Pako'nun Sayfası

Artık köpekler kostümlü baloya katılabilir

20 Eylül 2008
Ayakkabısından şapkasına, en basit tişörtten 250 liralık smokine, köpeğinize her tür kılık kıyafet alabilirsiniz.

Ama son zamanlarda, bazılarının aşırılık saydığı bu fenomen başka alanlara yayılmaya başladı. Şimdi, köpekler için Batman, Süperman, Star Wars karakterlerinin kostümleri, hatta düğün kıyafetleri alınabiliyor.

Artık hayvanlar rahatlıkla bir kostümlü baloya katılabilir. İnternette bütün dünyada ünlü kahramanları ya da figürlerin hayvan kostümleri satılıyor. Amerikalı Rubie’s şirketi, Hollywood filmlerinin lisansını alarak, Star Wars kahramanları Darth Vader veya Prenses Leila’ın, Batman’in, Süperman’in kıyafetlerini üretiyor. Geniş gardıroplarında harem ya da hippi kılığı da bulunuyor. Gerçekçi bir görüntü sağlamak için bu kostümlere iki sahte kol bile ekleniyor.

Fransa’da Rubie’s ürünlerini satan Visitoys şirketinde çalışanları "Şimdi en çok ilgi gören, filmi yeni vizyona girdiği için, Batman kostümü. Ama kostümler bütün yıl boyunca çok iyi satılıyor. Satışları yeterince öngöremediğimiz için stoklarımız tükendi. Yeni ısmarladığımız ürünleri bekliyoruz" diyor.

HİNDİSTAN’DA 400 KÖPEKLİ TOPLU DÜĞÜN

Yazının Devamını Oku

Ayurvedik besleyin ömrü uzasın

13 Eylül 2008
Bitkilerle tedavi yöntemleri ve tamamlayıcı tıp, artık evcil hayvanlar için de uygulanıyor. Yurtdışında veteriner hekimlerin sıkça başvurduğu bu yöntem, ülkemizde yeni yeni yaygınlaşıyor.

Homeopati (Benzeri benzerle tedavi etmek) eğitimi alan veteriner hekim sayısı Türkiye’de bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu veteriner hekimlerden biri de, İngiliz Homeopati Enstitüsü’nde eğitim gören Dr. Gülay Ertürk. Ertürk, petlere uygulanabilecek ayurvedik beslenme biçimiyle, onların hastalıklardan korunmasını, sağlıklı ve uzun yaşamasını sağlamak mümkün, diyor.

Hindistan kökenli bir tıp sistemi olan ayurveda, yaşam bilimi anlamına geliyor. Sadece tedaviyi değil, sağlığın korunmasını da amaçlıyor. Bitki bilimi, felsefe, fiziksel sağlık, inanç, çevrecilik ve tıbbın birleşiminden oluşan bu sistem, binlerce yıldan bu yana, arındırılıp güncelleştirilmeye devam ediyor.

Veteriner hekim Gülay Ertürk’e göre, ayurvedik beslenme felsefesiyle, bir köpeğin hastalıklardan korumasını ve hep sağlıklı kalmasını sağlamak mümkün. Ama öncelikle köpeğin dosha’sını bilmek gerekiyor. Dosha, vücudun hangi element ve enerjilerin hakimiyetinde olduğunu tanımlıyor. Vata, pitta ve kapha olarak isimlendiriliyor.

Köpeğiniz bir veya birden fazla dosha’ya sahip olabiliyor. Ya da, sağlığı bir dosha’da iken, karakteri ve diğer eğilimleri diğer dosha’ların etkisinde, yani dengesiz olabiliyor. Örneğin kapha, çok fazla yiyor ve kilo alıyor. Eğer köpeğinizin daima iyi bir kas yapısı varsa, pitta karakterinde olduğuna işaret ediyor. Kötü gıda, kötü alışkanlıklar, hava değişimi, yeni çevre, stres ve büyüme, dengesizlikle sonuçlanabiliyor. Ertürk’e göre, köpeğinizin doğal dosha’sını bir kez belirledikten sonra, hastalık ve değişiklikleri belirlemek kolay.

Yazının Devamını Oku

Kedi ve köpeklerinizi gömebilirsiniz ama mezar yaptırmanız artık yasak

6 Eylül 2008
"Canım kızımız sen yanımızda olmasan da her zaman her yerde ayak seslerini duyacağız", "Prensesimiz sevgi yumağımız, sensizlik çok zormuş. Seni çok özledik. Melekler seni korusun"... Bu cümleler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Tuzla Aydınlar Köyü yakınlarındaki hayvan gömü yerinde bulunan mezarların taşlarında yazıyor. Birçoğu insan mezarlarını andırıyor. Kalp şeklinde kestirilen mermer mezar taşlarının üzerinde fotoğraflar, doğum ve ölüm tarihleri, sevgi sözcükleri yer alıyor. Ancak mezarlıkta artık kabir yaptırmak yasak. Gerekçesi ise, bazı hayvan sahiplerinin abartıp mezarlara ruhsat istemeleri, mermer lahitler yaptırmaları.

Yıllarca can yoldaşlığı yapmış hayvanların ölümü, ev halkını derin üzüntülere boğar. Üstelik bu üzüntünün yanında bir de cansız bedenin nereye gömüleceği problemi vardır. Ülkemizde pet sahipleri genellikle evlerinin, yazlıklarının bahçesini veya yakınlardaki park ve bahçeleri bu iş için tercih ediyor. İstanbul’da oturanlar bu konuda biraz daha şanslı. Büyükşehir Belediyesi Veteriner Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nün, Tuzla Aydınlı Köyü’nde tel örgülerle çevrili 10 dönüm arazide, 2000 yılında kurulan bir mezarlığı var.

1807 HAYVAN GÖMÜLÜ

Adı hayvanseverler tarafından mezarlık olarak anılsa da, tabelasında "Hayvan Gömü Yeri" yazıyor. Yetkilisi, Veteriner Hekim Ahmet Özkaya, mezarlıkta 1807 havyanın bulunduğunu, sadece bu yıl 342 gömü yapıldığını söylüyor. "Gömme işlemleri için sadece form doldurmanız yeterli. Tutanakta hayvan sahibinin adı-soyadı, adresinin yanı sıra ölen hayvanın cinsi, rengi, aşı karnesinin olup olmadığı, cinsiyeti, yaşı, ölüm sebebi, ölüm tarihi ve gömü tarihi not ediliyor. Daha sonra bir görevli eşliğinde mezarlık bölümüne geçip gömü işlemi gerçekleştiriliyor. Bu işlemler için ücret talep edilmiyor" diyor.

GELİP DUA OKUYORLAR

Mezarlıkta süs köpekleri ve kediler ağrılıkta. Kedi ve köpeğin dışında 2005 yılının Temmuz ayında defnedilmiş bir de muhabbet kuşu var.

Defin işlemleri mesai saatlerinde yapılıyor. Hafta içi sabah saat 8 buçukta hizmet vermeye başlıyorlar. Mezarlık tüm hayvan sahiplerine açık. Dileyen mezar ziyareti bile yapabiliyor.

Mezarın üzerine herhangi bir tabela veya işaret konulması bir süre önce yasaklanmış. Bu nedenle mezarlık şimdi iki bölüm halinde. Görevliler, lahitlerin bulunduğu bölümün dolduğunu, yeni açılan araziye de sadece gömü yaptırdıklarını söylüyor.

