Peki Panthere’in o mücevher ustalığı, deriyle birleşip çanta haline gelse, gardırobunuzdaki tüm çantaları bir kenara bırakıp, sadece o çantaya sahip olmak istemez misiniz?
İlk olarak 1914 yılında, kadın saatinde noktalı motif olarak kendini gösteren “Panthere” figürü, mücevherden saate Cartier tasarımlarının simge hayvanı olarak arzu nesnesi halinde günümüze kadar gelmiş durumda.
Son birkaç sezondur mücevher markalarının çanta koleksiyonlarına daha fazla yer verdiğini görüyoruz. Ama “Panthere de Cartier” çanta koleksiyonu, büründüğü tavrı sebebiyle benim için diğer markalardan bir adım öne geçmiş durumda.
Çantanın tokasındaki panter başı, tasarımıyla hem göçebe hem de şehirli stili bir araya getiriyor.
Çantanın zinciri, mücevherdeki estetiği takip ediyor.
İster tek, ister çift sıra kullanabileceğiniz çantayı günlük stilinize rahatlıkla entegre edebilirsiniz.
Markanın aksesuvar ve deri ürünleri tasarım direktörü
Trendler oluşurken moda akımları göz önünde bulundurulur. Moda haftalarında moda evlerinin aynı akımlar ve benzer renkler çerçevesinde koleksiyon sunmaları tesadüf değildir.
Giyimini beğenerek takip ettiğiniz arkadaşınızı, aile ferdinizi tanımlarken “bohem tarzı seviyor”, “frapan”, “punk” veya “eskilerden kopamadı” dersiniz değil mi?
İşte bu terimlerin hepsi aslında belli bir akımın temsilcisi. Moda, tarihi boyunca birçok akımla karşılaşmıştır.
Gelin en dikkat çekenleri inceleyelim...
Vintage akımı:
19’uncu yüzyılda ortaya çıkan vintage akımı, belli bir dönemi yansıtan, ikonikleşmiş parçaların günümüze yansıtılmasıdır. Günümüzde 20’nci yüzyıl ve öncesinden kalan kıyafet ve eşyalar “vintage” olarak tanımlanır. Fakat bu parçaların mutlaka belli bir dönemi yansıtması ya da parçaların, o dönemin tasarımcısına ait olması gerekir. Yani her ikinci el, vintage değildir.
Retro akımı:
Bu akım, geçmişte bir dönem moda olan kıyafetlerin yeniden trend olmasıyla ortaya çıkar.
Bunca durgunluğun ardından “yeniden canlanan zarafet” ile feminenlik geri geliyor.
Son derece pozitif, canlı renkler, Valentino pembeleri, mini ve maxi boylar ile sezona ‘merhaba’ diyeceğiz.
Anne ve anneannelerinizin gardırobuna bakmanın tam zamanı. Özellikle tüvitler ve vintage tasarımlar bu kış gönlümüze taht kuracak. Sezonun öne çıkan ilk 5 trendine gelirsek...
◊ Tüvit kumaş geri dönüyor
Chanel’in imza dokularından biri sayılan tüvit kumaşlar geri dönüyor. Marka kimliğiyle bağdaşan bu kumaş, 2022 sonbahar aylarının vazgeçilmezi olacak gibi görünüyor. Chanel’in koleksiyonunda yer alan parçalara baktığımızda hemen hemen her görünümde bu kumaş türüne rastlıyoruz.
Pek çok hazır giyim markası da koleksiyonlarında tüvit kumaşlara yer vermeye başladı. Bu sezon özellikle takım olarak göreceğimiz bu modeller, monokrom renk geçişlerine sahip görünümleriyle göz alıcı bir hava yaratacak.
◊ Canlı renkler ön planda
Kendall ve Kylie Jenner gibi Instagram’da hatırı sayılır takipçi sayısına sahip birçok isim, uygulamanın TikTok’laşmasına baş kaldırıp, sadece fotoğraf üzerine kurulu eski Instagram’ın geri gelmesini talep etti.
Bu talebi destekleyenlerden biri de benim.
Tabii bunu Z nesline sormak lazım.
Çünkü her şey onların etrafında döndüğü ve onlar için yapıldığı için bu başkaldırının pek işe yaracağını düşünmüyorum.
Jenner’ların isyanı üzerine Instagram’ın CEO’su Adam Mosseri yaptığı açıklamayla “Instagram’ın fotoğrafları desteklemeye devam edeceğini, fakat video odaklı bir uygulama olacağını” duyurdu ve konuya noktayı koydu.
Kısaca 10 yıllık Instagram, 200 yıllık fotoğrafçılığın önünde set koymuş oldu.
Şimdi soru şu:
Hayatımızı aplikasyonlar ve kumandalarla yönetir olduk.
Akıllı evler, akıllı eğitim sistemleri, akıllı telefonlar, akıllı arabalar... Liste uzar da gider.
