8 Mart 2007
Bugün Dünya Kadınlar günü. Ama, başkent Ankara’da kadının adı yok. Neden mi? Devletimizin yönetim kademesi "erkekte" ondan. 550 sandalyeli Meclis’te sadece 24 kadın milletvekili var. 25 müsteşarın hepsi erkek. 139 Genel Müdürün sadece 8’i kadın.
BUGÜN Dünya Kadınlar günü. Ama, başkent Ankara’da kadının adı yok. Neden mi? Devletimizin yönetim kademesi "erkekte" ondan. 550 sandalyeli Meclis’te sadece 24 kadın milletvekili var. Ankara’daki 25 müsteşarın hepsi de erkek. 85 müsteşar yardımcılığı kadrosunun sadece ikisini kadınlar dolduruyor. 139 genel müdür koltuğunun yalnız sekizinde kadınlar oturuyor. Genel müdür yardımcılarının 327’si erkek, 36’sı kadın. Bin 211 daire başkanının da yalnız 192’si kadın.
ŞEFLİK KOLTUĞUNDA TAKILIYOR Türkiye’de kamu kuruluşlarında çalışan kadın oranı yüzde 28. Aslında kamuda çalışan kadın açısından, yüzde 28’le, yüzde 30’luk uluslararası "taahhüdü" yakalıyoruz. Ancak, terfide, yönetici kadın sayısı yüzde onlara iniyor. İş üst düzey yöneticiliğe gelince kadınlar "şeflik" koltuğunda takılıp kalıyor anlaşılan.
İRİS’TEN ÇARPICI ARAŞTIRMA Bu çarpıcı sonuçlar, İRİS Eşitlik Gözlem Grubu’nun, Michigan Üniversitesi Avrupa Araştırma Merkezi ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün katkılarıyla gerçekleştirdiği, "Kamu Sektöründe Yönetici Kadınlar" adlı araştırmaya ait.
KAMUDAKİLERİN % 72’Sİ ERKEK 88 kamu kurum ve kuruluşundan sayısal veri talebine yanıt veren 75’inin verileri ışığında, kadın-erkek eşitsizliği personel sayısından başlıyor. 141 bin 554 personelin yüzde 72’sine denk gelen 101 bin 875’i erkek, yüzde 28’ine denk gelen 38 bin 679’u ise kadın.
ÖZEL STATÜDEKİLER DE ERKEK BDDK, EPDK, Rekabet Kurulu, RTÜK gibi "özel statülü" bağımsız başkanlıkların 86’sı erkeklerin, 13’ü kadınların. Başkan yardımcılığında ise 106 erkeğe karşın yalnızca dokuz kadın görev yapıyor.
YARGIDA İŞLER İYİYE GİDİYOR Ben de yargıdaki durumu araştırdım. Belki bir tek yargıda kadınlar için durum iyiye gidiyor. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın iki başkanı da kadın. Danıştay’daki kadın üye sayısı İzlanda ve Romanya gibi kadın nüfusun daha çok olduğu Avrupa ülkelerinin bile önüne geçmiş durumda. Danıştay’da 38 erkek üyeye karşılık tam 32 bayan üye var.
DANIŞTAY’DA KADINLAR DÖNEMİ Danıştay’ın Başkanı, Başkanvekili ve Başsavcısı kadın. Sumru Çörtoğlu, Firuzan İkincioğulları’nın ardından Danıştay’ın ilk değil ikinci kadın başkanı. Tansel Çölaşan, Danıştay’ın ilk kadın başsavcısı. Gönül Önbilgin ise Danıştay’ın diğer kadın başkanvekili.
38 ERKEĞE KARŞILIK 32 BAYAN Danıştay’da 11 erkek Daire Başkanı’nın yanısıra 2 bayan daire başkanı bulunuyor. Danıştay’ın 26 erkek savcısına karşılık 19 bayan savcısı görevde. Danıştay’da 124 erkek tektik hakimine karşılık tam 76 kadın tetkik hakimi görev yapıyor.
ANAYASA MAHKEMESİ’NDE YÖNETİM KADINLARDA Yüce Divan sıfatını da üstlenen Anayasa Mahkemesi’nin başkanı da Danıştay üyeliğinden yüksek mahkemeye üye olarak seçilen bir isim. Tülay Tuğcu, Anayasa Mahkemesi’nin ilk kadın başkanı da oldu. Anayasa Mahkemesi’nin 11 asıl üyesinden biri de Fulya Kantarcıoğlu. Kantarcıoğlu da Danıştay üyeliği yapan bir isim.
YARGITAY DA SADECE BİR DAİRE BAŞKANI KADIN 21 hukuk ve 11 ceza dairesi bulunan Yargıtay’da ise kadın hakimiyeti zayıf. Yargıtay’ın sadece bir daire başkanı kadın. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanı Ülkü Aydın. Yargıtay’daki kadın üye sayısı ise toplam 34. Yargıtay’da bugüne kadar hiç kadın başkan, başkanvekili ve genel sekreter de seçilmedi. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın aksine Yargıtay’da erkek üyelerin ağırlığı sürüyor hala. Yargıtay’a ilk kadın üye 1954’te seçilmesine rağmen o günden bugüne kadar toplam 62 kadın üye görev yaptı.