Hayvan sahiplerine imzatılan ölüm tutanağının üzerinde de "Gömü yeri üzerine herhangi bir işaret veya tabela konulmayacaktır" yazıyor. Görevliler bu kararı, birçok kişinin kedi ve köpeklerine mermer mezar yaptırması, bazılarının ruhsat istemesi üzerine almış. "Bazıları mezarlıkta imam olup olmadığını dahi soruyor. Sürekli gelip dua okuyanlar var. Mezarlığın ziyaretçisi de hiç eksik olmuyor" diyorlar.

BATI’DA NASIL?

Batı ülkelerinde evcil hayvanlar öldüğünde, insanlarda olduğu gibi kliniğe başvurup ölüm raporu almak gerekiyor. Çünkü bu rapor olmadan defin işlemi yapılmıyor. Raporla birlikte alınan defin káğıdının ardından, hayvanınızın kaydını sildiriyorsunuz. Çünkü birçok ülkede insanlar gibi hayvanlar da kayıtlı.

Bazı ülkelerde özel seremoniler düzenleniyor. Kedi ve köpeklere uygun tabutlar satılıyor. Hayvanlar için hizmet veren krematoryumlar da var. Bu arada Avrupa’da hemen her şehirde hayvan mezarlığı bulunuyor. Dileyenler mezarın başına hayvanın heykelini bile yaptırabiliyor.

YAKTIRABİLİRSİNİZ DE

Kaybettiğiniz dostunuzu, bir veteriner kliniğine ya da doğrudan Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü’ne başvurarak yaktırmanız da olası. Genellikle hastalık yayan hayvanlar için kullanılan bu yöntem, herhangi bir nedenle kaybettiğiniz hayvanınız için de geçerli. Türk kanunları hayvanların yakılmasına izin veriyor.

NASIL GİDİLİR?

Havyan mezarlığının adresi Tuzla Aydınlar Köyü, Patlayıcılar Yolu, Toygar Sokak No: 14 Telefon numarası ise (216) 393 00 10.

E-5 karayolunu kullanarak gitmek isteyenler Tuzla üst geçidinden sonra sahilin ters istikametinden yukarı çıkmalı. Köprüyü geçtikten sonra Orhanlı-Aydınlı-İstanbul Park tabelaları var. Bunları takip edenler, yolun sağında kalan İdris Güllüce Kültür Merkezi’nin önünden geçerek yaklaşık 5 kilometre sonra TOKİ konutlarının bulunduğu bölgeye ulaşıyor. Bu yolu takip edenler 500 metre sonra mezarlığa ulaşabilir. Cahit AKYOL

Kedilerde kulak akıntısına dikkat

Kedilerin kulağında koyu renkli, hatta siyaha yakın bir akıntı ve kirlenme ile kendini gösteren kulak uyuzu, otodectes cynotis adı verilen bir parazit tarafından oluşturuluyor. Akıntının yanı sıra kulakta kaşınma, ağrı ve bu parazite karşı alerjik duyarlılığı olan bazı kedilerde kızarıklık, hastalığın en belirgin özellikleri.

Kulak kanalındaki akıntıdan alınan örneğin mikroskop ile incelenmesi sonucunda teşhisi kolaylıkla yapılabiliyor. Uzun sürmesi durumunda kulakta oluşan hastalık tablosuna, kolaylıkla ikincil olarak bakteri ve mantar enfeksiyonları eklenebiliyor. Veteriner hekiminiz şüphe duyar ve gerekli görürse, teşhise yönelik klinik laboratuvar incelemelerini genişleterek bu tarz enfeksiyonların da olaya karışıp karışmadığını tespit edebilir.

Kulak uyuzunun tedavisinde hekiminiz, kedinizin kulak kanalındaki akıntı ve kirleri temizledikten sonra kulak uyuzu ve eğer mevcutsa diğer enfeksiyonları tedavi etmeye yönelik uygun ilaçlar kullanacaktır. Tedavisi kolay olmasına karşın haftalarca sürebilir. Bu nedenle ilaçların düzenli ve atlanmadan kullanılması, veterinerinizin uygun gördüğü zamanlarda kulak kanalını ve kepçesini temizleyip ilaçlaması son derece önemli.

Normalde, kedinizin kulak kepçesinde gözle görülebilen kirleri bir pamuk yardımıyla ve kulak temizlemek için hazırlanmış bir solüsyonla siz de kolayca alabilirsiniz. Ancak kulak kanalının içinde yer alan kirleri çıkartmak ve temizlemek profesyonel bilgi ve tecrübe gerektirir. Kedilerin kulak kanalının bir dirsek yaparak "L" harfi şeklinde olması işinizi güçleştirir. Kulak kanalının üst bölgesindeki akıntı ve kirlerin daha içeri itilerek aşağı bölgelere kayması, tıkanma ve kulak zarı problemlerine yol açmanıza sebep olabilir. Hatta böyle bir uygulama sırasında kedinizin ani hareket etmesi veya sizin yapacağınız bir sert hareket kulak çubuğunun kulak kanalını yaralamasına sebep olabilir. Bu nedenle kulak kepçesin temizliğini bir pamuk yardımıyla siz yapabilirsiniz ancak kanalın temizliğini veteriner hekiminiz yapmalı.

Kulak uyuzu dahil olmak üzere kulak hastalıklarından kedinizi korumak için haftada en az bir kez kulak kepçesini pamuk yardımıyla ve kulak temizliği için hazırlanmış bir solüsyonla temizlemekte fayda var. Kötü koku, akıntı, ağrı ve kaşıntı tespit ettiğinizde vakit kaybetmeden veteriner hekime başvurarak teşhis ve tedavi için yardım almalısınız.

Pako pano

Yaklaşık 4 aylık kızımıza acilen yuva arıyoruz. Çok iyi huylu, oyuncu ve sevgi dolu bu bebeğe hayatı boyunca sevileceği, tekrar sokağa terk edilmeyeceği bir yuva verecek olan var mı? Tel: (216) 384 51 65.

Annecikleri trafik kazasında ölen 5 haftalık 4 minik yavruyu güçlükle büyüttüm. Çok sağlıklı, şirin bebekler oldular, onlara sevgiyle bakacak aileler arıyorum. (216) 384 51 65.

Sahibi evine yeni eşyalar alacağı ve evleneceği için Tedi’nin kendine yeni bir yuva bulması gerekiyor. Erkek ve tüm aşıları tamam. Sevgi dolu ve oyuncu bir kedi. (312) 219 57 87 /24 17
Yazının Devamını Oku

Onları uyutmaya hakkımız var mı

30 Ağustos 2008
Assos’ta Koyunevi adlı köyde yaşayan Hüseyin Evcimen, bölgenin en eski turizmcilerinden. Bir küçük moteli, bir de lokantası var orada. Geniş bir arazi içindeki bu işletmede envai çeşit hayvan yaşıyor. Koyunlar, keçiler, tavuklar, hindiler, kedi ve köpeklerle dolu bir çiftlik burası. Köpekleri deli gibi seviyor Hüseyin. Kızım Nergis iki yaşındayken ilk kez gittiğimizde Rocky ve Benek adında iki köpeği vardı Hüseyin’in. Nergis o zamanlar hayvanlardan ürkerdi. Sonunda Rocky bir gün gitti kızımın yanına, başını dizine koydu ve gözlerine sevgiyle bakmaya başladı. Kızımla aynı yaştaydılar. Nergis de ilk kez elini uzatıp dokundu ona. Sonra çok iyi dost oldular. Aradan yıllar geçti, çocuklar büyüdü. Bir ay önce gördüğümüzde, saçlarına ve patilerine aklar düşmüş, bir gözü ışığa kapanmış, oturduğu yerden kalkmaz olmuştu Rocky. Birkaç gün sonra, Nergis gözleri dolu dolu yanıma geldi ve "Baba, Rocky’i uyutacaklarmış" dedi. Buna dair bir mevzu geçiyormuş yan masada. Sinema oyuncusu Ebru Karanfilci’nin babası Vedat Bey ve annesi Mürvet Hanım,

yanlarında da Hüseyin Evcimen varmış. Mürvet Hanım, "Rocky çok yaşlandı. İçim parçalanıyor onu bu halde görmekten. Sanki sürekli acı çekiyormuş gibi bir hali var. Uyutun da acılarından kurtulsun" demiş. Vedat Bey de onaylamış bu öneriyi. Hüseyin, "Aslaaaa" demiş, onlar ısrar etmiş. Biz masaya intikal ettiğimizde Mürvet Hanım, "İnsan yaşıyla kıyasladığımızda Rocky kaç yaşında oldu" diye sordu. Hüseyin de "Vedat Bey’le aynı yaşta" diye yapıştırdı cevabını. "Vedat Bey, Mürvet Hanım’ın niyeti kötü, Rocky’den sonra sıra sana gelebilir..." Masada kahkahalar patladı, Rocky uyutulmaktan kurtuldu.

