Pako'nun Sayfası

Kendine eş buldu yakında çocuğu olacak

5 Eylül 2009
Şempanze Çarli, 90’ların sonunda rol aldığı dizilerle televizyon fenomenleri arasına girdi. Katıldığı programlar ilgi gördü. Hayvan besleyenlerin çoğu hayvanlarına Çarli adını taktı. Farklı şehirlerde Çarli olduğu iddia edilen şempanzeler ortaya çıktı. Fakat Çarli 2002 yılında ortadan kayboldu. Peki şimdi nerede? Neler yapıyor? Çarli dizisinin yapımcısı, prodüktör Burçin Özdemir anlattı.

Şempanze Çarli’yi 1998’de Star TV’de yayınlanmaya başlayan Çarli dizisiyle tanıdık. 24 bölüm süren sit-com tarzındaki yapımda ABD’den getirilen ve film çekimleri için özel olarak eğitilmiş şempanze Çarli başrolü üstleniyordu. Dizi o dönemde iyi reytingler aldı. İzleyici ve medya akıllı şempanze Çarli’ye yoğun ilgi gösterdi. Böylece dizinin yapım şirketi Sinerji, Çarli ile daha uzun süre çalışmak için onu satın almaya karar verdi. Yurtdışındaki bakıcısı bir süre Türkiye’ye gelerek şirket için çalışan elemanlardan birini şempanzenin bakımı için eğitti. Ve Çarli’nin Türkiye’deki kariyeri süreklilik kazandı.

Sevimli şempanze başka bir kanalda yayınlanan “Beş Maymun Çetesi” isimli dizide rol aldı. Şov programlarına konuk oldu. Tiyatroya el attı. Uzun süre Yalçın Menteş’in oyunlarına konuk olarak katıldı. Bu süre içinde yapım şirketindeki özel odasında bakıcısıyla birlikte yaşadı.

Fakat Çarli 2002’de bir anda ortadan kayboldu. Bu yok oluşta şempanzenin en iyi anlaştığı isimlerden dizinin yapımcısı Burçin Özdemir’in parmağı vardı. Özdemir, Çarli’nin doğal ortamına dönüp kendi hayatını yaşamasının zamanı geldiğine inanıyordu.

DOĞASINA UYGUN YAŞIYOR

Tam da bu sırada İngiltere’de Londra’nın bir buçuk saat uzaklığındaki Monkey Business isimli bir merkezin yetkilileri Özdemir ile irtibata geçti. Türkiye’ye gelip Çarli’yi almak istediklerini söylediler. Burçin Özdemir bu merkeze şempanzeyi ücretsiz verdiklerini söylüyor:

“Çiftlik dünyanın her yerinden kendi ortamlarından uzakta yaşayan ve farklı amaçlarla kullanılan maymunları toplayıp rehabilite ediyor. Canlıların kendi doğalarına uygun ortamda yaşamalarını sağlıyor. Devletten aldıkları katkı payları ve maymunları ziyaret etmeye gelenlerin ödedikleri paralarla geçimini sağlıyor. Aynı zamanda National Geographic televizyonuna da program hazırlıyorlar. Merkezde maymunlar türlerine ve ortama adaptasyon sürelerine göre farklı farklı bölmelere konuyor, akşamları kendi özel alanlarında yatıyor. Çarli orada kendisiyle eşit seviyede olan şempanzelerle birlikte yaşıyor.”

SAYESİNDE PARA KAZANDIK

Burçin Özdemir eğitimli şempazelerin dizilerde oyuncu olarak kullanılmalarına yönelik bir yaş sınırı olduğunu da anlatıyor: “Yedi yaşından sonra erkek bir şempazeyi herhangi bir programda oynatmak kolay değil. Çünkü yetişkin aşamasına geçiyorlar. Baba olup kendi ailelerini kurmak istiyorlar. Biz Çarli sayesinde para kazandık. Ve karşılığında ona bir hediye vermek istedik.” Özdemir, henüz Çarli’yi ziyaret etme fırsatı bulamamış ama en kısa zamanda merkeze gitmeyi düşünüyor. İnternet üzerinden ve rehabilitasyon merkezinin televizyon programlarından Çarli’yi takip ediyor. Bakıcılarıyla sık sık konuşuyor. Bu arada müjdeyi de veriyor: “Çarli’nin kendine bir eş bulduğunu öğrendim. Yakında çocukları olacak.”

Pako pano

Bu ufaklık 8-9 yaşlarında bir dişi, bichon veya terrier’a benziyor. Dört hafta önce Üsküdar’da yaralı olarak dolanırken bulundu. Son derece bakımlı, yeni tıraş olmuş ve evinde el üstünde tutulduğu her halinden belli. Sahibinin hâlâ onu aradığını düşünüyorum. Alev Yıldırım: 0538 361 37 97,

Sokakta bulduğumuz bu güzellik 3.5 aylık oldu. Bulduğumuzda küçücük ve bakımsızdı. Evde bakımı yapıldı. Çok güzel bir genç kız oldu. Artık başka bir evin kızı olsun ama İzmir’e gitsin istiyoruz. Çok uslu ve diğer kedilerle iyi anlaşıyor: 0537 523 22 33-0555 544 51 14
Yazının Devamını Oku

Pet dostu otomobiller

29 Ağustos 2009
Otomobille seyahat sırasında sizin ve diğer yolcuların olduğu kadar, evcil hayvanınızın rahatlığı ve can güvenliği de önemli. Bulunduğu yere doğru bağlanmamış, kafesi sabitlenmemiş bir kedi veya köpek, olası bir kaza anında ön cama kadar fırlayabilir, yolculara veya size çarpabilir. Evcil hayvanla seyahat için en güvenli ve konforlu bazı otomobilleri sizin için derledik.

