Pako'nun Sayfası

Hayvan hakları savunucularının yanlış imajlarını değiştireceğiz

26 Temmuz 2008
Hayvan Hakları Aktif Güç Birliği Platformu (HAYTAP), internet üzerinde küçük bir grup olarak mücadeleye başlamıştı. Üyeler sonunda, asıl hedeflerine ulaştılar. geçtiğimiz 9 Temmuz’da HAYTAP yasal prosedürlerini tamamlayarak federasyon oldu. Beş derneğin katılımıyla kurulan HAYTAP, Türkiye’de hayvan hakları hareketinin bütünleşmesi ve kurumsallaşması için önemli bir adım. Federasyon Başkanı Avukat Ahmet Şenpolat, hayvanseverlerin yanlış bilinen imajlarını değiştireceklerini ve insanları bilinçlendireceklerini söylüyor.

Hayvan haklarını korumaya çalışan gönüllülerin oluşturduğu HAYTAP, 2000’lerin başında internetin daha sık kullanmayı başlamasıyla Adana DOHAYKO temsilcisi Nesrin Çitirik tarafından Yahoo Grup içinde kuruldu. Üyeler aralarında yazışıyor, çevrelerinde gördükleri sorunları paylaşıyor, dertleşiyordu.

Bir süre sonra üyeler arasında sorunları çözüme ulaştıramamaktan kaynaklanan anlaşmazlıklar başladı. Bazı üyelerin önerdiği çözümleri diğerleri onaylamıyordu. Grup daha düzenli ve kurumsal bir yapıya kavuşmak gerektiğini düşündü. Şimdi Haytap Federasyon Başkanı olan Avukat Ahmet Şenpolat bu dönemde devreye girdi.

Şenpolat, HAYTAP’la ilk kez sokak hayvanlarının zehirlemesine şahit olduktan sonra internette hayvan hakkı ihlallerini araştırırken karşılaşmıştı. Grupta harcanan enerjinin boşa gittiğini ve bir sonuca varmadığını gördü: "Aralarında para toplayıp bazı hayvanları kısırlaştırıyor ya da köpek besliyorlardı. Ama kalıcı bir sonuca varılmıyordu. Hamsterlar nasıl kafeslerinde bir tekerleğin içinde sürekli dönüp durur ve yorulurlar, platformdaki durum da ona benziyordu."

10 DERNEK DAHA SIRADA BEKLİYOR

Kurumsal bir kimlik altında disiplinli çalışmak gerktiğini düşünen Şenpolat ve onu destekleyen grup üyeleri, önce 2006’da isimlerini patent enstitüsüne tescilletti. Kendilerine bir internet sitesi kurdular, buna bir hukuk bölümü eklendi. Bu bölümde ev hayvanlarının tahliyesinden, dilekçe yazmaya kadar pek çok hukuki sorunun cevabı bulunabiliyordu. Sitede videolar yayınlanıyor, televizyonlarda hayvanları ilgilendiren programlara kadar pek çok bilgiye yer veriliyordu. Paneller düzenlediler, Edirne barınağında çalıştılar, kitap fuarlarına katıldılar.

Ama en büyük hedefleri güçlü bir örgüt olmaktı. Grup, üç hafta önce bu amacına ulaştı ve HAYTAP federasyon oldu. Bu aşamayı Şenpolat şöyle anlatıyor: "Şimdiye kadar bekledik çünkü dernekleri ikna etmek çok önemliydi. Giresun, Adana, Antalya, İstanbul ve Diyarbakır’daki hayvan hakları dernekleri kendi genel kurullarını yaptılar ve HAYTAP bizim felsefemize uygun, bu federasyona katılmak istiyoruz, dediler. Dernekler Odası da federasyon olmamızı kabul etti."

Şu anda HAYTAP, çatısı altında beş derneği barındırıyor. Federasyon oldukları için yeni dernekleri de bünyelerine alma hakları var. Şenpolat’ın söylediğine göre, şu anda sırada 10 dernek daha var.

İNSANLARI SEVMEDİĞİMİZ, ARAMIZDA KAVGA ETTİĞİMİZ İNANCINI YIKACAĞIZ

Hayvanseverlerin insanları sevmediği düşünülüyor. İşte bu imajı yıkmak istiyoruz. Örneğin Kurban Bayramı’nda Lösemili Çocuklar Vakfı’yla bir stand açtık. "Kurban kesmeyin, Lösev’de ilaca ihtiyacı olan çocuklara ilaç parası gönderin" dedik. Hem insanlara hem hayvanlara faydamız oldu. Siirt’te iki köye kırtasiye malzemesi yolladık. Hayvanseverler birleşemez, birbiriyle bile kavga ederler imajını da yıkmak istiyoruz. Zamanla AKUT veya TEMA gibi olacağımızı düşünüyoruz. Ancak o zaman devlet bizi ciddiye alır.

AMACIMIZ DEVLETE GÖREVİNİ HATIRLATMAK

Biz bir ihbar kurumu değiliz. İnsanlara, bir köpek öldürüldüğünde veya yaralandığında nasıl ihbar edeceklerini öğretiyor, yönlendiriyoruz. Kuru mama vermek, barınağa gidip gelmek hayvan hakları savunucularının görevi değil. Bizim işimiz devlete yazışma ve görüşmelerle görevlerini hatırlatmak. En önemlisi federasyon olduğunuzda devletin karşında bir fren gücü oluşturmuş oluyorsunuz. Seminerler, paneller düzenleyeceğiz, afişler hazırlayıp dağıtmaya devam edeceğiz. Müftülüklerle konuşacağız, okullarda eğitim vereceğiz. Şimdi önemli olan insanları örgütlemek, temsilcilikler verip Türkiye’nin her yerine yayılmak. Böylece Erzurum’da bir hayvan hakkı ihlal edildiğinde müdahale edebileceğiz. Ayrıca sahipsiz hayvanları, eşekleri, faytonlardaki atları da korumamız gerekiyor.

1.500 GÖNÜLLÜ VAR

Federasyona üye olan derneklerle birlikte HAYTAP’ın destekçilerinin sayısı şu anda 1.500 kişi. Yaşları 20-50 arasında. HAYTAP’a gönüllü destekçi olmak için www.haytap.org veya yahoo gruba üye olmak yeterli. Federasyon aynı bölgelerde yaşayanları birbiriyle tanıştırıyor. Gönüllüler arasında görev dağılımı yapılıyor. Mesela Arapça bilenler Arapça yazışmalar ve çevirilerde, matbacılıkla uğraşanlar broşür basımlarında, aşçılar yemek artıklarının hayvanlara verilmesinde yardımcı oluyor. Federasyonun geliri dernek aidatlarından ve bağışlardan geliyor. Hakan GENCE hgence@hurriyet.com.tr

KÖPEKLER İÇİN DENİZ VE YÜZME

Yaz aylarının en güzel aktivitesi olan deniz ve yüzme köpekler içinde sağlıklı bir egzersiz. Ancak bazı köpek ırkları denize girmekten ve su ile oynamaktan çok hoşlanırken bazı köpekler suya ve denize kolay alışamazlar. Köpeğinizi denize sokmadan önce veteriner hekiminize danışıp denize girmesine engel olacak bir rahatsızlığı olup olmadığı açısından muayene ettirmenizde fayda var. Deniz eğlencesini köpeğinizle paylaşmak, onu denize alıştırmak ve denizdeki tehlikelerden onu korumak için aşağıdaki bilgilerden faydalanabilirsiniz.

Küçük yaşlarda onu suyla tanıştırın. Özellikle dalgasız ve sığ bir bölümde köpeğinizi ürkütmeden ve tedirgin etmeden deniz kıyısına alıştırmalısınız.

İlk seferlerde en fazla karnına ve beline kadar denize alıştırıp daha sonraki seferlerde sizinle daha derin yerlere gelmesine izin verebilirsiniz.

