G.SARAY, Karadeniz'de yol alırken, bir fırtınaya kapılıp geminin batmaması için ‘‘rastgele, hayırlarla’’ deyip yelkenlerini açtı.
Çünkü limana yanaşması şarttı. Dalgaları umursamıyordu. Ya gemi batacak ya da iskeleye yanaşacaktı. Geminin kaptanı Fatih Terim, tayfalarını iyi yerleştirmişti. Uzun zamandır oynamayan Vedat ve Mehmet Polat ile birlikte Bülent ve Hakan halatları iyi bağlamıştı.
Vedat'a bir parantez açmam lazım. Nefis top oynadı. Hele bu kadar ara verdikten sonra en kritik anlarda kurtarıcı oldu. Vedat sezon başında bu kanalda bir maç oynamıştı, harikaydı. Ama ne olduysa oldu. Vedat dün akşam uzun bir aradan sonra tekrar hayata döndü.
Orta alanda yük Ergün-Volkan ikilisine binmişti. Bir de Revivo vardı. Ne yaptığı belli değildi. Nefesi yettiği kadar işi idare etmeye çalıştı ama olmuyordu. Fatih Terim, hemen ona kementi atıp Ayhan ile Volkan ve Ergün'ün yükünü hafifletti. Kürekleri çeken Arif, Ümit Karan ve Baliç Trabzon iskelesine zorla yanaşıyorlar ve başarılı oluyorlardı.
Arzuman şaşırdı
Baliç'in arka arkaya forma giymesi gücüne güç kattı. Trabzon'da bir futbolcu vardı, o da Aurelio'ydu. Yılan gibi bir oyuncu, fiziği de öyle. Trabzon'a fazla bile. Haaaa şimdi hakeme gelelim. Hani bir şarkı vardır. ‘‘Ne sevdiği belli, ne sevmediği’’Arzuman da tam buna uygundu. Ne verdiği kararlar belli, ne vermediği. Abuk subuk şeyler yapıp durdu. Penaltılar tamam. Hatta fazlası da var. Baliç'i itiyorlar, penaltı. Galatasaray'ın penaltısından önce faul var. Onu es geçiyor.
Trabzon'un kupa sarhoşluğu devam ediyor. Yürüyecek halleri yok. Bir havalanmışlar ki görmeyin. Galatasaray, fırtınalı yolculuğunda lodosa tutulmadan, istediğini aldı. Şimdi şampiyonluk yarışı iyiden iyiye kızıştı. Beşiktaş, ‘‘devam’’ diyor. Galatasaray, ‘‘hayır seni bırakmam, ensendeyim’’ diye karşılık veriyor. Bu serüven bana göre sona kadar devam edecek. Kim sollayacak, kim stop edecek. Bakalım göreceğiz.