28 Aralık 2006
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi 20 Ağustos’ta Cinnah köprülü kavşağı için kazmayı vurdu. Başta Kuğulu Pasajı, Tunahilmi ve Cinnah caddesindeki, küçük butik, kafe, hatta tıbbi görüntüleme merkezleri ve labrotuvarlarının işi de bıçak gibi kesildi. TUNALI Hilmi Caddesi Ankara’nın eski ve en çok tercih edilen çekim alanlarından biriydi. Ta ki, Büyükşehir Belediyesi 20 Ağustos’ta Cinnah köprülü kavşağı için kazmayı vurana kadar.
Kuğulu Pasajı esnafı kan ağlıyor. Pasajda, yol çalışması başladıktan sonra sonra tam 20 dükkan el değiştirdi. Birçoğu da kapanmak üzere. 3-4 dükkan hala boş. Altı yıldır pasajın alt katında çorap ve çamaşır dükkanı bulunan Emel Karaaslan pasaj esnafının ortak tepkisini şöyle dile getirdi:
"Müşterilerimiz haftada bir gelirken, yol çalışması yüzünden 1.5 ayda bir gelmeye başladılar. Onlar da yol çalışmasından şikayetçi. Böyle giderse, pasajda bir sürü esnaf batacak. Pasaj esnafı çok zor durumda. "
CUMARTESİ UMUDU
Tunalı ve Kuğulu esnafının tek umudu ise önümüzdeki Cuma ve Cumartesi alışverişleri.Kuğulu pasajında üst katta çanta satan Sinan Geboloğlu, "Böyle kötü bir dönem hiç yaşamadık. Yol çalışması yüzünden işimiz kesildi. Tek satış yapamadan günü kapatıyoruz. Acaba ticareti bıraksam mı diye ilk kez düşünmeye başladım" dedi.
PİYASADA DURGUNLUK VAR
Geboloğlu, insanların 40 YTL’lik bir çantayı bile iki ya da üç taksit almak istediklerini, "Eşim görürse kızar" diye alışverişi kartla da yapmadıklarını belirterek, bakın ne dedi:
"Müşteriye güvensizlik olmasın diye taksitle elden satış yapıyorum. Ama şimdi 2 bin YTL’ye yakın alacağımı tahsil edemediğim için ben çok zor duruma düştüm. Piyasada da genel anlamda bir durgunluk var"
ON LİRAYLA GÜNÜ KAPATIYORUZ
Pasajın alt katında antikacılık yapan Oğuz Güler de "On liralık satış yapamadan günü kapıyoruz. Yol çalışmasının faturası esnafa çıktı" diye tepki gösteriyor. Güler’in dükkanında konuştuğumuz Dikmen’de işyeri olan bir işadamı ise "Kuğulu Pasajı’nın durumu yine iyi. Siteler esnafı bırakın batmayı sefalete düştü. Sitelerdeki simitçi bile camekanını kapattı. Tek bir simit satamıyormuş" diye tepki gösterdi.
Bayram yazısı böyle olmaz. Ama Kuğulu, Tunalı ve Siteler’deki beni çok üzen son durum böyle. Hepinize sağlıklı, mutlu ve başarılı yeni bir yıl ve iyi bayramlar.
En uzun gecede tıpçılardan konser
"BAŞKA iklimin baharı" adlı üçüncü kitabı yolda olan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muharrem Gerçeker, "soruşturmacı şair" çıktı.
Prof Gerçeker, 21 Aralık’taki "Şiir ve şarkı" gecesinde Atilla İlhan ve öteki ünlü şairlerle ilgili tesbitlerini izleyicileri ile paylaştı. Esprili üslubuyla büyük alkış alan Prof Gerçeker, ünlü şair Atilla İlhan’ın, şiirindeki Müjgan’ın sırrını da açıkladı. Prof Gerçeker’e göre, İlhan’ın şiirindeki ünlü "Müjgan" sevgilisi Zehra ile birlikte olduğu dönemde "kirpik" anlamını taşıyordu. Zehra’dan ayrıldığında dönemlerde ise "kirpik" olmaktan çıkıyor ve Selanik’ten gelen İzmir civarında program yapan bir müzik grubunun solisti, güzel "Hanende Müjgan" oluveriyordu.
Cumhuriyetin ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı’nın tarihi salonunda Gerçeker, tam iki saat hiç ara vermeden bir doktor, bir eczacı ve bir fizyoterapistten kurulu ekibiyle gelenekselleşen programlarını tamamladı.
Yazının Devamını Oku 21 Aralık 2006
Apartman hukuku ile ilgili iki ayrı yazı yazdım. Mailler hala yağıyor. Yargıtay kararlarının esas numaraları talep ediliyor. Ben de bu haftaki yazımda öncelikle ve yoğun istek üzerine bu kararların özetleri ve numaraları yayınlıyorum.
APARTMAN hukuku ile ilgili iki ayrı yazı yazdım. Mailler hala yağıyor. Yargıtay kararlarının esas numaraları talep ediliyor. Ben de bu haftaki yazımda öncelikle ve yoğun istek üzerine bu kararların özetleri ve numaraları yayınlıyorum:
BOŞLUK BAHÇE DEĞİLSE OTOPARK VİZESİ
Dava konusu arsa boşluğu, anataşınmazın imardan onaylı mimarı projesi ve yönetim planında "bahçe" olarak nitelendirilmemiş olduğundan Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddede, öngörülen koşullara uyulmak kaydıyla buranın otopark olarak kullanılmasında yasal sakınca bulunmamaktadır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 9.06.1993 gün 1993/18-64 esas ve 1993/425 karar)
TEDBİR ALIN OTAPARK OLARAK KULLANIN
Kat malikleri kurulunun arsa payı ve paydaş çoğunlu ile aldıkları 29.01.1990 tarihli karar apartmanın üzerine inşa edildiği arsanın bir bölümünün otopark olarak kullanılması öngörülmüştür.
