Kardeşim sizin buna ne hakkınız var!

En son arkadaşımız gazeteci Esin Övet’in başına geldi bu durum.
Ben uzun zamandır süreci biliyordum.
Esin sustu, kimseyi kötülemedi, tam anlamıyla kan kustu kızılcık şerbeti içti kız!
Tedavisine, yapılan yanlış operasyonu düzeltmeye, yani hayatına odaklandı.
Peki ne olmuştu?

Kasım ayıydı sanırım, Esin göz kapağı ve kaş kaldırma operasyonu için Op. Dr. Alp Aslan’a ameliyat oldu.
Ameliyattan çıktığı anda gözünde yanma vardı ve görmüyordu.
Doktoru “Normal, geçecek” dedi.
Ama işler tam tersine döndü maalesef.
Operasyonun üçüncü günü başka bir doktora gitti Esin.
Ve acı gerçeği orada öğrendi.
“En az 1.5 sene operasyonlar geçirmesi gerektiğini ve gözünü kaybedebileceğini” söyledi ona gittiği doktor.
Ve aylardır operasyon geçiriyor Esin.
Peki buna ne hakkınız var kardeşim sizin?
Siz o diplomaları nereden, nasıl alıyorsunuz?
İnsanlar hayatlarını size emanet ediyor...
Kimsiniz yahu?
Neyse ki şimdi emin ellerde Esin.
Sağ gözü yüzde 80 görme seviyesine ulaştı ama sol gözü halen yüzde 2 görüyor.
Biraz daha zaman geçtikten sonra kornea nakli olacak.
Herkes dikkat etsin gittiği doktora, yaptırdığı operasyona...
Hatta uzmanlar bu tip operasyonların estetik doktorlarına değil, göz doktorlarına yaptırılması gerektiğini
söylüyor.

Tasting Bodrum

Geçen hafta ‘gelenekten globale Bodrum mutfağı’ temasıyla Tasting Bodrum etkinliği yapıldı.
Bodrum’da bir ilkti. Daha önce Alaçatı’dakine katılmıştım ben.
Şöyle anlatabiliriz Tasting etkinliğini...
Bölgenin lezzetlerini, doğal güzelliklerini, yerel yaşamını ve global değerlerini ön plana çıkaran, 3 gün boyunca devam eden bir deneyim...
Ana etkinlik alanı Bitez’di.
Kültür sanat ve gastronominin iç içe geçtiği günler yaşandı.
Mesela bir köşede Bodrum’un köklü restoranları ve onların lezzetleri vardı, diğer
köşede yeni nesil şeflerin yemekleri.
Tasting, anlatmakla bile ağız sulandıracak bir etkinlik.
O yüzden yaşamanız lazım.
Muhtemelen bu sene içinde İstanbul’da, seneye de çok daha geniş bir katılımla tekrar Bodrum’da olacaklar.
Aklınızda
bulunsun.

Müzik yasağı mevzusu

Şu müzik yasağı mevzusunu anlatmak istiyorum sizlere.
Her kafadan farklı sesler çıkıyor çünkü.
∆ Yasak tamamen kalktı...
∆ Yasak sadece Antalya’da kalktı...
∆ Yasak kalkmadı, aynen devam...
İşin aslı, en doğru cümlesi şu aslında: Eskiye dönüldü.
Türkiye’nin her yerinde artık ruhsat saatine göre müzik yapılabilecek. Yani ruhsatın gece 2’ye kadarsa 2, 4’e kadarsa 4’e kadar canlı müzik yapabileceksin.
Ama kapalı alanda.
Yani açık alanda müzik yapma yasağının saati yine 01:00.
Bu saatten sonra açık alanda müzik yasak.
Bu karar özellikle Bodrum, Çeşme, Antalya gibi yazlık yerleri ilgilendiriyor. Çünkü oralarda genellikle tüm mekânlar açık alanda.
Peki ne değişti diyecek olursanız...
Şöyle anlatayım onu da...
Bazı mekânlar, kapalı alanlarında yasak olmasına rağmen geç saatlere kadar müzik yapıyordu.
Ama kapıya polis, zabıta, belediye ekipleri geliyor ve mekânlar da müziği bir anda durdurmak, ışıkları kesmek zorunda kalıyordu.
Bu olmayacak artık.
Ayrıca başıma bir şey gelmeyecekse gece 01.00’den sonra açık alanda, özellikle yerleşim yerlerinin olduğu alanlarda müzik yapılmasın diyorum ben.
Bakın hastası, yaşlısı, müzikten rahatsız olanı var.
İki eğleneceğim diye o insanları huzursuz etmeye gerek de yok sanki. Ne diyorsunuz?

Alaçatı’nın Lübnan’ı

Alaçatı’ya bu sene yeni bir Lübnan mutfağı geldi.
Adı ‘El Yar’.
Projenin arkasındaki isim ise Limon Alaçatı’nın işletmecisi Yasin Becek.
Hedefleri, tıpkı Limon gibi El Yar’ı da Alaçatı klasiği haline getirmek. Duyduğuma göre menüde ‘biz Ege’deyiz’ detayı atlanmamış.
Bu ön planda tutularak Lübnan mutfağıyla harmanlanmış.
Hatta restoranı açmadan ekipçe bir Beyrut seyahati yapıp yerinde incelemişler oraların kültürünü.
Yalan söylemeye tabii ki gerek yok, henüz gitmedim. Ama gittikten sonra anlatıldığı kadar var mıymış muhakkak yazacağım.