Paylaş
Ancak özellikle ilk 45 dakikadaki (üzülerek söylüyorum) utanç verici futbolu affettirmeye yetmez bu durum.
İçim kan ağlayarak biraz “acımasızca” konuşmak durumundayım...
Takımın omurgası konumundaki Felipe Melo’nun satılmasını “Mali açıdan bir yönetim başarısı” olarak gördüğünü söyleyen ve bunu bir de yutturmaya çalışan Başkan Dursun Özbek’in zayıf vizyonunun sahaya yansımasıdır bu.
Asla “transfer delisi” bir taraftar olmadım; G.Saray’ın hali hazırdaki kadrosuna da güveniyorum.
Ama Galatasaray büyüklüğünü özgüveninden besleyen bir kulüptür ve maalesef şu anda kulübü yöneten zihniyet sadece “vaziyeti idare eden” bir görüntü çiziyor.
Bu zihniyetin sahaya yansıması da bu kadar oluyor işte.
FATURA ÖZBEK’E
Maçın hemen başında 2-0’ı cebine koyan Atletico Madrid’in “ihtiyacı olsa” farkı rahatça artırabileceğini görmemek için futbol körü olmak gerekir.
Geçmişte “daha zayıf” kadrolarla bile daha karakterli oynayan, daha ağır mağlubiyetler alsa bile sahadan elinden geleni yapmış olmanın rahatlığıyla ayrılmış olan Galatasaray’ı böyle çaresiz görmek çok üzücü.
Rakibin topu gösterdiği kadar oynayan, dişini gösteremeyen, ruhunu kaybetmiş bu takımın faturasını önce bu yönetimi seçen kongre üyelerine sonra da başarısızlıklarını başarısız bir şekilde başarı olarak satmaya çalışan Dursun Özbek’e kesmek gerekir.
Ağır mı oldu?
Olsun.
Birilerinin de çıkıp “Kral çıplak!” diye bağırması gerekiyor.
Bağırıyorum işte arkadaşlar; duyan çıkar mı, orasını bilemem...
Paylaş