Paylaş
Tarih yaklaşırken, iki tarafın yetkilileri kamuoyuna yaptıkları açıklamalarla, görüşme öncesi son mesajlarını veriyorlar. Açıklamalar ve liderler buluşması öncesi yapılan temaslar ışığında, şu genel tespitleri yapabiliriz:
İki ülkenin de birinci hedefi masanın devrilmemesi ve ilişkileri sürdürmek.
S-400’ler, terör örgütleri gibi anlaşmazlıklar bir görüşme ile hemen ve kolay kolay çözülecek başlıklar değil. Bu nedenle iki ülke daha çok işbirliği alanlarına odaklanacaktır.
ABD tarafından yapılan açıklamalar, her konunun gündeme getirileceğini, yani paranteze alınmayacağını ancak bu sorunlu başlıkların da işbirliği yapılan ve yapılacak alanları gölgelemesine müsaade edilmeyeceğini gösteriyor. Belli ki bu hassasiyet yapılacak açıklamaya yansıtılacak.
Trump döneminden farklı olarak göreve geldiği ilk günden beri demokrasi ve insan hakları vurgusu yapan ABD Başkanı Biden ve yönetiminin bu başlığa önem vermesi bekleniyor. Şimdilik yazılı yapılması beklenen açıklamada, insan hakları ve demokrasi vurgusu sürpriz olmayacaktır.
Tüm bu gerçekler ışığında Biden’ın az sayıda liderle baş başa görüşme yapacak olması ve bu az sayıda lider arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yer alması tek başına önemli bir mesaj olarak yorumlanabilir. Yine masadaki sorunlar ve bunların hemen çözülemeyeceği göz önünde bulundurulursa, liderlerin söylemleri ile üslupları yani görüşmenin tonu dikkatle takip edilecektir.
ANKARA AÇISINDAN...
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptıkları tüm açıklamalarda, ABD ile yeni bir başlangıç yapmak istediklerini ve görüşmenin olumlu geçeceğine inandıklarını söylüyorlar. Görüşme öncesi yapılan temaslarda hem ABD yönetimi hem de Türkiye karşılıklı birbirlerine sorunların giderilmesi için bekledikleri adımları içeren belge ve önerileri verdiler. Ancak ne S-400’lerde, ne FETÖ meselesinde ne de ABD’nin terör örgütü YPG/PYD’ye desteği konusunda ortak bir çözüm bulunmuş değil. Belli ki iki ülke ilişkileri bir süre daha bu sorunların gölgesinde yürütülecek. Ancak Ankara açısından bu sorunların ilişkide yönetilebilir hale gelmesi dahi önemli. Sorunlar, bölgesel meseleler kadar Ankara’nın ilk sıralara yerleştirdiği bir diğer başlık ise ekonomik ilişkiler. Ankara, bir önceki başkan Donald Trump döneminde konulan 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefini Biden yönetimi ile devam ettirmek istiyor. Üstelik her şeyden önce ABD ile ilişkilerini mümkün olduğunca düzelterek, kendi ekonomisi üzerindeki bu baskıyı azaltmak istiyor.
POZİTİF GÜNDEM
İki lider kritik konularda geri adım atmayıp, görüşmede her konuyu açık açık konuşsalar da zirve sonrası pozitif gündemin öne çıkarılması bekleniyor. Afganistan, Libya, Suriye, ikili ekonomik ilişkiler gibi başlıklara vurgu yapılması sürpriz olmayacaktır. Yine Doğu Akdeniz’deki gerilimin düşmesi ile Türkiye ve AB arasında başlayan diyalog da bu pozitif gündem arasında sayılabilir. Ancak konu Türkiye olunca belli politikalarda Biden ve yönetimi kadar, Kongre ve Senato’nun da önem taşıdığını ve ikna edilmesi gerektiğini unutmamak gerekiyor. Amerikan yönetimi S-400’ler konusunda Kongre’nin karar verici olduğunu ve ikna edilmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Tam da Biden-Erdoğan görüşmesi öncesi bir başka örnek daha yaşandı. ABD’li Demokrat Senatör ve Senato Dış İlişkileri Komitesi Başkanı Bob Menendez, Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’nun desteğiyle Yunanistan ve ABD arasındaki savunma ilişkilerini güçlendirecek bir yasa tasarısı sundu. Tasarı, ABD ve Yunanistan’ın savunma ortaklığının güçlendirilmesini, Yunanistan’ın askeri modernizasyonuna tam destek verilmesini, Türkiye’ye teslim edilmeyen F-35’ler dahil Yunanistan’a F-35 satışına destek verilmesini içeriyor. Her iki partinin üst düzey isimlerinin, bir anlamda Türkiye karşıtlığı konusunda kolayca uzlaşmaları dikkatlerden kaçmamalıdır.
Paylaş