Konu, Mithat Can Özer’den ayrılan Alina Boz’un 2 hafta sonra yeni bir ilişkiye başlamasıydı...
Dün de Savaş Özbey’in Kelebek’teki köşesinde okudum. Demet Özdemir’i de katmış o yazısına.
“3 ay sonra yeni bir ilişkiye başladı, normal mi” demiş... “Ayrılıktan sonra bir yas süresi var mıdır? Birlikte geçirdiğin sürenin 40’ta 1’i kadar beklenmeli midir” diye sormuş.
Valla şu hayatta artık her şey normal.
Anormali yaşayan zaten karşılığını buluyor öyle ya da böyle.
Mehmet Coşkundeniz, ‘sessiz vazgeçiş’ diye bir tanımlama yapıyor böyle durumlara.
Bakın sessiz vazgeçişler vardır gerçekten.
İlişki içinde biter ilişki.
Hakan Evin, Michael Douglas ve ailesine de halı sattı.
Önceki gün Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da yaptığı açıklamada “Sizin duyduğunuz işin dedikodu kısmı. Biri densizlik yaptı diye her şey bir anda iptal olmaz” demişti.
O iddiaların odağındaki isimle konuştum.
O isim 37 yıllık Kapalıçarşı esnafı Hakan Evin.
Evin, olan biteni anlattı:
“Küfür yiyorum, tehdit ediliyorum, ben vatanını seven, Kapalıçarşı aşığı biriyim. Görüntüyü çekip bana gönderen başka bir esnaf arkadaşımız. Benim dükkânımın kameraları değil. Görüntü bana gelince, ben de birkaç fotoğraf karesini sosyal medyamda paylaştım sadece.”
Fırlatılan içecek Cardi B.’nin suratına gelince saniyesinde elindeki mikforonu fırlattı dinleyicisine.
Sonrada başladı bağırmaya...
Tabii o bağırırken korumalarda aşağıya inip uzaklaştırdılar o kendini bilmezi... Peki neden yapıyor bunu insanlar acaba?
İlla Cardi B. gibi karşılık mı vermek lazım ders alınması için? Geçen sene bu dönemlerde sayısız benzer olaylar yaşanmıştı ülkemizde.
Bu sene temiz geçiyor diyebiliriz.
Ama Cardi B. bence böyle bir olaya kalkışacaklara uyarı olsun. Artık bizim sanatçılarımızda sessiz kalmasın böyle hareketlere.
Ya sahneyi bıraksınlar ya da bağıra çağıra isyan etsinler ki bir daha tekrarlanmamak üzere kapansın böyle mevzular.
Belediyenin de o otoparklarda bir ortaklığı olabilir. Çünkü son gördüğümde ‘Şişli Belediyesi’ logoları vardı park noktalarında.
2 ya da 3 saat kalıp çıktım. 300 lira dedi vale kardeş bana.
300 lira!
Son dönemde her şeyi normalleştiriyoruz.
“Masrafları var normaldir” diyoruz, “et fiyatları arttı tamam” diyoruz, “içinde çok malzeme kullanmışlar değer” diyoruz...
Ama vale bu.
Buna neden zam geliyor? Haydi diyelim asgari ücret vesaire...
Bunlara karşı mıyız, hayır...
Fakat bu işin bir ayarı olmalı.
Demet Akalın çok haklı şekilde isyan etmiş. Elif Kaya’nın “Mavi Mavi” şarkısını dinlemiş ve “Şu şarkıları özgür bırakın. Saçma sapan aranjeler, saçma sapan okumalar” diyerek isyan etmiş.
Yahu yapmayın cidden.
Yemek konusunda da böyleyim. Her yemek yorumlanmasın derim. Tamamen tüketici bilincimle söylerim bunu. Şarkılar da öyle.
Her şarkı günümüze uydurulmaya çalışılmaz. Çalışılırsa ortaya skandal çıkar bazen. Kusura bakmasın söyleyen ama “Mavi Mavi” çok lezzetsiz olmuş.
Kimin ne hakkı var o güzelim şarkıyı bana böyle dinletmeye, ağzımın tadını, kulağımı bozmaya?
Hiç kimse de çıkıp demiyor mu “Yahu mahvetmişsin şarkıyı” diye...
Vallahi kıskançlık falan da yok. Ben işin başka kısmındayım.
Çünkü okuduğum habere göre, Umut ile birlikte olduğu söylenen Alina Boz daha 2 hafta önce 4 yıllık ilişkisini bitirmiş. Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can’la ilişkisi bitmiş. 2 hafta yahu!
Pes denmez mi...
4 yıllık bir ilişkiyi bitirip nasıl 2 hafta sonra başka bir ilişkiye başlayabilirsin...
Biz ya yas tutmayı bilmiyoruz ya da yalnızlık korkumuz var.
Ya da şöyle hesaplı kitaplı yaşıyoruz...
Ayrılık öncesi tüm olacakları planlıyoruz, tuttuğumuz dalı bırakmadan tutunacak diğer dalı garanti ediyoruz... Başka türlü böyle hızlı bir geçiş pek sağlıklı değil çünkü.
Potansiyeli görmüşler
Sonra da devam etmiş:
“Kaç şarkı bestelemiş? Bence onunla aynı sahneye Mustafa çıkmamalıydı.”
Burada kilit cümle şu:
“Kaç şarkı bestelemiş?”
Bu şu demek, ‘daha dur, yolun başındasın’.
Ve günün sonunda vardığımız nokta da sürdürülebilirlik.
Çok değil son 5 yıla bakın.
Uzun süredir merakla bekleniyordu film.
Dün vizyona girdi.
Dünün bir başka yeni filmi ise ortalığı kasıp kavuran Greta Gerwig’in yönettiği Barbie filmi.
Bir tarafta Barbie’nin neşeli, renkli, lay lay lom hayatı, diğer tarafta ünlü bir atom fizikçisinin dramı... Uzaktan anlaşılan bu savaşı Barbie’nin kazanacağı.
Çünkü her yer Barbie...
Mağazalara bakıyorsunuz Barbie kreasyonları çıkarmışlar, restorana gidiyorsunuz Barbie renkleriyle pembe pembe menüler sunuyorlar.
Geçen gün pembe makarna gördüm yahu ben pembe!