu alabiliyoruz."
ÖNCE VETERİNER GELİYOR KÖPEĞİN KİMLİĞİ ÇIKIYOR
Köpeğiniz için bir gezdirici tutmaya karar verdiğinizde sistem şöyle işliyor: Önce internet üzerinden veya telefonla randevu alıyorsunuz. Köpeğinizi Köpegimigezdir.com’un ofisine götürüyorsunuz, orada veteriner, köpeğin sağlık ve aşı belgelerini kontrol edip genel muayene yapıyor. Düzenli kullandığı ilaçlar veya alerjisi varsa bunları öğreniyor. Ardından eğitmen, köpeğin genel davranışlarına uygun bir gezdirme programı planlıyor. Nerede gezileceğine sahipleriyle birlikte karar veriliyor. Gezi alanı olarak özellikle evinizin yakınları ve mümkün olduğu kadar yeşil alanlar tercih ediliyor.
Gezdirme günleri, saatleri ve köpeğin kimden teslim alınıp kime bırakılacağına karar verildikten sonra bir protokol imzalanıyor. Köpeğin fotoğrafı çekilerek kimlik kartı hazırlanıyor. Köpek her gezdirmeye çıkarılışında ve teslim edildiğinde tarih ve saati gösteren fiş veriliyor.
Köpeğin evden alınıp gezdirilmesi en az bir saat sürüyor. Bu sırada köpeklere diğer hayvanlarla ilişkileri ve davranışları konusunda eğitim de veriliyor. Köpek gezdirme yöntemleri hayvanların huylarına göre değişiyor. Örneğin, iyi huylu köpekler enerjilerini atmaları için bir arada gezdirilebiliyor. Çok stresli köpeklerin bir hafta önce sahipleriyle birlikte gezmesi öneriliyor. Düzenli gezdirme sonucunda sosyalleşen hayvanlar uysallaşıyor. Köpek gezdiricilerinin yanlarında ilk yardım malzemeleri, peçete, dışkı poşeti, su ve su kabı oluyor, dışkılar temizleniyor. Peki gezdirme sırasında köpeğinizin başına bir kaza gelirse? Önce köpek sahibi hemen aranıp haber veriliyor. Kendi veterinerine götürülüyor. Size ulaşılamazsa ekip kendi veterineriyle tedaviyi sağlıyor. Eğer kendi kusurlarından kaynaklanan bir kaza olursa bu ücret ekip tarafından karşılanıyor.
Kopegimigezdir.com haftanın yedi günü, sabah, akşam, günlük, haftalık veya aylık gezdirme hizmeti veriyor. Yine de ekip elemanları, hafta sonları köpeklerin sahipleriyle vakit geçirmesini tavsiye ediyor. Bu hizmetin fiyatı evin yeri, hayvanın huyu ve gezdirilecek saatlere göre değişiyor. Ama köpek gezdiricilerinin aylık kazancı 500-1000 YTL arasında.
Köpeğimigezdir.com’da genellikle üniversite öğrencileri köpek gezdirme işini yapıyor. Bir yandan da eğitimlerini sürdürüyorlar. Aralarında MBA yapmış olan bile var. Sitenin kurucularından Abdurrahman Temoçin (28), İstanbul Üniversitesi İşletme mezunu. Londra’da MBA yaparken iki sene köpek gezdirmiş. Türkiye’ye geldikten sonra da bu işi devam ettiriyor.
DUYGUSAL KÖPEK GEZDİRİCİ
Evrim Gürkan (26): İktisat öğrenimim sürüyor. Yedi yıldır bokser köpeğim var. Ailem önce yaptığım işi yadırgadı ama arkadaşlarım bu işe sıcak baktı. Köpeklerle vakit geçirmek beni dinlendiriyor. Bu iş çok insanla tanışmamızı da sağlıyor. Özellikle kadınlar köpeklere karşı daha ilgili. Onlara köpekleriyle ilgili sorunlarında yardımcı olmak hoş oluyor! Gezdirdiğimiz köpeklerle aramızda duygusal bir bağ da kuruluyor. Örneğin son gezdirdiğim Porki isimli köpeğin eve tuvalet yapma alışkanlığı kesildi. Sosyal hayatı arttı ve agresifliği kaybolduğu. Hafta sonu onu almaya gidemeyince saatlerce kapıda beni beklemiş.
NEŞELİ KÖPEK GEZDİRİCİ
Onurcan Birgin (24): İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde okuyorum. 1.5 yaşında kırma bir köpeğim var. Hayvanları çok sevdiğim için bu işi yapmak bana inanılmaz mutluluk veriyor. Köpek gezdirirken insanların evcil hayvanlara karşı duyduğu korku bana çok komik geliyor kesinlikle anlayamıyorum. Gezdirirken onlarla oynamaktan hoşlanıyorum. Köpeklerin bakışı, onlardan aldığım elektrik çok hoşuma gidiyor.
POZİTİF KÖPEK GEZDİRİCİ
Sinan Yener (25): Maltepe Üniversitesi Halkla İlişkiler öğrencisiyim. Dört senedir köpek gezdiriyorum. Benimde Labrador cinsi 5 yaşında bir köpeğim var. Ailem sevdiğim işi yaptığım için bana her zaman destek oldu. Köpekler de beni çok seviyor. Evlerine gittiğim köpek sahipleri hayvanlarının bana olan ilgisini görünce şaşırıyor. Benim asıl amacım köpeklerin mutlu olmasını ve streslerinin en aza indirilmesini sağlamak. Star Dogs’tan pozitif eğitim dersleri alan Sinan, aynı zamanda pozitif köpek eğitimcisi. Hakan GENCE
Cepte, duvarda, masada kediler ve köpekler
Kedi, köpek ve kangal takvimleri ile 2005’te yayın hayatına başlayan Giller, bu yıl da hayvanseverler için cep, masa ajandaları ve duvar takvimleri üretti. Giller Proje yönetmeni Emine Yalçın, "2008 takvim ve ajandalarımızın sayfalarını hayvan resimleri, şiirler ve yazılarla süsledik. Hayvanların fotoğraflarını, sahiplerinden izin alarak çektik. Çekim, tasarım ve yapım yaklaşık on ay sürdü" diyor.
Giller bu yıl kedili günlük, köpekli günlük, kedili öğrenci ve köpekli öğrenci adıyla 4 tip ajanda üretti. Fiyatlar 25 ile 10 YTL arasında değişiyor. Giller ajandalarında bu yıl yaban hayatı teması işlendi. 2008 Kedili ve 2008 Köpekli olarak hazırlanan 365 günlük ajandalarda Doğa Gözcüleri Derneği kurucularından Şahika Ertan, Asaf Ertan, Türkiye’nin doğal güzellikleri ve biyolojik çeşitliliği hakkında küçük cümlelerle önemli ipuçları verdi. Ülkemizin endemik bitki ve hayvanları, sulak alanlar, orman dokusu ve iklim felaketleri ajanda sayfalarında ele alındı.
