TRABZONSPOR, bileğinin hakkıyla kazanıp, Türkiye Kupası'nı müzesine götürdü. Hem de, son yılların en iyi takımlarından biri olan G.Birliği'ni yenerek... Bordo mavililer, daha farklı bir skorla zafere ulaşabilirlerdi. Ancak, kaleci Gökhan'a takıldılar.
Dün sahada G.Birliği diye bir takım yoktu. Ümit, Deniz ve El Saka'dan oluşan defans üçlüsü, daha oyunun başında tehlike sinyalleri verdi. ‘‘Oyunun daha başı, krizi çabuk atlatırlar’’ diye düşündüm. Ama nerdeee... Atlatmaları da mümkün değildi zaten. Çünkü, karşılarındaki Gökdeniz, Fatih ve Mehmet Yılmaz bu üçlüyü şaşkına çeviriyordu. Arkaya kaçıyor, kenarlardan, ortalardan geliyor, gol atıyorlardı... Bereket, kalede Gökhan vardı. Bana göre en az 5 tane net pozisyonda golü önlüyordu.
G.Birliği'ni tanıyamadım
Trabzonspor'da forvetin arkasında görev yapan gizli bir silah vardı; Aurelio. Brezilyalı futbolcu, orta sahayı hem idare ediyor, hem de gol alanlarında boy gösteriyordu. Baktı ki, G.Birliği'nde orta saha diye bir şey yok, o geniş alanı dilediği gibi kullandı.
O bildiğimiz, taktir ettiğimiz G.Birliği, dünkü maçta dört pası birarada yapamadı. Geleceğin yıldızı olarak gösterilen Okan çabuk şımarmış. Hücumda olmadığı gibi, orta sahada arkadaşlarına da yardımcı olmadı. G.Birliği'nde kaleci Gökhan'ın dışında göze batan tek isim Ahmed Hassan'dı. Koştu, koştu... Baktı ki bir şey olmuyor, ‘‘Ne yırtacağım kendimi’’ dedi, o da oyunu bıraktı.
Ben G.Birliği'ni tanıyamadım. Futbolcuların hepsi havaya girmiş. Sistem denen bir şey yoktu. Hücumda kızılderililer gibi gidiyorlar ama geri dönemiyorlardı. Bunun da faturasını ağır ödediler. Trabzonspor akıllı oynadı, defansını sağlam tuttu, orta sahayı eline aldı. Hücumda da işi bitirdi. Bitirmeseydi yazık olurdu. Trabzonspor hakikaten dün kupayı alırken, alkışı da hak etti, övgüyü de... Çünkü bu kupa için hazırdı. Trabzon'u tebrik ederim.