Mazda Mazda 5: Sürgülü arka kapısı ve bagaj bölümünün çok yüksek olmaması evcil hayvanların binişini kolaylaştırıyor. Ayrıca bağlama ipi ve demiri bulunduğundan tıpkı çocuklarda olduğu gibi onların da korunması sağlanıyor.

Volvo XC70: Bu yeni modelde evcil hayvan bariyeri mevcut. Pek çok otomobildeki bariyer ne yazık ki kazalar sırasında sağlam kalmıyor. Ancak bu modelde bir sorun çıkmadığı pek çok çarpışma testiyle kanıtlandı. Ayrıca kör nokta uyarı sistemi var. Bu sayede evcil hayvanınız görüşü engellediğinde sorun yaşamıyorsunuz.

Dodge Journey: Pek çok evcil hayvan, sürücüler geri giderken onları göremedikleri için üstlerinden geçip farkında olmadan ölmelerine sebep oluyor. Journey’de bunun için arkayı gösteren bir kamera sistemi var. Böylece sürücüler hayvanları görebiliyor. Otomobilde ayrıca hem kendinizin, hem de evcil hayvanınızın yiyeceklerini saklayabileceğiniz bir soğutucu mevcut.

Jeep Liberty: Bu modelde evcil hayvanlar için sandık, taşıyıcı ve bir rampa bulunuyor. Rampa sayesinde büyük ve özellikle yaşlı olan köpeklerin otomobile binmesi kolaylaşıyor.

Kia Borrego: Çepeçevre her yanı airbag olan otomobil hem sizin, hem de evcil hayvanınız için güvenli bir yolculuk sağlıyor. Modelde ayrıca geri kamerası da mevcut.

Köpeklerde diz kapağı çıkıkları

Küçük köpek ırklarında çok sık karşılaşılan eklem problemlerinden birisi de diz kapağı (patella) çıkıkları. Lhasa apso, pekingese, pomeranian, poodle ve Boston bull terrier’ler bu problemin en çok görüldüğü köpek ırkları.

Patella (diz kapağı), uyluk kemiği üzerindeki oluk şeklindeki bir girinti içinde aşağı yukarı hareket ederek ön üst bacak kasının (kuadriseps) hareketine rehberlik eder. Aynı zamanda da diz eklemini korur. Normal bir köpekte uyluk kemiğinin alt kısmında, diz kapağının hareket ettiği oluk şeklindeki yapı, yan taraflarındaki çıkıntılar sayesinde diz kapağının aşağı yukarı kayma hareketini sınırlayarak kontrol altında tutmaya yarar.

Bazı köpeklerde travma ya da hatalı gelişme sonucu, diz kapağının hareket ettiği bu oluk kenarlarındaki çıkıntı, daha alçak ve oluk da daha sığ kalabilir. Bu durumda diz kapağı kolaylıkla yana doğru çıkabilir. Bu durumda köpek bacağını yukarı doğru çeker ve ayak kilitlenir. Diz kapağı içinde yer aldığı oluktan çıkınca eski yerine kolaylıkla hemen giremez. Bunun için kuadriseps kasının gevşemesi ve uzaması gerekir. Bu nedenle diz kapağı çıktığı anda köpek dakikalarca o ayağını katlanmış bir şekilde yukarıda tutar.
Özellikle orta yaş köpeklerde ara sıra görülüp düzelen geçici topallıkların sebeplerinden birisi olan diz kapağı çıkığında, köpek koşarken birden bire durur ve acı ile havlar. Çıkığın geliştiği ayak arkaya doğru uzayarak kalkar ve katlanır. Köpek bu durumda bir süre ayağını eski pozisyonuna indiremez.

Tedavi edilmediği taktirde diz kapağının sürekli olarak çıkmasından dolayı diz kapağının yerleştiği oluğun kenarları gittikçe kısalır ve oluk sığlaşır. Böylece daha da sık yerinden çıkmaya başlar. Zamanla eklem harabiyeti ve dizde şişme meydana gelir. Bu durumda ayağın hareket yeteneği de oldukça azalır.

Tedavisi, uygun cerrahi yöntemlerle başarıyla yapılabilmektedir. Gerek diz kapağının yerleştiği oluğun derinleştirilmesi ve gerekse de quadriseps kasına ait tendonun kaval kemiğine yapıştığı bağlantı yerinin düzeltilmesi gibi yöntemler sonrasında genellikle 1 - 2 ay içinde tamamen iyileşme sağlanabilir.

Pako pano

Boncuk Kedi, 3 aylık şirin bir yavru dişi tekir. Tüm aşıları tamamlanmış olup son derece sağlıklı ve oyuncu bir şahsiyettir. Onu sevecek ve sahiplenecek bir yuva arıyor. Ankara. Tel: (532) 517 98 80.