Kedi ve köpekler için "uyutmak" sözcüğünü ne kadar çok sık kullanıyoruz değil mi? Peki hukuk, hayvan hakları ve etik açıdan hayvanları "uyutmak" doğru mu? Bu kararı ne zaman, niçin, nasıl verebiliriz yoksa hiç veremez miyiz? İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan ve İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Genel Sekreteri Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu bu sorularımıza cevap verdi.

İSTANBUL VETERİNER HEKİMLER ODASI BAŞKANI PROF. DR. MURAT ARSLAN

Başvurulacak en son çare


Son başvurulacak yol da olsa, kanuni istisnalar, bir de bulaşıcı, tedavi edilemez, tedavi sonrası iyileşme ihtimali olmayan bir hastalığa yakalanan ve alındığı ortama bırakıldığında insan ve çevre sağlığını önlenemez derecede tehdit edeceğine veteriner hekimce karar verilen hayvanlar, en az acı veren, süratli yöntemlerle uyutulmalıdır. Uygun olmayan kimyasallar ve yöntemlerle yapılan işlemler, insanlara uygulanan en ağır idam cezalarıyla bile kıyaslanamayacak derecede tarifi güç acılar yaşatmaktadır hayvanlara. Meslekleri gereği hayvan hakları ve refahının koruyucuları olan veteriner hekimlere bu konuda önemli görev düşüyor. Veteriner hekimler mesleklerini önce hayvanların sağlıklı ve mutlu yaşamaları için icra etmeli, uyutma hekimlik uygulamalarında en son çare olarak görülmeli. Belediyelerde ve diğer kurumlarda çalışan veteriner hekimler, dayatılan yanlış uygulamalar konusunda sorumluluk almaktan kaçınmamalı, hayvan hakları ihlallerinde gerekli işlemleri yapmakta tereddüt etmemeli.

DENİZ TAVŞANCIL KALAFATOĞLU

Yaşlanan hayvanların uyutulması ihanettir


Temelde bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve varolma hakkına sahiptirler. Ancak bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, (tıbbi olarak - veteriner hekim kararıyla) bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır. Yine sözleşme uyarınca, insanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Uluslararası Hayvan Hakları Sözleşmesi, yaşlanan hayvanların yaşlandıkları için uyutulmalarını kabul etmez. Sözleşmeye göre, eğer hayvan, beslenmek için yetiştirilmişse bile bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.

SADECE VETERİNER YAPABİLİR

Türkiye, Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’ni 2003’te kabul etti. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu da öldürmeyi belli kurallara bağlıyor. Ayrıca AB’ye uyum amacıyla hazırlanan Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanunu taslağında, hayvanlara ötenazi uygulamasının şartları belirlendi. Taslak uyarınca, hayvanlara ancak acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu olmayan hastalıklarda ötenazi yapılabilecek. Akut ve bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi amacıyla veya davranışları insan ve hayvanların hayatı için tehlike teşkil eden durumlarda da hayvanlara ötenazi uygulanabilecek. Ötenazi kararı, veteriner hekim tarafından verilecek ve işlem, veteriner hekim tarafından veya onun gözetiminde yapılacak. Uygulama ile ilgili usul ve esaslar bakanlıkça belirlenecek, deniyor.

Hayvanların bugün yeryüzünde yaşadığı en büyük problem, bir can olarak değer görmemeleri. İnsanoğlu, örneğin yaşlanan köpeğinin uyutulmasını isterken, bir gün kendisinin de yaşlanacağını unutmamalı. Yaşlanan ve hastalanan insan da bazen çocukları için sıkıntı oluşturabiliyor. Bu yaşlı insanın uyutulması ne kadar ahlak, etik ve kanun dışıysa, bir hayvanın da sırf yaşlandığı için uyutulması aynı şekilde algılanmalı. Hayvan kendi eceliyle ölmeli. Bir hayvanın ömrünü yanında geçirdiği, her şeyiyle bağlandığı, onun bütün dünyası olan bir ailenin o hayvanı uyutmayı düşünme ihtimali, hem büyük ihanet hem de ahlaken kabul edilemeyecek bir davranış. Ersin KALKAN

Kafes kuşlarında tüy yolma problemi

Tüy yolma, yabani hayattaki kuşlarda çok nadir olarak görülmesine karşılık evde beslenen kuşlarda neredeyse en çok karşılaşılan problemlerden birisi. En çok karşılaşılan sebepleri, davranış problemleri. Bununla birlikte aşağıdaki durumlarda ve hastalıklarda da kafes kuşlarında tüy yolma görülebilir.

Beslenme problemleri: Besin yetmezlikleri, dengesiz ve yetersiz beslenme.

Travmalar: Kırılmış, kanamış ve zedelenmiş tüyleri uzaklaştırmak için.

Hormon problemleri: Hipotiroidizm (tiroid seviyesinin düşmesi), hiperadrenokortisizm (adrenal hormon seviyelerinin yükselmesi), testosterona bağlı tüy dökülmeleri

Enfeksiyon hastalıklar: Bakteri, virüs, mantar ve parazit hastalıkları.

Dış parazitler.

Alerjiler: Ev yemekleri verilmesi, gıda alerjileri v.s.

Zehirlenmeler: Özellikle sigara dumanı ve sigara içen insan eline bulaşmış nikotin ile temas etmek (kafes kuşları nikotin ve dumana karşı çok duyarlıdır).

Metabolik hastalıklar: Böbrek ve karaciğer hastalıkları, hava kesesi iltihapları.

Genetik tüysüzlük.

Kanat tüylerinin yanlış ve uygun olmayan bir şekilde kesilmesi.

Kanserler ve lipoma v.s. gibi tümörler.

İlaç duyarlılıkları

Stres, uyku yetersizliği, çiftleşme isteği, sıkılma, ilgi çekme arzusu, asabiyet gibi durumlarda ortaya çıkan davranış problemleri.

