1 Mart 2008
HANİ diyoruz ki, "Türk futbolu için hakemler önemlidir. Biraz özenli davranalım, kırıp dökmeyelim..." "Yok" diyorlar. "Biz her şeyi hak ediyoruz. Yazın, çizin, bizi konuşun..." Cüneyt Çakır’ın kırıp döktükleri unutulmadan, "Türkiye’nin en iyisi" olarak lanse edilen Fırat Aydınus’un Konya’da yaptığına bakın. Maçın 66. dakikasında Gökdeniz ceza alanına giriyor, Konyalı Mihailov diziyle vurup, onu indiriyor... O da ne, "kendisini aldatmaya yönelik hareket" iddiası nedeniyle Gökdeniz’e ikinci sarı ve kırmızı kart...
Yazık çok yazık
Hadi canım sen de... Bu, düpedüz 10 kusurlu hareketten biri... Doğrusu, Mihailov’a kırmızı kart ve Trabzon lehine penaltı... Fırat Aydınus, gülerek, "güle güle" diyor Gökdeniz’e... Yazık, çok yazık. Yattara’nın bekçisi solbek Kaue Da Silva, kaleci Tolga’nın da hatasıyla topu yaklaşık 35 metreden füze gibi Trabzon ağlarına gönderirken dakikalar sadece 3’ü gösteriyordu.
Sonra, Trabzonspor saldırdı, Konyaspor savunup kontratak attı. İlk bölümde akılda kalan, Da Silva’nın jeneriklik golü, Umut’un direkten dönüp, kaleci Oğuzhan’ın kucağına düşen kafa topuydu. İkinci yarıda ise Gökdeniz’in traji komik kırmızı kartı. Zaten hepsi o kadardı...
Yazının Devamını Oku 25 Şubat 2008
ALIŞKIN değillerdi uzun süredir... Üç maç üst üste kazanmak ağır gelmişti belli ki. Dört ardışık galibiyet, bozardı Trabzonspor’u. Bunun ilk farkına varan, stoper Erdinç oldu. 24 dakika içinde öylesine garip, anlamsız, yersiz ve gereksiz iki sarı kart gördü ki, 37. dakikada soyunma odasının yolunu tuttu. Ve Ayman’sız Trabzonspor’un Vestel Manisaspor karşısında aldığı beraberliğin birinci sorumlusu oldu. Hiçbir mazeret, kurtarmazdı Erdinç Yavuz’u... Hakem Aytekin Durmaz’ın ilk 45 dakikada sarmaş dolaş oynayan Umut-Ümit ikilisinin muhabbetindeki her hareketin faul, birinin de buz gibi penaltı olduğu örneğin...
Ya da genç Ferhat’ın Yattara’ya yaptığı basketbol savunmasındaki tüm girişimlerin futbol oyun kuralları kitabında faulle cezalandırılması gerektiği mesela...
Yattara’ya ceza alanına girmek üzereyken arkadan tekme sallayıp tutturamayan Şener’in sarı kartla cezalandırılmasının FIFA tarafından hakemlere yazılı olarak tebliğ edildiği.. İkinci yarıda Nizamettin’e kızan Mustafa’nın bilek operasyonu da turuncu kartlıktı kurallara göre...
Umut-Ümit çekişmesinde hakemin veremediği penaltı, son dönemde kendisini ceza alanında yerli yersiz atan Umut’un Yalancı Çoban’a dönüşmesinin eseriydi. İnandırıcı olmak, hem gerekli hem de önemliydi. Tayfur’un attığı ikinci goldeki ofsaytı görememek ise, bir göz doktoru muayenesinin gerekliliğiydi. Erdinç Yavuz auta çıktıktan iki dakika sonra ilk Manisa golü geldi. Gökdeniz’in kaptırdığı topun, Burak’ın plasesiyle ikinci gole dönüşmesi ise tam anlamıyla yıkımdı. İkinci yarıda müthiş bir temposu vardı 10 kişilik bordo mavili ekibin. Bundan üç yıl önce bir Anorthosis maçında hain ilan edilen sağbek Tayfun Cora, iki gol atıp takımına hayat verdi.
Serkan’ın bitmek bilmeyen enerjisi, Umut’un yıpratıcı oyunu, Yattara’nın anlık çıkışları, Manisa’nın gardını düşürdü. Ve bitti denilen Trabzon’a 24 Şubat teselli ikramiyesi oldu bu beraberlik.
