İlhan Söyler

Kutluyorum

26 Mayıs 2003
<B>BİZE </B>neler oluyor? Bir stres, bir stres sormayın gitsin. Bir yerde faul oluyor, ne kadar gereksiz adam varsa işe karşıyor. Ortalık bir anda ana baba gününe dönüyor. İbrahim, Ergün ve Cihan köşede mücadele ediyor, Vedat geliyor ortalık karışıyor. Bir faul oluyor. Sergen ile Mehmet Polat... Ortada fol yok yumurta yokken birbirlerine giriyorlar. Nedir bu sinir harbi?

Aman Allahım! Oyunun son bölümü... Ümit Karan orada Yasin ile kapışıyor, gerilerden Volkan tekvandocu gibi koşuyor ve tekmeyi basıyor. Bu nedir anlamadım gitti. Yarın birgün yanyana gelecekler bu hareketlere kendileri bile gülecek.

Bu ne telaş

G.Saray oyunun orta sahasına hakimdi. Cihan, Ayhan ve Ergün orta sahada tempoyu isteği gibi indirip çıkarttı. Ya Revivo! Ne yaptın be kardeşim? Sanırım seni alan da pişman, oynatan da. Kalacaksan G.Saray'ın senden çekeceği var.

Beşiktaş pozisyon buldu ama önce, İlhan arkasından direkler, sonra da Mondragon geçit vermedi. Bir yerde şampiyon olmak için heyecan taşıyan Beşiktaş, diğer yanda, ‘‘Bu maçı alırsam belki devamı da olur’’ diyen G.Saray. Sarı kırmızılar oyunu hiç bırakmadı. Oyunun sonlarında tempoyu daha da arttırdı. Çünkü G.Saraylı futbolcuların eli ayağına dolaşmaya başlamıştı. G.Saray için zaman geçmek bilmedi. Tayfur yanlış yerlere top atıyor, kendi kalesinde pozisyon hazırlıyordu. Telaşa kapıldılar. Yapılacak en ufak hata işi altüsüt ederdi onlar adına. Çünkü birçoğu ne yaptığını bilmiyordu. G.Saray ise bütün hücum toplarını kullandı ama bir türlü olmadı.

Ve... Ve... Ve... sahneye Sergen çıktı. Beşiktaş'ın şampiyonluğuna nokta koydu. Pasını verdi, sonra da golünü atıtı. Beşiktaş'ın 100.ncü yılında Şampiyonluğunu kutlarız.
Yazının Devamını Oku

Hayaller

18 Mayıs 2003
Bu şarkının adı, ‘‘Güller ve dudaklar’’ değil, ‘‘Gözler ve kulaklar’’dı. Ali Sami Yen'i doldurup Galatasaray'a gönül verenler ile saha içinde G.Saray forması giyenlerin gözleri sahada ama kulakları Ankara'daydı. Her anonsta ayağa kalkıyorlar, kimi zaman mutluluk şarkıları söylüyorlar, kimi zaman da sessizliğe gömülüyorlardı. Ama her şeye rağmen herkes takımıyla birlikteydi. Kazanmak onlara yeterliydi.

Garibim Ergün ile Ayhan hangar gibi koskoca bir alanın yükünü çekiyor, takımlarına yön vermeye çalışıyorlardı. Hele Ergün bunların dışında kendi uçağını kendi yaptı. Zarif hareketlerle golünü de attı. Revivo hücumda kalıyor, top geldiği zaman oynuyor, diğer zamanlarda yok oluyordu. Kendini Hagi gibi rejisör sanmıştı. Cihan sağ kanadı parsellemiş, iki üç net gol pozisyonunu değerlendirememişti.

Delikanlılar

Ne varsa yine eskilerde var. Kaptan Bülent yine delikanlı gibiydi. Sağ tarafına Mehmet Polat'ı almıştı ve onun da hatasız oynamasını sağladı. Mehmet Polat da kusursuzdu elbette. Vedat da onlara eklendi. Ümit Karan dün yine sahnedeydi. Ümit, keşke zamanında bekletilmeseydi. Hep onda ısrar edilseydi. Yok Christian'mış, yok Lukunku'ymuş, yok sonradan gelen Revivo'ymuş. Bu kadar arayışa girilmeyip Arif'te de ısrar edilseydi, aile içindekilerle devam edilseydi acaba durum şimdiki gibi mi olurdu?

