Onur Baştürk

Peki bundan sonra ne olacak?

25 Mart 2020
Herkesin ortak umudu neredeyse aynı:

Hazirana kadar her şeye normale döner.

Öyle olduğunu ve bir anda kendimizi mayıs sonunda bulduğumuzu düşünelim.

Artık dışarı rahat rahat çıkılabildiğini, hayatın normale döndüğünü yani...

Bir anda eskisi gibi olabilir miyiz?

Şöyle ki:

◊ Dip dibe masaların olduğu bir restorana gidip rahatça oturabilir miyiz?

Evde o kadar izole yaşamaya alışmışken, “sosyal mesafe” denilen kavram artık belleklere kazınmışken bu bir anda mümkün olabilir mi?

◊ Organizasyon, iş toplantısı, parti, konser, düğün gibi çok sayıda insanın bir araya geldiği ortamlarda

Yazının Devamını Oku

Herkes Ezgi Mola kadar iyi niyetli olacak mı?

23 Mart 2020
Kirada oturanların dışarı çıkmayıp sağlıklarını korumanın yanı sıra düşündükleri bir diğer şey de şu tabii:

Eğer durum böyle giderse ileride kiramı ve faturaları nasıl öderim?
İşte tam da böyle bir zamanda Ezgi Mola şahane bir şey yaptı.
İki kiracısından nisan ayının kirasını almayacağını söyledi.
İmkanı olan diğer mülk sahiplerinden de bu harekete katılmalarını rica etti.
Herkes Ezgi Mola kadar iyi niyetli olur mu, pek emin değilim.
Ama en azından Ezgi’nin hareketi çok dikkat çekti, şimdi herkes ev sahibine espriyle karışık onun videosunu yolluyor!

Hep bu sorumsuzlar yüzünden...

Hafta sonu markete gitmek için 1 saatliğine dışarı çıktığımda küçük bir şok yaşadım:

Yazının Devamını Oku

Kırmızı 20’yle yeşil 20’nin sırrı

22 Mart 2020
Salgın yayılmaya başladığı andan itibaren birbirine benzer şeyler söyleyen çok fazla komplo teorisi videosu izlemiş olabilirim. Aralarında en ilginç ve akla yatkın olanı The Economist’in kapağından yola çıkarak salgını 13 Aralık’ta yayınladığı videoyla haber veren Ertan Özyiğit’in videosu oldu.

Doğruya doğru: Araştırmacı-yazar Ertan Özyiğit’in Youtube kanalındaki videolarını salgın günleriyle beraber keşfedenlerdenim.
Özyiğit’in videoları arasında en çok ilgimi çeken 13 Aralık 2019’da yayınladığı video oldu.
Çünkü Özyiğit orada derginin kapağından yola çıkarak kesin bir dille şunu söylemiş:
“2020 ve sonrasında dünyayı salgın bir hastalık tehdit edecek”.
Dediği de çıktı işte.
Peki Özyiğit bir kahin mi?

Yazının Devamını Oku

‘Dün sonsuza kadar değişmiş bir dünyaya çıktım’

21 Mart 2020
Son yılların en trend meditasyonlarından biri Vipassana.

Nam-ı diğer sessizlik meditasyonu.
Amerikalı oyuncu Jared Leto da bundan 20 gün önce bu meditasyonu yapmak üzere çölün ortasında bir kampa katılmış.
12 günlük meditasyonu bitip kamptan çıktığında Instagram’ına yazdığı ilk cümle çok etkileyiciydi:
“Vaouv! Dün çok farklı, sonsuza dek değişmiş bir dünyaya çıktım. En hafif ifadeyle, akla durgunluk verici.”
Çünkü ünlü aktör 12 gün önce bıraktığı dünyayla 12 gün sonra karşılaştığı dünyanın aynı olmadığını görünce şoke olmuş.
Nasıl yani, gerçekten hiçbir şeyden haberi olmamış mı diye sorarsanız; evet aynen öyle.
Çünkü Vipassana meditasyonundaki sessizlik, sadece konuşmamayı kapsamıyor.

Yazının Devamını Oku

Yalnızlar bir adım öne çıksın lütfen

20 Mart 2020
Bu yazı, bugünlerde yaşamakta olduğumuz evdeki mecburi izole hayatı sevgilisi ya da karısı kocası olmadan sürdürmeye çalışanlar, yani ‘single’lar için. Yalnız olmak böyle günlerde daha mı fena? Yoksa tam aksine bir lüks mü? Yalnızlarla konuştum, sonuna da kendi halet-i ruhiyemi ekledim.

 “ÇOK FENA” DİYENLER...

“Ne kadar yalnız olduğumu anladım, üstelik daha bu üçüncü gün. İçinde bulunduğumuz stresi yanı başımda olan biriyle paylaşamamak çok fenaymış” dedi arkadaşım telefonda.
Kapatmadan önce de ekledi: “İşler normale döner dönmez bir sevgili bulacağım!”
Bir başka tanıdığa sordum, onun yanıtı daha ızdıraplıydı:
“Çok yalnız olduğumu görüp sinirimden ağladım.”
Hali hazırda yalnız yaşayanlar eve tıkılma süreciyle birlikte yalnızlıklarının daha çok farkına vardı, orası kesin.

Yazının Devamını Oku

Evdeki sosyal yaşamınız nasıl gidiyor

18 Mart 2020
Merhaba bir saat süren facetime görüşmeleri, merhaba evdeki tozlar, merhaba sürekli açık olan televizyon, merhaba yemek siparişleri ve tabii size de merhaba komşular! Dışardaki sosyal hayatlar bitti, artık evdeki zorunlu sosyal hayatımız başladı. Buyurun ilk günlerin notlarına...

◊ BURASI NE ÇABUK TOZLANDI!
15 yıldır bu köşede sosyal yaşamı birçok yönüyle aktarıp durdum.
Şimdi korona tedbirleri dolayısıyla evden bildiriyorum. Tarihimde bir ilk.
Zaten hepimizin tarihinde bu son yaşananlar ilk ötesi ilk.
Evet, dışarda sosyal yaşam sona erdi, “Evlerde kalmak en iyisi” denildi, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayın uyarısı yapıldı. Haliyle herkes evinde.
Bu yüzden: Merhaba sürekli açık olan televizyon, merhaba arkadaşlarla yapılan facetime görüşmeleri, merhaba yemek siparişleri ve merhaba tozlar!
Evet, tozlar. İnsan sürekli evde olunca gözü ister istemez tozlara takılıyor.

Yazının Devamını Oku

Yeni hayat şeklimiz

16 Mart 2020
Korona önlemleri geldi, hayatımız değişti. Buyurun hafta sonu gözlemlediğim şeylere...

◊ DIŞARIDA OLANLARA KIL OLUYORUZ
Sahilde yürüyüş yapana da kafede kahve içene de gıcık olan çoğunlukta. Dillerde aynı paranoyak cümle var:
“İtalyanlar da ilk başta böyle rahat davranmış.Görün bakın sonumuz İtalya gibi olacak.” Hafta sonu itibarıyla yeni hayat şeklimizin ilk özelliği buydu:
Eve gidip oturun baskısı artık yeni mahalle baskısı...
◊ EN TEMİZ BİZİZ KAYGISI
Mekanlar instagram profillerinde peş peşe açıklama yaptı. Mekanlarının her gün baştan aşağı dezenfekte edildiğini, hijyen kurallarının en üst seviyeye çıkarıldığını, peçetelerin tek kullanımlık olduğunu ve daha birçok tedbiri sıralamak zorunda hissederek...
Yeni hayat şeklimizin ikinci özelliği de bu:

Yazının Devamını Oku

Köpeklerin velayetini konuşmalıyız ex aşkım

15 Mart 2020
Yeni nesil ayrılıkların ilk farklı özelliğini iki ex sevgili Serenay Sarıkaya ve Kerem Bürsin sayesinde öğrenmiş olduk: İlişki sırasında sahiplenilmiş köpeklerin velayeti!

Meğer Serenay ve Kerem ayrılmalarına rağmen köpekleri Orfeus ve Hectorius için görüşmeye devam ediyormuş.
Ne hoş değil mi?
Nasıl ki boşanan çiftler çocukları için bir araya geliyorsa, onlar da köpekleri için bir araya geliyormuş işte.
O zaman hayal etmek serbest:
Orfeus ve Hectorius parkta çılgınlar gibi koşturup oynarken, artık ayrı olan anne babaları Serenay ve Kerem de
banklardan birine oturmuş onları seyreder.


Yazının Devamını Oku