Bilirkişi tarafından incelenen mimarı proje ile dosya içine konulan yönetim planında bu boşluğun bahçe olarak tahsis edildiği konusunda hiçbir kayıt bulunmamaktıdır. Yönetim planının "Apartman bahçesinde ve ortak yerlerinde kümes hayvanı dahil herhangi bir hayvan beslenemeyeceğine" ilişkin altıncı maddesinde bahçeden sözedilmesi park olarak kullanılan yerin bahçe tahsisli olduğu anlamına gelmez.
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanması bakımında tahsis ancak ya proje ile ya da yönetim planı ile veya kanundan doğan zorunluluk sebebi ile mümkündür. O nedenle mahkemece yönetim planının altıncı maddesindeki ifadeye dayanarak park yeri olarak kullanılmasına karar verilen yerin "bahçe tahsisli" olduğu kabul edilerek davanın reddi doğru değildir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesi hükmü karşısında ilke olarak "bahçe" olarak tahsisi bulunmayan bu yere otopark yapılmasının kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile karar verebilecekleri ve bu konuda verilen 29. 01.1990 tarihli kararın geçerli olduğu kabul edilmelidir.
Ancak arsa boşluğunun otopark olarak kullanılması halinde ona yakın bağımsız bölüm sakinlerinin rahatsız olmamaları da sözkonusudur. Bilirkişi raporunda halen par yeri olarak kullanılan yerin apartman dış duvarına 10 metre mesafede bulunduğu belirtilmiş ise de bu konunun ne suretle sağlandığı anlaşılmamıştır. Mahkemece otoların park ettiği yer ile ana gayrimenkulün dış duvarı arasında 8-10 metrelik masefe boşluğunu sağlayacak tedbirin ne olabileceği bilirkişiden sorulmalı ve bu tedbirin uygulanması da sağlandıktan sonra otopark olarak kullanımın yasal bir sakıncası bulunmadı(Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 27.05.1992 ve 3250 esas-4671 karar)
PROJEDE BAHÇE YAZILIYSA
Dava ortak yerlerden olan bahçenin otopark olarak kullanılmasının önlenmesi isteminden ibarettir. Dava konusu yer, anayapıya ait projede, ortak yerlerden "bahçe" olarak ayrılmış ve yönetim planının sekinci maddesinde de bu gibi ortak yerlere arabaların park edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle davaya konu olan bahçenin otopark olarak kullanılabilmesi yönetim planındaki sözü geçen sekizinci maddenin değiştirilmesi ile mümkün olabileceği düşünülmeden kat malikleri kurulunca oyçokluğu ile verilen karara dayanarak hüküm verilmesi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 14.04.1976 tarih ve 2089 esas, 4465 karar)
Başkent’te yaşamak suç mu?
AŞTİ servisleri ile ilgili hala Büyükşehir Belediyesi’nden talepler sürüyor. İşte jinekolog operatör Doktor Aysel Yavuz’un (Şengüler) bu konudaki maili:
"Günlerdir yazılıyor. Ama maalesef gazete satırlarına gömülüyor servis konusundaki haklı isteğimiz.Ankara halkı olarak servislerimizi geri istiyoruz. Ankara memur şehri, dar gelirliler çoğunlukta. Ankara’da ikamet eden birisi ya başını dinlemek veya özlediklerini görmek için otobüsle seyahat etmek isterse yandı. Bilete verdiği paranın bazen birkaç katını taksiye ödemek zorunda kalıyor. Birkaç bavulla metroya binen yanıyor. Çankaya, Bahçelievler gibi yakın semtlerde oturanlar da mesafe yakın ücret az diye taksiye alınmıyorlar. Kalabalık zamanlarda taksi bulmak imkansız. Bunları da duyan yok. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız ben şunu öğrenmek istiyorum. Türkiye’nin birçok yerine servisler çalışırken, Başkentte yaşayanların günahı ne? Ankara’daki servisler niye kaldırıldı. AŞTİ’ye asılan pankartı gördüm Şaşırdım. "Servisler Aşti esnafının isteği üzerine kaldırılmış". Belediyenin bu konuda hiçbir suçu yokmuş. Bunu kabul edelim. Peki onlar öz bizler üvey evlat mıyız? Neden mağdur edilen Ankara halkının sesi duyulmuyor? İstekleri derhal yerine getirilen AŞTİ esnafının bizlerin bilmediği özellikleri nedir? Lütfen, Ankaralıların sesini duyun. AŞTİ’deki bu keşmekeşi, servislerimizi yeniden koyarak durdurun.
KADERCE
BU da ne diye sormayın. Zafer Çarşısı’ndaki mahkumların el sanatları sergisine gidin görün. Adalet Bakanlığı’nın geleneksel hale getirdiği sergi de artık Çanakkale Cezaevi İş Yurdu’nun özel ürettiği cam temizleyici ve bulaşık deterjanı da satılıyor. Markası "Kaderce." Fiyatları 1, 1.5 YTL. Piyasadakilerden çok daha iyi ve ucuz olduğu konusunda iddialılar. Önümüzdeki Pazar gününe kadar açık olan sergide, Midyat Cezaevi’nin gümüş takılarını ve eşyalarını 5-450 YTL’ye, Kartal Cezaevi’nin el emeği ebru baskılı kravatlarını on YTL’ye bulabilirsiniz. İnanın çok güzel. Ben de yeniyıl-bayram armağanı olarak aldım. Nevşehir ve Kütahya Cezaevi’nin çinileri de iyi birer seçenek. Hatay Kırıkhan Cezaevi’nin saf ipek, fular, kravat, şal, masa örtüleri de ilk kez bu yıl sergide görücüye çıkmış. Sergide yok yok. Ünlü İmralı Cezaevi’nin zeytin ve zeytinyağlarını, Foça’nın peynirlerini de alabilirsiniz. Ayaş Cezaevi’nin erkek ayakkabılarına da talep çok yüksek. Sergide yumurtadan, kilim ve sehpaya kadar mahkumların el emeği göz nuru ürünlerini bulabilirsiniz. Hem uygun bir armağan seçeneği hem de onlara destek açısından anlamlı olur...