Ankaragücü kendi alanına hapsoldu. Hücuma çıkamadı. Çünkü alan bulamadı. Galatasaray maçı kazandı, kazandı ama gözler ve kulaklar Ankara'daydı. Ankara'dan gelen haber bu güzel futbolu bir anda hüzne boğdu. Beşiktaş 3 puanı kapmış, Galatasaray gecikmeli bir galibiyet almıştı. Bu futbolu kendi sahasında puan kaybettiği maçlarda oynasaydı şimdi Beşiktaş ile kafa kafayaydı. Galatasaray şimdi ne maçına çıkacak? Herhalde Beşiktaş'ı yenip son haftaya bırakacak.

Hayaller gerçek olsa hayat bayram olur.
Yazının Devamını Oku

Balta mızrak

12 Mayıs 2003
<B>PAZAR </B>sabahları TRT'de kızılderili filmleri yayınlarlar. Nostalji yaşarız... Baltalar, mızraklar ortaya çıkar, heyecan duyarız. Dün de G.Saray, G.Birliği maçında adeta bunlar konuştu. Hırs, ihtiras, hedefe varma ve telaş her iki takımın da enerjisini tüketti. Yapmak istediklerini yapamadılar. Herşey çarşafa dolandı.

Bir teknik adamın takımı maça hazırlaması üç unsura dayanır:

KALİTE... İLİŞKİ... VERİMLİLİK...

Trabzon maçından bu yana Terim, tüm futbolcularını bu üç unsurla motive etmeye çalıştı. Önce ilişkilerini iyi tuttu. Onları devamlı gıdıkladı. Moral ve psikilojik açıdan onları aşıladı. Ama aşı galiba fazla geldi. Bu ihtiras ve hırs telaşa dönünce yapmak istediğini yapamadı.

Enerji tükendi

Ümit Karan
birinci bölümde Ayhan ile birlikte bunu sahaya yansıtıyordu. Haliyle ikinci bölümde enerjisi tükendi. G.Birliği düşüşü yukarı çekmek istiyor ve onlar da verimliliklerini arttırmak istiyordu.

G.Saray karşısında fazla adamla hücum etmeyi değil defansını sağlam tutup sigortalı futbolu tercih etti. Mondragon'un öyle bir golü yememesi gerekirdi. Kalitesine yakışmadı. aynı hatayı iki kere daha yapmasına rağmen bunu telafi etmeyi bildi.

G.Saray hedefe ulaşmak için enerjisini fazla harcadı ve oyunun bütününde G.Birliği'nin enerji deposu olduğunu unuttu. Skoru ilk 20 dakikaya sığdırmak istediler ama olmadı. Daha sonra da oyundan düştüler.

Gençler takımı kolay lokma değildi. G.Saray bu farkedemedi. Önündeki büyük virajı hesaba katamadı. Bu puan farkı kapanır mı bilemem ama G.Saray'ın işi zor.
Yazının Devamını Oku

Yelken açtı

5 Mayıs 2003
<B>G.SARAY</B>, Karadeniz'de yol alırken, bir fırtınaya kapılıp geminin batmaması için <B>‘‘rastgele, hayırlarla’’</B> deyip yelkenlerini açtı. Çünkü limana yanaşması şarttı. Dalgaları umursamıyordu. Ya gemi batacak ya da iskeleye yanaşacaktı. Geminin kaptanı Fatih Terim, tayfalarını iyi yerleştirmişti. Uzun zamandır oynamayan Vedat ve Mehmet Polat ile birlikte Bülent ve Hakan halatları iyi bağlamıştı.

Vedat'a bir parantez açmam lazım. Nefis top oynadı. Hele bu kadar ara verdikten sonra en kritik anlarda kurtarıcı oldu. Vedat sezon başında bu kanalda bir maç oynamıştı, harikaydı. Ama ne olduysa oldu. Vedat dün akşam uzun bir aradan sonra tekrar hayata döndü.