Problemin çözümü, bu soruna yol açan asıl nedenin ortadan kaldırılması veya tedavi edilmesi ile mümkün. Yanı sıra beslenme ile ilgili yetersizliklerin giderilmesi, nem, ışık seviyesi, kafes boyutu ve yeri gibi çevresel etkilerin gözden geçirilip uygun hale getirilmesi, ortamda sakin ve düşük seste müzik ve radyo çalınması, kuşun sıkılmasını önleyecek yeni oyuncaklar alınması ve günlük aktivitelerinin çeşitlendirilip arttırılması, bulunduğu ortamda sigara içilmemesi ve sigara içenlerin kuşu eline almadan önce mutlaka ellerini yıkaması yardımcı olur.
Yazının Devamını Oku

Deprem onun için de bir travma

23 Ağustos 2008
AKUT’un yürüttüğü "İletişim Hayattır, Geleceğimizi Birlikte Kuralım" projesi kapsamında yayınlanan Deprem Eğitimi El Kitabı’nda, evcil hayvan sahipleri için de bir bölüm ayrılmış. Bir milyon tane basılan ve ücretsiz dağıtılan kitapçık, deprem sonrasında yapılması gerekenleri anlatıyor. AKUT’un halkı depreme karşı bilinçlendirmek amacıyla oluşturduğu "İletişim Hayattır, Geleceğimizi Birlikte Kuralım" projesinin temelinde 81 ili dolaşan bir tır var. Gittikleri her ilde halkla birikimlerini paylaşıyor ve bir kitapçık dağıtıyorlar: Deprem Eğitimi El Kitabı. Bu arada hatırlatalım AKUT tırı bugün ve yarın Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda olacak.
/images/100/0x0/55ea0f84f018fbb8f868ab2c
Bir milyon tane basılan ve ücretsiz dağıtılan 64 sayfalık el kitabında hayvan sahiplerini ilgilendiren bir bölüm de bulunuyor. A. Memet Tanrısever, Dündar Şahin, Namık Arıkol ve Ömer Karaca gibi isimler tarafından hazırlanan kitapçıkta herhangi bir deprem durumunda ev hayvanı sahiplerinin neler yapabileceğiyle ilgili bilgiler yer alıyor. Öğütlenen ilk şey, hayvanlara karşı sabırlı olunması gerektiği. Çünkü onlar da en az bizler kadar depremin yarattığı gerilimden etkileniyorlar. Hatta dışarıda beslenen hayvanların depremden sonraki birkaç gün ortadan kaybolduğu durumlara rastlanabiliyor.

Bu el kitabıyla ilgili bilgi almak için (0212) 217 04 10 numaralı telefondan AKUT’u arayabilir, www.iletisimhayattir.com’dan tır turuyla ilgili ayrıntıları öğrenebilir ya da Büyükdere Caddesi No:120 Esentepe/İstanbul’daki merkezlerinden kitapçığı temin edebilirsiniz.

SÜRÜNGEN BESLİYORSANIZ

Deprem sonrasında bölge tahliyesi yapmayı tercih etmenizin söz konusu olduğu soğuk hava koşullarında, hayvanlarınızın taşıma kutularını bir battaniye ile kaplayın.Yolculuk yapmanız gerektiğinde, sürüngenleri bir yastık kılıfında nakledin.

KEDİ VE KÖPEK BESLİYORSANIZ

Yaralı ve panik içindeki hayvanlar ısırabilir, dikkat edin. Sakinleştirmeye çalışın.

Herhangi bir yaralanma olup olmadığını kotrol edin. Yaralanma varsa veya şüpheleniyorsanız mümkün olan en kısa sürede bir veterinerden yardım alın.

Davranışları bir acil durum sonrası değişiklik gösterebilir. Tasmalarının sürekli takılı olduğundan emin olun. Dışarıdayken köpeklerin sevk kayışlarının takılı olmasına dikkat edin. Alışık oldukları koku ve arazi yapısındaki değişiklikler kafa karışıklığına ve anormal davranışlara neden olabilir.

BALIK BESLİYORSANIZ

Bazı akvaryum balıklarının hayatı, akvaryum içindeki termostatlı su ısıtıcıları, filtreler gibi elektrikle çalışan malzemelere bağlıdır. Elektrik kaynağı veya jeneratör olmadan akvaryum içindeki cihazları çalıştırmak mümkün olmayacağından, deprem sonrası kullanım için jeneratör bulundurmanız iyi olur.

KUŞ VEYA KAFES HAYVANI BESLİYORSANIZ

Herhangi bir yaralanma olup olmadığını kontrol edin. Bir değişiklik olup olmadığını anlamak amacıyla, deprem sonrasındaki bir kaç gün kuşu takibe alın. Yüksek stresli bir olay sonrası rahatsızlıklar genellikle ilk birkaç gün içinde kendini gösterir. Uyuşukluk, iştah kaybı, sulu dışkı, depresyon, yaralanma ya da kafes tabanına oturması gibi belirtileri fark ettiğinizde bir veteriner hekime danışın.

Stres ve travmanın izlerini atabilmesi için kuşunuzun kesintisiz ve huzurlu uyku almasını sağlayın. Kuşlar genellikle yalıtılmış, sakin, hafif karartılmış odalarda, kafes üzeri örtülüyken sakin kalır.

Kedi ve köpeklerde kilo kaybı

Kedi ve köpeklerde kilo kaybı ve kaşeksi (aşırı zayıflık), normal vücut ağırlığının yüzde 10’dan daha fazla miktarda azalması durumunda klinik olarak önemli olan bir rahatsızlık. Obesite ve kilo fazlalığı kadar yaygın olmamakla birlikte, kilo kaybı ve normalden zayıf olma, kedi ve köpeklerde çoğu kez önemli bir hastalık belirtisi, dikkatle tedavi gerektiren bir rahatsızlık durumudur.

Belirtiler iştahın olmaması, azalması, artması veya normal olması durumlarında bile gözle görülen bir zayıflama oluşması ve bunun yanı sıra zayıflamaya neden olan asıl hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan değişikliklerdir.

Kilo kaybı ve kaşeksiye neden olan problemleri şöyle sıralayabiliriz:

Beslenmeye bağlı problemler: Yetersiz beslenme, kalitesiz yemekler, lezzeti çok yetersiz olan mamalar, bozulmuş yiyecekler, uzun süre kötü koşullarda saklanıp niteliğini kaybetmiş mamalar ve evde birden fazla evcil hayvan olduğunda birbirleri ile giriştikleri rekabet sonucunda bir hayvanın diğerinin beslenmesini engellemesi.

Anoreksiye bağlı kilo kayıpları: Koku alamama, çiğneme ve yutma problemleri, kusma ve öğürme ile seyreden hastalıklar.

Emilim bozukluklarına bağlı kilo kaybı: Bağırsak hastalıkları ve iltihapları, lenfanjektazi, şiddetli ve aşırı sayıda bağırsak paraziti.

Sindirim bozukluğuna bağlı kilo kayıpları: Genellikle ekzokrin pankreas yetmezliği durumunda görülür.

Metabolik hastalıklar: Kalp, karaciğer ve böbrek gibi organ harabiyetleri, hypoadrenokortisizm, hipertroidizm (özellikle kedilerde) ve kansere bağlı kilo kayıpları ve zayıflamalar.

Aşırı besin kaybına yol açan hastalıklar: Şeker hastalığı (diabetes mellitus), yaygın deri lezyonları (geniş yanıklar gibi), protein kayıplı nefropati ve enteropatiler.

Nöromuskuler hastalıklar

Aşırı kalori harcamaya bağlı kilo kayıpları: Aşırı fiziksel aktivite, aşırı ve uzun süre soğuk ortamda kalmak, hamilelik ve emzirme dönemleri, enfeksiyon, yangı ve yüksek ateş gibi durumlarda artan kalori kaybı ve hipertroidizm vücutta aşırı enerji sarfiyatı.

Tedavi, bu duruma neden olan asıl hastalığın kontrol altına alınması ve tedavinin bu yönde uygulanması ile gerçekleşir. Bu nedenle kedi ve köpeğinizin vücut ağırlığının yüzde 10’dan daha fazla azaldığı ve zayıfladığı durumlarda mutlaka veteriner hekiminize danışmalı ve bu duruma yol açan hastalığın teşhisi için profesyonel destek almalısınız. Sizin vereceğiniz hastalık geçmişi ile ilgili değerli bilgiler ile veteriner hekiminizin yapacağı muayeneler neticesinde kilo kaybına yol açan asıl hastalıklar tespit edilebilir.

