O kadar tutturmuştum ki sonunda hastalandım ve babam dayanamayıp memeden kesilmiş yavru bir İspanyol Cooker ile sürpriz yapmıştı.
Her çocuk gibi benim de hevesim en fazla iki gün sürdü ve sonra 9 sene boyunca annemin en büyük aşkı olarak bizimle yaşadı. Sonra 25’lerimde ikinci köpeğim oldu, 30’larımın sonunda ise üçüncüsü ve içlerinde en özeli girdi hayatıma.
Bu seneler içinde ben büyüdüm, hayata bakışım değişti ama kendimi bildim bileli hep köpek insanı oldum.
Şimdi evimin baş köşesinde her yağmur yağdığında veya akşam olduğunda veya evin içine yansıyan her araba farında 5 senedir her türlü sevgiyi verdiğim halde, kışın bazı geceler titremesini durdurmak için banyonun en karanlık köşesinde travmasını geçirmeye çalışmak için saatler geçirdiğim kızım “Köpük” yaşıyor. Neden korkuyor biliyor musunuz?
Çünkü ormanda yavruları ile atılmış halde bulundu. Neler yaşadı anlamam mümkün değil sadece ne kadar özel bir ruh olduğunu biliyorum.
Öyle ki böyle bir durumun olduğunu öğrendiğimde yavrular için gitmeye karar vermişken, annenin bakışlarını görür görmez anneyi bırakamadım. İstinasız barınaktan veya sokaktan sahiplenilmiş canların hepsinde aynı bakış ve aynı davranış var. O da yaşadıkları süre boyunca bitmek tükenmek bilmeyen bir minnet duygusu ve evinizi açmanız ile başladığı yeni hayatına teşekkür etmek için verdiği sonsuz sevgi. Konya’daki olayların vahşetini maalesef atlatabilmiş değilim. Bu sadece gün yüzüne çıkmış bir vahşet kim bilir daha bilmediğimiz ne vahşetler yaşanıyor.
Türkiye’deki kedi ve köpek nüfusu her geçen gün artıyor ancak sokaktaki ve barınaktı yaşam koşulları ortada. Hayvanları Koruma Kanunu kapsamındaki yapılanlar zaten yeterli değil. Bu dostların yaşam koşullarını iyileştirmek artık hepimizin görevi. Daha iyi bir dünya olduğu gerçeğine inan hayvansever profesyoneller tarafından 7 Aralık’ta Türkiye’de ilk defa “The Pet Gala” adında çok önemli bir yardım etkinliği düzenlenecek.
Sokak hayvanlarına adanacak bağış etkinliği
Ben her zaman zarafetin, eleganlığın trendlerin çok üzerinde olduğunu savunanlardanım.
Evet, herkes istediğini giymekte özgür ama bu benim göz zevkimi bozabilecekleri anlamına da gelmesin lütfen.
Çünkü hatalı proporsiyonlar, vücut tipinin tam aksine giyimler, yaşını unutarak yapılmış kombinler haliyle mesleki deformasyon olarak bana kendi düşüncemi paylaşma imkânı doğuruyor. Bir kadının stil sahibi olabilmesi için önce vücut tipine göre giyinmeyi öğrenmesi gerekiyor.
Aslında bunun formülü çok basit.
Beğendiğiniz kişilerin veya moda fotoğraflarının birebir replikası olmak yerine vücudunuzu çok iyi tanıyarak kusurlarınızı nasıl kamufle edeceğinizi çözüp, ona kendi özgür iradenizi eklediğiniz gün stilinizle ön planda olabileceksiniz.
Ama bunun için zaman ve cesaret gerekecek ki bence bu ikili hepimizde mevcut.
Moda, sosyal yansımaları ileten bir iletişim biçimidir.
Kelimelerin olmadığı bir dildir.
Bu nesil hakkında sürekli makaleler okuyoruz.
Tüm oklar var olan multi-milyon dolarlık endüstrinin alışkanlıklarını değiştirebilme ihtimallerini gösteriyor. Peki bu ne kadar gerçekçi?
Evet, alışveriş alışkanlıkları farklı.
TikTok gibi dijital içerik ürettikleri platformlarda hızlı modaya isyan olarak ikinci el alışverişi teşvik edenlerin sayısı hatırı sayılır derecede fazla. Hatta bunu bir başkaldırı olarak değerlendiriyorlar.
Ama sorun şu ki savundukları ile uyguladıkları birbirinin tamamen zıttı.
İkinci el alışveriş organizasyonu thredUP’ın Z kuşağından iki bin tüketiciyle gerçekleştirdiği araştırmasına göre; katılımcıların üçte biri “hızlı modaya bağımlı” olduğunu belirtiyor.
Hızlı moda markalarının influencer’larla yaptıkları iş birliklerinin ana hedefinde aslında onlar var. Hiç de yeni bir kavram olmasa da hızlı moda, onlarla şekillendi ve düşük fiyatlı giysiler sunan online satış markaları bu dönemde ortaya çıktı.
Bottega Veneta
Cassette ve Jodie gibi ikonikleşmiş çanta modellerinin yaratıcısı İtalyan moda evi Bottega Veneta, 2025 sürdürülebilirlik hedefine göre “Bottega Series” programını hayata geçiriyor.
Kendi web sitesi içine entegre ettiği yeni segment sayesinde müşteriler, geçmiş sezonlara ait çantaları satın alabiliyor, hem de o sezon hangi fiyattan satılmışsa.