Orta alanda yük Ergün-Volkan ikilisine binmişti. Bir de Revivo vardı. Ne yaptığı belli değildi. Nefesi yettiği kadar işi idare etmeye çalıştı ama olmuyordu. Fatih Terim, hemen ona kementi atıp Ayhan ile Volkan ve Ergün'ün yükünü hafifletti. Kürekleri çeken Arif, Ümit Karan ve Baliç Trabzon iskelesine zorla yanaşıyorlar ve başarılı oluyorlardı.

Arzuman şaşırdı

Baliç
'in arka arkaya forma giymesi gücüne güç kattı. Trabzon'da bir futbolcu vardı, o da Aurelio'ydu. Yılan gibi bir oyuncu, fiziği de öyle. Trabzon'a fazla bile. Haaaa şimdi hakeme gelelim. Hani bir şarkı vardır. ‘‘Ne sevdiği belli, ne sevmediği’’ Arzuman da tam buna uygundu. Ne verdiği kararlar belli, ne vermediği. Abuk subuk şeyler yapıp durdu. Penaltılar tamam. Hatta fazlası da var. Baliç'i itiyorlar, penaltı. Galatasaray'ın penaltısından önce faul var. Onu es geçiyor.

Trabzon'un kupa sarhoşluğu devam ediyor. Yürüyecek halleri yok. Bir havalanmışlar ki görmeyin. Galatasaray, fırtınalı yolculuğunda lodosa tutulmadan, istediğini aldı. Şimdi şampiyonluk yarışı iyiden iyiye kızıştı. Beşiktaş, ‘‘devam’’ diyor. Galatasaray, ‘‘hayır seni bırakmam, ensendeyim’’ diye karşılık veriyor. Bu serüven bana göre sona kadar devam edecek. Kim sollayacak, kim stop edecek. Bakalım göreceğiz.
Yazının Devamını Oku

Bu nasıl hakem?

28 Nisan 2003
<B>HAYATIM </B>boyunca yazılarımda hakemleri hep son plana koyarım. Ama bu maç yazısına hakemden başlamak istiyorum.1- Lukunku golü atıyor. Acayip bir şekilde golü iptal ediyor. 2- Kerem, Cafer'i düşürüyor. Penaltıyı görmüyor. 3- Ümit Karan golü atıyor. Kaleci topu elinden kaçırıyor. O pozisyonu en yakın Koray Gencerler görmüyor. Orta hakem de görmüyor. Maçın yönetmeni Bülent Demirlek de görmüyor. Pozisyona uzuktan yakından alakası olmayan ta fizanda olan ikinci yardımcı Erhan Sönmez bayrak kaldırıyor, Demirlek'i çağırıyor ve golü iptal ediyor.

Kaptan Bülent Korkmaz'dan 10 yaş küçük olan orta hakem tecrübesizliğinden, böyle bir maçı kaldıramamanın ezikliğini yaşıyor. Saha içinde dalgalanıyor. Böyle maçlara, böyle hakem vermek, hem hakemi, hem takımları yok etmekten başka birşey değil. Yani hakem, ‘‘Maçın içine etti’’ desek yeri vardır.

Oyuna gelince... G.Saray, işi bir an önce bitirmeye çalışıyordu. Hücum adamları Hasan Şaş, Lukunku, Ümit Karan ve Baliç'le hücum ediyor ama saha içindeki zaafları da ayan beyan görünüyordu. Sağ kanat işlemiyor, boşluk bırakıyordu. Defansta Xavier hata üstüne hata yapıyor, Adanasporlu Cafer ve Necati 'ye mani olamıyordu.

İki kulübede isyan

Bunu gören Terim ikinci yarıda oyun kalıbını değiştiriyordu. Ayhan ve Pinto'yu oyuna sürüp Hasan Şaş ve Xavier'i çıkartıyordu. Ama Pinto da birşey yoktu. G.Saray maçı kazanmak için bütün hüneri gösteriyor ama olmuyordu. Adanaspor'u ablukaya alarak 21 korner kazanıyordu. Ama işler ters gidiyordu. Olmayınca, olmuyordu.