İzmit Samanlı Dağları’nda bir tesiste çalışıyorum. Burada doğum yapan bir köpeğin bebeklerine iki aydır bakıyorum. Artık acilen yuva bulmam lazım, yoksa ormana bırakılacaklar. 7 yavrunun 4’ü dişi, 3’ü erkek. Anneleri kurt kırması. Hepsi son derece sağlıklı. Nehir Yılmaz Tel: (532) 382 94 85, (262) 345 01 01.
Yazının Devamını Oku

Acemilere kedi-köpek rehberi

22 Ağustos 2009
Doğan Kitap, For Dummies (Meraklısına) serisinden iki yeni kitap çıkardı. Biri kedi bakımı, diğeri köpek eğitimi ile ilgili. Evinizin dört ayaklı yeni bir üyesi varsa ve bilinçli bir sahip olmak istiyorsanız, bu kitaplar başucunuzda bulunsun. Evininizi paylaşacağınız kedi ya da köpeği seçmek, bakımını üstlenmek ciddi bir iş. Masum bir yavru kedicik veya sevimli bir köpek, hayatınızı bir anda kàbusa çevirebilir. For Dummies serisinin yeni kitapları kedi ve köpek sahipleri için hayat kurtaran bilgiler içeriyor. Evcil hayvanı olan iyi bir okuyucuysanız, bu kitapları elinizden düşürmeyeceksiniz.

Kedi sahiplerini ve kedi almak isteyenleri bilinçlendirecek “Kedi Bakımı” kitabı, Gina Spadafori ve Dr. Paul D. Pion tarafından yazılmış. Kedilerin beden dilinden beslenmesine, tuvalet alışkanlığından yaşlı kedilerin bakımına kadar birçok bilgi var içinde. İlk adım olan kedi seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dikkat çekiliyor. En iyi, en sağlıklı, dışa dönük ve hareketli kediyi seçmek için testlere de yer verilmiş. Kitabın son bölümünde kedilerle ilgili ilginç web sitelerinin adresleri bulunuyor. İşin biraz abartıldığını düşünseniz de aslında onların bakımı da çocuk bakımı kadar önemli ve hassas bir konu. 348 sayfalık kitabın fiyatı 22 TL.

Jack ve Wendy Volhard çifti tarafından yazılan “Köpek Eğitimi” kitabında da hayati bilgiler bulunuyor. Beslenmeden eğitime, tuvalet terbiyesinden sağlığa kadar köpeklerle ilgili her türlü konu ayrıntılı olarak yer alıyor. Kitapta işin psikolojik yönü de ele alınmış. Köpeğinizin hareketlerinden ruh durumunu anlamanız için tüyolar veriliyor. 227 sayfalık kitabın fiyatı 15 TL.

KÖPEĞİNİZİ EĞİTİRKEN NELER YAPMALISINIZ

Köpeğiniz yanınıza geldiğinde ona iyi davranın
Tek bir komut verme alışkanlığı edinin.
Dikkatini çekmek için önce ismini, sonra da ne yapmasını istediğinizi söyleyin.
Komut verirken normal bir ses tonu kullanın.
Faaliyetlerinizde ve beklentilerinizde tutarlı olun.
Enerjisini boşaltabileceği alan yaratın.
Onun sosyal bir hayvan olduğunu anlayın. Eğitin ki ailenizden biri olsun.
Onu diğer köpeklerle ve insanlarla tanıştırın.
Köpeğinizin sürü lideri olun. Eğitimi köpeğiniz için eğlenceli kılın.
Görmek istediğiniz davranışları ödüllendirin.
Köpeğinizle bol bol zaman geçirin ve ona egzersiz yaptırın.
Denemeye devam edin; köpeğiniz, vermek istediğiniz mesajı alarak sizi ödüllendirecektir.

Her köpeğin bilmesi gereken 10 komut

Otur - güvenlik komutu
Otur - kolaylık komutu
Öyle dur
Git yat
Gel
Yavaş
Ver
Çekil
Bırak
Hayır

YAVRU KEDİ ALIRKEN KİŞİLİK TESTİ YAPIN

Bir yavru kedinin size uygun olup olmadığını anlamanın bazı yolları:
İlgi düzeyini değerlendirin: Bunu yapabilmek için yavruyu kardeşlerinden ayırın ki tüm ilgisi sizin üzerinizde olsun.
Ona birey olarak odaklanın: Yavruların hepsi çok sevimlidir ama yavrunun rengini ve küçük Groucho bıyıklarını görmezden gelmeye çalışın. Tabii ki kedinin tipini de sevmeniz gerekir ama kişilik uzun vadede daha önemlidir.
Acele etmeyin: Her şeyi aceleye getirip ilk gördüğünüz yavruyu alırsanız, sizin için daha doğru bir tercih olabilecek başka bir yavru, bir daha asla bir yuvaya sahip olamayabilir.
Yavruyu test edebileceğiniz malzemelerle birlikte gelin: Tüy, pinpon topu veya kumaş bir fareyle gelin. Bir parça ip veya yün de olur. Ama bunları yavruların veya yetişkin kedilerin yanında bırakmayın çünkü bunları yiyebilir ve bağırsaklarına zarar verebilir.