Yazının Devamını Oku 18 Şubat 2008
BİR tarafta başkanı ve yönetimi istifa etmiş, seyircisi kızgın ve son 8 maçta 4 beraberlikle teselli bulan Ankaragücü; diğer yanda güle oynaya yeni yönetimini seçmiş, ligde iki maçtır kazanan moralli Trabzonspor.. "Böyle bir maçı kim kazanır" diye soru bile sorulmazdı. Oysa iki takım da kazanmak zorundaydı..
Biri yaşamak, diğeri yükselmek için..
Yaşamak için saldıran Ankaragücü kaybetti, yükselmeyi hedefleyen Trabzonspor kazandı.
Kazanmak için doğruyu yaptı. Saldıran rakibinin sırtındaki açığı iyi fark etti, yıldızlarıyla mükemmel değerlendirdi.
Kendisini kimseye beğendiremeyen Umut’un eski takımına attığı golle avantaj yakaladı. Kimseyi Fatih Tekke olmadığına inandıramayan ancak sürekli buna zorlanan Umut, ikinci golde Ayman’a yaptığı şık asist ile maçın en önemli oyuncusu oldu.
Yattara canı istediğinde etkili, Gökdeniz hırslı ve çalışkandı. Savunma az hata ile oynarken kaleci Tolga başarılıydı. Ankaragücü’nde ise baskılı oyuna karşın sonucu değiştirecek isim yoktu. Jaba etkisiz, Bebbe kayıptı.
Ulusoy sonrası işi çok zordu sarı lacivertli ekibin. Yönetim yanlışlarının bedelini, asırlık çınarın takımı ödüyordu. Hakem Cüneyt Çakır, Tolga’nın Bebbe’nin üzerine yıkıldığı pozisyonda penaltıyı vermedi. Aynı algılama zorluğu, ikinci yarıdaki Jaba’ya tekme ve Çağdaş’ın elinde gezen toplarda da vardı. Çakır, zor şartlarda zorla maç oynatmanın bedelini, büyük hatalar zinciri ile ödedi.
Maç boyunca süren kar tipi, Ankaragücü’nün bundan sonra yaşayacaklarının habercisi gibiydi.
Trabzonspor ise şimdilik bahar yaşıyordu.
Yazının Devamını Oku 11 Şubat 2008
KIRIP, döküp, eksiltip, zayıflatarak giden bir yönetimin ardında bıraktığı takımdı sahadaki bordo mavili oyuncu grubu. En iyi işleyen parçaları söküp atılmış, satılmıştı... Kalanları da kaçıp gitmişti... Fatih Tekke, Stepanov, Szymkowiak, Eller, Ersen Martin, Marcelinho, Musampa icraatları, ilk akla gelenlerdi. Kısacası, "Yıldız getirme" sözü, "Yıldızları bitirme" şeklinde revize edilip, 23 yıllık hasrete bir yenisi eklenmişti.
Ve efsane Trabzonspor’un torunları, "az yıldızlı bir sıra takımı" haline getirilmişti son dönemde. Bunları başaran yönetim, Trabzonspor kongre üyelerince emekliye sevkedilip, bir de ibra edilmeme koşuluyla yüz yüze bırakılmıştı. Bu da Trabzonlu’nun rövanşı idi...
Vega sonunda pes etti
Yok sayılmaya çalışılan tarihi Hüseyin Avni Aker Stadı’nın zeminindeki futbol rövanşında ise ilk 32 dakika, Trabzon forveti ile Bursa kalecisi Vega arasında geçti. Ve bu dakikada Gökdeniz’in vuruşunda pes etti Venezuellalı kaleci. Yattara’nın son dakika vuruşuyla gelen gol ise "elde kalan yıldızlardan birinin" keyif getiren icraatı idi.
İkinci yarıda futbolsuzluğa rağmen, Sadri Şener’in büyük oy farkıyla başkan seçilmesi haberi ve sahadan sıkılan tribünlerin mükemmel Meksika Dalgaları eklendi...
Kayıp dönemin veda gecesinde alınan galibiyet, kötü başlayıp, kötü süren filmin, yazılabilecek en iyi senaryo finaliydi.
