Kanat Atkaya

Emin miyiz emin değilim

7 Mayıs 2020
Normalleşme takvimi kabaca şekillenmeye, kademeli geçişte simge tarihler belirmeye başladı.

11 Mayıs’tan itibaren AVM’ler, berberler açılacak; THY haziranda önce iç uçuşlara, ardından sayısını arttırarak dış hat uçuşlarına başlayacak; futbol topu 12 Haziran’da “orta yuvarlağa konulacak”...

65 yaşın üstüne, 20 yaşın altına “kısmi af” koşulları ve eğitim takviminde tarihler belirlendi...

Bütün bu “kontrollü geçiş” için bir dizi kural, yönetmelik, tedbir paketi vesaire de duyuruldu elbette...

“Normal” hayata dönmeyi istemeyen çıkmaz herhalde. Bu noktada “Zaten eski normal bugünü anormal kıldı” tartışmasını şimdilik rafa kaldıralım ama hepimiz özledik hayatı.

Arabesk şarkı sözü yaklaşımıyla “Bir bahar çaldın bizden eyy korona!” diye hayıflanmak yerine ilk fırsatta özlediğimiz hayata koşmak için sabırsızlanıyoruz...

Kapıların açılmasını ve koşmayı bekliyoruz; tatile, sahile, dağa, tepeye, köye, bahçeye, kahveye, komşuya, anneye, babaya...

“Eski normal” için önümüzde daha çok uzun bir süre olduğunu hatırda tutarak geçer not almak gerekecek bu ilk deneme sınavından.

Ancak...

Yazının Devamını Oku

Elbette kitap aşkına

5 Mayıs 2020
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçen hafta sonu “müjdeli” bir haber paylaştı sosyal medyada:

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçen hafta sonu müjdeli” bir haber paylaştı sosyal medyada:

“Sadece bu hafta sonu İstanbul Kitapçısı’ndan 195 bin 367 adet kitap satışı gerçekleşti. Rekor düzeyde kitap alan tüm kitapseverlere teşekkürler...”

İBB’nin “online” kitap satış uygulamasından gerçekleşen bu satışı “müjdeli” kabul etmek için geçerli pek çok sebep var.

2016 verilerine göre kitap ihtiyaç listemizde 235. sırada yer alıyordu... Kişi başına düşen kitap sayısı 8.4, günlük kitap okuma süremiz ortalama 1 dakika ki televizyona 6 saat, internete 3 saat zaman ayırıyoruz.

Okuma alışkanlığında 180 ülke arasında 86’ncı sıradayız, çocuklara kitap hediye etme alışkanlığı konusunda ise 140’ıncı.

Okumayı çok sevmeyen, okuma alışkanlığını özendirmeyen bir memlekette bir hafta sonu süresince yaklaşık 200 bin kitap satılması haliyle müjdeli haber oluyor...

Bu “iyi haber”den sonra kitap veya daha geniş ölçekte yayıncılık sektöründe ve bileşenlerinde, uzantılarındaki duruma da odaklanalım elimiz değmişken...

Koronavirüs sürecinde internet üzerinden kitap satışlarında genel bir artış gözlenirken, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 6-8 Nisan tarihleri arasında yürüttüğü

Yazının Devamını Oku

Bir sonraki şarkı için

30 Nisan 2020
İKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) geçtiğimiz günlerde “Pandemi Sırasında Kültür-Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları” başlıklı bir metin paylaştı*.

Türkiye’nin kültür ve sanat alanında öncü konumdaki bu köklü kurumu, sorunları ve çözüm önerilerini içeren metinde COVID-19’un yol açtığı tahribatı özetlerken başka memleketlerin nasıl tepki gösterdiklerini de sayıp döküyor.

ABD, üçüncü teşvik paketinde kültür-sanat sektörüne 307.5 milyon dolar ayırdığını duyurdu.

Almanya 50 milyar Euro’luk pakete kültür-sanat, medya ve yaratıcı sektör çalışanlarını da dahil etti.

Arjantin Kültür Bakanlığı, 30 milyon Arjantin Pesosu (450 bin dolar) tutarında acil durum fonu ile kültür kurumlarına destek olmayı hedefliyor.

Avustralya’nın ulusal sanat konseyi, daha önce değerlendirilmemiş tüm fonları bir araya getirerek 5 milyon dolarlık bir esnek fona dönüştürdü.