İris’in basın açıklaması bir cümleyle bugünkü durumu özetliyor sanki:
"Cenneti emanet edenler devleti emenat etmiyorlar"
Türkiye’nin ilk kadınları
1920 İlk Türk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu (Ahmet Ağaoğlu’nun kızı) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu.
11921: Dr. Safiye Ali Almanya’da tıp eğitimini tamamlayarak ilk Türk kadın hekim olarak tarihimizdeki yerini aldı.
11922: Yedi kız öğrenci, Tıbbiye’ye kayıt yaptırarak eğitime başladı.
1Haziran 1923: Nezihe Muhittin’in başkanlığında ilk kadın partisi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulması girişiminde bulunuldu. Kadınlara oy hakkı tanımayan 1909 tarihli Seçim Kanunu gereğince valilikçe partinin kuruluşuna onay verilmediğinden dernekleşmeye gidildi.
11924: İlk Türk kadın diş hekimi Ferdane Bozdoğan Erberk diploma aldı.
11930: Türkiye’de ilk kadın yargıçlar atandı.
11933: Aydın’ın bugün ilçe statüsü taşıyan Karpuzlu köyünde ilk kadın muhtar Gül Esin 500 oy alarak seçildi.
8 Şubat 1935: TBMM 5. Dönem seçimleri sonucunda 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi, ara seçimlerde bu sayı 18’e ulaştı.
1936: Eskişehir Askeri Hava Okulu’ndan mezun olan Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen dünyanın ilk kadın savaş pilotu oldu.
1950: İlk kadın belediye başkanı Müfide İlhan Mersin’den seçildi.
1957: Türk ordusunun ilk kadın doktor subayı Dr. Sema Aran teğmen rütbesiyle göreve başladı.
26 Mart 1971: İlk kadın bakan Dr. Türkan Akyol atandı.
1991: Başbakan Mesut Yılmaz’ın şahsi girişimleriyle ilk kadın vali Lale Aytaman Muğla’ya atandı.
25 Haziran 1993: Türkiye’nin ilk kadın başbakanı Tansu Çiller hükümeti kurdu.
1996: İlk kadın deniz subaylar Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu.
2001: Denizli Belediye Başkanı Ali Aygören tarafından işe alınan Fatma Kasapoğlu Türkiye’nin ilk kadın belediye otobüsü şoförü oldu.
15 Temmuz 2002 Dr Füsun Koroğlu vekaleten atanan ilk kadın Başbakanlık Müsteşarı oldu.
25 Temmuz 2005’te Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçilen Tülay Tuğcu, Yüksek Mahkeme’nin ilk kadın başkanı oldu.
Yazının Devamını Oku 28 Şubat 2007
Ankara’yı hırsız korkusu sardı. Hepimizin bir yakınının evine hırsız girdi. Önünde polis bekleyen lojmanlar bile artık güpegündüz soyuluyor. 41 yıldır Kavaklıdere’de oturan Çetin Leventoğlu’nun Bülten Sokak’ta oturduğu apartmanda da son iki yılda ona yakın hırsızlık olmuş. Leventoğlu, yöneticilerin bir daire satıldığı, kiralandığı veya binada bir işyeri açıldığı zaman kimlik bildirme formunun muhtara ve karakola verme zorunluluğunu anımsatıyor.
ANKARA’yı hırsız korkusu sardı. Hepimizin bir yakınının evine hırsız girdi. Önünde polis bekleyen lojmanlar bile artık güpegündüz soyuluyor. 41 yıldır Kavaklıdere’de oturan Çetin Leventoğlu’nun Bülten Sokak’ta oturduğu apartmanda da son iki yılda ona yakın hırsızlık olmuş.
Leventoğlu’nun, hepimizi ilgilendiren basit ama çok önemli birkaç önerisi var. Olayların arkasında biraz "toplumsal vurdum duymazlık" olduğunu düşünüyor. Çoğu işyerine dönen apartmanlara, "kim giriyor, kim çıkıyor" diye kulak kabartılmasını öneriyor. Oturduğumuz apartmana "Dikkat ve özen" istiyor. Apartman yöneticilerinin bir daire satıldığı, kiralandığı veya apartmanda bir işyeri açıldığı zaman "Aile beyan formu" ve "İşyeri kimlik bildirme formununu" muhtara ve karakola verme zorunluluğunu anımsatıyor. Leventoğlu, yöneticilerin çoğu zaman bu görevi "atlandığı" uyarısı yapıyor. Leventoğlu’nun mektubu bakın şöyle:
GENELDE ATLANIYOR
"1966 senesinden beri Kavaklıdere’de oturmaktayım. Binamızda son senelere gelene kadar huzur dolu bir yaşam vardı. Son senelerde kanunda yeri olduğuna dayanarak iki avukat bir doktor, bir muhasebe bürosu açıldı. Böylece binaya giren çıkanlar belli olmadığından son iki sene içinde ona yakın hırsızlık oldu. Bunların oluşumunda gündüz saatleri de dahil. Bütün olaylarda toplumun vurdum duymazılğı olduğunu düşünüyorum. Bir diğer konu da yöneticilerin görevleri arasında yeralan bir kat satıldığı vyea kiraya verildiği zaman aile beyan formu ve işyeri kimlik bildirme formu doldurularak, muhtara veya karakola verilmesi mecburidir. Bu büyük bir çoğunlukla yapılmamaktadır. Böylece binada oturanların kimlikleri ve işleri belli olmamaktadır. Bu kaçak işçi çalıştırmak veya Maliye müracaatlarının yapılmaması hakkını bile doğurmaktadır..."
