Paylaş
Doğruya doğru: Araştırmacı-yazar Ertan Özyiğit’in Youtube kanalındaki videolarını salgın günleriyle beraber keşfedenlerdenim.
Özyiğit’in videoları arasında en çok ilgimi çeken 13 Aralık 2019’da yayınladığı video oldu.
Çünkü Özyiğit orada derginin kapağından yola çıkarak kesin bir dille şunu söylemiş:
“2020 ve sonrasında dünyayı salgın bir hastalık tehdit edecek”.
Dediği de çıktı işte.
Peki Özyiğit bir kahin mi?
İzlediklerime bakılırsa asla değil.
Kendisine sembol okuyucu demek daha doğru.
RENK KÖRLERİ BU RENKLERİ NASIL GÖRÜR
Aslında Özyiğit, The Economist dergisinin kapaklarını hep yorumluyormuş.
Çünkü dergi kapağına özellikle konulan bazı semboller olduğunu ve bu sembolleri doğru okuyanların ileride oluşacak yeni dünya düzenine dair ipuçları elde edeceğine inanıyor.
Gerçekten de The Economist’in 21 Kasım’da yayınlanmış 2020 kapağında bir göz keskinlik testi şeması var.
Bu şemayı bulan doktorun soyadıyla anılan Snellen şeması.
Özyiğit videosunda diyor ki:
“Şemada büyükten küçüğe doğru sıralı kelimeler var.
En altta gizlenen şifreli kelimeler keskin gözü olanların görmesi istenilen kelimeler.
Bir de renk körlüğü testi eklenmiş.
2020 rakamı ikiye bölünmüş. Kırmızı 20 ve ardından yeşil bir 20.
Neden özellikle bu renkler?
Renk körü olanlar kırmızı ve yeşili sarıya yakın ve soluk bir renkte görür.
Soluk sarı da hastalığın rengidir.
Eğer bir gemide salgın bir hastalık varsa bu sarı bayrakla temsil edilir.
Karantina var demektir.
Bu nedenle 2020 ve sonrasında karantinaya alınacak kadar ciddi bir hastalığın dünyayı tehdit edeceğini düşünüyorum.”
DERİN KUYULAR...
Evet, Ertan Özyiğit salgını aylar öncesinden bilmiş.
Peki bu sembollerin gerçekten şifreler barındırdığına inanırsak, The Economist dergisi salgının olacağını nereden biliyordu?
Of, işte o uzun hikaye. Resmi olarak derginin yüzde yirmisine sahip olduğu söylenen, Avrupa’nın en güçlü ailesi Rothschild’lere kadar uzanıyor iş.
Derin kuyular yani.
Unutmadan: Kırmızı ve yeşil aynı zamanda İtalya bayrağının da renkleri.
Herkes farklı bir şeye inanıyor...
Kimisi diyor ki “Bu virüs doğanın intikamı, bakın hava bile temizleniyor.”
Kimisi diyor ki “Bu virüs dünya düzeninin yeniden kurulması için ortaya çıkarıldı, her şey kurgu.”
Kimisi diyor ki “Esas virüs insanlığın kendisi, dönüp kendimize bir bakalım.”
Kimisi diyor ki, “Daha bu virüs ne ki buzulların erimesiyle birlikte ortaya çıkacak eski virüslere hazır olalım.”
Onu bunu bilmem de şu süreci beden sağlığı kadar ruh sağlığımızı koruyarak hepimiz atlatsak çok iyi olacak.
Sıla ve Yalın’ın düetinden daha büyük şeylere hazırlanın
Yalın’ın evinden yaptığı canlı yayın konserinde Sıla’yı arayıp onunla düet yapması süper fikirdi. Doğaçlama, üstelik ücretsiz bir konser izledik. Bir ara baktım, izleyici sayısı 200 bin kişiyi bulmuştu.
Ama bu ne ki? Daha büyük organizasyonlar geliyor. Tam bu yazıyı yazarken öğrendim.
Global bir dijital festivalin eli kulağında.
Henüz markalar, kurumlar tam anlaşmaya varmadığı için ismini yazmıyorum.
Ama büyük olasılıkla önümüzdeki cumartesi herkes evinde cep telefonlarını açıp aynı anda partileyecek.
Tüm DJ’ler bulundukları yerden peş peşe set’lerini çalacak.
İlk büyük dijital festivale böylece tanıklık etmiş olacağız.
Bekleyelim görelim.
Paylaş