Pako pano

5 gün evvel geceyarısı kapımda buldum onu. Adını Sakız koyduk. Çok tatlı bir yavru. Bir gece sonra da bir yavru tekir bıraktılar kapıma. Şimdi ikisine de yuva arıyoruz. İlgilenenler benimle irtibata geçebilir. İstanbul. Kebire Bozkurt, (532) 573 40 70.

Resimlerini görmüş olduğunuz yavrulara ve annesine acil yuva aranıyor. Yavrular bir içim su. Anneleri çalıların arasında 6 yavru doğurdu. Bir hafta sonra barınağa götürüldüler, yavrulardan dördü öldü. Şimdi kalan 2 yavruyu sahiplendirdikten sonra anne köpeği kısırlaştırıp tekrar sokağa bırakmak zorundayız. Yavrular şu anda 1,5 aylık. Ankara. İnci Birinci (532) 432 38 41.

Sokakta annesiz bulduğumuz ve evde büyüttüğümüz resimdeki bebek kedi ve 3 kardeşine acilen yuva arıyoruz. Yaklaşık 2 aylıklar, kum alışkanlıkları var. Onlardan birine yuvanızı açar mısınız? İstanbul. Tel: (216) 384 51 65.

14 aylık eğitimli, dişi Alman kurdu yuva arıyor. Çok iyi huylu ve uyumlu. Sahibi şehir dışına taşınacak ve yanına alamayacağı için yer bulmamız gerekiyor. Ankara’da yaşayan ya da şehir dışına kendi imkanlarıyla götürebilecek olan, ona iyi bakacak birini arıyoruz. Duygu, Tel: (532) 723 80 32
Yazının Devamını Oku

Armada’nın en kıdemli personeli Çeyrek

16 Ağustos 2008
Çeyrek, Ankara Armada Alışveriş Merkezi’nin maskotu. 8 yıl önce inşaat başladığı sırada buraya yerleştiği için, en kıdemli personel. Kısa bacakları ve küçük boyu nedeniyle Çeyrek adı ona çok yakışıyor. Bir de obez olmasa! Bu Rus finosu, günün büyük kısmını uyuyarak geçiriyor. Armada’da yapılan yarışmada Yılın Köpeği seçilen Çeyrek, ödülünü Bekir Coşkun’un elinden almış.

Ankara’daki Armada Alışveriş Merkezi’ne yolu düşen herkes onu uyurken görebilir. Rus finosu Çeyrek, inşaat sırasında buraya yerleştiği için, alışveriş merkezinin maskotu haline geldi. Yaz kış, her akşam onu ziyarete gelen, mama getiren, seven ziyaretçileri var. Bakımını çalışanlar ve ziyaretçiler üstlenmiş. Çok sık yavruladığı için de iki yıl önce alışveriş merkezinin yönetimi tarafından kısırlaştırıldı. Her yıl düzenlenen Geleneksel Armada Kedi-Köpek Güzellik Yarışması’nda Yılın Köpeği seçilen Çeyrek ödülünü Bekir Coşkun’un elinden aldı.

ÇEYREK ARTIK OBEZ OLDU ABUR-CUBUR VERMEYİN!

Bu Rus finosu günü ya döner kapının önünde, binanın büyük gölgesinde ya da kendisine tahsis edilen kulübede uyuyarak geçiriyor. Arada bir kafasını kaldırıp geleni gideni izliyor, sonra uyumaya devam ediyor. En fazla 100 metre kadar geziyor sonra tekrar yatıyor. Çok uysal ve insan canlısı. Çeyrek’in bu zamana kadar kimseye havladığı görülmemiş.

Her gün yeni insanlarla tanışan ve şirinliğiyle ziyaretçilere kendini sevdirmeyi başaran Çeyrek çok sosyal bir köpek. Alışveriş merkezinin en eskisi olması nedeniyle özgüven sahibi. Tabii bunun bazı sakıncaları da var. Normalde 8 kilo olması gerekirken, ziyaretçilerin verdiği yiyecekler nedeniyle 20 kiloya dayandı. Yürümeyi çok fazla sevmiyor, yürüdüğü zaman da her adımında göbeği bir sağa bir sola sallanıyor, neredeyse yere değiyor. Artık obez olduğu için Armada çalışanları, ziyaretçileri abur cubur vermemeleri konusunda uyarıyor. Aşıları ve maması alışveriş merkezindeki Clup Safari Pet Shop tarafından karşılanıyor.

KAZADAN SONRA BACAĞINA PLATİN TAKILDI

Çeyrek’e 2004 yılında araba çarptı, iki bacağı kırıldı. Sağ arka ayağının iyileşmemesi nedeniyle bu bacağına platin takıldı. Onu çok insan sahiplenmek istedi ancak alışveriş merkezinin parçası olduğu ve çok sevildiği için her defasında çalışanlar itiraz etti. Bir süre önce yönetimin Çeyrek’i alışveriş merkezinden uzaklaştırmak istediği yolunda bir söylenti çıkınca gösterilen tepki de ne kadar sevildiğini kanıtlıyor; Armada Alışveriş Merkezi yönetimi bu söylentinin tamamen yalan olduğunu, hiçbir zaman böyle bir şey planlamadıklarını söylüyor.

Armada, kedi-köpek sevgisiyle tanınan bir alışveriş merkezi. Her yıl bir kedi-köpek güzellik yarışması düzenliyorlar. Merkezde Çeyrek’ten başka üç köpek daha yaşıyor. Bomba ve Bodyguard, Alman çoban köpeği ve K-9 eğitimli. Balkız ise sarı bir sokak köpeği. Deniz BİLİROĞLU

Kedi ve köpeklerde böcek sokmaları

Kedi ve köpeklerde yaz aylarında daha sık rastlanan problemlerden birisi de böcek sokmaları. Arı, eşek arısı ve karınca gibi böceklerin sokmaları sonucunda hafif problemlerden çok şiddetli sağlık sorunlarına kadar pek çok reaksiyonla karşılaşılabilir.

İlk reaksiyon ve belirtiler genellikle böceğin sokması ya da ısırmasından sonraki 20 dakika içinde gerçekleşir. Böcekler genellikle tüylerin daha az olduğu karın bölgesi ve ayak gibi bölgeleri sokar. En çok problem baş bölgesi, yüz ve ağız içindeki sokmalarda görülür. Böceğin iğnesinin girdiği yerde lokal olarak kızarıklık, şişme, kaşıntı ve ağrı gibi belirtiler ortaya çıkar. Çok sayıda böceğin aynı anda veya peş peşe sokmaları sonucunda şiddetli alerjik reaksiyonlar ve anaflaktik şok gibi hayati tehlikeler içeren durumlarla karşılaşmak evcil hayvanlar için de mümkün olabilmekte. Bal arısı gibi bazı böcekler, soktuktan sonra iğnesini içeride bırakabilir. Bu durumda iğne ve arkasındaki zehir içeren organ, zehir bırakmaya devam edebilir. Eğer böyle bir durum varsa iğne mutlaka nazik bir şekilde ve daha fazla zehir bırakmasına imkan vermeden çıkarılmalı. Çıkarmak için basit bir karton parçası yada kredi kartı gibi bir şey kullanılarak iğne yerinden sıyrılabilir.

Bu tarz böcek sokmalarında toksik doz, sokulan kedi veya köpeğin bağışıklık sistemine ve sokulma sayısına, böceğin türüne ve soktuğu yere göre değişiklik gösterir.

Baş bölgesinde meydana gelen sokmalarda göz kapakları, kulaklar, dudaklar ve bazen tüm yüzde şişme meydana gelebilir. Yine sokma yerine ve alerjik reaksiyonun şiddetine göre deride kaşıntıya bağlı yaygın bir ürtiker tablosu da şekillenebilir. Eğer hayvan ağzının içinden veya burnundan sokulmuşsa, şişmeyle hayati tehlike oluşturabilecek solunum güçlüğü meydana gelebilir. Anaflaktik şok durumunda ise bitkinlik, şuur kaybı, nabız zayıflaması, kalbin atışlarının hızlanması, ayak uçlarında aşırı sıcaklık veya soğuma, titreme, kusma, ishal, hırıltılı soluma ve koma gibi durumlar görülür.

İlk müdahalede, sokulan yerde böceğin iğnesi mevcutsa hemen uzaklaştırılmalı. Sokulan yer karbonatlı su veya soda ile yıkanıp kaşıntı azaltılmalı. Aynı amaçla amonyak ya da kalamin losyonu da kullanılabilir. Buz veya soğuk kompres uygulayarak sokulan bölgedeki şişlik ve ağrı ile mücadele etmek yapılacak ilk acil müdahaleler içinde sayılabilir.

Bu sırada mutlaka veteriner hekiminizi aramalı ve vakit kaybetmeden sokulmanın şiddetine göre evcil hayvanınız için profesyonel sağlık desteği almalısınız. Olaydan sonraki 12-24 saat boyunca hayvanın gözlem altında tutulması iyi olur. Başlangıçta hafif görülen belirtilerin şiddetlenmesi olasılığına karşı dikkatli olunması da son derece önemli.

Pako Pano

Yaklaşık 1 ay kadar önce, İstanbul Levent’teki Büyükdere Caddesi üzerinde, 6 yavrusu ile birlikte bir anne kediyi neredeyse açlıktan, bakımsızlıktan ölmek üzereler iken buldum. Hepsini toparlayıp evime taşıdım, veteriner kontrolünde bakmaya başladım. İçlerinden sadece bir tanesinin ön patisi ezilmişti, onu da tedavi ettiriyorum iyice iyileşti ve sorun kalmadı. Şimdi hepsi o kadar güzel, keyifli ve mutlular ki. Yaşadığım evin bahçesinde bakarım diye düşünmüştüm, bu hayalim çabucak yok oldu çünkü özellikle geceleri kocaman başıboş köpecikler dolaşıyor. Evimde ise uzun yıllardır birlikte yaşadığım 2 tane kedim ve bir de köpeğim var. Hepsine birden maddi ve manevi olarak bakma imkanım ne yazık ki yok. Yavrulara ve anne kediye onları yürekten sevecek, sıcacık yuvalar arıyorum. Meral Hanım Tel: 532 762 83 79
Yazının Devamını Oku

İki kere ölüme terk edilen Cancan’ın hikáyesi

9 Ağustos 2008
Can 8-9 yaşlarında olduğu tahmin edilen, bir erkek İngiliz şov seteri (setter). Onu bir parkta ölüme terk edilmiş halde bulan Kebire Bozkurt hayata döndürdü. Sahiplendirdiği ilk kişi ortadan kaybolup Can’ı da yine sokaklara terk edince ödül koyup onu yeniden buldu. Şimdi yeni ailesinde adı Cancan oldu. Artık çok mutlu ama ne badireler atlattıktan sonra...

Türkiye Hayvanları Koruma Derneği İdari İşler Müdürü Kebire Bozkurt, geçen yıl eylül sonlarında Alibeyköy’de bir parkta köpeğini gezdirirken yerde yatan seter (setter) cinsi bir köpeği fark etti. O kadar çelimsizdi ki ölü zannetti. Eğilip sevince, hayvan kendine gelip kafasını kaldırdı. Derhal gezdirdiği köpeğiyle evine geri döndü. Böyle durumlara hazır olduğu için tasma, fotoğraf makinesi, yemek ve suyla hasta köpeğin yanına döndü. Önce fotoğrafını çekti sonra yemek yedirip, tasma takıp evine götürdü. Bu onun alışık olduğu sokaktaki yardıma muhtaç hayvanlar için uyguladığı bir rutindi aslında.

Köpeğe Can demeye başladı. Can’ın görünümü sefildi, ishal olmuştu, tüyleri topaklaşmış, üzerinde parazitler birikmişti. Yıkadı, pakladı, arabası olmadığı için ancak birkaç gün sonra bir araç ayarlayıp Veterinarium’a götürdü. Veterinerin köpekte saydığı hastalıklar listesi bitecek gibi değildi. Yumurtalarında kist vardı, kan değerleri çok düşüktü, idrar yolları iltihabı olmuştu, kronik ishaldi, iç dış parazitleri vardı ve kulağını "malezya hastalığı" denilen, duymayı engelleyen bir tür mantar sarmıştı. Tedavilere başlandı. Bulunduğunda 17 kilo olan Can bakım ve tedavi ile 26 kiloya çıktı.

CAN’I İKİNCİ KEZ BULAN KÖYLÜ ÖDÜL ALDI

Kebire Bozkurt e-grubuna her zaman gönderdiği sahiplendirme e-maillerinden birini attı. Bir iki gün sonra biri telefon etti, e-mail’i gördüğünü Can’ı sahiplenmek istediğini söyledi. Kebire Bozkurt bu kişinin "çok düzgün görünüşlü biri olduğunu ve kendisine başta güven verdiğini" düşünmüştü ama sonra Can için hayırlı bir yer olmadığını anladı. Sonu kötü biten bu macerayı şöyle anlatıyor:

"Can’ı tedavisi sürerken aldı. İlaçları kullanacak 20 gün sonra da Veterinarium’a tekrar kontrole götürecekti. Biz Can’ı 15 gün kadar sonra bir arkadaşımla sahiplendirdiğimiz yerde ziyaret etmek istedik. Anadolu Kavağı’ndaki evine gittik. Ev sahibi bu kişinin 15 gündür evine gelmediğini söyledi. Sahibi yoksa köpeğe kim bakıyor, sorusuna ise kimse bakmıyor cevabını verdi."

Kebire Bozkurt köpeği sahiplendirdiğine sevinirken aslında hiç bakım görmeyip yeniden sokaklara düştüğünü öğrenince beyninden vurulmuşa döndü. 4 kişilik arkadaş ekibiyle 10 gün boyunca sokaklarda Can’ı aradılar. Bozkurt, Can’ın kaybolduğunu Hürriyet’in Pako sayfasında bir ilan ile de duyurdu ve Can’ı bulana 1000 YTL ödül koydu. Sonunda Beykoz Akbaba köyünden bir telefon geldi ve Can burada karanlık bir garajın içinde ortaya çıktı. Haber veren köylü de parayı aldı.

TEDAVİ YENİ BAŞTAN

Yeniden Kebire Bozkurt’un evine götürülen Can, tekrar zayıflamıştı, tedavileri yarım kaldığı için hastalıkları düzelmemişti, düzgün yürüyemiyordu. Tedaviler yeniden başladı, bu arada kisti ameliyatla alındı. İdrar yolları düzeldi, akciğerlerinde oluşan ödem hafifletildi. Malezya hastalığının tedavisine başlandı.