Giller 2008 köpek duvar ve masa takvimlerinde, Profesör Dr. Tamer Dodurka’nın insan-köpek iletişimi üzerine yazıları ve 12 farklı cins köpek fotoğrafı bulunuyor. Prof. Dodurka, köpeğin insanlardan nasıl etkilendiğini ve giderek sahibine nasıl benzediğini her ay küçük notlarla anlattı.
2008 Kangal masa takviminde ise, geçmiş yıllarda Giller duvar takvimlerinde yer alan Onur Kanlı, Özcan Ertürk, Levent Ergintuğ, Zafer Düztepe, Ekrem Başarır’ın kangallarından seçilen 12 köpeğin fotoğrafı yayınlandı.
Kafes kuşlarında aspergillosis
Kafes kuşlarında en çok rastlanan ve solunum yollarında görülen mantar hastalıklarından birisi. Özellikle yetersiz bakım ve beslenme koşulları hastalığın ortaya çıkmasına yol açar. Aşırı sıcak ve rutubetli, çok sigara içilen, havalandırması yetersiz ya da aşırı tozlu, solunum sistemi üzerinde olumsuz etkileri olan koşullarda beslenen kafes kuşlarında daha kolay görülür. En çok da papağan türlerinde rastlanır.
Aniden ortaya çıkan ve hızlı seyreden (akut) ya da yavaş yavaş ortaya çıkan ve uzun süren (kronik) aspergillos’ta, belirtiler hastalığın seyrine göre değişiklik gösterir. Akut durumda solunum güçlüğü, iştah azalması, aşırı su içme ve dışkı yapma, halsizlik ve aniden ölümle seyreder. Böyle akut durumda teşhis çoğu kez kuş öldükten sonra yapılan analizlerde ortaya çıkar.
Kronik durumlarda ise genellikle hastalık ilerleyene kadar belirti gözlenmez. Hastalığın yerleştiği solunum sisteminde harabiyet arttıkça solunum güçlüğü, çabuk yorulma, ses değişikliği, konuşmayı kesme belirtileri gözlenir. Hastalık ilerledikçe diğer organlar da bundan etkilenebilir, iştah kaybı, ishal, kas titremeleri, kusma ve halsizlik gibi belirtiler peşisıra gelir. Özellikle kronik seyrederken hastalığın teşhisi zordur. Bu durumda kuş sahibinin hastalık ile ilgili vereceği bilgiler ve kuşun yaşam koşulları ile ilgili incelemeler veteriner hekimin teşhisini ve tedavisini kolaylaştırır.
Aspergillosis’ten kuşları korumak için kafesin ve diğer malzemelerin düzenli olarak temizlenmesi ve hastalık şüphesi olan kuşların sağlıklı kuşlardan ayrı ortamda tutulması büyük önem taşıır.
Yazının Devamını Oku 17 Kasım 2007
BU İDDİALAR TAMAMEN HURAFE
İslamiyet hayvanlara nasıl bakıyor? Hz. Muhammed’in kedileri çok sevdiğini biliyoruz. Peki halk arasında bazen duyduğumuz, köpeklerin aynı derecede sevgiye layık olmadığı iddiaları doğru mu? İslam’a göre hayvanlar, insanlar için mi yaratılmış? Onlara ne istersek yapabilir miyiz? Osmanlı döneminde hayvanlarla ilgili ne gibi düzenlemeler vardı? Bu soruları, İslamiyet’te hayvan haklarına yönelik makaleleri bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Şükrü Özbuğday’a sorduk.
HAYVANLARI SEVEN BİR DİN
İslam dini, çevreye, hayvanlar da dahil bütün canlılara sevgi ve merhametle davranmayı emreder. Hayvanları seven bir dindir. Kuran-ı Kerim’de Hz. Peygamber "Merhamet edene Allah da merhamet eder, siz yerdekine merhamet edin ki, gökteki de size merhamet etsin" diye buyurur. Hayvanlardan söz edilen ayet ve hadisler incelendiğinde hayvanlara bazı hakların verildiği görülür. Bazı surelere, Bakara (inek), Fil gibi, hayvan isimleri verilmiştir. Bazı ayetlerde de diğer canlıların tıpkı insanlar gibi Allah’a ibadet ettiği, kuşların da bir dilinin, bir ibadet ve tembihinin bulunduğu belirtilir.
İLAHİ İRADEYE DAYALI HAKLARI VAR
İslam’da hayvanlara tanınan haklar insanlar tarafından verilen, yani beşeri kaynaklı haklar değildir, üstün bir iradeye, ilahi iradeye dayanır. Hçbir hayvana kötü davranılamaz, zalimce işlem yapılamaz, meşru bir gerekçe olmadan öldürülemez. İnsanların çevresinde yaşayan türden hayvanlar, uyumlu bir biçimde yaşama ve üreme hakkına sahip. İnsanlar, kendi çıkarları ya da eğlenceleri için bu uyumda ya da şartlarda değişiklik yapamaz. Çalışan hayvanların da hakları vardır. İş süresi ve yoğunluğu sınırlandırılmalı. Ayrıca güçlerini artırıcı bir beslenmeye ve dinlenmeye hakları var. Hayvanlar insanların eğlencesi değildir.
HAYVAN DÖVÜŞLERİ DİNE AYKIRI
Hayvan türlerinin ve neslinin devamı açısından önemli olan ava da ayet ve hadislerde değiniliyor. Doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı avcılığa izin verilmiyor. Hayvanların yaratılış gayeleri doğrultusundan saparak, fıtrat harici işlerde kullanılması İslam’a aykırı. İbn Abbas’ın rivayetine göre "Peygamberimiz dövüştürmek için hayvanları birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır." Horoz, deve, boğa, köpek, koç ve diğer hayvanları dövüştürmek bu yasak içinde yer alır. Bunlar aynı zamanda hayvanlara eziyet etmektir.
EVDE BESLEMEK GÜNAH DEĞİL
Evde hayvan beslenmesi günahtır diye bir şey yok. Onlar biz insanlara emanet. Hayvan haklarıyla ilgili bir diğer önemli husus onların temizlik, bakım ve beslenmelerine özen gösterilmesi. Hz. Peygamber, bilinçli bir şekilde bir hayvanı gıdasız bırakarak ölümüne sebebiyet veren kişinin karşılayacağı acı sonucu belirtiyor, bu hususta insanları uyarıyor.
KÖPEK GİREN EVE MELEK GİRMEZ RİVAYETİ YANLIŞ
Dinimizde kedi iyidir, köpek kötüdür, diye bir ayrım yok. Köpeklerle ilgili rivayetler doğru değil. Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamber bütün canlılara merhamet, şefkat tavsiye ettiğine göre bu tip inanışlar Kuran’la çelişkili. Ebu Hureyre’nin naklettiği bir rivayette Hz. Peygamber şöyle anlatır: Günahkar bir kadın bir kuyunun yanından geçerken, kuyunun başında bir köpeğin susuzluktan dilini çıkarıp solduğunu görür. Kadın ona acıyarak ayağına giydiği ayakkabılarla kuyudan su çeker, köpeğe verir. Allah da onu bağışlayıp cennete sokar.