Yazının Devamını Oku 14 Aralık 2006
Ankara’da da artık kadınlar çantalarında, makyaj malzemelerinin yanında ellerini attıklarında hemen bulabilecekleri yerde 40 mililitrelik küçük spreyler taşıyorlar. Benim çantamda da var. "Çanta tipi" biber gazı. Sokaktaki kapkaç tehditine karşı aldığım küçük bir önlem. ANKARA’da, artık kadınlar çantalarında, makyaj malzemelerinin yanında ellerini attıklarında hemen bulabilecekleri bir yerde 40 mililitrelik küçük spreyler taşıyorlar. Çoğumuz itiraf etmese de ben ediyorum. Artık çantamda biber gazı var. Marketlerde bile çeşitlerini bulmak mümkün. Sokaktaki kapkaç tehditine karşı bu benim kendime göre aldığım bir önlem.
Biz AB sürecinde, "Adil yargılama ilkesi" çerçevesinde, ceza yasalarımızı, yargılama sistemimizi yeniledik. Şimdi ise beklentinin aksine başta asayişin hep "berkamal" olduğu Ankara’da bile suç patlaması yaşanıyor.
Emniyet’in verilerine göre, Ankara’da 2005 yılının ilk altı ayında toplam 15 bin 784 asayiş suçu işlenirken, bu yıl aynı dönemdeki asayiş suçu sayısı, 24 bin 833’e yükselmiş. Asayiş olayları geçen yıla göre yaklaşık yüzde 57 artmış. Ankara’da geçen yılın ilk altı ayında 7 bin 356 olan hırsızlık sayısı, 12 bin 660’a; 152 olan gasp-yağma sayısı, 257’ye; 65 olan kasten adam öldürme sayısı, 84’e, 1024 olan kasten adam yaralama sayısı 1335’e, 1866 olan darp sayısı da 2 bin 67’ye yükselmiş.
POLİS: AB YASALARI ELİMİZİ KOLUMUZU BAĞLADI
Tarafları ile konuştuğunuzda, mağdurlar da, suçla mücadalede görevli poliste, kararı veren hakim de savcı da şikayetçi. Polis, "AB yasaları ile yetkilerimiz elden gitti. Elimiz kolumuz bağlandı" teziyle kendini savunuyor. Hatta bir emniyet görevlisi arkadaşımız beni şaşırtan ama daha fazla üzen şu anısını bizimle paylaştı:
"Polis arkadaşlarımız yakaladıkları hırsızları savcılığa götürdüklerinde, ’Nasıl olsa hakim tutuklamaz. Yarın yine hırsızlık yaparım. Gelip yakalayın’ diyorlarmış.
HIRSIZLAR SİLAHLANMIŞ
Yeni dönem hırsızlarla ilgili başka bir tespitte şu:
"Eskiden hırsızlar polisten kaçardı. Şimdi hepsinde silah var. Polisle çatışmaya giriyorlar. "
Son derece stresli koşullarda, canlarını tehlikeye atarak çalışan polislerin aldıkları maaşlar da son derece yetersiz. Ama en acısı da polisteki psikoloji de etkileyen şu yaygın kanı belki:
"Biz tutukluyoruz; hakimler ’yaşı küçük, ilk suçu, tutuklama sınırında değil’ diye serbest bırakıyor. Biz yakalıyoruz, mahkeme salıveriyor. Yeni TCK’da çalınan ya da gasp edilen malın değerinin azlığına göre ceza indirimi getirildiği için tutuklananlar da az bir ceza alıyor ve hemen sokağa dönüyorlar. Aflar yüzünden bütün gaspçılar, hırsızlar sokakta. Ankara’ya başka yerlerden kapkaç için küçük yaşta çocuklar getirildi. Böyle olunca da suçlar patlıyor. Bu koşullarda biz nasıl suç ve suçlularla mücadale edelim"
HAKİMLER NE DİYOR
Polisin ve vatandaşın tepkisini adalet terazisini elinde tutan hakim ve savcılarla konuştum. Onlar da bakın ne dedi:
"Bu kanunları bize değil, AB yasalarını çıkaran Meclis’e sorun. Sorumluluk hep yargıda aranıyor. Biz elimizdeki, TCK ve yeni CMK’yı uygulamakla görevliyiz. Tutuklama koşulları ağırlaştırıldı.Vatandaş, yetersiz bulduğu cezayı takdir yetkisini kullanan hakimin kendi kafasından verdiğini ve yaşı küçük hırsızları da tutuklamadığını sanıyor. Oysa biz önümüzdeki yasaları uyguluyoruz.Sorun sadece yasayla, yargı ile çözülemez. İşsizlik bu boyuttayken, mala karşı suçlar artar" Ankara’daki asayiş manzarası şimdilik böyle...
Vatandaş tepkili
EVİ soyulan, kapkaça uğrayan mağdur vatandaşlar ise "Ankara’da hava kararınca yürümeye korkar hale geldik. Sokak ortasında gencecik insanlar öldürülüyor " diye isyan ediyorlar. Çankaya’da oturan arabası iki defa soyulan bir doktor okurum A.Y’nin maili bu tepkileri özetliyor: "Polise sadece tutanak tutturabildim. On bin dolarlık eşyam çalındı. Hiçbiri bulunamadı. Ankara eskiden böyle bir şehir değildi. Eski güvenli şehrimizi arıyoruz."
Yazının Devamını Oku 6 Aralık 2006
Ayça, daha 17 yaşında son derece güzel bir kız. Üniversite öğrencisi düşük bulduğu güzelim kaşlarına arkadaş tavsiyesi ile bir güzellik salonunun kapısını çalıp ayaküstü dövme yaptırmış. Ama şimdi o gururlandığı siyah yay gibi kaşlarının rengi yeşil. Ankara’da da yükselişe geçen kaşa dövme modasına uyarken dikkat. Ben de bu konuyu uzmanlara sordum. "Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği" ikinci başkanı Prof Dr Figen Özgür bakın neler şöyledi: "Kalıcı dövmelerde renk solukluğu, rengin mavi ve yeşile dönmesi gibi sorunlar yaşanabiliyor. Sildirmek ise cerrahi operasyonla mümkün. Ama derine yapılmışsa iz kalabilir. Bu işlem, steril ortamda uygun iğnelerle yapılmazsa, sarılık ve hatta AIDS olma tehlikesi bile doğabilir."