Kesinlikle suya atmamalı ve korkutmamalısınız. Bu tarz korkular köpeğinizin size güvenini kaybetmesine ve denizden ömür boyu uzak kalmasına neden olabilir.

Denize alışana kadar uygun bir göğüs tasmasıyla onu emniyetli bir mesafede tutabilir ve kontrol edebilirsiniz.

Çevrenizde yüzmeye ve denize alışkın köpekler varsa köpeğinizin bu köpeklerle arkadaşlık ederek denize girmesi ve yüzmeye alışması daha kolay olabilir.

Gerisin geri kıyıya çıkabilecekleri yerlerden denize girmelerine dikkat etmelisiniz.

Suya atlama konusunda cesur ve istekli olsalar bile, tekneden, iskeleden ve kıyısı yüksek olan yerlerden denize atladıktan sonra denizden aynı yolla çıkmaları mümkün değildir.

Denizde kaldığı süre oldukça önemlidir. 5 dakika kadar yüzmek köpek için 5 km koşu yapmak kadar yorucudur. Bu yüzden köpeğinizin denizde çok uzun kalmamasına dikkat etmelisiniz.

Dalga, akıntı, suyun aşırı soğuk olması, deniz anası gibi faktörler insanlar için olduğu gibi köpeğiniz içinde aynı derecede tehlikelidir. Köpeğiniz denizdeyken son derece dikkatli bir şekilde onu izlemeli ve takip etmelisiniz.

Tuzlu su yutmak midesine zarar verebilir. Su yutmasına yol açacak durumlardan sakınmalı, denize gittiğinizde yanınıza mutlaka köpeğiniz için de temiz ve soğuk içme suyu almalısınız.

Deniz kenarında otururken köpeğinizin de gölge bir yerde olmasına ve güneşten korunmasına dikkat etmelisiniz.

Denizden çıktıktan sonra mutlaka duru su ile yıkayınız. Tuzlu su ve deniz mineralleri köpeğinizin cildine ve tüylerine zarar verebilir. Yıkandıktan sonra kulaklarını kuru bir pamukla kurulamayı unutmamalısınız. Böylece kulaklarında enfeksiyon oluşmasını engelleyebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Kedilerde kansızlık

19 Temmuz 2008
Kedilere pire ve kene yoluyla bulaşan en önemli hastalıklardan birisi "haemobartonellosis" olarak bilinen enfeksiyöz anemi, yani kansızlık.

Hastalığa yol açan mikroorganizmalar "mycoplasma haemofelis" ve "mycoplasma haemominutum" adı verilen mikoplazmalar. Tüm kedilerde enfeksiyöz anemiye en çok yol açanı M. haemofelis. Diğeri ise daha ziyade FIV ve FeLV enfeksiyonu olan kedilerde görülür ve kansızlığa neden olur. Her iki mikoplazmanın da kanda hedef aldığı hücreler, oksijen taşımakla görevli olan kırmızı kan hücreleri, yani alyuvarlar. Alyuvarın hücre duvarına tutunurlar. Kedinin bağışıklık sistemi bu yabancı organizmaları ortadan kaldırmaya çalışırken kan hücreleri de tahrip olur ve kansızlık ortaya çıkar.

Hasta hayvanlardan kan yoluyla mikroorganizmayı alan kene ve pireler, daha sonra yerleştikleri sağlıklı başka bir hayvana hastalığı taşır. Hastalık, hamile kedilerden yavrularına da geçebilir. Kan nakli sırasında da hastalığın kediden kediye bulaşması mümkün. Sokak kedileri kavga sırasında nadiren de olsa ısırık yaraları ile birbirlerine hastalık bulaştırabilir.

Belirtiler hastalığın seyrine göre çok hafif olabileceği gibi kansızlığın şiddetine bağlı olarak çok belirgin olarak da gözlenebilir. Hafif seyrettiği durumlarda genellikle iştahsızlık, halsizlik, depresyon ve vücutta su kaybı gibi belirtiler gözlenirken, şiddetlenmesi ile birlikte kilo kaybı, mukozaların solgunlaşması, bitkinlik, kalp ve solunum hızının artması, sarılık, ateş, lenf yumrularının büyümesi ve dalak büyümesi gibi belirtiler izlenir. Kansızlık çok aşırı şiddetli olduğunda ve tedavi edilmeyen vakalarda, kediler hayatlarını kaybedebilir. Teşhis; mikroskop ile kan muayenesi ve laboratuvar kan analizleri ile yapılabilir. Tedavi; veteriner hekiminizin uygun göreceği antibiyotiklerin uygulanması ile 3-4 hafta içinde mümkün olmakta. Hastalık sırasında gelişen kansızlığın da uygun ilaç ve beslenme uygulamaları ile düzeltilmesi kedinin hastalıktan iyileşme sürecine önemli katkıda bulunur. Aneminin çok şiddetli boyutlara ulaştığı durumlarda kan nakli gerekebilir.

Bu hastalıktan korunmada en önemli şey pire ve keneye karşı sürekli olarak tedbirli olmak. Gerek kedilerin yaşam alanlarında, gerekse üzerlerinde, pire ve kene yaşamasını önlemeye yönelik uygulamaları uygun yöntemlerle, dikkatle, özenle ve gerekli zamanlarda gecikmeden uygulamak hastalığın bulaşmasını önlemek açısından çok büyük önem taşıyor.

Yazının Devamını Oku

Babası film yıldızı oğlu frizbi şampiyonu

12 Temmuz 2008
Geçtiğimiz pazar 12 köpek ve sahipleri, İstanbul Beykoz’da Çiftlik-91 adlı bir restoranın dev bahçesinde toplandı. Türkiye’de daha önce örneği görülmemiş bir yarışa katıldılar: Köpekli Frizbi yarışı. Birinci olan Rhino, geçen yıl Avrupa şampiyonu olmuş ve Türkiye’ye ilk Avrupa kupasını kazandırmıştı. Rhino’nun babası Wiski de üçüncü oldu. Wiski’nin başka marifetleri de var. Bekir Coşkun’un eşi Andree Coşkun’un çektiği kısa metrajlı bir filmde başrolü oynamıştı.

Geçen yıl kurulan Border Collie Derneği, geçen haftasonu 1. İstanbul Açık Köpekli Frisbee (Frizbi) Yarışması’nı düzenledi. Beykoz’da Akbaba Yolu Çifteçınarlar Mevkii’ndeki Çiftlik - 91 adlı restoranın devasa bahçesinde yapılan yarışlara 14 yarışmacı ve köpek katıldı. Köpekler, sahipleriyle birlikte harikalar yarattı.

Bu yarışlar "at-getir" ve "serbest" adı verilen iki bölümde yapılıyor. At-getir’in ne olduğunu anlamışsınızdır. Sahibi frizbiyi atıyor, köpek alıp getiriyor. Serbest bölümde ise köpekle sahibi müzik eşliğinde dans edercesine gösteriler yapıyor. Border Collie cinsi köpekler bu konuda mükemmeller. Neredeyse sahipleri onları değil, onlar sahiplerini yönlendiriyor. Bir kısmı daha önceden prova yapıp hazırlanmış. Ama bazıları doğaçlama olarak, yeni figürler yaratıyorlar.

Border Collie Derneği Başkanı Dr. Haldun Mergen, bu yarışmaya iki ay gibi kısa bir zamanda hazırlandıklarını söylüyor. Yeterince duyuramadıkları için bu yıl katılım az olmuş. Haldun Mergen, "Derneğimizin adı, köpeklerin en akıllısı olan Border Collie" diyor. "Ama biz bu yarışmayı bütün köpeklere açık yaptık. Zaten Avrupa’da da köpekli sporlar dediğimiz katogoride koşullara uyan tüm cinsler yarışabiliyor. Bu yarışma International Stock Dog federasyonunun temsilcisi Dr. Hakan Çora’nın gözetiminde düzenlendi. İki grupta yarışma yaptık. Biri profesyoneller, diğeri de yeni başlayanlar."