Estonya’da Kültür Bakanlığı, kültür ve spor etkinliklerinin iptali nedeniyle kaybedilen geliri kısmen telafi etmek amacıyla, ilk etapta 3 milyon Euro’luk bir destek paketi açıkladı.

Finlandiya Kültür Bakanlığı ve Finlandiya Sanatı Destekleme Merkezi, kültür-sanat çalışanlarına nisan ayında yaklaşık 1.5 milyon Euro’luk yardım dağıtacağını duyurdu.

Fransa müzik sektörü için 11.5 milyon, performans sanatları sektörü için 5 milyon, yayıncılık için 5 milyon ve görsel sanatlar ile sanat galerileri için de 2’şer milyon Euro...

Yazının Devamını Oku

İncecik bir tel üzerinde

28 Nisan 2020
Dört günlük sokağa çıkma yasağı süresince 31 ilde yasağı ihlal eden toplam 35 bin 422 kişiye adli veya idari işlem uygulandığını duyurdu İçişleri Bakanlığı.

Kimilerinin çok haklı sebepleri olduğuna eminim, kimileri de İspanya’nın Logrono kentinde elindeki cam fanusla balık taşıyan ve yakalanınca “Balığımı gezdirmeye çıktım” şeklinde şahane bir bahane üreten adam gibi sıkıntısıyla ne yapacağını bilemeyerek sokağa atmıştır kendini...

Birbirimizden saklayacak halimiz yok sıkıntımızı. Herhalde herkes üç aşağı beş yukarı aynı dalgalanmaları yaşıyor.

Yekpare, hiç bitmeyen tek bir günü yaşayıp durduğunu sanmak...

Bir, iki, üç gün süren derin depresyon kuyularına düşüp çıkmak...

Tatlı hayaller kurmak veya hayattan koparılmış tatlı anılarla ayakta kalmaya çalışmak...

Teknoloji marifetiyle kurulan ve yeni manalar kazanan kanallarda hasret gidermek veya bu yeni iletişim şeklini kutsamak/yadırgamak...

Sıkıntılar evde oda oda gezdirilirken, aslında ne kadar şanslı olduğunu düşünmek, çalışmak ve hayatını riske atmak zorunda olanlar için üzülmek, endişelenmek...

Çok sıkıldık ama 65 yaş üstü büyüklerimiz

Yazının Devamını Oku

Boynu bükük çocuklara

23 Nisan 2020
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “2019 Çocuk İşgücü Araştırması”nı yaklaşık bir ay önce kamuoyuyla paylaştı. 

Bu araştırmaya göre Türkiye genelinde kayıtlara geçmiş 5-17 yaş grubundaki çocuk işçilerin sayısı 720 bin civarında...

Başka araştırmalar, “resmi olmayan raporlar”, bu sayının 2 milyona merdiven dayadığını işaret ediyor.

2019’da 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü nedeniyle Cumhuriyet’te kapsamlı bir haber hazırlayan Şehriban Kıraç, Türkiye ve dünyada çocuk emeğinin nasıl sömürüldüğünü rakamlarla ortaya koyuyordu.

Mesela Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) araştırmasına göre ülkemizde her üç çocuktan biri, yani 7 milyondan fazla çocuk şiddetli maddi yoksunluk çeken hanelerde yaşıyor.

Tatil ancak yüzde 15’inin çıkabildiği ütopik bir hadise. Yüzde 51.3’ü “son 12 ay içerisinde ev kirasını, elektrik, su, gaz ve kredi kartı faturalarını planladığı gibi ödeyemeyen hanelerde” ikamet ediyor...

Bu yoksulluğun sonuçlarından biri çalışmak zorunda kalmak, emeğinin sömürülmesi oluyor ancak aile içi şiddet, yetersiz eğitim, istismar gibi diğer kötülükler de bu kanaldan besleniyor bir şekilde...

Yetersiz eğitim demişken... Resmi kaynaklara, yazının girişinde vurguladığım araştırmaya göre çocuk işçilerin 3’te birinden biraz fazlası eğitim görmüyor...

Yüzde 30.8’i tarım, yüzde 23.7’si sanayi, yüzde 45.5’i ise hizmet sektöründe yer alırken, çoğu korumasız, güvencesiz, hastalık ve sakatlıklara davetiye çıkarılan ortamlarda yaşıyor çocukluklarını...