BİRAZ ÖZEN VE DİKKAT
Ben de Leventoğlu’na hak verdim. Artık bir küçük bir kasaba büyüklüğündeki sitelerde oturduğumuz, işyerleri de gözönüne alınınca, buralara kimin girip kimin çıktığının belli olmadığına göre apartman yöneticileri ile o binada oturanlar güvenlikleri için çevrede olana bitene duyarlı olmalılar belki de.
KANUNA GÖRE DE ZORUNLU
Kimlik Bildirme Kanunu’nun beşinci maddesi Leventoğlu’nun dikkat çektiği bu konuyu düzenliyor. Kat mülkiyetine tabi taşınmazlarda, aile reisleri, bildirim formunu yöneticiye vermekle yükümlü. Yönetici de muhtara ve karakola vermekle Yani kanun yöneticiye apartmanda oturanların kimliklerini bildirim zorunluluğu getiriyor. Yerine getirmeyen sorumlu yöneticiye ise sadece 1 YTL para cezası öngörülüyor. Ama 15 Ağustos 2007’de yürürlüğe girecek "Adres Kayıt Yönetmeliği" bildirilen adresin gerçeğe aykırı olması halinde, ilgilisini 4 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
HIRSIZLIĞA KARŞI BASİT AMA ETKİLİ ÖNLEMLER
EMNİYET kaynaklarının hırsızlığa karşı sıraladığı basit ama etkili önlemler de bakın şöyle:
Ev ve dairelerinizin birinci, ikinci kat balkon ve pencerelerinin kilitleri sağlam ve demir olsun
Kapılarda çift kilit bulundurup, geceleri kapı arkalarına emniyet zincirin takın
Evlerinizi kısa süreli olarak terk edeceğiniz zaman özellikle geceleri bir lambayı yanık bırakın
Apartman kapıları sağlam olsun, zil tertibatı taktırın
Apartman yöneticisi tarafından apartman kapıcısının dikkati çekilerek apartmana giren yabancı şahıslar takip altına alınsın
Sokak lambalarının yanık tutun
İşyerinizin kapılarına sağlam kilit takın, camlarının demirli kepenkler ile muhafaza altına alın
Şüpheli şahısları her an 155 numaralı telefona ihbar edin
İşe alacağınız şahıslar hakkında ön bilgi sahibi olmak için geçmişleri hakkında bilgi toplayın. Herhangi bir olay vukuunda en yakın bölge karakoluna bilgi vererek görevli isteyip, olay yerinin incelenmesinin sağlanmasına, görevliler olay yerini tetkik edinceye kadar hadise mahallini muhafaza altına alınmasını sağlayın
Oto park edildiğinde, oto içersinde ehliyet, ruhsat, para ve kıymetli evrak bulundurmayın
Otoların ön ve arka bölümlerinde dışarıdan bakınca ilgi çekici eşyalar bulundurulmayın
Otolara hırsızlık olaylarına karşı alarm tertibatı taktırın
Yazının Devamını Oku 21 Şubat 2007
APARTMAN hukuku ile ilgili geçen haftaki yazımın ardından gelen mail ve telefonlar üzerine, bu hafta sadece sizin sorularınızı yanıtladım. Eğer, köşebaşı bir apartmanda eczane açmak istiyorsanız, tüm kat maliklerinin oybirliği ile karar alması şart. Yoksa, mesken olan bir bağımsız bölümde eczane açamazsınız.
Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre apartmanda, hastane, dispanser, klinik, ecza laboratuarı, kimya labratuvarı, patlayıcı imalatı yapmanız da kesinlikle yasak. Sorularınız ve yanıtları bakın şöyle:
n SORU Mesken olan bir bağımsız bölüm doktor muayanehanesi ve mühendis ofisi olabiliyor mu? Bunun yasal dayanağı var mı veya aksine bir karar var mı?
n YANIT Kat Mülkiyeti Yasası’nda yeralmamasına karşın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve daire kararları çerçevesinde doktor muayenehaneleri tapuda "mesken" olarak kayıtlı bağımsız bölümlerde, "Kat Malikleri Kurulu"nun oybirliği ile alacağı karar olmaksızın açılabileceği kabul edilmiş. Yani "mesken" nitelikli bağımsız bir bölümün avukat yazıhanesi, tek bir mühendisinin çizim yaptığı mühendislik bürosu olarak kullanılması için apartman yönetim kurulunun oybirliği kararı gerekmiyor. Açmak mümkün.
n SORU: Apartmanlarda yapılamayacak işleri ve açılamayacak işyerlerini öğrenmem mümkün mü?
n YANIT Kat Mülkiyeti Yasası’nın 24. maddesi "Yasak işler" başlığı altında bu konuyu bakın aynen şöyle düzenliyor:
"Anagayrimenkulün, kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır. Anagayrimenkulün, kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın, lokanta, pastahane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalathane, boyahane, basımevi, dükkan, galeri ve çarşı gibi yerler, ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir. Bu karar yöneticinin veya kat maliklerinden birinin istemi üzerine bütün bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti kütüğündeki sahifelerine şerh verilir."