Kulübenin birinde Fatih Terim, diğerinde Yılmaz Vural isyanları oynuyordu. G.Saray hayati iki puan kaybetti. Telaşa düşmese, daha sakin oynasa, belki de rahat nefes alacaktı. Ama artık lig ateşten bir gömleğe dönüştü. Yukarıdakiler de, aşağıdakiler de yaşam savaşı veriyor. Bu savaşta en büyük sorumluluk Merkez Hakem Komitesi'ne düşüyor. Hakem tayinleri çok dikkatli yapılmalı. Bu tür maçlara deneyimli hakemler atanmalı. Bu tür bir hakem yazısını ilk kez kaleme alıyorum. Çünkü yanlışı görüyorum ve doğru yazıyorum.
Yazının Devamını Oku

Bilek hakkıyla

24 Nisan 2003
<B>TRABZONSPOR,</B> bileğinin hakkıyla kazanıp, Türkiye Kupası'nı müzesine götürdü. Hem de, son yılların en iyi takımlarından biri olan G.Birliği'ni yenerek... Bordo mavililer, daha farklı bir skorla zafere ulaşabilirlerdi. Ancak, kaleci Gökhan'a takıldılar. Dün sahada G.Birliği diye bir takım yoktu. Ümit, Deniz ve El Saka'dan oluşan defans üçlüsü, daha oyunun başında tehlike sinyalleri verdi. ‘‘Oyunun daha başı, krizi çabuk atlatırlar’’ diye düşündüm. Ama nerdeee... Atlatmaları da mümkün değildi zaten. Çünkü, karşılarındaki Gökdeniz, Fatih ve Mehmet Yılmaz bu üçlüyü şaşkına çeviriyordu. Arkaya kaçıyor, kenarlardan, ortalardan geliyor, gol atıyorlardı... Bereket, kalede Gökhan vardı. Bana göre en az 5 tane net pozisyonda golü önlüyordu.

G.Birliği'ni tanıyamadım

Trabzonspor'da forvetin arkasında görev yapan gizli bir silah vardı; Aurelio. Brezilyalı futbolcu, orta sahayı hem idare ediyor, hem de gol alanlarında boy gösteriyordu. Baktı ki, G.Birliği'nde orta saha diye bir şey yok, o geniş alanı dilediği gibi kullandı.

O bildiğimiz, taktir ettiğimiz G.Birliği, dünkü maçta dört pası birarada yapamadı. Geleceğin yıldızı olarak gösterilen Okan çabuk şımarmış. Hücumda olmadığı gibi, orta sahada arkadaşlarına da yardımcı olmadı. G.Birliği'nde kaleci Gökhan'ın dışında göze batan tek isim Ahmed Hassan'dı. Koştu, koştu... Baktı ki bir şey olmuyor, ‘‘Ne yırtacağım kendimi’’ dedi, o da oyunu bıraktı.

Ben G.Birliği'ni tanıyamadım. Futbolcuların hepsi havaya girmiş. Sistem denen bir şey yoktu. Hücumda kızılderililer gibi gidiyorlar ama geri dönemiyorlardı. Bunun da faturasını ağır ödediler. Trabzonspor akıllı oynadı, defansını sağlam tuttu, orta sahayı eline aldı. Hücumda da işi bitirdi. Bitirmeseydi yazık olurdu. Trabzonspor hakikaten dün kupayı alırken, alkışı da hak etti, övgüyü de... Çünkü bu kupa için hazırdı. Trabzon'u tebrik ederim.
Yazının Devamını Oku

Mongragon...

19 Nisan 2003
<B>GALATASARAY </B>oyuna bir önce oyuna ağırlığını koymak, <B>Ümit Karan, Lukunku, Baliç, Hasan Şaş</B> ve orta alanda <B>Cihan ve Volkan</B>'ın destekleriyle bir an önce sonuca gitmek istiyordu. Ama Lukunku, olmayacak şeyleri başarıp topu kale yerine dağlara taşlara atınca G.Saray'da, ‘‘Neler oluyor’’ telaşı başladı.