AYÇA daha 17 yaşında güzel bir kız. Üniversite öğrencisi düşük bulduğu güzelim kaşlarına arkadaş tavsiyesi ile bir güzellik salonunun kapısını çalıp ayaküstü dövme yaptırmış. Ama şimdi o gururlandığı siyah yay gibi kaşlarının rengi yeşil. Görmeden inanamazsınız. Nasıl olur diye ben de iki ayrı uzmana sordum.
"Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği" ikinci başkanı Prof. Dr. Figen Özgür bakın neler şöyledi:
"Kalıcı dövmelerde renk solukluğu, rengin mavi ve yeşile dönmesi gibi sorunlar yaşanabiliyor. Sildirmek ise cerrahi operasyonla mümkün. Ama bu sefer de ameliyat izi kalabilir. Bu işlem steril ortamda, uygun iğnelerle yapılmazsa, sarılık ve hatta AIDS olma tehlikesi bile doğabilir.
ÇOK İYİ DÜŞÜNÜN
Prof Özgür, dövmenin çok doğru yere, çok doğru renkle ve çok doğru amaçla yapılmış olması lazım diyor. Kalıcı dövmelerin ömür boyu kalacağına dikkat çeken Prof Özgür, "Yaptırmadan önce çok iyi düşünün, sıkılabileceğinizi, yaşlanabileceğinizi de unutmayın " uyarısı yapmayı da ihmal etmiyor. Prof Özgür’ün bu konudaki değerlendirmeleri şöyle:
YAPTIRIRKEN İYİ DÜŞÜNÜN
Kalıcı dövmeler çok önemli. Çünkü derinin yüzeyel tabakasına değil derin tabakasına yapılırlar. Bu nedenle de kalıcı olurlar. Dövmenin çok doğru yere, çok doğru renkle, çok doğru amaçla yapılmış olması lazım. Kalıcı dövmeye çok dikkat edin. Yaptırırken, tekrar tekrar düşünün. Hatta bir plastik cerraha danışın.
YEŞİLE DÖNEBİLİR
Zaman içinde kalıcı dövmelerin rengi solabilir, boya kalitesi de pek iyi değilse mavi ve yeşil olma gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Dövmenin yeri de yanlış olabilir veya za man içerisinde yanlış kalabilir. Bunu da düşünmek gerekli. Yaşlandıkça sarkmalar olacak, doku esnekliği bozulacak. Onu da yaptırırken dikkate almak lazım.
GÜZELLİK AMAÇLI DÖVMEYE KARŞIYIZ
Sadece güzellik amacıyla yapılmasına biz karşıyız. Biz de bazen plastik cerrahide tıbbi amaçla dövmeyi kullanıyoruz. Örneğin bazen meme başı yapmakta kullanıyoruz. Ameliyat sayısını azaltmak için dövmeyi tercih ediyoruz. Yanıklı hastalarda da bazen bıyık, sakal, kaş amaçlı dövme yapabiliyoruz.
EN ÇOK KOLA VE OMUZA YAPILIYOR
Yurdumuzda uzun yıllar, omuz ve ön koldaki dövmeler çok yaygındı. Örneğin kuruluş amblemi, sevgilisinin adı. Zaman içerisinde, o kuruluştan ya da sevgilisinden ayrılan veya dövmeden artık sıkıldığını düşünen kişiler dövmelerini sildirmek istiyor. Şimdi karına, kaşlara veya vücudun başka yerlerine yapılan dövmeler çok yaygınlaştı. Hatta bazen çok büyük dövmeler yaptırıyorlar.
Dövme dokunun üzerinde iz bırakan bir yöntemdir. Çok derine yapılmışsa, iz kalması mümkündür. Tamamen sildirmek için cerrahi müdahale yani ameliyat yapılması gerekebilir. Kaşa yapılmış dövmelerin de cerrahi müdahale ile çıkarılması her zaman mümkündür ama bu durumda da ameliyat izi kalacaktır.
LAZERLE RENGİ AZALTILABİLİR
Lazer ve benzeri yöntemlerle dövmenin rengi azaltılabilir. Ama lazerle derine yapılmış olan bir dövmenin tümüyle silinmesi pek mümkün olmaz veya başka bir iz bırakabilir. Çıkmaması halinde ise ya renk yenilemesi için yeni bir dövme yapılacak, ya da belki kaş yaması yapılması gerekebilecektir.
İZ KALABİLİR
Gerçek anlamda kalıcı dövme yaptılarsa, yineliyorum çıkartılması çok zor. Lazer benzeri yöntemlerle derinin üst tabakasını soyma dediğimiz işlemi birkaç sefer yaparak, azaltabiliriz izi. Ancak bu işlem de, çok derinlemesine yapılırsa yanık benzeri bir iz bırakabilir.
Doç.Dr. Alev Eken
Doktora yaptırın
Prof Özgür’ün, uyarılarına görüşüne başvurduğum Doç. Dr. Alev Eken de katıldı. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri Hastalıkları Kliniğinde görev yapan Doç Eken, mümkünse dövme gibi uygulamaları da, hekim olan, derinin yapısını bilen kişilerin yapması, gerektiğini söyledi. Doç Eken, "Deri, saç ve göz pigmentine uygun boya maddeleri kullanılması şart. Boya maddeleri doğal içerikli olmalı. Kaşın şekli çizilip, prova da yapılmalı. Bu iğnelerin tek kişilik olması ve stril ortamda uygulama gerekli. Daha sonra bir hafta on gün süreyle yara bakımı yaptırılması şart" dedi. "Kalıcı dövme yaptırırken, çok iyi düşünün. Çünkü bu işin geri dönüşü yok. Silinemez iz kalır" diyen Doç Eken uyarılarını şöyle sürdürdü: "Köşebaşında, bazı kuaför salonlarında, denetimsiz yerlerde, hint kınası gibi boyalarla 100 milyona yapılırsa, dövme yapılan kaşın yeşile, maviye dönmesi gibi sorunlarla, hatta sağlık sorunlarıyla karşılaşılması doğaldır. Sonucu baştan bellidir. Bir doktoru şikayet edebilirsiniz ama denetimsiz, yetkisiz olarak, bu dövmeleri yapan kişileri şikayet edecek merci bile bulamazsınız. İnsanlar arabalarını evdeki buzdolabını bile yetkili servise götürüyor. Neden deriye ait böyle hassas bir hadise ile ilgili hekime gidilmiyor ve danışılmıyor?" Prof Özgür ve Doç Eken’in uyarılarına aman dikkat.Dövme yaptırırken bir değil on kere düşünün. Uzmana danışın ve yaptırdığınız kişi ile yeri de son derece dikkatli ve bilinçli bir şekilde seçin. Dövme modasının kurbanı olmayın...
