6 Ekim 2007
DAĞIN başındaki İstanbul Olimpik Eziyet Stadı için koyulan tüm engelleri aşıp gelenler, futbol umudu taşıyordu... En azından Trabzon’a uzak olmanın hasreti ile takımlarına yakınlaşabilmenin keyfini yaşama arzusundaydı binlerce İstanbullu Trabzonsporlu... Çözümsüz yumak olmuş trafiğin, kapalı çıkmaz yolların aşılmasının tek sebebi, futbol değil elbette Trabzon sevdasıydı... Futbolun bittiğini, bu takımda belirleyici olanın yıldız yeteneği olduğunu çoktan öğrenmişlerdi... Yani Gökdeniz, Ceyhun, Yattara’nın yapacakları ile Umut’un atacakları sonucu belirleyecekti.
Hüseyin ile Ayman, kart cezalısıydı Kasımpaşa maçında.. Yerine Serkan ile Hasan, idare etti orta oyununu... Jabi hasta, Musa ile Ersen sakattı. Tomas ile Tolga Seyhan, altın makas kurbanı idi... Hani neredeyse yarısı yoktu Trabzon takımının... Hoş olsa, ne oluyordu ki... Sahada olanlar, halı saha maçının çime uyarlamasını yapıyordu... Konya maçına oranla belki biraz daha iyimserlik yaratacak görüntü vardı İstanbul Olimpik Eziyet Stadı’nda.. Karşısındaki rakibi, ilk 45 dakikanın otuzbirincisinde topla ceza alanına girebilmişti, bordo mavililer 2-3 gol şansını dışarı yollarken... İlk yarı tribünlerin gol hevesi kursağında kaldı...
Umut, ikinci yarıda idi...
Belki biraz futbol, birkaç gol görebilmekti umutları... Kasımpaşa kapandı; Trabzon da açma derdine düştü...
Ev sahibi takımın ceza alanındaki bir karambolde siyah beyazlı oyuncunun topa muhabbetle sarılışı, penaltıyı gerektirirdi ama hakem Bülent Yıldırım, "boşver" deyip geçti. Ferhat ile Ceyhun’u kenara alıp, yerlerine uzun zamandır bir kenarda unutulup, futbolu unutan Yusuf ve Ömer Rıza’yı sahaya göndererek sözüm ona hamle yaptı Ziya Doğan... Stoper Çağdaş’ı da son 7 dakikada "santrfor" olarak, yedekten sahaya yolladı. Nafile çabaydı, bu kez olmadı. Ne Gökdeniz’in vurduğu iğne deliğinden geçti, ne de Yattara’nın şutu defanstan sekip filelere gitti.
Dün akşam kurtarıcı yoktu Karadeniz ekibinde... O nedenle, iki puan daha kaybetti şampiyonluk adayı Trabzonspor...
Aslında puan değil, kan kaybetti... Uzun zamandır fark etmeden yaptığı gibi...
Yazının Devamını Oku 1 Ekim 2007
ARTIK şu Sivas maçını kaldırıp bir köşeye koyma zamanı geldi.. Elbette unutma, unutturma, ama oraya da takılıp kalma.. Lig devam ediyor, orada kalmanın anlamı da yok yeri de... Baksanıza Konyaspor maçının ilk yarısına.. Trabzon takımının sahada oynadığı şeye futbol demenin en iyimser bakışla bile imkanı yok. Ne bir sistem var ne de taktik anlayış..
Hababam sistemi bu oyunun adı.. At topu Gökdeniz’e, bak arkasından.. Ne bir kanat organizasyonu var ne de rakibi cepheden delme adına doğru dürüst bir verkaç..
Dedik ya "Hababam Sistemi.." Biri vuracak, gol olacak, Trabzonspor kazanacak.
Bütün bir hafta Trabzon kenti, Tomas Jun’un kaç gol atacağını konuşuyor, Çek futbolcu sahada yok. "Umut yok, Ceyhun var" diyenlere inat, Ceyhun da kulübede.. Serkan sakat, tribünde..
Ağır işçi
İlk 45 dakikada gol atmaları için sahada olan Ergin ile Ömer Rıza ikinci bölümde erken emekliye ayrılmış.. Yerlerine orta alanın savunmacıları Mustafa ile Hasan iş başında.. Gökdeniz, ağır işçi forvette.. Son 27 dakikada Ceyhun da atılıyor sahaya.
Ve o Ceyhun, canla başla çalışan Gökdeniz’i kaçırıyor. Usta da, iğne deliğinden geçirircesine attığı golle takımına galibiyeti getiriyor.