İŞKENCE VE EZİYET YASAK
Hayvanlara ilişkin ayet ve hadislerde eziyet ve işkence yasağı vurgulanır. Eziyet ve işkence, fiziki olabileceği gibi, manevi de olabilir. Yüzüne vurularak dövülmesi, hedef alınıp atış yapılması, yüzüne dövme yapılması, dövüşmeleri için hayvanların kızıştırılmaları, hayvanların kulağından çekilmesi, hadislerde işkence olarak kabul edilerek kesin bir dille yasaklanmıştır.
KUŞUN YUVASINI BOZMAK BİLE GÜNAH
Hadislerde hayvan hakları konusunda ısrarlı bir şekilde vurgulanan husus, onların yaşam haklarıdır. Peygamberimiz hayvanların faydasız ve keyfi bir şekilde öldürülmesini yasaklamıştır. Kuş yuvalarının bozulmaması, yumurta ve yavrularının alınmaması için emir verdiğine, alınmış olan yavru ve yumurtaların yerlerine iade edilmesi gerektiğine dair rivayetleri ve bazı hayvanların derilerinin elbise, eyer vs. şeklinde kullanılmasını yasaklaması göz önüne alınacak olursa, hassasiyet daha iyi anlaşılır.
KURBAN KESİMİ ACISIZ OLMALI
İslam’a göre, bazı hayvanların yaratılış gayesi, insanların gıdalarını teminden, yüklerini taşımaktan ibarettir. Bu gayeye hizmet için olan hayvanları keserken, kendilerine en az acı verecek şekilde yapmak insani bir görev sayılmıştır. Hz. Peygamber, hayvan keserken bile ona şefkatli olunmasını, eziyet edilmemesini emreder. Onun açık ve ısrarlı talimatına göre, kurban kesimi, hayvanın acı çekmesini en aza indirecek şekilde olmalıdır.
EŞEĞE AĞIR YÜK VURULUR MU?
Osmanlı devrinde sahipsiz hayvanların bakımı için vakıflar kurulduğunu hatırlayalım. İkinci Beyazıd devrinde hazırlanan 1502 tarihli İstanbul Kanunnamesi’nde şöyle deniyor: "Ve ayağı yaramaz bargiri işletmeyeler. Ve at ve katır ve eşek ayağını gözedeler ve semerin göreler. Ve ağrı yük vurmayalar; zira dilsüz canavardır. Her kangısında eksük bulunursa, sahibine tamam ettüre. Etmeyeni ve eslemeyeni gereği gibi hakkından gele." Bunun gibi birçok örnek var.
DİYANET HAYVAN HAKLARINI SAVUNUYOR
Diyanet İşleri Başkanlığı, insanların birbirine karşı görevlerinin yanı sıra insanların diğer canlılara karşı görevlerini yerine getirme konusunda da toplumumuzu aydınlatıyor. Sık sık vaazlarda, hutbelerde bu konuya yer veriliyor. Ayrıca televizyon ve radyo programlarında hayvan sevgisi, hayvan hakları ve çevre, doğa bilinci sık sık vurgulanıyor. Süreli yayınlarımızda da hayvan sevgisiyle, canlılara merhametle ilgili çok sayıda makalemiz var. Bundan sonra da yayınlanmaya devam edecek.Deniz BİLİROĞLU
Konformist hayvanlara ısıtmalı yastık
Evde yaşayan kedi ve köpeklerin, minderleri ve yastıkları ne kadar çok sevdiğini hepimiz çok iyi biliriz. Aslında onların tercihleri sahipleri gibi kanepe ve yatakları kullanmaktır ama birçok evde bu konuda kesin yasaklar olduğu için bazıları sahiplerinin onlara ayırdığı minderler veya yastıklarda uyur. Şimdi bu yastıkların kışlık modeli çıktı. Makine Yüksek mühendisi Erol Kara, Avrupa’da örnekleri olan, tedavi ve konfor amaçlı elektrikli sıcak yastıklar üretti. 42-47 dereceye kadar ısınan bu yastıkların kedi ve köpeklerin vazgeçilmezleri olacağını iddia ediyor: "Hayvanlar sıcak yastıklara bayılır. Bu yastıklar da tam onların hoşuna gideceği gibi 42-47 derece arasında ısı veriyor. Koltuk ve kanepeler de böylece kurtarılmış oluyor. Sadece yastıkların üzerine yattıkları için ortalıkta fazla tüy olmuyor. Yeni doğan kedi ve köpekler bu yastıklar sayesinde çevreye daha kolay uyum sağlıyor." Yastıkların kabloları, kedi ve köpeklerin kemirmesine karşı korumalı. 1 saatte yaklaşık 5 kuruş enerji tüketen ve 5 yıl garantili olan yastıkların kediler için olanları 123, köpekler için olanları ise 150 YTL. Pet shoplarda bulabilirsiniz. Cahit AKYOL
Kedi ve köpeklerde vestibular sendrom
Vestibular sistem, kedi ve köpeklerde yer çekimine karşı vücudun dengede tutulması, vücudun kas yapısı ve duruşu ile ilgili olarak informasyonun sağlanması, beden ve kafa hareket halindeyken göz hareketlerini kontrol ederek cisimlerin sabit görülmesine imkan sağlanmasıyla ilgili görevleri olan bir denge organı. Vestibular sendrom ya da vestibular hastalıklar denen sağlık problemleri, belli bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkabildiği gibi çoğu kez hiçbir belirgin sebep yokken de görülebilir. Sebebi bilinmeyen vestibular hastalıklara idiopatik vestibular sendrom denir.
İç kulak enfeksiyonları en bilinen sebeplerinden birisi. En az rastlanan sebebi ise vetibular merkezde veya ona yakın yerlerde ortaya çıkan tümörler. Hastalık en çok orta ve ileri yaştaki kedi ve köpeklerde görülüyor. Başın dik tutulamaması ve bir yana doğru eğri durması, dengesiz yürüme ve düşme, gözlerin sürekli bir yandan diğer yana hareket etmesi ve kendi ekseni etrafında dönme gibi belirtileri var. Baş dönmesi ve denge problemine bağlı olarak çoğu kez kusma ve iştahsızlık da ortaya çıkabiliyor.