Yazının Devamını Oku 29 Kasım 2006
APARTMAN mimari projesinde ve yönetim planında "bahçe" olarak görülmeyen alanlar "boşluk" olarak kabul ediliyor ve apartman yönetim kurulunun oyçokluğu ile bu alanları otoparka çevirmek mümkün olabiliyor. Ancak, projede yapıdan artakalan arsa boşluğu "bahçe" olarak öngörülüyorsa, otapark yapılması için tüm kat maliklerinin rızası yani oybirliği şartı aranıyor.
GEÇEN haftaki Apartman hukuku yazıma hala mail yağıyor. Soru bombardımına tutuldum. Apartmanlara özürlü girişi, bahçe çıkışı, basamakların durumu gibi yaşamlarını kolaylaştıran özel düzenlemeler için çektikleri zorlukları bu konuda mahkemelik olduklarını görünce de üzüldüm.
Ama, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesine 5378 sayılı yasayla eklenen ve reform niteliğinde düzenlemeyi görüp, bu konuyla ilgili Yargıtay kararlarına ulaşınca sevindim doğrusu.
Çünkü, yeni yasal düzenleme çerçevesinde, apartmana özürlü girişi yaptırmak isteyen bir kat malikinin bu özel talebini apartman yönetim kurulu reddetse bile "zorunlu yenilik ve ilave" olduğu için bu girişi yaptırmak artık mümkün.Yargıtay’ın bu konudaki kararları da bu yönde. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin yeni düzenleme çerçevesinde bu konudaki yerleşik içtihat kararları çerçevesinde izlenecek yol ise bakın şöyle:
ÜÇ AYDA OYÇOKLUĞU İLE KARAR
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesinin ikinci fıkrası hüküme göre özürlülerin yaşamı için anataşınmazın ortak yerlerinde belli bazı değişikliklerin yenilik ve ilavelerin yapılmasının zorunluluk göstermesi durumunda, ilgili özürlü kat malikinin başvurusu üzerine, kat maliklerinden oluşan apartman yönetim kurulu en geç üç ay içinde bu konudaki proje değişikliği gündemi ile toplanmak zorunda. Sayı ve arsa payı çoğunluğu ile proje değişikliği talebi karara bağlanıyor. Bu noktada oybirliği değil oyçokluğu şartı aranıyor.
REDDEDİLSE BİLE DEĞİŞİKLİĞİ YAPTIRMAK MÜMKÜN
Toplantının üç ay içinde yapılmaması ya da değişiklik isteğinin çoğunlukla kabul edilememesi yani reddi durumunda ilgili kat maliki artık çaresiz değil. Bu değişikliğin "Yapı güvenliğini tehlikeye sokmadığı" içeren komisyon raporu ile ilgili belediyeden proje değişikliği isteyebilecek. Belediyeden alınacak onaylı proje değişikliği veya krokiye göre de gerekli inşaat, onarım veya tesis yapılacak. İlgili merci de onaylı proje değişikliği ya da kroki istemlerini en geç altı ay içinde sonuçlandırmak zorunda. Ancak, bu işlerin gideri bu durumda yararlananlar tarafından yani özürlü kat maliki veya yakınlarınca karşılanacak. Diğer kat malikleri bu konuda bir ödeme yapmayacak.
"BOŞLUĞA" OYÇOKLUĞU İLE OTOPARK
Maillerde en yoğun olarak sorulan ikinci soru ise otopark konusundaydı. Mustafa Haktanır’ın ilginç maile bakın şöyleydi:
"Çankaya’da 20 daireli bir apartmanda oturuyoruz. Bahçeyi otopark yapmak istedik. Toplantıda 19 kişinin kararı ile ve oyçokluğu ile otopark yaptırma kararı çıktı. Bir komşumuz itiraz ediyor. Otopark yaptırmamız mümkün mü?" Sorunun yanıtı için Kat Malikleri Kanunu’nun 19. maddesine bakmak gerekiyor. Bu konu "Ortak yerlere faydalı olan yenilik ve ilave" başlığı altında değerlendiriliyor. Apartman mimari projesinde ve yönetim planında "bahçe" olarak görülmeyen alanlar "boşluk" olarak kabul ediliyor. Apartman yönetim kurulunun oyçokluğu ile bu alanları otoparka çevirmek mümkün olabiliyor. Ancak, projede yapıdan artakalan arsa boşluğu "bahçe" olarak öngörülüyorsa, otapark yapılması için tüm kat maliklerinin rızası yani oybirliği şartı aranıyor.
İkinci koşul rahatsız edici nitelik taşımayacak
BU konuda ikinci koşul ise yapılacak "Yenilik ve eklemenin" yani otoparkın maliklerden herhangi birini "sürekli rahatsız edici bir nitelikte" olmaması. Örneğin arsanın boş yerine yapılacak otopark zemindeki bağımsız bölüm sakinlerini gerek gürültü nedeniyle gerek başka bir biçimde rahatsız etmeli. Böyle bir yenilik ve ekleme yani otopark yapılırken, bu rahatsızlığı önleyen önlemler de alınmalı. Bu konuda uyuşmazlık durumunda mahkeme "hakkaniyet kurallarına" göre otopark alanını kısıtlayabildiği gibi önlem alınmasına da karar verebiliyor. Ama belki de en iyisi bu sorunları karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile hakkaniyet çerçevesinde, yani mahkemeye gitmeden anlaşarak "komşuluk hukuku" içinde çözmek...