n SORU: Apartmanımızın dış cephesini boyatmak istiyoruz. Ancak, toplayacağımız para için bir görüş birliği sağlayamıyoruz. Bu konuda bizi bilgilendirirseniz memnun kalacağız. Toplanacak para arsa payına göre mi yoksa daire başına eşit mi olacak?
n YANIT: Apartmanızı boyatmak için önce kat malikleri kurulunda karar alınacak. Ödeme ise "arsa payına" göre yapılacak.
n SORU: Çankaya’da köşe başı bir apartmanın altında eczane açmak istiyorum. Apartman sakinlerinin hepsinin izni şart mı?
n YANIT Tüm kat maliklerinin oybirliği ile aldıkları karar olmadıkça mesken olan bağımsız bölümde eczane açmanız mümkün değil. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2006/1825 esas, 2006/3223 karar)
n SORU: Bahçeli’de tapuda "mesken" olarak kayıtlı bölümü "ticari büro" olarak nasıl kullanabilirim?
n YANIT Kütükte mesken olan bağımsız bölümün "ticari büro" biçiminde kullanılabilmesi ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile verecekleri bir kararla mümkündür. Komşularınızın tümünün rızasını almanız şart. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1983/5-311 esas, 1985/119 karar)
Depo dükkan gazino olabilirmi
SORU Tapuda, "Depolu dükkan" olarak adıma kayıtlı bölümü gazinoya çevirebilir miyim?
YANIT Kat Mülkiyeti Yasası’nın 24/2 fıkrasına göre, tapuda "depolu dükkan" olarak kayıtlı bağımsız bölümün "içkili gazino" olarak işletilmesi mümkün. Ancak, kat maliklerini rahatsız etmeme şartınız var. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 1998/647 esas, 1998/8261 karar)
SORU: Tapuda kreş olarak kayıtlı bölümü spor ve jimnastik salonu olarak kullanabilir miyiz?
YANIT Bu da mümkün. Tapuda kreş olarak kayıtlı bağımsız bölüm jimnastik salonu olarak kullanılabiliyor. Ancak, öteki dairelerde, oturanlara rahatsızlık verilmemesi şart. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 1997/4789 esas, 1997/6491 karar)
Yazının Devamını Oku 15 Şubat 2007
Ankara kışı yaşayamadan baharı karşılamaya hazırlanıyor. Çankaya ve Bahçeli gibi eski semtlerde oturanları 15-20 yaşındaki apartmanlarına "iç ve dış cephe tadilatı" yaptırma, boya-badana telaşı şimdiden sardı. Bana da apartmanlarını nasıl boyatabileceklerini soruyorlar. Eğer apartmanınız örneğin beyazsa, yeniden ve aynı şekilde beyaza boyatmak için apartman yönetim kurulunda oyçokluğu ile alınacak karar yeterli. Ama, yönetim kurulu beyaz apartmanı kırmızıya boyatmak istiyorsa, ya da şekil değişikliği yapılacaksa oybirliği şartı var.
ANKARA, kışı yaşayamadan baharı karşılamaya hazırlanıyor. Çankaya ve Bahçeli gibi eski semtlerde oturanları 15-20 yaşındaki apartmanlarına "iç ve dış cephe tadilatı" yaptırma, boya-badana telaşı şimdiden sardı. Bana da bu konuda çok sayıda mail geldi. Soru şuydu:
"Apartmanımızın ’iç ve dış cephesini’ boyatmak ve tadilat için apartman yönetim kurulunda oyçokluğu ile mi oybirliği ile karar almak gerekiyor. Masrafları daire başına mı yoksa, arsa payı oranında mı ödeyeceğiz?"
19. MADDE DÜZENLİYOR
Bu konuyu Yargıtay’ın uzman dairesi olan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin örnek kararları ile daire başkanı Mahir Ersin Germeç’in, "Kat Mülkiyeti Hukuku" adlı kitabına bakarak araştırdım. Önce kanuna gözatalım. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesi bu konuyu ayrıntılı şekilde düzenliyor. Maddeye göre, kat malikleri, "anagayrimenkulün bakımı, mimarı durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecbur" tutuluyorlar. Kat maliklerinden biri diğer bütün kat maliklerinin "rızası" olmadıkça, apartmanın ortak yerlerinde "İnşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya" da yaptıramıyor. Kendi bağımsız bölümünde yani dairesinde, ana yapıya zarar verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapması da yasak.
ÖNCE KARAR SONRA BOYA
Apartmanda ortak alan olan dış ve iç cephe boya ve tadilatı için önce apartman yönetim kurulunda karar alınacak. Apartmanın rengi ve şekli aynı kalacaksa oyçokluğu yeterli olacak. Renk ve şekil değişikliği isteniyorsa, örneğin mermer kaplanacaksa, mozaik yapılacaksa ve renk değişikliğine gidilecekse mutlaka oybirliği sağlanacak.
ARSA PAYINA GÖRE ÖDENECEK
Peki masraflara katılma nasıl yapılacak. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20. maddesine göre daire sahipleri, "Bütün ortak yerlerin bakım,koruma ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında katılmakla yükümlüler." Bu durumda, apartmanın dış ve iç cephe boyasının masraflarına katılma da tapuda kayıtlı "arsa payları" oranına göre olacak. Ama çıkıp bir daire sahibi "Ben arka tarafta oturuyorum boya ödemesine katılmam" diyemeyecek.
