Paylaş
Son derece “ince bir yolda” yürüyoruz.
İlk defa, 25 yıllık kanlı terör mücadelesinde bir dönüm noktasına gelindi.
PKK, silahla bir yere varılamayacağını gördü. Uluslararası konjonktür ve Irak’taki gelişmeler yön değiştirdi. Artık terörün bitmesi isteniyor. Mücadele edilecekse, bunun siyasi yollar denenerekyapılmasıüstünde duruluyor. Washington’ da,Brüksel de, bu konuda aynı görüşleri paylaşıyorlar. PKK’ya silah bırakması için baskı yapıyorlar. Örgüt de bu durumun farkında ve büyük kayıplara uğramadan silah bırakmanınyollarını arıyor.
Türkiye de, artık sürekli kan dökülmesi, şehit cenazelerinde göz yaşı akıtılmasından yoruldu. Eğer önemlikayıplarauğranılmayacaksa, PKK’nın silah bırakmasını kolaylaştıracak adımlar atılması kabul edilebilir bir noktaya geldi.
İŞİN EN ZOR SÜRECİNE GİRİLDİ
İşte böylesine önemli bir fırsat ile karşı karşıyayız. Haydi buna “tarihi fırsat” demeyelim de, sadece “ bir fırsat” diyelim. Ancak, şunu da çok iyi bilmeliyiz ki, böyle fırsatlar çok seyrek gelir.
Biri 1993’tegelmiş, Özal’ın ölümüyleheba olmuştu. Diğeri de 1998’deÖcalan’ın yakalanmasından sonra 6 yıl boyuncaönümüzden gelip geçmiş ve bu defa Devlet, kıpırdama cesaretini gösterememişti. Şimdi tekrar yeni bir “konjonktür” veya “elverişli ortam” elde edildi.
İktidar bu fırsatı görüyormuş gibi bir tutum içinde. Son derece ilginç adımlaratıyor. Germiyor, aksine ilişkileri esnekleştiriyor. Kürt kökenli vatandaşlarımızın kalbini kazanabilmek için, beklenmedik jestler yapıyor.
DESTEK Mİ OLACAĞIZ, YOKSA KÖSTEK Mİ?
Bu terörü durdurabilmek, kan dökülmesini önlemek şu sırada bizlerin elinde.
Eğeriktidarı, sırf muhalefet etmek, sırf köşeye sıkıştırıp dövmek için politika yaparsak,fırsatı kaçırırız.
Üstelik, bunu yapmak çok kolay. Zemin o kadar müsait ki birvurdunuz mu, bin ah dinleyebiliyorsunuz.
“Vatanı böldürüyorlar” diye haykırdınız mı, milyonlarıhoplatabiliyorsunuz.
“Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayız” diye çığlıkattınız mı, yüzbinleri sokağa dökebiliyorsunuz.
Askeriyle, muhalif partileriyle, medyası ve iktidarıyla Türkiye tam bir sınavdan geçecek.
Ya bu fırsatı kaçırıp, yine kan dökülmesine, şehitlerimize ağıtyakılmasına devam edeceğiz veya iktidarı “eleştirerek-uyararak, ancak barış arayarak” terör belasındankurtulabileceğiz.
1999’da Öcalan’ın idamını ertelerken, nasıl Türkiye’nin Askeri, MHP’si, CHP’si ve medya’sı kamuoyunu ikna edebildilerse, bu defa da aynı olgunluğugösteremezler mi?
AKP’yi başka konularda eleştirelim. Yerden yere vuralım, ancak terör tartışmalarında siyaset oyunu oynamayalım.Birkaç bin oy için, reytingimizi arttırmak için ülkenin geleceğiyle oynamayalım. Günah işlemeyelim.
Nedeni de basit...
Kaybeden hepimiz olacağız.
* * *
DİYALOG ANCAK DTP ÜZERİNDEN OLUR
Tabii, Türk toplumu ve Devleti ne kadar çaba sarfederse sarfetsin, eğer PKK elini tetikten çekmez, DTP de yardımcı olmazsa bir yere varamayız.
Kandil’den gelen mesajlar yetmez. Ne kadar olumlu ve ılımlı olursa olsun, bunlar eninde sonunda sözdür.
Uçup gider.
Bir toplumun asıl ihtiyacı, somut adımlardır.Yani, mayınlı, tuzaklı cinayetlere son verilmesidir.
“Asker üstümüze geliyor, ne yapmamızı bekliyorsunuz? Kendimizisavunmayalım mı?” diyorlar.
Askerin, polisin görevi, terör yapanları, yasa dışı işlere karışanları yakalamaktır. Ne yapmasını bekliyorsunuz?
PKK mayın döşemesin.
Silahlı saldırı yapmasın.
Silahı omuzunda dolaşmasın.
O zaman, Asker ve Polis de üzerlerine gitmez.
DTP’ye gelirsek...
DTP, beğenelim beğenmeyelim, Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımızın oylarıyla seçilmiş bir gurup insanımızdır.
Yasal bir partidir.
PKK’yı yeterinde eleştirmediklerinden ve bağlarını koparmadıkları veya koparamadıklarından dolayı kızabilir, sert şekilde eleştirebiliriz, ancak yine de bu partinin demokratik sistemde bir yeri olduğunu inkar edemeyiz.
Ancak DTP’nin de yükümlülüğü var. Gereksiz gerilimler yaratmaması, hoyratça ve kışkırtıcı açıklamalar yapmaması ve PKK’nın koruyucu meleğiolduğu izlenimivermemesigerekiyor.
Bir de unutmayalım ki, PKK teröründen kurtulabilmek için, devlet yetkililerinin birileriyle görüşmesi gerekiyor.
PKK ile konuşulamaz.
Peki kimle diyalog kuracağız?
Washington üzerinden mi, yoksa Barzani aracılığıyla mı tartışacağız?
Kürt kökenli vatandaşlarımızın hiç değilse önemli bir bölümünün kalbini kazanmak ve terörü sona erdirmek istiyorsak, tek muhatabımız DTP olacaktır.
DTP’li avına çıkmak, partiyi kapatma yarışına girmek, bu sürece sadece zarar verir.
Unutmayalım, tek başına barış yapılmaz.
Paylaş