Bu ve benzeri belirtiler ortaya çıktığında vakit kaybetmeden veteriner hekiminize danışmalısınız. Eğer problem kulak enfeksiyonlarından kaynaklanıyorsa, enfeksiyonun tedavisiyle birlikte sendrom da kademe kademe ortadan kalkacaktır. Eğer enfeksiyon dışında sebeplerden ortaya çıktıysa, veteriner hekiminizin tedavileri olumlu sonuç verecektir. Sebebi bilinmeyen bir şekilde seyrediyorsa, genel durumunu destekleyen tedaviler ve yanı sıra denge problemi nedeniyle karşılaşabileceği yaralanmalara karşı alınacak tedbirler oldukça yardımcı olur. Vestibular hastalıkların büyük çoğunluğunda problem, uygun tedavilerle zaman içinde ortadan kalkar. Ancak nadiren de olsa hastalığın sebebine göre hafif düzeyde denge problemi ve başı dik tutamama gibi belirtiler kalıcı olabilir.
Yazının Devamını Oku 10 Kasım 2007
Balıklar nasıl uyur? Alman yazar Margot Berger’ın kaleme aldığı, Mustafa Karakuş’un Türkçe’ye çevirdiği ve Bahadır Barış Özsoy’un resimlediği kitabın başlığı bu. Merak edenler vardır, hemen cevabını verelim: Balıklar da tüm canlılar gibi dinlenme ihtiyacı hisseder, bu zamanlarda gözleri açık olarak suyun içinde hareket etmeden süzülürler. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan kitapta, tüm hayvanlarla ilgili bu tür 300 ilginç soru var. Eğer seçim hakkı olsaydı kedi nerede uyumak isterdi? Bir atın kulakları öne doğru dikildiğinde bu ne demektir? Hamster okşanmaktan hoşlanır mı? Özellikle çocukların hayvanlar hakkındaki bilgisini artıracak bu testten bazı örnekler veriyoruz. Onları seviyorsunuz, ama bakalım tanıyor musunuz? Cansu AYDIN
1- Köpeğin seni neye benzetir?
a) Kendi sürüsünden bir hemcinsi
b) Avlanması gereken bir av
c) Bir insan, başka ne olabilir ki?
2- Patron kim: Sen mi, köpeğin mi?
a) Bazen o, bazen ben
b) Köpeğim
c) Ben
3- Köpeğin geceleri genellikle nerede uyumak ister?
a) Daha fazla temiz hava alabilmek için dışarıda kulübesinin içinde
b) Gelen her kıpırtıyı duyması için hemen dış kapının dibinde
c) Erkek ya da kadın, sahibine yakın olmak istediğinden yatak odasında
4- Neden bir köpek "Otur!", "Uslu ol!" gibi kelimeleri anlar?
a) Aslında anladığı yok. Sert bir şekilde emretmek yeterli oluyor itaat etmesine.
b) Sadece ses tonundan ne istendiğini anlıyor.
c) Eğer köpek yetiştiricisi çok iyi eğitim verirse köpek sözcüklerin anlamını anlayabilir
5- Köpek ile kedi arasında eskilere dayanan bir düşmanlık var mıdır?
a) Evet, bu iki hayvan birbirlerine karşı düşmanlıkla doğar.
b) Evet, çünkü köpek ve kedi birbirinin yiyeceğini kıskanır.
c) Hayır, sadece farklı dilleri konuştuklarından birbirlerini anlayamazlar.
6- Eğer seçim hakkı olsa bir kedi en çok nerede yatmak ister?
a) Kanepenin altında
b) Halının üstünde
c) Pencere eşiğinde
7- Kediler neden nefret ederler?
a) Sessizlik
b) Gürültü
c) Fısıldamak
8- Süt kediler için ideal bir yiyecek midir?
a) Evet, sonuçta kedi yavruları da anne sütü içer.
b) Evet, ama sadece pastörize edilmiş süt.
c) Hayır, birçok kedinin midesi hiç süt kaldırmaz.
9- Niçin kediler sık sık yeşil ot yer?
a) Saman çöpünün damaklarını gıdıklamasından hoşlanırlar.
b) Yeşil ot midede kolay sindirime yardımcı olur.
c) Yeşil, bütün kedilerin favori rengidir.
10- Bir hamster ne zaman sakin ve mutludur?
a) Sen onu okşarken, o da kendi temizliği ile ilgileniyorsa.
b) Sen şiir okurken, o da kafa üstü dikilirse.
c) Sen ona şarkı söylerken, o da yeri cilalıyorsa.
11- Bir atın kulakları öne doğru dikildiğinde ruh hali bize nasıl bir ipucu verir?
a) Çok kızgın ve her an tekme atmaya hazır.
b) At korkuyor ve senin onu tehdit ettiğini düşünüyor.
c) Çok dikkatli, meraklı ve seninle ilgileniyor.
12- Maymunlar neden sürekli birbirlerinin postlarını incelerler?
a) Bitlenmemek için bakım yaparlar.
b) Kimin postunun daha şık olduğunu anlamaya çalışırlar.
c) Kuaför maymunlar diğerlerinin daha düzgün görünmesini sağlar.
13- Evcil kuşlar özgür bir şekilde etrafta uçmalı mı?
a) Mantıklı, yoksa kanatları başka ne işe yarayacak ki?
b) Çok aptalca, kuşların sadece doğada uçmaları gerekir.
c) Eğer sabırsızca kafes parmaklarına çarpıp duruyorsa.
14- Muhabbet kuşu konuşmayı nasıl öğrenir?
a) Onu gizlice okula götürür ve Türkçe dersini dinlemesini sağlarız.
b) Hergün büyük bir sabırla sürekli aynı kısa sözcükleri tekrarlarız.
c) Özel yapılmış konuşma haplarıyla besleriz, kendiliğinden konuşmaya başlar.
15- Hangi hayvan en uzun yaşar?
a) Kaplumbağa
b) Timsah
c) Fil
DOĞRU YANITLAR
1. a Köpeğin seni kendi sürüsü içinde hemcinsi olarak bilir.
2. c Her zaman köpeğin patronu sen olmak zorundasın. Çünkü köpekler emir komuta zincirine göre hareket eden sürü hayvanlarıdır. Eğer birisi açıkça kontrolü alıp liderliği üstlenirse, köpek ancak o zaman kendini aileye bağlı hisseder.
3. c Köpekler en çok yatak odasında sahibinin yanında yatmayı sever. Kurt sürülerinde de gece kurtlar birbirine sokulur. Eğer sahibi gece onu kapının önüne koyarsa köpek kendini cezalandırılmış hisseder. Ancak köpeklerin çoğunu yatak odalarından fazla uzak olmayan bir yerde yatmaya alıştırmak mümkündür.
4. b Köpekler ancak sürekli tekrarlandığında tonlamayı algılar. Emir verdiğinde ("Otur" ya da "Dışarı") sakin, talepkar olmalı ve asla okşayıcı bir ton kullanmamalısın. Eğer köpeğinin oturmasını istiyorsan, sadece "Otur" kelimesini sürekli tekrarlarsın ve poposuna oturması için bastırırsın. Oturduğunda, onu uzun süre tatlı bir dille översin.
5. c Köpek ve kedi farklı dillere sahiptir. Ancak birlikte yetiştirildiklerinde birbirlerinin dilini öğrenirler ve aralarında su sızmayan bir arkadaşlık kurarlar.
