Erol Kaynar; Sortie, Salomanje ve Ghetto gibi ünlü mekanların sahibi. Boğaz’dan Beyoğlu’na, İstanbul eğlencesine hakim.
Hayattaki en önemli varlığı, 15 yaşındaki papağanı Kuki. Evde her anını onunla geçiriyor. Fakat Kuki bir süredir depresyonda. Evin dekorasyonu değişince terk edileceği duygusuna kapılmış. Erol Kaynar ile evinde buluştuk, papağanıyla aralarındaki ilişkiyi konuştuk. “Papağanlar 50-60 sene yaşıyor, ben ondan önce ölürüm diye Kuki’yi vasiyetime ekledim” diyor.
Erol Kaynar, çocukluğundan beri hayvan besliyor. Çok küçük yaşlarda bir kedisi, ardından bir sürü köpeği oldu. Hepsi de eceliyle öldü. Köpeklerin ancak 13-14 sene yaşamalarına üzülüyor: “Öleceğini bile bile bir hayvan beslemek beni artık çok üzüyor. Yaşam süresi daha uzun olan bir hayvan beslemek istedim ve papağanı tercih ettim.”
Sekiz yıl önce İstanbul Göztepe’deki bir evcil hayvan dükkanında, aradığı papağanı buldu. Doğadan koparılmamış, özel yumurtadan üretilmiş bir papağan. Afrikan grey cinsi. Cinsiyeti belli değil.
Salonun bir köşesine orman havası verdi, Dubai’den bir ağaç aldı. Ağacın yanına ev gibi görünen bir kafes yerleştirdi. Bu alanın etrafını oyuncaklarla donattı. Kuki şimdi evde serbestçe dolaşıyor, istediği yere uçuyor, yerde yürüyor. Erol Kaynar, kuşuna özel eğitim aldırmadığını söylüyor: “Kendi canlımı kendim eğitme taraftarıyım.”
KALBİME GİDEN YOL KUKİ’DEN GEÇİYOR
Kuki evde sürekli ses ve hareket istiyor. Erol Kaynar bu yüzden evine sürekli bir yardımcı almış. Birçok papağan gibi Kuki de evin içinde tek bir kişiyi sahiplenmiş: Erol Kaynar’ı.
“Benimle fazla bütünleşti. Aşırı düşkün. Yalnızlığa tahammül edemiyor. Birkaç günlük seyahatlerim bile onu bunalıma sokmaya yetiyor, yolculuktan döndüğümde bana küsüyor. Artık kadınların kaprislerini önemsemiyorum. Çünkü kadınların yaptığı bunun yanında çok daha basit kalıyor” diyor.
Papağan, evde sürekli onun peşinde. Bırakıp gitmek istediğini anladığında, sahibini öpücük yağmuruna tutuyor. Kitap, gazete okuyup ilgisinin başka yere yönelmesine asla izin vermiyor. Öyle ki Erol Kaynar eve bazen gizlice giriyor. “Kendimi evliymiş gibi hissediyorum” diyor: “Kız arkadaşım geldiğinde çok kıskanıyor, istemiyor. Bir gün kız arkadaşımı uğurluyorum. Yolcu ederken yanaklarından öpecektim, kıza hamle yaptı, korkuttu. Kızı kaçırtınca da kahkahalar attı. Aslında benim kalbime geçen yol biraz da Kuki’den geçiyor.”
ARTIK SANDALYEYİ BİLE YERİNDEN OYNATMAM
İşte bu kaprisli kuş, şu sıralar depresyonda. Artık eski gibi konuşmuyor. Sahibine küs. Yemek yemiyor. Erol Kaynar, çok endişelendiğini anlatıyor:
“Veterinerlere danıştım. Sebebi evin dekorasyonunu değiştirmemmiş. Beş yıldır ilk kez dekorasyonla oynadım. Sadece duvarların renklerini değiştirdim. Boya sırasında Kuki de başka odaya taşındı. Farklı odada kalmaktan, renklerin ve objelerin yerinin değişmesinden etkilenmiş. Terk edileceğini düşünmüş.”