RHINO DÜNYA ŞAMPİYONASINA GİDİYOR

Profesyonellerde dört kişi ile beş köpek yarıştı. Profesyonellerden biri, iki köpekle ayrı ayrı yarıştı. Tarkan Özvardar ise köpeği Rhino ile katıldı. Rhino profesyonellerde her iki dalda birinci oldu. Sheron Yıldız’ın köpeği Savvy ise ikinciliği aldı. Üçüncülüğü Sinan Kaleli ve köpeği Wiski kazandı. Amatörler grubunda ise yedi köpek dokuz yarışmacı vardı. Selahattin Danacı, Schila adlı köpeğiyle birinci oldu.

Rhino, Türkiye’de doğup, Türkiye’de yetiştirilen ve memleketimize ilk kupayı kazandıran köpek. Üç yaşındaki bu mükemmel delikanlı, geçen yıl Hollanda’da yapılan Avrupa Köpekli Frizbi Yarışması’nın şampiyonu oldu. Geçtiğimiz 29 Haziran’da Budapeşte’de Dünya Köpekli Frizbi Yarışması’nın Avrupa’daki ön elemesi yapıldı. Bu sefer Rhino iki dalda birden birinci oldu. Eylülde Amerika yolcusu, şimdi ondan dünya şampiyonluğunu bekliyoruz.

Rhino yeteneklerini babası Wiski’den almış. Frizbi yarışmasında üçüncü olan Wiski, Bekir Coşkun’un eşi Andree Coşkun’un çektiği "Beyaz Sevgi" adlı kısa metrajlı filmde başrolü oynamıştı. Bu film yurtdışından aralarında BBC’nin de olduğu yedi televizyon kanalı tarafından satın alındı. Beyaz Sevgi, sahibi tarafından terk edildikten sonra Bekir Coşkun tarafından bulunan fakat sahibinin hasretine dayanamayıp ölen bir köpeğin hikayesi.

Köpekli frizbi yarışları 34 yıldır yapılıyor

Köpekli frizbi (frisbee), ABD kökenli bir spor. 1974’ten beri bu yarışmalar yapılıyor. Skyhoundz, USDDN ve UFO gibi organizasyonlar yarışmalar düzenliyor. Sekiz organizasyon var ama en yaygın olanları bu üçü. Bu üç kurum, Avrupa’da da yerel kulüplerin organize ettiği yarışmalara hakemlik ve eğitim desteği veriyor. Yarışma "freestyle" (serbest stil) ve "speed & accuracy" veya "toss & fetch" (at-getir) şeklinde iki formatta yapılıyor.

On parmağında on marifet Border Collie

Border Collie zeki ve eğitime cevap veren bir köpek. Koyun güden çiftçiler için de mükemmel bir çoban köpeği. Border Collie’nin sığırları hipnotize eden bakışlara sahip olduğu söyleniyor. Narkotik, bomba bulma, itaat eğitimi, polis ve arama kurtarma köpeği olarak da çok popüler. Bu cins, İngiltere İskoçya sınırındaki Northumberland’da üretildi. Irk, biraz spaniel kanı ve eski İngiliz sürü gütme köpeklerinden geliyor. Ersin KALKAN

Evcil hayvanlarda kene kontrolü

Evcil hayvanlarda ve onların yaşam alanlarındaki kene problemleri özellikle yaz aylarında oldukça şiddetli bir hal alıyor. İki adımda ve sürekli yapılacak uygulamalarla kene problemini kontrol altına almak gerekir.

ÇEVREDE KENE KONTROLÜ

Bahçe ve diğer dış mekanlarda çevreye zarar vermeden keneleri ortadan kaldıran bir ilaç kullanılabilir. 30 günde bir bu ilaçlamanın tekrarlanması, ilaçlamanın nisandan kasıma kadar her ay tekrarlanması gerekir. Çevrede akarsu ve su kaynakları varsa bu bölgeye ilaç uygulamamaya dikkat etmek şart. Bahçedeki dökülmüş yaprakların ve çöp artıklarının temizlenmesi, kene kontrolü açısından ilaç uygulamaya destek verir. Keneler hayvana atlamak için çimlerin yüksek yapraklarına tırmanır. Düzenli şekilde çimlerin budanması ve kısa tutulması kene sayısını azaltmakta etkili olur.

EVDE KENE KONTROLÜ

Kahverengi köpek keneleri yaşam çemberlerini 2 ayda tamamlarlar ve çok yaygın olmamakla birlikte bu çemberin bir kısmında evin içine de yerleşebilirler. Eğer ev içinde de kene problemi yaşıyorsanız evin sisleme yöntemiyle ilaçlanması faydalı olacaktır. İç mekanda da keneler yüksek yerlere tırmanma eğilimi gösterirler. Bu nedenle pencere ve kapı pervazları gibi yerlerde daha fazla sayıda olabilirler. İlaçlama yapılırken bu bölgelerin ilaçlanmasına özen gösterilmeli. Kenelerin sadece tırmanabildiği ancak uçamadığı ve zıplayamadığı göz önüne alınırsa yerden 1 metrelik yüksekliğe kadar bariyer oluşturacak şekilde halıların veya zeminin duvarla birleştiği yerden yukarı doğru toz şeklinde pire-kene ilaçları serpilebilir. Böylece duvara tırmanmak için yönlenen kene toz halindeki ilaçla karşılaşıp ölecektir.

Köpek ve kedilerinizin yattığı yatak-minder benzeri altlıklar da düzenli yıkanmalı. Kedi ve köpeklerinizi veteriner hekiminizin önerdiği şekilde uygun bir toz, sprey ya da damla şeklindeki kene ilacı veya kene şampuanı ve tasması gibi düzenli uygulamalarla kontrol altında tutabilirsiniz.

Bahçede ilaçlama yapılana kadar uzun otların arasına girmemeye özen göstermeniz ve teninizi açıkta bırakmayacak şekilde giyinmeniz önemli. Problem ortadan kalkana kadar eve girmeden önce ve evde düzenli olarak üzerinizi kontrol etmenizde yarar var.

EVCİL HAYVANIN ÜZERİNDEN KENE NASIL ALINIR?

Kedi veya köpeğinizin üzerinden keneyi çıkarmadan önce mutlaka lateks eldiven takın. Keneye asla çıplak elle temas etmeyin.

Kedi veya köpeğinizi aydınlık bir yere alarak keneyi çıkaracağınız bölgeyi net olarak gördüğünüzden emin olun.

Kenenin olduğu bölgede tüyleri kenara doğru ayırın. Gerekirse küt uçlu bir makasla etrafındaki tüyleri kesin.

Makasın ucuyla ya da bir cımbız yardımıyla keneyi doğrudan çekip çıkartın. Keneyi çıkartırken sakın sağa ya da sola doğru, kendi ekseni etrafında döndürmeyin.

Keneye kızgın kibrit ucu değdirmek, zeytinyağı dökmek ya da başka kimyasal maddeler dökerek kendiliğinden çıkmasını beklemek yarar yerine zarar verebilir.

Çıkarırken kedi ve köpeğinizin derisine hasar vermeyecek kadar uygulama yapın. Kenenin deri içinde kalan kısmı olursa bu kısım zamanla dışarı atılacaktır.

Keneyi uzaklaştırdıktan sonra hayvanın derisini normal sabunla ve suyla yıkayıp temizleyebileceğiniz gibi antiseptik solüsyon da kullanabilirsiniz.

Çıkardığınız keneyi küçük bir kavanoza koyup bir miktar alkol ekleyerek gerek görüldüğünde incelenmek üzere tarih ve yer yazarak etiketleyip saklayabilir ya da veteriner hekiminize danışabilirsiniz.

Keneyi çıkarmak için veteriner hekiminizden yardım alabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Kuşları bahçenize çağırın

5 Temmuz 2008
Yaz akşamlarında bahçenizde rengarenk kuşların şakımasını istemez misiniz? Kuş bahçeleri kuşların beslenmeleri ve barınmaları için mekanlar oluşturmanıza ve bahçeye gelen rengarenk kuşları rahatlıkla izlemenize olanak sağlıyor. Hayvanseverlerin kuşları yırtıcı hayvanlardan korumasını da sağlıyor. Kuş bahçelerinin amaçlarını ve nasıl yapıldığını Peyzaj Yüksek Mimarı Gökçen Firdevs Yücel anlattı.