Sonrası bildiğiniz gibi. Konya saldırıyor, Trabzonspor savunuyor..
Ve 3 sıkıntılı beraberliğin ardından zor da olsa kazanıyor Trabzonspor... Evliya yolu gözler gibi beklediği üç puana sonunda kavuşuyor...
Yazının Devamını Oku 22 Eylül 2007
SARI ve kırmızı kartların Ege’nin sonbahar rüzgarında uçuşması bir yana, Trabzonspor’un Manisaspor karşısında yitirdiği iki puan, çok şey kaybettirdi Karadeniz ekibine... Evet, Manisaspor çok iyi bir takım olabilirdi. Çok iyi futbolcuları, iyi bir futbol anlayışı olabilirdi. Çok da iyi mücadele edebilirdi... Ama Trabzonspor, Trabzonspor gibi olmalıydı...
Yani rakiplerinin korktuğu, sindiği, yenilmemek için kabuğuna çekildiği bir takım olmalıydı...
Yani son 10 dakikadaki gibi, 3-4 hatta 5 forvetle gol için saldırmalıydı... Sadece kazanmak için değil, bir fazla atarak kazanabilmek için...
Bunların hepsini, şampiyon olmak için yapmalıydı...
Ve işte 24 yıldır bunun için şampiyon olamıyordu, diğer saha dışı hatalarıyla birlikte...
Umut’u da kaybetti
Holosko’nun golüne kadar iki buçuk forvetle mücadele eden Ziya Doğan, Umut’un da kırmızı kart gördüğü karşılaşmanın son bölümünü Yatara, Gökdeniz, Ergin, Ceyhun ve hatta Celaleddin ile tam beş forvet oynadı.
Bir başka deyişle "Kalli hatası" yaptı... Manisa kontrataklarında bir atakta iki gol birden kurtaran, müthiş oynayan kaleci Tolga’nın varlığında kazanacak golü başarmalıydı Karadeniz Fırtınası...
Aslında en iyi savunmanın, hücum olduğu gerçeğinden yola çıkarak, son 10 dakikadaki futbol ve gol iştahını maça yaymalıydı Trabzonspor...
Bunu yaptığı taktirde sevenlerine eziyet çektirme, futbol işkencesi yapma suçundan da kurtulacak, keyif verecek, zevk verecek...
Ama olmadı... Olmayınca iki puan daha kaybetti... Üstelik Umut’u da... Trabzonspor, artık Trabzonspor gibi olmalı...
Kim gidecek, kimler gelecek, bunun bedelini kim ödeyecekse... Artık olmalı...
Yazının Devamını Oku 17 Eylül 2007
İLK sinyal dünden geldi. Milli maçlar sonrası, Beşiktaş Ankara’da, Fenerbahçe ise İstanbul’da beklenmedik kayıplar yaşadı. Geçen sezondan bu yana "Biri kaybetti mi, büyüklerin tümü kaybeder" modası vardı... Bu nedenle dikkat gerekti... Üstelik Ankaragücü, bu yıl geçtiğimiz sezonların aksine iyi mücadele eden diri bir takımdı. Kısacası hiç şakası yoktu, bu seyircisiz maçın... Trabzonspor, "işi sağlama alma" alışkanlığının gereği, 7 defansif 3 ofansif isimle sahaya çıkarken, Ankaragücü Teknik Direktörü Briegel, Ceyhun’u Cem Can; Gökdeniz’i de Kirita ile kilitleyip, Umut Bulut’u Emre Güngör-Da Silva ikilisinin arasına sıkıştırdı. Bu kilit, Trabzonspor’u şişirme toplara zorlayıp, organize hücum şansını tıkadı.
Orta saha savaşı
Ankaragücü, orta alanda iyi baskı yapınca, pas yapmak, kanatlara topu taşıyıp, ortalarla pozisyon bulmak Karadeniz ekibi için hayal oldu. Sıkışıp kalan oyunu açmak, orta saha savaşı halinde geçen pozisyonsuz ilk 45 dakikada mümkün olmadı. İkinci yarının ilk bölümden farkı, değişikliklerdi. Ceyhun, Yattara; Tolga Seyhan da Risp ile değişti. Ama hiçbir şey değişmedi. Umut’un tek kişilik forveti teslim ettiği Ergin Keleş de yarar sağlamadı sonucu değiştirmeye... Sistemi değiştirip, üçlü savunma, kalabalık orta saha ile rakibi hataya zorlama çabası da nafile çabaydı...