Tavşanların tuvalet eğitimi

Evde tavşan beslerken karşılaşılan en önemli zorluklardan birisi, tuvalet eğitimi. Doğal hayatta tavşanlar, tuvaletleri için yuvanın en uzak kenarını kullanırlar. Bu nedenle evde tavşan beslerken onların bu davranışını göz önüne almak, yaşadıkları kafesin en kenarına uygun büyüklükte bir tuvalet kabı yerleştirmek gerekir. Bu kabın tavşanın içinde rahat hareket edebileceği kadar büyük olması önemli. Bazı tavşanlar idrarlarını tuvalet kabının hemen dışına doğru yapabilirler. Bu nedenle kabın kenarlarının hafif yüksek olması avantaj sağlayacaktır.

Tuvalet için yerleştirdiğiniz kabın içinde sık sık dinlenip uyumak isteyebilirler. Bu tavşanlar için son derece normal bir durumdur. Yanı sıra bazıları, tuvalet kabı içine koyduğunuz altlık malzemeyi yemeye teşebbüs edebilirler. Bu nedenle kuru ot, saman, kavak ağacı kabuğu, alfalfa ve atık kağıtlardan hazırlanan özel tavşan altlıkları, tavşanların tuvalet kabı zeminine koymak için ideal altlık malzemelerdir. Bunlara alternatif olarak topaklanmayan ve parfüm içermeyen kedi kumları da kullanılabilir. Mısır koçanı, topaklanan ve parfüm içeren kedi kumları, deodorant kristalleri eklenmiş toprak kumlar, çam ve sedir ağacı talaşları tavşanlar için tuvalet altlığı olarak kesinlikle kullanılmamalı.

Tuvalet yerini öğretirken, tavşanın tüm evde gezmesini bir süre engellemek faydalı olur. Kabı kafese koymadan evvel, birkaç gün tavşanın tuvaletini nereye yaptığını gözleyin. Daha sonra kabı oraya koyun. Yerleştirdiğiniz kaba düzenli olarak tuvalet yapmaya başladıktan sonra yavaş yavaş yaşadığı alanı genişletebilirsiniz. Özellikle başlangıçta, tuvalet kabına gittiği zamanlarda onu sevdiği yiyeceklerle ödüllendirmeniz ve sevmeniz, kaba alışmasını ve öğrenmesini kolaylaştırır, onu teşvik eder. Cezalandırma yöntemi tuvalet kabından korkmasına neden olur, öğrenmesini güçleştirir.

Tavşanın yaşadığı alanda strese yol açan faktörler, eve yeni bireylerin gelmesi, tavşanın tuvalet alışkanlığını bozabilir. Bu durumda tekrar küçük bir kafesle başlayıp tuvalet eğitimini tekrarlayabilirsiniz. Tuvalet kabını her gün boşaltıp içine yeni altlık koymak son derece hijyenik olacaktır. Tuvalet kabını da ayrıca her hafta uygun deterjanlarla yıkayıp temizlemek kafes hijyeni için önemlidir. Tuvalet eğitimine 6 aylıktan büyük dönemde başlamak önerilir. Tavşanlar 6 aylıktan itibaren tuvalet kabına tuvalet yapmayı daha kolay öğrenebilir.

Pako pano

Ev sahiplerinden şikayetçi üç kardeş hintbülbülü (ispinoz) adres değiştirmek istiyor. İstanbul’un Kadıköy semti yakınlarında neşeli, huzurlu, şefkatli bir yuva arıyor. (syedig@hotmail.com)
Yazının Devamını Oku

İşini bıraktı ama Ozzy’yi bırakmadı

15 Ağustos 2009
Antalyalı işadamı Bahadır Akın, iş için geldiği İstanbul’dan yanında bir köpek ile evine döndü. Kendisinin de bir köpeği olan Akın, üç çocuğun elinde gördüğü chow chow cinsi köpeğin kaçırılmış olduğunu anladı. Sahibini de bulamayınca, İstanbul’dan Antalya’ya beraberinde getirdi.

Bahadır Akın Antalya’da yaşayan, İstanbul’a sık sık iş için gelen bir hayvansever. 2 yaşında chow chow cinsi köpeği ile birlikte yaşıyor.
/images/100/0x0/55ea0f0bf018fbb8f8686f19
24 Temmuz günü yine iş için İstanbul’daydı. Etiler’deki görüşmesine yetişmeye çalışırken, 3 çocuğun elinde chow chow cinsi bir köpek gördü. Köpeğin sahiplerinin çocuklar olmadığını tahmin etti ve emin olmak için onlarla sohbet etmeye başladı. Köpeği sahibine bırakmalarını söyledi ama çocuklar ısrarla köpeği başıboş bulduklarını iddia ediyorlardı. Bahadır Akın saatine baktı, toplantıya gecikiyordu. Çocukları ve köpeği bıraktı, binanın merdivenlerine yöneldi. Sonra içi rahat etmedi, görüşmeyi kaçırmak pahasına geri döndü. Çünkü kendisinin de aynı cins bir köpeği vardı, bu tür köpeklerin bakıma ihtıyacı olduğunu, yaz sıcağında sık sık su içmesi gerektiğini biliyordu. Köpeği çocuklardan satın almak zorunda kaldı.