Kuş bahçeleri evlerin bahçelerine istenilen boyutta uygulanabiliyor. Eğer siz de bir kuş bahçesiniz olsun istiyorsanız öncelikle bir kuş evine ihtiyacınız olacak. Kuş evlerini satın alabileceğiniz gibi kendiniz de yapabilirsiniz. Bunun için kuşların güvenliği ve barınmaları sağlayacak doğru boyutları (evin yüksekliği, derinliği, giriş deliğinin çapı, giriş deliğinin yeri) sağlamanız yeterli. Örneğin, yazları çok sıcak geçiyorsa evin giriş deliğinin kuzeye bakması veya kutunun gereğinden fazla ısınmaması için doğuya bakmaması gerekiyor. Evler içerisine tünekler sadece ev serçeleri için konulabilir. Ahşap, evin nefes almasını sağlamak için kullanılabilecek en iyi malzeme. Servi ve kırmızı sedir ağacı da tavsiye ediliyor. Çam ve kontraplak dayanıklı olmasa da kullanılabiliyor. Islandıkları zaman kuşlar için zehirli olabilecek işlenmiş keresteden uzak durmakta fayda var. Boya veya cila gibi koruyucular da evin dışarısında kullanılabilirken içerisinde kullanılmamalı. Doğru boyutlar seçildikten sonra, evin güvenliğinin sağlanabilmesi için havalandırma, drenaj ve bakım gibi konulara dikkat etmek lazım. Canlı renkler kullanmak da kuşların daha çok ilgisini çekiyor. Bazı kuşlar, korunacakları evleri konusunda seçici değilken çoğu yuvaları konusunda yer ayrımı yapıyor. Örneğin, mor kırlangıçlar koloniler halinde yuva yapıp yüksek katlı apartman tipi kuş evlerini tercih ederken ağaçkakanlar ağaç boşluklarında ya da raf üstlerinde yaşıyor. Mavi kuşlar dört santimlik girişe sahip uzun, dar evlere yönelirken, Carolina çalıkuşları hemen her yerde yuva yapabiliyor.

SAKALAR ÇİÇEK TOHUMLARINA ALAYCI KUŞLAR ÇALILARA DÜŞKÜN

Bahçe içerisinde kuşlar için yem bırakmak onların bahçeyi yuvaları gibi görmelerini sağlayacaktır. Bir ya da iki kuş suluğu eklemekle gelen kuşların su içmesi ya da yıkanmasını sağlanabilir. Suluklara ısıtıcı eklenerek soğuk kış günlerinde kuşların ısınmaları sağlayabilirsiniz. Yiyeceğe, suya, barınağa ve yuva alanlarına ek olarak kuşların iyi bir habitata da ihtiyaçları var. Bu yüzden kuşlar için çekici olan çiçekler, çalılar, sarmaşıklar ve ağaçların kullanılması önemli. Boylu ağaçlar, çalılar, çiçekler, yer örtücüler ya da çimin olduğu bir peyzaj oluşturulmalı. Bitki kompozisyonlarında uzun bitkilerin arka planda, kısa bitkilerinse ön planda olmasına dikkat edilmeli. Kuşlar için yılın farklı dönemlerinde meyve veren türleri seçmek iyi bir seçim. Yaprak dökmeyen bitkilerin kullanımı bahçelerin yıl boyunca kullanılma sürelerini artırır. Yaprak dökmeyen bir bitki olan alıç, pek çok kuş türü için çekicidir. Sıvacı kuşları ve diğer türler çam, ladin ve göknar tohumlarıyla beslenir. Ardıçın lezzetli meyvesi de pek çok kuşun ilgisini çeker. Çalı türleri seçilirken de kuş türlerinin göz önünde tutulması gerekir. Örneğin, saka kuşları ve diğer kuşlar, tohumlara çekirdeklere çok düşkünken sinek kuşları hanımeli, yasemin gibi kokulu çalılara ilgi gösterir. Çalılar, alaycı kuşlar, ipek kuyruk kuşları ve iri gagalı kuşların yiyebileceği meyveler verir ve çiçekleri sinek kuşları ve sarı asma kuşları için nektar sağlar. Bu bahçelerin bakımlarının tipik bahçelerden bir farkı yok. Yalnız evleri her bahar mart ayının başında silmeyi unutmamalısınız.  Hakan GENCE

Sıcak, şişman kuşları daha çok etkiliyor

Aşırı sıcak havaların tüm evcil hayvanlarda olduğu gibi kafes kuşlarında da ortaya çıkardığı en önemli tehlikelerden birisi şüphesiz ısı vurmasına bağlı oluşan acil durumlar.

Isı vurması, kafes kuşlarında en çok, doğrudan aşırı güneş ışınlarına maruz kaldıkları zaman ortaya çıkmakta. Özellikle balkon ve cam önünde güneş alması için uzun saatler kalması ve güneşin en çok ısı verdiği saatlerde kuşun bu aşırı sıcağın etkisinde kalması sonucu kolaylıkla meydana gelebilir.

Seyahat esnasında araç içinde, camlar kapalı bir halde ve yeterli havalandırmanın olmadığı tüm sıcak ortamlarda ısı vurması kafes kuşlarında ciddi hayati tehlikeler oluşturabilir.

Yaz dışında da özellikle ısınma için kafes yakınında kullanılan lambalar ve diğer ısı kaynaklarının gereğinden uzun ve/veya şiddetli düzeyde kullanılması da kafes kuşlarında ısı yükselmesi ile ilgili acil durumlara yol açabilmekte.

Akılda tutulması gereken en önemli nokta, ısı vurmasının en çok şişman kuşları etkilediği. Bu nedenle kafes kuşlarında da kilo kontrolü ve normal kilolarda olmak hastalıklardan korunmak için önemli.

Rahatsızlığın en önemli belirtileri, kuşun gagası açık bir şekilde nefes alması, kanatlarını açarak vücudundan uzak tutmaya çalışması ve kaygılı, aşırı heyecanlı bir davranış halinde olması.

Böyle bir durumda yapılacak ilk şey kuşu sessiz, sakin ve daha serin bir yere almak. Ardından sprey tarzında su ile derisi ıslanıncaya kadar ıslatmak. Ayaklarını soğuk su ile ıslatarak nemli tutmak da ısının uzaklaşması açısından kuşa faydalı olacaktır. Bunları yaparken sakin ve kuşu ürkütmeden hareket etmek gerek. Kuşa daha fazla stres vermek ve bu uygulamaları onu korkutmayacak şekilde dikkatle uygulamamak ısı vurmasının yol açtığı tehlikeleri arttıracak ve hayati tehlike oluşturacaktır.

Tüm bu uygulamalar esnasında vakit kaybetmeden veteriner hekiminizi aramalı ve kuşunuzu dikkatle gözlemleyerek ısı vurmasının oluşturduğu belirtilerin tamamen ortadan kalkması için gerekirse profesyonel sağlık desteği almalısınız.

Yazının Devamını Oku

Köpekle uçak yolculuğu

28 Haziran 2008
Eğer köpeğinizle uçak yolculuğu yapmayı planlıyorsanız, güvenli ve problemsiz bir seyahat için aşağıdaki tavsiyelerden yararlanabilirsiniz: Veteriner hekiminizin hazırladığı ve aşı kayıtlarının bulunduğu sağlık karnesini mutlaka kontrol edin. Eksik aşılarını tamamlayıp sağlık karnesini seyahat esnasında yanınızda bulundurun. İç hat uçuşlarda sağlık karnesi ve aşıların yapılmış olması çoğu kez yeterli oluyor. Ancak uluslararası uçuşlarda, gideceğiniz ülkenin evcil hayvan girişi ile ilgili protokollerini ve Türkiye’den evcil hayvan çıkışı ile ilgili kuralları mutlaka önceden öğrenip yerine getirin. Bazı ülkeler karantina uyguladıktan sonra evcil hayvan girişine izin veriyor. Bu nedenle kalacağınız süre ile karantina süresi durumunu karşılaştırıp evcil hayvanınızla seyahati ona göre planlayın.

