Kanat Atkaya

Darboğazı aşmak için önemli

20 Eylül 2015
GALATASARAY, futbol takımının aldığı kötü sonuçlarla iyice ısınan, ha kaynadı ha kaynayacak bir kazan şu sıralar.

Böyle bir dönemde Trabzon deplasmanı eminim sarı kırmızılıların ilk tercihi olmazdı! Tabii bu zorlu maçı bir fırsata çevirmek de mümkündü. Darboğazı aşmak, boy göstermek, varlığını hissettirmek için alınacak bir galibiyet “tam zamanında yetişmiş” olurdu. Ancak rakibe şöyle bir bakınca bunun yazıldığı gibi kolay olmadığını görüyoruz.
Trabzonspor 2015 model kadrosuyla uyum sürecini şaşırtıcı bir hızla geçiyor. Şota çoğu tam isabet olan transferlerle fazla uzak olmayan bir gelecekte çok başarılı olan bir takım kurgulamış.
Hızlı, hırslı, ısıran, çok koşan bu potansiyeli yüksek takımı durdurmak için maça sahanın her noktasında pres yaparak başladı G.Saray. En ileri uçta başlayan pres önemli ölçüde başarılı oldu ama hassas denge gerektiren ve savunmayı hataya açık hale getiren bu anlayış kalesine tehlike olarak da döndü.


İYİ BAYRAMLAR


Marin’in çabaları gol getirmese de Galatasaray’ı epeyce hırpaladı mesela bu tür ataklarda. Komuta-kontrol merkezinde Bilal-Rodriguez ikilisi harikalar yaratmasa da bu zorlu deplasmanda kendilerini ve birbirlerini sahada buluverdiklerini düşünürsek iyi iş çıkardılar. Hücum bölgesinde organize olmakta zorlanan ve özellikle Podolski’nin oyuna bir türlü girememesiyle eksik kalan Galatasaray yakaladığı nadir fırsatlarda da noktayı koyamadı.

Yazının Devamını Oku

İki büyük siyasi kayıp

20 Eylül 2015

BAŞTAN sona mükemmel bir çalışma ama en sevdiğim yeri tam şurası:
“Kimi çıkıp yeller gibi esiyor/ Kimi sallandırıp, kimi asıyor/ Kameraya geçen ahkâm kesiyor/ Yeter artık bunca prezantasyon/ Bu kafayla kurulamaz koalisyon.”
AKP ile CHP arasındaki “nafile” görüşmeler sırasında yazıp okumuştu Uğur Işılak bu edebiyatın sınırlarını ve okuyucunun/dinleyicinin yaşama isteğini zorlayıcı güzellikteki şiirini!
“Koalisyon” kelimesiyle kafiye oluşturduğu için yazıya sızan kavramlar “Ah vuruldum şair tarafından” diyerek sayfaya düşerken, Işılak’ı tutmak mümkün olmuyordu!
Şiir sevenleri çaresiz bırakacak güzellikteki bu “kafiyeleme çalışmaları” sırasında “Sterilizasyon-koalisyon, senkronizasyon-koalisyon, kalibrasyon-koalisyon, dezenformasyon-koalisyon” gibi başka örnekler de sunmuştu Işılak.
Yıldızı “Dombıra” ile parlamıştı.
2014 yerel seçimleri öncesinde Şanlıurfa’da AKP mitingi izlemiş ve bir gün içinde yüz kırk üç kere “Dombıra” dinleyerek geçici şuur kaybı yaşamış biri olarak şarkıya gayet hâkimimdir.

Yazının Devamını Oku

Hoşunuza gitmeyen kendi suretinizdir

17 Eylül 2015

BİZİM yaptığımız işi, gazeteciliği anlasanız şaşardık zaten.
Gazete veya haber kanalı görünümlü parti bülteni yapmıyoruz.
Kapıları her görüşe açık, birbirlerinin görüşlerine taban tabana zıt yazarların, yorumcuların altında kendi seslerini duyurduğu bir çatı sunuyoruz kamuoyuna.
Tartışma programlarında davete icabet eden her siyasi görüşe kapımızı açıyoruz.
Sonra tabii size yabancı bir kavram ama habercilik yapıyoruz biz; en sakil, en döküntü tarafından borazancılık yapmıyoruz.
Basın kartlarımızdan başka bir yerine “sarı renk” bulaştırmıyoruz gazeteciliğimizin; bunun için çabalıyoruz.

*

Yazının Devamını Oku

Kral çıplak!

16 Eylül 2015
GALATASARAY’ın grubun “azı dişi” pozisyonundaki Atletico Madrid’e yenilmesi normal kabul edilebilir.

Ancak özellikle ilk 45 dakikadaki (üzülerek söylüyorum) utanç verici futbolu affettirmeye yetmez bu durum.