Futbol emekçileri, düş kırıklığı Nuri Albayrak’a "güle güle", yeni umut Sadri Şener’e "hoşgeldin" dediler...
Yazının Devamını Oku 29 Ocak 2008
ZOR günlerin zorlu uzlaşmasını sağlayan Trabzonspor için zor maçtı doğrusu... Çünkü Çaykur Rizespor da zordaydı... Aslında her şey zordu Karadeniz’de... Dağın eteğindeki küçücük karada yaşamak, sert, hoşgörüsü olmayan denizi anlamak, herkesin bilip sevdiği futbolla iç içe olmak... 24 yıldır beklediği şampiyonluğa kavuşamamak... Zirveyi hedefleyip, küme düşmemeye oynamak...
Ancak kolay bir gol ile başladı karşılaşma... Tayfun Coran’ın vuruşunda top, ağlaya sızlaya gidiyordu. Gol olacak top, sırtta durmazmış misali, Özden’in kucağından sekip, sırtına dolaştı ve filelere gitti.
Rize saldırdı ama...
Sonra saldırdı çay diyarının gençleri... Saldırdı, çabaladı ancak her seferinde genç kaleci Tolga’ya takıldı.
Rize saldırırken, Trabzonspor ikinci yarıda Gökdeniz imzalı bir Ayman golüyle 2-0 avantajı yakaladı bordo mavililer. Ayman’ın asistiyle, Umut’un attığı birinci sınıf gol, alkışa değerdi. Umut, perdeyi kapatırken, ikinci golle kendine geliyordu... Her gol sonrası, Ayman’dan yediği sevgi tokatları ise ilgi çekiciydi...
Ancak bu goller, Trabzon takımının en iyilerinin kaleci Tolga, stoper Erdinç, ön savunmacı Hüseyin ile Ayman olduğu gerçeğini değiştirmedi. Ve Umut’un gol iştahı ve başarısını da unutmamak gerek. Koca maçtan akıllarda kalan Ayman’ın tokatlı sevinci idi.
Yazının Devamını Oku 20 Ocak 2008
ELİNDE satır ile çıkmış gibiydi... Niyeti hiç iyi olmayan, gözleri dönmüş bir ruh hali görünümünde idi... Ve resmen doğradı Trabzonspor’u... Düdüğü ile kesti, biçti, paramparça etti hakem Oktay Demiray...
Olgay’ın ceza alanında eliyle oynadığı topa, penaltı yerine "devam" dedi.
Sandro’nun koluyla önüne indirip attığı gole "uygundur" kararı verdi.
İki karar, zaten işi "Şark’tan alıp, Garp’a taşıdı..."
İtirazların tümünün haklı olduğunu bile bile isyan edenlerin tümüne sarı kart gösterdi. İlk 45 dakika boyunca kaleciler dışındaki tüm futbolcuların sırayla fırçaladığı hakem Demiray’ın yaptıklarıydı bunlar... Trabzonspor açısından dün iyi olan, "mücadele etmeyi öğrenme azmi" idi. Ya unutamayacakları fırça yemiş, ya da pabucun artık pahalı olduğunu anlamışlardı. Umut’un erken golü ile avantaj yakaladılar ama devamını getiremediler. Çünkü iyi mücadele etmelerine karşın, pozitif oynayamadılar. Beraberlik golü sonrası, dağıldılar.
Öylesine çirkin düdükler çalındı ki, "Futbolun asla sadece futbol olmadığı" ortaya çıktı.
Yönetimin bir buçuk yıldır sallayıp, hakemin 90 dakikada yıktığı Trabzonspor, İbrahim’in halı sahayı hatırlatan golü ile çöktü. Nedeni ne olursa olsun, bu yaşananlar futbolcunun alın teri ve emeğine haksızlık, saygısızlıktı.
Haluk Ulusoy’un gitme nedenlerinden biri, Hilmi Ok’un da tükeniş ilanıydı dün olanlar...
Yazının Devamını Oku 14 Ocak 2008
İLK maç, Sivasspor’a mutluluk, Trabzonspor’a ise kaos getirmişti. Karadeniz ekibinin kazandığı üç puanın, sahaya giren bir münasebetsizin yaptığıyla Sivas’ın galibiyetine dönüşmesi, kayıp sezonun işin başında ilanıydı.. Hak edilmemiş bir galibiyetin, talimat marifetiyle kazanılmasıydı o yaşanan. Dün dündü, bugün de bugün... Ancak futbolu donduracak, bir havaydı dünkü.
