Gümüşlük’e 125 milyon dolarlık yatını demirlemiş ve Mimoza Restoran’a yemeğe gitmiş.
Sıkı durun...
Hesap 500 bin lira gelmiş.
E adam da yüzde 10 kuralını uygulamış, 50 bin lira da bahşiş atmış.
Neyse...
30 kişilermiş de, hesap o yüzden 500 bin lira gelmiş de... Bıdı bıdı...
Yok ben anlamıyorum. Vallahi aklım almıyor.
Dünden beri hesap yapıyorum, yine de 500 bin liralık hesaba ulaşamıyorum.
Nişantaşı’ndayken sık sık giderdim...
Müdavimleri vardı oranın, güler yüzlü müşterileri...
Kapandı Nişantaşı’ndaki Frankie... Şimdi Galataport’ta yeniden açıldı.
Geçen gün ziyaret ettim yeni yerlerini.
Ve dedim ki, “Ben neden bugüne kadar buraya gelmedim?”
Sonra yanıtlarını da verdim kendi kendime...
Belki Galataport’un zor konumu.
Hatta 4.
Hadi canınız isterse 5 yapın onu.
Hiç sınır falan koymayın.
Bu kadar da olmaz abartmayalım falan demeyin.
İpler kopalı öyle uzun zaman oldu ki...
Şimdi İstanbul’da yeni taksiler yollara çıkmaya başladı.
İlla denk gelmişsinizdir.
Uzaklardan hissederiz...
Ben en son Ece Seçkin’de hissettim bunu. Son konserinde müziği durdurdu ve dedi ki; “Orada bir köpek var, korkuyor. Onu korunaklı bir yere alalım”...
Yahu Ece!
Sana helal olsun...
Kendini değil, seyircilerini değil, çalışanları, orkestranı değil de bir köpeği düşündüğün için, onun korktuğunu taaa sahneden hissettiğin için sana benden 10 puan!
Arif Olmak
Develi Restoranları’nın sahibi Nuri Develi öyle güzel bir hareket yaptı ki...
Hem bizler hem konunun kahramanı olan babası
Yazıdan tam 1 gün önce telefon açtım Esin’e ve “Doktor kimdi?” diye sordum. Yazıma gittiği doktorun adını da ekledim. Bilerek tek bir sefer geçirdim doktorun adını.
Bu kadar.
Yazımı da “Herkes dikkat etsin gittiği doktora, yaptırdığı operasyona. Hatta uzmanlar bu tip operasyonların göz doktorlarına yaptırılması gerektiğini söylüyor” diye bitirdim.
Ben söylemiyorum, uzmanlar söylüyor. Anladınız umarım. Yani bir sorun varsa, meslektaş meslektaş oturup aranızda tartışacaksınız!
Bazı kendini bilmez doktorlardan hakaretler, bazı kim olduğu belli olmayanlardan saçma sapan mail’ler aldım.
Son olarak da ‘Estetik Plastik Cerrahi Derneği’ resmi bir mail attı: “Camiamız için itibar kaybettirici ve aynı zamanda ticari itibarımıza zarar verici bu durumları, yazınızın yayınlandığı gazete ve sütunda ivedilikle tekzip etmenizi sizden bekliyoruz.”
En son arkadaşımız gazeteci Esin Övet’in başına geldi bu durum.
Ben uzun zamandır süreci biliyordum.
Esin sustu, kimseyi kötülemedi, tam anlamıyla kan kustu kızılcık şerbeti içti kız!
Tedavisine, yapılan yanlış operasyonu düzeltmeye, yani hayatına odaklandı.
Peki ne olmuştu?
Ben de geçen hafta çıktığım Bodrum seyahatimde bu konunun üzerine düştüm. Karış karış gezdim Bodrum’u...
Nerede, ne kadara, ne yenir yakından baktım.
Ucuz Bodrum var, evet ama kime göre, neye göre ucuz? Bu yılın ucuzuyla geçen yılın ucuzu arasında dağlar kadar fark var çünkü.
Bir de plaj olayını araştırdım... Çok şaşırdım, bir o kadar da alkışladım.
Çünkü Bodrum’un en lüks mekânının hemen dibine Kültür ve Turizm Bakanlığı bir plaj açıyor. Bayramda hizmete girecek o plajın giriş ücreti: 0 lira!
Şaka yapmıyorum, bedava. Orada çay ve su 10, kola 36 lira. Otopark ücreti ise gün boyu 30 lira.
Bodrum’da lahmacun ve kola ya da ayran bir yerde 515 lira, 15-20 kilometre ileride ise 85 lira.
Hamburgerler ise özgürlüklerini ilan etmiş durumda. En ucuzu 150, en pahalısı 500 lira civarında.
Hepsi kardeşimiz, eşimiz, dostumuz, komşumuz, akrabamız diyoruz.
Peki bazılarımız, yani özgürlüklerden yana olan bizler...
◊ Neden kızıyoruz Mabel Matiz’e, Melek Mosso’ya, Melike Şahin’e?
◊ Ödül törenlerinde yaptıkları konuşmalar neden ‘gereksiz’ olarak yorumlanıyor?
◊ Neden bazılarımız tarafı olduğu mevzudan bile soğuyor?
◊ Mesela Sezen Aksu çıksa ve benzer konuşmaları yapsa aynı tepkiyi alır mı? Kendi açımdan yorumlayayım...
Sezen Aksu gibi isimler söylese bu sözleri, kendi özel cümlelerini seçseler, inanın aynı tepkileri almazlar.
Toplum ciddiye alacağı isimlerden duymak ister bazı sözleri, kanaat önderlerinden işitmek ister nasihatleri...