Onu önce bir veterinere götürdü, bu arada kendisi de görüşmelerini yaptı. Ertesi sabah yine iş için Ankara’ya geçmesi gerekiyordu. Köpeği bırakacak bir yer bulamayınca otomobil kiraladı, onu da yanına aldı. Birkaç gün Arkara’da kaldılar. Bu arada köpeğe Yogi ismini takmıştı Bahadır Bey. Yogi’yi de alıp Antalya’ya, evine döndü ama kendi köpeği başta bu durumdan hiç memnun olmadı. İki gün sonra herkes birbirine alıştı.

Yogi aslında Ozzy’ydi; Nilgün Gedikoğlu’nun 4.5 yaşındaki köpeği. Birlikte Bebek’te yaşıyorlardı. Bahadır Bey’e rastladığı gün, evinin önünden kaçırılmıştı. Gedikoğlu günlerce aradı Ozzy’yi sokaklarda. Başka mahallelere, başka semtlere gitti. Sabah Gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, 30 Temmuz’da, köşesinde Ozzy’nin kaybolduğunu yazdı.

Yazıyı Antalya’da Bahadır Bey değil ama bir yakını okudu, kendisine haber verdi. O da Nilgün Hanım’ı aradı. Gedikoğlu önce inanamadı ama doğruydu; Ozzy taa Antalya’daydı. Bahadır Akın, üzülerek de olsa Ozzy’i evine gönderdi.

Tularemi hastalığını tanıyalım

Tularemi, önemli bir bakteri hastalığı. Tüm kuzey yarımkürede olduğu gibi ülkemizde de özellikle yabani hayvanlarda (tavşan, kemirgenler ve yabani kuşlar) ve çok yaygın olmamakla birlikte evcil hayvanlarda ortaya çıkabiliyor. Hastalığa, franciella tularensis adı verilen bir bakteri neden oluyor.

Hayvana bulaşması, genellikle keneler ve pireler üzerinden oluyor. Hasta hayvanın kanı ile belenen kene ve pireler, bakterileri sağlıklı kedi ve köpeklere yine kan emerken bulaştırabiliyor. Özellikle keneler, hayatta kaldıkları 2 yıllık süre boyunca bu bakteriyi taşıyıp bulaştırmaya devam edebilirler. Ayrıca kediler dış ortamda bu hastalığı taşıyan tavşan ve fareleri avlayıp yiyerek de tularemi’ye yol açan bakterileri alabilirler.

Köpekler, hastalığa karşı kedilere göre genellikle daha dirençli oluyor. Çoğu kez iştah kaybı, hafif ateş ve halsizlik dışında önemli bir belirti göstermiyorlar. Kediler ise daha hassas ve yoğun tepki veriyorlar. Öncelikle kene ya da pirenin ısırdığı bölgede apse oluşuyor. Buna yüksek ateş ve lenf yumrularında şişme eşlik ediyor. 5- 7 gün içinde genellikle burun ve göz akıntılarıyla birlikte deri döküntüleri de ortaya çıkıyor. Karaciğer ve dalakta apseler gelişebiliyor. Yavru kedi ve köpeklerde hastalık belirtileri çok daha şiddetli seyredebiliyor.

Hastalığın kesin teşhisi kan testleriyle konulur. Tedavisi ise veteriner hekiminizin önereceği uygun antibiyotiklerin uygulanması ile yapılır. Tularemi’den korunmada kene ve pire kontrolü son derece büyük önem taşır. Gerek kedi ve köpeklerin yaşam alanında, gerekse doğrudan onlara uygulanacak pire uzaklaştırıcı ilaçlar ve koruyucu önlemlerle pire ve kene varlığının engellenmesi, bu sayede bulaşan bakterilere karşı da önemli bir korunma sağlar. Bunun yanı sıra, özellikle dışarı çıkan kedilerin fare ve tavşan gibi bu hastalığı bulaştırabilen hayvanları yakalamasını ve öldürmesini önleyecek tedbirlerin de alınması son derece önemlidir.
Yazının Devamını Oku

Böbrek hastalıkları en çok yaşlı köpekleri vuruyor

8 Ağustos 2009
Özellikle yaşlı köpeklerde çok sık karşılaştığımız böbrek hastalıkları, akut veya kronik olarak seyredebilen ve ilerlediği durumlarda hayatı tehdit eden önemli hastalıklardan birisi. Ortaya çıkmasının birçok sebebi var. Bunlar arasında en yaygın olanları şunlar:

Virüs, bakteri ve mantar kaynaklı enfeksiyonlar
Parazitler
Kanser
Yaşın ilerlemesi
Travmalar
Zehirlenmeler ve istenmeyen ilaç reaksiyonları
Kalıtsal hastalıklar
Amyloidosis
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Belirtiler hastalığın seyrine ve şiddetine göre farklılıklar gösterir. Çoğu kez de diğer iç organların hastalıklarında olduğu gibi çok ayırt edici olmayan belirtilerle seyredebilir. Böbrek hastası köpeklerde en çok gözlenen belirtiler şöyle:
İştah kaybı
Kusma
Kilo kaybı
Halsizlik
Daha fazla su içme
İdrar miktarında artış
İdrar yapamama
Geceleri idrar kaçırma
İdrarda azalma
İshal
Vücudu kambur tutma
Hareket etmek istememe
Tüylerin parlaklığını yitirmesi ve dağınık durması
İdrarla birlikte kan görülmesi.
Bunun yanı sıra özellikle mukozalarda kansızlığa bağlı solgunluk, ağız, dil ve dişetlerinde ülserler, nefesin kötü kokması, dehidrasyon (sıvı kaybı), ödemler, kan basıncının yükselmesi, böbreklerde ağrı ve büyüme, karın bölgesinde sıvı birikimine bağlı şişkinlikler de köpeklerde böbrek hastalıklarının klinik belirtileri olarak dikkati çeker.