Uçak yolculuğundan önce köpeğinize sekinleştirici olarak sedatif veya trankilizan ilaçlar uygulanmamalı. Uluslararası Taşımacılık Organizasyonları ve birçok evcil hayvan sağlığı organizasyonu, uçakla yolculuk yapacak evcil hayvanlara sakinleştirmek amacıyla sedatif ya da trankilizan ilaçlar uygulanmasını sakıncalı buluyor. Çünkü sakinleştirici kullanılan hayvanlar, denge sistemlerini kontrol edemeyerek özellikle taşıma kabininin hareket etmesi durumunda yaralanıp incinebiliyor. Diğer bir neden ise sakinleştirilmiş hayvanların yüksek irtifada solunum ve dolaşım sistemi problemleri yaşaması ihtimalinin çok yüksek olması. Bu durumdan en çok bulldog, Boston terrier, pug gibi kısa, basık yüzlü hayvanlar etkileniyor. Birçok hayvan, sağlık sorunu yaşamadan uçuşu tamamlıyor ancak havayolu yetkilileri uçuş sırasında meydana gelen ölümlerin çoğunun sedasyon altında sakinleştirilmiş hayvanlarda ortaya çıktığını bildiriyor. Sakinleştirmenin bir diğer sakıncası bu durumun köpeklerin vücut ısısı dengesini bozması. Veteriner hekiminiz tarafından belirlenmiş zorunlu haller dışında uçuş yapacak evcil hayvanların sakinleştirilmemeleri gerekiyor.

Köpeğinize mutlaka uçuştan önce bir boyun tasması takıp kimlik kolyesi iliştirin. Kolyeye köpeğinizin kimlik bilgilerini, size ulaşılabilecek telefon numaralarını yazmayı unutmayın. Taşıma çantasının seyahat edeceğiniz havayolu şirketinin istediği özelliklerde olmasına dikkat edin. Uçak yolculuğundan uygun bir süre önceden başlayarak köpeğinizi bu seyahat kabinine alıştırın.

Köpeğinizi uçuştan önce gürültülü ortamlara hazırlayın. Bu sayede havaalanında ve uçuş esnasında duyacağı yüksek seslerden daha az rahatsız olur.

Kısa sürecek uçuşlardan önce mama vermeyin. Ancak çok uzun uçuşlarda, uçuştan 4 saat önce yemek ve içecek verebilirsiniz. Aynı şekilde uzun uçuşlarda ve veteriner hekiminizin özellikle beslenmesini gerekli gördüğü durumlarda beslenme bilgilerini ve besin maddelerini kabin ekibine verdiğiniz takdirde birçok havayolu şirketi bu imkanı sağlıyor. Bu amaçla köpeğinizin taşıma kabininin kapısına, kapıyı açmadan dışarıdan yiyecek ve içecek verilmesini sağlayacak şekilde su ve mama kabı yerleştirip sabitleyin. Seyahatin normalden uzun sürebileceğini ve gecikmeler olabileceğini hesaba katarak köpeğiniz için yedek besin ve suyu da yanınızda bulundurun.

Taşıma çantasının emniyetli bir şekilde kapatılabildiğinden emin olun. Gerekli veya acil durumlarda köpeğinizin dışarı çıkmasını zorlaştırmamak için anahtarlı kilitlerle kilitlemeyin.

Taşıma kabininin üstüne mutlaka "canlı hayvan" ve uluslararası uçuşlarda da "live animal" etiketini, görünür bir şekilde üst ve yan taraflara yapıştırın.

Sıcak havalarda sabah erken ve akşam geç saat uçuşları tercih edin. Mümkünse aktarma yapmayan direkt uçuşlarla seyahat edin.

Seyahatten önce mutlaka havayollarını arayıp evcil hayvanla seyahat edeceğinizi bildirin. Kurallarını öğrenip yerine getirin.

Seyahatten önce köpeğinizi yürütüp egzersiz yaptırın.

Uçuğa binince kabin görevlisine köpeğinizle birlikte seyahat ettiğinizi hatırlatın ve bu durumdan pilotu da haberdar etmesini isteyin.

Türkiye’nin en kapsamlı hayvan hakları kitabı çıktı

İki yıl önce kurulan ve on avukat üyeden oluşan İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, İstanbul Veteriner Hekimler Odası (İVHO) ve Hayvan Hakları Türkiye Aktif Güç Birliği Platformu (HAYTAP) ile birlikte uzun süredir ortaklaşa bir çalışma yürütüyor. Amaçları 5199 sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nu değiştirmek. Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, sebebini şöyle açıklıyor: "Şimdiki haliyle bir hayvana işkence yapılmasını ya da öldürülmesini, dışarıya çöp atmak ya da kapalı alanda sigara içmek kabahatleriyle eşdeğer tutuyor. Yani bir hayvana zarar veren kişinin mahkemeye bile çıkmadan cüzi bir ücret ödemesi, cezasını çekmesine yetiyor." Baro, İVHO ve HAYTAP yasanın Kabahatler Kanunu üstünden işlemesini değiştirmek için bir sürü dış yayın biriktirdi, Türkiye’deki hukuki vakaları analiz etti ve kulis yaptı. Yurtdışında hayvanlara eziyet edenlere verilen ceza örneklerinin, hayvan kaçakçılığı vakalarının, Bekir Coşkun ve Sait Faik gibi yazarların hayvan haklarına dikkat çeken yazılarının, Prof. Sevil Atasoy, Prof. İsmet Sungurbey gibi bilim insanlarının analizlerinin yer aldığı bir kitap yayınladılar: Hayvan Haklarına Hukuki Yaklaşım. Kulis faaliyetinin bir parçası olarak bu kitabı Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Yargıtay üyeleri, gazeteciler, hakimler ve savcılara gönderdiler. Fakat daha önce Türkiye’de hayvan haklarıyla ilgili bu kadar kapsamlı hukuki bir çalışma hazırlanmadığı için kitap büyük ilgi gördü. Şu anda isteyen herkes İstanbul Barosu’ndan 5 YTL karşılığında edinebiliyor. Kısa süre sonra internet üzerinden satışı yapılacak.

HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU BUGÜNE KADAR NE YAPTI

Hayvan barınakları gezildi, iyileştirilmeleri için barınak çalışanlarıyla komisyon üyeleri uzun uzun toplantılar yaptı.

Geçen Mart’ta, İstanbul Gaziosmanpaşa’da 23 kediyi keserek buzdolabında sakladığı tespit edilen şahıs yakalanıp akıl hastanesinde 5 gün gözetim altında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı. Komisyon "Böyle bir vahşeti gerçekleştiren şahsın serbest bırakılmasının insanlık için de tehlike arz ettiğini" vurgulayan açıklama ve kampanyalar yaptı.

Ülkeye kaçak hayvan sokulmasını ve petshoplarda çok kötü şartlarda satışa sunulmasını engellemek için uyarı ve bilgilendirme yazıları hazırlayıp, bunların farklı dillere çevirerek havaalanları ve gümrüklere asılmasını sağladı.

Hayvan haklarıyla ilgili eğitici TV programlarının yapılması için RTÜK’le görüştü.

İnternetteki bir paylaşım sitesinde Edirne Lisesi 10 Fen A sınıfı öğrencilerinin bir yavru kediyi sınıfın camından aşağı atmalarının görüntüsü ellerine geçince, ilgili okul müdürlüğü ve Edirne Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurdular. Okul müdürlüğü bir daha böyle bir olayın yaşanmayacağına dair komisyona bir yazı gönderdi.