Aslında daha akıllı oynayıp, daha çok pozisyon bulan ama golü başaramayınca 3 puan şansını yitiren, konuk Ankaragücü idi. Sonuç olarak Trabzonspor, "Puan kaybetme modasına" uyup, rakiplerine uyum sağladı. Ancak uyumlu olmak, her zaman doğru değildi...
Yazının Devamını Oku 1 Eylül 2007
BELLİ ki, Çaykur Rizespor karşısında alınan kolay galibiyet, fena aldatmıştı Trabzonspor’u.. Yürüye yürüye hatta antrenmandaki beşe ikide olduğu gibi rakip kaleye gönderilen 5 gol, "Nasıl olsa Bursa’yı da yeneriz" havasını getirmişti bordo mavili ekibe..
Ama her takım Rizespor değildi.. Hele Bursaspor hiç değildi.
Seyircisinin desteğiyle akıllı ve kontrollu oyunla, Yenal’ın golüyle 1-0’lık avantajı sağlayıp, rakibi önde karşılayarak rakibin yıldızlarına boş alan bırakmadı Timsahlar..
Ve tabi kaleci Vega.. İlk yarıda iki mükemmel kurtarış yaparken, ikinci yarı başında Erdinç’in iki adımdan vuruşunda çizgide topu blokajı inanılmazdı. Kaleci arayanların, özellikle de Trabzonspor’un bu oyuncuyu nasıl göremediğini merak etmemek mümkün değil doğrusu.. Olsa olsa, başka yere bakmış olmalılar..
Karşılaşmanın ikinci bölümü kıran kırana geçti. Ceyhun’u kenara alıp, Yattara ile ofansif gücünü arttırdığı yanılgısı içine düşen Ziya Doğan, orta alan savunmacılarının defansın içine gömülüp, rakibi orta alanda önde karşılayamama zaafını görmemesi de önemli bir eksiklikti. Ceyhun’un sakatlık dışında sahada kalmaması ve mağlup durumdaki takımını öne taşıması zorunluluktu. Ama bu Doğan’a göre bu, böyle değildi.
Maçın Bursaspor lehine biteceği düşünülürken 77. dakikada Ömer, Ergin Keleş’i ceza alanında kucaklayınca, hakem Arzuman’ın verdiği penaltıyı Gökdeniz, bir türlü mağlup edilemeyen Vega’nın filelerine gönderdi. Geçit vermediler ama bir daha da geçemediler Venezüella’lı kaleciyi..
Ders çıkarılacak bir kayıp idi Trabzonspor için.. Kaybetmekten son çeyrekte kurtulduğu iyi bir ders...
Yazının Devamını Oku 27 Ağustos 2007
ÖNCE bir rakibin ne yaptığını özetleyelim Hüseyin Avni Aker’de.. En doğru tanımıyla, "Kocaman bir hiç.." Trabzonspor kalesinde tek pozisyon buldu, bir gol atabildi Çaykur Rizespor..
Altan topu ayağında geveledi, Fahri gezdi, Ergün bordo mavili stoperlere iki üç orta yaptı, oyundan soğumasınlar diye..
Bir de Emre Toraman, önüne geleni yıkıp, indirdi. Tıpkı geçtiğimiz yıl Kayseri Erciyesspor formasıyla yaptığı gibi.. Ve Selçuk Dereli’nin hoşgörüsüyle kartsız bitirdi maçı.
Ve bu arada iki gol yediler ilk 45 dakikada..
Oyunun Trabzonspor tarafına baktığımızda da beş gole karşın çok parlak, keyif veren bir görüntü yok.
Zorlanmadı
Maça 4 sabit savunmacı bir ön savunmacı, iki yıpratıcı savunmacı ile işi garantiye(!) alarak çıktı Karadeniz ekibi.. Santrfor Umut ve arkasındaki Gökdeniz-Ceyhun ikilisiyle gol aradı.. Üçünün ayağından toplam 5 gol buldu zorlanmadan..
Rakibinin böyle etkisiz olduğu bilse de emniyeti elden bırakmazdı Ziya Doğan.
Beş gol atarken, bir o kadar da inanılmaz golü kaçırdı Trabzonspor. Dikkatsizlik, beceriksizlik ve laubalilikten..
Zorlanmadan kazandı Karadeniz Fırtınası..
Seyircisiz, sessiz gecede, sessiz sedasız kazandı.
Ve üçüncü lig maçında reddedilemeyecek ikinci galibiyetini aldı.
