Evdeki sosyal yaşamınız nasıl gidiyor

Merhaba bir saat süren facetime görüşmeleri, merhaba evdeki tozlar, merhaba sürekli açık olan televizyon, merhaba yemek siparişleri ve tabii size de merhaba komşular! Dışardaki sosyal hayatlar bitti, artık evdeki zorunlu sosyal hayatımız başladı. Buyurun ilk günlerin notlarına...

Haberin Devamı

◊ BURASI NE ÇABUK TOZLANDI!
15 yıldır bu köşede sosyal yaşamı birçok yönüyle aktarıp durdum.
Şimdi korona tedbirleri dolayısıyla evden bildiriyorum. Tarihimde bir ilk.
Zaten hepimizin tarihinde bu son yaşananlar ilk ötesi ilk.
Evet, dışarda sosyal yaşam sona erdi, “Evlerde kalmak en iyisi” denildi, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayın uyarısı yapıldı. Haliyle herkes evinde.
Bu yüzden: Merhaba sürekli açık olan televizyon, merhaba arkadaşlarla yapılan facetime görüşmeleri, merhaba yemek siparişleri ve merhaba tozlar!
Evet, tozlar. İnsan sürekli evde olunca gözü ister istemez tozlara takılıyor.
Yahu burası ne çabuk tozlandı oluyorsun. Alıyorsun eline bezi, bir heves siliyorsun. Ertesi gün yine toz! Bu nasıl bir girdaptır yarabbi, bitmek bilmeyen...

◊ BİTMEK BİLMEYEN FACETIME SOHBETİ
Önceki gece biri Paris’te diğer ikisi İstanbul’da olan üç arkadaşımla facetime görüşmesi yaptık. Tam bir saat sürdü. FaceTime sohbeti yorucu aslında.
Bazen “Beni dinleyen var mı, durun bir şey anlatacağım” diye debelenirken buluyorsun kendini. Bazen de kendi halinde takılıyor, arkadaşların orada hararetli bir şekilde konuşurken mutfakta bir şey atıştırabiliyorsun.
Hep açık olan televizyonun varlığı gibi bir şey uzun facetime görüşmeleri.
Yeter ki evde bir ses olsun...
Açıkçası şimdiden yüz yüze sohbet etmenin, birinin gözüne bakarak bir şey anlatmanın değerini anladım. Dersimi aldım, çekilebilirsin korona!

◊ ‘ZOOM’ DAHA İYİ DEDİLER
Gel gör ki yapacak bir şey yok! Tek gerçek, ayak uydurmak.
FaceTime yerine Zoom’u önerdiler mesela. Daha çok kişiyle grup görüşmesi yapabiliyormuşsun. Şimdi onu indireceğim.

◊ EVLERDE TOPLANMAYALIM MI YANİ?
Kahrolası ‘story’lerden görüyorum: Bazı arkadaş grupları evlerde toplanıp kağıt oynuyor, toplu bir şekilde film/dizi filan seyrediyorlar. Aralarındaki sosyal mesafeyi korumaya dikkat ederek...
Ama bizim arkadaş grubu buna da karşı. Çok sert önlemler aldılar.
“Tam izole olunmalı, herkes kendi evinde otursun” diyorlar.
Zaten kağıt filan oynamam da, toplu halde film/dizi izlesek iyi olurdu hani.

◊ İÇ DÜNYAMA DOĞRU TREN YOLCULUKLARI
“Madem evde daha çok vakit geçireceğiz, kendimize vakit ayıralım, okumadığımız kitapları okuyalım, meditasyon yapıp iç dünyamıza doğru tren yolculukları düzenleyelim” diye tatlı tatlı önerilerde bulunanlar; o iş öyle olmuyor ne yazık ki...
Habire gözün kulağın yeni korona gelişmelerindeyken bir şeye odaklanmak çok zor.
Ayrıca canın sürekli dışarı çıkmak istiyor.

◊ EVE YEMEK SİPARİŞİ SAKINCALI MI
Az önce eve yemek sipariş ettim. FaceTime grubundaki arkadaşım, “Delirdin mi, evde yemek yap, dışardan sipariş verme” dedi.
Hoppala! Evde en son asırlar önce yemek yapmışlığım var.
“Maalesef sipariş vermeye devam edeceğim” dedim arkadaşıma. O kadar da değil.

◊ IVIR ZIVIRI AT, İYİ GELİYOR
Evde meditasyon deyince aklıma geldi.
Bence en güzel meditasyon dolap temizlemek! Yıllar içinde ne çok işe yaramaz şey biriktirdiğini farkedip hepsini atmaya başlamak şahane bir duygu.

◊ PEKİ PEKİ ANLADIK
“Bana abartıyorsun gözüyle bakıyordunuz, bak evde oturmaya başladınız” diye çemkiren arkadaşlar var bir de. Onlara MFÖ’nün “Peki peki anladık, sen neymişsin be abi” şarkısını yolladım. Şu an bu yarışa mı girelim yani?

◊ EVDEN ÇALIŞMANIN ZORLUĞU
Çoğu arkadaşım evden çalışmaya başladı ve acayip zorlanıyor.
Çünkü evde dikkatin çok çabuk dağılıyor.
“Şu koltuğun yüzü değişmeli” diye koltuğa takıyorsun mesela ya da sürekli bir şey yiyip içmek istiyorsun.
Aslında “Evden çalışıyorum” diyenler de yıllarca kafelerde çalıştı.
Kimse evinde çalışmıyordu ki!
Şimdi yıllarca plazalardan çıkmamış olanlar evden çalışma gerçeğiyle yüzleşti.
“Evden çalışıyorum” deyip kafelerde sabahtan akşama bilgisayar başında olanlar da...

Yazarın Tüm Yazıları