Evet, yanlış okumadınız.
Çantanın satışa çıktığı sezon fiyatı ne ise, şu an o etiket fiyatından satın alıyorsunuz. Bottega Series’e göre marka her ay o eşsiz el işçiliğine sahip, arşivlere girmiş Banana, Cabat gibi modelleri yeniden üretmek yerine tekrar satışa koyarak oyunun kurallarını değiştireceğe benziyor.
Markanın CEO’su Leo Rongone geçen günlerde sürdürülebilirlik adına attıkları adımların bir yenisini daha açıkladı.
Bottega Veneta’dan aldığınız çantalar artık “ömür boyu garanti sertifikası” programına dahil oluyor.
Bu sayede ürünlerin nesilden nesle aktarılmasını ve değişime olan ihtiyacı azaltmayı amaçladıklarını anlatan Rongone, bu adımlarla birçok markaya “
L’Oréal Türkiye, bu programı tüm dünyada en çok destekleyen 5 ülke arasında yer alıyor.
Günümüzde dünya çok hızlı ve pek çok yönüyle değişiyor. İnsanlık, tahmin edilemeyecek ani gelişmelerle yüzleşmek durumunda kalırken, global olarak ekonomik, çevresel ve toplumsal anlamda zorlu sınavlardan geçiyor.
Bu olağanüstü koşullarda artık hepimiz çok iyi biliyoruz ki bilim insanlarına ve bilimsel araştırmalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Program 20’nci yıldönümünde, bir kez daha ülkemizin her yerinden bilim kadınlarının yoğun ilgisini gördü ve başvuru süreci, 100’e yakın adayın birbirinden başarılı projeleriyle tamamlandı.
“Yaşam ve Çevre Bilimleri” ve “Fiziki Bilimler” olmak üzere iki kategoride yapılan başvuruların değerlendirmeye alındığı programda başvurular, bağımsız UNESCO jürisi tarafından değerlendirildi.
Ödüle layık görülen ve her biri üniversitelerdeki araştırmalarını sürdüren 40 yaş altındaki 4 genç bilim kadını, kapsamlı ve yenilikçi bilimsel araştırmalarıyla gelecek vadeden, ilham veren çalışmalarıyla bilimin gelişmesine katkı sağlayan, çevre, tıp, teknoloji, enerji, sanayi gibi pek çok alanda heyecan verici çalışmalar gerçekleştiriyor.
30 Montaigne’deki Galerie Dior’dan İtalya’nın Fosso kasabasında yer alan ayakkabı atölyelerine kadar toplamda 180 bin ziyaretçinin gelmesi hedeflenen “Les Journées Particulières” zanaatkâr işçiliği ile ünlü Dior ile kokularına hayran olduğum Acqua di Parma’nın atölyelerine gidip o eşsiz el işçiliğini bizzat yerinde deneyimlemek çok isterdim.
Bu sefer kaçırdım ama bir sonraki “Les Journées Particulières” kapsamındaki özel atölye ziyaretlerini sabırsızlıkla bekliyorum.
Sürdürülebilir mücevher koleksiyonu
Prada, yüzde 100 sertifikalı geri dönüştürülmüş altın kullanılarak sürdürülebilir mücevher koleksiyonu çıkardı.
Altın madenciliğinin her aşamasının doğaya ve insana büyük zararlar verdiğini göz önünde bulundurursak, geri dönüştürülmüş altınlarla ortaya çıkan koleksiyonlara destek vermek gerek.
Genelde sürdürülebilir odaklı koleksiyonlarda tasarım çok ön planda olamıyor ama Prada Eternal Gold modern çizgileri ve üstün el işçiliği ile gönlümü kazanmayı başardı.
Bakalım diğer markalar Prada’nın başlattığı bu akıma ayak uyduracak mı?
Moda müzelerini takip edenlere müjde
Ben küçükken çocuklara pek ellettirmezlerdi sandıkları.
Ve o sandıklar çocuk aklımla beni hem tedirgin eder hem de büyülerdi.
Bir yanda radyo veya televizyon sesi, diğer yanda kendi aralarında konuşurken ellerinde tığ işi olan büyükler...
Otomatiğe bağlamış elleriyle hiç bakmadan ipe verdikleri o güzelim çiçek, geometrik desenler beni hayrete düşürürdü.
Asla ve asla anlayamazdım o kağıttaki matematiğin elde nasıl şekil bulduğunu.
En çok krem rengini mi yoksa kar beyaz tonunu mu severdim, hiç karar veremezdim.
Hâlâ da veremem mesela.
Fendi
Karl Lagerfeld’in mirasını devralan Kim Jones, “Çok yoğun hayatı olan meşgul biri” olarak tanımladığı Fendi kadınını 90’ların Japon kültürü ve bu kültürün geleceğe etkisiyle birleştirdiği, geçmişten geleceğe uzanan güncel bir koleksiyonla karşımıza çıktı.
Fendi de GenZ’ye karşı koyamayan markalar arasına katılmış oldu.
Milenyum dönemi ve dönemin minimalist ve pop etkili eklektizm akımları karşımıza alışılmışın dışında bir Fendi kadını çıkardı.
Özellikle platformlu ayakkabıları ve çabasız şıklık için sergilediği yeni dimensiyonları ile yenilikçi.
Bakalım bu değişime kolay adapte olabilecek miyiz...