YÖNETİCİYE İCRA TAKİBİ YETKİSİ
Bir kat maliki, boya masrafları nedeniyle üzerine düşen parayı ödemezse ne olacak. 20. madde bu konuyu da düzenlemiş. Diğer kat maliklerinden her biri veya yönetici tarafından, "Yönetim planına, kanuna ve genel hükümlere göre" dava açılabilecek ve icra takibi yapılabilecek. Hatta, parayı ödemeyen kat maliki, geciktiği günler için aylık yüzde on hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle de yükümlü olacak.
Ama galiba en iyisi bunları mahkeme yerine "Komşuluk hukuku" içinde konuşup anlayaşarak çözmek.
Yazının Devamını Oku 31 Ocak 2007
Sırça Yaşamlar Derneği bundan sadece 2.5 yıl önce kurulmuş bir dernek. Hedefleri de insanların camdan kırılgan yaşamlarına destek vermek ve toplumda sevgi paylaşımını sağlamak. Ankara’ya 66 kilometre uzaklıktaki Evciler Köyü’ndeki kalkındırma projesinin benzerini Ankara’da uygulamak için mahalle arıyorlar. SIRÇA Yaşamlar Derneği (SIRYAD) Ankara’ya 66 kilometre uzaklıktaki Evciler Köyü’ndeki kalkındırma projesi benzerini başkentin bir mahallesine uygulamaya hazırlanıyor.
Dernek başkanı emekli binbaşı Osman Cenksoy, "Ankara’nın varoş tabir edilen mahallelerinden birini seçip, yaşamlarını desteklemeyi, kalkındırmayı ve iş yapabilecekleri bir konuda eğitim vermeyi planlıyoruz. Bizim hedefimiz o insanlara balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek" diyor.
2.5 YILLIK DERNEK
Cenksoy, 2.5 yıllık bir dernek olduklarını ve fahri başkanları Mehmet Refik Yücel’in de desteği ile 54 kişi olarak tamamen gönüllük esasıyla çalıştıklarını anlatıyor. Cenksoy, dernek olarak hedeflerini ise şöyle anlatıyor:
"Bizim hedefimiz kalkınma projeleri dışında, sokak çocuklarına, sokakta kalan insanlara ve yardıma ihtiyacı olan herkese olanaklarımız ölçüsünde destek vermek.
Derneğimizin adındaki sırça ’cam’ demek. Bize göre her insanın yaşamı camdandır ve kırılgandır. O kırılgan yaşamlara destek vermeyi ve toplumda sevgi paylaşımını sağlamayı hedefliyoruz"
Cenksoy mahalleye dönük "Köy/mahalle üstleniciliği" projelerinin hedefini de bakın nasıl anlattı:
"Seçilen bir köyün/mahallenin yaşam niteliğini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Bu çalışmaların içinde gelir düzeyi, kültür, eğitim, sağlık düziyi başta olmak üçzere akla gelebilecek her türlü sorunu yerinde çözmek var. Ayrıca orada yaşayan insanların yanlarında olmak, yardımlaşmak bu projenin omurgasını oluşturmaktadır."
KULLANILMIŞ GİYSİLERİNİZİ BİZE ULAŞTIRIN RİCASI
Cenksoy, kullanılmış iyi durumdaki giysileri de ihtiyacı olanlara ulaştırmaya çalıştıklarını ancak özel bir hizmet araçları olmadığı için bu noktada sıkıntı çektiklerini de belirtiliyor. Cenksoy’un, Ankaralı yardımseverlerden bir ricası var. Eğer mümkün olabilirse, kullanılmış giysi ve eşyaların Ostim’deki Hasamek Sanayi Sitesi 676. sokak 21 numaraya ulaştırılmasını istiyor. Siz de kalkınma projesine, dernekteki gönüllü yardım çalışmalara destek vermek isterseniz, derneğin numarası 3952500.
Evciler Köyü Projesi
SIRYAD’ın Evciler Köyü için 4 Ekim 2005’te onaylanan projesi bünyesinde köye üç kez ayni yardım yapıldı. Bu çerçevde köy halkına, gıda, kıyafet, mutfak araç, gereçleri, elektronik ev aletlerinin yanısıra öğrencilere de çeşitli okul araç ve gereçleri dağıtıldı. Daha sonra öğrenci ve halka dönük etkinlikler düzenlendi. Köyde genel bir brusella taraması yapıldı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ise dernek üyeleri ve köyün çocukları ile kutlandı ve çocuklara hediyeler dağıtıldı. Köylülere ise çeşitli kurslar düzenlendi. SIRYAD aynı çevrede Boyalık Köyü’ne de ayni yardımda bulunup, köy halkına kıyafet, mutfak araç ve gerekleri, elektronik aletler dağıtarak, öğrencilere de okul araç, gereç ve kıyafet yardımıda bulundu.
Yazının Devamını Oku 24 Ocak 2007
Ankara’da geçen hafta, en yeni ve ileri teknoloji ile kronik yara tedavisi yapacak olan Türkiye’nin ilk yara bakım merkezi açıldı. Gazi Mahallesi’ndeki Ankara Yara Merkezi, şeker, kanser ve felçli hastaların kronik yaralarına merhem olacak.