Yazının Devamını Oku 22 Kasım 2006
Havalar soğudu kara kış kapıda ve "kombi mevsimi" başladı. Bana da "Kombili ferdi ısınmaya ve doğalgaza nasıl geçebiliriz" mailleri yağıyor. Bu konuyu hukukçular ve belediye yöneticileri ile konuştum. Apartmanda oturanlar için öncelikle apartman yönetim kurulunun doğalgaza geçiş konusunda en az yüzde 51 çoğunlukla karar alması gerekiyor. HAVALAR soğudu kara kış kapıda ve "kombi mevsimi" başladı. Bana da "Kombili ferdi ısınmaya ve doğalgaza nasıl geçebiliriz" mailleri yağıyor. Bu konuyu hukukçular ve belediye yöneticileri ile konuştum.
Apartmanda oturanlar için öncelikle apartman yönetim kurulunun doğal gaza geçiş konusunda en az %51 çoğunlukla karar alması gerekiyor. Eğer merkezi ısınma sisteminizi ferdi ısınmaya yani kombi sistemine geçirmek istiyorsanız, artık apartman yönetim kurulundaki komşularınızın çoğunlukla aldığı karar yeterli. Artık oybirliği aranmıyor. 12 daireli bir apartmanda 7 kat malikinin oyu ile ferdi ısınma ve doğalgaza geçmek mümkün olabiliyor.
KAT MÜLKİYETİ KANUNU DEĞİŞTİ
Kat Mülkiyeti Kanunu’ndaki değişiklikle oybirliği şartı kaldırıldı ve "faydanın çoğaltılması" kriteri esas alındı. Büyük kentlerde daha ucuz ve temiz bir yakıt türü olan doğalgaza geçiş böylece daha kolay hale getirildi.
YARGITAY NE DİYOR
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin ferdi ısınmada doğalgaza dönüşümde çoğunluk kararı arayan yerleşik içtihatı şöyle:
"Kat Mülkiyeti Kanununun 42. maddesine eklenen fıkraya göre merkezi ısınmada kullanılmakta olan yakıtın türüne ve daha ve daha önceki merkezi sistemde doğalgaza geçilmiş olup olmadığına bakılmaksızın, doğalgazın kullanılması koşulu ile ferdi ısınmaya geçmek için, pay ve paydaş çoğunluğu ile alınan karar yeterlidir."
MASRAF ARSA PAYI ORANINDA ÖDENECEK
Ortak kaloriferle olan ısınmanın ferdi ısınmaya dönüştürülmesine karar verilmesi halinde, bu konuda yapılacak ortak işlerin giderleri ise "arsa payı" oranına göre ödeniyor.
NE ZAMAN OYBİRLİĞİ ŞARTI ARANIYOR
Kat Mülkiyeti Kanunu oyçokluğu getirse de bazı durumlarda oybirliği de aranabiliyor. Örneğin kömür yakıtlı merkezi ısınma sisteminizi önce oyçokluğu ile doğalgaza çevirdiniz, bunun için kat maliklerince bir masraf yapıldı ve şimdi de kombi ile ferdi ısınmaya geçmek istiyorsunuz. İşte bu durumda apartman sakinlerinin tümünün rızası aranıyor. Yargıtay, masraf yapılmış ve eski sisteme dönüş varsa oybirliği istiyor. Yargıtay’ın bu konudaki kararı ise bakın özetle şöyle:
"Ferdi ısınma doğal gaza dönüştürülecekse, karar için kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu yeterlidir. Ancak merkezi ısıtma katı yakıtla yapılırken doğal gaza geçilmişse, ferdi ısınma için gerekli karar bütün kat maliklerinin rızası ile verilmelidir."
ÖZÜRLÜ GİRİŞİ VE GARAJ İÇİNDE OYBİRLİĞİ
Kombi dışında da özürlü girişi için apartman yönetim kurulunun oybirliği ile karar alması gerekiyor. Bahçeye garaj yapılması için de yine projede olması ve oybirliği şartı var. Ama proje değişikliği ile bu tür tadilatların da mümkün olduğu belirtiliyor.
Nasıl doğalgaz abonesi olunur
Sokağınızdan doğal gaz geçiyorsa ve binanızda doğal gaz yok ise önce servis hattı için 1. Bölge Müdürlüğü’ne başvurulur
Binada doğal gaz var ise ve merkezi sistem ile ısıtılacaksa 3. Bölge Müdürlüğü’nden kazan, baca test raporu ve gaz yeterlilik raporu alınır
EGO’dan yetki almış bir firma ile anlaşma yapılarak proje çizdirip onaylatılır ve abone olunur.
En kolay yol yetkili bayiye gitmek
En kolay doğalgaz aboneliği ise EGO’nun yetki verdiği bayilerden birine gitmek. Doğalgaz için önce proje ve etüt çalışması yapılıyor. Ardından ise katılım payı ve güvence bedeli belirtilen banka hesap numarasına yatırılıyor. Merkezi sistem ile doğal gaza geçilecek ise sadece kazan dairesinde doğalgaz dönüşüm işlemi yapılıyor. Ayrıca dairelere gaz alınıp, sıcak su ve pişirme amaçlı da kullanılacaksa, bunun için de ayrı bir karar alıp, ortak kolon hattı çektirilmesi gerektiği de belirtiliyor.
Gerekli belgeler
"Mesken aboneliği" için mal sahibi ise tapu ve nüfus cüzdanı aslı ve fotokopisi, kiracı ise kira kontratı aslı ve fotokopisi ve kazan proje müdürlüğünden alınan iş bitim formu gerekiyor.
Resmi kurum ve kuruluşlar için şu işlem söz konusu:
İlgili kurum ve kuruluşta bir memur yetkilendirildiğine dair bir yazı ile kazan proje müdürlüğüne gelerek işe başlama ve iş bitim evraklarını alır. Resmi yazı ile birlikte abonelik müdürlüğüne giderek abonelik işlemlerini yapar. Dönüşüm işi tamamlandıktan sonra firmadan EGO kabul raporu alınır.
