5 Ağustos 2003
Amsterdam Turnuvası'nın ortaya koyduğu gerçek: G.Saray, lige ve Şampiyonlar Ligi'ne hazır değil. Öncelikle kabul edilmesi gereken, G.Saray'ın mevcut kadrosu, Terim'in büyük ideallerine ulaşacak zenginlikte değil. G.Saray'ın temel ihtiyaçlarını gözetmeksizin, mali nedenlerle de, istenen transferler yapılamadı.
Hakan Şükür, popülist ve ekonomik bir transfer. Sorunun çözümü için yeterli değil. Frank De Boer'e verilen paraya acımamak mümkün değil. De Boer, G.Saray'ın defans sorununu çözecek kişi olamaz. Umarım, G.Saray Xavier'i arayacak duruma gelmez. Tek olumlu transfer Pratez gibi görünüyor. Inter maçında direkte patlayan, Liverpool karşılaşmasında ağları bulan müthiş frikikleriyle, Van Hooijodonk ile yarışacak gibi.
Pratez, savunma hamlelerinde biraz dağınık ve kontrolsüz. Rumen Tamas, Bülent, De Boer hepsi ağır adamlar... Liberosuz oynuyorlar ve arkaya çok adam kaçırıyorlar. Geri dörtlünün önünde Ayhan, Batista gibi çabuk, koşarak oynayan ve ayağa pas atan ve arka dörtlünün hatalarını örtecek oyuncuların yer alması şart.
Üç takviye şart
Liverpool maçında Ayhan ve Batista, defans-orta saha sorununa bir ölçüde çare oldular ama orta saha-hücum bölgesine köprü olacak Rivaldo, Yıldıray gibi adam eksilten, ince pas atabilen, yaratıcı bir futbolcunun alınması şart. Defansın göbeğinde ağır De Boer sıkıntısı, orta sahanın ortasında hücuma yönelik bir yıldızın yokluğu ve nihayet bir santrfor problemi... Bunların çözülmesi gerekiyor.
Hakan Şükür geride kalan yıllarının yorgunluğu içinde göründü. Fizik olarak hazır değil, eskisi kadar pres yapmıyor. Sonuçta G.Saray, takım iskeletinin üç önemli yerine üç isim bulmak zorunda. Geri dörtlünün ortasına, orta sahanın ortasına ve santrfor.
Terim, 'yaşlı oyuncular geç form tutar' düşüncesiyle De Boer ve Hakan Şükür'e zaman tanıyabilir. Ama yaş ortalaması 22 olan Ajax'ı seyrettikten sonra ‘‘Biz Türkler transfer yapmasını bilmiyoruz’’ diyebiliriz. Futbol, hem fizik olarak, hem düşüncede hızlı oynanıyor. Orta sahayı en kısa sürede geçmek ve rakip kaleye gitmek futbolun temel ilkesi.
Sözünüzü tutun
Hasan Şaş, bugünkü futbol anlayışıyla G.Saray'da hızlandırıcı değil, frenleyici rol oynuyor. Mesafe katetmeyen, topsuz oyunu beceremeyen futbolcularla bugünün futbolunu başarmak zor. Unutmamalı ki, Inter ve Liverpool, G.Saray karşısına neredeyse yedekleriyle çıktı. İdeal 11'ini sahaya süren G.Saray'ın, Şampiyonlar Ligi'nde nelerle karşılaşacağını kestirmek pek zor değil.
Özhan Canaydın ve Fatih Terim, G.Saray'ı yeniden yapılandıracaklarını ve geleceğin takımını yaratacaklarını söylediler. Frank De Boer, Hakan Şükür, Abdullah, Bülent, Ergün'le mi? Bütün Türk takımları Ronald Koeman'ın Ajax'ı yeniden yapılandırma programını izlemeye ve uygulamaya derhal başlamalılar.
Yazının Devamını Oku 4 Ağustos 2003
<B>GALATASARAY</B>'ın bazı yanlışlıklarını yazmıştık. O yanlışlıklardan dün eser yoktu. Sahanın her bölümünde pres vardı. Orta alanda görev alan Batista, Ayhan, Ergün, Pinto topun yönüne göre sahayı daraltıp, ‘‘yarım ay’’ şeklinde oyunu kontrol etti. Berkant, Hakan Şükür'ün hemen arkasında, hem hücumu düşündü, hem orta alana yardım etti, yarım lider gibiydi. Demek oluyormuş Berkant... Top gelmeden ne yapacağını düşünüp, hedefe kilitlenirsen ve hücum teşebbüslerinde topu doğru yönlendirirsen, hem sen rahat edersin hem de ortaya güzel bir oyun çıkar.