ANKARA’da, Avrupa ve Amerika’daki yara bakım klinikleri benzeri ileri teknoloji ile kronik yara tedavisi yapacak olan Türkiye’nin ilk yara bakım merkezi geçen hafta açıldı.
Gazimahallesi’ndeki, Ankara Yara Merkezi (AYM) şeker, kanser, felçli hastaların kronik yaralarına, dolaşım bozukluğu sorunlarına merhem olacak. Merkezin üç cerrah, ikisi pratisyen beş doktorunun aralarında bir esprileri de var:
"Gönül yarası dışında türlü kronik yarayı iyileştiririz..."
SUPERMAN "BASI YARASINDAN" ÖLMÜŞ
Aynı zamanda Yara Bakım Derneği’nin Başkanı olan, Numune Hastanesi Plastik Cerrahi Klinik Şefi Dr Bülent Erdoğan, "Yara bakımı hep ikinci bir dal üvey evlat olarak görülmüş. Superman karakteri ile ünlenen aktör Chistopher Revees, bile yatağa mahkum olduktan sonra ’bası yarası’ olarak tabir edilen kronik yara iltihabından öldü. Yara bakımı ihmale gelmeyecek ölümcül derecede önemli bir konudur" diyor.
Erdoğan, dönem dönem tedavisini yaptığı Aydın Menderes’in ise hiçbir yarası olmadığına dikkat çekerek, ülkemizdeki yara tedavisi ve bu konudaki yöntemlerle ilgili bakın şu bilgileri verdi:
İLK ÖRNEK OLMAK İSTİYORUZ
Yara bakımıyla ilgili hastanelerde ileri teknoloji ile çalışan özel bölümler malesef yok. Herkes yara bakımı yapıyor. Yurtdışında ise bu işi özel olarak kurulmuş yara bakım klinikleri üstleniyor. Biz de Türkiye’de en ileri teknoloji ile yara bakımı yapan ilk merkez ve örnek olma iddiasındayız.
HASTA BAŞVURACAK YER BULAMIYOR
Kronik yara Türkiye’de bir sorun. Hasta başvuracak yer bulamıyor. Bu tip hastalara hastanelerde yer yok. Biz gidecek yer bulamayan bu hastaların dertlerine deva olabilecek bir adres olmak istiyoruz. Mevzuatta olmadığı için özel merkezlere bu konuda sevkte yapılamıyor.
ELEKTRİK STİMÜLASYONU İLE TEDAVİ
Bu merkezde Türkiye’de ilk kez biz "elektrik stimülasyonu" yöntemi ile yara bakamı yapacağız. Bu yöntem kronik yaraların düşük voltajlı elektirik akımı ile hücresel düzeyde uyarılarak, iyileşmenin hızlandırılması yöntemidir. Yöntemin vücuda olumsuz etkisi de yoktur.
VAC TEDAVİSİ
Uygulayacağımız bir diğer özel yöntem ise VAC "negatif basınçlı yara tedavisidir". Bu yöntemde özel bir cihaz yardımı ile 48 saatlik periyotlar halinde kronik yaralar kapatılarak, yaradaki iltihabi materyal emilip, yara tabanı uyarılacak ve yeni bir iyileşme dokusu sağlanacaktır.
EVDE YARA BAKIMI VE EĞİTİMİ
Merkezimize gelemeyen hastalar için eğitimli özel yara bakım grubu tarafından ise evde yara bakımı hizmetleri verilecek. Ayrıca merkezimizde yara bakımıyla ilgili hastalarımıza da eğitim de vereceğiz.
KURTÇUK TEDAVİSİ
(Maggot terapi) Sinek lavraları (kurtçuklar) aracılığıyla yaralardaki ölü dokuların sindirilerek, temizlenmesi yöntemi de uygulanacak. Bu yöntemi tercih eden hastalar için yara temizliği de bu yolla yapılacak.
YARA BAKIM EĞİTİMİ VERECEĞİZ
Yara bakımı eğitimi için de dernek olarak seminerler düzenliyoruz. Uludağ Üniversitesi’nin işbirliği ile 18-21 Nisan’da sertifikalı yeni bir eğitim programı da yapacağız. Bu yolla yara bakımı konusunda sertifikalı doktor ve hemşireler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Çünkü yara bakımıyla ilgili bir uzmanlık dalı yok. Bu nedenle yara bakımı konusunda eğitimli sağlık personeli bizim için büyük önem taşıyor.
Yazının Devamını Oku 17 Ocak 2007
Ankara’da bugünlerde azınlık vakıflarının mallarının iadesi tartışması var. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ise AİHM’de ilginç bir karşı kampanyanın hazırlığı içinde. Aygün, AİHM’in, Türkiye’yi köşeye sıkıştıran "Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı’na ait gayrimenkulleri iade edin" kararının Avrupa’daki Osmanlı vakıf mallarının iadesi için de "örnek" niteliği taşıdığını ve bunu değerlendireceklerini söylüyor.
ANKARA’da, bugünlerde azınlık vakıflarının mallarının iadesi tartışması var. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ise AİHM’de ilginç bir karşı kampanyanın hazırlığı içinde.