Komisyon başkanı hayvanlardan özür diliyor

Gücümüz, sokaktaki kedinin gözüne asit dökülmesine yetiyor. Gücümüz, sokaktaki gariban köpeği belediyeye zehirlenmesi için şikayete yetiyor. Gücümüz, sadece görevini yapmak olan eşeğin gözünü oymaya yetiyor. Çünkü o gücü kullanmadığımız sürece kendimizi aciz, kudretsiz ve bu toplumda ciddiye alınmayan, aşağılık kompleksi içinde olduğumuzu hissediyoruz. Onlar ise bizden hálá belki de umutsuz bir şekilde mevcut 5199 sayılı yasaya isyan etmemizi bekliyor. Bu yasaya isyan için Ankara’da olmamızı bekliyorlar. Onlar adına konuşalım, barınaklardaki dramlarına son verelim diye. Sevgili canlar, bir hukukçu olarak hepinizden özür diliyorum. Hepinize yetişemediğimiz için değil, kurtaramadığımız için de değil, can çekişmelerinizi hálá engelleyemediğimiz için de değil. Sadece hálá hiçbir makamı, hiçbir yetkiliyi, hiç kimseyi ikna edemediğimizden. Özür diliyorum.

Bir hayvanın onuruyla ölme hakkı

Birkaç gün İstanbul Etiler’de, Boğaziçi Üniversitesi’ne doğru giderken, Hisarüstü’nde caddenin ortasındaki refüjde yürüyen bir yavru setter çarptı gözüme. Otomobili hemen kenara çektim, herhalde evinden kaçmıştı.

Hayvana yaklaşınca bir setter yavrusu değil, safkan cocker olduğunu gördüm. Yavru setter sanmamın sebebi, yavru köpeklere özel sıska hali ve savruk yürümesiydi. Yaklaştıkça şaşkınlığım arttı, gördüklerimden korktum.

Dişi. Zayıflıktan derisi kaburgalarının arasına girmiş, ortada sadece kemikleri kalmış. Gözleri iltihaplı, belki de biri hiç görmüyor. Sırtında, poposunda ve ayağının yanında polipler var. Sokakta kaldığı için uyuz olmuş. Ve bunların hepsinin üzerine -tabii ki- yaşlı.

Derisinin haline ve kokuya aldırmadım, kucakladım, en yakındaki veterinere, Küçük Bebek’teki Vet Station’a götürdüm. İnsana, otomobile alışık. Kucağıma almama izin verdi, otomobilin arka koltuğuyla ön koltuk arasında yere kıvrılıverdi.

Veteriner hekimler Dilek Ercivan ve Remziye Coşar şüphelerimi doğruladılar. Tahmin ettiğim bütün hastalıklar var. Ayrıca meme tümörü ve kulaklarında enfeksiyon da var. Üstelik gerçekten çok yaşlı. 10-12 civarı.

Bu zavallı kızın içine düştüğü durum aslında çok tipik: Köpek bebekken bir heyecan alınır, çok sevilir, oynanır, büyük ihtimalle iyi bakılır. Ama bir gün gelip de, yaşlanıp hastalanınca ne yapılır? Sokağa atılır! İstatistiki bir bilgi var mı bilmiyorum, ama ne yazık ki Türkiye’deki binlerce, onbinlerce hayvanın kaderi bu.

Neden bu ülkede yaşlı ve hasta bir hayvanın onuruyla ölme hakkı yok?

Onu yıllarca yaşadığı evden, sevdiği insanlardan ayırmak ve sokakta ölüme terk etmek ne kadar onurlu bir davranış?

Nasıl bir insan bunu yapar? Siz, çocuğunuz, anneniz, babanız yaşlanıp hastalandığında bunu mu yapıyorsunuz?

Bunu değiştirmek için ne yapacağız? Devletin bir şey yaptığı yok. Ne zaman bir şirket, sosyal sorumluluk projeleri arasına hayvanları katacak?

İsmini bilmediğim yaşlı cocker şimdi Vet Station’da. Yıkandı, uyuz iğnesini oldu, gözleri ve kulağı temizlendi, antibiyotik tedavisine başlandı. İlk gün üç kap mama yedi. Yemeğe ve bol bol su içmeye devam ediyor. Zayıflıktan buruşmuş derisi azıcık toplandı.

Her gün uğruyorum. Sokulgan ve iyi huylu. Cumartesi günü tasmasını takıp sokağa çıkardık. Tuvalet eğitimi aldığı için kaç saat geçerse geçsin, içinde durduğu kafese yapmıyor çünkü! Biraz hareketlenmesi sevindirici ama gözleri çok az gördüğü için merdivenlerden yardımımız olmadan inemedi ve çıkamadı. Bunun üzüntüsünü sadece orada olan anlar! Şimdi ne olacağını bilmiyorum. Belki tümörleri için ameliyat olması gerekecek. Peki sonra? Vet Station Tel: (212) 263 18 29
Yazının Devamını Oku

Artık onların da bir taksi durağı var

21 Haziran 2008
Köpeğini veterinere yetiştirecek taksi bulamayan bir hayvansever, sadece hayvan taşımak için taksi şirketi kurdu. 150 bin liraya mal olan şirkete günde 20 çağrı geliyor. Yolcuların rotası muhtelif: Kimi yazlığa gidiyor, kimi otele, kimi veterinerine, kimi misafirliğe. Üstelik hayvan taksisinde sigara yasağı da yok. Alman pointer köpeği Tazz’ın başına gelen bir musibet, diğer hayvanlara hayırlı oldu, artık ister tek, ister sahipleriyle seyahat edebilecekleri bir taksi durakları var. Pet Ekspres, altı ay önce İstanbul 4. Levent’te kuruldu. Hayvan taşımaya müsait 4 Kangroo marka araçları var. Bu araçlar tüylü yolcular için özel tasarlandı. Arkalarında kafesleri var, koltukta seyahat edecek yolcular içinse özel koltuk kılıfları. Bu kılıflar her yolculuktan sonra değiştiriliyor, araçların kirlenmesini önlediği gibi hayvanların birbirine hastalık ya da parazit bulaştırmasına da engel oluyor.

Yolcuların çoğu köpek. Merkeze günde 20 kadar çağrı geliyor. Taksiye binmek için 30 dakika önceden rezervasyon yapılması kafi. 7x24 hizmet veriyorlar, gece tarifesi yok. Kedinizi, köpeğinizi tek başına yollayabileceğiniz gibi birlikte de seyahat edebilirsiniz. Ama huysuz bir hayvansa bunun bedelini ödeyecek, camdan dışarı baka baka gitmek dururken, arkadaki kafeste seyahat edecek.

Herhangi bir acil durumda taksiler hayvan ambulansı olarak da kullanılabiliyor. İçinde ilk müdahaleyi yapabilecek donanım var. Ama çoğunlukla keyif için kullanılıyorlar. Yazın gelmesiyle birlikte yazlıkçıların talepleri de artmaya başladı. Birçok hayvan sahibi, pet’ini otobüsün, uçağın kargosuna koymaktansa böyle bir araçta birlikte gitmeyi tercih ediyor. Üstelik gittiğiniz yerden bir-iki saat gibi kısa bir sürede dönecekseniz sizi bekliyor, dönüş ücreti almıyor.

İnsan taksileri için geçerli sigara yasağı, hayvan taksisinde yok. Bir avantaj daha: Gece tarifesi de yok! Üstelik kar amacı gütmeden kurulan şirket, kazancının yüzde 20’sini sokak hayvanlarına harcamayı taahhüt ediyor.