Kuşkusuz, Galatasaray'ın en hazır futbolcuları Pratez ve Fabio Pinto. Sağ kanatta iyi anlaşıyorlar. Hücuma biri giderse, diğeri kalıyor. Tam bir uyum içinde oynuyorlar. Atakların çoğu da zaten bu bölgeden gelişti.
Yeni frikikçi Pratez
Artık Galatasaray'ın yeni bir frikikçisi var. Adı da Pratez. Adam topa hem çok sert vuruyor, hem de ayak içini iyi kullanıyor. Galatasaray, bu futbolcusuyla çok frikik golü atar. Yani, bundan sonra böyle bir atış kazanılırsa, topa kimse yanaşmasın kardeşim. Çünkü yeni bir bombacı var. Fatih Terim'in Fabio Pinto'da ısrar etmesi gerektiğini yazmıştım. O da ısrar ediyor ve bu futbolcu da her geçen gün kendini geliştiriyor.
Hakan Şükür yavaş yavaş toparlanıyor. Daha önceki maçlarda olmayan hücuma destek dün vardı. Bunun sonucun da hem Hakan rahat etti, hem de Galatasaray'ın hücumdaki etkinliği arttı.
Orta sahadaki oyuncular, daha önce de söylediğimiz gibi, çabuk oynayıp 2'ye 1'lerle rakibi sıkıştırmalı ve de kanatları daha çok düşünmeli. Dün bunlar zaman zaman oldu. Olması gereken de bunlardı.
De Boer toparlanmalı
Hatalara gelince... Yan toplarda defansın önemli zaafları var. En önemlisi de, rakip kontrataklarında arkaya atılan toplarda Frank De Boer çok ağır kalıyor. Liverpool karşısında yenilen golde de hatası vardı. De Boer, ‘‘Henüz hazır değilim. Bana zaman tanıyın’’ diyor. Belki haklı ama, bir an önce toparlanmazsan, senin adına şanına kimse bakmaz. Formayı kaybedersin. Genç Tamas, durarak değil de, hareket halinde iken oyunu okuyup, ona göre davrandığı zaman hata oranı azalıyor.
Yazının Devamını Oku 2 Ağustos 2003
<B>SÜPER </B>Lig'in başlamasına bir hafta kala, G.Saray'ın en ciddi hazırlık sınavlarında keyif vereceğini düşünmüştüm. Oyun kalıbı oturur, herkes görevini yapar beklentisi içerisindeydim. Ancak, yanılmışım. Öncelikle bu takımın orta sahasına, topu dağıtacak, oyunu yönlentirecek bir rejisör alınmalı. G.Saray'ın orta sahasında top bir türlü akmıyor. Akmayınca duruluyor, oyunun hakimi olamıyorlar. Böyle olunca da oyunu istediğin gibi yönlendiremiyorsun, sonuca gidemiyorsun. Ve bocalayıp duruyorsun.
Dünkü maçta orta sahada görev yapan Cihan'a gözüm takıldı. Ne bir bitirici top, ne bir ikili mücadele, ne de defansa yardım. Hiçbirini göremedim. Hasan da bildiğimiz gibi. Top gelirse sahnede, topsuz oyunda ise hiç yok. Hasan, bu sinir nedir anlamadım. Ufacık bir olaya kızıyorsun. Bırak, futbolunu oyna. Böyle giderse, futbolu unutacaksın. Geçmişte bir şeyler yaptın. Bari daha önce yaptıklarını silmeye kalkma.
Ergün ne yapsın?
G.Saray'da dün yalnızca Ergün bir şeyler yapmaya çalıştı. Bütün yük, O'nun üstüne bindi. Koskoca orta sahada tek başına ne yapabilirdi ki? Yukarıda da söylediğim gibi orta sahaya iyi bir rejisör lazım.