Aygün, AİHM’in, Türkiye’yi köşeye sıkıştıran "Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı’na ait gayrimenkulleri iade edin" kararının Avrupa’daki Osmanlı vakıf mallarının iadesi için de "örnek" niteliği taşıdığını ve bunu değerlendireceklerini söylüyor. Bakın Aygün’ün bu konudaki görüşü nasıl?
"Veto edilen azınlık vakıflarının mallarının iadesi yasası aynen çıkarılırsa, biz de Avrupa’daki Osmanlı vakıf gayrimenkullerinin iadesi için AİHM’e dava kampanyası başlatırız.
Osmanlı’nın sistemi vakıf sistemiydi. 22 milyon kilometrelik toprağı 780 bin kilometreye düştü. AİHM’de biz karlı çıkarız. Türkiye adına Osmanlı vakıf mallarına sahip çıkarız"
ATO’NUN RAPORU ATO’nun vetolu vakıf mallarının iadesi ile ilgili ilginç raporu ise özetle bakın şöyle:
LOZAN DELİNİYOR Veto edilen tasarı ile azınlık vakıflarının bağış toplamaları ve mülk alıp satmalarının önündeki tüm engellerin kaldırılıyor. Mal edinme hakkını, "dinsel, hayrı, sosyal ve eğitsel ihtiyaçlar" ile sınırlayan Lozan Anlaşması deliniyor. AB’nin baskısıyla 161 azınlık vakfının malları iade ediliyor.
AYASOFYA VE FATİH DE ELDEN GİDEBİLİR Azınlık vakıflarının üzerinde hak talep ettikleri binlerce mülk arasında Ayasofya ve Fatih Camii de bulunuyor. Bu kapsamda ikisi de elimizden çıkabilir.
SAYI 19’DAN 161’E ÇIKTI 1920’lerde 8 milyon gayrımüslim ve 19 vakıf bulunuyordu. Bugün ise 150 bin gayrımüslim ve 161 azınlık vakfı var. Bunların 78’i Rum vakfı. Türkiye’de bin 800 civarında Rum yaşıyor. Her 23 Rum’a bir vakıf düşüyor.
SAHİPSİZ BİNLERCE BİNA VAR Türkiye’nin tapu kadastrosu tamamlanmadığı için ortada kime ait olduğu bilinmeyen pek çok gayrimenkul var. İstanbul’da mülkiyeti tartışmalı binlerce bina mevcut. Azınlıklar şimdiden bunları sahiplenmeye başladı.
AB NİYE BATI TRAKYA’DA MÜDAHİL OLMUYOR AB, Batı Trakya’daki Türk azınlığın hakları konusunda neden bu kadar duyarlı değil? Oradaki Türkler ikinci sınıf insan muamelesi görüyor. Türk adını kullanmaları engelleniyor. Kamulaştırma yoluyla arazileri ellerinden alınıyor. Müftülerini seçemiyorlar. AB Batı Trakya’daki insan haklarına aykırı bu duruma neden müdahil olmuyor?
TÜRKİYE’NİN TEMELLERİNE DİNAMİT Azınlık vakıfları çok büyük bir ekonomik ve siyasi güç haline getiriliyor. Bu yasa tasarısı dinamit lokumu gibi. Atatürk, devlet için tehdit oluşturacak ölçüde güçlenmelerini önlemek amacıyla 1936’da azınlık vakıflarının mülk edinmelerini yasaklamıştır.
Giymediğiniz montunuz, başkasını ısıtabilir
EN son üç yıl önce giydiğiniz beyaz montunuz, yılda bir kez bile giymediğiniz kırmızı kabanınız, artık sizi şişman gösterdiğini düşündüğünüz için çekmecenin dibinde bekleyip duran kazaklarınız, pantolonlarınız, etekleriniz var. Hepsi de aslında yepyeni. Ama hiç giymiyorsunuz değil mi? Peki giymediğiniz giysilerinizi ihtiyacı olanlara vermeye ne dersiniz?
Ben yeni yılla birleşen bayram tatilimin birkaç saatini bu işe ayırdım. Sonra da Sırça Yaşamlar Derneği’ne telefon ettim. Gelip aldılar. Artık bazılarını giymediğim bazılarını da giyemediğim ama daha yeni olan kazak, etek, pantolon ve botlarım gerçekten ihtiyacı olanları ısıtacak.
Sırça Yaşamlar Derneği gibi Ankara’daki birçok kuruluşta kullanılmış ama giyilebilir nitelikteki bu tip giysileri evden alıyorlar ve ihtiyacı olanlara ulaştırıyorlar. Derneğin adresi 676. Sok. No: 21/B Ostim/Ankara. Telefon numarası ise 395 25 00. E-posta adresi de ilet@siryad.org.tr.
AÜ ÖĞRENCİ GİYSİ BANKASI Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi Yerleşkesinde ise "Öğrenci Giysi Bankası" var. Burada da bağışlanan giysiler öğrencilere ücretsiz olarak sunuluyor. 215 02 25 nolu telefonu aradığınızda, giysileriniz evinizden veya işyerinizden alınabiliyor. Bağışlamak istediğiniz giysilerinizi siz de Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 31/1 adresindeki Ankara Üniversiteliler Derneği’ne bırakabilirsiniz. Ankara Üniversitesi Mezunlar Derneği İkinci Başkanı Prof Dr. Yetkin Güngör, bu faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek, bakın ne dedi:
"Çocuklarımız bize başvurup ihtiyaçları olan giysileri öğrenci kimliklerini gösterip alabiliyorlar. Yüzlerindeki mutluluğa görmeniz gerekir."