Bozkurt, Can’ı çok sevmişti ama evinde 6 kedi ve 2 köpek olmuştu. Mecburen bilgilendirme ve sahiplendirme maillerinden birini daha yolladı: "Benim evimden bu kadar hayvan geldi geçti ama Can benim için hiçbir zaman sadece bir köpek olmadı. Onu isteyen çok oldu. Av köpeğine benzediği için fotoğrafını gören avcılar istedi, ama avcıya vermem. Almak istiyoruz diye arayıp yaşını öğrenince vazgeçenler oldu. Şehir dışından isteyenlere de vermedim, çünkü kaçtı deseler buradan kalkıp gidip onu arayamam. Köpeği içimin rahat edebileceği bir yere teslim etmem lazım."

VE SONUNDA MUTLU YUVA

Sonunda böyle bir yerden ses geldi. Selim Küsefoğlu (60) - Nilgün Çağlar (52) çifti, köpeği sahiplenmek istiyordu. Çocuk yuvası yöneticisi Çağlar gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Tam bir kader kısmet olayı. Anlatırken bile tüylerim ürperiyor. Fransa’da yaşayan müzisyen oğlum Türkiye’den Fransa’ya yeni dönmüştü. Ona tam da döndüğü gün Türkiye’den Kebire Bozkurt’un maili gelmiş. Can’ın resminin üzerine "Bak anne yarısı DJ, yarısı da Tomy’nin yüzü gibi" yazarak bana gönderdi. DJ Selim’in, Tomy de benim köpeğimdi, yaşlandılar ve öldüler. Sonra benim bir Cocker Spaniel’im oldu. 11 sene sonra bir kene ısırığından öldü. Bir daha da eve köpek almaya cesaret edemedik. Can’ın resmini görür görmez böyle bir köpeğin sokaklara düşmesine çok üzüldük. Seterler sahipsiz yaşayamaz, çok iyi aile köpeği olurlar."

Hemen harekete geçtiler, Kebire Bozkurt’u aradılar. Bozkurt onlara Can’ın çok hastalık geçirdiğini anlattı, tereddüt etseler de sonunda Nilgün Hanım bir gelip göreyim, dedi. Eve girdiği anda diz çöktü, Can da gelip hemen başını Nilgün Hanım’ın dizine yasladı. Nilgün Hanım, Can’ı evine götürdü. Bir süre sonra Boğaziçi Üniversitesi Kimya bölümünde profesör olan Selim Bey ve kızı eve geldi. Can’ı uzun uzun okşadılar. Selim Bey 20 dakika sonra biz bu köpeğe bakarız dedi. Can’ın adı bu ailede Cancan’a döndü. Artık 5 haftadır onlarla yaşıyor.
Ayten SERİN

Kedi ve köpekte güneş yanığı

Güneşin insanda olduğu gibi kedi ve köpeklerde de yaz aylarında deri üstünde olumsuz etkileri olabiliyor. Güneş yanıkları insanda olduğu gibi deride kızarıklıklar şeklinde evcil hayvanlarda da görülür. Ancak güneşe bağlı deri problemleri kedi ve köpeklerde çoğunlukla bir anda değil uzun ve kronik bir hastalık tablosu olarak ortaya çıkar. Tüy dökülmesi, deride kalınlaşma, kızarıklar, koyulaşmış bölgeler ve siyah noktalar oluşur. Bu bölgelerde bağışıklık düzeyi zayıflar, bakteri ve mantar enfeksiyonları da ortaya çıkabilir.

Güneş yanığı ve alerjileri daha çok açık renkli kedi ve köpeklerde en çok da beyaz tüylülerde görülür. Kısa tüylü ve açık renkli Dalmaçyalı, Boxer, Bull Terrier, Bulldog ve Great Dane gibi ırklar güneş ışınlarına karşı daha hassastır. Kedilerde güneş yanığı daha çok kulak ve yüzde karşılaşılır. Köpeklerde ise karnın altındaki az tüylü bölge, uyluk ve burun üstündeki bölgede güneş yanıkları en çok görülür. Balkon, cam önü ve veranda gibi güneş alan bölgelerde uzun süre dinlenen kediler, gölgesiz bahçelerde yaşayan köpekler buna daha fazla maruz kalır. Sizinle deniz kenarına gelen köpeğiniz de sizin gibi güneşten korunmaya muhtaçtır.

Bundan korunmanın en iyi yolu gölge alanlar oluşturmak ve evcil hayvanlar için yapılmış (titanyum dioksit içeren), 15 (SPF) ve üzeri koruma faktörlü güneş ürünlerini uygulamaktır. Derinin sürekli olarak hasta olması birçok deri tümörünün oluşmasına önderlik edebilir. Bu nedenle tekrarlamaması için de daha dikkatli olunmalı.

Pako pano

Su ve Cino, 1,5 aylık dişi ve erkek kardeşler. Biz onları şiddetli yağmurda Taksim AKM’nin bahçesinde boğulmak üzereyken kurtardık. Maalesef bir kardeşleri boğulmuştu. İlk önce eve aldık, çok bitkindiler. Sonra veterinere götürdük. Biraz tedavi ve ilgiyle şimdi toparlandılar. Bütün gün oyun oynayıp mışıl mışıl uyuyorlar. Dnları ömür boyu sevecek, sahiplenecek bir aile arıyorlar. Müge. Tel: (532) 426 15 60.

Geçen gün arkadaşım İstanbul Cihangir parkında üç kedi yavrusu buldu. Birinin iki bacağı ve kuyruğu kesilmiş. Biz onun adını Şans koyduk. Çok güzel bir yüzü olan yavrucak, büyüyünce 3 ayağını kullanabiliyor duruma gelecek. Ancak sokaklarda yaşama şansı sıfır. Ona acilen bir aile bulmamız gerekiyor. İkinci yavrunun sadece ayaklarından biri kırık, iyileşecek. Üçüncü yavru sapasağlam. İlgilenenler Lena Hanım’a ulaşabilir. (532) 343 73 47. lenagavuraki@hotmail.com
Yazının Devamını Oku

Petlerde en moda renk pembe ve kırmızı

2 Ağustos 2008
İstanbul Nişantaşı’nda bir süre önce hizmete açılan Pet Point, kedi ve köpekler için bir güzellik merkezi, hatta bir çeşit spa. İnsanlara ne uygun görülüyorsa onlara da o yapılıyor: Organik boyayla tüyleri renk değiştiriyor, tırnaklarına oje sürülüyor, çamur banyosu yapılıyor. En çok ilgi duyulanı renk yenileme.

Kedi-köpek kuaförü, artık yetmiyor. Petler için kurulan estetik ve sağlık merkezleri bunun sınırlarını çoktan aştı. Örneğin ABD’de kedi ve köpeklere takma tırnaktan tutun da kısırlaştırılan erkek hayvanlara silikon testis bile yapıyorlar. Türkiye henüz o düzeye ulaşmış değil ama bu sektör gittikçe gelişiyor.

Gıda Mühendisi Tuğrul Özdeş tarafından İstanbul Nişantaşı’nda açılan Petpoint, kedi ve köpekler için bir çeşit spa ve wellness merkezini andırıyor. Gıda mühendisliği yaptığı dönemde sık sık yurtdışına çıkan Tuğrul Özdeş kedi köpek bakımında Türkiye’deki eksikliği farkederek burayı açmaya karar vermiş. Ona göre, bakımlı köpek aynı zamanda sağlıklı.

YAŞLI KÖPEKLERİN BEYAZLARI KAPATILIYOR

Buradaki alışık olmadığımız uygulamaların başında renk yenileme geliyor. İnsanların saçlarını değişik renklere boyamaları çok doğal görülüyor, bunun hayvanlara da uygulanmasında aslında şaşılacak bir şey yok. Tabii günün trendleri uyarınca, kedi ve köpeklere organik boya yapılıyor. "Verdiğimiz hizmetler arasında en çok istenen renk yenileme" diyor Tuğrul Özdeş. En çok tercih edilen renkler de pembe ve kırmızı.

