Biz kimseyi hedef göstermedik!

Yazıdan tam 1 gün önce telefon açtım Esin’e ve “Doktor kimdi?” diye sordum. Yazıma gittiği doktorun adını da ekledim. Bilerek tek bir sefer geçirdim doktorun adını.
Bu kadar.
Yazımı da “Herkes dikkat etsin gittiği doktora, yaptırdığı operasyona. Hatta uzmanlar bu tip operasyonların göz doktorlarına yaptırılması gerektiğini söylüyor” diye bitirdim.
Ben söylemiyorum, uzmanlar söylüyor. Anladınız umarım. Yani bir sorun varsa, meslektaş meslektaş oturup aranızda tartışacaksınız!
Bazı kendini bilmez doktorlardan hakaretler, bazı kim olduğu belli olmayanlardan saçma sapan mail’ler aldım.
Son olarak da ‘Estetik Plastik Cerrahi Derneği’ resmi bir mail attı: “Camiamız için itibar kaybettirici ve aynı zamanda ticari itibarımıza zarar verici bu durumları, yazınızın yayınlandığı gazete ve sütunda ivedilikle tekzip etmenizi sizden bekliyoruz.”
“Etmezseniz toplaşıp dava açacağız” falan diyorlar yani.
Ne dememi isterler peki?
“Kusura bakmayın, olur böyle hatalar. İnsanların dikkat etmesi gerektiğini söylemem, uyarmam benim hatamdı” gibi bir cümle mi istiyorsunuz?
Biz kimseyi suçlamadık!
Biz kimsenin mesleğine hakaret etmedik!
İşin arka tarafı, nelerin konuşulduğu, hasta ve doktoru arasındaki süreç vesaire... Ben bilmem inanın. Beni ilgilendirmez de ayrıca.
Ben olanları yansıttım.
İnsan hayatı varsa ortada, tepkimizi koyacağız bizler de.
Kusura bakmayın...
Kırdığımız varsa, ki olmuş duydum, affola.
Estetik cerrahlarının nasıl kıymetli olduklarını konuşmaya gerek mi var Allah aşkına!
Bir sorun, bir aksaklık gördüğümüzde de susmayalım değil mi ama!

Ahahaha yaratıcılık be! ‘AşÇın Olayım’

Bir firma varmış. Sanırım ismi ‘Ordinary-US Food’. Ben adını son kampanyalarıyla duydum. Kampanyanın adı ‘AşÇın Olayım’.
Sokaklardaki billboard’larda kampanya adını öyle büyük gördüm ki, dedim herhalde firmanın adı bu.
Zaten anlıyorsunuz hemen ve “Aşkın Olayım” olarak okuyorsunuz ‘Aşçın Olayım’ı.
Sonra baktım ne yapıyorlar diye. Hazır yemek hizmeti veriyorlar anladığım kadarıyla.
Yani hazır külbastı, hazır taze fasulye, tas kebabı vesaire... Seçenek çok.
Muhakkak çok iyidir ürünleri bilemiyorum da...
Kampanya ismi nedir yahu?
AşÇın Olayım son ayların “Aşkın Olayım” trendini yakalamaya çalışmak, buradan yürümek amacı taşımıyor mu?
Taşıyor taşıyor.
Biraz da kolaya kaçmak değil mi?
Öyle öyle...
Biraz baktım belki Simge’nin sesini kullanmışlardır, onunla anlaşmışlardır ya da şarkı sözlerinden bir şeyler yapmışlardır diye...
O da yok. Hiçbiri yok.
O yüzden biraz zorlama olmuş sanki arkadaşlar.
Çünkü son birkaç gündür markanın ürünlerinin, yaratıcı reklam dehasının yerine, sloganlarıyla ilgili yapılan kötü mavraları duyuyorum sağda solda. Hatta şey diyorlar:
“Közlenmedi hiç sana layık domatesler benden önce, etçil yüreğim, kesiyorsun sen de ince ince.”
Hahahah!
Ölü doğan bir kampanyaya hoş geldiniz...

Göreceklerinize şaşırmayın

Fırsat buldukça gidiyorum Bodrum’a ve Çeşme’ye. Son Çeşme tatilimde en çok ilgimi çeken yer Alaçatı Port’taki şubesiyle sezonu açan Cabbar oldu.
Akşam yemeğini yerken bir anda denizin üzerinden bir şey yükselmeye başladı. Ana ışıklar kısıldı, resmen sahne ışıklarıyla şov başladı. Dedim ne oluyor!
O uzun süredir konuşulan ama işletmeci Serkan Koca’nın sır gibi sakladığı platform ortaya çıkıyormuş halbuki.
Cabbar eğlenceyi farklı bir boyuta taşımak, mekânda eğlenenleri manzaraya karşı döndürmek ve daha iyi bir müzik deneyimi için çok para harcamış.
Otomatik platform tek bir tuşla müşterilerin gözü önünde yerden yükseliyor. DJ müşterilerle aynı hizaya geldiği zaman başlıyor şovlarına. Sadece yukarı çıkan bir kabin sanmayın orayı, arkası dev bir led ekran.
Cabbar’ın konumu rakiplerine göre rahat, o nedenle müzik sesinde belli bir saate kadar sorun yaşamıyorlar. Ben sevdim.
Müzik ve görsellik birleşince, hem müşterinin, hem mekânın hem de tabii ki müziğin senkronu birbiriyle uyuşunca, e karınlar da önceden doymuşsa nefis bir eğlence çıkıyor ortaya...