Pako pano

Tuvalet eğitimli, kuru mama yemeye alışmış 2-2.5 aylık yavru kedi için ev arıyoruz. Kendisinde sadece kedilerden kedilere bulaşan konjuktivit olduğu için evdeki diğer 3 kedimizin yanında tutamıyoruz. Onu sevip hastalığıyla ilgilenebilecek bir aile arıyoruz. Çok oyuncu ve iyi huylu bir yavru. Parazit ilaçlarını aldı ama yaşı nedeniyle daha aşılarına başlanmadı. İlgilenenler için Tel: (506) 930 61 30.

Biz 2 kardeşiz, çok ama çok tatlıyız. Tuvalet alışkanlığımız var. İç ve dış parazit tedavilerimiz yapıldı. Mamamızı çok güzel yeriz, çok oyuncuyuz. Bizi asla sokağa terk etmeyecek sıcak yuvalar arıyoruz. Tel: (216) 384 51 65 - (543) 254 65 77

Daha gözleri açılmamışken 4 kardeşi barınağa bırakmışlar. Haberimiz olur olmaz barınaktan aldık ve evde biberonla büyüttük. Şimdi çok sağlıklılar, tuvalet eğitimleri var. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Evde büyümüş ve sokağı hiç bilmeyen 2.5 aylık bu güzel kardeşlere onları hiç sokağa terk etmeyecek yuvalar arıyoruz. Tel: (555) 986 97 30 - (216) 384 51 65
Yazının Devamını Oku

Kafes kuşlarında aşırı yumurtlama

1 Ağustos 2009
Kafes kuşları içinde aşırı yumurtlama en çok papağanlarda ve muhabbet kuşlarında görülür. Bu kuşların yumurtlama döneminde 2 ile 6 adet arası yumurta yapmaları normaldir. Ancak bu sayıdan daha fazla yumurta yapma ve/veya yumurtlama döneminin yinelenerek yumurtlama sayısının artması aşırı yumurtlama olarak kabul edilir. Doğal hayatta kuşların yumurtlama dönemi ve yumurta sayıları kuluçka için uygun yer olması, uygun iklim ve ısı koşulları, yeterli yiyecek bulunması, yeterli gün ışığı ve havadaki nem oranı gibi bir çok çevresel faktörün etkisindedir. Evde yaşayan kuşlarda beslenme ve çevresel koşullar her zaman daha elverişlidir.

Kafes kuşlarında aşırı yumurta üretmenin en önemli sebebi hormon bozukluklarıdır. Bunun yanı sıra, beslenme hataları, bazı hastalıklar da aşırı yumurtlama sebepleri olarak sayılabilir. Bazı kafes kuşlarında davranış bozuklukları da aşırı yumurta yapmaya neden olabilmektedir.

Normalden fazla sayıda yumurtlama kuşlarda birçok sağlık sorununa yol açar. Bu sorunların önemlisi bir kısmı, aşırı yumurta üretiminden dolayı artan kalsiyum ve protein ihtiyacına bağlı olarak şekillenir. Yumurta tıkanması, yumuşak kabuklu yumurta yapılması, osteoporozis (kemik erimesi) ve buna bağlı patolojik kırıklar, kilo kaybı, tüy ve deri problemleri, diğer beslenme hastalıkları bunların içinde en önemli olanlardır.

BAZI TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Kafes kuşlarında aşırı yumurtlama probleminin çözülmesi için çok değişik tedavi yöntemleri ve uygulamalar tek başına yapılabileceği gibi birkaç yöntem bir arada da etkili olabilir. Bunların en önemlileri şunlardır:

Yumurtlama ile ilgili çevre koşullarının yeniden düzenlenmesi için yapılacak, kafesin yerinin değiştirilmesi, kuşun gün ışığından yararlandığı sürenin kontrol edilerek 8-10 saatin üstüne çıkarılmaması.

Erkek kuş varsa dişiden ayrılması ve birbirlerini duymayacakları odalara alınması.

Kafesteki, ayna gibi yumurtlama isteğini uyaracak aksesuvarların çıkarılması.

Kuluçka yerinin yoksa ilave edilmesi, varsa çıkarılması ya da yerinin değiştirilmesi.

Yalancı plastik yumurta konması.

KISIRLAŞTIRMA DA ÇÖZÜM

Bunların yanı sıra beslenme hatalarının düzeltilmesi, vitamin, mineral ve protein eksikliklerinin tespit edilip giderilmesi, protein kaynaklarının değiştirilmesi ve veteriner hekiminiz gerekli görüyorsa hormon tedavileri yapılması sürekli yumurtlama sorununu çözmek için yardımcı olacaktır.

