Paylaş
Uzaklardan hissederiz...
Ben en son Ece Seçkin’de hissettim bunu. Son konserinde müziği durdurdu ve dedi ki; “Orada bir köpek var, korkuyor. Onu korunaklı bir yere alalım”...
Yahu Ece!
Sana helal olsun...
Kendini değil, seyircilerini değil, çalışanları, orkestranı değil de bir köpeği düşündüğün için, onun korktuğunu taaa sahneden hissettiğin için sana benden 10 puan!
Arif Olmak
Develi Restoranları’nın sahibi Nuri Develi öyle güzel bir hareket yaptı ki...
Hem bizler hem konunun kahramanı olan babası Arif Develi tutamadık kendimizi, duygulanmadan, dakikalarca alkışlamadan yapamadık...
Develi’nin arkasındaki gerçek kahramanın Arif Develi olduğunu, ufacık bir dükkândan Türkiye’nin en önemli restoranları arasına girme hikâyesini anlatan bir belgesel hazırladı.
Adını da “Arif Olmak” koydu...
Belgesel gösterimi Zorlu PSM’de Erol Evgin konseriyle gerçekleşti.
Aslında uzun süredir çalışıyordu üzerinde bu projenin Nuri.
Ama Türkiye’nin yaşadığı olumsuz süreçler gösterim tarihini hep ileri attı.
Çok not çıkar o izlediğimiz belgeselden.
Nuri babasına bir teşekkür etmek istemiş, önünde saygıyla eğilmiş ve bunu yaparken gençlere de ‘nasıl yapabilirim’ mesajını aşılamış.
İlham kaynağı olarak görün bu belgeseli siz.
Olmaz denen şeylerin nasıl gerçekleşebileceğini iliklerinize kadar hissedin olur mu?
Azim, çalışma, dürüstlük gibi özelliklerin bir araya gelince nasıl bir enerji ortaya çıkardığını fark edin.
Bir de Nuri’nin babasına olan saygı duruşunu, ‘ata’ya olan minnetini de alkışlamayı ihmal etmeyin lütfen.
Yapan da alan da ‘yallah tedaviye’
Bu fotoğraftaki küçük ‘şey’ var ya...
Hani görünmeyen.
Üflesen uçacak, poflasan kırılacak, hohlasan dağılacak olan şey...
O bir çanta...
Louis Vuitton marka üstelik. Ve o çanta tam 63 bin dolara satılmış.
Yani 1 milyon 600 bin lira falan.
Daha önce çöp poşetinden çantayı, buzdolabı saklama poşetinden ayakkabıyı, tahtadan gömleği falan gördük de, kardeşim bu ne!
Uğur böceği kıvamındaki bu çantayı kim ne yapacak?
Ben mesela bunun yanlışlıkla üzerine otururum...
Hapşurup kırarım...
Sapını serçe parmağımla dahi tutamam.
Merak ediyorum kaç tane satacak, kim alacak... Ve alanlar içine ne koyacak...
Erkekler koşun!
İki kişi var... İki kadın girişimci... İkisi de sıradan değil zekâ ürünü işler koyuyor ortaya...
Hepsini ayrı ayrı da size anlatacağım ama şimdi kısaca bahsedeyim.
Biri Gizem Esendemir’in markası Eclectic Concept...
Kadınlar için bir süredir ‘markaydı’ zaten Gizem.
Bu sene erkek koleksiyonu da ekledi.
Hatta Çeşme’de Before Sunset Beach’in içinde en cafcaflı dükkânın da sahibi... Yazlık ürünleri dolabımda yerini aldı çoktan.
Beni bir diğer keten kumaş tutunu yapanlardan biri de Bahar Akbulut’un markası ‘Fine People Community’...
Geçen sene de onun gömlek ve pantolonunu almış ama aksi gibi aldıktan hemen sonra 10 kilo vermiştim.
Tadını çıkarmak bu seneyeymiş.
Bu iki kadın girişimcinin markaları, aradığı yazlık kıyafetleri zor bulan hemcinslerime önerimdir.
8 kişilik konsere yalanlar
Haberi gördüm üzüldüm.
Görüntüleri gördüm gözyaşlarım ‘pıt’ etti. Sonra yapılan açıklamaya kulak kabarttım, içim ‘cız’ etti.
Yavuz Bingöl’ün konserine 8 kişi katılmış. Şaka değil resmen 8.
Yazıyla da sekiz...
Yavuz Bey de bir sonraki konser tarihini verip “Orada görüşürüz” demiş ve inmiş sahneden.
Ben olsam;
* Hastayım, çok kötüyüm...
* Ayağım çatladı, kolum kırıldı...
* Tansiyonum düştü, fenayım...
* Bir yakınıma acil yardıma gitmem gerekiyor...
Gibi bahaneler bulup çıkmazdım bile o sahneye.
O yüzden özgüveni, her şeye rağmen seyirciye saygısından sahneye çıkması (8 kişi de olsa) falan büyük hareket...
Beklediklerim
* Bayram deyince ben mutlaka bir Ebru Yaşar konserine giderdim. En son Ramazan Bayramı’nda Kıbrıs’a gidip dinlemiştim o şahane sesi. Ne eğlenmiş ne keyiflenmiştik.
Bu bayram olmadı. Ben şimdi 13 Temmuz’u bekliyorum. Çünkü Paraf Kuruçeşme Açıkhava sahnesinde çıkacak Ebru... Ve bayramı atladığım için muhakkak gideceğim o konsere.
Ne yapalım benim için resmen bağımlılık kendisi. Dinlenmesi keyif veren isimler listemde tepelerde.
* The Bodrum Edition Hotel’in yaptığı etkinlikleri, ağırladığı ünlü şeflerin lezzetlerini, sanat eserlerine gösterdikleri önemi uzaktan takip ediyorum.
Geçen sene uğramış ve sundukları hizmete şapka çıkarmıştım.
Hatta geçtiğimiz gün ‘Batard Pop-Up Dinner’ adı altında ünlü şef Cihan Kıpçak’ı ağırladılar.
Gidenler anlata anlata bitiremiyor o geceyi.
En kısa sürede gidip yaptıkları imza işlere yakından şahit olacağım...
Paylaş