6. c Kediler her zaman kuşbakışına ihtiyaç duyduklarından, yatmak için kendilerine yüksek bir yer arar. Pencere kenarı, koltuk, kanepe ya da bir dolabın üzerinde keyiflerine diyecek yoktur.
7. b Bütün kediler duydukları her gürültüye kulak kabartır. İnsan sesi, süpürge sesi, kapı sesi, yüksek tonlu müzik: Bunların hepsi kedi kulakları için zehir niteliğinde! Evcil kediler sakin bir ortamdan hoşlanır, fısıltıyla konuşulmasını ister ve müziğin sesinin düşük olmasını sever.
8. c Bir tas sütü içebilirler ama kedilerin büyük bölümü inek sütünü pek hazmedemezler. Sık sık ishal olurlar. Kedilerin içmeleri için en ideal olan taze sudur.
9. b Kediler temizlenmek için kendilerini yalarken, yuttukları minicik kıllar midelerinde bir top haline gelir. Kediler bu kıl topunu çözmek ya da ondan kurtulmak için yeşil ot yer, kılları daha rahat öğütürler.
10. a Aslında hamsterler okşanmayı sevmez ama tek bir parmakla başlarını yavaşça okşadığınızda çoğunluğu keyfini çıkarır. Hamsterin bu durumdan hoşlanıp hoşlanmadığını hemen fark edersin: Hoşlanmışsa hemen kendini yalamaya başlar.
11. c Eğer bir at kulaklarını sivrilterek öne doğru dikerse, keyfi çok yerinde demektir. Bu dört ayaklı, büyük bir merak içinde ve seni selamlamak için çaba harcamaktadır.
12. a Bit temizleme bir maymunun günlük işleri arasında yer alır. Dost olduklarını göstermek için birbirlerinin bitlerini ayıklarlar. Bazen de sürünün içindeki lider maymunu okşayarak onu etkilemeye çalışırlar.
13. a Elbette ki kuşlar uçmalı! Bir kuş günde en az bir kere odada özgürce uçmaya ihtiyaç duyar. Tabii gözcülük altında.
14. b Muhabbet kuşları konuşma ustasıdır. Çok sık duydukları sesleri tekrar ederler. Eğer sabırla her gün kuşuna bir kaç sözcük (sürekli aynı sözcükler) tekrarlarsan bir süre sonra duyduğu sözcükleri tekrarlamaya başlar.
15. a Bazı kaplumbağalar 150 ile 180 yıl yaşayabilir. 100 yıl bir kaplumbağa için orta yaş sayılır.
5-6 yaşlarında, iyi huylu, sessiz dişi terrier. Yaşlı sahibesi geçenlerde vefat etti. Şu an geçici olarak pansiyonda kalıyor. Sonra barınağa gönderilecek. Ailenize bir de 4 ayaklı evlat katmak isterseniz Tel: (533) 498 46 35. Bu numaradan Nil Hanım’la görüşebilirsiniz.
Kafes kuşlarında böbrek hastalıkları
Kafes kuşları bir çok sebebe bağlı olarak böbrek hastalığına yakalanabilir. En önemli nedenleri, virüslerden kaynaklanan hastalıklar, bakteri enfeksiyonları, mantar enfeksiyonları, zehirlenmeler, kanser, A vitamini yetmezliği, idrar yollarında taş ya da yumurtaya bağlı tıkanmalar ve gut hastalığıdır.
Böbrek rahatsızlığı çeken bir kuyta şu belirtilere rastlanır:
Halsizlik ve depresyon
Tüyleri kabartıp bitkin bir halde kafeste uyuma
Su tüketiminde artış
Sulu dışkı yapma
Kilo ve iştah kaybı
Akut problemlerden kaynaklanan böbrek hastalıklarında, bu belirtiler aniden ve hızlı bir şekilde ortaya çıkar. Kronik durumlarda çok daha yavaş bir şekilde görülür. Kafes kuşlarının sürü hayvanı davranış biçimi olarak hastalık belirtilerini gizleme eğilimi gösterdikleri göz önüne alındığında, en ufak bir olumsuz değişikliğin bile önemsenmesi gerekir. Yukarıdaki belirtilerin yanı sıra karın bölgesinde şişlik, kusma, öğürme, yemi sindirmeden geri çıkarma, kabızlık, eklemlerde şişme ve topallık gibi belirtiler de izlenebilir.
Veteriner hekiminiz sizden aldığı bilgiler, fiziksel muayene, kan ve idrar analizleri ile böbrek hastalıklarını teşhis edebilir. Radyografi, antibiyogram, endoskopi, ultrason ve biyopsi gibi tanı yöntemleri de kafes kuşlarında böbrek hastalıklarının teşhisinde oldukça etkin olarak kullanılır.
Tedavisi hastalığa sebep olan asıl etkenin ortadan kaldırılmasına ve hastalık semptomlarının düzeltilmesine yönelik olarak yapılır. Sıvı tedavileri, tüple besleme, ilaç uygulamaları ve gerekli olduğunda cerrahi müdahale gibi hastalığın etkenine uygun yöntemlerle tedavi edilebilir.
Geyiklerin kafesi genişletildi
Türkiye’ye girişleri yasak olmasına karşın Hollanda’dan ithal edilen ve gümrüklü saha içinde rehin bekletilen geyikler, kapatıldıkları küçük odadan 30 metrekarelik bir başka odaya alındı.
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim görevlisi ve Canlı Dostları Derneği Ağı (CDD) Başkanı ve Prof. Tamer Dodurka’nın İstanbul Valiliği’ne yaptığı girişim sonucunda geyiklerin kapatıldığı bölüm değiştirildi. Dodurka, hayvanları muayene ettiklerini, beslenmeleri konusunda yetkililere bilgi verdiklerini söylüyor: "Bulundukları alandaki zemine kuru otlar yaydık. Çevrelerine samanlar koyduk. Gümrük de bakanlık da bu konuda çok hassas. Geyikler için bakıcı bulunuyor. Bu konuda suçlu Hollandalı yetkililer çünkü Türkiye’nin Avrupa’dan canlı hayvan alması yasak. Bunu bilmelerine karşın hálá göndermişler" diyor.
Yazının Devamını Oku 3 Kasım 2007
Moda’nın sahipsiz köpekleri, bir devrin ünlü politikacısı ve gazete sahibi Malik Yolaç ile şimdi daha mutlu. Çünkü Yolaç, emeklilik günlerini sokak köpeklerine adadı. Düzenli olarak sokak köpeklerine mama dağıtıyor, hasta olanları tedavi ettiriyor, oyun oynamak isteyenlerle de oyun oynuyor.
Politik yaşamında İstanbul Milletvekilliği, İnönü Hükümeti’nde Devlet Bakanlığı yapan, Akşam Gazetesi’nin eski sahibi ve armatör Malik Yolaç (86), şimdi hayatını sahipsiz sokak köpeklerine adadı.