Fatih Terim'in, ‘‘Korkunun ecele faydası yok’’ komutu, işleri tamamen alt üst etti. Galatasaray bir ‘‘dağınıklık’’ içine girdi. Volkan istediklerini yapamıyor, Cihan, Göztepe defansına, ‘‘Sinsice’’ sızamıyordu. Oyun Göztepe alanında fazla oynanıyordu. Ama G.Saray istediğini koparamıyordu.

Can simidi

Penaltı cankurtaran simidiydi G.Saray için. Sahneye Ümit Davala çıktı. Penaltı atmak topun için başına geldi. O kadar gayri ciddiydi ki, topa lütfen vurdu. Kaleci Bülent de topu kucaklayıverdi.

Sonrası mı?

Göztepe silkindi, G.Saray'ın üstüne üstüne gelmeye başladı. ‘‘Oyunu çevirebilir miyim?’’ diye saldırdı ve tam G.Saray'ın, ‘‘damarına’’ girdi. Ama her zaman olduğu gibi sahneye Mondi çıktı. G.Saray'ı iflastan kurtardı, tam anlamıyla can simidi oldu.

Sarı kırmızılılar, galibiyet golünü Lukunku ile buldu. Kaçırdığı gollerle saç baş yolduran Lukunku, ‘‘Bu işi ben uzattım, ben bitireyim’’ dedi, güzel bir noktaya gitderek golü kaydetti. Eğer Galatasaray gole erken kavuşsaydı, bu ızdırapı çekmezdi.

Her maç zor

Sonuçta G.Saray 3 puanı aldı. Bu haftadan sonra hiç bir maç kolay değil. İster kendi sahanızda oynayın, ister deplasmanda... Kimileri düşme kaygısında, kimileri hedefe ulaşma peşinde. Galatasaray'ın dün çektiği ızdırap devam edecek. Çünkü hiç bir maçç artık kolay değil. Ligin güzelliği de bu değil mi?

Avrupa liglerinde bile en favori takımlar beklemedikleri neticelerle karşılaşıyorlar. Galatasary bir yol yakaladı ve devam ediyor. Ama bu yoldan çıktığı anda raydan da çıkar.
Yazının Devamını Oku

Asker

12 Nisan 2003
<B>GALATASARAY</B>'ın taarruz planı, önce kanatlardan hedefe ulaşmaktı. Devamlı buradan çalışıyor, rakibini sallıyordu. Ama hep aynı cepheden, soldan ilerliyordu.Baliç, soldan ilerliyor, attığı toplarla Altay savunmasının dengesini bozuyordu. Zaman geçtikçe hedefe gidiyor ve başarılı oluyordu.

G.Saray oyun içinde kalıp değiştiriyor, bu kez orta alanda varyasyonlara başlıyordu. Rütbesi her zaman asker olan Volkan ortalığı kasıp kavuruyordu. Bu arada Altay'ın orta sahasını zorlanmadan geçiyordu.

Altay'da yetenekli oyuncular var. Ancak, hep vitrine çıkmak için uğraştılar. Takım oyununu akıllarından bile geçmediler. Çünkü Ali Sami Yen'de görücüye çıkmayı planlamışlardı.

Dirilişin başlangıcı

Bu arada ‘‘gol bekarı Lukunku’’ bekarlığa veda ederken dünyalar onun oluyordu. Bir bölüm böyle geçiyordu. İkinci bölümde sahnede Mondragon vardı. Sinan'la karşı karşıya kaldığı pozisyonda aldığı topla G.Saray'a hayat veren isimlerden oldu. Hemen ardından Ümit Karan gol sesinin devam etmesini sağlıyor ve farkı arttırmaya gidiyordu. Uzun zamandır oyuna ilk 11'de başlamayan Baliç, bana göre başarılı oyuncuların listesinde yer alıyordu. Hele attığı gol, başta da söylediğim gibi yaptığı kanat ortaları dirilişin başlangıcıydı. Ha gayret Baliç, böyle devam et. Sonradan oyuna giren Arif muradına erdi ve 100'ler kulübüne girdi.

G.Saray, haftayı da istediği gibi kapadı. Şimdi gözler, Beşiktaş'ın ne yapacağına bakıyor.
Yazının Devamını Oku