15 gündür bu depresyon devam ediyor. İşin ilginç yanı, Erol Kaynar evde yokken çok normal davranması. Ama o gelince yemeği kesiyor, omuzunda ters oturuyor. “Bir daha dekorasyonumu asla değiştirmem. Sandalyenin yerini bile oynatmam, tövbeler olsun!” diyor Erol Kaynar.
ADI ASLINDA KUKU
Kuki’nin aslında gerçek ismi Kuku. Tabi bu ismi koyan Erol Kaynar değil. Papağan eve geldiğinde o isimle gelmiş. Erol Bey ve o dönemdeki kız arkadaşı da bu ismi değiştirmeye karar vermişler. Çok çaba harcanmış ama ne mümkün! Onlar her Kuki deyişlerinde papağan Kuku diye ısrar ediyor. İsminden vazgeçmiyor.
PAPAĞAN ALMAK İSTEYENLERE EROL KAYNAR’DAN ÖĞÜTLER
Orijini belli olmayan papağanları almayın. Çünkü çoğu depresyonda oluyor.
En büyük özellikleri sahipleriyle ilişki kurmaları. Yoksa bunalıma giriyor, kendi tüylerini yoluyor, bir süre sonra çıplak kalıp ölüyorlar.
Avuçlarına göre kalın ve ince dallara ihtiyaç duyuyorlar. Yoksa ayakları ağrıyor. Bu yüzden eve farklı kalınlıklarda ağaç dalları aldım.
Çığlık atıyorsa sebebi var
Normalde kuşlar sürü hayvanı oldukları için birbirleri ile iletişim kurmak ve seslerini duyurmak için yüksek sesle haberleşirler, çığlığa benzer bir ses çıkarırlar. Özellikle de tehlikeli durumlarda, korktuklarında, kaybolduklarında... Bazı kuş türleri gün doğuşu ve batışında öter.
Birçok kuş da evde veya yabani ortamda günün değişik zamanlarında belli sürelerle ses çıkarır ve öter.
Ancak çığlık atma kafes kuşları ve özellikle papağanlarda yukarıda bahsettiğimiz sebepler dışında ve önemli bir davranış problemi olarak da karşımıza çıkabilir. Normal kabul edilmeyecek düzeyde aşırı çığlık atmanın en önemli sebepleri şunlar:
Aile bireylerinde eksilme veya eve yeni bir bireyin gelmesi.
Sahiplerinin gün içinde iş veya başka sebeple evde uzun süre bulunmaması, sık seyahat ve yer değişikliği ve benzeri sebepler sonucu oluşan sıkılma, yalnızlık sonucu gelişen davranış bozukluğu.
Bazı hastalıklar ve yetersiz beslenme.
Yer değişikliği, yeni bir eve taşınma.
Eve yeni bir hayvan veya kuş alınması.
Korku, stres.
Fazla ışık, gürültülü ve aşırı hareketli ortamlarda ortaya çıkan uyku yetersizlikleri.
Problem; arkasında yatan sorunların ve çevresel faktörlerin düzenlenmesi, papağanın yeniden pozitif yönde eğitilmesi ile düzeltilebilir. Ancak sağlık sorunlarından da ortaya çıkabileceğini hatırda tutarak öncelikle veteriner hekiminizden yardım istemelisiniz. Davranış problemi haline gelmiş çığlık atmaları azaltmak için pozitif yönde ödüllendirmeler, kuşla daha fazla vakit geçirme ve oyun oynama gibi interaktif egzersizler zaman içinde ve sabırla uygulandığında son derece etkili olmakta. Sabırsız davranmak, sinirlenip cezalandırmak, bağırmak sadece çözümü geciktirmekle kalmayıp korkuyu arttırarak problemin kalıcı hale gelmesine neden olabilir.