Köpeğin ve kedinin rengi ya tamamen değiştiriliyor ya da bölgesel uygulama yapılıyor. Örneğin sadece iki kulak, sadece kuyruk veya patiler boyanabiliyor. Bazen de boya yalnız açık veya beyaz renkte tüylere uygulanıyor. Örneğin yaşlı köpeklerin beyazlarını kapatmak veya tüylere eski canlı renklerini kazandırmak amacıyla da yapılabiliyor.

Boyanın kalıcılığı yıkanma sıklığına göre değişiyor ama yaklaşık 5-6 banyoya kadar sürüyor. "Bir köpeğin ayda bir banyo yaptığını farz edersek yaklaşık altı ay diyebiliriz" diyor Tuğrul Öndeş.

TOPAKLAŞMAYA KARŞI TÜY BAKIMI

İnsanlarda saç bakımı sadece boyayla bitmez, kedi ve köpeklerde de aynen öyle. Tuğrul Özdeş "Boya, oje yapıyoruz ama işin sağlık yönüyle ilgili olan, tüy bakımı ve banyodur" diyor. Uzun tüylü kedi ve köpekler düzenli taranmadıkları zaman tüylerinde topaklaşma meydana geliyor ve bu topaklar zamanla deriden kopuyor, bu da canlarını çok acıtıyor. Düzenli bakım bu nedenle önemli.

Tüm kozmetiklerde olduğu gibi burada uygulanan ojeler de kedi ve köpekler için geliştirilmiş özel ürünler. İnsanların kullandığı ojelere oranla daha çabuk kuruyorlar fakat yine de bir süre beklemek gerekiyor. Tırnak bakımı yapılır, oje sürülür ve kuruması için beklenirken, kedi ve köpeğin kıpırdamaması gerekiyor. Kedi-köpek kuaförlerinin mahareti de bu noktada ortaya çıkıyor.

TÜM ORGANİK ÜRÜNLER BİR JAPON MARKASI

Kozmetikte organik, son dönemlerin modası ama petlere yönelik kozmetik ürünlerinde bu bir ihtiyaç. Çünkü kediler ve köpekler tüylerini yalıyor, özellikle kediler böyle temizleniyor ve tüylerini yutuyorlar. Bu nedenle onların tüy bakımında alerjik olmayan doğal ürünler kullanmak şart. Ürünlerin içinde buğdaydan elde edilen özler ve hipoalerjik pigmentler bulunuyor, tüylerin onarılmasını, nem kazanmasını, daha canlı ve parlak görünmesine ve UV ışınlarından korunmasını sağlıyor. Şampuanlar da dahil olmak üzere Pet Point’te kullanılan tüm kozmetik ürünleri Japonya’dan geliyor.

BAKIM HOŞLARINA GİDİYOR

Petlerin çoğu bakım sırasında rahatsız olmuyor hatta hoşlarına bile gidiyor. Pet Point’e geldiğinde kendiliğinden küvetin içine atlayıp bekleyen köpekler var. Tuğrul Özdeş, pet sahiplerinin beslenmeye de dikkat etmesi gerektiğini söylüyor: "En başta kaliteli mama geliyor, böylece herhangi bir vitamin ve mineral eksikliği oluşmaz. Pet sahipleri, bunun dışında köpeğin veya kedinin ırkına uygun sıklıkta düzenli tarama yaparlarsa üzerlerine düşeni yapmış olurlar."

Pet Point’te örneğin 1 numara büyüklüğündeki bir terrier köpeğin banyo ücreti 25 YTL. Banyo ve traş işlemlerinde kulak temizliği ve tırnak kesimi standart. Renk yenileme ücreti ise kedide farklı, köpeğin ırkına ve yapılacak işleme göre 20 ile 180 YTL arasında değişiyor.

ÇAMUR BANYOSUNUN FORMÜLÜ

Burada kedi ve köpekler için çamur banyosu da yapılıyor. Kullanılan çamurun markası Petesthe, yine Japonya’dan. Bu uygulama cildi daha sağlıklı ve tüyleri daha yumuşak kılıyor. Bileşeninde çamur, yosun özü, jojoba yağı, squalane, buğday tohumu yağı, soya fasulyesi PPT yani hidrolize edilmiş soyafasulyesi proteini, bitkisel özlerin karışımı (yaban asması özü, su teresi özü, filipendula özü, sarmaşık özü, dulavratotu kökü özü, adaçayı özü, saponaria özü, limon özü) bulunuyor. Çamur masajıyla deri ve tüyler canlanıyor, hayvan rahatlayıp sakinleşiyor.Deniz BİLİROĞLU

Kafes kuşlarında solunum hastalıkları

Kuşlarda solunum sistemiyle ilgili hastalıkların sebebi çok: Beslenme yetersizlikleri (özellikle A vitamini yetersizliği), kötü kafes koşulları, bakteri, virüs ve mantar enfeksiyonları, parazit hastalıkları ve tümörler.

Kuş türlerine göre enfeksiyona yol açan etkenler de değişiyor. Küçük papağanlarda ve muhabbet kuşlarında solunum sistemi hastalıklarında enfeksiyon etkenleri en yaygın olarak mikoplazmalar ve klamidyalar. Amazon papağanlarında ise genellikle gram negatif bakteriler enfeksiyona yol açıyor. Gri Afrika papağanlarında solunum yolu hastalıkları deyince akla ilk aspergillosis enfeksiyonları geliyor. Kanaryalarda çoğu kez hava kesesi maytlarına bağlı enfeksiyonlar dikkati çekiyor.

Kafes kuşlarının cereyanda kalması sonucu solunum sistemi hastalığına yakalandığı inancı çok yaygın. Hava akımına doğrudan ve sürekli bir şekilde maruz kalmaları sağlıklı değil ama yaygın kanının aksine bu durum solunum sistemi hastalığına neden olmaz.

Hastalık tablosuna göre belirtiler de değişiyor. Bazen sadece sesi değişir, ötmesi ve konuşması azalır veya kesilir. Bazı durumlarda da gözlerde ve burunda sulanma, akıntı, öksürme ve hapşırma gibi belirtiler gözlenebilir. Hastalığın şiddetine göre tüyleri kabartma, hareketin azalması, halsizlik, sürekli uyku, gözler kapalı halde tünekte yada kafesin dibinde oturma gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda solunum güçlüğü çektiği, nefes alıp verirken kuyruğunu da solunumla birlikte hareket ettirdiği izlenebilir.

Veteriner hekiminizin yapacağı fiziksel muayene ve şüphe edilen hastalıklarla ilgili yapılacak laboratuvar analizleri hastalığın teşhisinde yardımcı olur. Radyografi görüntülemeleri de tanı için önemli bulgular gösterebilir.

Tedavi de teşhis edilen hastalığa göre değişir. Hastalık etkenleri olarak tespit edilen mikro organizmalara ve parazitlere karşı uygun ilaçların kullanılması, hatalı ve yetersiz beslenmelerin düzeltilmesi, vitamin eksikliklerinin giderilmesi ve hassas bir bakım uygulanması kuşlardaki solunum sistemi hastalıklarının tedavisinde etkili olur. Solunum sistemi hastalıklarının çok şiddetli seyrettiği bazı durumlarda kafes kuşlarının klinik ortamda tedavi edilmesi ve damar içi sıvı ve ilaçlar alması da gerekebilir.
Yazının Devamını Oku