Aksayan yerlerden biri de defanstı. Yeni gelen oyuncular henüz takıma adapte olamadı. Fatih Hoca, sen yine de Bülent'ten vazgeçme. Çünkü Bülent, defansın sigortaı. Pinto'da da ısrar et hocam. Sağ kanatta başarılı bir oyun çıkardı. İlk bölümde G.Saray'ı hücuma kaldıran tek futbolcuydu. Tek eksiği bitirici vuruşları yapamamasıydı. Onu da sen öğret hocam. Fabio Pinto, adam eksilden, rakibin arkasına kaçan bir oyuncu.
Emre'yi arıyorlar
Orta sahada ne verkaç yapan vardı, ne de Hakan Şükür'le Ümit Karan'a destek olacak bir isim... Yani G.Saray'ın orta sahası yoklar içinde. Orta saha, oyunun en kilit bölgesidir. Çünkü burada sahne kurulur ve hücum oyuncuları gelecek toplarla kendilerini gösterme fırsatı bulur.
Süper Lig'in başlamasına şurada yalnızca bir hafta kaldı. Ancak, G.Saray hiç de iç açıcı değil. Yanlışlar çok fazla. Bu sorunlar çözülürse takım ancak o zaman toparlanır.
Inter'de rejisörlüğü G.Saray'ın eski futbolcusu Emre yapıyor. G.Saray, elinden kaçırdığı Emre gibi bir futbolcu arıyor. Elinde tutamadığı için şimdi kafasını taşlara vuruyor.
Yazının Devamını Oku 28 Temmuz 2003
<B>DANİMARKA</B>'da katıldığı turnuvada futbolun bütün gereklerini yerine getiren ve kupayla dönen G.Saray, dünkü Hertha Berlin maçında adeta iki topu bir arada yapamadı. Sekiz tane oyuncu değişikliği yapılıyor, hepsi de birbirinden beter. Bu kadar çok oyuncu değiştirmek, bana göre yanlış. Fatih Terim'in artık kararını vermesi gerekir. Çünkü, iki hafta sonra ligler başlıyor. Hala kimin nerede oynayacağı belli değil.
Hele sol kanatta oynayan bir Hakan Ünsal var ki, hayret ki hayret! Rakibi arkadan geliyor, topu kapıyor. Bizim Hakan yalnızca bakıyor. Yetişebilene aşk olsun. Tabii, Frank De Boer'in maçtan 10 dakika önce sakatlanıp, takımdaki yerini alamaması, takım kalabında bir değişikliği zorunlu kıldı.
Mondragon baraj yaptırmasını bilmiyor. Kapattığı köşeden adam golü atıyor. Bu nasıl iştir? Hücum bölgesinde doğru dürüst gollük bir top atılmıyor. Toplasanız, kaleye toplam ya dört, ya da beş şut atılmış. Bunlardan biri ikinci yarıda oyuna giren Sabri'den geldi. O da kalenin dibinde auta çıktı.
Defans evlere şenlik!
Fatih Terim, kafasında kimler varsa bir an önce takıma onlara monte etmeli. ‘‘O girsin, bu çıksın’’ dersen işi yapacak adam bulamazsın. Üç yıl sonra G.Saray'a dönen Hakan Şükür, ilk ciddi sınavında iyi bir oyun çıkardı. Kaleye yapılan tek ortada, klasını gösterip Ümit'e attığı top, belki de maçın en güzel hareketlerinden biriydi.
G.Saray'ın defansı da sınıfta kaldı. Ne verkaç var, ne adam markajı... Topa daha fazla sahip olma isteği de kalmamış sarı kırmızılı takımın defans oyuncularında. Sanki ayaklarına pranga bağlanmış gibi oldukları yerde çakılıp kalıyorlar. Artık futbolda saniyelerin bile büyük önemi var. Daha topu kazanmadan ikinci hareketi düşünmek gerekiyor. Yapamazsan, oynayamazsın.
Kendi kalesine gol atmasına rağmen ben Tamas'ı gayretliydi. Bir kere yaşı çok genç. İkili mücadelelerde yılmıyor. Topu uzaklaştırayım derken, kendi ağlarını havalandırdı. Henüz maçın başı olduğu için hem kendi morali bozuldu, hem de arkadaşlarının.
