Burada kendi sesimden başka hiçbir şey yok. Müzik dinlemek istiyorum...”12 yaşındaki Alican’ın sesini Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği kurucu üyesi Zafer Kıraç sayesinde duyduk.
SES İSTİYORUM
Gelen şikâyetler üzerine gittikleri çocuk cezaevinde şahit olduğu hadiseyi Kıraç anlatsın:
Çalışkanlığı, demokratik olgunluğu, ahengi, şeffaflığıyla dünyada birinci olması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne moda polisi dadanmış!
Eyvah...
Hadiseyi şöyle özetleyeyim...
Twitter’da Seblan Yasinyobaz adıyla boy gösteren kişi (veya kişiler) civanmert vekillerimizin saçını, başını, takısını, kravatını diline dolamış vaziyette.
İki sene sonra yeniden Real finali, yine uzatmalar, ama bu kez penaltılarla kaçan bir kupa Atletico için. Bu kez şanssızlar mıydı?
‘Şanssızlardı’ diyebiliriz. İlk yarıda Atletico’nun kendine gelmesi çok vakit aldı. Golü yemelerinin ardından ancak 30’dan sonra rakibinin üstüne gitmeyi akıl edebildiler. Hepimizin bildiği inatçı, kavgacı ve rakibi yoran karakterini bu süreçte gösteremedi. İkinci yarıda ipleri eline aldı Atletico. Real Madrid daha net pozisyonlara giren taraf gibi gözükse de ısıran, baskı kuran yapısını daha fazla gösterdi.
Ronaldo çok silik kaldı...
Ronaldo maç boyunca son derece etkisizdi. Belki de Real Medrid kariyerinde en etkisiz maçlarından birini oynadı. Ronaldo’nun eksikliğinde Real inisiyatif alan oyuncu eksikliğini hissetti. Ronaldo’ya vurulan kilit Atletico’nun en başarılı uygulamasıydı.
2001-2002 sezonunda toplam 1.125 milyar Euro gelir sağlayan Almanya futbolu, 2014-2015 sezonunda 2.622 milyar dolara sıçramış, yani yüzde 133 büyümüştü.
Bu da yıllık ortalama yüzde 6.7 büyümeye denk geliyordu ki bu kadar istikrarlı büyüyen bir ülke ekonomisi gören varsa haber versin!
Ortalama seyirci istatistiklerinde birinciliği kimselere kaptırmayan Almanya ikinci ligi Bundesliga 2 de gelirlerini yıllık yüzde 10 oranında arttırarak 500 milyon Euro’yu aşmış vaziyette.
Futbol benim kuşağımın 1980’lerin başlarında son demlerine şahitlik ettiği “romantik” kimliğini kaybedeli çok oldu.
Artık sadece bir “pazarlama” aracı olarak görülen bu romantizmi duygusal reklam filmleri aracılığıyla hislenerek izleyebilirsiniz
Manisa, Antalya, Çorum, Yalova, Kocaeli, Adana... Liste uzun...
Bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’nun derlemesinde yalnızca nisan ayı içinde 131 kız öğrenci tacize uğradığını açıkladı.
Tacizle suçlananların kimlik kartlarında öğretmen, müdür, müdür yardımcısı, servis şoförü, kantin işletmecisi yazıyordu.
Tacizle suçlananların yüzde 44’ünün tutuklandığını, yüzde 15’inin açığa alındığını öğreniyoruz yine Tahaoğlu’nun dosyası sayesinde. Gerisi ya görevine devam ediyor ya da başka okula atandı, konu kapandı...
“Eeeennn gür sesleeee. AKP ve başbakanımıza destek vermeye hazır mısınız?”
Buradaki “gür ses” vurgusu önemliydi çünkü o dönem Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu’nun Konya’da başrolü kapmasını bir “ses kısılması” vakası tetiklemişti.
Bi gün önce Van’da miting düzenleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın sesi konuşma sırasında neredeyse tamamen gitmişti.
Kritik 30 Mart seçimlerinin son düzlüğünde yaşanan bu ses kısılmasının ardından miting düzeni acilen değiştirilmişti.
“Butikleri”, “konvansiyonel” müzik festivallerine bir alternatif olarak göstermek çok doğru olmasa da durumu açıklamak için en pratik hareket noktası yine bu karşılaştırma olacaktır.
“Konvansiyonel” festivaller 1960’ların sonlarında beliren Woodstock veya Isle of Wight gibi efsane kabul edilen öncülerin ardından çok yol aldı.
Ancak temelde aynı esaslara bağlı olarak ilerlediler. Hedef hâlâ büyük kalabalıklara ortalama 3 gün zarfında onlarca/yüzlerce müzik grubu ve sanatçı izlettirmek...
Başarısı kanıtlanmış sağlam bir format bu ve aralarında benim de bulunduğum milyonlarca müziksever için cazibesini koruyor.
“Veliaht hazretlerinin” özel işlerini yürüten Zeki Bey saraya gelerek Başmabeynci Lütfi Bey’i görür ve Veliaht Abdülmecid’in yaşadıklarını padişaha aktarmasını ister.
Lütfi (Simavi) Bey de oturur ve “acılar içinde yaşanan” o meşum günü 23 Mart tarihinde padişaha sunduğu bir tezkerede Zeki Bey’in ağzından anlatır: