Hande Fırat

Kırmızı alarm ve bilek güreşi

6 Temmuz 2021
Uyarı bu kez Afganistan’dan çekilen ya da bir anlamda adeta arkasına bakmadan kaçan ABD askerlerinin komutanından geldi.

AFGANİSTAN’DA KIRMIZI ALARM

Amerikan güçlerinin komutanı Orgeneral Scott Miller, “Şu anda güvenlik durumu iyi değil. Şu anki haliyle devam ederse, içsavaş kesinlikle gerçekleşebilecek bir ihtimal. Bu, dünyayı kaygılandırmalı” dedi.

Dünyanın bir kısmı, bir süredir, bir içsavaş olasılığı nedeniyle zaten endişeli. Ancak bu ihtimalin Afganistan’dan ayrılırken, Amerikalı bir komutan tarafından dile getirilmesi, endişeyi daha da artırdı. Üstelik başta Amerikalılar olmak üzere NATO Afganistan’ı terk ederken, Taliban’ın ilerleyişi sürüyor. ABD Başkanı Joe Biden 3 bin 500 Amerikan askerinin 11 Eylül’e kadar ülkeyi terk etmesi talimatı verdiğinden beri sahada bir anlamda Taliban, NATO’yu tasfiye ediyor. Kabil’e her gün biraz daha yaklaşıyor. Bölge ülkeleri ve dünya gelişmeleri dikkatle izliyor. İzliyor, çünkü içsavaş olasılığından teröre, yeni ve büyük bir göç dalgasına kadar küresel anlamda bir dizi sorun yaşanabilir. Türkiye açısından ise durum daha da karmaşık bir boyuta ulaşabilir. Küresel anlamda ve Türkiye açısından olasılıkları detaylandıracak olursak:

- Biden’ın Afganistan’dan askerleri çekme kararında, Katar’da Taliban ve Afgan hükümeti arasında yapılan barış görüşmelerinin başarılı olma ihtimalinin düşük olmasının, bu durumda ABD kuvvetlerinin saldırıya uğrama ihtimalinin kuvvetli olmasının, istihbaratçılar tarafından kendisine El Kaide’nin yeniden yapılanmasının en az iki yıl alacağı bilgisinin verilmesinin etkili olduğu belirtiliyor.

- Karardan bu yana Taliban’ın ilerleyişi ivme kazandı. Afganistan’ın ulusal hükümetinin 11 Eylül’e kadar ayakta kalıp kalamayacağı veya ne zamana kadar kalabileceği merak ediliyor.

- Halihazırda bir içsavaş görüntüsü var. Bunun artmasından ve Afganistan’ın uluslararası terör için elverişli bir coğrafyaya dönmesinden ise endişe ediliyor.

- Afganistan’daki bir içsavaş, büyük bir göç dalgasına yol açabilir. Bu durum sadece sınırı olan ülkeler için değil, Türkiye ve Avrupa açısından da büyük sorun.

- ABD’nin çekilmesiyle güç boşluğunu doldurmak için sahada kimler yarışacak? Rusya, Çin ve İran ile Türkiye’nin ilişkileri Afganistan bağlamında nasıl etkilenecek?

Yazının Devamını Oku

Üçüncü doz

2 Temmuz 2021
Ülkemizde salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalar sona erdi, hayat normale dönmeye başladı.

Başladı ama Türkiye de tüm dünya da Delta varyantı nedeniyle alarmda ya da alarmda olması gerekir. Şu artık kesin ki “hayat normale dönmeye başladı” ifadesinden, artık “salgın öncesi normal”i anlamamak gerekiyor. Salgın öncesi normale dönmek için tüm dünyanın önünde ne yazık ki daha vakit var. Bu salgından kurtulmanın en etkili yolu ise hızlı aşılama...

ÜÇÜNCÜ DOZ KARARI

Sağlık Bakanlığı iki doz aşısını olan 50 yaş ve üzeri vatandaşlar ile sağlık çalışanlarının üçüncü doz aşılarının uygulanması kararını hayata geçirdi. Hem bu kararı hem de Delta varyantı ile ilgili gelişmeleri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile konuştum. Mehmet Ceyhan üçüncü doz kararını alan tek ülke olduğumuzu hatırlatarak şu dikkat çeken değerlendirmeyi yaptı:

“BioNTech gibi aşılarda üçüncü doza ihtiyaç var mı? Henüz böyle bir bilimsel çalışma yok. Ancak Sinovac aşısının bağışıklığı uyarma gücü diğer aşılara göre düşük. Delta varyantı ile ilgili ise bilimsel bir verisi yok. Bu nedenle bizim önerimiz virüsle çok sık karşılaşan ve Sinovac aşısı yaptırmış olan sağlık çalışanlarına bir doz BioNTech yapılması yönündeydi.”

ÜÇÜNCÜ DOZ KİMLERE, NASIL YAPILMALI?

Mehmet Hoca’nın bu sözlerinin ardından peş peşe aklımdaki soruları sıraladım. Üçüncü doz aşı neye göre olunmalı, hangi aşı seçilmeli? Mehmet Hoca’nın yanıtlarını şöyle sıralayabilirim:

- İstediğiniz aşı ile üçüncü dozu olun demenin bilimsel bir mantığı yok.

- Dünyadaki örneği sadece organ nakli olanlara yönelik. Organ nakli olanlara 6 ila 12’nci ayda üçüncü doz aşı (BioNTech) uygulaması yapanlar oldu.

Yazının Devamını Oku

Sonsuz savaş biterken (!) Afganistan...

29 Haziran 2021
Sonsuz savaşı bitireceğini ve askerlerinin tamamını 11 Eylül 2021 tarihine kadar çekeceğini açıkladı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarının ardından sonsuz savaş ABD için bitse de, Afganistan için, bölge için, küresel aktörler için ve Türkiye için ne olacak? Kuşkusuz yeni dönem birçok riski ve fırsatı barındırıyor.

HAVAALANININ ÖNEMİ

ABD ve NATO müttefiklerinin askerleri yaklaşık 20 yıldır Afganistan topraklarında. Onlardan önce ise Rusya vardı o topraklarda. Zorlu topraklar... Amerika’nın müttefikleri, Usame Bin Ladin’i, en başlarda, Ruslara karşı desteklemişlerdi. Sonra ise malum en büyük düşman ilan etmişlerdi. Düşmanlık, El Kaide ve Bin Ladin’in 11 Eylül 2001’de New York’taki Dünya Ticaret Merkezi binaları ve Washington’daki Pentagon’a uçaklarla düzenlediği saldırılarla farklı bir boyuta geçmişti. ABD; Bin Ladin’in koruma altında olduğu gerekçesiyle, Afganistan’a önce hava, sonra kara operasyonu başlatmıştı. Gazeteci Robert Fisk ‘Büyük Medeniyet Savaşı - Ortadoğu’nun Fethi’ kitabında, Afganistan işgalleri ile ilgili şu çarpıcı bilgiyi paylaşır: “Savaş Ruslara 35 milyar dolar civarında bir paraya mal oldu. Amerikalılar ise 10 milyar dolar harcadıklarını iddia edeceklerdi. Suudi Arabistan ise Afgan muhalif partileri ve onların Arap destekçileri için sadece iki yılda 525 milyon dolar harcadığını, 1986’da bizzat açıklayacaktı. Pakistanlı kaynaklar sonradan savaş boyunca Afganistan’da her zaman üç ila dört bin Arap savaşçının bulunduğunu, toplam 25 bin Arabın savaşa katıldığını söyleyecekti.” Dikkatinizi çekerim, burada son 20 yılın bilançosu ya da maliyeti yok. 20 yıl hem NATO açısından hem de tek tek ülkeler açısından ayrı ayrı açıklanacaktır. Şimdi ABD tam 20 yılın ardından zorlu topraklardan çekiliyor. Ancak Taliban hâlâ etkili olduğu için Afganistan’daki kritik noktaların, özellikle de Kabil Havalimanı’nın güvenliği hayati önem arz ediyor. Havalimanı, Afganistan’ın dış dünya ile bağı. Ülkelerin diplomatik misyonları, hava taşımacılığı, uluslararası yardım kuruluşlarının ülkeye ulaşımı açısından da önemli. 14 Haziran 2021’de NATO Zirvesi sırasında bir araya gelen ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinin ardından, iki ismin Afganistan konusunda bir mutabakata vardığını öğrendik. Türkiye, ABD ve NATO’nun çekilmesinin ardından, Kabil’deki havalimanının güvenliğini sağlamaya devam etmeyi önermişti.

TÜRKİYE’NİN ŞARTLARI VE MUTABAKAT BELGESİ

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Bizim şartlara bağlı olarak Afganistan’da kalma niyetimiz var. Şartlarımız nedir? Siyasi, mali ve lojistik destek. Bunlar yapıldığı takdirde, biz Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nda kalabiliriz” açıklamasını yapmıştı. ABD ve Türkiye arasında teknik heyet görüşmeleri başladı. Türkiye’nin havaalanı işletme maliyetinin karşılanmasını da talep ettiği biliniyor. Nasıl bir uzlaşmaya varılacak, Türkiye’nin hangi talepleri karşılanacak, önümüzdeki günlerde netleşecek. Ancak şunu söyleyebiliriz: İki ülke arasında kapsamlı bir mutabakat belgesinin hazırlanması bekleniyor. Bu belgede statü, teknik, lojistik, güvenlik ve maddi tüm unsurların ayrıntılarıyla yer alacağı belirtiliyor.

Son olarak bazı tespit ve soruları da sıralayalım:

- Anlaşma olursa Afganistan’daki Türk askeri sayısının artacağı belirtiliyor. Bu durumda TBMM’den yeni bir tezkere çıkartılacak mı?

- En büyük sorun Taliban’ın Türkiye’nin önerisine karşı olması. Tüm yabancı askerlerin çekilmesini isteyen Taliban, ülkedeki kontrol ettiği alanı genişletiyor.

Yazının Devamını Oku

Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinde önemli bir eşik

25 Haziran 2021
Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları dün başladıkları toplantılarına bugün de devam ediyorlar.

Salgınla mücadele ve Rusya ile ilişkilerin yanı sıra gündemlerinin en dikkat çekici başlığı Türkiye ile ilişkiler. Bu başlıkta ise iki önemli konu bulunuyor:

- Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama faaliyetleri.

- 18 Mart 2016 tarihli mülteci mutabakatının güncellenmesi.

YAPTIRIM BEKLENMİYOR

Zirve öncesi Almanya Başbakanı Angela Merkel’in verdiği mesajlar dikkat çekti. Şansölye Merkel, “Mart ayında anlaştığımız üzere AB olarak ortak çıkarlar üzerindeki işbirliğimizi ilerletmek için şimdi Türkiye ile diyalog gündemini hızla hayata geçirmeliyiz” dedi. Bazı konulardaki görüş ayrılıklarına rağmen Merkel, stratejik işbirliğinin ilerletilmesi gerektiğini de açık açık söyledi. Merkel’in bu mesajlarının yanı sıra, Doğu Akdeniz’de bir süredir devam eden Türkiye ve Yunanistan arasındaki görüşmelerle tansiyon düştü. Bu süreçte Türkiye’den verilen mesajlar da hep olumlu ve yapıcı oldu. Hatırlayacak olursak, Avrupa Birliği, Kasım 2019’da, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz faaliyetleri gerekçesiyle yaptırımlar için yasal çerçevede uzlaşmıştı. Sonradan ise dondurulmasına karar vermişlerdi. Ek yaptırım kararlarının ise bu zirveye bırakılmasında uzlaşılmıştı. Sonrasında yaşanan diyalog sürecinde ise birlik ile Türkiye arasında pozitif gündemin oluşturulabilmesi için harekete geçilmişti. Gelinen noktada, Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin istikrara katkıda bulunması beklentisinde olan Avrupa Birliği’nin; Türkiye’nin izlediği gerilimi düşürücü politikalardan yola çıkarak, yaptırım kararı almaması bekleniyor. Avrupa, Türkiye’yi dışarıda bırakmak istemiyor. Bunda Avrupa’nın kendi çıkarları özellikle de mülteciler konusu önemli rol oynuyor. Diğer yandan Kıbrıs meselesinin de zirvenin gündeminde olduğunu hatırlatalım. Avrupa Birliği’nde Kıbrıs konusunda bir endişe olduğu, iki devletli çözüm seçeneğine olumlu bakmadıkları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 Temmuz’da KKTC’den ne mesaj vereceğini de merakla beklediklerini söyleyelim.

MALİ YARDIM GÜNDEMDE

Mülteci meselesinde zirve öncesinde dikkat çekici açıklamayı yine Almanya Başbakanı Merkel yaptı. Bu açıklama yeni bir mutabakatla ilgili adımların atılabileceğinin de işaretini verdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, mülteci mutabakatının uzatılması gerektiğini ve AB’nin Türkiye’ye desteğinin sürmesi gerektiğini söyledi. Başta Almanya olmak üzere birçok AB üyesi, Türkiye-AB arasındaki göç mutabakatının yenilenmesini savunuyor. Türkiye, her fırsatta mutabakatın unsurlarının yerine getirilmediğinin altını çiziyor. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi getirilmesi gibi başlıklarda bir sonuç çıkmadı. Türkiye, göç mutabakatı ile ilgili mali yardımların da artırılması talebini birçok kez gündeme getirmişti. Liderler zirvesi gündeminde mali yardımla ilgili yeni bir düzenleme var. Liderlerin, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilere mali yardım paketini yenileme önerisini prensipte kabul etmeleri bekleniyor. Mali paketin büyüklüğünün en az 3 milyar euro olduğu söyleniyor.

GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN 

Yazının Devamını Oku

Yeni bir çağ ve NATO - En büyük tehdit kim ya da ne?

15 Haziran 2021
Bir bilimkurgu filminden alınmış görüntüler gibiydi... Maskeli dünya liderleri... Temassız... Mesafeli... Dünyanın çoğunluğunu elinde bulunduranların, birlikte hareket etmek için kurdukları bir örgütün çatısı altında önümüzdeki yılların olası tehditlerini yeniden sıralamak ve çoğu zaman sadece kendi çıkarları için işletmedikleri birlikteliklerini “yeni bir çağda” daha iyi işletebilmek için bir araya geldikleri toplantı...

Kaygıları, 10 yıl içerisinde büyük belirsizliklere neden olabilecek radikal değişimler yaşanabilecek olmasıydı... Onlar bu kaygı ile hazırlanan NATO’nun yeni konsept filmini birbirlerine mesafeli bir duruşla izlerken, kendi kendime söyleniyordum: “Olası tehditler için kafa yormayın, 10 yıl içinde büyük belirsizliklere neden olabilecek en büyük tehdit biziz, sizsiniz, insanlar ve yönetimleri...” Tehdit sıralamasında gerçekte ilk sırada ne Rusya var, ne de Çin... Hiç şüphe yok ki ilk sırada temelinde insanın neden olduğu felaketler ve o felaketlerin durdurulmazsa bir gün insanlığın sonunu getirecek olması var. NATO, “Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik” raporuyla ortaya koyduğu gibi, yeni strateji belgesine bu en büyük tehdidi “iklim değişikliği, doğal afetler ve salgınlar” ifadesiyle ekliyor. İklim değişikliğinin de, doğal afetlerin de, hatta salgınların da sorumlusu insan... NATO ve tüm dünya bu konularda gerçek anlamda bir mücadele ortaya koyamazsa, tehdit olarak sıraladığı diğer başlıklar ve o tehditlerle mücadele edecek NATO üyeleri zaten ortada olmayacak. Çıkarları nedeniyle başka konularda tam olarak uzlaşamayan ülkeler umalım ki gerçekten yeni bir çağ, insanlık ve gelecek için uzlaşabilsin.

NATO’NUN DEĞERLERİ

Kuruluşu itibarıyla mücadelesinin en önemli bileşeni müttefik devletlerin birlikte hareket etmesiydi. Ancak özellikle 2010 ve 2020 yılları arasında müttefikler arası anlaşmazlıklar, çıkarların örtüşmemesi, birlikte hareket etme kabiliyetinin azalması gibi olumsuzluklar yaşandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, her ne kadar “Beyin ölümü gerçekleşti” dese de, komada görülen NATO’yu hayata döndürmek amacıyla bir reçete hazırlandı. Üç ana amaç belirlendi:

Müttefiklerin birliğinin, dayanışmasının ve uyumunun güçlendirilmesi.

Müttefikler arasındaki siyasi istişarenin ve eşgüdümün artırılması.

İttifak’ın güvenliğine yönelik mevcut ve gelecekteki tehditlere ve sınamalara cevap verebilmek için NATO’nun siyasi rolünün ve ilgili araçlarının güçlendirilmesi.

Bu üç ana amacın yanı sıra NATO komadan gerçekten çıkarılabilirse, kendisinden beklenen yeniçağda belirlenen tehditlere karşı tüm müttefiklerinin birlikte ön alması ve mücadele etmesi. Yeniçağda yeni eklenen tehditler de gündemde, geçmişten beri gelenler de.... Rusya, Çin, konvansiyonel silahlar ve bu silahlara kolay erişim, kitle imha silahları, devlet dışı aktörler, terör örgütleri, yeni hibrit saldırı yöntemleri, iklim değişikliği, doğal afetler, salgınlar...

Yazının Devamını Oku

Türkiye-ABD ilişkilerinde kritik tarihe doğru

11 Haziran 2021
Obama döneminden bu yana türbülansa giren Türk-Amerikan ilişkilerinin bundan sonraki seyrini belirleyecek kritik görüşmeye sayılı günler kaldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden, 23 Nisan’da yaptıkları telefon görüşmesinde uzlaştıkları üzere, 14 Haziran’da Brüksel’de bir araya gelecekler.

Tarih yaklaşırken, iki tarafın yetkilileri kamuoyuna yaptıkları açıklamalarla, görüşme öncesi son mesajlarını veriyorlar. Açıklamalar ve liderler buluşması öncesi yapılan temaslar ışığında, şu genel tespitleri yapabiliriz:

İki ülkenin de birinci hedefi masanın devrilmemesi ve ilişkileri sürdürmek.

S-400’ler, terör örgütleri gibi anlaşmazlıklar bir görüşme ile hemen ve kolay kolay çözülecek başlıklar değil. Bu nedenle iki ülke daha çok işbirliği alanlarına odaklanacaktır.

ABD tarafından yapılan açıklamalar, her konunun gündeme getirileceğini, yani paranteze alınmayacağını ancak bu sorunlu başlıkların da işbirliği yapılan ve yapılacak alanları gölgelemesine müsaade edilmeyeceğini gösteriyor. Belli ki bu hassasiyet yapılacak açıklamaya yansıtılacak.

Trump döneminden farklı olarak göreve geldiği ilk günden beri demokrasi ve insan hakları vurgusu yapan ABD Başkanı Biden ve yönetiminin bu başlığa önem vermesi bekleniyor. Şimdilik yazılı yapılması beklenen açıklamada, insan hakları ve demokrasi vurgusu sürpriz olmayacaktır.

Tüm bu gerçekler ışığında Biden’ın az sayıda liderle baş başa görüşme yapacak olması ve bu az sayıda lider arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yer alması tek başına önemli bir mesaj olarak yorumlanabilir. Yine masadaki sorunlar ve bunların hemen çözülemeyeceği göz önünde bulundurulursa, liderlerin söylemleri ile üslupları yani görüşmenin tonu dikkatle takip edilecektir.

ANKARA AÇISINDAN...

Hem Cumhurbaşkanı

Yazının Devamını Oku

NATO Zirvesi’nin kritik görüşmeleri

8 Haziran 2021
ABD Başkanı Joe Biden’ın dünya liderleriyle yapacağı görüşmelere bir haftadan az bir süre kaldı. Doğal olarak dünya kamuoyu Biden ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki görüşmeyi dikkatle takip edecek.

Türkiye açısından ise ilk sırada ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı görüşme var. Görüşmeye sayılı günler kala, iki ülke açısından da gündeme ilişkin ana bir çerçeve çizilmiş durumda. Hem iki ülke yetkililerinin telefon görüşmelerinde hem de ABD’li yetkililerin Türkiye ziyaretlerinde, iki liderin görüşme gündemleri masaya yatırıldı. Tahmin edeceğiniz gibi Amerikalılar masaya talep dosyaları koydu. Yine tahmin edeceğiniz gibi “Bu talepler karşısında Türkiye’nin de şu isteğini yerine getirelim” demediler... Biden başkanlığındaki Amerikan yönetimi, benzer tavrı Rusya için de gösteriyor. Her ne kadar ABD Başkanı Biden Washington Post için kaleme aldığı makalede “Rusya ile stratejik istikrar ve silah kontrolü gibi konularda çalışabileceğimiz, istikrarlı ve öngörülebilir ilişkiler istiyoruz” dese de, Putin görüşmenin “kazan-kazan” stratejisinde geçeceğini düşünse de; ABD yönetimi açısından Putin’in POTUS ile görüşecek olması tek başına büyük bir kazanım. Rusya’nın önüne de bir dizi talep konulduğunu ve konulacağını unutmayalım. ABD yönetiminin tüm bu görüşmelere kendini “tek patron” gören tavrıyla hazırlandığını da göz önünde bulunduralım.

ABD’NİN S-400 TEKLİFİ

Amerikan yönetiminin yukarıdaki satırlarda anlatmaya çalıştığım tavrı, Ankara’ya yapılan S-400 teklifinde de ziyadesiyle kendini gösterdi. Hatırlayacaksınız Biden-Erdoğan görüşmesinin hazırlığı için Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Hürriyet Gazetesi ve CNN Türk’e verdiği mülakatlarda “S-400’leri almak, NATO ittifakında sorun yaratıyor. Alternatif sunduk, tam olarak ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Umarım ortak bir yol bulabileceğiz. Bu teknik detay bir konu değil, siyasi bir şey değil. Türkiye durumun farkında, atması gereken adımları biliyor. Nasıl bu adımların atılacağını da görüştük, bu Türkiye’nin kararı olacak” demişti. Sherman’ın deyimiyle sundukları alternatifin yani teklifin peşine düştüm. Amerikalı yetkililerden Türkiye’ye sunulan teklife ilişkin edindiğim izlenim şöyle:

Amerikan yönetimi Türkiye’den S-400’leri aktive etmediğine ve etmeyeceğine ilişkin yazılı bir taahhüt istiyor.

ABD yönetimi Türkiye’ye yönelik yaptırımların son bulması için bu yazılı taahhüdü Kongre’ye sunmayı planlıyor.

ABD yönetimine göre, S-400’ler konusunda Kongre’nin ikna edilmesi önemli ve gerekli.

S-400’lerin aktive edilmediğinin denetimi Amerikan askeri uzmanları tarafından yapılacak. Bu denetim formülü taahhütte de yer alsın istiyorlar.

Amerikalı yetkililerin genel bir çerçeve ile anlattıkları S-400’ler teklifini ilk duyduğumda,

Yazının Devamını Oku

Haziran savaşları: Batı’ya göre Türkiye kritik bir dönemeçte

4 Haziran 2021
14 Haziran 2021 NATO Zirvesi, 15 Haziran 2021 ABD-AB Zirvesi, 23 Haziran 2021 Berlin Konferansı (Libya meselesi), 24-25 Haziran AB Liderler Zirvesi...

Haziran ayında Türkiye açısından bir dizi kritik toplantı yapılacak. ABD ve Avrupa Birliği ile süreç ve toplantılar ayrı gibi görünse de öyle değil. Biri diğerini kolluyor, takip ediyor. Bir anlamda Türkiye konusunda bir bütün politika izleniyor. Türkiye açısından ilk kritik tarih 14 Haziran. Batı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özellikle ABD Başkanı Biden ve Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis ile görüşmesinin olası sonuçlarına odaklandı. Olası sonuçlarla, Türkiye’den beklentilerin ABD-AB ortak zirvesinde de ele alınması bekleniyor. Libya meselesinin ele alınacağı Berlin Konferansı sürecinde ise Türkiye üzerinde baskının artması gündemde. Bu ayın son kritik tarihi ise 24-25 Haziran’daki Avrupa Birliği Zirvesi. Birlik, Türkiye ile yola nasıl devam edeceğini konuşacak. Bu toplantılar öncesinde ABD ve AB’den batılı diplomatların dile getirdiği ve Türkiye’ye iletilen görüşleri şöyle sıralayabiliriz:

- Türkiye, Batı ile ilişkilerinde uluslararası ilişkilerden, bölgesel sorunlara, demokrasi ve hukuk başlıklarında kritik bir dönemeçte. Türkiye’den bu kez somut adımlar bekleniyor.

- S-400’ler konusunda Türkiye’nin önerileri kabul görmüyor. Türkiye, ABD’nin taleplerini kabul etmeli.

- Türkiye, Libya’dan asker çekmeli. Türkiye’nin jest niteliği taşısa da asker çekmesi Rusya’yı da aynı yönde hareket etmek için mecbur bırakacaktır.

- Yunanistan ile diyalog süreci takip ediliyor. Batı, Kıbrıs konusunda yeni bir sürprize açık değil. Bu yüzden Erdoğan’ın 20 Temmuz konuşması beklenecek.

PEKİ YA TÜRKİYE’NİN HAKLI TALEPLERİ?

Biden görüşmesi ve AB Liderler Zirvesi öncesi Batı ittifakı masaya sadece taleplerini koyuyor, sadece istiyor ama kendi adım atmıyor. Şu ana kadar yapılan görüşmeler neticesinde Ankara’nın bakış açısını maddeler halinde şöyle özetlemek mümkün:

- S-400’ler konusunda ABD’nin talepleri yakışıksız ve karşılanabilir nitelikte değil. Bir çözüm bulunamadığından konu

Yazının Devamını Oku