PETEKSPRESS.COM’UN KURUCUSU NAİL KAYA (34)

Talep arttı, yayıldık


Aslında dekorasyon işiyle uğraşıyorum. Bir gün köpeğim Tazz’ı Ortaköy’den Levent’teki veterinerine götürmem gerekti. Bir türlü taksi bulamadım. Araçlar kirleniyor gibi mazeretlerle taksi şoförleri bizi almak istemedi. Veteriner kliniğine gittiğimizde oradaki başka hayvanseverlerin de ayı dertten mustarip olduğunu gördüm. İnsanlar araç bulamadıkları için yakınlarından, arkadaşlarından ricada bulunuyorlardı. Bu proje aklıma geldi. Batı’da vardı ama bizde yok. İki arkadaş 150 bin YTL’lik yatırımla çalışmalara başladık, 6 ay önce açıldık. Önce Levent civarında hizmet veriyorduk. Talep arttıkça hizmet ağımızı İstanbul’un diğer yerlerine ve bütün Türkiye’ye genişlettik.

ÜCRET TARİFESİ 0-5 km.: Ortaköy-Levent arası kadar, normal taksi 10 lira tutuyor, hayvan taksi 15 lira. 5-10 km.: Ücret düşüyor, neredeyse normal taksiyle eşitleniyor, 20 lira. Şehirdışı: Kilometre başına 1 lira yazıyor, normal taksi 1.3 lira. Savaş ÖZBEY

Kedilerde pankreas yetmezliği

Kedilerde sindirim ile ilgili önemli enzimleri salgılayan pankreas, ince bağırsağa gelen besinlerin parçalanmasını sağlar. Bu enzimlerin en önde gelenleri amilaz, lipaz, tripsin, kemotripsin’dir. Amilaz nişastayı, lipaz yağları, tripsin ve kemotripsin de protein moleküllerini parçalayarak sindirilebilir hale getirir.

Sindirim sisteminin en önemli basamaklarından birisi, besin moleküllerinin bu enzimler sayesinde daha küçük ve bağırsaktan emilebilir moleküllere dönüştürülme işlemidir. Küçük parçalara dönüşen besinler, bağırsak duvarındaki hücreler tarafından emilip kan yoluyla dolaşım sistemine ve oradan da kullanılacakları vücut dokularına gönderilir. Kedi mamasını yedikten sonra pankreastan bu enzimlerin salınması için uyarı da gönderilmiş olur.

Pankreas yetmezliği, enzimlerin azalması veya yok olması durumunda ortaya çıkan genel bir sindirim bozukluğu problemidir. Bu tarz yetmezliklerde kediler yedikleri yiyeceklerden elde ettikleri protein, yağ ve nişastayı uygun ve daha küçük moleküllere dönüştüremez ve besinlerin bağırsaktan vücuda geçişi imkansız bir hal alır. Bağırsaktan sindirilmemiş olarak geçerler ve kullanılmadan dışarı atılırlar.

Belirtiler hastalığın şiddetine göre değişir. En dikkati çeken belirtiler, kilo kaybı, sürekli aç hissetme, dışkı miktarında artış, şekilsiz veya sulu kıvamda dışkı, dışkıda yağ ve sindirilmemiş yiyecekler, kötü veya anormal koku, tüylerin matlaşması, deride kuruma, kepeklenme, tüy dökülmesi v.s’dir. Tedavi edilmeyen durumlarda beslenme yetersizliğine bağlı ölümler görülür. Bazı kedilerde pankreas yetmezliği ile birlikte şeker hastalığı da görülebilir.

Hastalığın en önemli sebebi, kronik olarak süregelen pankreas hastalıklarıdır. Paraziter hastalıklar ve kanserler de yol açabilir. Teşhis klinik belirtiler ve kan analizleri ile kolaylıkla konulabilir.

Tedavisi, eksikliği veya yokluğu tespit edilen enzimlerin dışarıdan düzenli olarak verilmesi ile yapılır. En çok dondurulup kurutulmuş sığır ve domuz pankreası doğrudan yedirilir. İlaçlar da sindirime yardımcı olmak amacıyla veteriner hekiminizin önerdiği dozlarda kullanılarak tedavide etkin olabilir. Pankreas yetmezliği durumunda uygun ve sindirim oranı yüksek diyetlerle tedavinin desteklenmesi son derece önemli. Vitamin eksikliklerinin de dışarıdan tamamlanması gerekir.

1 yaşındaki dişi sokak köpeğimiz Ceylan, Akatlar’daki iş yerimizin kapısı sökülerek çalındı. Sağlık sorunu nedeni ile tek başına yaşayamaz. Lütfen yardım edin. Ceylan anne sütü içmediği için her gün düzenli ilaç kullanması gerekiyor. Boynunda lacivert tasması var. Görürseniz lütfen bizi arayın. Selin Hanım Tel: (537) 246 32 09

Böcük bebek ve kardeşleri yuva arıyor. Yaklaşık 7 haftalıklar. Ev ortamında anne sütü ile büyüdüler. Son derece sağlıklı ve oyuncular. Yuvanızı onlarla paylaşır mısınız? İrtibat: (534) 553 83 77

Annesiz olarak büyütülen 5 minik kedi yavrusu, sokağa dönmek istemiyor. Sahiplenmek ister misiniz? Tel: (532) 415 60 57
Yazının Devamını Oku

Kafes kuşlarında yaşlılık

14 Haziran 2008
Diğer evcil hayvanlarda olduğu gibi kafes kuşlarında da yaşlılıkla birlikte bir çok değişiklik meydana gelir. En çok dikkati çeken şey, daha az hareket etmesi ve fiziksel aktivitelerinin yavaşlaması. Bunun en önemli sebebi, kuşun enerji seviyesinin düşmesi. Bazen yaşlılığa bağlı olarak ortaya çıkan eklem rahatsızlıkları da ağrıya sebep olarak yaşlı kuşların hareketlerini azaltabilmekte.

Yaşlılıkla birlikte kafes kuşlarının genel olarak mizaçlarının daha sakinleştiği gözlenir. Ancak bazıları gençken oldukları kadar hırçın ve atılgan olmayı sürdürebilir. Çevrelerindeki değişikliklere karşı duyarlılıkları ve hassasiyetleri artış gösterebilir. Özellikle yem değişikliği, yeni kafes aksesuvarları ve kafese konulan yeni oyuncaklar, onları genç dönemlerine göre daha fazla huzursuz edip olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle özellikle bu tarz değişikliklerin kademe kademe yapılması çok önemlidir. Kuşun çok rahatsız olduğunu fark ederseniz, değişiklikten tamamen vazgeçin.

Yaşlanınca kuşların yeni insanlara karşı toleransı da azalır. Aile bireyleri ve daha önce tanıdıkları insanlar dışında yeni insanlar tanıma konusunda daha isteksiz ve hassas hareket edebilirler. Bu nedenle yeni insanlar ile tanıştırırken kuşunuzun bu hassas durumunu hatırda tutmalı ve strese girmesini engellemelisiniz.

Yaşlılık hastalıkları arasında en önemlisi, eklem hastalıkları. Özellikle ağrı ile seyreden durumlarda kuşun yaşam kalitesini oldukça olumsuz bir şekilde etkileyebilmekte.

Yaşlılık ve obezite ile birlikte şeker hastalıkları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmekte. Gözün lens tabakasında bulanıklık oluşması ve bu bulanıklığın artarak kuşun görme kapasitesini azaltması da sık karşılaşılan ileri yaş problemlerinden biri. Böbrek hastalıkları, yumurtlama problemleri, bağışıklık sisteminin daha zayıf olması ve hastalıklara karşı direncin azalması da önemli sağlık değişiklikleri.

Yaşlı kafes kuşlarında tümörlerin görülme oranı da artış gösterebilmekte. Özellikle lipoma ve fibromalar yaşlılık dönemi içinde en çok karşılaşılan tümör tipleri. Kalp hastalıkları ile ilgili sağlık sorunları da artış göstermekte.

