Köpeklerin velayetini konuşmalıyız ex aşkım

Meğer Serenay ve Kerem ayrılmalarına rağmen köpekleri Orfeus ve Hectorius için görüşmeye devam ediyormuş.
Ne hoş değil mi?
Nasıl ki boşanan çiftler çocukları için bir araya geliyorsa, onlar da köpekleri için bir araya geliyormuş işte.
O zaman hayal etmek serbest:
Orfeus ve Hectorius parkta çılgınlar gibi koşturup oynarken, artık ayrı olan anne babaları Serenay ve Kerem de
banklardan birine oturmuş onları seyreder.

KIZIMIZ SENDE KALSIN, OĞLUMUZ BENDE...

Kahveciden aldıkları karton bardaktaki Americano’yu yudumlarken çocuklarının muhabbetini yaparlar:
“Orfeus ne kadar da büyümüş öyle Kerem!”
“Sorma, Hectorius’a yetişti resmen Serenay.”
Gel gör ki artık bu tarz görüşmeler sona ersin istiyormuş Kerem Bürsin.
Malum sebepten, yani Cem Yılmaz olayının resmileşmesinden sonra...
Son demecinde köpeklerin velayeti meselesini de gündeme getirmiş:
“Sakız gibi uzamasın bu konu. Bir şekilde çözülür. Köpeklerden biri benim, diğeri onun olur. Bence artık bu konuyla ilgili görüşmeye gerek yok.”
Artık köpekleri nasıl birbirinden ayıracaklar, hangi köpek kimde kalacak bilemiyorum.
Ama yeni nesil ayrılıklarda bu tarz krizlerin de çıkabileceğini görmüş, öğrenmiş olduk.
Çünkü özellikle sevgililerin beraber sahiplendiği köpekler bir noktadan sonra onların evladı gibi oluyor.
Zaten çoğu o köpeği “kızım” ya da “oğlum” diye seviyor.
Dolayısıyla ayrıldıktan sonra köpeğin kimde kalacağına karar vermek zor olsa gerek.

Rap’e Hayko Cepkin’li mola

Türkçe rap’in hızlı çıkışı ve popülerliğinin verdiği şımarıklıkla beraber rock alemi sessizliğe bürünmüştü.
O sessizliği Hayko Cepkin birkaç gün önce yayınladığı yeni şarkısıyla bozdu:
“Hayvaağ1n”.
Evet, şarkının adı aynen böyle yazılıyor. Şarkıda, “İnsan dünyaya bir kambur, senden değil ise hemen vur” diyen Hayko Cepkin, 6.5 dakikalık videoyla da dikkat çekmeyi başarıyor.
Özellikle Hayko Cepkin’in lazerli kostümüyle kan banyosu yapan insanlığı sakinleştirdiği anları mutlaka izleyin derim...

Fatih Tutak’ın son numarası

Fatih Tutak Bomonti’de açtığı restoranı Turk’te sessiz sedasız şık işler kotarıyor.
Son numarası, Bilbao’daki Michelin yıldızlı Nerua Guggenheim restoranının şefi Josean Alija ile beraber iki gece üst üste yaptığı ortak yemekler oldu. Bu yemeklerin ilk gecesine katıldım. 

GÖZLEMLERİM ŞÖYLE...

◊ Restorandaki tüm müşteriler büyük bir zevk ve heyecanla peş peşe gelen tabakları tadıyor, kendi aralarında yorum yapıyor.
◊ Kimse sıkılmıyor, aksine uzun bir saat dilimine yayılan bu seremoniye herkes bayılıyor.
◊ Fatih Tutak hem kendisinin hem de İspanyol şef Alija’nın yaptığı tabakları en ince detayına kadar müşterilere açıklıyor.
◊ Tüm masa ve sandalyelerin açık mutfağa dönük olması, mutfaktaki tüm hareketliliği anbean izliyor olmamız, yemeğe bir tiyatro oyunu havası da katıyor.

VE O GECEDEN İKİ FAVORİM...

Şef Josean
Alija’nın bizim meşhur kuru fasulyeye getirdiği hafif ve ferah yoruma, Fatih Tutak’ın da soğan, kuşüzümü ve demirhindi karışımından yaptığı midye kabuğuna bayıldım...