Yazının Devamını Oku 18 Ağustos 2007
GALATİ özürlü, Sivas kusurlu Trabzonspor için psikolojik açıdan "Olmak veya olmamak" maçı idi Oftaş karşılaşması... Enerji küpü, yerinde duramayan genç oyuncuların takım duygusu içindeki amatörce yürekli mücadeleleri, en büyük tehlike idi. İlk 45 dakikada Kemal Yıldırım ile iki net pozisyonu kullanamayan Başkent ekibi, Trabzonspor’un 45 artı birdeki Umut ve Ceyhun ile kaçırdığı zincirleme gol fırsatında şanslıydı.
İkinci yarının hemen başında Umut ile golü bulan konuk Karadeniz ekibi, ilk yarıda kasık yırtığından auta çıkan Yattara’nın eksikliği ikinci yarıda hissetmedi. Çünkü zaten son dönemde varlığı ile yokluğu arasındaki fark, hissedilir gibi değildi. Aksine Ersen’in varlığı ile tehdit yarattı rakibine... Ancak son 10 dakikada Ersen de kendi kendine sakatlanıp, sahayı sedye ile terketti.
İyi mücadele
Karşılaşmanın son dakikasında Ayman’ın düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı, kaleci Ferhat’a vuran Gökdeniz, dönen topu, çok daha zor pozisyonda çaprazdan Oftaş filelerine yollayıp ikinci golü buldu. Trabzonspor, iyi oynamadı dün akşam.. Komik sarı kartlar gördü, iyi mücadele etti ve de çok şanslıydı. Bu nedenle kazandı. Kimbilir belki de, şansın her zaman kendini böyle sıkıca kucaklamayacağını anladı.
Yazının Devamını Oku 13 Ağustos 2007
İLK 5 dakikadaki aldatıcı Fırtına, sonra ılık bir Meltem’e dönüştü.. Ve Trabzonspor, bir obüs misali topu kendi yarı alanından Umut’un kafasına yollayıp, "At Umut’a, bak yaptığına" taktiğine döndü. Oysa savunmadan şişirilen bu uzun topları, yerden rakip alana taşıyabilecek Gökdeniz, Yattara ve Ceyhun gibi üç teknik kapasitesi yüksek, nitelikli orta alan oyuncuları vardı bordo mavililerin.. Eski garip alışkanlıklardan farkedemediler veya unuttular..
Israrla Sedat ile Diallo’nun arasına sıkışıp kalan Umut’a oynadı Trabzonspor. Elbette "vay be nasıl kaçtı?" denilebilecek bir pozisyon bulamadı.
Bu arada gerçekten "Vay be..." dedirten bir pozisyon yaşandı 32. dakikada. Birbirleriyle sürekli didişen Ceyhun, bir pozisyonda kendisine sert giren Mohamed’i gırtlağından itti. Sivaslı Mohamed’in bu yanıtı bir sol kroşe oldu.. Ama herkesin gördüğünü hakem Bülent Demirlek atladı.
Affedilir tarafı yok
Bu hata, maçı bir sabun tutarmışcasına elinden kaçıran Bülent Demirlek’in ilk hatası değildi Hüseyin Avni Aker’de.. Pek tabi, son da olmadı..
İkinci yarının ilk 15 dakikasında topu yere indiren Karadeniz ekibinin teknik direktörü Ziya Doğan, bundan da iş çıkaramayınca, sahada konu mankeni olarak gezmekten başka iş yapmayan Yattara’yı çıkarıp Ersen’i sahaya sürdü. Topa yükseklik kazandırmaya devam eden Trabzonspor, son hamleyi İngiltere’ye satmaya hazırlandığı Ömer Rıza ile yaptı. Ve bu hamlelerin sonucu, bitime 7 dakika kala alındı. Her şey bitmişcesine umutsuzluğun stadı sardığında Ersen Martin, zor pozisyonda aldığı topu, mükemmel bir vuruşla Petkoviç’in filelerine yolladı.
Gerilen maçın son dakikasındaki Ayman-Balili çatışması, tribünlerden seyircinin sahaya inmesi ve sahadaki mahalle kavgası görüntüyü çirkinleştirdi. Turuncu tişörtlu şahsın attığı 25 metrelik depara kimsenin müdahele etmeyip, izlemekle yetinmesi büyük kusurdu. Kimin kime vurduğunun belli olmadığı bu kargaşaya futbolcuların da katılımı, işi arap saçına çevirdi. Hiçbir şekilde affedilir tarafı yoktu yapılanların.. Sadece Trabzonspor’a zarar verdi, bir anlık kontrolsüz öfke..
Ve güzel başlayan maç, çirkin bitti.
Yazının Devamını Oku