Cerrahi yöntemle üreme organlarının alınarak kuşun kısırlaştırılması da aşırı yumurtlama sorunu için etkili bir çözüm olarak düşünülebilir. Ancak kuşların gerek genel yapılarının gerekse üreme organlarının hassasiyeti nedeniyle bu tarz ameliyatlar riskli kabul edilmektedir.

Pako pano

Minik tekirler, 2 aylık 3 kardeşler. Anne sütüyle beslendiler. Çok sağlıklılar. Kuru mama yiyorlar ve tuvalet alışkanlıkları var. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Evde doğup büyüyen yavruları sokağa terk etmemek için onlara iyi bakacak yuvalar arıyoruz.

Beyaz Van kırması erkek, 2.5 aylık. Sokaktaki küçük çocukların elinden kurtarılıp evimize getirildi. İlk bakımları ve parazit tedavileri yapıldı. Tuvalet alışkanlığı var, kuru mama ve yaş mamayı afiyetle yiyen, sağlıklı, oyuncu bir yavru. Tek ihtiyacı sevgiyle bakılacağı ailesine kavuşmak. Tel: (533) 622 44 59

Biber 3 aylık bir dişi. Sağanak yağmurda su dolmuş bir çatıda boruya tutunarak hayatta kaldı. İki kardeşini kaybetti. Islanmış ve çok korkmuştu. Şimdi toparladı ve bir yavru kedinin yapması gereken tüm oyunları yapıyor. Aşıları yapıldı ve tuvalet alışkanlığı var. Ömür boyu onu sahiplenecek yoldaşını arıyor. Tel: (532) 426 15 60
Yazının Devamını Oku

Kurban keseceğinize çocuk okutun

25 Temmuz 2009
Antalya Serik Müftüsü Mustafa Altun, bir açılış töreninde kurban edilmek istenen boğayı kurtarma çabasıyla girdi hayatımıza. O boğayı kurtaramadı ama başka boğaları kurtarmak için sesleniyor: “Şükür kurbanı veya adak kurbanı keseceğinize çocuk okutun.” Ve ekliyor: “Matadorların boğaları öldürmesine de dur denmeli.”

Çocuğunuzla birlikte davetli olduğunuz açılış törenine bir boğanın sürüklene sürüklene getirilişine ve bir ayağından vinçle havaya asılarak kurban edilmek istenmesine tanık olsanız ne yaparsınız? En kötüsü çocuğunuzun gözlerini kapatır, siz de yüzünüzü çevirirsiniz. Olmadı, hemen orayı terk edersiniz.
Geçen hafta Antalya’daki açılışta boğayı karşısında gören Serik Müftüsü Mustafa Altun da önce din adamı şapkasıyla tepkisini ortaya koydu. “İslam’da bu şekilde kurbanın yeri yok, çocukların önünde yapmayın” dedi, dinletemedi. Sözü dinlenmeyince de çekti gitti. Her şerden bir hayır çıkarmış ya... Bu davranışıyla sadece oradakilerin değil, medya yoluyla milyonlarca kişinin dikkatini çekti; yanlışı herkese gösterdi. Müftü Mustafa Altun ile olayın öncesi ve sonrası ile İslam’ın hayvanlara bakışını konuştuk. 
DİLSİZ ŞEYTAN OLAMAZDIM Kurban edeceğimiz bir hayvan da olsa canlıdır, insanca davranılması gerekir. Uluorta kurban kesimi, bu ibadetin aslına da mantığına da, özüne de aykırıdır. Hayvanın o şekilde ıstırap içinde olduğunu gören çevredeki çocuklar üzerinde psikolojik etkileri olabilir. Hamile kadınların çocuklarına, psikolojilerine zarar verebilir. Bir ayet var: “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Orada bir yanlış vardı ona müdahale etmeye gayret ettik. Her duyarlı, insani değerleri taşıyan varlığın bu tepkiyi göstermesi gerekir.
KURBAN KESMEK ŞART DEĞİL
Zengin insanlar için bayramlarda kurban kesmek vaciptir. Ama insanlar, bir iş olacağı zaman da şükür kurbanı olsun, adak kurbanı olsun illa kurban kesme çabası içerisinde. Oysa Peygamber efendimiz Bedir Savaşı’ndan sonra, “10 Müslüman çocuğuna Kuran okutun” demiş. Bu tip şeylerde insanların eğitimine katkıda bulunmak, yoksul kimseleri giydirmek, barındırmak, evlenemeyecek çifte yardımcı olmak da mümkün.
Tüm dinlerde kurban ibadeti doğru veya yanlış vardır.
Hatta ilk insan Adem aleyhisselamın çocuklarında da vardı. Maide Suresi’nde “Niyetinizin kabul olup olmaması noktasında kurban kesiniz” denir. Yani kurban insanlığın yaratılışında var olan bir ibadet şeklidir ama çığrından çıkarılmaması gerekir.