LÖSEV’E DE VEREBİLİRSİNİZ Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) de lösemili çocuklara ve ailelerine yeni ya da kullanılmış giysileri, oyuncakları ve diğer ihtiyaçları her ay gönderdiği yardım kolileriyle ulaştırmaya çalışıyor. Artık kullanmadığınız iyi durumdaki giysi eşya, çocuklarınızın oyuncaklarını LÖSEV evden alıyor. LÖSEV’e de 4470660 numaralı telefondan ya da www.losev.org.tr losev@losev.org.tr adreslerinden ulaşmak mümkün. Haberiniz olsun...
Yazının Devamını Oku 10 Ocak 2007
KUĞULU kavşağındaki yol çalışması yüzünden Tunalı Hilmi Caddesi ve çevre esnafları gibi Güvenlik Caddesi esnafları ve sakinlerinin de büyük sıkıntı yaşadıkları ortaya çıktı. "Tunalı’ya, Cinnah darbesi" yazımla ilgili çok sayıda mail, faks ve telefonla tepki aldım. Ama en ilginç olanı Remzioğuz Arık Mahallesi Muhtarı Demircan’a Büyükşehir Belediyesi’nin yanıt yazısıydı.
Demircan, Kuğulu kavşağı yol çalışması yüzünden "trafiğin tek yönlü ve aşırı aktığı, park yasağı da olması yüzünden insanların artık bu bölgeden alışveriş yapamadığını" ve "esnafın sıkıntıya düştüğünü" bildirip 25 adet dilekçeyi de ekleyip mahalle sakinleri adına çift yönlü yeni bir trafik düzenlemesi istedi.
GÜVENLİĞE YENİ DÜZENLEME
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Trafik Daire Başkanlığı da 22 Aralık’ta yanıt yazısı gönderdi. Büyükşehir’den Güvenlik Caddesi’ne düzenleme sinyali veren yanıt yazısı bakın şöyle:
"İlgide kayıt yazı ekinde yeralan 25 adet dilekçede Kuğulu Kavşaığı çalışmalar nedeni ile tek yönlü olarak düzenlenen Güvenlik Caddesi’nin gürültülü bir hale geldiği, aşırı sürat ve araç yoğunluğundandolayı karşıdan karşıya geçilemediği, cadde üzerinde park yasağı olduğu için insanların artık bu bölgeden alışveriş yapmadığı, bu durumun semt esnafını ciddi şekilde etkilediği ifade edilerek, Güvenlik Caddesi’nin yeniden çift yönlü olarak düzenlenmesi istenmektedir. Konu ile ilgili olarak tarafımızdan gerekli incelemeler yapılmış olup mevcut uygulamanın Kuğulu Köprülü Kavşağı inşaatı bitimine kadar devam edeceği ve inşaat bittikten sonra bölgede tarfik sorunlarına yönelik yeni bir düzenleme yapılacağı hususlarını bilgelerinize rica ederim."
Başkent’in servis zaferi
ŞİMDİ de iyi bir haber. AŞTİ’de kaldırılan servisler bu yıl başında yeniden konuldu. Bu başkentlilerin ve konuyu sayfalarına taşıyan Hürriyet Ankara’nın zaferi. Hürriyet Ankara’ya bu konuda sayısız mail gönderen ve öncülük yapan Jinekolog Operatör Doktor Aysel Yavuz (Şengüler) ve tepkisiz kalamayan yüzlerce okurumuza gösterdikleri duyarlılık için teşekkür ediyorum. Bu başarı kamuoyunun gücünü ve sizlerin etkisini gösteriyor. Son bir not. AŞTİ’deki taksilerle ilgili hala şikayet var. Bu konunun da en kısa süre içinde çözümlenmesi talebini yetkililere duyuyoruz...
TIPÇILAR KOROSU
ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muharrem Gerçeker, "şarkı ve şiir" akşamlarını tıpçılardan kurulu ekibiyle düzenliyor. Ekip, İbni Sina Hastanesi’nden Üroloji ana bilim dalı öğretim üyesi Prof Dr Yaşar Bedük, hastane eczacısı Ertuğrul Ottekin ve fizyoterapist Tijen Ergönen’den oluşuyor. Tıpçılar korosu yılın son etkinliğini 21 Aralık’ta cumhuriyetin ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı’nın tarihi salonunda yaptı. Gerçeker’in şiirlerle süslediği geceye Prof Dr Bedük ve Eczavcı Ottekin ses, saz ve besteleriyle, fizyoterapist Ergönen de şarkılarıyla renk kattı. Bu dörtlüye, TRT sanatçısı Şenol Dinleyen ve Ahmet Dinleyen de kemanla eşlik etti. Evsahipleri Dekan Proför Dr Cemal Taluğ ve dekan yardımcısı Prof Dr Nilgün Halloran ve konuklar da geceyi soluksuz izledi. En uzun gece onlar için hiç ama hiç uzun değildi...
Yazının Devamını Oku