G.Saray'da yapılması gereken tek şey, belirli onbiri sahaya sürüp, oyun kalıbını futbolculara ezberletmek. Ve yılmadan aynı kişiler üzerinde durmaktır. Dünkü futbol, futbolun dışında bir oyundur. Futbol adına hiçbir şey göremedim.
Yazının Devamını Oku 22 Temmuz 2003
<B>İKİ</B> gün önce izlediğim Galatasaray'ın oyun felsefesinde aksaklıklar vardı. Dün ise uyarılar yerini buldu ki, futbolun icabı olan oyun kalıbı Galatasaray'da görüldü. O gün olmayanlar bu maçta vardı. Neler miydi... Verkaçlar.
Yön değiştirme.
Kanatları kullanma.
Ayağa top yapma.
Derinliği görme.
Çabuk oynama.
Şut atma.
Pozisyon üretme.
İşte dün Galatasaray'ın oyun felsefesi buydu. Hepsini de yaptılar. Tamas, genç bir oyuncu, ilk defa forma giydi. Daha birinci günden olumlu sinyali verdi. Genç çocuk, Ergün gibi 'derin dondurucu'. Kademelere girmesini biliyor. Kafası toptan çok rakipte. Altyapı diyorlar ama, vallahi devamlı oynarsa, üstyapıda oynar.
Nazar değmesin
Kaptan Bülent, tecrübeli Frank De Boer ile bayağı uyum sağladı. Defansın sol kanadında bir çok kişi var. Bana göre de Ergün oranın adamı. Belki defans oynamayı sevmiyor ama sevecek. Bu Sabri hakikaten futbol için yaratılmış. Hem defansa yardım ediyor hem de hucümda var. Nazar değmesin.
Fatih Terim ilk kez birinci bölümde takımı tamamen değiştirmedi. O da oynanan futboldan memnundu ki, daha sonra değişiklikleri yaptı. Yoksa ikinci yarıda hemen değişiklik yapardı. Galatasaray, söylediğim futbol kurallarını uygularsa iyiye doğru gider. Bu oyunun devamı şart.
Yazının Devamını Oku 20 Temmuz 2003
<B>G.SARAY'</B>ın hazırlık maçlarını hangi şartlar altında oynadığını çok iyi biliyorum. Fiziksel açıdan henüz istenilen düzeyde değiller. Ancak, bazı gerçekleri de gözardı etmemek gerekir. Sahayı 3'e bölecek olursak... Birinci bölümde oynayan futbolcular, hazırlık dönemini başlatır. Bu bölgede oynayan Frank De Boer ile Bülent Korkmaz topu oyuna sokuyorlar ve geliştirme bölümü olan orta sahaya veriyorlar. Buraya kadar her şey tamam.
Asıl sıkıntı orta sahada başlıyor. Fatih Terim, orta sahada çok sayıda oyuncu denedi. Ancak, bu bölgede oynayanlar topu kazanmadan önce ikinci hareketi yapmakta zorluk çekiyorlar. Çünkü zaman dar. Bu sırada rakip hemen bastırıyor. Orada kaptırılan bir top, aynen geri geliyor. Ve anında G.Saray'ın kalesinde tehlikeli pozisyonlara dönüşüyor. Çünkü, kazanılan çok çabuk kaybediliyor. Kaybedilince de denge bozuluyor. Bu kez de top hücuma sağlıklı gitmiyor.
G.Saray'ın yönetmenleri
Sarı kırmızılı taraftarların merakla beklediği Frank De Boer, ilk kez dünkü maçta görücüye çıktı. Topu oyuna iyi sokuyor. Ancak, arkasına düşen toplarda biraz bocalıyor. Bu da gayet normal. Çünkü hem antrenman, hem de takımla birlikte oynama eksikliği var. Defansta Bülent'le iyi bir ikili oluşturacaklarından kuşkum yok. Gerek De Boer, gerekse Bülent tıpkı bir film yönetmeni gibi takıma yön verecek isimler.
G.Saray'ın eksikliklerinden biri de rakip kaleye yeterince şut atmamaları... Böyle olunca da doğal olarak gol şansı azalıyor. Sıkıntılar dediğim gibi orta saha ile hücum arasındaki mesafenin fazla olmasından kaynaklanıyor. Orta sahadaki oyuncular verkaç yapıp pozisyon bulsa her şey düzene girecek. Bunlar olmayınca da rakibe baskı kuramıyorsun.