Ocakta kombi
Ferdi ısınma sistemi ile ocak ve şofbende kullanmak içini ise 6. Bölge Müdürlüğü’nden konut baca raporu alınır,
Binaya kolon tesisatı yaptırabilmek için proje çizdirilip ikinci bölge müdürlüğüne onaylatılır.
Tesisat bittikten sonra ikinci bölge müdürlüğüne test ve muayene yaptırılarak rapor alınır Abone İşleri Bölümüne aşağıdaki belgeler ile gidilerek abonelik yaptırılır.
Nüfus cüzdanı fotokopisi ve aslı,
İkinci bölge müdürlüğünden alınan iş bitim belgesi,
Sayaç satın alınarak 6. Bölge Müdürlüğünün Sayaç Bölümüne teslim edilir.
(Başvuruda bulunabilecek ve bilgi alınabilecek telefon:
231 71 80)
İşte o madde
KAT Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesi apartmanlarda yapılacak yenilik ve ilavelerle ilgili koşulları düzenliyor. Bu madde aynen şöyle: "Kat malikleri,anagayrimenkulün ortak yerlerinde kendi başlarında bir değişiklik yapamazlar; ortak yerlerin düzgün veya bunları kullanmanın daha rahat ve kolay bir hale konulmasına veya bu yerlerden elde edilecek faydanın çoğaltılmasına yarayacak bütün yenilik ve ilaveler, kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar üzerine yapılır. Bu işlerin giderleri, yeniliklerden faydalananlar tarafından, faydalanma oranına göre ödenir. (Ek:10/12/1990 - KHK - 431/1 md.; Aynen kabul: 5/2/1992-3770/1 md.) Kat maliklerinden birinin isteği ile ortak kaloriferle olan ısınmanın doğalgaz kullanılmak maksadıyla ferdi ısınmaya dönüştürülmesi, kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar üzerine yapılır. (Ek : 10/12/1990 - KHK - 431/ 1 md.; Aynen kabul: 5/2/1992-3770/1 md.) Ortak kaloriferle olan ısınmanın ferdi ısınmaya dönüştürülmesine karar verilmesi halinde yönetim planının bu karara aykırı hükümleri değiştirilmiş sayılır ve bu konuda yapılacak ortak işlerin giderleri arsa payı oranına göre ödenir "
Yazının Devamını Oku 15 Kasım 2006
Uzun, doğal ve dolgun saç modasına Ankaralı kadınlar da uydu. Ama bu modaya uyarken dikkat. Bir okurum, saçını kaynakla uzatmış.
İlk yıkadığı anda bu uzun saç tutamları elinde kalmış. Uygulamayı yaptırdığı kuaföre gittiğinde ise kapandığını görmüş. Bana ne yapabilirim diye soruyor. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ve Tüketiciyi Koruma Kanunu’na göre artık bu tür işlemlere karşı da "ayıplı hizmet" verildiği iddiasıyla şikayet ve dava yolu açık.
UZUN, doğal ve dolgun saç modasına Ankaralı kadınlar da uydu. Ama bu modaya uyarken dikkat. Hem bir tüketici olarak haklarınızı bilin hem de seçtiğiniz kuaför ve uygulamanın güvenilir olmasına dikkat edin. Bana e-posta atan okurum saçına kaynak yaptırmış. Ama ilk yıkadığı anda uzun saç tutamları elinde kalmış. Uygulamayı yaptırdığı kuaföre gittiğinde ise kapandığını görmüş. Bana ne yapabilirim diye sormuş. Bayan okurumun önce dükkanını kapatan kuaförü ve yeni yerini bulması gerekiyor. Sonrasını ben de hukukçulara sordum. Bakın neler yapabilirsiniz?
DAVA AÇMAK MÜMKÜN
Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ve Tüketiciyi Koruma Kanunu’na göre artık bu tür işlemlere karşı da "ayıplı hizmet" verildiği iddiasıyla şikayet ve dava yolu açık. 725 YTL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda şikayetinizi Tüketici Hakem Heyeti’ne doğrudan yaparak, zararın tazmini istemeniz mümkün. Okurum 900 YTL ödediği için o kuaför hakkında Tüketici Mahkemesi’ne dava açabilecek.
Yazının Devamını Oku 8 Kasım 2006
ANKARA’da yaşayan aslında inşaat mühendisi olan Müştak Öner Koçoğlu ömrünü antikaya adamış bir isim. Koçoğlu, 1976 yılında Ankara’ya gelince hatıra paralarla ilgilenmeye başlamış. İlk eski paralarını da Ankara Defteradarlığı’ndan edinmiş. Daha sonra Cumhuriyet dönemi boyunca Ankara’da basılan ve tedavülde kalan paraları toplamaya başlamış. Bu yüzden antikacı kolleksiyoner arkadaşı Oğuz Güler’le Anadolu’yu karış karış gezmek zorunda kalmışlar.
16 yıl boyunca paraların değeri ile ilgili kitaplar çıkaran Güler, bir para için atlayıp Hakkari’ye gittiğini alamasa da dönüp geldiğini anlatıyor. Koçoğlu bu kolleksiyonu yaparken, İzmir’li Osman Nazım Çağlar’ın bire bir eliyle çizimini yaptığı "TC dönemi madeni paralar" kitabından da yararlanmış. Koçoğlu bu kitaplarla ilgili "Sayın Çağlar’ın ve benzeri az sayıda eser paraların Anayasası gibi. Büyük emekle hazırlanıyor. Kolleksiyonerler ve meraklıları için de rehber niteliği taşıyor" diyor.
432 PARÇALIK MADENİ PARA KOLLEKSİYONU
Koçoğlu’nun şu anda tam 432 parçalık kolleksiyonu var ve paraların hepsi de tamam. Bu özel kolleksiyonu da çekemece içinde saklamaya kıyamadığı için çerçeveletmiş. Para kolleksiyonu üzerinde dönemlerini gösteren notların altına yapıştırılarak, çerçeveletilmiş durumda. Madeni paraların belki de en ilgi çekeni delikli bir kuruşlar.