Teknoloji birçok şeyi kolaylaştırıyor gibi gözükse de beynimizdeki tembellik, geri dönülmez çizgiyi çoktan geçti. Altın rehber nesliyiz biz. Telefon rehberimizdeki her numarayı ezbere bilen, navigasyonsuz adres tarifi bulan, bir kere gittiğimiz adresi yıllar sonra elimizle koymuş gibi bulan nesiliz. Daha doğrusu nesliydik.
Peki, en son kimin telefon numarasını ezberleyebildiniz? Benim hatırladığım numaralar, toplasan iki elin parmağını geçmez. Onlar da çok eskiden gelenler. Yıllar oldu yeni numarayı beynime kaydedemeyeli...
Kitap okumayan, hiçbir şeyi hatırlayamayan, 5 dakikadan fazla bulunduğum ortama ve konuya odaklanamayan birine dönüştüm. Kısacası bana beyin detoksu şart. Siz de benim gibi zihninizi resetlemek ve değişim başlatmak istiyorsanız bedeniniz için uyguladığınız detoksu, ruh ve beyniniz için uygulamanızın tam zamanı.
Öncelikle evdeki kumandaları bırakıp, beyninizin kumandasını elinize almak en doğru başlangıç noktası olacaktır. Beyni en çok yoran şey olaylar değil, olaylara yüklenen anlamlar aslında.
Olumsuzlukları hayatınızdan çıkarmadığınız sürece beynin rahatlaması mümkün değil.
İstanbul’un bitmeyen event’leri Bodrum’da kaldığı yerden devam ediyor.
Her gün farklı mekan davetleriyle sezona damga vuran Bodrum, birbiri ardına açılan dünya markaları ile jet set’in ilgi odağı olmuş durumda.
Yalıkavak Marina’da açılan Gucci, Dior, Prada, Louis Vuitton, Valentino ile Mandarin Oriental içinde yer alan Chanel, Hermes, Audemars Piguet, Brunello Cucinelli, Eres ve Beymen’de sezonun en hit ürünlerini görebilirsiniz.
Kısacası Bodrum, mega yat limanları ve sınırsız alışveriş imkanıyla çoktan Saint Tropez’e rakip olmuş durumda.
Şampiyonanın galibi
Cem Hakko
Cem Hakko’nun spora, özellikle de su sporlarına olan düşkünlüğünü bilemeyenimiz yok.
Geçen günlerde
Dior’un kreatif direktörü Maria Grazia Chiuri, koleksiyonunda kullandığı el işçiliği kumaşlar, işlemeler için markanın resmi sosyal medya hesaplarında belgesel niteliğinde bir içerikle, defilenin en özel parçalarının yapım aşamasını izletiyor.
Paris Erkek Moda Haftası kapsamında gerçekleşen Dior defilesinin akabinde, defilenin en hit parçasının Gaziantep’te dokunan kutnu kumaşından yapıldığını ve bu kadim geleneğimizin Dior yorumuyla nasıl mükemmel hale geldiğini de videolardan öğrenmiş olduk. Gurur verici bu haberle kutnu hak ettiği değeri sonunda görmüş oldu.
Kutnu, ipek ve pamuğun elle dokunarak, kendine has dikey çizgili deseni ve ışıltılı görünümü sayesinde görür görmez diğer el dokuması kumaşlardan ayrılıyor...
Kutnia markasının kurucusu Jülide Konukoğlu, sosyal sorumluluk olarak başladığı yolculuğunda, kutnu kumaşının dokuma tarzını değiştirmeden ama dar olan enini genişletip dikişe elverişli hale getirerek dünyaya tanıtmayı hedeflemişti.
Konukoğlu’nun Dior’la bu hedefine ulaştığını görüyoruz.
Kutnia’nın Gaziantep’te dokunan ipliklerinin her biri Dior’un kataloğundaki renklere ve batik desenlerine göre yeniden boyanarak uç uca ekleniyor ve 24 saatte ancak 2.5 cm’lik bir kumaş dokunabiliyor.
Defilede kullanılan kumaşın bir metresinde 5 bin 700 iplik olduğu ve tek bir yumağın 24 saatte açıldığını düşünürsek defiledeki tasarımında çok büyük bir ustalık söz konusu.
Yapılan araştırmalara göre bunun nedenini de şöyle sıralamışlar:
* Orijinalin çok pahalı olması...
* Sahtesiyle arasında çok fark olmaması
* Sosyal medyada takip ettikleri kişilerde gördükleri kıyafet ve aksesuvarlara sahip olma isteği...
Tabi gençlerin “sadece sahip olmak istemesi”, o ürünün sahte mi, gerçek mi olduğuyla ilgilenmemesi büyük bir sorun.
Bu bitmek tükenmek bilmeyen tüketim çağında bilinçli tüketici olmak hiç olmadığı kadar önemli.
Çok uzun yıllar Türk markaları olarak yurt dışında kendimize özgün tasarımlarımız olmadığı için sahtecilikle suçlandığımız, ciddiye alınmadığımız bir dönem içinde olduk.