Önce ayrıntılar:
Sekiz saatlik konser yayınını Dünya Sağlık Örgütü ve yoksulluğa karşı faaliyetleriyle bilinen yardım kuruluşu Global Citizen düzenledi.
YouTube üzerinden izlenen yayının küratörlüğünü ise Lady Gaga yaptı.
Şimdi gelelim konserin -benim izleyebildiğim kısımların- magazinine...
FATİH ÜREK DEĞİL Mİ O?
Elton John nefis bahçesinde “I’m Still Standing” adlı klasiğini söyledi.
Şarkı seçimi anlamlıydı ama tabii ben bir ara kendisini Fatih Ürek’e aşırı benzettiğim için bu şarkının ardından “Hadi Lili Lili Yar” filan gelecek sandım. Doğrusu o şarkı gelse tüm dünya için çok daha eğlenceli ve çok da Alacakaranlık Kuşağı tadında bir durum olurdu.
LADY GAGA’NIN HALISI
Bizim sokaktan kahkahalar, sesler yükseliyor.
Pencereyi açıp
baktım.
Meğer sekiz kişilik bir arkadaş grubu kamp sandalyelerini atmışlar sokağa, ellerinde içecekler, akşam pikniği yapıyor!
Aralarında güya mesafe var, ama o da yalandan.
Zaten yüzlerinde maske yok.
◊ Eda Taşpınar’ın hesabında 90 yaşındaki anneannesinin ne kadar cool olduğunu öğrendim...
Doğrusu Eda’nın deli dolu pozlarından daha çok ilgimi çekti anneannesi. Nefis bir kadın. Keşke daha çok çekse onu Eda.
◊ Saba Tümer’in bozulan bulaşık makinesiyle ilgili tüm detayları öğrendim...
Başım göğe mi erdi? Tabii ki hayır! Ama şu an bu tip gündelik ayrıntılarla hepimiz boğuşuyoruz ya, o yüzden tuhaf gelmedi tabii.
Bir de Saba iyi bir konuşmacı olduğu için kendini dinletmesini başarıyor.
Bu da problem mi yahu demeyin, sonuçta herkesin kendine göre önem verdiği şeyler var. Beni asıl ilgilendiren bu problemin hallediliş tarzı oldu.
Meğer kuaförler çoktan evlere boya servisine başlamış!
Hayır, kuaförler eve girip boya yapmıyor.
Ama sadık müşterilerinin boya rengini bildiklerinden, ona göre malzemeyi hazırlayıp eve bırakıyorlarmış.
Boyası gelmiş kadın arkadaşlarım arasında bir anket yaptım, çoğu aynı şeyi yapmış.
“Evet kuaförüm getirdi, ben de boyadım” diyorlardı.
Tabii bir de şu konu var:
Dün farklı isimlere korona sonrası geleceğe dair öngörülerini sormuştum.
Bugün sadece bu yaz turizmde neler olur, bir ona bakalım.
Çarpıcı misal: Turizmci ve Tur Operatörleri Platformu Sözcüsü Cem Polatoğlu’nun bu konudaki öngörüleri radikal.
Şöyle diyor Polatoğlu:
“Uçaklar yüzde 50 kapasiteyle uçacak.
500 ya da 1000 odalı otel projeleri rafa kalkacak.
Her şey dahil sistemi önemini kaybedecek. Hatta ‘açık büfe’ son bulacak.
Emre Arolat / Mimar
PEK ÇOK ŞEY ESKİNİN DEVAMI OLACAK
Bu işin sonunda ne olacak? Chomsky’nin söylediği gibi gelmekte olan daha büyük krizlerin küçük bir kesiti mi gerçekten korona? Yoksa bu tür salgınların 50 ila 100 yılda bir tekrarlanabileceğini söyleyen pandemi uzmanlarına mı inanmalı?
Doğrusu bu tuhaf süreç normalleştiğinde bazı şeylerin bir daha eskisi gibi olmayacağı aşikâr. Mesela Avrupa Birliği denen, kendini pek beğenen oluşum ya dağılacak ya da kendisini radikal biçimde yenileyecek. Evden çalışma mı? Belki. Belki biraz daha fazla. Ama o kadar!
Post-korona günlerinin paradigmatik bir değişime sahne olacağını düşünenlerden değilim. Baksanıza, birkaç haftada sıkıntıdan ne yapacağını bilemez oldu millet.
Öyle kolay değil her sabah kalk, yüzünü yıka, mutfaktan kahveni al, yan odadaki masaya otur, bilgisayarı aç ve akşamı et başında. (...)
Sonuçta iyiye kolay alışır, rahatına düşkündür insanoğlu. Kötüyü ise çabuk unutur.
EVDE SAÇLARIMI KESTİM
Baktım ki hem süreç hem de saçlar uzuyor, “Bu iş böyle olmaz” dedim ve aynanın karşısına geçip saçlarımı kestim. Hayır, son günlerde moda olduğu üzere dazlak olmadım. Yanlarından ve uçlarından kısalttım.
Nasıl mı?
Tarak ve tıraş makinesi yardımıyla. Bugüne kadar gittiğim kuaförlerin nasıl kestiğini hep gözlemlerdim.
Meğer o kesim stili aklımda kalmış.
Onu uyguladım.
Tek bir hedefi vardı: Şarkıcılık kariyeri.
Hâlâ orada yaşıyor ve hedefine kilitlenmiş durumda.
24 yaşındaki Serel karantina günlerinde Londra’da ne yapıyor, oradaki durum nedir anlatsın istedim. Şimdi Serel’e bağlanıyoruz, buyurun...
PARKLAR SPOR YAPANLARLA DOLU
◊ Londra’da durum nasıl Serel? İnsanlar dışarı çıkıyor mu?
- Londra’da durum ‘semi-lockdown’, yani eğlence ve sosyal hayata dair birçok şey durdu. Dükkanlar kapalı, ama ilk günden beri hayat devam ediyor.İşin güzel kısmı, sokağa çıkılsa bile insanların aralarındaki mesafeyi koruması.Sadece aynı evde yaşayan insanların fiziksel olarak yakın durduğu bir bilinç hakim. Hele ki parklar top oynayan, spor yapan, meditasyon yapan, kuşları besleyen maskeli-maskesiz insanlarla dolu! Birçok tanıdığım işe gitmeye devam ediyor.Ama iş ortamında da gerekli önlemler alınıyor. Yani hayatın hızı yarıya düşmüş olsa da, hayat devam ediyor. Bu dönemin kahramanı doktorlar ve parklar.
◊