Yazının Devamını Oku

11 Eylül kahramanı köpek klonlandı

18 Temmuz 2009
Kahraman köpek Trackr’ın sahibi Symington, can dostundan kalan yavrular için “Onun bir parçasının yaşayacağını öğrenmek kelimelerle tarif edilemez. Bu en büyük hediye” diyor. ABD’nin en ünlü köpeği Trackr, bir 11 Eylül kahramanıydı. Yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin enkazında hayatta kalmayı başaran son kişiyi o bulmuş, 48 saat sonra yıkıntıların altından çıkarmıştı.

Amerika hemen kahraman ilan etti bu Alman çoban köpeğini. 1990’lı yıllardan beri polisle birlikte çalışıyordu. K9 ekibindeydi. Görevdeyken yüzlerce suçlu yakaladı ve bir milyon doları aşkın değerde çalıntı mal buldu. Tüm bu kahramanca davranışlarından ötürü Trakr’a, şempanzelerle yaptığı çalışmalarla tanınan ünlü primatolog Dr. Jane Goodall tarafından “İnsanlığa Sıradışı Hizmet Ödülü”, Birleşmiş Milletler tarafından ise “Barışın Habercisi” ödülleri verildi.
11 Eylül ve sonrasında, Ground Zero olarak adlandırılan yıkıntı bölgesinde çalışan polisler, itfaiyeciler, sağlık ekipleri gibi Trackr da sağlığını kaybetmeye başladı. Yıkıntıda canlı ararken çok fazla asbest solumuştu. Yaşamının son iki yılını kanserle mücadele ederek geçirdi. İki ay önce de 16 yaşındayken öldü.

Ölümünden bir sene önce, 2008 yılında California merkezli BioArts firması Trakr’ın DNA’sını “Klonlanmaya Değer” buldu. Güney Kore’de bir laboratuvarla işbirliği yaptılar. Trustt, Solace, Valor, Prodigy ve Deja Vu adları verilen 5 yavru dünyaya geldi. Şu anda en küçük 3, en büyüğü 7 aylık. Yavruların tanesi 144 bin dolara mal olmuştu. Yavrular, Trakr’ın tüm yaşamı boyunca yanında bulunan sahibi James Symington’a verildi.

Kahraman köpeğin sahibi Symington, can dostundan kalan yavrular için “Onun bir parçasının yaşayacağını öğrenmek kelimelerle tarif edilemez. Bu en büyük hediye” diyor.

En az Trakr kadar becerikli ve akıllı olan klonlar da eğitim gördükten sonra Los Angeles polisinin yanında görev alacaklar.

Uçağa binerken sakinleştirici vermeyin

Uluslararası taşımacılık organizasyonları ve birçok evcil hayvan sağlığı organizasyonu, uçakla yolculuk yapacak evcil hayvanların ilaçla sakinleştirilmesini önermemekte ve bu amaçla uçuş öncesinde sedatif ya da trankilizan ilaçların uygulanmasını sakıncalı bulmakta.

Bunun en önemli sebeplerinden biri, sakinleştirici kullanılan hayvanların denge sistemlerini kontrol edemeyerek özellikle taşıma kabininin hareket etmesi durumunda yaralanmaları ve incinmeleri.
Diğer bir önemli neden ise sakinleştirilmiş hayvanların yüksek irtifada solunum ve dolaşım sistemi problemleri yaşaması ihtimalinin çok yüksek olması. Bu durumdan en çok brachycephalic (basık-kısa yüzlü) hayvanlar (İran kedileri, bulldog, Boston terrier, pug gibi) etkilenir.

Birçok hayvan sağlık sorunu yaşamadan normal şartlarda uçuşu tamamlayabilir ancak havayolu yetkilileri uçuş sırasında meydana gelen evcil hayvan ölümlerinin önemli bir çoğunluğunun sedatif ilaçlarla sakinleştirilmiş hayvanlarda ortaya çıktığını bildirmekte. Uçuş öncesi sakinleştirici kullanmanın bir diğer önemli sakıncası da, hayvanın vücut ısı dengesini bozması.
Tüm bunları göz önüne alarak, veteriner hekiminiz tarafından belirlenmiş çok zorunlu haller dışında, uçağa binecek evcil hayvanların ilaçla veya iğneyle sakinleştirilmemesi gerekir.

Pako pano

İki kardeşi bahçenin köşesine sinmiş halde bulduk. Sanırım çocuklar annelerinin yanından almış, oynayıp bırakmışlar. Çok sağlıklı, tombul tombullar. Kuru mamalarını yiyorlar. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Tuvalet alışkanlıkları var. Onlara iyi bakacak yuvalar arıyoruz. İstanbul. Tel: (543) 254 65 77 - (216) 384 51 65.

Bir aylıkken barınaktan alıp evde özenle büyüttüm, şimdi 2.5 aylık oldu. İç dış parazit aşıları yapıldı, evde çok kedim olduğu için bu güzel kızı yuvalandırmam lazım. Ona yuvanızı açar mısınız, ailesi olur musunuz? İstanbul. Tel: (216) 384 51 65, (543) 254 65 77

11 aylık dişi (kısırlaştırılmış), veteriner kliniğinde büyüdü. Sağlıklı ve aşılı.Sokakları hiç bilmiyor. Dışarıda yaşama şansı yok. Ömür boyu onu sahiplenecek yoldaşını arıyor. İstanbul. Tel: (542) 251 66 31.
Yazının Devamını Oku