Fatih Terim, kampta takıma çok yükleme yaptı. Futbolcular bu yüklemenin ağırlığını üzerlerinde taşıyorlar. Zaman gittikçe daralıyor. Şimdi her futbolcu yerini sağlama alma telaşında. G.Saray'ın daha oynayacağı hazırlık maçları var. O maçlarda hocanın oyun felsefesine uyan formayı kapacak. Başarılı olamayanlar ise saf dışı kalacak.
G.Saray'ın sıkıntıları şimdilik yukarıda saydığım gibi. Kaleci Aykut yavaş yavaş tecrübe kazanıyor. Mondragon'un arkasında iyi bir yedek olacaktır.
Yazının Devamını Oku 16 Temmuz 2003
<B>ÜÇ</B>-dört yıl önce Florya'da fidanı diktiler, suladılar, yeşerdi... İşte <B>Sabri</B> bu. Geleceğin ikinci <B>Emre</B>'si. Sağ kanatta oynuyor.Prates'le beraber sanki ‘‘40 yıllık’’ dost gibi. Biri gidiyor, biri kalıyor. İyi bir ikili. Sabri yalnız onu yapmıyor. Defansa gelip top bile çıkarıyor. Hadi bakalım...
G.Saray gemisi şimdilik ‘‘yarım yol’’ ileri gidiyor. Çünkü beyin, adalelere henüz tam hükmedemiyor. Sağ kanat iyi şimdilik. Solda sorun var. Bir türlü ayar sağlanamıyor. Orhan Ak topu kesiyor ve oyuna sokmasını biliyor. Ömer de kuvvetli bir çocuk ve fiziği iyi. O da bir kazanç. Asıl orta sahada bir savaş ve sorun var. Topa sahip olmadan ikinci hareketi düşünme zayıf. Çünkü oyun kurma merkezi burası. Henüz hiçbir şey tam kapasite çalışmıyor. Genç kaleci Aykut'un refleksleri iyi. İdrissou'nun attığı golde bariz hatası vardı. Tecrübe kazandıkça bu hataları en aza indirgeyecektir.
Yazının Devamını Oku 31 Mayıs 2003
<B>G.SARAY, </B>dün akşam Ali Sami Yen'de son maçına çıktı. Ben de futbolculuğum döneminde bu sahada top koşturmuştum. O zaman zemini bozuktu, şimdi pırıl pırıl... ‘‘Yıkılacak, yenisi yapılacak’’ dediler, gittim ve sarı kırmızılı takımı son kez izledim mabedinde... Ömrümüz yeter mi bilemem, bu taraflara 2-3 sene daha uğramayacağım.
Ligde şampiyon belli olmuş, birçok takım ununu elemiş, eleğini asmış bile. Ali Sami Yen Stadı'ndaki izlediğim son maçta G.Saray'ın gençlerini büyüteç altına almaya çalıştım.Sabri, Sedat ve İlker'di G.Saray'ın genç ümitleri... Sabri, Genç Milli Takım'da yıllarca oynadı, bir türlü fırsat bulup, önünü açamadı. Agresif bir oyuncu olan Sabri'nin tek eksiği fiziği.
Gençleri kazanalım
Sedat, fizik olarak iyi durumda. Yarın, öbür gün ne yapar bilemeyiz. İlker'in ayağına top yakışıyor. Sol ayağı mükemmel ama o da mücadeleyi sevmiyor. Kendini geliştirirse G.Saray iyi bir oyuncu kazanır.
G.Saray teknik heyeti ve taraftarı bu gençlere tahammül ederse kazanırlar. Onlara sabır gösterilmeli. Dünkü maçta dikkatimi en çok çeken futbolcu Mehmet Polat'tı. Daha önceki maçlarda stoper olarak gördüğümüz bu futbolcu, dün orta sahada görev yaptı. İyi savaştı, golünü de attı. Futbolda o şurada oynuyor, bu burada oynuyor, her futbolcunun bir mevii var sözünü hiç sevmem. Futbolcu dediğin her yerde oynar.
Böylesi bir maçta yapılan bir anons karşısında şaşırdım kaldım. ‘‘Sakın koltukları sökmeyin’’ diyordu mikrofonun ucundaki ses. İnsanları anlamak çok zor.
Yazının Devamını Oku