Hem nefesi, hem de hevesi donduracak kadar soğuktu.
Uzun toplarla, buz üstünde ayakta kalma şansını sürdürmek; dengesiz hareketlerin tehlikesinden korunmaktı iki takımın da hedefi... Öylesine uzun oynandı ki top, 45 dakikanın 25 dakikasını havada geçirdi. Ve havada donmamayı başardı. İkinci bölümde topu yere indirip, son derece akıllı oynadı ve hak edilmiş bir galibiyet aldı Sivasspor takımı. Daha çok istedi, daha çok mücadele etti, çok daha iyi savaştı ve evindeki 10. maçında 10. galibiyetini kazandı.
Bileğinin hakkıyla
Daha iyi yönetilen, daha iyi çalıştırılan, daha iyi motive edilen, daha çok inanan bir takımın; geçmişi başarılarla dolu ama gamsız bir oyuncu grubuna karşı hiç zorlanmadan, elde ettiği, "kolay" bir galibiyetti. Çünkü futbolu unutan Trabzonspor takımı, kazanmak için hiç bir şey yapmadı.
Futbolun forma ağırlığıyla değil, akıl ve yürekle oynandığını kanıtlayan Bülent Uygun’un öğrencileri, bileğinin hakkıyla üç puanı aldı.
Kupada Adana Demirspor’a çarpan, son bir buçuk yılda sadece en değerli futbolcularını değil, sosyal ve sportif değerlerini de yitiren Trabzonspor, bir yeni acı yaşadı aşıklar kentinde.
Çok kötü yönetilen, en değerli oyuncuları "para ediyor" diye satılan, işe yarar diğerleri de kaçıp giden Eski Şampiyon, son dönemde yitirdikleri ile iyice dibe vurdu. Dünkü maçtaki iki savunma hatasıyla, iki forvet yanlışının ardına sığınmak, sadece kendini kandırmaktı. Oyuncularını el sıkışarak değil, otel odasından kovarcasına gönderen bir kulüpten, başka bir şey beklemek de hayal olurdu zaten...
Yazının Devamını Oku 16 Aralık 2007
SON dört gün içinde yaşananlar, bordo mavi kentte her şeyi alt üst etmişti... Türkiye’de İstanbul büyükleri dışında şampiyonluk yaşayan tek kulüp olan Trabzonspor, bu kez "Üyelik aidatını yatırmayan kızgın bürokratın başvurusuyla, yasal kongresini yapamama" gibi trajikomik bir olayın kahramanı oluyordu ne yazık ki...
"Şampiyonluk" parolasıyla yola çıkanlar, "Hayal satarken" en değerli oyuncularını da birer ikişer elden çıkarıyordu... Üstelik bunlardan çuvalla para kazandığını iddia ederken,50 milyon YTL borç açıklıyordu. Fenerbahçe, bir gecede 3 milyon YTL gelire ulaşırken, Trabzon Yönetimi "Kaos Ekonomisi" üzerine en başarısız örneklerle, "Kulüp yönetilirken neler yapılmaması gerektiğini" sunuyordu kamuoyuna...
Zor düşü gerçekleştirmek
Başarılı olmak, "Bir milyon Euro’ya aldığını, üç buçuğa satmak" değil, "Üç buçuğa aldığını 15 milyona vermemekti." Başarı, 24 yıl özlemle beklenen "Zor düşü" gerçekleştirmekti... Kolayı yapamayanın zoru başarması imkansız demekti zaten...
İşte bu kaos ruhunu yaşayan Trabzonspor, Ceyhun’un auta giden Erman’ı çekiştirmesiyle bir penaltı şoku ve golü yaşadı.
Tam, "Bu yenilgi, futbolcu ve teknik kadronun değil kongre yapmayıp, Trabzonspor’u ele güne rezil edenlerin eseridir..." diye iç geçirirken, Gökdeniz Usta, son 15 dakikada sahne aldı... Müthiş vurdu ve beraberliği getirdi. Ve bir daha Gökdeniz... Ve de galibiyet...
Unutulmuştu en değerli parça... İyi ki, unutulmuştu Gökdeniz...
Yazının Devamını Oku