Yazının Devamını Oku

Bir sinema kahramanıydı Hikmet Abi

21 Nisan 2020
1980’li yıllarda günlerden bir cumartesi günü...

Pink Floyd’un ‘The Wall’ filmi gösterime girmiş, haftayı zor bitirmiş, okulu yarım kulak geçiştirmiş, albümü geceler boyu dinleyerek hazırlığımızı tamamlamışız filmi seyredecek olmanın heyecanıyla...

Cebimizdeki kısıtlı bütçe bizi daha sonra Kral ve Ben’de pizzaya mı, yoksa Bab Kafeterya’ya mı sürükleyecek henüz bilmiyoruz ama film biletini garantiye almak gerekiyor önce.

Çünkü biliyoruz ki “feci kuyruk” olacak, o kuyruk sokaktan İstiklal Caddesi’ne kadar uzayacak...

“Bilet buldun mu? Saat kaç matinesine buldun?” sorularına hafif bir gururla “Saat 11’e” demek mühim, çok mühim, hatta tek mühim mesele...

İstiklal’i geçip Yeşilçam Sokak’a ulaşıp solda kalan büfenin muzlu süt çağrısına kulak asmadan Emek’in önüne ulaşıyorum.

İçimde “benim gibilerin”, içine kapalı rock’çı gençlerin, Pink Floyd sevenlerin arasına karışmanın mutluluğuyla sinemanın girişinde sürekli yatan köpek kardeşlerin üstünden atlayarak gişeye ulaşıyorum.

Gişeci hanımefendi çocukluğumdan beri tanıdığım bir figür, bütün ciddiyetiyle ve tatlı otoriter tavrıyla biletimi kesiyor.

“Birinci”

Yazının Devamını Oku

Şeffaf rugan stiletto da eksik kalsın bir zahmet

16 Nisan 2020
“RUGAN şeffaf stiletto...

Yağ yeşili havuç pantolon...

Zarif lotus çiçeği yüzük...

Yapay sarmaşık...

Mavi renk piercing...

Dambıl (ağırlık) seti...”

Bu saydıklarım web ve mobil tabanlı ticaret için yazılım çözümleri sunan bir firmanın takıldığınız zaman dakikalarca karşısından kopamadığınız bir uygulamasında gördüklerim...

Uygulama, “online” satışları anlık olarak Türkiye haritası üzerinden izleme imkânı sunuyor.

En azından benim aklıma, hayalime gelmeyecek ürünlerin satışını izlerken zaman zaman

Yazının Devamını Oku

Korona gider morona gelir

14 Nisan 2020
Koronavirüs (COVID-19) salgınından insanlık ne kadar ders çıkarabilecek, geleceğe dönük kazanımlar sağlayabilecek mi henüz meçhul...

Ancak bazı görüntüler, bazı ölçümlerin sonuçları bu durumdan doğanın bazı kazançlar sağladığını işaret ediyor...

Geçtiğimiz hafta sonu Moda sahillerinde kaydedilen ve sosyal medyada hızlıca yayılan video mesela...

Bir yunus sürüsü kuyruklarını suya çarparak yönlendirdikleri/çevirdikleri balıkları avlarken görüldüler.

1980’lerden itibaren giderek “çok nadir” bir görüntü haline gelen “Boğaz’dan yunus geçmesi” İstanbulluların büyük ölçüde evlerine çekildiği son 1 ay içinde daha sık görünür hale gelmişti.

Ama Moda’da yunusların avlanması gibi ancak uzak diyarlarda kaydedilen belgesellerde izlenebilecek bir hadiseye şahitlik etmek mutluluk vericiydi.

İnsanoğlunun arsız, saygısız tüketim alışkanlıklarının dünyaya verdiği zararlar ortada... Atmosferden okyanuslara... Ormanlardan savunmasız hayvanlara... Yerin altından dağların zirvelerine... Dünyanın bütün kaynaklarına yapışan ve emip tüketen insanoğlu kabaca son 100-150 yılda canına okudu yegâne evinin...

Bu zararları görünür hale getiren, itiraz eden, felaketi işaret edenlere (çevrecilere vb) iyimser yaklaşımla “uçuk kafa”dan başlayıp “hain” damgası vurmaya kadar ileri gitti parayı, gücü, ülkeleri, dünyayı yönetenler...

Salgının hız kazanmasıyla birlikte insanoğlu evlerine çekilmeye başladı, doğanın canına kasteden teknolojilerin döndürdüğü üretim çarkı yavaşladı, trafik azaldı ve birkaç ay içinde olumlu sonuçlar gelmeye başladı.

Yazının Devamını Oku