Hayvanlara Yaşam Derneği’nin kurucuları arasında bulunan ve derneğin Onur Üyesi olan Malik Yolaç’ı Kadıköy Moda’da hayvanseverliği ile tanımayan yok.
Her sabah elinde kuru mama paketleri ile yürüyüşe çıkan Yolaç’ın yolu semtin sokak köpekleri tarafından kesiliyor. Önce onların yemeklerini dağıtıyor. Daha sonra kendisine sevgi gösterilerinde bulunan sokak köpeklerini kucaklıyor.
HAYATIMDA HİÇ HAYVANSIZ KALMADIM
Malik Yolaç’ın hayvan sevgisi daha çocukluk yıllarında başlamış: "10-11 yaşlarındaydım. Kızıltoprak’ta İspilandit Palas adını verdiğimiz köşkümüzde oturuyorduk. Babam bana bir kurt köpeği satın almıştı. Adını Rock koyduğumuz köpek, evimizin neşesi olmuştu. Bir gün bahçedeki köpeğimizi çaldılar. Ailece perişan olduk. Aradan 6 ay geçti. Ben bahçede oyun oynarken duvarın üzerine bir köpek atladı. Boynunda tasma, tasmanın ucundan bir zincir sarkıyordu. Köpeğin hali perişandı. Bana doğru koştu, üzerime atladı. Rock geri gelmişti. Onu kaçıranlar muhtemelen zincirle bir yere bağlamışlar. O da belli ki çok çaba harcamış ve zinciri kopartmış evini bulmuştu. Bu olay hayvan sevgimi pekiştirdi ve ömrüm boyunca bu sevgiyi yüreğimde yaşattım.
Daha sonraki yıllarda da sayısız hayvan beslediğini anlatan Malik Yolaç, en sevdiği köpeğinin halen evindeki sehpanın üzerinde fotoğrafı bulunan Santa adlı kurt köpeği olduğunu anlatıyor: "Santa sanki bir insan gibiydi. Eğitimini bizzat ben vermiştim. Ondan neler isteğimi gözlerimden anlıyordu. Çişini, kakasını bile benim komutlarımla yapardı. Ben ’kalk’ demeden oturduğu hiçbir yerden asla kalkmazdı, ’yürü" demeden yürümezdi. 2,5 yıl önce yaşlılıktan 12 yaşında öldü. Oturduğum evimin karşısındaki parkın içinde sürekli oyun oynadığı ağacın dibine gömdüm. O öldüğünde kadar çok ağladım ki, babam öldüğünde o kadar fazla ağlamamıştım.
PIRTIK ŞİMDİ ÇAKI GİBİ
Hayvanlara Yaşam Derneği’nin Türk asıllı Amerikalı Başkanı Soleau Phyllis ile birlikte günlerini sokak hayvanlarının iyi şartlarda yaşamalarına adayan Malik Yolaç’ın Pırtık adını verdiği sokak köpeği ile ilgili anısı da ilginç:
"Tüylerinin yapısı nedeniyle Pırtık adını verdiğim bir sokak köpeğimiz var. Moda sahilinde kendi halinde dolaşır. Bir gün kaza geçirdi. Ayağının üzerinden motosiklet geçmiş ve topallamaya başladı. Hemen ameliyat ettirdik. Ayağının iyileşmesi için 6 ay bakılması gerekiyordu. Uzun süre yerinden kalkamadı. Bir çocuk gibi ona baktım. Hastalığı süresince ilaç içmesi gerekiyordu, ilaçlarını içirebilmek için evde pişirttiğim etlerin içini oyuyor ve ilaçları oralara gizliyordum. Şimdi çakı gibi oldu."Cahit AKYOL
Birbirlerine nasıl alışacaklar?
Soru: 2 yaşında dişi bir kedimiz var. Evde gündüzleri yalnız kalıyor ve çok sıkılıyor. Biz de ona arkadaşlık etmesi için yeni bir kedi almayı düşünüyoruz. Ancak birbirlerine alışıp alışamayacakları hakkında kuşkumuz var. Evdeki kedimizin de yeni gelecek kedinin de mutsuz olmasını istemiyoruz. Bize yol gösterir misiniz?
İlk dikkat edeceğiniz konu evdeki kedinizin, yeni gelen kedi ile tanışma ve birbirlerine alışmalarına yönelik adımların tek tek atılmasıdır. Birdenbire karşılaşmaları aralarında düzeltilmesi mümkün olmayan problemlere ve anlaşmazlıklara yol açabilir.
Yeni gelecek kedi için ayrı bir oda hazırlamalısınız. Tuvalet, yemek, oyun ve uyku gibi tüm ihtiyaçlarını giderebileceği şekilde hazırlayacağınız bu odanın kapısını kapalı tutmalı ve yeni gelen kediniz kendisini güvende, kendisine ait bir ortamda hissedinceye kadar evdeki kedinizle tanıştırmamalısınız. Bu uygulama, eski kedinizin de kendini emniyette hissetmesine ve güvenlik alanının bir başka kedi tarafından işgal edildiği kaygısına düşmemesine yardımcı olur.
Yeni kedinizi bu odaya getirdiğinizde onu taşıma çantasından çıkarmadan sadece çantanın kapısını açıp odaya yerleştirmelisiniz. Çantanın kapısının önüne bir miktar yiyecek koyup dışarı kendiliğinden çıkması için onu cesaretlendirebilirsiniz. Asla yeni kedinizi zorla taşıma çantasının içinden çıkarmayın. Bu onu gereğinden fazla korkutup ürkütebilir.
Eve yeni gelen kedinizin kendi odasına alışmasını takiben bu odanın kapısına geçici olarak sağlam bir sineklik kapı ya da kafes telinden yapılmış bir bölme koyarak evin geri kalan kısmı ile bu oda arasında geçişi engelleyerek kedilerin birbirlerini görmelerine imkan tanımalısınız. Bu sayede birbirlerinin kokularına, varlıklarına kendilerini tehdit altında hissetmeden daha kolay alışacaklardır.
Daha önceden evde yaşayan kedinizin dikkatinin yeni gelen kediye yoğunlaşması son derece normal. Ancak bu durum aşırı hassasiyet ve gerginliğe yol açabilir. Bu nedenle özellikle eski kedinizle daha fazla ilgilenmeli yeni oyuncaklar ve sevdiği yiyeceklerle ona ilgi göstererek yeni kediye aşırı düzeyde konsantre olmasını azaltmalısınız. Bu durum yeni kedinizi de rahatlatacaktır. Yeni kedinizle ilgilenirken ve onunla oynarken ise eski kedinizin başka bir yerde olmasına ya da uyuyor veya yemek yiyor olmasına dikkat etmelisiniz. Böylece eski kedinizi de mutsuz etmemiş olursunuz.
KOKU ALIŞTIRMASI
Kedilerinizi tanıştırmak için bir diğer pratik uygulama da bir çift eski çorap kullanarak yapılan koku alıştırmasıdır. Çoraplardan birisini elinize geçirip yeni kedinizi bu çorapla sevin. Özellikle kedinizde ağız, burun gibi koku salgılayan bölgelerle bu çorabı temas ettirip, eski kedinizin olduğu yere yerleştirin. Aynı şeyi diğer çorapla diğer kedi için de yapın. Böylece birbirlerinin kokularına alışmaları daha kolay olacaktır.
Bir sonraki basamakta kedilerin yerlerini değiştirin. Eski kedinizi yeni kediniz için ayırdığınız odaya yeni kediyi ise evin diğer odalarına alıştırın. Bu oda değiştirme uygulamasını günde birkaç kez 1 saatliğine olmak üzere 1 hafta kadar uygulayın.
Bu uygulamaların ardından eğer eski kediniz yeni kedi ile ilgili herhangi bir asabiyet ve hırçınlık göstermiyorsa engelleri kaldırın. Birbirlerine gereğinden fazla odaklanıp kavga etmelerini engellemek için de etrafa bolca yemeyi sevdikleri yiyeceklerden koyun. Eğer kediler birbirlerine karşı hırçınlık gösterirlerse tekrar odalarına koyup ertesi gün tekrar deneyin. Birkaç karşılaşmanın ardından birbirlerine tamamen alışacaklardır. Önemli olan hiçbir basamakta onları tanıştırmak için acele etmemek ve onları zorlamamaktır. Birbirlerine tamamen uysal hareket etmeye başladıklarında artık yaşam alanlarını birleştirebilirsiniz.
Haydi ormana kuş yuvası asmaya
İstanbullu doğaseverler bu pazar Heybeliada’da buluşup, ormandaki ağaçlara 100 adet tahta kuş yuvası asacak. Orman mühendisi Yüksel Özcan’ın düzenlediği etkinlik kapsamında ayrıca, Heybeliada Şehitler Ormanı’na zeytin fidanları ve çam tohumları ekilecek. Etkinliğe katılacak grup saat 13.30’da Heybeliada İskele Meydanı’nda buluşacak. Ayrıntılı bilgi için: www.adaorman.com
Pako pano
Biri dişi diğeri erkek iki kardeş. Yaklaşık 3 aylık oldular. Tüm aşıları yapıldı, sağlık karneleri var. Çok oyuncu ve sağlıklılar. Acil olarak onları çok sevecek iyi bir aile arıyoruz. Birlikte büyüdükleri için ayırmak istemiyoruz, ancak mecbur kalırsak ayırabiliriz. Tüm oyuncakları, yatakları, kapalı tuvalet kapları, mama kapları ve hatta mamaları ile birlikte verilecektir. Bilge Hanım, minikpatiler@gmail.com. Tel: (212) 225 88 92 - 0538 605 42 99
4 aylık Yağmurnaz’a yuva aranıyor. Sevecen ve temizlik alışkanlığı olan bir kedi. Aşıları tamam. İlgilenenler Serap Doğanalp’i arayabilir. Tel: (216) 359 33 39, (532) 671 72 45, (544) 371 72 45.
Gürpınar Belediyesi barınağında en az fotoğraftaki kadar sevimli pek çok köpek var. Pek çoğu cins köpekler. Seter, boxer, terrier, pointer, kangal, husky, Rus finosu, cocker... Hepsi de kendilerine bakacak ve sevecek birer sahip bekliyor. Detaylı bilgiyi Sema Mandev’den alabilirsiniz. Tel: (538) 421 30 99.
10 Eylül’de İstanbul’da bir bodrumdan kurtarıldı. Yaraları tedavi edildi, aşıları yapıldı. Erkek Van kedisi şu anda 1.5 yaşında. Kendisine yuva arıyor. Tel: (532) 214 65 05
Yazının Devamını Oku 27 Ekim 2007
Onun için hayvanların kaderini belirleyen adam demek yanlış olmaz. O, 5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu’nu hazırlayan bürokrat. Malatya’da çobanlık yaptığı zamanlarda başlamış hayvanlarla dostluğu. Şimdi Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü. Japon hükümetinin Monbusho bursunu kazanarak Kyoto Üniversitesi’nde uzun yıllar çalışan M. Kemal Yalınkılıç, 2004’te hazırladığı yasa için "Hazırlarken doktora tezim kadar çok çalıştım" diyor. Prof. Yalınkılıç’ı makamında ziyaret ettiğimizde trafik kazası geçirdikten sonra tedavi edilen Arkadaş ismini verdiği sokak köpeği de yanındaydı. Onun sahiplenilmesini istiyor. Deniz BİLİROĞLU
AB ÜLKELERİNDE NE VARSA BENİM ÜLKEMDE DE O OLMALIYDI
Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk defa böyle bir kanun çıktı. Son 4.5 yılı hayvan hakları konusunda bir milat olarak görüyorum. Hayvan hakları genelde Çevre Bakanlığı’nın bir dairesi olarak yürüyordu. O zamana kadar Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu vardı, 1980’li yıllara ait. AB’ye uyumlu, dünya ölçeğinde, Türkiye’yi rahatlatacak yasal bir altyapımız yoktu. Türkiye’nin şartlarını ve çıkarlarını göz önünde tutacak bir yaklaşımla altyapıyı oluşturdum. Hayvan hakları ev ya da sokaktaki hayvanla sınırlı değildir. Bu ülkenin toprağı, havası, suyu temiz olduğu sürece, hayvanları da yaşama haklarını sonuna kadar kullanır. Ancak bunun sistematik olarak yürütülmesi lazım. Ben ekibimle birlikte tartışmalardan uzak durarak çözüm üretmeye çalıştım. Avcı dernekleri bir tarafta, doğa koruma dernekleri diğer tarafta, bütün uç noktalar bizde. Belli bir noktada buluşturmak suretiyle kanunumuzu çıkardık.
HİÇ OLMAZSA ELEŞTİRİLECEK BİR YASAMIZ VAR ARTIK
Hiç olmazsa eleştirilecek bir yasamız var artık. Biz iyiyi yaptık ondan sonra mükemmele doğru değişiklikler birbirini takip edecek. Türkiye’de bazı şeyleri yapmak kolay değil artık. Cezası var. Yaban hayatında büyük bir aşama kaydettik. 1 Temmuz 2004 Hayvanları Koruma Kanunu güzel bir kanun oldu, eksikleriyle beraber. Türkiye’de sorun, sistem sorunu. Bu ülkede havayı bile şikayet edebilirsiniz. Ancak herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Bir de uygulamayı görmeden çok aceleci davrananlar var. Ben Ankara’dan Bitlis’i nasıl yöneteyim! Bitlis’in kendi valisi, belediye başkanları var. Her ay il hayvan koruma kurulları toplanır. O şehirde neler varsa onları sunarlar. 69 ilde kurullar çalışıyor. Biz şimdi sistemin işleyip işlemediğini 6 ay sonra göreceğiz. Öncelikle mevzuatı biliyor muyuz, kanunu bilen kaç tane STK mensubu var buna bakmamız lazım. Belediyeler de yol, köprü, asfalt yapmak kadar bu işi önemli görürlerse başarıya ulaşma şansımız var. Lütfen bu yasal değişiklikleri içselleştirin. Kanunlar ve yönetmelikler her şey değildir. Bazı belediyeler bu işi ön planda tutuyorlar, yatırım yapıyorlar. Diğer belediyeler hayvanları getirip oralara bırakıyorlar. Ne kadar denetlesek de bazı noktaları denetleme şansımız olmuyor. Gecenin bir saatinde araçlar yola çıkıyorlar. Böyle bir durumda hayvanseverler İl Çevre Orman Müdürlükleri’ne telefonla durumu bildirsinler.