DÖRT MİLYON DOLARLIK HAYVAN HASTANESİ

Hayvan dostu oyuncu Sevinç Gürşen, Kadıköy’de, haftanın yedi günü, 24 saat hizmet veren Avrupa Hayvan Hastanesi’ni açtı. Kendi gibi hayvansever arkadaşı Hande Tuvay’la dört milyon dolarlık yatırımla, yedi katlı, bin 400 metrekarelik hayvan

hastanesini kurdu. Hastanede başhekim uzman veteriner doktor Çağla Parkan Yaramış ile sekiz veteriner hekim, laborant, üç veteriner teknisyeni ve hastabakıcılar minik dostlara hizmet vermek için çalışıyor. Mesude ERŞAN

İstanbul Devlet Konservatuvarı mezunu, en son TV’deki Gümüş dizisinde başarılı bir iş kadınını canlandıran Sevinç Gürşen’in hayvan tutkusu küçük yaşlarda başladı. Ne kadar yaralı, sakat, hasta, yaşlı hayvan varsa yardım etmeye çalıştı. Kucağında evine taşıdı. Gürşen, "Hayvanları hiç ayırt etmedim. Sahiplenmeye çalıştım. Ne kadar ağlamışlığım vardır onlar için, bir bilseniz" diyor. İşte bu hayvan sevgisiyle, oyunculukla birlikte farklı bir işle meşgul olma isteği bir araya gelince Yenisahra’daki Avrupa Hayvan Hastanesi doğdu.

Altı ay önce kızı Elif’i dünyaya getiren hemen ardından da hastaneyi açan Gürşen, "Bütün ekibimiz hayvanları seviyor. İşini aşkla yapıyor. Şefkat gösteriyor. Hayvan dostlarımız için gerekli olduğuna inandığımız her türlü tıbbi aleti aldık, altyapıyı hazırladık" diyor.

KÖPEĞE BİTKİ MUAMELESİ YAPMAYIN

İlköğretim okullarında oyunculuk dersleri de veren Gürşen, hastanenin konferans salonunda sosyal sorumluluk projeleri yürütmek istiyor. Bu projelerle hedefi, hasta sahiplerini bilinçlendirmek. En çok da doğru sanılan yanlışları düzeltmek.

"Hayvanlarla ilgili o kadar çok yanlış yapılıyor ki... Hastanenin açılışına davet ettiğim, hepinizin iyi tanığı bir kişi bana, köpeğim çok büyüdü onu vermek ve yerine yavru köpek almak istiyorum, dedi... İnanılmazdı. Bunun üzerine, açılışa gelme, dedim. Bir başka yaygın yanlış, bebek beklenen evde yaşayan hayvanın gönderilmesi. Vereceğimiz seminerlerle hayvanseverleri bilgilendirmek, hayvan beslemenin sorumluluğunu anlatmak istiyoruz." Hastanede veteriner hekimlere yönelik çalışma toplantıları da düzenlenecek.

KEYFİ OPERASYONLARA KAPALI

Hastanede genel muayene, aşılama, laboratuvar, eczane ve görüntüleme ünitesinde petlere yönelik tüm tanı yöntemleri uygulanacak. Ancak hayvan sahiplerinden gelen, köpeğin havlamaması için ses tellerinin ameliyat edilmesi, tırnakların sökülmesi gibi istekler yerine getirilmeyecek. Bir de keyfi ötenazi reddediliyor.

Hastanede, sterilizasyon ünitesi, operasyona hazırlık odası, operasyon salonları ve operasyon sonrası yoğun bakım odalarını içeren cerrahi bölüm bulunuyor. Burada yumuşak ve sert doku ameliyatları yapılıyor. Radyolojik incelemeler için dijital görüntüleme sistemleri kullanılıyor. Laboratuvarında kan ve idrar tahlillerinin tümü yapılabiliyor.

GEZİCİ KLİNİK, EVDE BAKIM HİZMETİ

Hastanenin beş kuvözü, 10 yoğun bakım yatağı var.

Teknolojik altyapısı ve ameliyathaneleri sadece kendi kadrosundakilere değil, isteyen diğer veterinerlere de açık. İşlemler, Türk Veterinerler Birliği’nin asgari fiyat tarifesi üzerinden faturalandırılıyor.

Gezici klinik ve ambulans hizmeti bulunuyor. Gezici klinikle hayvanlar evde bakım yapılabiliyor. Gezici klinikte hayvanların her türlü filmi çekilebiliyor, aşısı yapılıyor, tahlil için kan alınabiliyor.

Hastanede ayrıca köpek kuaförü ve pansiyon bulunuyor.

Hastanenin altında Türkiye’nin en büyük pet marketlerinden biri açıldı. PETLAND, 3 bin metrekarelik alan üzerinde 6 bin 500 çeşit pet malzemesi satıyor.

Pako pano

Eşimle yurtdışına taşınıp, iş nedeniyle sık seyahat edeceğimiz için maalesef 6 senedir hayat arkadaşım olan Zilli’mden ayrılmak zorundayım. Ona benim kadar iyi bakacağına inandığım birine emanet etmek istiyorum. Uysal bir kedidir, lastik tokayla oynamaya bayılır, mısır ve kestane sever. İyi bir dosttur. Ona bakabileceğine inananlardan mesaj bekliyorum. İstanbul- Şebnem Bilgin. Tel: 532 424 72 92. schebo22@gmail.com

Bakamadağı için sahibi tarafından sokağa atılan, golden retriever kırması, 7 aylık, eğitimli erkek köpek Kivi’ye yuva arıyoruz. Tel: 535 338 11 31

İkisinin de yaşadıkları ormanda ayakları parçalanmış. Hayatlarını üç bacakla geçirmek durumundalar. Kısırlaştırılmış dişiler Fındık’la Fıstık’a yuva arıyoruz. Tel: 535 338 11 31

İzmirli 3 aylık 15 yavruya yuva arıyoruz. Şimdilik bir bahçede yaşıyorlar. Işıl Karagül, isilkaragul@gmail.com

7 bebek ve anneleri 20 Haziran’dan sonra barınağa gidecekler. İçlerinden birini kurtarmak istemez misiniz? Filiz Hanım tel: 535 287 38 37
Yazının Devamını Oku

Ankara DMC’nin dört sevgilisi Portakal, Kara Kedi, Botoks, İrma

7 Haziran 2008
Portakal ve Kara Kedi, Ankara’daki Doğan Medya Center’da yaşıyor. Binada Hürriyet Gazetesi’nin Ankara Bürosu, Kanal D, CNN Türk, Star Tv yer alıyor.

Ankara DMC’ye Şubat ayında taşındığımızda, iki kedi binayı zaptetmiş durumdaydı. İsimlerini birlikte koyduk. Portakal, binanın girişindeki x-ray cihazının içinde, Kara Kedi ise misafir araçlarının üzerinde şekerleme yapıyor. İki hafta önce kedilerimizin beş yavrusu oldu. Popülariteleri tavan yapmış durumda. Bu 7 kedinin dışında iki de kadrolu köpeğimiz var: Botoks ve İrma.

Onlar Doğan Medya Grubu’nun Ankara bürolarının bulunduğu, yeni yapılan Doğan Medya Center’da yaşıyorlar. Eski binalarımızdan yeni yapılan DMC’ye Şubat ayında taşındığımızda, biri siyah biri turuncu dünyalar güzeli iki kedi binayı zaptetmiş durumdaydı. Turuncu kedinin ismini Portakal siyahınkini ise Kara Kedi koyduk. Yaptıkları şımarıklıklarla sadece bizi değil, binaya gelenleri de güldürüyorlar.

Portakal ve Kara Kedi binanın inşaatından beri buradalar. O zamanlar yüksek yer döşemelerinin birinden girip birinden çıkarak çok eğleniyorlardı. Portakal daha cana yakın, sakin ve daha evcimen. Kara Kedi ise genellikle dışarda geziyor, binaya yavrularının yanına akşamları geliyor. Güçlü ve karizmatik, özgürlüğüne çok düşkün. Biz onu sevmek istediğimizde değil, o kendini sevdirmek istediği zaman geliyor yanımıza. Sahibini kendi seçen ve insanların kedilere hizmet etmek için yaratılmış olduklarına inanan kedilerden.

ASIL EV SAHİBİ ONLAR

Yazının Devamını Oku