Para kolleksiyonu Koçoğlu’nun Dikmen’deki evinin duvarında asılı. Ama O’nun gönlünden geçen bu kolleksiyonun Ulus’taki eski Meclis’te veya Ankara’ya özgü bir müzede sergilenmesi. Koçoğlu bakın para kolleksiyonuyla ilgili neler söyledi:
"Para kolleksiyonu yapanlar o paraları kutulara çerçevelere hapsetmesin. Bu paralar ve özellikle hatıra paraları basıldıkları dönemin kültürünü ve tarihini yansıtıyorlar. Bu kültür paylaşımı içinde kolleksiyonu yapılan paraların sergilenmesi teşhir edilmesi gerekiyor. Ben tüm kolleksiyoncuları paraları çekmecelerinden çıkarıp sergilemeye kültür paylaşımına davet ediyorum. En azından çerçeveletip benim gibi evlerinin duvarına assınlar."
Koçoğlu, para kolleksiyonunu önümüzdeki günlerde Güler’e ait Kuğulu Pasajı’nın alt katındaki dükkanda görücüye çıkarıp Ankaralı meraklılar ile paylaşmaya hazırlanıyor.
PARA KAZANDIRAN KOLLEKSİYON
Son bir not:
Hatıra gümüş ve nikel paralar, Darphane tarafından 1970 yılından itibaren basılmaya başlandı ve vezneden satılıyor. İlk hatıra para ise 1970 tarihli ve TBMM’nin 50. yılı anısına çıkarıldı. Her pasılan para önemli bir günü veya olayı temsil ediyor. Bu paralar bir yıl satışta kalıyor. Satılmayanlar eritiliyor. Darphane’nin çıkardığı bu hatıra paraları üye olarak edinmekte mümkün. Bazı eski hatıra paraları bugün 2500 YTL’ye kadar alıcı buluyor. Meraklısı için iyi de bir yatırım aslında...
Emekli bankacıdan kredi kartları için suç duyurusu
KREDİ kartları yıllık ücretleri ve limit aşımı cezasının yasaya aykırı olduğu yazıma hala mail yağıyor. Emekli bankacı ve araştırmacı M. Ali Ceylan’ın, savcılara "Suç duyurusunda bulunuyorum" dediği maili bakın şöyle:
"Kredi kartı yazınız harika ama Türkiye’de anlayan kaç kişi var? Benim konum BDDK’nın banka kredi kartları için çıkarttığı yasayı acaba hakkı ile uygulayıp uygulamadığıdır. BDDK 22 Şubat 2006 tarihinde Kredi Kartları Kanunu’nunu Bakanlar Kurulu kararıya çıkartmış ve 1 Mart 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlayıp yürürlüğe geçirmiştir.
Bu kanunun 8 ve 9. maddelerinde özellikle 9. madde derki; kart hamilleri kullandığı kredilerinin limitlerinin aşımı durumunda, Bankalar aşan limit üzerinden "Limit aşım ücreti" adı altında bir ücret talep edemez. Ama bankalar limit aşımı durumunda kart hamillerinden "limit aşım faizi" adı altında ücret almaya devam etmekteler. Oysa kanun aşan limit durumunda "limit aşımı adı altında hiçbir ücret alınamaz" dediği halde bankalar bildiklerini okumaktalar. Ayrıca bankaların sözleşmede yer almadığı halde kredi kartı veya banka kartı kullananlardan kart kullanmın ücreti almaları da yasaya aykırıdır.
BDDK bu durumda yasaları uygulama yerine uyumakta ve bu bankalara hiçbir yaptırım uygulamamaktadır. Oysa 5464 sayılı yasa, 9. maddeye aykırı hareket edenlere 2-10 milyar ceza uygulamasını getirmiştir.
Yine aynı kurum geçici maddeyi uygulayıp Mart’ta yürürlüğe giren bu yasayı ustaca üç ay erteleme taktiği kullanmıştır. Bu durumu BDDK Başkanı’na yazdığım halde hiç yanıt yok.
Bizim cumhuriyet savcılarımız bu duruma ne zaman el koyacaklar? Bu durumu sayın Cumhuriyet Başsavcılıklarına da suç duyurusu olarak arz ediyorum."
Geceleri açan çiçek
ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muharrem Gerçeker, şairliği ile de tanınan doktorlardan. Gerçeker, ikinci kitabı "Geceleri açan çiçek"i yayınladı. Üçüncü şiir kitabı da yolda. Adı bile hazır "Başka iklimin baharı"
Üçüncü defa bölüm başkanı seçilen sekiz yıldır da fakülte korosundaki Prof Gerçeker, şiiri de müziği de paylaşmayı seviyor. Şiir kitaplarını yayınladıktan sonra dostlarına hediye etmek en büyük zevki.
Prof Gerçeker, yılda bir-iki kere aynı fakülteden Prof. Dr. Yaşar Bedük, Eczacı Ertuğrul Ottekin ve Fizyoterapist Figen Ergünen’le birlikte düzenlediği "şiir ve şarkı" başlıklı kültür-sanat programlarında da şiirlerini ve şarkıları sevenleriyle paylaşıyor. Prof Gerçeker şiirle tanışmasını şöyle anlattı:
"Şiirle ilk merakım lise yıllarında olmuştur. O dönemde yayınlanan temiz, duru ve akıcı bir Türkçe ile insan, toplum, tabiat ve vatan sevgisi üzerine yazılan şiirlerin yer aldığı Hisar Dergisi şiiri tanımamı ve sevmemi sağlamıştır. Şiirlerimin çoğu sevgi, aşk, ayrılık, hasret, hüzün gibi duygusal renkler üzerinde yazılmıştır."
Gerçeker, her şairin güzel şiirlerinden esinlendiğini de söylüyor. İkinci kitabındaki "İtiraf"ı ünlü şair Atilla İlhan’a yazmış.
Yazının Devamını Oku