İçim kan ağlayarak biraz “acımasızca” konuşmak durumundayım...

Takımın omurgası konumundaki Felipe Melo’nun satılmasını “Mali açıdan bir yönetim başarısı” olarak gördüğünü söyleyen ve bunu bir de yutturmaya çalışan Başkan Dursun Özbek’in zayıf vizyonunun sahaya yansımasıdır bu.

Asla “transfer delisi” bir taraftar olmadım; G.Saray’ın hali hazırdaki kadrosuna da güveniyorum.

Yazının Devamını Oku

Nayır, nayır, nolamaz, nayır!

14 Eylül 2015

BÜLENT Arınç “Eskiden ‘biz’dik şimdi ‘ben’e döndük” dedi diye, “Cumhurbaşkanı’nı işaret etti” diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar...
Nayır, nayır, nolamaz, nayır!
Böyle bir şey söylemiş olamaz.
Söyledi, ben de dinledim ama söylememiştir!
Biz yanlış duymuşuzdur, kafamıza dikili antenlere destursuz dalıp algı ayarlarımızla oynamışlardır.


*


Yazının Devamını Oku

Bir kaleci destanı

13 Eylül 2015
MAÇI tek cümleyle özetlemek gerekse herhalde şunu söylemek yeterli olur: “Mersin İdmanyurdu kalecisi Muammer destansı bir performans sergiledi...”

G.Saray’ın klasik iç saha baskısına aman vermeyecek şekilde maça başlayan konuk ekip, hızlı karşı ataklarla ev sahibinin ritm bulmasını geciktirdi önce. Oyunu rakip sahaya yıkıp baskı kurmayı başaramadığında yani ezberi bozulduğunda kendisine gelmesi zaman alıyor sarı-kırmızılıların, malumunuz. İlk 15 dakikanın ardından oyununa biraz çeki düzen verdi Galatasaray...

Yine de Sneijder ve Burak’ın harika şutlarından ötesini üretmeyi başaramadılar. Gol olmaları durumunda “jeneriklik” olarak anılacak bu şutlarda asıl jenerik malzemesini üreten kaleci Muammer, maçın genel hatlarını da belirlemiş oldu.


AYAKTA TUTTU


Muammer, başarısını 90 dakikaya yayıp takımını tek başına ayakta tuttu. G.Saray’ın gol üretememesinde kimi zaman şanssızlık, kimi zaman kötü zamanlama, kimi zaman da forvetlerin yanlış pozisyon alması etkiliydi ama Muammer’in başarısına gölge düşürmek istemem.
Lige istediği başlangıcı yapamayan G.Saray’ın “çok kötü” oynadığını söylemek de haksızlık olur. Kontrolü tam eline alamadı, serinkanlılığını koruyamadı ama baskı kurdu, pozisyon üretip gerginlikten “kötü beslendi...”


Yazının Devamını Oku

Yavuz’un güzel ruhu için...

12 Eylül 2015

BEYOĞLU sokaklarından akıp gelen tepeden tırnağa siyah giyinmiş uzun saçlı ve soluk benizli tipler...
Daracık merdivenlerden süzülüp girilen mekânda bugün ancak rüyada görülebilecek bir ekip kaptırmış gidiyor sahnede.
O zamanlar da rüya gibiydi ya zaten ekip, neyse.
Davulda rahmetli Kerim Çaplı, basta Sunay Özgür, gitarlarda Batu Baba (Mutlugil) ve biricik Yavuz Çetin.
Blue Blues Band’in Mojo’da, Hayal’de, Kemancı’da çaldığı geceler adı konulmamış bir rock örgütü toplantısı gibi olurdu.
Rahmetli Yavuz Çetin’i MFÖ konserleri veya bunun gibi başka hadiselerde de dinlemişliğimiz vardır ama en çok Blue Blues Band performanslarını kovalardık.

*

Yazının Devamını Oku

At izi, it izi; hepsi belli

10 Eylül 2015

TAŞIMALI faşizmin dorselerle Hürriyet’in kapısına yığdığı tiplere bilet kesenler belli...
Ellerine taş, sopa tutuşturulup “Korkutun!” emrini verenler belli...
Sütunlarında, sosyal medya hesaplarında, sebilhane maşrapası gibi dizilip konuştukları televizyon programlarında milislerine alçakça, namertçe gazetemizi hedef gösterenler belli...


*


Ahmet Hakan’ı açıkça, direkt olarak ölümle tehdit eden “İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun” diye yazan ‘küçük’ler belli...

Yazının Devamını Oku