DERNEKLERİN İŞİ ŞİKAYET BAĞIRMA, ÇAĞIRMA
Katkı sağladıkları, çözüm ürettikleri sürece hayvanseverlerle birlikte çalışmak istiyoruz. Hayvan dostlarının, derneklerin en güzel yaptıkları iş şikayet etmek, bağırmak, çağırmak. Köpekleri sahiplenmek bireysel bir faaliyet, biz bunu yine alkışlıyoruz, olması lazım ancak çözümü devlet yapacak. Hadi gelin beraber çalışalım, dedik. Şu anda gururla söylüyorum, 1 Temmuz 2003 Kara Avcılığı Kanunu milattır. Kurtarma merkezleri kurduk. Nereden bir ihbar gelse anında intikal ediliyor ve gereken yapılıyor. Eğitimle ilgili yapacağımız çok şey var. Sivil toplum kuruluşlarına da iş düşüyor. Sürece STK’ları dahil eden, belediye başkanını sorumlu kılan, halka hesap veren bir sistem öngördük. Belediye başkanları insanı da hayvanı da düşünecek. Yasada bakanlığı koordinatör durumuna getirdik, İl Hayvan Koruma Kurulları’nın yükümlülüklerini ve belediyelerin yükümlülüklerini ayırdık. Hayvan sahiplerinin de sorumlulukları var.
YERİNE GETİRMEYEN HAYVANAT BAHÇESİ KAPANIR
Hayvanat bahçelerinde hayvanların tutsak halde barındırıldığı yerler var. 12 Ağustos 2007’de yayınlanan yönetmeliğimize göre evcil ve yaban hayvanlarının doğal ortamdaki yaşam şartları hayvanat bahçelerinde azami düzeyde sağlanacak. Bunlar yerine getirilmezse kapanır. Büyükşehir’in hayvanat bahçesi bile bu şartları yerine getirmezse yönetmelik gereğince kapanır.
TANRI’NIN TORPİL GEÇTİĞİ BİR ÜLKEYİZ
Biyolojik çeşitlilik ve endemik türler açısından Tanrı’nın torpil geçtiği bir ülkeyiz. Hayvan hakları yasası, alabalık türlerinin, dağda yaşayan ayının yaşam hakkını da içeriyor. Uluslararası sözleşmelere imza koymamız gerekiyor, bu işi artık deplasmanda yapmamız lazım. Biz ev ve süs hayvanı, sokak hayvanı, yaban hayvanı, tarımsal amaçlı üretilen hayvanlarla ilgili iki tane kanun çıkardık. AB mevzuatını, uluslararası sözleşmeleri, ülkemizin gerçeklerini, imkanlarımızı koyduk kanuna.
Hera, Hollanda çoban köpeği kırması. Dişi ve 8 aylık. Siyah ve kahverengi dalgalı tüyleri var. 23 Ekim’de İstanbul’da, Caddebostan sahilinde boyun tasmasından kurtulup kaçtı. Hera’yı görenler, nerede olduğunu bilenler lütfen sahibi Turgut Aktar’a haber versin. Tel: (532) 231 92 81.
Ankara kedisi baba ile tekir anneden doğan bu 5 dişi ve 2 erkek yavru, kendilerine acilen yuva arıyor. Doğum tarihleri 18 Ağustos. Parazit aşıları yapıldı. Tel: (532) 256 46 64.
Çok tatlı bir kedi buldum ama evimde zaten çok fazla kedi olduğu için sahiplendirmek zorundayım. Ne yazık ki bir gözü darbe almış. Ama ileride daha da iyi olacağı söylendi. Şu anda 2 buçuk aylık ve dişi. Onu evinize almak ister misiniz? Seyhan Duru Tel: (216) 410 40 57
Köpeklerde idrar yolu enfeksiyonları
Köpeklerde idrar yolu enfeksiyonları oldukça sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından birisi. Genellikle başlangıç safhasındayken ilk dikkat çeken belirtisi, köpeğin tuvalet ihtiyacı için daha sık dışarı çıkmayı istemesi. Diğer belirtiler ise şöyle:
İdrar yaparken zorlanma ve ağrı belirtisi gösterme
İdrarda kan görülmesi
İdrarın farklı veya daha kötü kokması
İdrar kaçırma veya uygun olmayan yerlere idrar yapma
Karın bölgesinde hassasiyet, ağrı belirtisi ve özellikle idrar kesesine yakın yerleri elletmek istememesi
Ateş ve halsizlik gibi genel enfeksiyon belirtileri
Yukarıda görülen belirtiler, idrar yolu tıkanmalarında ve idrar yolu taşlarında da görülebilir. Ancak veteriner hekiminiz yapacağı muayenelerle ayırıcı tanıyı kolaylıkla yapacaktır.
Dişi köpeklerde idrar kanalı (üretra) erkek köpeklere göre daha geniş çapta ve daha kısa boydadır. Bu nedenle idrar yolu enfeksiyonlarına erkek köpeklerden daha sık yakalanırlar. Kısırlaştırılmayan erkek köpeklerde kısırlaştırılanlara göre idrar yolu enfeksiyonları daha çok görülür. Bilimsel araştırmalar, yaşlı köpeklerde görülme oranının genç köpeklere göre daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Köpeğinizi bu hastalıklardan korumak için daima taze ve temiz içme suyu tüketmesini sağlayın. İdrar tutma ve uzun süre tuvalet yapmama durumunda idrar kesesinde bekleyen idrarda bulunan bakteri sayısında artışlar ve buna bağlı olarak da enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle sık sık tuvalet ihtiyacını giderme imkanı tanıyın ve onu yeterince sık dışarı çıkarın. Günde en az iki kez tuvalete ve yürüyüşe çıkarılması önemli.
Uzun süre tedavi edilmeyen enfeksiyonlarda, enfeksiyon etkenleri idrar kanalını ve idrar kesesini geçerek böbreklere doğru ilerleyebilir. Bu da çok daha ciddi hastalıklara sebep olabilir. Köpeğinizde idrar yapma alışkanlığı ve idrarın yapısı ile ilgili değişiklikler tespit ettiğinizde mutlaka vakit kaybetmeden veteriner hekiminize başvurun.
Yazının Devamını Oku